Prof. Dr. Sinsi
|
Hicret-İman Münasebeti
وَمَنْ يُهَاجِرْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ يَجِدْ فِي الْأَرْضِ مُرَاغَمًا كَثِيرًا وَسَعَةً
Muhterem Müslümanlar!
Hicret, Hz Peygamber (s a v)’in Mekke’den Medine’ye göç etmesi anlamındadır
İslam’ın ilk yıllarında Mekke’de bulunan putperest müşrikler, Müslümanları kaba kuvvet ve zulümle sindirip, İslam’ı ortadan kaldırmaya cüret etmişler ve Müslümanlara akla hayale gelmeyecek işkenceler yapmışlardır Bu yüzden Peygamberimiz (s a v), Mekke’yi bırakıp Medinelilerin davetini kabul ederek yol arkadaşı Hz Ebubekir ile 622 yılında hicret etmiştir İslam takvimlerinde “tarih” bu seneden itibaren başlar ve buna hicret yılı veya hicrî yıl denir [1]
Aziz Mü’minler!
Kur’ân-ı Kerim’de iman ile hicret genelde bir arada zikredilmiştir Âdeta hicret, iman etmenin bir neticesi olarak sayılmıştır Nitekim Allah-u Teâlâ’nın “Onlar ki iman ettiler, sonra hicret ettiler ve onlar ki Allah yolunda cihad ettiler, işte onlar Allah’ın rahmetini umarlar Allah çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur ”[b] beyanı buna işaret etmektedir
Hicret, malını ve canını Allah yolunda feda edip, imanını Allah’a şahit kılan Müslümanlar açısından büyük öneme sahiptir Bu anlamda hicret, Müslümanların kabile anlayışından devlete geçiş hareketinin başlangıç noktasıdır İnandığı gibi yaşayamayan, inanç hürriyetleri ellerinden alınan ve “Rabbim Allah’tır ” demekten başka hiçbir suçları olmadığı halde, her türlü işkencelere maruz kalan ve şehid edilen insanların son çıkış yolu olarak gördükleri umut kapısıdır [3] U
Umudun olduğu yerde hicret, hicretin olduğu yerde umut vardır
Hicret, cimrilikten cömertliğe, zulmetten nura,delaletten hidayete,anarşiden sükunete,zulümden adalete,nefretten sevgiye,kinden şefkate,esaretten hürriyete,batıldan Hakk’a,şeytandan Allah’a,çirkinden güzele,zarardan kârâ göç etmektir
Şu halde hicret, bir kaçış değil, bir arayıştır Dinin tamamen yok edilmesi veya yaşanacak elverişli ortamın olmaması durumunda dini yaşayıp neşredebilmek için müsait yer arama gayesidir Böyle kutsal bir hareket,mağfiret ve rızka vesiledir Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah: “Allah yolunda hicret eden kimse, yeryüzünde gidecek birçok güzel yer ve bolluk (imkân) bulur Kim Allah ve Rasûlü uğrunda hicret ederek evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse artık onun mükâfatı Allah'a düşer Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir ” [4] şeklinde buyurarak bu gerçeği ifade etmiştir
Değerli Kardeşlerim!
Sahabeden biri Hz Peygamber (s a v )’e hicretin hangisi daha faziletlidir diye sorunca Peygamberimiz (s a v): “Rabbinin hoşlanmadığı (yasakladığı) şeyleri terk etmendir [5]şeklince cevap vermesi, gerçek hicretin kalplerimizi karartan günahlardan uzaklaşıp ibadete yönelmekle olacağına işaret etmektedir
Bu anlamda bugün Müslümanların içinde bulundukları içler acısı durumdan kurtulmaları; öncelikle gerçek hicreti yaşayarak imanlarına sindirmeleriyle mümkündür Sonra da Medine’ye hicret esnasında Hz Peygamber (s a v)’in inanç, cesaret ve kararlılığıyla birlikte Muhacirlerin Allah için gösterdikleri metaneti, onlara kapılarını açan Ensarın fedakârlığını ve İslam kardeşliğini benimsemelerine bağlıdır
Yüce Allah tüm Müslümanlara bu inanç ve şuuru nasip eylesin
HAZIRLAYANIN ADI: İsrafil KARADENİZ
ÜNVANI: Susuz İlçe Vaizi
[1] Fikret Karaman, Hz Muhammed’in Evrensel Tebliğ Metodu ve İman Aksiyonu, s 214
[2] Bakara, 2/218
[3] Bayram Altan, Günümüz İnsanına Sesleniş, c II, s 267
[4] Nisa, 4/100 [5] Nesai, Sünen, Bey’at, 12 (4162), c 7, s 144
|