Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
armağan, ilahi, meclis

İlahi Armağan -29- Meclis

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -29- Meclis




29 MECLİS


Bu konuşma medresede yapıldı
Konuşma tarihi: Hicrî 11 Cemâziyelâhir 545, Milâdî 1150


Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur: “İslâm dinini kabul etmiş biri, herhangi bir şahsa zenginliği için saygı gösterirse dininin üçte ikisi gider
Ey münafıklar, bu yüce kelamı işitiniz Bu hadîs-i şerifte belir­tilen saygı, sadece önünden kalkmak mânasını taşır Ya orucunu, na­mazını ve haccını zengin kişiler için yaparsa ne olur? Ya akşam sa­bah o zenginlerin eteğini öpen dindarlara (!) ne buyrulur?
Ey müşrikler, sizin ne Peygamber’den haberiniz var, ne de onun kelamından İslâm olunuz ve günahlarınıza tevbe ediniz Ancak imanınızı hâlis tevbe kurtarır İkan duygunuz, o zaman büyür Tevhid haliniz gelişir; bütün varlığı ile sizi Arş'a çıkarır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -29- Meclis

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -29- Meclis




Ey evlat! İman bahçene bakar, ağaçlarını büyütürsen, Hak seni maddî varlığından alır Artık ne kendi dış varlığına, ne de başkala­rına ihtiyaç arz edersin Ve çalışmanın, kazanmanın hakikî yolları­nı öğrenirsin; hiç birinde hakikî tesir görmezsin
Seni Hak doyurur Kalbini ve sırrını da nurla doldurur Kapısı önünde oturtur, zikir, ülfet hâlleri ile zengin kılar Yakınlığı sayesin­de kimseden bir şey talep etmez olursun
Dünyadan bol nasip alıp onunla meşgul olana bakma Elinde maddî varlık taşıyana göz atma Senin bakışların onun içine ağırlık verir Her bakışında elimde olanı alacak diye çekinir, ruh sıkıntısına düşer, ayrıca onu üzüntüye soktuğun için hata etmiş olursun
Ey bilgi iddiasında olan, dünya ehlinden mal talep eden ve bil­gisini paraya çeviren! Allah, seni bildiklerinle batırıyor, ilmin bere­keti senden gitti Özün çürüdü, kabuğu kaldı
Ve sen ey Hakk'a kulluk eden, halbuki kalbin kullara bağlı On­lardan bir şeyler bekliyor, herhangi bir isteğini vermezler diye kor­kuyorsun Dıştan Allah içinmiş gibi görülen kulluğun, içten halk için oluyor Her arzun ve çaban, kulların elindekine göre Onların elinde bulunan saman çöpü kadar kıymetsiz şeylere tenezzül ediyor­sun Onların övmesini, yüceltmesini bekliyorsun Onların kötüleme­sinden ve seni bırakıp gitmesinden çekiniyorsun Elindekini alırlar diye titriyorsun Onlardan alacağın bir şey için, sabahlara kadar uy­kunu kaçırıyorsun Ümitlerini o kadar uzatıyorsun ki, hile yapmaya mecbur kalıyorsun Kapılarına gittiğin zaman, içinden gelmediği hâl­de ince ve yumuşak konuşuyorsun Sebebi; sana bir şeyler versinler
Yazık sana, için bozuk olmuş Hep gösteriş peşindesin; din yoluna girişin babadan kalma gibi Kendini İslâm'ın emirlerine veremi­yorsun
Kalplerde dönüp dolaşanı bilene karşı büyüklük satana yazıklar olsun Hain göz taşıyana yazıklar olsun Dilinde; “Allah, en büyüktür”, kalbinde; “Hayır, yaratılmışlar daha büyüktür” diyene yazıklar olsun
Kalbinde böyle şeyler varsa dön Tevbe et İyi işleri sadece dün­ya için yapma Halka gösterişe kalkma Yalnız Allah'ın pâk vechini dileyenlerden ol
Yaratıcılığın hakkını öde Övülmek için iş yapma Vermek, al­mak ümidini gönlünden at
Rızkın azalmaz ve çoğalmaz Hakkında hükmedilen, hayır ve şer gelecekse gelir Bunları düşünüyorsan, yazık
Hırsını azalt Ümitlerini kıs Ölümü göz önüne al Bunları yapar­san ıslâh olursun Bütün hâlinle dinî emirleri yerine getirmeye ça­bala
Ey cemaat! Yanımızda İslâm dinine uyan bir hâliniz kalmadı ki Onu, zahirde elinizden bıraktınız İç âleminize zaten geçemediniz Nefsin hilesine kandınız Allah'ın hilmine aldandınız Her gün biraz daha dinden uzaklaştınız Allah Teâlâ Hazretleri'nin hilmi sayesinde bu âlemde gazaba da uğramadınız Bir gün burayı bırakır, öbür âleme göçerseniz O gün Mevlâ her yanınızdan tutar, azaba atar
Ölüm gelir, kabre inersin Oranın sıkıcı darlığına uğrarsın; be­lânı bulursun Oradan kolay kurtulmak yoktur Kıyamet kopmayınca oradan çıkarılmazsın Kıyamet oldukta sana haber gelir; kalkar, kör pişman gidersin İğneden ipliğe hesaba çekilirsin Saati ve daki­kası ile her yaptığın işin hesabını verirsin
Sen, boş bir put gibisin; kuru deriden ibaretsin Ne mânan var ki? Kuvvetin de yok Yalnız ateşe yararsın Kulluğuna bakılsa ihlâs yok Halbuki ihlâs ibadetin ruhudur Ruhsuz olan şey Hakk'a ya­ramaz Yaptığın kullukla birlikte ateşte yanacaksın Yalnız yanmak­la olsa neyse; ayrıca yapılan sitemli çıkışların verdiği sıkıntı da ca­ba İhlâsla yapılmayan hiç bir şeyin faydası olmaz; bunu iyice bil
Sen çalışan ve istediğine erensin; ama neye? Dünyada bol bol ça­lışıp yorulan, boş yere kendini yorduğu için de öbür âlemde ateşe atılan Ancak tevbe seni kurtarabilir, ölüm gelmeden, tevbe et, kurtul
Tevbeni iyi yap İhlâsa sarıl İmanını tazele, Allah'a dön Ölümün gelmesini bekleme, ölüm anında bütün kapılar yüzüne kapa­nır; tevbe etmeye gücün yetmez olur
Allah'ın ihsan kapısı kapanmadan önce, kalp adımlarınla Allah'a açıl Allah'ın ihsan kapısı kapanırsa, nefsin sana yük olur Malın ağırlık verir Kuvvet işe yaramaz bir yük olur Elinde bulunan hiç bir şeyin yararını göremezsin
Altınların sana put oldu Bütün düşüncen paraların Bunlara dalıp Hakk'ı unuttuğun için yakında fermanın verilir Bu hâlinden utanmaz mısın, yazık sana?
Dükkanını ve malını, çocukların rızkı için çalışma vesilesi yap Çalışırken din emirlerini unutma Sakın, malın ve dükkânın tesirini görme Kalbini Allah'a bağla Tevekkül sahibi ol
Senin ve çocukların rızkını Allah'tan dile Çalışmanda da fazla bir tesir görme Sen bir vesilesin Kalbini Allah'a verirsen, yakınlık bulursun,; Hak'la ülfet edersin Kalbin zengin olur Yavruların gözü tok olur Her ümit kalbine verilir Ve denir; “Şu sana, şu da çocuklarına
Bugün şirk içindesin Anlattığımız makama bu hâlinle eremez­sin Dünyanın topunu verseler gene doymuyorsun
Kalbini kilitle Yabancı her şeyin ona girmesi ümidini kes Ora­ya yalnız Hak Teâlâ'nın zikrini koy, yeter
Yaptığın hatalar için tevbe üstüne tevbe et Kötü işlere cesaret ettiğin ve kötü edebin için pişmanlık üstüne pişmanlık duy Kötü iş­lerine ağlamayı arttır Elinde mal varsa, biraz fakirlere dağıt Ya­kında onları bırakıp gideceksin Dünyadan göçeceğine inanan iman sahibi cimri olmaz
İsa (as) Peygamber ve şeytan arasında geçen şöyle bir konuş­ma anlatırlar İsa:
“Halktan en çok kimi seversin?” diye sorunca şeytandan şu cevabı almıştı:
“İmanlı olmakla beraber cimri olanı” Bundan sonra sevmediği kimseyi sordu:
“Cömert olan fâsık kişiyi sevmem” cevabını aldı Bunun sebebini sordu Şeytan onu da şöyle anlattı:
“İmanlı cimri, bir gün cimriliği sonunda imanını kaybedebilir; fâsık kişi ise, cömertliği yüzünden iyilere katılabilir
Dünya ile yalnız dünya için meşgul ol Çalışmak, kazanmak iyi­dir Çünkü Hakk'a kulluk için yardımcı olur Ama sen, bu iyiliği unuttun Bütün servetini günah işlemekte harcadın Çalışmak için namazı ve diğer hayırlı işleri bıraktın Malın zekâtını vermedin Dai­ma isyan bayrağı çektin Kulluk yolunu tutmadın Çalışman, yol kesicillk gibi bir şey Yakında ölüm gelir Onun gelişi iman sahibini sevindirir, küfür ehlini ürkütür, münafıkları korkutur
Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur: “İman sahibi öldüğü zaman, Mevlâ’sının iyiliklerini görür; yaptığı iyi işlerin karşılığını seyre dalar ‘Ah, dünyada biraz daha kalsaydım; hayır işlerimi artırsaydım’ der
Tevbe edip sebat eden nerede? Yaptığı hatalar yüzünden Yaratan'dan utanan nerede? Her hâlinde onu gözeten ne oldu? Yalnız kaldığı zaman ve herkesin yanında olduğu zaman, harama bakma­yan nerede? Kalp ve kalıp gözünü günahtan ayıran nerede kaldı?

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -29- Meclis

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -29- Meclis




Peygamber (sav) Efendimiz; “Bu iki göz zina eder buyurur
Gözün zinası harama bakmaktır Gözlerin günde kaç defa zina ediyor, biliyor musun? Kadınlara ve çocuklara kötülükle bakıyorsun Allah Teâlâ'nın şu kelâmını işitmedin mi: “İman sahiplerine söyle; gözlerini çevirsinler (en-Nûr, 24/30)


Ey çaresiz, sabırlı ol Dünyanın çaresizliği çabuk geçer Büyük Peygamberimiz (sav), Hz Âişe'ye şöyle buyurdu: “Yâ Âişe, dünyanın acılığını, âhiretin iyiliği için iç
Çalış, geçmişte verilen hükme güvenme; orada isminin hangi defterde yazıldığını bilemezsin Şaki veya said olduğunu göremezsin Bu sır, ilâhî bilgi hazinesinde saklıdır; karışma, karışacak olursan dinden çıkarsın
Çalış, yapacağın işler acı gelse de yap Geçmişte verilen hüküm, seni ilgilendirmesin Yapacağın işlere bak O derin bilgiyi ne sen, ne de başkası bilir Buna kader bahsi denir Kader ilmini ne sen tam bi­lirsin; ne de başkaları
Allah yoluna baş koyanlar, dünya yatağını dürdüler ve Mevlâ'­nın huzurunda durdular Hep günlerini O’nun uğruna harcadılar Dünyadan ancak geçim miktarı aldılar Onlar, keyif için yemek ye­mezler Zarurî ihtiyaçlarını alırlar İbadetlerine iyi niyetle kuvvet verirler Şeytan mekrinden, şehevî duygularını esirgerler Her husus­ta olduğu gibi, şehvet duygularında da, Yaratan'ın emrini gözetirler Peygamber’e uymaktan geri durmazlar Bütün meşgaleleri, emri tut­mak, sünneti yerine getirmek Onlar, gayretli kişilerin başında gelir, feragatleri tamdır
Allah'ım, bizi onlardan eyle, onların bereketini bizden uzak kıl­ma Âmin!

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -29- Meclis

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -29- Meclis




Ey evlat! Dünya sevgisi içini sardıkça, sâlih kulların hâlini gö­remezsin Halktan bir şey umdukça kalp gözlerin açılmaz olur Dün­ya ve âhireti kalbinden atmadıkça, manevî hâllerden sana söz düş­mez
Hak yolunda cihad ehli ol Böylelikle başkalarının görmesine im­kân olmayan şeyi görürsün Âdet harici kerametler senden zuhur eder
Küçük hesaplan bırak, büyükleri kendiliğinden gelmeye başlar Her hâlinde Allah'a dayanırsan, açık ve kapalı yerlerde O'na isyan etmekten çekinirsen, tahmin edemediğin yerden rızkın gelir
Sen elindekini bırak, daha iyisini alırsın Henüz olgun olmadığın için istiyorsun, sonra bunu da bırakırsın
Dünyada bırakılanları öbür âlemde alırsın Bu yola ilk girenler, şehvet duygularını ve diğer dünyalık işlerini zorla bırakırlar Gayret sarf eder, kalplerini esirgerler Sonra korkmadan nasiplerini alır yer­ler Çekinmek, ittika sahiplerinin vasfıdır Korkmadan ölmek ise Allah yolunda varlıklarını harcamış olanlara haktır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -29- Meclis

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -29- Meclis




Ey gösterişçi, ey içi dışına uymayan, ey şirkçi, büyüklere zahmet verme Elden kaçırdığınızı bulmak için onlara yanaşmayınız Onların hâline ermeyi aklınıza getirmeyiniz Elinizde bulunan yaramaz şey­ler, sizi onlarla olmaktan uzak kılar Onlar âdetleri ve resmî hâlleri bıraktılar Sen onların bıraktığını kaptın Şüphesiz onlar tarafından bırakıldığı hissini duyan şeyler, kendiliğinden ayrılıp gitmiştir Çün­kü onlarda, yoktan gayri şey kalmayacaktır
Sen uyuduğunda onlar uyanıktı Sen bol dünyalık içinde iken onlar oruçlu gezdiler Sen emniyet içinde iken onlar korkarak ağla­dılar Her şeyini saklarken onlar varlarını dağıttılar Onlar işlerini Hak uğruna yaptılar, sen kullara gösteriş yaptın Onlar Hakk'ı ara­dılar, sen başkasını Onlar işlerini Allah'a ısmarlarken sen tek başı­na yapmaya kalktın Hakk'a cephe aldın Onlar dillerine sahip oldu­lar; Hakk'ı kullara kesmediler Sen onların yapmadığını neden yap­tın? Acılara sabırla karşı koydular, tatlı oldu Kudret bıçağı onları kesti, ama aldırmadılar Etleri doğranırken hiç bir üzüntü duymadı­lar Çünkü yapanı biliyorlardı O'nun uğruna varlığını harcayan, yaptığı ufak darlığa dayanamaz mı? Halk, o büyüklerin dilinden emindir Onlardan hiç bir kula eziyet gelmez
Büyük insanlar, karıncayı dahi incitmezler Bu sözü o büyükler­den biri demiştir Çünkü o karınca ufacık hâli ile çalışmaya bakar Büyük insan, o karıncanın halkla iyi geçim ettiğini görür Kendi ara­larında yine hoş geçim üzere olduklarını görür Hâli böyle büyük olan küçük mahlûka eziyet edilebilir mi hiç?
Büyük insanlar her şeyle iyi geçinirler Bu yüzden Hak yakınlığına ererler, hoş olurlar Öbür âleme göçünce, cennetin güzel nimet­lerini görürler Allah Teâlâ'nın kelâm sıfatının tecellisini orada sey­rederler O'nun zâtına varır, verdiği armağanı kabul ederler
Ey zavallı, anlattığımız büyüklerden sana bu hâlinde nasip gel­mez Tevbe ile uğraş Günah kirlerini yıka Rabb’ine karşı seni rüsva edecek şeyi bırak O’nun yasak ettiği şeyleri yapma Kötülük etme, cüretini bir yana at
Allah'tan utanılır; kullardan O’nun kadar utanılmaz Her şeyden önce O'nun varlığı vardır Bütün varlığın sahibi olandan utanmalısın Varlığı sonsuz olan zâttan utanarak hatalarını bırakmalısın O Ke­rimdir; zulmü sevmez Zalimlik sıfatı başkalarına yüklenir O'nun zenginliği sonsuzdur Kâinatta olan her şey O'na muhtaçtır O'nun âdeti vermek; başkalarınınki ise almak Bütün ihtiyaçlarını O'na arz et Başkasından istemek iyi olmaz O, hepsinden yücedir Yaptığı işler delilin olsun Çizdiği yolları aşma O'nun takva yoluna koş Tak­va üzere olursan O'na varırsın Yapılmış şeylere gönül kaptırma O'na varmak için delil ara Yalnız O'nu an; âhireti de bırak Dünya ve âhiret metaından sana meyilli olan gelir; seni kaybetmez Hakk'ın zâtından gayri şeyleri bir yana at O'na güven; kalbini üzüntülerden temizle
Kalbin, Yaratan'a götürecek delili sana göstermiyorsa akılsız bir yaratıksın Bulunduğun karanlık âlemi bırak; akıllı olan kişileri ara Onları, akılları Mevlâ'ya götürmüştür Aklın ne olduğunu onlardan öğren Onların gösterdiği akılla nefsini tanı
Ömrün sona eriyor, bundan haberin yok; yazık sana Öbür âlem­den ne zamana kadar yüz çevireceksin? Dünyaya daha ne kadar sa­rılacaksın? Sana yalnız acınır Yiyeceğini başkası almaz Yerin cen­net ise ne âlâ, gidersin; cehennem ise ona da gidecek yine sensin Gaflet seni tapuladı Hevâya esir düştün Bütün derdin yemek, iç­mek, evlenmek, uyumak ve kötü arzularına kavuşmak
Çalışman, münafık ve müşriklerinkine benziyor Tek karnın doy­sun; ister helâl, ister haram olsun; düşünmezsin Sanki kalbini diril­tecek bir dine sahip değilsin
Zavallı, nefsinin perişanlığına ağla Bir çocuğun ölse, kıyamet kopmuş gibi göz yaşı akıtırsın Kalbindeki inancın ölürse hiç düşün­mezsin; ne ağlar, ne de aldırış edersin Aklın yok; olsaydı dinsizliğe ağlardın
Sermayen var; fakat hiçbir zaman onunla iş tutmak aklına gel­medi Kalbindeki haya duygusu ve başındaki akıl birer sermayedir Sen, onları iyilik için kullanmaya hiç bir zaman kalkmadın
Bilgi ile amel etmedin Aklından fayda almadın Yaşaman boş O hâlde hikmet-i vücudun nedir? İçinde durulmayan eve benzersin Yeri bilinmeyen hazine gibisin Yenilmeyen iyi yemek neye yarar?
Sen kendi değerini bilmezsin; fakat ben bilirim Din aynası ben­de vardır O ayna ile zahire bakılır; hüküm verilir, ilim aynası da bende var Onunla da iç âlemin hükmü verilir
Gaflet uykusundan uyan Ayıklık suyu ile yüzünü yıka Hâline bak İslâm mısın, yoksa, kâfir mi? İman sahibi misin, yoksa münafık mı? Allah'ı biliyor musun, yoksa O'na şirk mi koşuyorsun? İçinde gösteriş arzusu var mı? Yoksa ihlâsa sarılmış mısın?
Allah'ın emirlerine uyuyor musun, yoksa muhalefet mi ediyor­sun? Mevlâ'dan razı mısın, yoksa O'na darılıyor musun?
Aziz ve Celil olan Hak, senin razı olmana ve darılmana bakmaz İkisinin de faydası sana aittir
Allah, Sübhan, Kerim ve Halîm'dir; her şeyi lütfü ve rahmeti deryasına almıştır Eğer bize O'nun lütfü ve keremi olmasaydı helak olurduk Bizim yapmakta olduğumuz hatalara karşı tam mukabele etseydi, topumuz birden yıkılırdık

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -29- Meclis

Eski 08-02-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -29- Meclis




Ey evlat! Nifak, gösteriş ve unutkanlıkla ibadet edersin, bu iba­detinde iyilik umarsın Hata ile işlediğin şeylere lütuf beklersin O uygunsuz hâllerinle iyi kulların yanında kalmak dilersin Sen nere­de, onları anmak nerede? Onlar gibi marifet dâvasına girmek sana çok ırak
Ey sahibinden kaçan, dağınık ve perişan adam, hâlin nice olur? Şu büyük ümmetin ihlâs sahiplerinden de ayrıldın
Sana ağlanması için ağla Musibet işlerine otur ağla Onları gi­dermek için üzüntü duymazsan, yazık olur Kötü işlerini öldür, son­ra taziyeye otur Başkaları da sana taziyeye gelir Senin gözlerinde perde var; bundan haberin var mı? Bazı büyükler şöyle buyurmuşlar: “Hak nurundan perdelenmiş oldukları hâlde hâlini bilmeyenlere yazıklar olsun
Kalbin nerede? Aklın kime takıldı? Kime hâlini şekva ediyorsun? Kimden yardım istiyorsun? Kiminle bu kadar uyuyacaksın? Herhan­gi bir darlığa düştüğün zaman, kime dayanacaksın? Bu hâlinle hep yalnız kalacaksın O büyükler, gafletin için, sana yardımcı olmaya­caklar
Ne dilersen söyle Her sözünü bilirim Onların yalanını, doğru­sunu çıkarırım Sen ve bütün yaratılmışlar, bana göre bir kurbağa kadar küçüktür
Sizden doğru olanın, hizmetçisi ve kölesi olurum O isterse, beni alır, çarşıda köle gibi satabilir Beni kendine mal etmek isterse, ça­lışır kıymetini öderim O doğru insan üzerimden elbisemi alsa, sesimi çıkarmam Dilendirmek isterse yaparım Tecrübesi kolay, arzu edi­yorsa hemen yapsın
Seni neylerim; doğruluğun yok Sözünü tutman kabil değildir
Tevhid ve imana yanaştığın yok Oluk kapatan ot kadar kıymetsiz­sin Ayrık otuna benzersin Kurumuşsun, yalnız yanmaya yararsın

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -29- Meclis

Eski 08-02-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -29- Meclis




Ey cemaat! Dünya biter, ömür tükenir Âhiret yakında gelir; ona karşı düşünceniz nedir? Ne gibi hazırlık yapmaktasınız? Onu dü­şünmediğinizi görüyorum; bütün gayretiniz dünyada
Siz Allah'ın nimetine düşmansınız O'ndan işinize gelmeyen bir iş gelirse, her tarafa yayarsınız İyiliği gelecek olsa saklar kimseye göstermezsiniz Allah'ın nimetini saklar kimseye vermez, şükrünü de edâ etmezseniz yakında elinizden alır Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur: “Allah, kullarına verdiği nimeti açıktan görmek diler
Allah yolcuları, bir gaye beslerler, kalplerine bir şey saklarlar, birçok şey değil Onlar, ibadetlerini görsünler, işitsinler şüphesin­den beri kılarlar Siz nifakın kulu ve desinlerin kölesisiniz
Onlar, yaptığı bütün kulluğu Rab’lerine verdiler Kullara kulluk etmektesiniz, övülmek için iyilik yapmaktasınız Tam kulluk yapa­cak kimse, içinizden çıkamaz Ancak kul, Allah'ın dilediğini yapan­dır
İnsanlara bakıyorum; sanki bana şöyle bir şeyler deniliyor: “Şuna bak: Dünyaya ibadet ediyor; dünyada kalmak istiyor Kıyamet kopmasından ödü kopuyor Şuna bak: Kullara kulluk edi­yor, onlardan yardım diliyor Bir de dön şuna bak: Ateşe tapıyor, ce­hennemden korkuyor Şu da cennet için kulluk peşinde O, ateşe ta­parken Yaratan'ı düşünmüyor Bu da cenneti isterken sahibini aklı­na getirmiyor
Halk nedir ki? Cehennemin ne önemi var? Hakk'ın gayri neye yarar? Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Onlar, yalnız Hakk'a kulluk ve O'nun uğrunda pâk, temiz ve ihlâsla ibadet yoluna girmeye emrolunmuşlardır (el-Beyyine, 98/5)
İrfan sahibi bilgin kişiler, yalnız Hakk'a kulluk ederler Başkası­nı bilmezler Yaratan'ın hakkını verirler Hakk'a yaptıkları kulluk, O'nu sevdikleri ve emrine uydukları içindir Başka mânaya gelmez İbadet eder, O'ndan yardım isterler
Siz suretten ibaretsiniz Yalnız dış görünüşte varlık sahibisiniz İç âleminiz boş; ama o büyüklerin iç zenginliği vardır Siz binanın dışı olabilirsiniz, onlar içi İç yönü onlar istilâ etmişlerdir Siz sadece bağırıp şamata edersiniz, onlar iç âlemlerine çekilir, dururlar O yolcular, peygamberlerin sağında ve solunda yürürler Peygamberlerin çevresini onlar sarmıştır Peygamberlerin tattığı taamı onlar da ta­dar İçtiği şarabı onlar da içer Peygamberlerden öğrendikleri bilgi ile amel ederler; bu yüzden onlara vâris olurlar Peygamber (sav) Efendimiz bu mânaya işaret olarak şöyle buyurur: “Âlimler, peygamberlerin vârisleridir
Bu veraset peygamberlerin yoluna giden ve ilmi ile âmil olan her iman sahibine nasib olur Bu nasip sayesinde peygamberlerin vâ­risleri olabilirler Bu hâle ermek yalnız dış ilimle olmaz Ona bir iç eklemek lazım olur Senetsiz dâva ispat edilemez Amelsiz ilmin ya­rarı olmaz
Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur: “İlim ameli çağırır; icabet ederse pekâlâ; aksi halde gider Geriye yalnız ders zahmeti kalır
Yalnız kabuğu kalır, içi bozulur
Ey ameli bırakanlar, hâlinize beliğ şairin süslü sözü ne fayda verebilir? Onun derin mânasına nüfuz etmedikten sonra neye yarar?
Kalbini temizlersen, bütün duyguların pâk olur Kalp bütün duy­guların şahıdır Padişah iyi olursa, iyilik bütün halka geçer, ilim kabuk, amel onun özüdür Kabuk özün saklanması için durur, iç de yağı alınması için saklanır, iç olmazsa kabuk neye yarar? Özün yağı olmayınca onu saklamak neden gerekli olsun ki?
İlim gitmiş sayılır Amel olmadıktan sonra ilim de yok sayılır
Bir şeyin varlığı ondan faydalanmaya bağlıdır Faydası olmayan var, yok gibidir
Ey bilgin kişi, bildiklerini iyiye kullan Dünya ve âhirette hayır bekliyorsan, bilginin gereğini yapmaya bak Bildiklerini insanlara belletmekten sakınma
Ey zengin, dünya ve âhirette iyilik bekliyorsan, malından fakir­lere dağıt Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur: “Hak katında insanlar bir aileden ibarettir; içlerinde hangisi fazla iyilik yapıyorsa o daha sevgilidir
İnsanların ihtiyacını insanlarla gören ve bu hususta hüküm ve­ren Allah Sübhan’dır
Ey zengin, benden kaçma, senden bir şey alıyorsam senin için­dir Ondan gelecek büyük hayır sanadır Bana senin malından bir şey gelmez: Allah beni varlığı ile zengin kıldı ve sizin derdinizi gör­mek için gönderdi
İbrahim Ethem, fakirlik hâli için nefsinde sabırsızlık sezer ve şöyle derdi: “Yâ Rabbi, bize bol dünyalık ver; ama kalbimizi koru Bizi öte atıp dünyalığa rağbetimizi arttırma, onu ararken yıkılırız


Allah'ım, verdiğin hüküm ve kader işlerinde bize lütfünü bol eyle!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.