![]() |
Yer Yüzü Kendilerine Dar Gelen Üç Sahabi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Yer Yüzü Kendilerine Dar Gelen Üç SahabiYER YÜZÜ KENDİLERİNE DAR GELEN ÜÇ SAHABİ Kâ'b bin Malik radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Allah'ın Resulünün yaptığı savaşlardan, Tebük harbinden başka hiç birisine katılmaktan geri kalmamıştım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Akabe gecesinde îslâm üzerine kendisine bîat ettiğimiz zaman, Peygamber aleyhisselâm ile beraber bulundum ![]() ![]() Tebük harbine katılmaktan geri kaldığım vakit, her zamankinden daha güçlü ve daha varlıklı olduğumu biliyorum ![]() ![]() ![]() Peygamber aleyhisselâm bu savaşı sıcakların en şiddetli bir zamanında yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Resûlullah aleyhisselâm hazırlıklarını tamamladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber aleyhisselâm Tebük'e varıncaya kadar beni anmamış ![]() — Kâ'b bin Malik ne yaptı? diye sormuş ![]() — Ey Allah'ın Resulü, onun kendine ve elbiselerine karşı olan gururu, onu bize katılmaktan alıkoydu, diye cevap vermiş ![]() — Ne kötü konuşuyorsun, Allah'a yemin ederim ki, ey Allah'ın Resulü, biz Kâ'b hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyoruz, diyerek karşılık vermiş ![]() ![]() — Her halde bu gelon Ebû Hayseme'dir, buyurmuştu ![]() ![]() Allah'ın Resulünün Tebük'ten dönmek üzere hareket ettiğini duyduğum vakit, içime bir üzüntü çöktü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber aleyhisselâm sabah vakti geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonra ben geldim ![]() — Gel! buyurdu ![]() Yürüdüm, önüne oturduğum zaman, bana: — Seni harbe katılmaktan alıkoyan nedir, hayvanlarını cihâd etmek için satın almamış miydin? diye sordu ![]() Ben de: ![]() — Ey Allah'ın Resulü, dünyada insanlardan senden başka kimle konuşsam, bir özür ileri sürmek suretiyle kendimi onun hiddetinden kurtaracağımı zannediyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm: — Buna gelince, işte bu, doğruyu söyledi, dedi ve bana; kalk, git, Allah hükmünü verinceye kadar bekle! buyurdu ![]() Hemen kalktım, arkamdan Seleme Oğullarına mensub bazı kimseler beni takip ettiler ve:: — Allah'a yemin olsun ki, bundan önce bir kabahat işlediğini bilmiyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak onlara dönerek: — Benden başka, benim söylediğim şekilde hareket eden kimseler oldu mu? diye sordum ![]() Onlar: — Evet, oldu, dediler, îki kişi daha senin gibi söylediler ![]() ![]() — O iki kişi kimlerdi? diye sordum ![]() — Merâre bin Rebîa Âmiri île Hilâl bin Umeyye Vâkıfî, diye cevap verdiler ![]() ![]() ![]() Fakat Peygamber aleyhisselâm, bu iki kişi ile beraber benimle de müslümanların konuşmasını yasakladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müslümanların bu bana karşı olan soğuklukları uzayınca, bir defasında Ebû Katade'ye ait bahçenin duvarından atlayıp içeri girdim ![]() ![]() ![]() Kendisine: — Ey Ebû Katade, Allah adına söyle! Sen benim Allah ve Resulünü sevdiğimi muhakkak bilirsin, dedim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Yer Yüzü Kendilerine Dar Gelen Üç Sahabi |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Yer Yüzü Kendilerine Dar Gelen Üç SahabiBir gün Medine çarşısında dolaşırken, Şam halkından Medine'ye satmak için yiyecek maddesi getirmiş bulunan bir iranlı rençber: — Bana Kâ'b bin Malik'i kim gösterebilir? diye halka soruyordu, insanlar kendisine beni işaret etmeye başladılar ![]() ![]() ![]() — «Bundan sonra, şunu bil ki, arkadaşının (Peygamber aleyhisselâmı kastediyor) seni terkettiğini haber aldık ![]() ![]() Mektubu okumayı bitirince, «bu da ayrı bir belâ ve imtihan!» dedim ![]() ![]() Bu şekilde kaldığımız elli günün kırkıncı günü tamam olup bu hususta Allah'tan bir vahiy de gelmeyince, Peygamber aleyhisselâm tarafından gönderilen birisi gelip: — Allah'ın Resulü zevcenden uzak kalmanı emrediyor, diye söyledi ![]() — Zevcemi boşayacak mıyım, yoksa ne yapayım? diye sordum ![]() — Boşama, ancak ayrı yaşa ve münâsebetin olmasın, dedi ![]() ![]() Bunun üzerine zevceme: — Ailenin yanına git ve bu hususta Allah'ın hükmü belli oluncaya kadar onların yanında kal! dedim ![]() Bu arada Hilâl bin Umeyye'nin zevcesi Peygamber aleyhisselâma müracaat edip: — Ey Allah'ın Resulü, Hilâl ihtiyar bir adamdır, hizmet eden kimsesi "de yoktur ![]() ![]() — Hizmetini yapabilirsin, ancak seninle münâsebette bulunmasın, buyurdu ![]() — Allah'a yemin ederim ki, onun hiç bir şey için bir hareketi yoktur ![]() ![]() Bunun üzerine aile ferdlerimden bazıları da bana: — Müsaade istesen, zira Peygamber aleyhisselâm zevcesinin Hilâl'e hizmet etmesine izin verdi, diye teklifte bulundular ![]() Ben ise: — Hayır, böyle bir izin isteyemem, ben genç bir adamım ![]() ![]() Bundan sonra daha on gece bu şekilde kaldım ![]() ![]() — Müjde, ey Kâ'b bin Maliki diye bağırıyordu ![]() Bu sesi işitince yerlere kapanıp şükür secdesi ettim ![]() ![]() Allah'ın Resulü sabah namazından sonra Allahü Teâlâ'nın bizim tevbemizi kabul buyurduğunu insanlara haber vermişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() — Müjdeler olsun! Ananın seni doğurduğu andan bu zamana kadar geçirdiğin günlerin en hayırlısı, buyurdu ![]() — Ey Allah'ın Resulü, bu lütuf ve ihsan senin tarafından mı, yoksa Allah tarafından mı? diye sordum ![]() — Allah tarafındandır, buyurdu ![]() ![]() ![]() Peygamber aleyhisselâmın huzuruna gelip oturunca: — Ey Allah'ın Resulü, tevbemin cümlesinden, biri de, Allah ve Resulü uğrunda sadaka olmak üzere malımı dağıtmaktır, dedim ![]() — Malının hepsini dağıtma, bir kısmını kendine bırak, böyle yapman senin için daha hayırlıdır, buyurdu ![]() — Peki, Hayber'deki hissemi kendime bırakıyorum, dedikten sonra: — Ey Allah'ın Resulü, Allahü Teâlâ beni doğruluğum sebebiyle kurtardı ve ben bundan böyle hayatta kaldığım müddetçe ancak doğruyu söylemeye ahdettim, dedim ![]() Allah'a yemin ederim ki, bu ahdimi Peygamber aleyhisselâma bildirdiğim günden bu yana müslümanlardan bir kimseyi hatırlamıyorum ki, doğruyu söylemek hususunda Allah'ın beni imtihan ettiği gibi güzel bir imtihan vermiş olsun ![]() ![]() ![]() Kâ'b bin Malik radıyallahu anh diyor ki, İşte bu hadise üzerine Allahü Teâlâ: «Andolsun ki, Allah, Peygamber ile beraber bir kısmının kalbleri kısmî olarak sarsıldıktan sonra kendisine zorluk vaktinde tabi olan muhacirlerle, Ensârı da tevbeye muvaffak kıldı, sonra da tevbelerini kabul buyurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şüphe yok ki, Allah, ancak o tevbeyi en çok kabul eden, hakikaten esirgeyendir ![]() ![]() ![]() Kâ'b bin Malik radıyallahu anh yine der ki; —— Allah'a yemin ederim ki, Allah bana, beni müslümanlığa hidayet ettikten sonra, Peygamber aleyhisselâma karşı yalan söylememekte diğer helak olanlar gibi helak olmaktan kurtulmak nimetinden daha büyük bir nimet ihsan etmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir rivayette şöyle denilmiştir: (Kâ'b bin Malik:) insanlar bizimle konuşmaktan uzak durdular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber aleyhisselâm kendisine: — Ey Ümmü Seleme, Kâ'bin tevbesi kabul buyuruldu, demişti de, Ümmü Seleme: ![]() — Kendisine birini gönderip müjdeleyeyim mi? diye sormuştu ![]() — öyle yaparsan, insanlar üşüşür ve uykunuzdan alıkoyarlar, dedi ![]() Nihayet Peygamber aleyhisselâm sabah namazını kıldıktan sonra, Allahü Tealâ'nın bizi afvettiğini müslümanlara haber verdi ![]() ![]() (Buharî, Müslim, Tirmizî) |
![]() |
![]() |
|