08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İnanç Ve Çalışmak
[İNANÇ VE ÇALIŞMAK]
Yılarca önce Amerika'nın Mississipi Nehri'nde, nehrin bir yakasından ötesine yolcu taşıyarak geçimini sağlayan yaşlı bir kayıkçı, kayığındaki küreklerden birisine inanç', diğerine 'Çalışmak' yazmış Sebebi sorulduğunda bu güngörmüş kayıkçi:
"Nehri karşıdan karşıya geçmek için her iki küreğe de ihtiyaç var Çalışmaksızın inanç ve inançsız çalışmak sizi bir dairede döndürür durur Hayat yoluna tek kürekle çıkmak da nehri tek kürekle geçmeye çalışmaktan farksızdır Hiçbir yere gidemezsiniz" demiş,
Çalışmak ve inanmak başarının olmazsa olmaz şartlarıdır Hayata, hayatın emaresi olan harekete, emeğe, gayrete, alın terine, talebe kıymet veren Allah (c c,), semereyi çalışmanın neticesine takmıştır
Efendimiz'in (a s v), çalışmaktan elleri çatlamış bir insanın elini tutup, "Allah'ın sevdiği eller bu ellerdir" buyurduğu rivayet edilir Ve İnanmak Allah katında o denli kıymetlidir ki, herhangi bir İşi bile muvaffak olacağına inanmadan yapan insanlar, zafere eremezler Günümüzde "Başaracağımıza inandık" sözü çok yaygındır Her memnuniyet, kimden kime olursa olsun her teşekkür, asıl yapan ve sahibi Allah olduğu için, kasıt olmasa bile netice olarak ve manen Allah'a gittiği, o hoşnutluk netice de Ondan hoşnutluk mânâsı taşıdığı gibi; hedefini bulamamış dahi olsa her inanç ve güven de Ona itimat ve yürekten Ondan İstemek mânâsı taşır Allah hedefini ve hakikatini bizzat bulamamış inancı bile bu denli mükâfatlandırırsa, inanç öyle bir iksirse, hakiki iman ve inancın neticesi kim bilir ne denli büyük ve sonsuzdur!
Gerçekten inanmış bir insanın karşısında dünyaların duramadığına Efendimiz ve sadık talebeleri şahittir
[size="4"]Evet, inanmadan çalışan ve çalışmadan inanan rahmet hazinelerinin kapısının açılması İçin gerekli şifrelerden birisini eksik bırakmıştır Onun içindir ki tek kürekli kayıkçı gibi döner, dövünür, ama yol alamaz Maneviyatsız nesillerin ve gayretsiz maneviyatçıların hali ortadadır İkisi bir varken; biri müfkü, diğeri melekûtu inkâr etmiş gibidir Netice de ikisi de gayeye, huzura erememiş, ulaştıkları şeyler yarelerine merhem olamamıştır
[size="4"] Mesel Ufku, s:34
|
|
|