Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
içinde, kaldı, parantez, salâvatın

Senin Salâvatın da Parantez İçinde mi Kaldı?

Eski 01-15-2008   #1
mate
Varsayılan

Senin Salâvatın da Parantez İçinde mi Kaldı?



Senin Salâvatın da Parantez İçinde mi Kaldı?


Var edilmek bir sürprizdir, kocaman bir sürpriz! Yokluğun koynunda yokluğundan bile habersiz silinip gitmek üzereyken, hatta silinmeye bile gerek duymayan siliklik içindeyken, var edildin Sen yoktun ve varlığın yokluğuna tercih edildi Can verildi tenine, nefes verildi cesedine Bir insan yüzüyle süzüldün âlemin eşiğinden içeriye Hayat sahibi kılındın; hayat sofrasına buyur edildin İnsan olman irade edildi Sadece insanların çağrıldığı, insan olmayanın çağrılsa bile tadına varamayacağı eşsiz bir ziyafete buyur edildin
Sürpriz! Varsın, hayattasın ve insansın

Varlığın isimsiz bir taş kadar kalabilirdiÜzerine basılıp geçilebilirdi meselâ Kalbin olmazdı, kalbinin olmayışına ağlayacak bir kalbin bile olmazdı Hiç yoktan hayat verildi tenine Hayatın bir dağın adı konmamış bir yamacında yalnız yaşayan bir ağacınki kadar olabilirdi Hiç ummadığın halde insanlık üflendi çamuruna İnsan oldun diyelim; bir olan Rabbe “kul” olmanın sonsuz güveninden, her şeyin sahibine muhatap kılınmanın eşsiz ayrıcalığından yoksun olabilirdin Tıpkı yanıp yakılmış bir ağacın kömürleşmiş dallarını ve köklerini bir arada tutmakla teselli devşirmeye çalışması gibi, kaybettiklerini kaybettiğinin farkında olmayan, yitirdiklerinin eksikliğini çekmeyen acı bir inançsızlığın ortasında kıvranıyor olabilirdin

Hiç ummadığın hediyeler almak gibidir var olmak Hiç hak etmediğin sofralara buyur edilmeye benzer yaşamak Hiç beklemediğin bir tacı giyinmek gibidir hayatta olmak

Bunu bilmişken, sonsuz minnettar olman gerekmez mi? Bunu bilmişken, iltifatlara boğulmuş bir adam gibi hep mahçup bir yüzle yürüyor olman gerekmez mi? Bunu farketmişken minnetini ifade etmek için telaşla koştuman beklenmez mi? Yoksa, verilenlerin hakkın olduğunu düşünüp daha fazlası niye yok diye sızlanan geçimsiz bir nankör olmaya mı adaysın? Yoksa, sana yapılan iltifatları az bulup “daha, daha, daha” diye bağıran, asık suratlı, bir türlü memnun edilemeyen, hiçbir şeyi beğenmeyen açgözlü biri olmaya mı heveslisin?

Mümin olmak, varlık dairesine mahçubiyetle girmek demektir Besmele, o mahçubiyetin ifadesidir; “Senin izninle buradayım ey Rahman, ey Rahîm Burası benim hiç hak etmediğim bir yer; izin ver de içeri gireyim” Mümin olmak, varlığa ve varlığına minnettar olmaklığındır Besmeleden sonra “Hamd olsun Rabbine âlemlerin” deyişimiz ondandır Hiç yokken var edilenin hiç yoktan Var Eden’e ilk sözü “teşekkür” olmalı değil mi? “Ey Rabbim, beni hiç hesaplarımda yokken var eyledin, hiç ummadığım halde bana hayatı tattırdın, bu yetmiyormuş ki bir de bana insanlık lûtfettin Sana borcumu nasıl ödeyebilirim?”

“Âlemlerin Efendisi” işte bu yüzden hamd telaşındadır, şükür sevdasındadır Senin unuttuğun o sonsuz minnettarlığı her an yüreğinde yaşatır Senin görmediğin o umulmadık iltifatlar karşısında sonsuz mahçubiyet duyar O yüzden adı Muhammed’dir; en çok O hamd eder, en çok O şükreder, en çok O minnettardır O yüzden en çok O övülür; varlığın güzelliğini sonsuz bir incelikle takdir eder, hayatın ayinesinde yansıyanlara en çok O hayran olur O yüzden adı Ahmed’dir; âlemin güzelliğine eşsiz bir hayranlıkla karşılık verir Bülbülün aşkıyla gülün güzelliğine sesten yapraklar eklemesi gibi, O da varedilenlerin güzelliğine hayranlığını ifade ederek âleme insanca hayranlık yankıları ekler Güzellik muhatabını O’nun gözlerinde bulur; varlık O’nun hayranlığıyla dengini bulur

Sanattan anlayana sanatın incelikleri gösterilmek istenir Güzelliği hakkıyla takdir edenin önünde yeni güzellik pencereleri açılır Yemeğin tadını anlayan yeni sofralara buyur edilir

İşte bunun için O da, sonsuz teşekkürüne karşılık yine sonsuz teşekkürler gerektiren yeni sofralara buyur edilir “Makâm-ı Mahmud” işte o sofraların adıdır, o pencerelerin önüdür, o tanıklıkların ünvanıdır O’nun ellerine, gözlerine, gönlüne gelen lütuflar, feyizler, nimetler bize o sofradan akar, o ziyafetten taşar O’nun minnettarlığına katılan her salâvatla, o eşsiz sofranın bir kenarına ilişirsin; o doyumsuz ziyafetten pay alırsın Dudağına değen her salâvat, dudağına o sofranın kevser kadehini yanaştırır

Alıntı:

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.