Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlatılan, bastı, efsanevi, hakkında, hikaye, karısı, yaratıklar

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye

Eski 07-30-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye



Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikayeler, Efsaneler, Ürkütücü Efsaneler


Al Bastı ve Al Karısı Nedir?


Prof Dr Esma Şimşek


Fırat Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı



Lohusa hanımların korkulu rüyası olan alkarısı, Çin Seddinden Akdeniz kıyılarına; Buz denizinden Hind'e kadar yayılmış bir inanıştır Bütün Türk Boylarında bilinen alkarısı; al bastı, al albıs, albis, almış, almiş, gibi isimlerle anılır Bu inanış sisteminin geçmişi, çok eskilere dayanmaktadır Türklerin, İslamiyetten önceki dinleri olan Şamanizm'de, alkarısı ve al basması olarak nitelendirilen "kötü ruhla" ilgili birçok inanışlar vardır Yakutlarda, Kırgızlarda, Kazaklarda, Özbeklerde, Kazanlarda, vs lohusa hanımı, "al karısından korumak için değişik çarelere baş vurulur

Al karısı, Kırgız - Kazak Türklerinin inanışına göre iki kısımdır:
Kara Albastı:Ciddi ve ağırbaşlı bir ruhtur[1]
Sarı Albasıtı: Doğum yapan kadının ve çocuğun ciğerini söküp suya atar
Hoca veya Baksı (Şaman)ların okumasıyla giderler Sarışın bir kadın suretindedir Bazen, keçi veya tilki suretlerine de girer Baksı veya Ocaklı adamlar, "Albastı "yi yakaladıkları zaman :"Ey al bastı, zalim, Koy ciğerini yerine, Zavallının canın iade et Sözümü tutmazsan, Bana hürmet etmezsen, Gözlerini çıkarırım" şeklindeki efsunu söylerlerGenel olarak al karısı, lohusa hanımlara ve atlara musallat olan korkunç bir yaratıktır Uzun boylu, uzun parmaklı ve uzun tırnaklıdır Çok çirkin ve iğrenç bir suratı vardır Bedeni yağlı, uzun ve siyah saçlıdır Saçları, aynı zamanda darma-dağınıktır ve kocaman bir başa sahiptir Dişlere at dişi gibi iri ve seyrek, ayakları ise terstir Bunlar lohusa kadınların ve yeni doğan çocukların ciğerlerini yiyerek beslenirler Daha çok kırmızı elbise giyerler; su başında ve ağaçlık yerlerde yaşarlar
[b]Gagauzlarda ise, insanlara kötülük yapan fene ruhlar olarak "Rusaliler","Çarşamba karısı / Babası", "Cuma karısı/Babası" ve "Devler" vardır Devlerin fiziki yapıları anlatılırken,bunların tepelerinde bir tek gözlerinin olduğu söylenir[2] Dede Korkut Hikayelerinde de, Oğuz Boyunun başına bela olan bir "Tepegöz" vardır Bu vücuduna, hiç bir silahın tesir etmediği olağanüstü özelliklere sahip bir yaratıktır ve insanla perinin evliliğinden dünyaya gelmiştir Tepegöz, her gün çok sayıda hayvan ve iki insan yer[3] Biz biliyoruz ki, al karısı da, periler taifesindendir O halde Tepegözün annesinin bir peri kızı olmasını ve Gagauzlar'da kötü ruhların temsilcisi olan devlerin tek gözlerinin olması sebebiyle aralarında, rahatlıkla bir bağ kurabiliriz Bazı araştırıcılara göre, albastı, Türklere Cermenlerden geçmiştir Eski Cermenlerin Alp Ruhu ile, albastı aynı kaynaktan gelmektedir Yani, "al bastı" aslında "Alp+bastı"dır Zamanla değişikliğe uğranarak, bu hale gelmiştir[4] Cahit Öztelli ise, "al karısı" ile ateş arasında bir bağ kurar
[b]Hiç şüphesiz, alkarısınm varlığına inanılan her yerde, aynı zamanda bundan korunmak için de değişik çarelere başvurulmuştur Bunlardan bir kaçı şu şekildedir: Kars'ta; özellikle geceleri, lohusa hanımı yalnız bırakmazlar, geceleri ışığı sürekli yakarlar, hasta yalnız kaldığı zamanlarda ise, ağzına sakız vererek onun uyumasına engel olurlar[6] Elazığ'da; Lohusanın başucuna su, süpürge ve Kur'an-ı Kerim koyulur, yakasına iğne türü bir şey takılır ve yanında sürekli bir erkek (eşi veya yakın akrabalarından bir erkek) bekler[7] Elazığ'ın diğer bölgelerinde ise kadının başına soğan, demir çubuk ve Kur'an-ı Kerim konur
[b]Andolu'nun bir çok bölgesinde; lohusanın başına beyaz yaşmak ve kırmızı tül bağlarlar Kırmızı altın takarlar ve hastaya kırmızı şeker hediye ederler[9] Çünkü, al karısı, kırmızı rengi hiç savmez Manisa/Karacaoğlanlı köyünde ise, kapının ağzına kazma kürek konur Bir şişin üzerine, elma, portakal, üzerlik, çörek otu ve mavi boncuk, kırmızı bir kordelayla bağlanıp, lohusanın başına bırakılır
Çukurova bölgesinde de buna benzer tedbirler alınır Çocuğun veya lohusanın yastığının altına soğan, ayna, tarak,ekmek, bıçak, hamayli koyarlar, yüzünü kırmızı bir örtü ile kapatıp, yatağına da bir iğne takarlar Ayrıcı lohusanın bulunduğu yerdeki bütün suların ağzını kapatırlar Çünkü, al karısı,bazen de kuş şeklinde gelip, suya boncuk atar ve o esnada çocuk ölür[11] Bu tedbirler alınmadığı taktirde, alkarısı, lohusanın yanına gelerek, onu rahatsız eder Bu durum bölgelere göre, hıbilik, kekoz, pispatik karakura, kuşboğması, vs gibi isimlerle anılır
Alkarısı, lohusanın yanına, değişik suretlerle gelir Bazen, yakın bir akrabanın sıfatında, bazen çirkin bir kadın, bazen de kedi, köpek, keçi, kelle, vs gibi şekillerde görünür, Alkarısı, daha kapıdan içeriye girer girmez, lohusanın üzerine bir ağırlık çöker Hasta, o anda, aniden kalkıp dua okursa, alkarısı kaçar Ama, hiç bir şey yapamaz, bağırmak istediği halde bağıramaz, al karısına yenik düşerse de, ya ölür, ya da büyük bir hastalığa maruz kalır
Buraya kadar, hep, lohusa hanımlara musallat olan al karılarından bahsettik Ancak, bunların dışında, erkeklere, genç kızlara ve atlara gelen alkarıları da vardır Çukurova insanın inanışına göre, kim şalvarını veya siyah renkteki bir kıyafetini, yastığının altına koyup yatarsa onu al basar[12] Elazığ'da, bu yaratığa Kekoz [13], Malatya'da ise Hıbilik [14] adları verilir Ama bunlar, alkarısı şeklinde değildir, daha değişik varlıklardır Çünkü, alkarısı, erkeklerden korkar Ancak, Erzurum'da bir kaynak şahıstan aldığımız bilgiye göre, kendisini al basmıştır ve o al karısını görmüştür Al karısı, çirkin, koca kafalı ve dağınık saçlı bir yaratıktır[15] Genç kızlara musallat olan alkarısı ise "albıs" adı verilir Bu, evlenmeyen bir kızdan türemiştir Genç kızların yanına giderek, onların hastalanmasına sebep olur[16] Al karısı aynı zamanda kısraklarında yanına gider Ahıra giden al karısı, atı iyice yorduktan sonra, yelelerini de örerek kaybolur
Buraya kadar olan kısımda, "alkarısını" folklorik açıdan inceleyerek, onu, bir inanış sistemi içerisinde ele aldık Ancak, al karısının efsaneler içerisinde de ayrı bir yeri vardır Konuları bakımından, değişik şekillerde tasnif edilen efsanelerin bir bölümü de, "olağanüstü varlıklar"la ilgilidir İşte bu olağanüstü varlıklar arasında, alkarısı ile ilgili olarak da çok sayıda efsane anlatılırHalkın inanışına göre, lohusanın veya bebeğin ciğerini yemeye gelen alkarısı, bir takım hilelerle yakalanıp, göğsüne bir iğne saplanırsa, tekrar eski yerine dönemez, o aileye hizmet edermiş Konuyla ilgili olarak, Kars'ta [17], Erzurum'da[18], Erzincan'da [19], Gümüşhane'de [20], Diyarbakır'da[20], Bingöl'de [21], Elazığ'da [22] ve Malatya'da[23], birbirine yakın efsaneler anlatılmaktadır Bu efsanelerin bir benzeri ise, Çukurova bölgesinde, şu şekildedir
[b]Hanımı yeni doğum olan bir adam, odaya giren al karısını görür Al karısı, lohusanın ciğerini çıkartmak için uğraşırken, bir iğne bulup, bunun göğsüne saplar İnsan şekline dönüşen al karısı, göğsündeki iğneyi çıkartması için adama yalvarır Çünkü, kendisi iğneyi çıkaramaz ve çıkaramadığı için de, kendi taifesine dönemez Al karısı, o ailenin işini yapmaya başlar Bu, çok güzel hızlı bir iş yapar Evin bereketi, gün geçtikçe artar Birgün, ev sahipleri ile ekmek yapmaya başlayan al karısı, su getirmek için kuyu başına gider Orada oynayan çocuklardan birine, göğsündeki iğneyi çıkarması için yalvarır Çocuk iğneyi çıkarınca, kadın yedi yıl hizmet ettiği eve doğru; "Evinizde hiç su bulunmasın; paranızın sayısını hiç bilmeyesiniz ve yaz-kış, evinizden odun ekmeksiz olmasın" der, sonra da çocuklara; suya atlayacağını, eğer suyun üzeri kan olursa, yakınlarının kendisini öldürmüş olabileceğini söyler Al karısı suya atlayınca, suyun üzeri kanla dolar O günden sonra da, bu ailenin evine hiç su bulunmaz, paralarının sayısını bir türlü öğrenemezler ve yaz-kış odunları hiç eksik olmaz
Bu efsanenin benzeri, al karısı inancının hakim olduğu, hemen hemen her bölgede anlatılmaktadır Malatya'da Elazığ'da Erzincan'da, Kars 'ta Diyarbakır'da, Bingöl'de, vshep aynı efsaneler biraz değiştirilerek, hikaye edilmektedirMesela, Elazığ'da anlatılan bir efsanede:[25] İsmail Ağa adında bir kişi, uzaktan gördüğü ateşe doğru ilerler[26] Oraya vardığında, bir al karısını ciğer pişirerek çocuklarına yedirdiğini görür Çocuklar, doymadıklarını belirtince, al karısı; "Yarın da, İsmail Ağa'nın gelini doğum yapacak, oraya gidip, o üçüncü lokmasını alırken, kıl şeklinde ağzına girip ciğerini alarak size getiririm" der Gerçekten de, ertesi gün, İsmail Ağa'nın gelini doğum yapar İsmail Ağa, bunun yanında bekleyip, yemek yerken, üçüncü lokmayı gelinin ağzına vermeyip, yanında getirdiği ayran tuluğunun içerisine atar Tuluk şişmeye başlar Sonra, tuluğun içerisindeki kıl, alkarısı şeklini alınca,bunun göğsüne iğne saplayıp, evlerinde çalıştırmaya başlarlar[27] Al karısı 1-2 yıl bu aileye hizmek eder, ancak hep söylenenlerin tersini yapar[28] Sonra, onların sülalesine dokunmayacağına söz vererek, kendi taifesine dönmek için bir suya atlar Fakat, periler taifesi, bunu kabul etmeyerek öldürürler Köylüler, daha sonra, bu al karısının kanlı cesedini, gölde bulurlar [29]
[b]Al karısı, bazen de lohusanın yanına, bir kuş şekline girerek gelir Buna, "Kuş boğması" adı verilir Halkın inanışına göre, al; kocaman bir kuştur, buna "al kuşu" denir Al kuşu, lohusanın yanındaki bebeğe basarak, onu öldürür Bu, eve girerken, ağzı açık bir su kabı arar, bunun içerisine bir boncuk atar ve sırada etrafa bir ışık saçılır Kuş, bu ışıktan faydalanarak bebeği öldürür Suya atılan boncuğu, birisi görüp de eline alırsa, kuş kaçamaz ve oradakiler tarafından yakalanır [30] Bununla ilgili olarak, Çukurova bölgesinde, şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Lohusanın bulunduğu odaya, al kuşu gelip de oradaki bir su kalıbına boncuk atınca, bunu, orada bulunan bir adam hemen alır[32] Boncuk alınınca, al kuşu, bir kadın şeklinde göze görünür ve buna yalvarmaya başlar[33] Adam, bir daha, ailesine ve sülalesine dokunmamak şartıyla boncuğu geri verir [34]
Bu efsanenin benzerine, diğer bölgelerde rastlayamadık, ancak, bazı bölgelerde, sebebi belirtilmeksizin, lohusanın yanında ağzı açık su kabının bulundurulmasının iyi olmayacağını belirtmişlerdir
Al basması, erkeklerde daha farklıdır Bunlar, daha çok gece uyurken, bir sesle uyanırlar Gaipten gelen ses, bunları çok uzaklara, tehlikeli yerlere kadar götürerek orada bırakır Bazen de, kedi, köpek, sırtlan, merkeb, gibi hayvan şekillerine girerler Elazığ'da bu yaratığa, "Kapos", Bingöl'de, "Harparik", Malatya'da "Kıbilik veya Hıbilik", Diyarbakır'da ise "Kepoz" adları verilir Çukurova bölgesinde ise, bu durum "Kırk Basması" adı ile bilinmektedir ve umumiyetle, erkekler, yastıklarının altına şalvar koydukları vakit olur Şu anda hayatta olan bir şahsımız, başından geçen "Kırkbasmasını" şuşekilde anlatmaktadır:
[b]"Gece, üzerimde büyük bir ağırlık hissettim, gözlerimi açtığımda, yanımda kısa kısa boyları olan kırk adamla karşılaştım Bunlar, beni götürmek için uğraşıyorlardıKimi kolumdan çekiliyor, kimi bacağımdan, kimisi üzerime çıkıp, beni boğmaya çalışıyordu O sırada, bazı akrabalarımı da gördüm, ancak hiç birisi bana yardım etmedi Bir ara, dua okuyarak, biraz kendime geldim, o sırada baktım ki, gerçekten yatağın dışına çıkmışım, sanki beni birisi tutup çekmişGözlerimi kapadığımda yine aynı kişilerle karşılaştım, yatağımı değiştirip başka bir odaya gittim, ama kırk adam da arkadan geldi Neticede, bu durum sabaha kadar devam etti Olanları anneme anlattığımda, annem ; "Şalvarını yastığının altına koyduğun için seni kırk basmış" dedi Ancak, bu adamlar beni çekerken, ayağımı da ters tarafa doğru büktükleri için, bir hafta aksalarak yürüdüm ve ağrıyı hissettim"
Bazen, lohusa ve erkeklerin dışında, genç kızları da al bastığını, daha önce zikretmiştik Bugün, bu inanış unutularak, çoğu bölgelerde anlatılmaz olmuştur Ancak, Adana'nın Osmaniye ilçesinde ikamet etmekte olan bir kaynak şahsımız, kendisini sık sık al bastığını belirtmiştir İstemediği halde, bir gençle nişanlanan kaynak şahsıg ece rüyasında al basar Yanına gelen kişi ise sevmediği nişanlısıdır Adam, bunun yanına yaklaşınca, buna bir ağırlıkçöker, bağırma istediği halde hiç sesi çıkmaz, ellerini tutmak ister, yine tutamaz Adam, olduğundan daha iridir, öyle ki upuzun kolları vardır, her bir tırnağı, 25 - 30 cm boyundadır Adam, kızı parçalayarak öldürmek ister Neticede, bu kız nişanlısından ayrılır, fakat, al basmasından bir türlü kurtulamaz Bunu sık sık al basar ve :"Bizimle geleceksin" diye kızı zorla götürmek ister Kız, uyandığında, kendisini çok yorgun ve halsiz hisseder [1]"F300 Perilerle irtibat kurma veya onlarla evlenme" şeklinde görülmektedir [25] Halkın inanışına göre, periler de, bazen insanlara aşık olurmuş İşte, o zaman, aşık oldukları kızın başkasıyla evlenmesine razı olmayıp, bunu yanlarına almak isterlermiş O kıza da bir peri aşık olmuştur ve kendiyle gelmesi için, her gece zorlamaktadır Bu durum, ünlü masal araştırıcısı Stith Thomsun'ın /Motif Indeks'inde de
Netice olarak diyebiliriz ki :
a) Alkarısı ve albasması, insanlığın var oluşundan beri devam eden inanış sistemidir Ayrıca bu, sadece bir halk inanışı olmayıp, aynı zamanda efsane tipidir Değişik konuları ihtiva eden efsanelerin, "Olağanüstü Varlıklarla İlgili Olan Efsaneler" kısmında yer almaktadır
b) Bu efsaneler, yurdumuzun hemen hemen her yöresinde, birbirlerine benzer şekillerde anlatılmaktadır
c) Al basması, sadece lohusa hanımlarda değil, erkeklerde, genç kızlarda ve kısraklarda görülür
ç) Efsanelerin dini ve inandırıcı bir özelliği vardır, aynı şeyler, al karısı içinde söylenebilir[35] Bugüne kadar, birçok araştırıcı, al karısını veya al bastıyı bir inanış sistemi olarak değerlendirmiştir Fakat biz, bu inanışların, zamanla nesilden nesile aktarılırken, inandırıcılık, kısa ve nesir şeklinde olma özellikleri ile efsaneleştiğini görüyoruz Bunu da normal karışılamamız gerekir Çünkü, hemen hemen her efsanelerin bir gerçeklik payıvardır[36]
[b]Bugüne kadar, Çukurova ve çevresindeki al karısı ile ilgili derlemeler, daha çok folklorik bir değer taşımakta olup, bu durumdan kurtulma çareleri üzerinde durulmuştur Bizim birkaç yıllık yeni derlemelerimizde, erkekleri ve gençkızları da al basabileceğinin tespit edilmesi, derlemenin önemini göstermektedir[37] 4-5 satırlık bir al karısı efsanesi veya inanışı, Anadolu ve bütün Türk boylarında bilinmektedir Bu da bize, Türk Kültür birliğinin bir ispatıdır




Alıntı Yaparak Cevapla

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye

Eski 07-30-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye



AL KARISI - I


AL KARISI - I

Al karısı, loğusa kadınlara gider ve onların ciğerlerini çekermiş Loğusa kadının yanında kimse olmadığı zamanlarda da evin bir yerinden çıkıp gelirmiş Hele hastanın yeri karanlık oldu muydu, o muhakkak gelir ve kadının göğsüne oturarak elini kadının boğazına sokar, ciğerini koparır gidermiş Bu esnada kadın, bir türlü kıpırdayamaz ve sesini çıkaramazmış Çok ağır ve korkunçmuş Yok eğer kadın, cesur çıkarsa da Al Karısının mücevher dolu olan beresini eline geçirirse, o artık kaçıp gidemezmiş Erkek sesi, öksürüğü bile, Al Karısı'nı korkutmaya yetermiş Ocak olan ailelere gitmediği gibi, o aileden birisine ait bir giyecek eşyası loğusa kadının yanında bulundurulursa yahut giydirilirse, oraya da gitmezmiş Elazığ'da Al Karısı ile ilgili anlatılan hikâyelerden birini derleyicisinin kaleminden kitabımıza aldık
Ninemin annesinin dayısı İsmail Hoca, bir bahar gecesi kırda tarla suluyormuş Hava soğuk olduğu için üşümüş Etrafına bakınca da ötelerde bir yerde yanan bir ateş kümesi görmüş Isınmak için oraya doğru yürümüş
Yaklaştığında bir de ne görsün Al Karısı, loğusa bir kadın ciğerini kebap edip, çocukları ile birlikte yiyorlarmış Bir yerde gizlenerek başlamış onları gözetlemeye Yemişler, yemişler, fakat çocukları doymamış olacak ki, ciğerleri bittiği zaman: ''Anne, daha yok mu?" demişler Al Karısı da onlara: "Şimdi yatın" demiş "Yarın sabah İsmail Hoca'nın gelini doğuracak Kaynanası da sarma saracak Bir sahan da gelinine verecek İşte gelinin yiyeceği üçüncü sarmaya bir kıl olup yapışacağım Gelin beni yutacak ve içerden ciğerini çekip, çıkaracağım Getiririm, yersiniz" diye onları uyutmuş
İsmail Hoca bütün konuşulanları duymuş tabiî Sahiden de gelini o sabah doğuracakmış Kalkmış, oradan doğruca eve gelmiş Kimseye de bir kelime söylememiş
Sabah olduğunda gelin doğurmuş ve hakikaten karısı da öğlen yemeği için sarma sarmaya başlamış İsmail Hoca, yine bir şey dememiş Sadece ayran tuluğuna su koyup ıslatmalarını tembih etmiş
Öğlen olmuş, sarma hazırlanmış; bakmış ki, karısı bir tabak da gelini için ayırmış O zaman demiş ki: "Hanım, ben oğlumu evlendirirken ahdetmiştim ki, gelinim ilk doğurduğu zaman onun yiyeceği üç lokmayı ben kendi elimle vereyim Şimdi ver o sarmayı bana, sen de tuluğu al, gel benimle" demiş
Gelinin odasına gitmişler İsmail Hoca almış, tuluğu da yanına ve başlamış sarmalan geline yedirmeye Birinci sarmayı vermiş, ikinci sarmayı vermiş, sıra üçüncüye gelince, onu tuluğun ağzını açarak, koymuş onun içine ve ağzını kendir ipiyle sıkı sıkı bağlamış
Sonra ayran tulumu başlamış şişmeğe Şişmiş, şişmişNihayet "boommp" "filan işi çabuk yap" deyince Al Karısı, o işi çok ağır aheste yaparmış Eğer "ağır yap" dedi mi, hem çabuk hem de çok güzel yaparmış diye patlamış Al Karısı, meydana çıkmış ve hemen İsmail Hoca onu yakalamış Bir daha salmamış, evinde çalıştırmış Tam on iki sene Al Karısı, İsmail Hoca'nın evinde hizmet etmiş Evin adamı gibiymiş artık Ama bir aksiliği varmış Ona,
Fakat zamanla birgün Al Karısı, kendisini, salmalarım söylemiş Tövbe ettiğini bildirmiş ve İsmail Hoca da bunu tutup salıvermiş
Serbest bırakılınca da "Hay vah hay Tam on iki sene hizmet ettim de genç ölümün çaresi nedir, diye sormadınız" demiş Yakalama çabaları sonuç vermemiş, kaçıp gitmiş
[i]Ertesi gün köyün yakınlarında bir gölde kanlar içerisinde boğulmuş hâlde bulmuşlar



Alıntı Yaparak Cevapla

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye

Eski 07-30-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye



AL KARISI - II

Ömer Dede'nin gelini doğum yapmış Dedik ya Al Karısı, loğusalara başında kimse olmadığı zaman gider ciğerini çekermiş, diye Bu nedenle yeni doğum yapmış kadınlar tek başlarına bırakılmazmış Ömer Dede'nin ve karısının da gafletlerine gelmiş olacak ki, gelini tek başına bırakıp akşam gezmesine gitmişler Geç vakit eve döndüklerinde Ömer Dede, merdivenlerden elinde ciğer olan bir kadının indiğini görünce onun Al Karısı olduğunu anlamış Kadına:
-Çabuk götür onu nereden aldıysan oraya koy, demiş Kendisi de hemen gelinin odasına koşmuş O'nun can çekişircesine çırpındığını görünce, baş ucunda, Kurân okumaya başlamış Gelin yavaş yavaş soluk alarak kendine gelmiş
[b]Ömer Dede, loğusanın başına Kurân-ı Kerîm, soğan, sarımsak, tuz, iri iğne koyarsanız Al Karısı, loğusaya yaklaşmaz diye ev halkını tembihlemiş


Alıntı Yaparak Cevapla

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye

Eski 07-30-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye



AL KARISI - III

Genç bir delikanlı, dağda gezerken bir ev görüyor Evde üç-beş tane kadın ve kız yaşamaktadır Genç delikanlı, bunlardan birisine aşık oluyor ve evleniyorlar
Gel zaman git zaman, gelinle damat kızın annesinin evine misafir oluyorlar oturup sohbet ediyorlar Vakit ilerleyince genç adam yatıyor Kızlar ve anaları sohbete devam ediyorlar Kızların Annesi soruyor: "Kızım, nasılsın? Evliliğin nasıl, memnun musun?" diye Kız, "Anne, çok iyiler; fakat insan ciğeri yemiyorlar" der Annesi, "Köylerinde loğusa var mı?" diye sorar Kız; "Var, ama çok iyi birisi Yazıktır anne!" diyor Annesi, oklavaya binip genç adamın köyüne gidiyor Loğusa kadının ciğerini alıp geliyor Közde pişirip yiyorlar
[b]Kız acıyor, "Anne, ölmüş müdür?" diyor Annesi, "Ölmüştür ama kızım, eğer bu közlerden götürülüp ezilir ve suya atılıp suyundan geline içirilirse, loğusa kadın sağalır" diyor Diğer tarafta uyur gibi gözüken genç adam, bunu duyuyor Kadınlar yattıktan sonra genç adam, közden bir parça alarak doğru köye gidiyor Al karısının anlattıklarını uygulayarak loğusa kadını hayata döndürüyor



Alıntı Yaparak Cevapla

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye

Eski 07-30-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye



Avundukların Al Ocağı

Gürünün tanınmış ailelerinden biri olan Avundukların evi, al ocağı olarak bilinir

Anlatıldığına göre, Avundukların büyük dedeleri olan Osman Dede, o dönemin en büyük alimlerinden biridir Bir gün bahçesini sulamak için sabah namazı vaktinde giderken, bir de bakıyor ki, Al Karısı bir gelinin ciğerini eline almış yiyor Bunu gören Osman Dede, hemen Al karısını tutup önce bir döver, sonra da eve getirerek evin büyük direğine bağlar Osman Dede, Al karısını üç-dört gün çözmeyince Al karısı, pişman olduğunu belirterek bir daha yapmayacağını söyleyip yalvarmaya başlar ve şöyle der: ‘senin neslinin bulunduğu yere ve ocağa hiçbir şey yapmayacağım’ Osman Dede, bu söz üzerine Al karısını serbest bırakır İşte o tarihten günümüze kadar bu ocağa gelen her loğusa kadın ve Al basmasından korkmuş olan kadınlar getirilerek misafir edilirler Bu şekilde buraya gelen hastalar bu evden ekmek, çaput veya kül alarak evlerine dönerler

Halk arasında Al karısının şerrinden koruyan yer olduğuna inanılan bu ocağa, bunun dışında çocuğu olup ta ölenler ve düşük yapan kadınların da geldiği görülür Gerek Al basmış, gerek başka nedenlerden dolayı buraya gelenlere burada ekmek ikram edilir Bunlar, evlerine dönerken bu evden bir parça ekmek, bir parça bez ve biraz ocak külü götürürler Bunları da bir muska şeklinde yastıklarının altına koyarlar Şayet hasta bunlardan iyileşmemiş ve durumu ağır ise, bu eve getirilerek Osman Dede’nin Al karısını bağladığı direğe bir tülbent ile bağlanır Burada yaklaşık bir gün kaldıktan sonra alınıp götürülür Böylece Al basmasından korkan veya bu korkuya uğramış olan kadın sıkıntısından kurtulmuş olur[4][5]




Alıntı Yaparak Cevapla

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye

Eski 07-30-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye



Al Basması



Al Basması

Kategori: Efsanevi Yaratıklar

Artvin Ansiklopedisi'nden

Al basması (Albastı), bütün Türk boylarında ortak bir kötü ruh inancıdır Yörelere ve tarihin akışına göre -birbirine benzer olmak üzere- şu sözcüklerle adlandırılmıştır: Abası, Al, Albas, Albastı, Albıs, Albız, Alkarası, Alkarısı, Almıs Doğum sırasında ve sonrasında gerek ana için, gerek çocuk için çok büyük bir tehlike olan Albastı ve bu ruhla ilgili inançlar Türkler'in çok eski devirlerinden günümüze dek gelen, halâ Anadolu ve Anadolu dışı Türkler arasında yaşayan önemli bir mitolojik unsurdur

Karakteristik bir Türk motifi olan Al, Albastı ruhu, Orta ve Batı Türklerinde Albastı, Alkarısı; Osmanlı metinlerinde Albız; Uranha-Tuba Türklerinde Albıs; Altay Türklerinde Almıs; Saha (Yakut) Türklerinde Abası olarak bilinir Kumuk Türklerinde Al karısı'nın adı “bastırık”tır; al basmasına da “bastırık basa”
derler Bu inanç, Dağıstan halklarından Avarlarda da vardır Kam'lar (baksı, şaman), Albastı'yı genellikle keçi suretinde görürler Bu inançla ilgili olarak yapılan törenlerde Albastı, ana ve çocuktan uzaklaştırılmaya çalışılır Saptanmış böyle bir törende baksı, bir yandan ilahi/efsun okur, öte yandan bir koyun ciğerini loğusanın ciğeri yerine Albastı'ya verir Çünkü Albastı, loğusanın ciğerini alıp kaçar ve suya atar Ciğer suya düşerse loğusa ölür Bir baksı ilahisi/efsunu şöyledir:
Ey şeytanlar, şeytanlar
Bu ciğeri alın
Buna kanaat edin
Bu kadını öldürmeyin
Zarar dokundurmayın

Koyun ciğeri size yetmez mi?
Bu koyun ciğerini ciğer saymıyor musunuz?
Öyle ise elime kılıç alırım
Hesapsız ruhlarımla
Size saldırırım

Loğusa kadınlara musallat olan Albastı hakkındaki inançlar ve Albastı'nın musallat olma şekli Kırgız, Kazak ve Anadolu Türklerinde bütün ayrıntılarıyla aynı biçimdedir (loğusanın ciğerlerini alıp götürmesi ve suya atması, ocaklı adamlardan korkması, tüfek sesinden kaçması, demirden ürkmesi vBulletin) Kazak ve Kırgız Türklerinde keçi biçminde görünen bu kötü ruhun Urenha-Tuba Türklerinde keçi sesi ile bağırması, Anadolu Türklerinde kötü sesle bağırması gibi ayrıntıları da özdeştir

Bu ruh bütün Türklerde dişidir; hoppa, hilekar ve yalancıdır Urenha Türklerinin kam (şaman) dualarında anılan ve kayalarda bulunan 6 sarı Albastı, Kazak, Kırgız ve Başkurt Türklerinde Sarı Kız biçiminde olan ruh ve Anadolu Türklerinin Sarı Kızlar efsanesi arasında özdeşlik ilişkisi vardır

Türklerin Şamanlık zamanlarından kalma bir inanç olan Albastı (al karı, ağır basan) inancı Artvin'de de çok yaygın bir inanç olup albız'ın (al karısının) yeni doğan bebekleri boğan “kötü ruh” olduğuna inanılır

Artvin halk inancına göre Al karı, al donlu (kırmızı renkli) atlara ve loğusalara musallat olup loğusaların ağrılar duymalarına, morarmalarına ve sayıklamalarına neden olur Albastı, loğusalara kadın, öküz vs gibi çeşitli suretlerde görünür Atların yelelerini örerek onlara zahmet verir Al karının musallat olduğu atlar kan-ter içinde kalırlar Erzurum ve Erzincan halk inançlarında da Albastı, at yelesini örmekten zevk alır Yenisey Türklerinin bir kolu olan Kalar Türklerinin inançlarında Kaya ve Dağ Ruhu'nun en sevdiği eğlence at yelesi örmektir

Bebeğin ve loğusanın al basmasına uğramaması, loğusayı Albastı'dan korumak için çeşitli görenekler uygulanır:

1 Loğusanın çevresine kalın ipler gerilir
2 Loğusaya al renkli elbise giydirilmez
3 Loğusanın saçları ağzına verilir
4 Al karı, al donlu atlara da musallat olduğundan kapı önüne kır donlu bir at bağlanır
5 Loğusa gelin edilir, başına da bir kazan geçirilir, kazana bir çubukla davul çalar gibi vurulur, al karının gitmesi için de “Allah'ını seversen git” diye bağırılır
6 Loğusanın çevresine siyah renkli kumaş parçaları asılır[1]



Alıntı Yaparak Cevapla

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye

Eski 07-30-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye



Albastı ile İlgili Uygulama ve İnanışlar



[*]Al karısı kısrak ata biner; atın saçını örer ve terletirmiş [*]Al karısını yakalamak için atın üstüne acı sakız koyar, yakasına iğne batırır, her işte çalıştırırlarmış Al karısı, yakasındaki iğne çıkarılınca kaybolurmuş [*]Kızılcık çıkaran çocuğa al karısı tebelleş olmasın diye yalnız bırakılmaz; yoksa çocuk çalık olur [*]Al karısından korunmak için bazı kadınlar da başlarına rapata koyarlar [*]Rapataya çuvaldız, iğne sokulur ki al karısı gelmesin [*]Al karısı uzun boylu, parmakları uzun, saçları dağınık, vücudu yağlı, el ve ayakları küçük, dişlek bir cindir [*]Kısrak atlara ve loğusa kadınlara düşmandır [*]Al karısı gerçektir [*]Al karısı erkeklerden korkar [*]Al karısı cin türü; samanlık ve ahırlarda bulunan öcü gibi bir şeydir [*]Al, karanlık odalara gelir [*]Yalnız olan loğusa kadına al gelir, ağırlık basar [*]Loğusa kadınlar başlarına çuvaldız sokarlar ki al basmasın [*]Loğusa kadınlar al basmasın diye baş uçlarına Kur'ân koyarlar [*]Kırmızı elbise giyeni al basmaz [*]Parmaklarının eklem yerleri olmadığı gibi, parmakları sivriymiş! [*]Al karısının pişirdiği ekmek hiç bitmezmiş, çok bereketliymiş! [*]Al karısının yakasındaki iğne çıkarılınca değirmen suyuna akıp, kaybolurmuş [*]Al karısının kaybolduğu su bir hafta kan akarmış [*]Al karısı elektrik gelmeden önce; karanlık olduğu için olurdu [*][b]Al karısının bindiği at sabaha kadar ayaklarını yere veya müsüre vururmuş

Alıntı Yaparak Cevapla

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye

Eski 07-30-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efsanevî Yaratıklar, Al Bastı Ve Al Karısı Nedir, Al Karısı Hakkında Anlatılan Hikaye



Albız (Albiz, Albıs, Almış)


Hazırlayan: Akhenaton


Kategori: Efsanevi Yaratıklar


[i]«Beni ol sevdügüm yanında gördükçe günisinden / Gelür aramuza girer bir albizlik eder engel»
[i]Albız (آلبيس), eski Türklerin inanışına göre yeni doğum yapan (lohusalı) kadını rahatsız eden [2] bir şeytandır[3] Ayrıca Atilla'nın karısının adıdır[4] Diğer adı, Yek'tir[5] Kırkı dolmayan çocukların yalnız bırakıldıklarında Albız'ın gelip boğduğuna inanılır Kimi yörelerde Al Karısı olarak da adlandırılır
[i]Eski Kamlar ateşe değer verir ve su ile aniden söndürülmesine karşı çıkarlardı Bunun Albız'ı (Şeytanı – ya da kötü ruhları) rahatsız edeceğini düşünürlerdi Bugün Müslüman Türk topluluklarında bu adet Besmele çekerek ateşi söndürme biçimini almıştır (Albız günümüzde Kazak ve Kırgızlarda Albastı adını almış ve Karabasan yerine kullanılmaktadır) Albız, kötü ruhları temsil eden şeytandır
[i]Albız; Uranha-Tuba Türklerinde Albis; Altay Türklerinde Almış ismini alan karakteristik bir Türk motifi olan karşımıza çıkar
Türkiye çapında "alkarısı, alruh, albız" gibi isimler verilen ve cadı kadın biçiminde olup, bütün sebebi bilinmeyen doğum ârazlarında parmağı bulunduğuna inanılan bir sembolden bahsedilir Halk inancına göre, bütün teratik vakalara bu varlıklar sebep olmaktadır
"Alkarısı" veya "albız" denilen bu "kötü ruh"un fiziksel özellikleri, genellikle doğan çocuklarda görülen beden bozukluklarına benzemektedir Teni kırmızı, bazen kızıl tüylü, tek gözlü, canavar görünümlü, hayvan-insan karışımı bir dev olduğuna inanılmaktadır
Doğu illerimizde uzun süre ebelik yapmış yaşlı bir kadınla röportaj amacıyla görüştüğüm sırada, "albastı" veya "kırk basması" denilen durumlarda, genellikle halkın bu işi iyi bilen birisine "kırklama" denilen bir tür ritüel yaptırdığını öğrenmiştim Eğer bu ritüelin faydası olmazsa, çoğu kez yeni doğan bebeğin "albız dölü" olduğuna inanılır ve gizlice öldürülmesi gerektiğine karar verirlermiş Bu kadının anlattığına göre, tek gözlü veya organları alışılmışın dışında doğan bebeklerin "albız dölü" olması sebebiyle, doğum yapılan evin ocağına atıldığı veya beze sarılarak boğulduğu vakalar çoğunluktaymış Doğumların büyük ölçüde evlerde olması dikkate alınırsa, bu vakaların sayısı hakkında herhangi bir tahminde bulunulması mümkün olamayacaktır
Türk mitolojisinde bu motife çok sık rastlanır Eski Mezopotamya mitolojisinde de "alu" ve "lamasthu" adındaki cinlere, Yukarı Mısır bölgesinde "alabasdria"[9] adında çocuk düşmanı bir dişi şeytana aynı biçimde inanılmakla olduğunu görüyoruz Fakat, Prof A İnan'ın da belirttiği gibi, Türklerde olduğu kadar bu motife başka hiçbir yerde böylesine büyük önem verildiğine rastlamak mümkün değildir
[i]Bu kelime bugün Türkiye Türkleri’nce kullanılmıyor Bütün Türkler arasında da yalnız Altay Türklerinde almış şeklinde kullanılan bu kelime Verbetskiy lügatinde (s 1 fena ruhlardan biri olarak gösteriliyor Anadolu halk itikatlarındaki albastı ve alkarısı ile herhalde bir asıldan olan ve hile mânâsına gelen al kökünden gelen albızın 16 asırda Anadolu’da bulunması Türklerin kültür birliğini ne dereceye kadar sakladıklarını gösterdiği için mühimdir Aldamak, aldatmak, aldanmak mastarları da herhalde aynı asıldan olacaktır Altay’ın Şamanî Türkleri’nde "almış” şeklinde ve bir kötü ruh mânasında kullanılan albız Müslüman Türkiye Türklerinde doğrudan doğruya şeytan yerinde kullanılmıştır
“Albiz” ya da “albız”a görebildiğimiz sözlüklerde ve başka bir tarihî metinde rastlayamadık Ancak muhtelif Türk boylarının halk inançlarında ve destanlarda geçen ve “Şerir / kötü bir ruh” olarak adlandırılan “almıs” [11]“almız”ın [12] aynı kökenden geldiği fark edilmektedir Derleme Sözlüğü'nde Edirne UzunköGoogle Page Rankingü'den “albız” şeklinde derlenen kelime, alıntı yaptığımız metinde آلبيسلك imlâsıyla yazıldığından “albiz” şeklinde okumanın doğru olacağı düşüncesindeyiz[13] ve
[i]-aldatmak, -aldanmak vs gibi mastarlar, bu kelimenin kökünden türemiştir Bulmacalarda çokça çıkan "hile" sorusuna verilen "al", kelimesi köken itibari ile albiz kelimesinin ta kendisidir
[i]"Albız alsın" deyimi ise, Nihal Atsız'ın "Bozkurtların Ölümü" ve "Bozkurtlar Diriliyor" adlı romanlarında sıkça rastlanılan bir bedduadır ve "Şeytan alsın" anlamına gelir
Kaynaklar


[color="darkred"] Edirneli Nazmî, "Dîvân", İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi TY 920, 338b
[2] sozluksourtimesorg/showasp?t=albız
[color="orange"] "Derleme Sözlüğü", TDK Yayını, 1963 Ankara, c1, s208


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.