| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| geleneksel, hammaddesi, olan, sanatlar, toprak | 
|  | Hammaddesi Toprak Olan Geleneksel Sanatlar |  | 
|  07-28-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Hammaddesi Toprak Olan Geleneksel SanatlarHammaddesi Toprak Olan Geleneksel Sanatlar Hakkında Bilgi SERAMİK , ÇİNİ Toprak, endogen granit kayaların doğanın aşındırmasıyla ufalanması sonucu meydana gelmektedir  Toprağın her türü seramik için uygun değildir  Kullanıma elverişli toprak ise kildir  Kil, dünyanın ana maddesidir  Killerin plastik özellikleri nedeni ile şekillendirme imkanlarına sahip bulunmaları ve şekillerini pişirme sureti ile koruyabilmeleri esasına dayanan seramik endüstrisi dünyanın en eski endüstrilerinden sayılmaktadır  Killerin, suyla karıştırıldıklarında, plastik özellikleri olan, kolayca biçimlendirilebilen bir hamura dönüşme, pişirildikten sonra da sert, sağlam, değişmez bir yapı kazanma özelliklerine dayalı çömlek üretme sanatı  Anorganik maddelerin herhangi bir usul ile şekillendirilip, pişirilmesi ile meydana gelen ürünlere seramik denir  Seramik hammaddesi kil olup elde, kalıpta veya tornada biçimlendirilmiş, fırınlanmış her tür eşyanın genel adı  Porselenden pişmiş toprak malzeme yedek her türlü obje sözcüğün kapsamına girer  Seramiğin tarihçesi insanların ateşi bulmaları ile başlamaktadır  Suyu taşımak, muhafaza edebilmek için kaplar yapma zorunluluğundan seramik doğmuştur  Yüzyıllar boyunca, kap kacak yapımında kullanılmış, gerek eski çağlarda gerekse günümüzde yapı tuğlası üretiminde yararlanılan bir gereç olmuştur  Çeşitli kültürlerin yaşadığı bir bölge olması sebebiyle Anadolu’da yapılan birçok arkeolojik kazı sonucu tarihe ışık tutan seramik eserlere rastlanmıştır  İlk kez yeni taş döneminde çıkan seramiğin en eski örnekleri Anadolu’da, Hacılar, Çatalhöyük, Beyce Sultan, Demirci höyük vb  arkeoloji kazılarında bulunan seramik kaplardır  Bu yapıtlar bezemelerinin yanı sıra biçimleri ile de dikkat çekmektedirler  M  Ö  3500 Kalkalitik devir, M  Ö  2500 – 1000 Truva, Hitit, M  S  11  Ve 13  Yüzyıllarda Selçuklu, 10  Yüzyılda Anadolu’ya gelen Osmanlılar, Selçuklulardan kalan seramik kültürünü sürdürerek 15  Yüzyılda kendi özelliğini oluşturmuş, belli dönemlere damgalarını vurmuş ve hepsi birbirinden güzel örnekler bırakmışlardır  İlk kaynaklarını Anadolu dışındaki Türk seramiğinden alan Anadolu seramik sanatı, Osmanlı devrinde tamamen kendine özgü bir gelişme göstermiş, tercih edilen, ihraç edilen eserler vererek ilgi görmüştür  Hokka, kase, ibrik, sürahi, kadeh, kandil, kupa, gülabtan, buhurdanlık, tütsü kabı vb  , tabaklar sert beyaz hamur, sır altı tekniğiyle yapılmıştır  Seramik malzeme üretiminde kullanılacak olan kil, üretilecek malzeme türüne göre, karıştırıcı, ıslatıcı makinelerde şekillendirilebilmeleri için gerekli su miktarı ilave edilmek suretiyle homojen bir hamur elde edilmeye çalışılır  Seramik malzemesi, elle, kalıplama, presleme, döndürme, filaj veya etraj, döküm teknikleri ile şekillendirilmektedir  Pişirilen ürünlere bisküvi adı verilmektedir  Bisküvi halindeki yarı mamul üzerine; yapılacak desen, şekil veya yazıların sınırları (konturlar) özel olarak hazırlanmış aydınger (iğnelenmiş desenli) şablonlar yardımı ile odun kömürü tozu ile desen işlenmektedir  Bu desen tahrirlenip (çinilerde bezeme örgelerinin çevresini dolanan ince kontur) içleri boyanmaktadır  Boyalar genellikle büyük kısmı ithal maddelerden yapılan boyalardır  Seramik yapıtlar üzerine çeşitli usullerle kaplanan şeffaf sırlarda: metal oksitler katılarak hazırlanan sır reçeteleri değişen yüksek derecelerde renk veren sır tipleri kullanılmaktadır  Renk veren metal oksitler tek başlarına kullanıldığı gibi, bir kaçı bir arada kullanılarak hazırlanan reçetelerle değişik renkler veren sırlar elde edilebilir  Renklendirmede kullanılan metal oksitler; krom, demir, kalay, bakır, kobalt, manganez, zirkon, nikel, vanadyum, rutil olup tek veya karışım halinde kullanılır  Kalay, titanyum, antimuan opak sırlar elde etmek için kullanılan üç maddedir  Bir parçayı sırlamadan önce sırrın yüzeye çok iyi tutunması yüzeyin temizliği ile doğrudan doğruya ilgilidir  Bu amaçla bisküvi akar su altında kısa bir süre tutularak temizlenir  Sır tabakası 1,5 milimetre kalınlığında olmalıdır  Sırrın kalınlığı kabarcıkların oluşması gibi kusurlara yol açabilmektedir  Yeterince kalın olmayan sırlar ise kel alanlar oluşturur  Sır ürüne fırça, dökme, daldırma, majolika gibi tekniklerle sürülmektedir  Desenlenmiş (dekorlanmış) ve sırı sürülmüş yarı mamuller geleneksel yöntemlerle fırınlarda pişirimi yapılmaktadır  Şekillendirilen, kurutulan parçalar süreksiz veya sürekli fırınlarda sürekli veya süreksiz fırınlarda, çanak, çömlekler açık ateşte, ince ürünler örtülü fırınlarda pişirilmektedir  Çini genellikle mimariye bağlı yapıtlarda kullanılmakta, günlük yaşamda kullanılan kap vb  ise seramik denilmektedir  “ÇİNİ” kelimesinin ‘i’ ilgi harfiyle türetilmiş olması ilk bakışta çiniciliğin Çin’den geldiği kanısını uyandırmaktadır  Çiniciliğin Türklere özgü bir sanat olduğu sanat tarihi uzmanlarınca kabul edilmektedir  Mimaride kullanılan Çiniye 18  Yüzyıla kadar “Kaşi”, çini eşyaya (tabak, vazo, kase vb  ) de “EVANİ” (kapkacak) adı verilmekteydi  O dönemde Çin’den ithal edilen porselenlerin ün kazanmalarından ötürü, Türk yapısı “Kaşi” ye kalitesinin yüksekliğini vurgulamak için “ÇİNİ” denmeye başlanmıştır  Orta Asya’da gelişen seramik sanatının bir kolu olan çinicilik, Selçuklularla Anadolu’ya girmiştir  Osmanlılarda mimari süslemede çok önemli yeri olan çini, cami, medrese , türbe, sarayları süslemekte kullanılmıştır  İlk Osmanlı devri çinileri Selçuklu geleneğinin devamıdır  Figürlü geometrik yazı, nebati süslemelerle sarı, yeşil renkler farklı kullanılmıştır  Bizanslılar zamanında bir seramik merkezi olan İznik, Osmanlı İmparatorluğunun da en önemli çini merkezi olarak 14  Yüzyıldan, 18  Yüzyıla kadar üstünlüğünü korumuştur  17  yüzyılda önemini yitiren İznik atölyeleri yanında Kütahya’da İznik tekniğine erişememekle beraber 15  yüzyıldan itibaren bir çini, seramik merkezi olarak varlık göstermiştir  Kütahya işi seramikler mavi, kırmızı, sarı, mor, yeşil renklidir  18  yüzyılda bölgesel özellik gösteren Çanakkale seramikleri ortaya çıkmıştır  Osmanlı döneminde daha çok saray, cami, medrese, türbeler için üretilen seramikler, 17  Yüzyıldan sonra yozlaşmaya başlamıştır  Cumhuriyet dönemine kadar Kütahya, Çanakkale seramikleri, Fransa’dan çamuru getirilerek yapılan Yıldız Porselenleri görülmektedir  18  yüzyılda İznik’teki çinicilik sanatı tamamen kaybolmuştur  Aynı yüzyılda en güzel örneklerini veren Kütahya çinileri, bu yüzyıl sonunda gerilemeye başlamış, 19  ve 20  yüzyılda eski İznik çinileri motiflerinin taklitlerine dönülmüştür  Günümüzde çini merkezi Kütahya’dır  Burada daha ziyade Selçuklu renk, desenler taklit edilerek üretim yapılmaktadır  ÇÖMLEK Çömlek / çölmek, çözülmüş çamurdan yapılmış toprak tencere  Çömlekçilik, Anadolu’da çok eskiden beri yapıla gelmiş el sanatlarından biridir  Çamur, kolaylıkla elde edilen hammaddelerin en eski, kullanışlı olanıdır  Yumuşakken kırılmadan biçimlendirilebilir  Çömleklerin elle yapımında uygulanan temel yöntemler çimdik, fitil, levha, modeldir  Özlü çamurdan elle veya çömlekçi çarkından geçirilerek çeşitli ölçülerdeki kalıplara dökülüp form kazandırılmaktadır  Fırınlarda pişirilerek, sırlanan veya sırlanmadan yapılan toprak çanak, çömlek, testi, vazo, küp vb  yapma sanatı olarak tanımlanabilir  Anadolu’da üretilen çömlekler genellikle sulandırılmış çamurla sırlanmakta, çömlekler açık ateşte pişirilmektedir  Günümüzde fonksiyonel olarak yapısı kaybolmaya başlayan, ancak kullanım alanlarında değerlendirilen çömlekçilik sanatı birkaç yörede az sayıda ustasıyla devam etmektedir   | 
|   | 
|  | 
|  |