Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
oluşur

Su Nedir Nasıl Oluşur

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Su Nedir Nasıl Oluşur



Su Hakkında Bilgiler

Su İle İlgili Geniş Bilgi

Suyun Özellikleri Nelerdir


Su ile ilgili 2 adet makaleye yer vereceğiz umarız beğenirsiniz



Dünya yüzeyinin dörtte üçü sularla kaplıdırAncak bu suyun büyük bir kısmı tuzlu su halinde denizlerdedirDünya su rezervinin ancak % 2,6’sı tatlı sulardan oluşurSu yeryüzünde sürekli hareket halindedirSu kullanılır fakat tüketilemezKullanılmış olan su genellikle aynı miktarda kirletilmiş olarak yeniden çevreye verilirSuların ana deposu denizlerdir Denizlerden buharlaşarak atmosfere karışan su yağışlarla yeryüzüne taşınırYeryüzüne düşen yağışın bir kısmı yeraltına sürüklenirken bir kısmı da akış halinde yeniden denizlere dönerYer kabuğu tarafından tutulan suda buharlaşma ve bitkilerin transpirasyonu yoluyla atmosfere karışırBu olaya hidrolik çevrim denirBir günde atmosfere karışan su 1200km3 olarak hesap edilmiştir


SUYUN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ:

RENK:Su saf halde renksizdirSuları renkli yapan neden ise içindeki yabancı maddelerdirSuda çözünen ve kolloidal olarak asılı bulunan organik maddeler suyu renklaendirirDemir krom mangan gibi bazı metal bileşikleri de suya renk verir


KOKU VE TAT: Suyun kokusu ve tadı su içinde çözünmüş halde bulunan gazlar ve organik maddelerden kaynaklanır Bu maddeler genellikle amonyak sülfürler´siyanürler fenoller serbest klor petrol atıkları bitkisel ve hayvansal atıklar ve bazı mikroorganizmalar suya hoş olmayan tat ve kokular verirlerYer altı suları genellikle kokusuzdur sular kükürtlü bir tabakadan geçerse suya çürük yumurta kokusu verirsodyum klorürlü sular tuzlu magnezyum sülfatlı sular acı olur Kaynatılmış suyun tadının hoş olmaması sıcaklık artışa ile su içinde çözünmüş oksijen ve karbondioksitin azalmış olmasıdırİçme suyu için en uygun sıcaklık 7-10C’arasıdır


BULANIKLIK: Su içinde çözünmüş olarak süspansiyon ve kolloidal halde bulunan çok küçük çaplı taneciklerdirbunlar bulanıklığı oluştururBulanıklık su kalitesi açısından istenmeyen bir özelliktirGıda sanayinde tekstil ve kağıt üretiminde kullanılacak olan sularda bulanıklılık büyük önem taşır

SICAKLIK: Yüzeysel suların sıcaklıkları doğal olarak iklime göre belirlenirGenel olarak ekvatordan uzaklaştıkça ve deniz seviyesinden yükseldikçe suların sıcaklığı düşerYer altı sularının sıcaklığı ise daha çok derinliğe bağlı olup20-40 metre derinlikte(ortalama 33 metrede) 1C yükselir,



ELEKTRİKSEL İLETKENLİK: İletkenlik suyun elektrik akımını geçirme özelliğini ölçer İletkenlik iyon halindeyken çözünmüş tuzun bulunmasına bağlıdır ve sıcaklık derecesine ve çözünmüş tuzun konsantrasyonuna bağlı olarak artar İletkenlik ölçümü suyun saflığını değerlendirmeye yarar Saf suyun saflığı çok azdır ve buda kendi iyon ayrışmasından dolayıdır


H2O H+ OH-


İyonizasyon sabiti: K: [H+] [OH-] : 10-14


Bir suyun elektriksel iletkenliği suda çözünmüş bulunan iyonların cinsi ve konsantrasyonuna bağlıdırçözünmüş tuz konsantrasyonu arttıkça iletkenlikte artış olur Bu nedenle suların elektriksel iletkenliği ölçülerek çözünmüş tuz miktarı hakkında fikir edinilebilirBir çözeltini özgül elektriksel direnci 1cm2 yüzey alanı ve 1cm uzaklıkta iki elektrot arasında ölçülen dirençtir( ρ : ohm cm) Elektriksel iletkenlik ise elektriksel direncin tersi olarak tanımlanır iletkenlik µs/cm olarak gösterilir


SUYUN KİMYASAL ÖZELLİKLERİ:

SUYUN MOLEKÜLER YAPISI:

Su hidrojen ve oksijen atomlarının birleşmesinden oluşan kararlı bir moleküldürKimyasal formülü şöyledir


H2+ 1/2O2 H2O


Suyun üç şekli vardır :

Sulp (katı ): Normal atmosfer basıncında O C0’nin altında

Sıvı: Normal atmosfer basıncında O C0 İle 100C0 arasında

Gaz: Normal atmosfer basıncında 100C0’den yüksekte

Alıntı Yaparak Cevapla

Su Nedir Nasıl Oluşur

Eski 07-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Su Nedir Nasıl Oluşur



Su, en büyük bilimsel muammalardan biri; insanoğlunun üzerinde en çok araştırma yaptığı, ancak, bir türlü anlayamadığı sıvı


Gezegenimiz 4, 6 milyar yıl önce oluştu 4, 6-3, 8 milyar yıl önce suyun varlığına ilişkin açık bir kanıt bulunmamasına rağmen, o dönemlerde gezegenin yüzeyinde buharın bulunduğu biliniyor Bazı bilim adamları, buharın, volkanik patlamalardan yayılan gazların sonucu olduğunu ve atmosferi oluşturduğuna inanıyor Diğerleri ise, suyun , dünyaya çarpan kuyruklu yıldız yada asteroitler tarafından taşınan yabancı madde olduğunu belirtiyorlar, Bir başka olasılığa göre ise, gezegenimiz oluştuğunda, zaten su vardı


Milyonlarca yıl boyunca, yeni gezegenin sıcaklığı yavaş yavaş düştü Sonuçta da atmosferdeki denizlerin ve okyanusların oluşmasını sağladı


Darwin'den Avustralyalı paleobiyolog Birger Rasmussen'e kadar pek çok bilim adamı, ilk canlının kökenini suya dayandırıyor Hayatın, besin değeri yüksek suların içinde evrildiğine inanıyorlar

Su, sadece hayat veren bir sıvı değil, Aynı zamanda çok ilginç bir madde Her ne kadar Anders Celcius suyun kaynama ve donma noktalarını referans alarak sıcaklık ölçerini tanımlamış olsa da, su, içerdiği oksijene ve atmosfer basıncına bağlı olarak 100 santigrat derecede bile donabiliyor yada donma noktasının 68 derece altında bile sıvı barındırabiliyor Örneğin, çok yüksekteki sirüs bulutlarının içinde, -40 derecede, küçük su zerrecikleri bulunuyor


Su, bir çözücü olarak her koşula uyum sağlıyor ve pek çok bileşiği çözülebiliyor Çünkü su molekülleri çok küçük, dolayısıyla yabancı atomları kolayca sarabiliyor Yanı sıra, hem artı(+) hem de eksi(-)elektrik yüke sahip olması, bu işlemi kolaylaştırıyor Gezegende hayat, bu ilke üzerine kurulu Havadaki tüm gazlar, kısmen suda çözülebiliyor;böylece, suda yaşayan canlılar oksijen ihtiyacını karşılıyorlar


Diğer önemli özelliklerinden biride kararlılığı2000 santigrat dereceye kadar ısıtılsa bile, moleküllerinin çok az bir bölümü hidrojen ve oksijen atomlarına ayrışıyor Diğer bileşiklerin buna dayanması mümkün değil


Suyun kaynama noktası hava basıncına dayalı denizden yükseklik artıkça, bu nedenle, örneğin Tibet'te çok sevdikleri çayı fokurdarken içebiliyorlar Sırf bu alışkanlıktan ötürü, pek çok Tibetlinin, Hindistan'ın deniz seviyesindeki yerlerinde cay içerken yaralandıkları görülüyor Peki su kimyasal kaynağını nereden alıyor??


Bilim, suyun nasıl işlediğini çözebilmek için yoğun bir enerji harcıyor Bunu yanıtını bulabilmek için, önce suyun neden sıvı halde solduğunu bulmak gerekiyor Su molekülü, hidrojen(h2)ve oksijen(o2)gazlarının oluşturduğu kimyasal bir bağ(H2O) Ama neden gaz+gaz=sıvı?? Molekülü bir salyangozun kafası kadar düşünün Baş kısmında eksi(-)yüklü bir oksijen atomu, her iki anteninde ise artı(+) yüklü birer hidrojen atomu bulunuyor Eksi ve artı yükle, elektriksel olarak birbirlerini çekiyorlar Öyle ki, hidrojenler köprü kurarak birbirlerine bağlanıp su moleküllerini oluşturuyorlar Hidrojen köprülerinden oluştuğu için suyun gerçekte katı olması gerekirdi Ancak, bağlar iner kalkar köprüler gibi açılıp kapandığından, yerlerini değiştirebiliyor ve oluşturdukları ağın içinde oradan oraya uçabiliyorlar O nedenle su , tam bir ağ oluşturduğu halde sıvı bir yapıya sahip Bunda, sıcaklığında önemli payı var;sıcaklık artıkça, suyun parçacıklarının hareketi de hızlanıyor Böylece su, çok yüksek sıcaklıklarda gaza dönüşüyor Su molekülleri, çekim kuvvetinden kurtulabilecek yeterlikte hareket hızına ulaşıyor ve tenis topları gibi tek başlarına ortamda uçuşmaya başlıyorlar Su, buza dönüştüğü zaman , moleküllerin hareketi "DONUYOR" ve katı bir ağ oluşturuyor Ancak sıvı durumdayken, mikroskobik filmle görüntülenen hızlı çekim bir kokteyl-parti gibi, moleküller hemencecik guruplar oluşturuyor, ardından farklı bir grup oluşturmak için yeniden çözünüyor


BİLMECELERLE DOLU BİR SIVI

Teknolojik gelişmeler suyun yapısına ve işleyişine sürekli yeni bakış açıları getiriyor işte son yıllarda su konusunda yapılan araştırmalar, işte sonuçları, uygulanabileceği alanlar


Havuza atladığımız zaman, önce üst yüzeydeki sıcak su katmanına dalıyoruz derinlere indikçe suda soğuyor Peki öyleyse, kışın neden gollerin altı değil de üstü donuyor??Bu sorunun yanıtı, sıcaklık düştükçe suyun yoğunluğunun değişmesinde gizli Su, 4santigrat derecenin altına düştüğü zaman, yani 0-4 dereceleri arasında yoğunluğu da azalıyor Bunun sonucunda hafifliyor ve katmanlar yer değiştirinceye kadar yayılıyor Hafiflediği için soğuk su üst yüzeye çıkıyor, ılık su aşağıda kalıyor Soğuk suyun "hafif" olması, dev buz dağlarının da batmayıp suyun yüzünde kalmalarının nedeni Bu mantıklı geliyor;ama, kuramsal hesaplamalara göre suyun bambaşka bir yoğunluğa sahip olması, dolayısıyla farklı davranması gerekiyor Ancak, diğer sıvıların aksine, iyice soğuyunca genleşiyor ve donma ile kaynama noktası da teorik olarak elde edilen değerlerden uzakta Bilim adamları, suyun bu anormalliklerinin, moleküllerinin sürekli değişen bir ağ oluşturmasından kaynaklandığını düşünüyorlar


New Jersey'deki Princeton üniversitesindeki görevli Jeffrey Errington ve Pablo Debenetti Simülasyonlar yardımıyla bu sıra ışık tutuyorlar:Suyun alışılmadık davranışı ile molekül yapısı ve hareketleri arasında nasıl bir ilgi var??Bilgisayar ekranında, 250 molekülün bir nanosaniye (saniyenin milyarda biri)i çindeki yaptıkları hareketleri incelediler ve belirgin yapılar sapladılar Moleküler buzun içinde düzenli kristal yapılara dönüşünceye kadar gecen süreçte, suyun nasıl organize olduğunu nihayet gözlemlediler Aynı zamanda, basıncın moleküller üstündeki etkisini de inceleme şansı buldular Belirli sıcaklıklarda, moleküler düzenleme, artan basınçla birlikte azalıyor Ancak, bu ıslak elementi diğer sıvılardan ayıran başka bir özellik de artan basınçla birlikte daha düzenli bir yapıya kavuşmasıydı Bu olgu, suyun gösterdiği anormalliklerin birçoğundan sorumlu İki Amerikalı araştırmacı, bu bilgileri çevreyi koruma alanına da aktarmayı hedefliyorlar Nasıl mı??Zararlı maddelerin suyun içindeki çözünme hızını saptayarak


Ama daha büyük bir adım tıp alanında atıldı Bir grup araştırmacı, suyun hafızası olduğunu söyleyerek home opatiyi(hasta bir kişiye, sağlıklı bir insanda aynı hastalık belirtilerinin yol açabilecek maddelerin en küçük dozda uygulanması temeline;yani benzeri benzerle tedavi etme esasına dayana bir yöntem)destekledi Su molekülü bir etki maddesini etrafına diziliyorlar, madde ortamdan uzaklaştırıldığında, "kopyası", molekülü ağında asılı kalıyor Böylece etki maddesini içermeyen su, etki maddesi gibi işliyor bu yolla farklı tedavi edici sular hazırlanabiliyor Başka bir araştırmacı grup bunun saçmalık olarak nitelendirip protesto etti Ancak bu itirazlar daha sonrada yumuşamaya başladı Çünkü "su bilgi depoluya bilir mi ?" sorusuna yeni yanıtlar bulundu

Biyolog Dr Jacques Benveniste, suyun hafızası olduğunu iddia ettiği için eleştirilmiş ve sahtekarlıkla suçlanmıştır Homeopatide kesin kabul edilen birçok şey, bilim adamları tarafından reddediliyordu Ancak yeni araştırma sonuçları;suyun, başka maddelerin etkisini gerçekten alıp, sonra yeniden naklettiğini gösteriyor


Belfast'taki Queen's Üniversitesi'nde görevli profesör Madeleine Ennis ve ekibi, etki maddelerinin, kimyasal olarak hiçbir etkisi kalmayıncaya kadar suyla incelttiler Biyolojik açıdan saf su olarak nitelendirilen bu çözeltiler, yine de maddeyle aynı etkiyi gösteriyordu Biyokimya uzmanı, olasılık dahilindeki bütün hata kaynaklarından sakınmaya çalıştıklarını belirtiyor Brüksel'deki Louvin Üniversitesi'nde görevli profesör Robefround yönetimindeki Fransa, İtalya ve Belçika'da birbirinde bağımsız dört laboratuarda konuyla ilgili araştırma yürütüldü Bu çalışmada görev alan araştırmacılar, hangi örneklerin etki maddesini, hangi maddelerin "hayalet suyu" içerdiğini bilmiyorlardı Çünkü örnekler, deneyle hiçi ilgisi olmayan başka üç laboratuar tarafından hazırlanmıştı


Dört deney laboratuarı da aynı sonuca ulaştı:"Hayalet su "işliyordu Bu, kimya, biyoloji ve farmakoloji alanındaki uygulamaları temelden değiştirecek bir bulguydu Sahtekârlıkla suçlanan Dr Jacques Benveniste, ileri sürdüğü konularda haklı çıktıktan sonra, bulgularına yeni bir halka daha ekledi:"Keşfedilen şey, moleküler sinyallerin var olduğu gerçeğidir ""Su, bilgilerin almakla kalmıyor, bir yükseltici aracılığıyla elektromanyetik sinyaller olarak aktarabiliyordu da "Su, istediğiniz gibi kullanabileceğiniz boş bir teyp kaseti gibidir", diyor Benveniste Ama daha da önemlisi, elektromanyetik sinyallerin sadece kendisi bile etkileri yayabiliyor Bir teoriye göre, şu anlatılanlar mümkün:Bir asprin tableti suyun içinde çözülür Su molekülleri ilaçtaki bilgiyi elektromanyetik dalgalar aracılığıyla alır Daha sonra, sinyaller bir yükselticide yoğunlaştırılır Kişiye bu sinyaller verildiğinde asprin etkisi gösterir, yani bir tür manyetik ilaç Bu sinyaller internet ve telefon aracılığıyla gönderip hasta uzaktan tedavi edilebilir





Suyun bir başka bilinmeyenini çözebilmek için, bir başka araştırmacı grubu da çok sayıda deney yapmak zorunda kalmıştı:Musluktan akan su damlalarının ritmini ne belirliyor? Eski Çin'deki su işkencesinde damlalar, kurbanlarını önce çıldırtıyor, sonra da ölüme götürüyordu Bilinçsiz bir şekilde ritmini yakalamaya çalıştığı için, damlayan su kişide sinir bozukluluğu yaratıyor Bilim adamları yaklaşık 200 yıldır su damlalarının gizemini çözebilmek içi çalışmalar yaptılar Indiana!da bulunan Purdue Üniversitesi'ne bağlı "Fluid Dynamicc Research Group"üyesi Profesör Osman Başaran, birbirini izleyen yüz tane damlaların nasıl davranacağını önceden tahmin edebildiklerini belirtiyor Ancak, bu yöndeki davranışının anlaşılabileceği için, suyun borularda olduğu gibi sınırlı bir alanda akması gerekiyor Ama, çeşmeden damlarken borudan çıkıp sınırsız bir alana düştükleri için, bilim adamları bir sonuca ulaşmakta zorlanıyorlardı Prof Başaran çalışmalarını, Chicago Üniversitesinden Jen Egger'in gözlemleriyle birleştirmiş:Su damlası musluğun ağzında asılı durduğunda, ince bir su sicimi ile bir sonraki damlaya bağlıdır Damla düşüyor, su sicimi hızla geri çekiliyor ve musluğun içinde kayboluyor Egger bu olayı gözlerken, damlaları, lastik bant ucunda asılı bir ağırlığa benzetiyor Yoğunlaşan damlalar gibi, ağırlık arttıkça lastik bant esneyecek, bir noktada kopacak ve geriye fırlayacaktır Bu süreç matematiksel olarak hesaplanabiliyor Egger, lastik bandın davranışını bir denkleme dönüştürüp bunu su damlasına uyarladı


Başaran, Egger'in modelini kullandı ve daha da geliştirdi Akış davranışını, damlanın kendi içinde araştırmak için damlaları, cerrahi masadaymış çok sayıda parçaya ayırdı Bilgisayar aracılığıyla, damlama olayını sanal olarak canlandırdı;çalışma başarılı olmuş, sanal damlalar gerçek su damlalarıyla aynı düzensiz ritmi tutturmuşlardı Damla, su siciminden çözülüp düştükten sonra, sicim sadece geriye fırlamakla kalmıyor, aynı zamanda uydu(bağımlı)damlacık adı verilen minicik bir damlada oluşturuyordu En küçük su parçacıklar, bu damlacık içinde sürekli yukarıya doğru hareket ediyor ve en sonunda, bu uydu damlacıklar, havayla dolu bir balon gibi üst yüzeyden dışarıya fırlıyor Ink-jet(mürekkep püskürtmeli)yazıcıların kağıt üzerinde bıraktığı mürekkep lekelerinin nedeni de bu uydu damlacıklar Yeni bulguların ışığında, lazer yazıcılar kadar hassas ve temiz çalışan Ink-jet yazıcılar üretildi Bunların tıpta da teknik devrime yol açacağının belirtiyor Prof Başaran Örneğin, gen profilinin hızlı bir şekilde belirlenmesini sağlayan "biyoçip"lerin geliştirilmesinde Çipler bu işlevini yerine getirebilmesi içini, üzerlerine minicik enzim damlacıkları serpiştiriliyor Başaran'ın çalışmaları sayesinde bu damlacıkların büyüklüğü, davranışı ve yeri, isteğe göre belirlenebilecek

Araştırmacı, başka bir olgu daha keşfetti:Nasıl ki, davranışlarımız geçmişte yaşanan olayların etkisi ile şekilleniyor, suda kendi geçmişini unutmuyor ve damlama şeklini ona göre ayarlıyordu Az miktarda su, düzenli bir ritimle damlıyordu:"tıp, tıp" Suyun miktarını arttırınca iki damla arka arkaya lavaboya damladı, sonra bir ara verip ardından diğer damlalar geldi:"tıp-tıp, tıp-tıp" Başaran suyu azaltarak, yeniden eski miktarını ayarladı Ama ritim değişmemişti:"tıp-tıp, tıp-tıp" Asıl etken, yani suyun miktarı eski haline getirilmesine rağmen ritimde değişme olmamıştı Uzmanlar bu olaya "Hysterese"adını veriyorlar, ancak şimdiye kadar hiçbir bilim adamı psikoloji alanında kullanılan bu kelimeyi damlayan muslukla ilişkilendirmeyin düşünememişti


SU KAYNAKLARI TÜKENİYOR

Türkiye'de sıkıntı yaşanmasa da dünya nüfusunun yarısından fazlası içme suyu bulmakta büyük zorluk yaşıyor İnsanın, hayatta kalmak için günde 1 litre suya ihtiyacı var Su, vücut sıcaklığının dengelenmesini sağlıyor;yokluğunda ise, ani ölümler yaşayabiliyor İnsan vücudu susuzluğa en fazla 6 gün dayanabiliyor, daha sıcak bölgelerde bu süre azalıyor


Aberdeen Üniversitesi Biyomedikal Bilimler Bölümü öğretim görevlilerinden Dr Susan Shirreffs; "terleme, solunum ya da böbrekler yoluyla vücut her zaman su kaybeder Dolayısıyla, havanın sıcak olması ya da olmaması önemli değildir İnsan açlığa haftalarca dayanabilir, ancak su olmazsa çok kısa zamanda ölür" diyor


Suyun varlığı, tüm eski uygarlıkların hayatta kalma unsuruydu İnsanlar o dönemde sel sularını kullanırlar, nehir ya da kaynakları yönlendirerek ekinleri sulardı Bu çabaları, çağdaş mühendislik projelerinin başlangıcını teşkil ediyor Örneğin tarihteki ilk baraj, m ö 3 000'lerde bugünkü Kahire yakınlarındaki Saddel kafara'da inşa edildi Bu barajın yapımında 100 000 ton kaya ve toprak kullanıldı


Kurumsal olarak bugünkü teknolojiyle, gezegenimiz üstündeki herkesin su ihtiyacı karşılanabilir St Petersburg'daki Devlet Hidroloji Enstitüsü'nden Igor Şiklomanov, dünya yüzünde, sıvı ve donmuş halde 1, 4milyar kilometreküp su bulunduğu söylüyor Ancak, bunun sadece yüzde 2, 5'lik oranı tatlı su;dahası %2, 5'in sadece 34 000 kilometreküp insan kullanımına uygun Eşit olarak bölünürse, dünya üzerindeki her bireye, yıllık 8 000 metreküp su düşüyor ki, bu fazlasıyla yeterli bir miktar


Suya talep her geçen gün artmasına rağmen, dünya üzerindeki H2O oranı milyonlarca yıldır değişmiyor Genel inanışın aksine, su buharının uzaya kaçtığı ilişkin bir kanıt yok Mevcut su kaynakları basit bir döngü içindeOkyanusların gökyüzüne doğru buharlaşıyor, sonra dünyaya yağmur kar ya da dolu şeklinde geri dönüyor Ancak, yağmur her yere eşit miktarda düşmüyor Gelişmiş ülkelerde insanlar içmek için yeterli su bulamazken, dünyanın başka noktalarında su boşa gidiyor


İnsanoğlu, az bulunan su kaynaklarını gün geçtikçe hor kullanıyor ABD'deki içme suyunda 700 sentetik kimyasal saptanmış ve bunun 129'u, yüksek toksit madde kabul ediliyor kanada, St Lawrence Nehri'ndeki Beluga balinalarının yağında toksit atık çöplüğüyle eşdeğer düzeyde endüstriyel PCB bulundu


Su stokunun azalması karşısında talebin artması, uzmanların yeni su kaynaklarının bulunmasına yöneltiyor Kabaca, yağmur suyunun yüzde 10-20'lik kısmı yeraltına sızıyor ve gözenekli kayalar içinde binlerce yıl barınıyor Bu konuda bilimsel olmayan yöntemler de kullanılabilir Örneğin Birinci Dünya Savaşı sırasında Avustralya 3 Hafif Süvari Birliği komutanı Sapper Stephen Kelly, Gelibolu'da su kuyuları açarak ordusunun ihtiyacını karşılamayı başarmıştı


Su kaynaklarının giderek azalması karşısında, büyük şirketler dikkatlerini, dünya temiz su rezervesinin dörtte birlik bölümüne elinde bulunduran Kanada'ya çevirdiler Pek çok ABD kökenli şirket, Kanada'nın nehirlerinden ve büyük göllerinden elde edilecek milyarlarca litre suyu, ABD, Meksika, Japonya ve Ortadoğu ülkelerine satmak için girişiminde bulunuyorlar


Libya hükümeti, halkının su ihtiyacını karşılamak için çok ilginç bir proje tasarladı Mühendisleri , Libya Çölü'nün alt kısmında, fosil su kaynakları keşfedilince dünyanın en büyük insan yapımı nehrini oluşturdular Yeraltı boru hatları yardımıyla kentlerine su taşıdılar Ancak, mevcut kaynağın 40-50 yıllık tüketimi karşılayabileceği belirtiliyor


Kadaffi, su ile ilgili proje yürüten tek kişi değil Türkiye, Ceyhan ve Seyhan nehirlerinin sularını "Ceyhan boru hattı" projesi ile Suriye, İsrail, Lübnan ve Ürdün'e vermeyi planlıyor Ancak, uzun yıllar süre gelen su tartışmaları, henüz projenin hayata geçirmesini engelliyor ABD'de, Güney Dakota-Teksas arasına kurulan Ogallala Hattı, 6 milyar ton rezervini kullanıyor Ancak, bu da tükenmek üzere


Dünya üzerinde en çok su ABD'de kullanılıyor Ortalama bir Amerikalı, her yıl 220 metreküp su tüketiyor ve bunun yarısı tuvalet temizliği için harcanıyor 2000 ton su insan atıklarını temizlemekte kullanılıyor Uluslararası örgütlerin verdiği raporlara göre, Afrika ve Asya'nın bazı bölgelerinde suyu çıkarmak 1 saati buluyor Yanı sıra, susuzluğun salgın hastalıklarına ve çocuk ölümüne yol açtığı belirtiliyor Bu bölgelerde bir kişinin gün boyunca kullandığı ortalama su miktarı 10 litreÖrneğin, İngiltere'de gün içinde bir kişi ortalama 135 litre su tüketiyor ve bunun sadece 9 litresi tuvalet remizliğinde kullanılıyor






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.