07-27-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hanefi Mezhebine Göre Cuma Namazı Hakkında
Hanefi mezhebine göre cuma namazı hakkında
HANEFİ MEZHEBİNE GÖRE CUMA NAMAZI
Hanefi mezhebinde Cuma namazının kılınmasının farz olması için bazı şartlar koşulmuştur Bu şartlardan birisi de Cumayı kıldıracak olan imamın sultan veya onun görevlendireceği bir kişi olmasıdır Hanefî mezhebinin böyle bir görüşe varmasının sebeplerini okumamış olan bir kısım müslümanlar, burada sözü edilen sultan kelimesini devlet başkanı olarak anlamışlardır Bu sebeple Cuma namazını ya müslüman devlet başkanının veya onun görevlendireceği bir kimsenin kıldırması gerektiği zannedilmektedir Bu görüşe, bazı hayali gerekçeler de eklenerek, Hanefî mezhebinin Cuma namazı için belirlediği şartların Türkiye'de oluşmadığı öne sürülmektedir Bu yanlış iddia şu şekilde özetlenebilir:
"Türkiye laik bir ülkedir Burada devlet başkanının Cuma namazını bizzat kıldırması söz konusu değildir Cuma namazı İslâmî egemenliğin bir simgesidir Fakat laik yönetim İslam'ın egemen olmasını kabul etmez Bu sebeple böyle bir yönetimin görevlendireceği imamların arkasında Cuma namazı kılınmaz "
Allah'ın emrini yerine getirmekten başka arzusu olmayan ve çoğunluğu gençlerden oluşan kardeşlerimizden bir kısmı bu görüşün doğru olduğuna inanmışlardır Günümüzde, bu sebeple Cuma namazını kılmayan ve bunu İslam'ın egemen olması uğruna yapılan bir cihat sanan insanlar ortaya çıkmıştır
Hanefî mezhebi böyle bir görüşü asla kabul etmez Bu gerekçelerle ortaya çıkan kişiler, Cuma namazı gibi bir ibadete engel oldukları için çok ağır bir vebale girmektedirler Bu yanlış yoldan dönmedikleri sürece hem kendi günahlarını hem de onların görüşlerine dayanarak Cuma namazı kılmayanların günahları kadar bir günahı üstlenmeye devam edeceklerdir
Şimdi Cuma namazı ile ilgili ayeti, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin hadisini ve güvenilir kaynaklarından Hanefi mezhebinin görüşlerini okuyalım
1- Cuma Namazı İle İlgili Ayet
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır :
"Müminler, Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, Allah'ı zikretmeye koşun ve alım satımı bırakın Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır " (Cuma 62/9)
Dikkat edilirse ayette namaz kıldıracak kişinin durumuyla ilgili hiç bir hüküm yer almamaktadır Cuma için davet yapılan ve ezan okunan her yerde iş, güç ve alım satım bırakılarak namaza koşmak icap eder Ancak gerek namazın özelliği ve gerekse Peygamberin uygulamaları sebebiyle Cuma namazı için bazı özel şartlar koşulmuştur İşte Hanefî mezhebinin, sultanın bulunmasını şart koşması böyle özel bir şarttır Ancak bu ayette o şarta gerekçe olacak bir ifade yoktur
2-Konu İle İlgili Hadis-i Şerif
Cabir bin Abdullah (r a) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin bir gün şöyle bir konuşma yaptığını naklediyor :
"Ey insanlar! Ölmeden önce tevbe edip Allah'a yönelin Meşguliyetler bastırmadan iyi işler yapmak için elinizi çabuk tutun Sık sık hatırlayarak, gizli ve açık, bol bol sadaka vererek Rabbınızla aranızda bir bağ kurun Böyle yaparsanız rızkınız bol olur, yardım görürsünüz ve açıklarınız kapatılır
Şunu iyi bilin ki, Allah Teâlâ şu bulunduğum yerde, bu günümde, bu ayımda, bu yılımdan kıyamet gününe kadar devam edecek bir farz olarak size Cuma namazını farz kılmıştır Ben hayatta iken ya da benden sonra her kim, âdil veya zâlim bir başkanı varken, önemsemeyerek veya farzlığını kabul etmeyerek Cuma namazını kılmazsa, Allah onun iki yakasını bir araya getirmesin Allah onun işini bereketlendirmesin
Bakın! Böyle bir kimsenin ne kıldığı namaz, ne verdiği zekat, ne gittiği hac, ne tuttuğu oruç ne de yaptığı iyilik kabul edilir Tevbe ederse o başka Tevbe edenin tevbesini Allah kabul eder " (Sünen-i İbn Mâce, İkametü's-Salah 78 )
Aşağıda görüleceği gibi bu hadis-i şerifi, Hanefî mezhebi alimlerinden Şemseddin es-Serahsî (öl 483 h ) ve Alaüddin el-Kasânî (öl 587 h ), Cuma namazını, Sultan'ın veya onun tarafından görevlendirilecek biri tarafından kıldırılmasının delili olarak saymışlardır Sivaslı Kemalettin b Hümam'ın (öl 593 h ) Feth'ül-Kadîr adlı eserinin I cilt 412 sahifesinde de (Mısır l315) bu hadis konunun delili olarak zikredilmiştir
Ancak hadisi-i şerifi rivayet eden kişilerden Abdullah b Muhammed el-Adevî ile Ali b Zeyd b Ced'ân zayıf kişiler olduğundan hadis, senet yönünden zayıf görülmüş1 ve bazı Hanefî fıkıh kitapları tarafından sultan konusu için delili sayılmamıştır el-Hidâye, bu kitaplardandır
Alaüddin el-Kâsânî, biraz sonra genişçe yer vereceğimiz kitabında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin bu konuda başka bir hadisinden bahsetmiştir Kasânî'nin ifadesi şöyledir :
" Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin, dört görevin valilere (yöneticilere) ait olduğunu söylediği ve cumayı bunlar arasında saydığı, rivayet edilmiştir "
Ancak Kemâlüddin b Hümâm, Fethu'l-kadîr'de bu sözün tabiînden Hasan-ı Basrî'ye ait olduğunu belirtmiştir 2 İbn Hümâm, hadis konusunda güvenilir bir alimdir Biraz sonra görüleceği gibi İmam Serahsî el- Mebsut'da bu sözü hadis olarak değil, eser olarak zikretmiştir Sahabinin veya selefin sözlerine eser dendiği için3 Mebsut'un ifadesi İbn-i Hümâm'ı desteklemektedir Zaten hadis kitaplarında Cuma namazı görevinin valilere ait olduğu yolunda bir ifade geçmemektedir
|
|
|