Prof. Dr. Sinsi
|
İki Dünya Mutluluğunun Anahtarı: Zikir
İki Dünya Mutluluğunun Anahtarı: Zikir
Bütün ibadetler bir tür zikirdir Ancak asıl zikir, kalbin derinliklerine inen ve onu fetheden zikirdir Bu zikrin sonucunda, kalp Yüce Allah'ı tanır, O'na bağlanır ve O'ndan başkasını aramaz İşte bu hal, gerçek hürriyyettir Bütün korku ve endişelerden kurtulmak, bu dünyada huzura, ebedi alemde de sonduz mutluluğa ulaşmaktır Her insanın farklı beklenti ve endişeleri vardır Herkes beklentilerine ulaşmak ve endişelerinden kurtulmak ister, bunun için her yolu dener
Sonu ölüm ve son durağı ahiret olan insan için en büyük hedef, Yüce Yaratıcısı’nın hoşnutluğuna ulaşmaktır Böylece ebedi saadet yurdu cennete girmek ve Yüce Allah'ın cemalini görmektir Yüce Allah'ın bir kulundan razı olması en büyük saadettir Bu nimet, cennetten daha büyüktür İnsanın gerçekten endişelenmesi gereken en büyük tehlike, ilâhî sevgi ve rahmetten mahrum kalıp, ebediyyen Yüce Allah'ın gazabı altında bulunmak ve O’nun cemalini hiç görememektir Bu azap, cehennemden daha şiddetlidir Dünyadaki bütün korkular ve sıkıntılar bunun yanında hiç kalır Kim Yüce Allah'ın rahmetiyle bu azaptan kurtulup ilâhî himayeye girerse, o kimse hedefine ulaşmış ve gerçek zaferi ele geçirmiş olur
İlahi Kapıların Anahtarı
İşte bu büyük hedefe ulaşmanın ve gerçek zafere kavuşmanın yolu zikirdir Kur'an ve Sünnet, kurtuluş kapısı olarak zikri göstermiştir Kalbin bitmeyen huzuru zikre bağlanmıştır Zikir bütün hayır kapılarının anahtarı yapılmıştır
Zikirsiz Allah dostluğu mümkün değildir Bütün ibadet çeşitleri bir tür zikirdir Ancak asıl zikir, kalbin derinliklerine inen ve onu fetheden zikirdir Bu zikrin sonucu kalbin Yüce Allah'ı tanıması, O'na bağlanması ve O'ndan başkasını aramamasıdır Arifler bu hali gerçek hürriyyet olarak tarif etmişler, bütün şerefi onda görmüşler ve bir ömür boyu onu ele geçirmek için çalışmışlardır
Kuran ve Sünnet bizlere ısrarla zikri emretmektedir Rasulullah A S Efendimiz zikir meclislerini cennet bahçelerine benzetmiş ve herkesi bu bahçenin meyvelerini toplamaya davet etmiştir (Tirmizî, Ahmed)
Zikir bahçesinin meyveleri çoktur Zikirle gelen ilâhî hediyeleri arifler saymakla bitirememişlerdir Biz, burada bunların bir kısmına değineceğiz Böylece Allah’ı bilmenin yolu olan zikrin ne kadar şerefli, faziletli, tatlı, faydalı ve gerekli olduğunu bir nebze anlama imkanımız olacak
Konumuzla ilgili bütün ayetler, hadisler ve tecrübeler, zikrin marifetleri ve meyveleri hakkında özetle şunları söylüyor:
Zikir vuslat yoludur Zikir kulu Yüce Rabbi’ne yaklaştırır Zikir insanın marifetini ve muhabbetini artırır, manevi derecesini yükseltir İhlâsla yapılan zikir, kul ile Rabbi arasındaki bütün perdeleri kaldırır, engelleri aştırır Rasulullah A S Efendimiz’in belirttiği gibi, zikirdeki bu özellik hiçbir amelde yoktur (Tirmizî, İbnu Mace, Ahmed)
Zikir, kulu Yüce Rabbi ile beraber eder Kul Yüce Rabbini zikrettiği sürece, O da kulunu zikreder “Siz beni anın ki, ben de sizi anayım ” (Bakara/152) ayeti bunu ifade eder Arifler, “Allah'ı zikretmenin bundan başka faydası olmasaydı bile, bu müjde zikrin şeref ve faziletini anlatmaya, insanı zikre koşturmaya yeterdi” demişlerdir
Bir kulu Yüce Allah'ın özel olarak zikretmesinden daha büyük hangi şeref vardır? Bundan öte ne istenir? Bütün mesele o yüce huzurda kabul görmektir
Zikir kalbin cilasıdır, onu manevi kirlerden temizler, içindeki gafleti yok eder Kalp, zikrin nurları ile aydınlanır ve parlar Bu nur insanın bütün vücuduna yayılır, her organ ondan bir pay alır ve nurlanır Böylece hayat Allah sevgisiyle tatlanır
Zikrin nurlarıyla aydınlanan kimsenin yüzü güzel, sözü tatlı olur Bakışı feyiz akıtır, gülüşü huzur verir Her hali hayrı yansıtır Bu kimse yeryüzünde Allahu Tealâ'nın canlı şahididir Kendisine bakana Allah'ı hatırlatır, hayrı sevdirir
Zikir manevi zevk kapılarını açar Zikir sayesinde kul Allahu Tealâ ile özel sohbet ve muhabbet eder Allahu Tealâ zikredenin en yakın dostu ve sohbet arkadaşı olur, kalbini şenlendirir, onu doyumsuz ve benzersiz zevklere ulaştırır
Büyük ariflerden İbrahim b Ethem K S bu zevki şöyle tarif eder:
“Yüce Rabbim kendisini seven ve çokça zikreden dostlarının kalbine öyle bir zevk koymuştur ki, eğer dünya sultanları bunun ne kadar tatlı olduğunu bilselerdi, onu ele geçirmek için bütün ordularıyla ariflerin kalbine hücum ederlerdi Ancak Allah dostları onu gizlerler, sultanlar da ondan habersizdirler ”
Zikir kalbi şenlendirir, kalpten gamı, kederi, stresi giderir Alemlerin Rabbi ile huzur bulmuş kalpten boş sıkıntılar ve yersiz korkular çeker gider Kalbi zikir ile şenlenmiş bir kul, hiçbir zaman yalnızlık korkusu yaşamaz, ne olacağım sıkıntısı çekmez, rızık endişesine düşmez Zindana atılsa saraydaki gibi rahat eder
Zikir kalpteki imanı kuvvetlendirir, kalbe manevi hayat ve neşe verir, kalpten şek ve şüpheyi giderir, böylece insanın Allah'a teslimiyeti tam olur Yakini artar, ihlâsı elde eder O zaman ibadetler tatlı ve kolay olur Kul taklitten kurtulur, tahkike ulaşır
Kalbin Dirilişi İçin Zikir
Balık için su ne ise, kalp için de zikir odur Zikirsiz kalp ölür Kalbi ölü bir insandan hayırlı ve tatlı işler çıkmaz Zikir kalbi şeytanın vesvesesinden ve hakimiyetinden kurtarır Allahu Tealâ şeytanı, “hannâs” sıfatıyla tanıtmıştır (Nas/4) Hannâs, sinsi, korkak, boş bulunca dalan, karşı durunca kaçan demektir Şeytan kalbi boş bulunca dalar, kalp zikre geçince hemen kaçar Zikir devam ettiği sürece şeytan kalbe yol bulamaz Kalbe girmek ister fakat zikrin nuru onu yakar Böylece insan en büyük düşmanından kurtulmuş olur
Şeytanı yakan zikir, ihlâsla, edep üzere yapılan ve gafletten uzak olan zikirdir Şeytanı kalbimizden, işimizden, evimizden, ailemizden, çocuklarımızdan, soframızdan uzaklaştırmanın tek yolu, ihlâsla yapılan zikirdir
Zikir kötülüklere karşı en sağlam kaledir, insanı haramlardan kurtarır Zikirle meşgul olan bir kalp ve dil, gıybet, yalan, laf taşıma, fitne yayma gibi haram ve boş işlere vakit bulamaz Bir çeşit ibadet, hizmet ve zikir ile meşgul olmayan kimsenin boş işlerden korunması mümkün değildir Kalbe gelen günah arzularını zikirle söndürme ve hayra yönlendirme imkanı vardır Zikir ile desteklenen kalp, iyiyi kötüyü fark eder
Zikir bütün zamanlarda ve mekânlarda yapılabilir Zikrin dışındaki her ibadetin belirlenmiş bir zamanı ve şekli varken, zikir için herhangi bir zaman ve mekân sınırlaması yoktur Bazı yer ve zamanlarda dil ile zikir yapılamaz ise de, kalple zikre hiçbir mani yoktur
Zikir kalbin kapılarını açar Allahu Tealâ'yı çokça zikreden kul, zikrin nuru ile kendisini tanır; kalbini, ruhunu ve diğer manevi cevherlerini keşfeder Onları çalıştırır, geliştirir ve kullanır Onlarla yepyeni ilimler elde eder, kalp gözü açılır, dünyanın ve ahiretin gerçek yönünü görür Allahu Tealâ'nın kainattaki tecellilerini ve sanatını seyreder Böylece Yüce Allah'a imanı ve muhabbeti artar Ona hayran olur, sevgi ve tazimle teslim olur
Zikredeni Allah’da Anar
Zikir insana rahmet kapılarını açar Kul Yüce Rabbi’ni zikrettiği sürece O'nun nazarı ve rahmeti altında bulunur Allahu Tealâ kendisini genişlik anında çokça zikreden kullarını dar ve zor anında yalnız bırakmaz, dua ve isteğini boş çevirmez Onu özel olarak destekler
Zikir kula semanın kapılarını açar Zikir meclislerine ilâhî rahmet, nur ve feyiz iner Melekler zikredenlerin meclisine gelir, onların affı için Allah'a yalvarır Zikreden kimseyi, Allahu Tealâ kendi katındaki melekler arasında zikreder, melekler onu tanır ve kendisiyle dost olurlar Böylece kulun göklerde ismi anılır, cismi tanınır, hatırı sayılır
Zikir insana cennet kapılarını açar Allah’ı çokça zikreden mümin erkek ve kadınlara Yüce Rabbimiz mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır (Ahzap/35) Bu mükafat cennet ve Cemalullah’tır
Zikir mahşer günü zafer biletidir Dünyada çok zikredenler ahirette çok gülerler Allahu Tealâ mahşerde zikir ehlini özel himayesine alır, rahmet gölgesinde gölgelendirir Rasulullah A S Efendimiz’in müjdelediği gibi, Allahu Tealâ'yı çokça zikreden erkek ve kadınların hesabı kolay olur (Müslim, Tirmizî, Ahmed)
Zikir insanı en büyük felaket olan cehennem ateşinden korur Rasulullah A S Efendimiz, insanı ateşten kurtaracak en güzel amelin zikir olduğunu beyan etmiştir (Tirmizî, Ibnu Mace) Allahu Tealâ, müminleri kalplerine yerleşen Kelime-i Tevhid ve zikir üzere dünyada ve ahirette sabit tutacağını müjdelemiştir (İbrahim/27) Kulun Yüce Rabbi’ni zikretmesi öyle büyük bir sermayedir ki, ömründe bir kere olsun samimi olarak “lâ ilâhe illallah” diyen kimse, bu zikrin bereketiyle ebedi ateşte kalmayıp cennete girecektir
Zikre ait bu müjdeler herkes içindir Erkek-kadın, genç-ihtiyar, fakir-zengin herkes bu nimetlere davet edilmiştir Kul kalbi ve dili ile ne kadar zikir çeker ve buna devam ederse, o derece ilâhî ikram ve müjdelere ulaşır
Allah dostları iman ve namazdan sonra en fazla zikrin üzerinde durmuşlardır Çünkü onlar zikirle elde edilecek nimetleri bizzat tatmışlar, onun kalbin manevi hastalıklarına kesin ilaç olduğunu görmüşler ve zikri herkese tavsiye etmişlerdir
Kısaca, Allahu Tealâ'yı zikir kalbin hayatıdır, tadıdır, ilacıdır, gıdasıdır Zikirsiz kalp zayıflar, hastalanır, kararır, katılaşır ve sonunda ölür Bu halden Allah'a sığınırız Dr Dilaver Selvi
|