![]() |
Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve Ölümü |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve Ölümü![]() DOĞUMU VE AİLESİ HAYATI Mustafa Kemal Atatürk,1881 yılında Selânik'te doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1871 yılında Zübeyde Hanım ile evlenen Ali Rıza Efendi'nin henüz elli yaşlarında iken 1888 yılında ölmesi üzerine, yedi-sekiz yaşlarında yetim kalan küçük Mustafa'nın büyütülmesi ve yetiştirilmesi görevi, büyük Türk kadını Zübeyde Hanım'a düştü ![]() Küçük Mustafa, ilk öğrenimine bir süre annesinin arzusuna uyarak Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde devam etti; fakat çok geçmeden babasının isteği ile Selânik'te çağdaş eğitim yapan Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti ve ilkokulu burada bitirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ali Rıza Efendi'nin ölümü üzerine, Zübeyde Hanım üç çocuğu ile bir süre Selânik yakınlarındaki Rapla çiftliğinde subaşılık yapan kardeşi Hüseyin Efendi'nin yanına yerleşti ![]() ![]() ![]() Küçük Mustafa, Şemsi Efendi İlkokulu'ndan sonra bir süre Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne devam etti ise de Kaymak Hafız adlı Arapça öğretmeninin kendisine haksız yere sopa ile vurması üzerine bu okuldan ayrıldı ve 1893 yılında kendi kararı ile Askerî Rüştiye'ye müracaat ederek öğrenimine burada devam etti ![]() ![]() ![]() ![]() Bu okulda matematik öğretmenliği yapan Yüzbaşı Mustafa Efendi, genç öğrencisinin yetenekleri ve zekâsı karşısında sınıftaki diğer Mustafa'larla aralarındaki farkı belirtmek üzere öğrencisinin adının sonuna "Kemal" ismini ilâve etti ![]() ![]() Mustafa Kemal, Selânik Askerî Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra 1896 yılında Manastır Askerî İdadisi'ne girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Genç Mustafa Kemal, Manastır Askerî İdadisi'ni de başarı ile bitirerek 13 Mart 1899 tarihinde İstanbul'da Harp Okulu'na girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şam'da 5 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal 13 Ekim 1907'de merkezi Manastır'da bulunan 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu esnada Rumeli'de büyük faaliyet gösteren "İttihat ve Terakki Cemiyeti" Abdülhamit'i,1876 Anayasasını yeniden yürürlüğe koymaya ve kapatılan Meclis-i Mebusan'ı tekrar toplantıya çağırmaya zorlamaktadır ![]() ![]() ![]() 23 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet ilân edildiği zaman Mustafa Kemal, Kolağası rütbesiyle Selânik'te askerî görevini sürdürmekte, bir yandan da "İttihat ve Terakki Cemiyeti" içinde çalışarak İstanbul'daki siyasi gelişmeleri yakından izlemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O, II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal, Selânik'teki görevini başarı i1e yürütürken 1910 yılı Eylül ayında Pik2ırdi manevralarını izleme amacıyla Fransa'ya gönderildi ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal, 15 Ocak 1911'de 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 5 Ekim 1911'de İtalyanlar Trablusgarp'a hücum ederek istilâ hareketlerine başlamışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1912 yılı Ekiminde Balkan Harbi başlamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal, Balkan Harbinden sonra, 27 Ekim 1913 tarihinde Sofya Ataşemiliterliğine atandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sıralarda 1 Ağustos 1914'te Almanya'nın Rusya'ya harp ilanı ile I ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gelibolu Yanmadasında önemli olaylar oluyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Liman von Sanders, muhtemel düşman taarruzuna karşı kuvvetlerini üç gruba ayırarak planını yapmış; Mustafa Kemal'in başında bulunduğu kuvvetleri ordu ihtiyatına almıştı ![]() ![]() Düşman birlikleri 25 Nisan 1915 günü Seddülbahir ve Arıburnu bölgesinden ilk çıkarma hareketine başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Conkbayırı taarruzunda Türk askeri görülmemiş bir inanç ve cesaretle savaşıyor, tarihin en büyük kahramanlık sahneleri sergileniyordu ![]() 25 Nisan 1915 günü başlayan çıkarma, kuvvetlerimiz tarafından kıyıya kadar itilmesine rağmen düşman, 26 ve 27 Nisan 1915 günleri de çıkarma harekâtına devam etti ![]() ![]() ![]() Düşman, Çanakkale'de başarı sağlayamamasına, ilerleme gösterememesine rağmen, yeni bir çıkarma yapmada kararlıydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustata Kemal, 25 Nisan 1915 taarruzunda olduğu gibi 9 ve 10 Ağustos taarruzlarında da bizzat ateş hattında bulunmuş, ateş hattından emirler vermiş, bu davranışı yanındaki subay ve erler için ifadesi imkânsız cesaret kaynağı olmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal, Çanakkale Muharebelerinin eski şiddetini kaybettiği 1915 yılının son aylarında, son bir taarruzla düşmanı tutunduğu kıyılardan da sökerek onu tam mağlûp duruma düşürmek görüşünde idi ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal, 27 Ocak 1916'da karargâhı Edirne'de bulunan Onaltıncı Kolordu Komutanlığına atandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal Paşa, Aralık l9l6'da Ahmet İzzet Paşa'nın izinli olarak bir süre İstanbul'a gitmesi üzerine vekâleten 2 ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal Paşa,14 Şubat 1917'de Hicaz Kuvve-i Seferiyesi Komutanlığına atanması üzerine Şam'a giderek Sina Cephesini teftiş etti ise de 5 Mart 1917 tarihinde Diyarbakır'da 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal Paşa, 20 gün süren Almanya seyahatinden İstanbul'a döndükten bir süre sonra böbrek rahatsızlığı nedeniyle Viyana ve Karlsbad'a giderek tedavi gördü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal Paşa, Mondros Mütarekesi'nin imza edildiği günün ertesi, 31 Ekim 1918 tarihinde Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığına getirildi ise de artık yapacak birşey kalmamıştı ![]() ![]() ![]() Memleket ve milletin içinde bulunduğu şartlar ağır idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Olayların bu şekilde gelişeceğini Mustafa Kemal, önceden sezinlemişti ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat, acıdır ki Mustafa Kemal Paşa tarafından yapılan bütün bu haklı itirazlar etkisiz kalır ve· ordunun terhisine sür'atle devam edilir ![]() ![]() ![]() ![]() Padişah ve hükümetini saran bu umutsuzluğa rağmen, milletimiz, haksız işgal ve istilâlara karşı nefsini müdafaa yolunda her çabayı gösteriyor; memleketin çeşitli yörelerinde düşmanla mahalli kuvvetler arasında çarpışmalar oluyordu ![]() ![]() ![]() Mütareke Türkiye'si, aklın alamayacağı derecede karışık bir Türkiye'dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durum karşısında ciddi ve gerçek karar ne olabilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Artık Anadolu'ya geçerek Millî Mücadele bayrağını açmak gerekiyordu ![]() ![]() ![]() 16 Mayıs 1919 günü Bandırma vapuru ile İstanbul'dan hareket eden Mustafa Kemal Paşa,19 Mayıs 1919 sabahı Samsun'da Anadolu topraklarına ayak bastı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Saray ve İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal Paşa'nın bu görevi yapacağını zannetmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya geçer geçmez planını uygulamaya başladı ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktıktan 2 gün sonra, 21 Mayıs 1919'da Genelkurmay Başkanlığına Samsun ve çevresindeki asayişsizliğin sebeplerini açıklayan ne İstanbul Hükûmetinin ne de İtilâf Devletleri temsilcilerinin hoşlanmadığı şu telgrafı çekti: "Rumlar bu bölgede, Pontus Hükümeti teşkili gibi bir safsata etrafında toplanmış ve Rum çeteleri hemen kâmilen siyasi bir şekle dönüşmüştür" ![]() ![]() ![]() ![]() Artık Anadolu'da başlayan Millî Mücadele,liderini bulmuş, dağınık ve bölgesel mukavemetler bir bayrak altında toplanmaya başlamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal Paşa, Amasya Tamimi adıyla ünlü bu genelgesini yaptıktan sonra Erzurum'a geçmek üzere 27 Haziran 1919'da halkın sevinç gösterileri arasında Sivas'a geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sözler, milletle beraber, millet için çalışmak üzere Erzurum' a gelen Mustafa Kemal Paşa'yı çok duygulandırmış, gözlerini yaşarmıştı ![]() ![]() Atatürk, Erzurum'a gelişinden 5 gün sonra,8/9 Temmuz 1919'da "Sine-i millette bir ferd-i mücahit olarak çalışmak üzere çok sevdiği askerlik mesleğinden ve görevinden istifa etti ![]() ![]() Askerlikten istifasını takiben Erzurumluların isteği üzerine Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Erzurum şubesinin Heyet-i Faale başkanlığına getirildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi,23 Temmuz 1919'da tek katlı bir ilkokul salonunda 62 delegenin iştirakiyle toplanmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Millî Mücadele'ye bayrak olan bir kongrenin Erzurum'da toplanışı bir tesadüfün eseri değildi; Mondros Mütarekesi'nden sonra müdafaa şuurunun en keskin bir şekilde meydana çıktığı bölgelerden biri Erzurum idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi güç şartlar altında toplanıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu şartların oluşturduğu hava içinde gerçekleştirilen Erzurum Kongresi, Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti'nin müştereken hazırladığı bir Kongre idi ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi'nin toplanışı ve çalışmalarına başlamasıyla İstanbul da Saray ve Hükûmet tarafından, Anadolu'da yükselen bu kurtuluş sesini boğmak için yoğun bir faaliyet başladı ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu derece güç şartlar içinde gerçek bir vatan aşkıyla her türlü tehlikeyi göze alarak toplanan Erzurum Kongresi Türk tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu ![]() ![]() ![]() Bu demekti ki ne doğu illeri Ermenistan sevdasıyla, ne Karadeniz illeri Pontus hulyasıyla anavatandan ayrılamayacaktır ![]() ![]() ![]() Bu madde ile milletin, her türlü işgal ve müdahaleyi kesin olarak reddettiği, birlik halinde direneceği bildiriliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul Hükûmetinin hali ve tutumu belliydi; güçsüz ve beceriksizdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kuva-yi Milliyeden kasdedilen millî kuvvetler, milletin bağrından çıkacak millî bir ordu idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Memleketteki azınlıklar yer yer siyasî egemenlik davasına kalkışmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Türk milleti her şeyi göze alarak istiklâli için silâha sarılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() MilletılMe evletlerinin baskısı ve Padişah fermanı ile kapatılmış olan clısı derhal toplanmalı, hıikûmetin millet ve memleketin mukadderatı ile ilgili vereceği her türlü karar böyle bir meclisin denetiminden geçirilmeliydi ![]() ![]() ![]() Bu cümle ile Türk milletinin yeniliklere açık ruhu belirtiliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi, memleketin bütününü ilgilendiren bu tarihî kararlarıyla bölgesel bir kongre olmaktan çıkmış, kendisinden sonra gelişecek tüm olayları büyük ölçüde etkilemişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve Ölümü |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve ÖlümüHayati 1 Devam Sonuçları bakımından bu derece önem taşıyan Erzurum Kongresi için Mustafa Kemal Paşa, kapanış konuşmasında "Tarih, bu Kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir" ifadesini kullandı ![]() Erzurum Kongresi, 7 Ağustos 1919 günü -kendisi adına bü- tün yetkileri kullanacak- 9 kişilik bir Heyet-i Temsiliye seçerek çalışmalarına son verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sivas Kongresi günlerinde de memleketin içinde bulunduğu ağır mütareke şartları bütün acılığı ile devam ediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919 günü o zamanlar "Mekteb-i Sultanî" olarak kullanılan bir binanın salonunda, 38 delegenin iştiraki ile toplandı ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi'ni takiben bütün memleketi temsil eden böylesine önemli bir Kongre'nin özellikle Sivas'ta toplanışı, şehrin stratejik durumu ile ilgili idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu şartların oluşturduğu hava içinde gerçekleşen Sivas Kongresi doğrudan doğruya Mustafa Kemal'in çağrısı üzerine toplanmış , bir millî kongredir ![]() ![]() Tarihî bir gerçek olarak belirtmek gerekir ki Sivas Kongresi'nin toplanışı sırasında da Erzurum Kongresi'nde olduğu gibi İstanbul Hükûmeti ve idarecileri büyük engeller çıkardılar ![]() ![]() ![]() Sivas Kongresi'nin toplanı`ırıaması için Sivas'ta bulunan Fransız Jandarma Müfettişi Brüno da baskı yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul Hükûmeti Erzurum Kongresi'nde yaptığı gibi Sivas Kongresi sırasında da bütün gücüyle Mustafa Kemal'i tevkife yönelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Sivas Kongresi'nin diğer bir özelliği de delegelerin vatanın kurtuluşu ve milletin mutluluğundan başka hiçbir kişisel maksat izlemeyeceklerine, mevcut siyasî partilerden hiçbirinin amaçlanna hizmet etmeyeceklerine dair Kongre'de yemin etmeleri olmuştu ![]() ![]() ![]() Evvelce toplanan Erzurum Kongresi, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz vilâyetlerinin hiçbir sebep ve bahane ile anavatandan ayrılamayacağını ilân etmişti ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi'ni toplanmaya davet eden başlıca tehlike Doğu Karadeniz Bölgesinde kurulması düşünülen Pontus Rum devleti ile Doğu Anadolu illerini içine kalacak bir Ermenistan tehlikesi idi ![]() ![]() ![]() Bu madde ile İstanbul Hükûmetinin millet menfaatlerine aykırı herhangi üir karar veya davranışına milletin kayıtsız kalmayacağı, gerektiğinde millî iradeye dayanan bir hükûmetin derhal kurulacağı açıkça belirtiliyordu ![]() ![]() Erzurum Kongresi'nde belirlenen bu kural, Sivas Kongresi'nde perçinleştiriliyordu, Memleketi kurtaracak tek kuvvet, millî ordu idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi'nde karar altına alınan bu görüş, Sivas Kongresi'nce de onaylanarak Millî Mücadele'nin temel kuralı haline getiriliyordu ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi kararlarında da belirtilen bu istek, artık bir mecburiyet olarak gösteriliyordu ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölgelerindeki millî cemiyetleri "Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adıyla bir merkezde toplamıştı ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi, Doğu illerini temsilen 9 kişilik bir Heyet-i Temsiliye seçmişti ![]() ![]() Sivas Kongresi, Erzurum Kongresi kararlarını genişleterek, bu kararlara bütün memleketi kapsayan bir nitelik kazandırması bakımından İnkılâp Tarihimizde büyük öneme sahip bir Kongre'dir ![]() ![]() ![]() Sivas Kongresi'nden sonra Mustafa Kemal Paşa'nın amacı en kısa zamanda Anadolu'da millet temsilcilerinden oluşan bir meclis toplamak ve bu meclisin kuracağı hükûmet ile Millî Mücadele'yi bir merkezden idare etmek idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal Paşa, 27 Aralık 1919'da bir kısım arkadaşları ve Heyet-i Temsiliye üyeleri i1e beraber Ankara'ya gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal, İstanbul'un işgali üzerine valiliklere ve kolordu komutanlıklarına talimat vererek Ankara'da toplanacak fevkalâde salâhiyete sahip bir meclise yeni temsilciler seçmelerini bildirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ankara'da Millet Meclisi'nin açılması, milli bir hükûmetin kurulması üzerine Padişah ve İstanbul Hükûmeti de millî mücadeleyi daha geniş ölçüde baltalama yollarına sapmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu iç ve dış güçlüklere, zor şartlara rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti, kısa zamanda duruma hakim olarak düşman kuvvetlerine karşı çeşitli cephelerde büyük başarılar kazanmaya başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güney cephesinde de Adana, Urfa, Antep ve Maraş bölgelerirıde Fransız birlikleriyle mahallî kuvve'tler arasında şiddetli çatışmalar oluyordu ![]() ![]() ![]() Yunanlılar 1920 Haziranında, Ankara'da kurulan iki aylık yeni hükûmetin içinde bulunduğu güç şartlardan yararlanarak 22 Haziran 1920 günü Batı Cephesinde umumî taarruza geçmişler, büyük kısmı ile gönüllülerden oluşan kuvay-ı milliye cephesini yararak 8 Temmuz 1920 günü Bursa'yı, 29 Ağustos 1920 günü de Uşak'ı işgal etmişlerdi ![]() ![]() Yunanlıların Batı cephesinde ilerleyişi, birçok bölgelerin kuvvet yetersizliği sebebiyle işgal edilmesi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa, cephe komutanları ile görüşmüş, artık gönüllü kuvvetler yerine düzenli bir ordu kurulması gereğini ilgililere bildirmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Artık, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kema1 Paşa, Millî Savunma Bakanı Fevzi Çakmak Paşa ve Genelkurmay Başkanı ve aynı zamanda Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey, bütün çalışmalarını düzenli ordunun gerçekleşmesine vermişlerdir ![]() ![]() Şimdi 1920 yılının Aralık sonlarındayız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Durum gerçekten nazikti ![]() ![]() ![]() ![]() 29 Aralık 1920 günü Batı Cephesi Komutanı İsmet Bey'le Güney Cephesi Komutanı Albay Refet Bey, Çerke ![]() ![]() ![]() ![]() İşte şimdi Millî Mücadele'nin en dramatik anları yaşanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşmanın, taarruz hedefi olarak seçtiği Eskişehir de, Afyon da askerî yönden önemli kavşaklardı ![]() ![]() ![]() ![]() Düşman taarruzu i1e gelişen bu kritik durum üzerine, Batı ve Güney Cephesi komutanları vaziyeti görüşerek, ister istemez Çerkez Ethem'in takibine ara vermeyi ve Kütahya ve Gediz'e kadar gelmiş olan kuvvetlerimizin büyük kısmını vakit geçirmeksizin İnönü ve Dumlupınar mevzilerine sevketmeyi kararlaştırdılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan Yunanlılar sür'âtle ilerleyerek, 8 Ocak 1921 günü Çivril ve Pazarcık'ı, 9 Ocak sabahı da Bilecik ve Bozüyük'ü işgal ettiler ![]() ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() ![]() Muharebenin ilk günü Batı Cephesi kuvvetleri ile Yunanlılar arasında çok çetin çarpışmalar oldu ![]() ![]() ![]() ![]() Muharebe,10 Ocak günü de sabahtan akşama kadar bütün şiddetiyle devam etti ![]() ![]() ![]() ![]() Askerlerimiz bugün de, aralıksız devam eden düşman taarruzlarını, bir an gerilemeksizin göğüslüyorlar; Yunanlıların ilerlemesine imkân bırakmıyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu zafer müjdesi üzerine,11 Ocak 1921 günü Atatürk, Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey'e şu telgrafı çekiyordu: "Bu başarının, mukaddes topraklarımızı düşman istilâsından tamamen kurtaracak olan kesin zafere hayırlı bir başlangıç olmasını Allah'tan diler, Batı Cephesinin bütün subay ve erlerini kazandıkları bu zafer dolayısıyla tebrik ederim" ![]() ![]() ![]() ![]() Artık sıra, Çerkez Ethem kuvvetlerinin de bırakılan yerden takibine gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Yunanlılar, bu mağlubiyetten ders almayarak kısa süre sonra 23 Mart 1921 günü aynı cephelerden tekrar ileri harekâta geçtiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi 1921 yılının Temmuz başlarındayız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cepheden gelen bu kaygı verici haberler üzerine 18 Temmuz 1921 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa, Ankara'dan Karacahisar'daki Batı Cephesi Karargâhına geldi ![]() ![]() ![]() ![]() İnkılâp Tarihimizde "Kütahya-Eskişehir Savaşları" adını alan ve Sakarya'nın doğusuna çekilmemizle sonuçlanan bu çaıpışmalarda ordumuz kendisinden sayıca 2 misli fazla düşman kuvvetleri karşısında oldukça ağır zayiat vermiş, gerek çarpışmalar gerekse geri çekiliş esnasında şehit, yaralı ve kayıp olmak üzere 40 ![]() ![]() ![]() Ordumuzun bu, Sakarya'nın doğusuna çekiliş günlerinde Bakanlar Kurulu, tekrar gelişebilecek yeni bir Yunan taarruzuna karşı tedbir olmak üzere Hükûmet Merkezi'nin Ankara'dan Kayseri'ye nakline karar verdi; ancak Meclis'ten onay almak gerekiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu zor şartlara, geçici çekilişe rağmen sonunda düşmana kati darbe indirileceğine dair, başta Atatürk olmak üzere Millî Mücadele liderlerinin inançları asla sarsılmamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne çare ki liderlerin bu inancına rağmen Sakarya'nın doğusuna çekilmenin yarattığı maneviyat bozukluğu Meclis'e de aksetmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhaliflere gelince, onlar da Başkomutanlığı Mustafa Kemal Paşa'ya vermekle zaten kurtuluş ümidi kalmadığını kabul ettikleri bir ortamda, gelişecek tüm sorumluluğu onun ,omuzlarına yüklemeyi amaçlıyorlardı ![]() Meclis'te 4 Ağustos 1921 günü başlayan bu görüşmeler, ertesi gün de aynı heyecanla devam etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu önerge Meclis'in yetkilerini kullanma isteği sebebiyle bazı itirazlara sebep oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutanlık verilişinden sonra Mustafa Kemal Paşa kürsüye geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan, artık plânını yapmış ve kesin şekilde uygulamaya başlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan bu acil tedbirleri aldıktan sonra 12 Ağustos 1921 günü Ankara'dan hareketle Polatlı'daki Cephe Karargâhına geldi ![]() ![]() Şimdi 1921 yılı Ağustos başlarındayız ![]() ![]() ![]() ![]() 23 Ağustos 1921 günü, Yunan ordusunun taarruzu ile Sakarya Meydan Muharebesi başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutanın ortaya koyduğu, harp yönetimi bakımından büyük önem taşıyan bu kural, Sakarya'da aynen uygulanmış ve mukaddes vatan toprakları, her kaybedilen hattın gerisinde vakit geçirmeksizin yeniden bir hat teşkili suretiyle sonuna kadar savunulmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Sakarya Meydan Muharebesi" adını alan bu büyük ve kanlı savaş, 22 gün 22 gece devam etmiş ve nihayet 13 Eylül 1921 günü, düşman Sakarya Nehri'nin doğusunda tamamen imha edilerek büyük bir zafer kazanılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Sakarya Meydan Muharebesinden sonra mağlup Yunanlılar, Afyon-Eskişehir hattına kadar çekilmişler, bu bölgede mevzilerini kuvvetlendirmek, önemli yerleri tel örgülerle takviye etmek suretiyle savunmada kalmışlardi ![]() ![]() Yunanlıların, tutundukları bu son mevzilerden de atılmaları, Türk ordusunun kesin sonuçlu bir muharebeyi kazanmasına gerek gösteriyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ise düşmanın hayal ürünü bu hesaplarının dışında taarruz hazırlıklarını sürdürmek suretiyle gerçekçi bir yol izliyor; ancak taarruzun zamanını ve şeklini son derece gizli tutuyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan tarafından en ince ayrıntılarına kadar hazırlanan Büyük Taarruz ve onu izleyecek meydan muharebesi planı, 27/28 Temmuz 1922 gecesi, Akşehir'e çağrılan ordu komutanlarına açıklandı ![]() ![]() Büyük taarruz planı gerçekten dâhiyane, dâhiyane olduğu kadar da cüretli ve tehlikeli idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu plan, ancak büyük komutanların sevk ve idaresinde başarıya ulaşabilirdi ve bütün riskleri etkisiz kılacak faktör, ne pahasına olursa olsun mağlup olmamak kararı idi ![]() ![]() 26 Ağustos 1922 sabahı saat 5 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın büyük bir basiretle ateş hattında yönettiği bu taarruzda ordumuzun Genelkurmay Başkanlığını Fevzi (Çakmak) Paşa, Batı Cephesi Komutanlığını İsmet Paşa üstlenmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Süratli taarruz sonucu, 26/27 Ağustos gecesi Yunan ordusunun bir çok mevzü düşürüldü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak, mağlup düşmanın çekilme yollarının da kesilmesi ve İzmir doğrultusunda aralıksız takibi gerekiyordu ![]() ![]() Son süratle İzmir yönünde ilerleyen kuvvetlerimiz, 1 Eylül' de Uşak'ı, 2 Eylül'de Eskişehir'i, 3 EyIül'de Nazilli, Simav, Salihli, Alaşehir ve Gördes'i, 6 Eylül'de Balıkesir ve Bilecik'i, 7 Eylül' de Aydın'ı, 8 Eylül'de de Manisa'yı kurtardılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mondros Mütarekesiyle başlatılan ve Sevr Antlaşmasıyla gerçekleştirildiği zannedilen Türk milletini Anadolu topraklarından çıkarmak ve tarihten silmek isteyen korkunç ve hain zihniyete karşı, milletimizin maddî ve manevî bütün güç kaynaklarını seferber ederek kazandığı bu büyük zaferler Atatürk'ün ifadesi ile tek bir amaca yönelikti: "Kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak!" Atatürk diyor ki: "Hiç bir zafer, gaye değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük Türk zaferinden sonra da Türk milleti için yeni bir âlem doğmuş; çağdaş, demokratik ve lâik Türk devletinin kuruluşuna uzanacak olan bütün yollar açılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() 1 Kasım 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi kcararı ile saltanatla hilâfet birbirinden ayrılarak saltanat kaldırıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Artık sıra barış görüşmelerine gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 13 Ekim 1923'de Ankara, Büyük Millet Meclisi kararı ile, Türkiye Devleti'nin Hükûmet Merkezi oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cumhuriyetin ilânı i1e gerçekleşen bu büyük inkılâbın yanı sıra devlet örgütü ve toplum yönetiminin de çağdaş devlet anlayışına uygun olarak lâikleşmesi gerekiyordu ![]() ![]() ![]() Artık devletin modern bir şekil alması ve milletin çağdaş uygarlık seviyesine en kısa zamanda erişebilmesi yolunda büyük inkılâplar birbirini takibe başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Milleti çağdaş uygarlığa götüren bu zorunlu gidiş karşısında, muhalefeti teşkil eden, fakat bir kolu da tutuculuğa ve gericiliğe dayanan bir grup tedirgin oldu ![]() ![]() Mustafa Kemal, inkılâpların büyük kısmını başardıktan sonra Türk bağımsızlık mücadelesini ve yeni Türkiye'nin kuruluşunu anlatan büyük Nutkunu yazdı ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve Ölümü |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve ÖlümüHayati 2 Devam Büyük Önder, kurtuluştan sonra memleketi baştan başa dolaşarak halka inkılâpların ve yeni Türk Devleti'nin ideolojisini anlattı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk'ün na'şı, tahnit edilerek Dolmabahçe Sarayı salonunda özel bir katafalk'a yerleştirildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ali Rıza Efendi ![]() Ali Rıza Efendi 1841 yılında Selanik'te doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1876 yılında da Selanik Asakir-i Milliye taburunda subay olarak görev alan Ali Rıza Efendi, daha sonra da kereste ticareti yapmaya başladı ![]() ![]() ![]() ![]() Zübeyde Hanım ![]() Zübeyde Hanım 1857 yılında Selanik'te doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Balkan harbinden sonra, birçok Türk ailesi gibi, kızı Makbule ile birlikte Selanik'ten göç etti ve İstanbul'a gelerek Beşiktaş-Akaretler'de bir eve yerleşti ![]() ![]() ![]() Makbule Atadan Mustafa Kemal Atatürk'ün kız kardeşi olan Makbule Atadan, 1887 yılında Selanik'te doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() 1930'da Atatürk'ün isteğiyle Fethi Okyar'ın kurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkasına giren Makbule Hanım birkaç ay sonra parti kapatılınca siyasetten çekildi ve 1935'de milletvekili Mecdi Boysan ile evlendi ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve Ölümü |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve Ölümü![]() OKUL YILLARI Mustafa, öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebine başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Selanik Askeri Rüştiyesini başarıyla bitiren Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi'ne (lise) girdi ![]() ![]() ![]() HARP OKULU YILLARI Manastır Askeri İdadisi'ni başarıyla bitiren Mustafa Kemal, İstanbul'a giderek Harp Okulu'nun piyade bölümüne girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve Ölümü |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve ÖlümüYAKINLARI Latife Uşaklıgil Latife Hanım 1898 yılında İzmir'de doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sabika Gökçen Sabiha Hanım 1913 yılında Bursa'da doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sabiha Gökçen, 1937 Ege ve Trakya manevraları sırasında başarılı uçuşlar yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() Ülkü DOĞANÇAY Ülkü'nün annesi Selanikli Vasfiye Hanım, Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım tarafından evlatlık olarak alınıp büyütülmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Afet İnan Atatürk, 11 Ekim 1925'te İzmir'e geldiğinde, birçok kurumun yanı sıra okulları da gezerek konuşmalar yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra, İstanbul'da Fransız Kız Lisesi (Notre Dame de Sion)nde bu öğrenimini sürdürür (1928-1929) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk vasiyetnamesinde Afet İnan için; "yaşadığı müddetçe şimdilik (şimdiki halde) ayda 800 lira verilecektir" diye vasiyette bulunmuştur ![]() Nebile Temmuz 1927'de İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'ndan üç kız öğrenci Dolmabahçe Sarayı'na getirilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rukiye Erkin Atatürk Rukiye'yi bir Konya gezisinde tanımıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdürrahim Tunçok Evlatlıklarından Abdürrahim, o zamanlar Van'dan aldığı kimsesiz bir çocuktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zübeyde Hanım, ölümünden yıllar sonra 1971'de açılan vasiyetnamesinde Abdürrahim Tunçok'a 20 lira verilmesini istemiştir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve Ölümü |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Yasam Süreci Dogumu Ve Ailesi Okul Yillari Yakinlari Vasiyeti Ve ÖlümüVASİYETİ VE ÖLÜMÜ Vasiyet Yazmaya Karar Vermesi Atatürk'ün vasiyetnamesini nasıl düzenlendiğini, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak şöyle anlatmıştı; "1938 senesi sonbaharı, Dolmabahçe Sarayı'ndayız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ben yatağının ayak ucuna doğru, gösterdiği yere oturdum ![]() "Ne haber?" O günlerde Avrupa'da siyasi hava çok bozulmuştu ![]() ![]() ![]() Son yirmi dört saat zarfında günlük meselelere dair gelen haberleri hülasa ettim ![]() ![]() ![]() Sözlerimi bitirince sağ kolunu bana doğru uzattı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Bu yolda konuşmak benim içinde, senin için de, ağır bir şey ama başka çaremiz yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ATATÜRK'ÜN VASİYETİNİ NOTERE VERİŞİ "Atatürk, 6 Ekim 1938 'de Noter'in getirilmesini istemişti ![]() ![]() ![]() ![]() Vaziyeti şöyleydi; yataktan çıkmış, ipek bir pijama ve yine kırmızı ipek bir rob döşambr giymiş, boynuna koyu vişne renginde ipek bir eşarp bağlamıştı ![]() ![]() Bizi görünce hafifçe kımıldandı: "Buyrunuz ![]() ![]() ![]() Tam karşısına koydurduğu sandalyelerde üçümüze de yer gösterdi ![]() ![]() ![]() " Bu benim vasiyetnamemdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vasiyetin Tam Metni Malik olduğum bütün nutuk ve hisse senetleriyle Çankaya'daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi'ne atideki şartlara, terk ve vasiyet ediyorum: 1 ![]() ![]() 2 ![]() ![]() 3 ![]() ![]() 4 ![]() ![]() 5 ![]() ![]() 6 ![]() ![]() K ![]() İlk Muayene Atatürk 1937 yılının ilk aylarından bu yana çeşitli rahatsızlıklar duymaya başlamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Hasta olan arkadaşlarına kızan, doktor muayenesini sevmeyen Atatürk, fırsat buldukça çok güvendiği Neşet Ömer Bey (İrdelp)'e kendini muayene ettirmeye ve sağlık durumu hakkında bilgi almaya başlamıştı ![]() ![]() ![]() İlk Teşhis Doktorlar Atatürk'e kaplıca tavsiye etmişlerdi ![]() ![]() Prof ![]() ![]() "1937 senesinde, Yalova kaplıcalarının hekimiydim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Efendim, bu kaşıntı kanaatimce yemekle, daha doğrusu içmekle ilgilidir ![]() ![]() Atatürk önce inanmak istemedi ![]() ![]() "Evet efendim karaciğeriniz normale nazaran büyük ve sert ![]() ![]() ![]() Prof Dr ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doktorları Atatürk kendisine yabancı doktor getirilmesini ısrarlı ricalardan sonra kabul etmiş, bu arada sağlığını devamlı kontrol altında tutabilmek için ülkenin tanınmış hekimlerinden iki ekip oluşturulmuştu ![]() ![]() * Prof ![]() ![]() * Prof ![]() ![]() * Opr ![]() ![]() * Prof ![]() ![]() * Prof ![]() ![]() * Prof ![]() ![]() * Dr ![]() * Prof ![]() ![]() * Dr ![]() Ben Hastayım Çocuk Zatürre'den kurtulur kurtulmaz Atatürk, İsmet İnönü ile birlikte 27 Şubat 1938'de Ankara'ya geldi ![]() Celal Bayar Anlatıyor: "Balkan Antantının Ankara toplantısı günleri idi ![]() ![]() ![]() "Sağlık Bakanlığı müsteşarı Dr ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Burnundan kan geldiğini söylediler ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk'ün gerek görmediği tavsiyeyi bu sefer ısrarla rica ve kabul ettirmek kararıyla Çankaya'ya gittim ![]() ![]() "Ortada Hatay meselesi var ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doktorlar geldiler ![]() ![]() Atatürk hekimlerin ortak kararını dinledikten sonra : "Zannederim haklıdırlar" dedi ![]() Ben sağlığının ülke için asıl şart olduğunu ve bu temel mevzuun yanında Hatay üzerinde menfi tesir yapma dahil, hiçbir ihtimalin düşünülmeyeceğini ısrarla tekrarladım ![]() ![]() "ÇOCUK ![]() ![]() ![]() Her şeyini, memleketi için hizmet saydığı emeklerine cömertçe feda etmiş Atatürk, ilk defa hastayım diyordu ![]() Kumandan Benim Atatürk, Celal Bayar'ın ısrarı üzerine Fransız doktor Fissenger'in getirilmesini kabul etmişti ve 28 Mart 1938 günü Fissenger Ankara'ya geldi ![]() Fransız Prof ![]() ![]() ![]() "Ben sizi iyi edeceğim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üslubu ve mantık Atatürk'ün hoşuna gitmişti ![]() "Peki dedi, kabul ![]() Atatürk'ün olumlu yaklaşımı üzerine Prof ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güney Gezisi O günlerde Hatay Sorunu had safhadaydı ![]() ![]() ![]() Atatürk, Hatay konusundaki kararlılığını, Mersin'e hareketinden iki gün önce Celal Bayar'a şöyle bildirmişti ![]() "Benim, kırk asırlık Türk yurdu, Hatay esir kalamaz dediğimi unutmuş olanlar olabilir ![]() ![]() 20 Mayıs 1938'de Mersin'e doğru yola çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() 24 Mayıs 1938'de Adana'dan ayrıldı ![]() Savarona Atatürk yurt gezisinden geldikten sonra çok yorulmuştu karnındaki şişlikte giderek artıyordu ![]() ![]() 31 Mayıs 1938'de Atatürk'ün sabırsızlıkla beklediği Savarona Yatı gelmiş Dolmabahçe önünde demirlemişti ![]() ![]() İtina ile giyinmiş olan Atatürk önce her yeri gezdi, ayrıntılarla meşgul oldu bu da onu yordu ![]() ![]() Ama Savarona'daki tedaviden de müspet sonuç alınamamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Karnından Su Alınması Profesör Fissenger 4 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kılıç Ali Anlatıyor: "Ponksiyondan sonra derhal odalarına girdim ![]() ![]() Atatürk adeta birdenbire zayıflamış, çok zayıflamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() " Geçmiş olsun paşam!" diyerek başının altına aldığı kollarının pazusunu öptüm ![]() "Çıkan suyu gördün mü? Bu kadar bir su kabı insanın karnının üstüne konsa nasıl tahammül eder ? Bak ben ne haldeyim, nasıl tahammül etmişim ?" "Geçmiş olsun Paşam, bunların hepsi geçecek ![]() ![]() Atatürk'ün artık tam bir istirahate ihtiyacı vardı ![]() ![]() ![]() İlk Koma Profesör Fissenger'in fikrinin alınmasından sonra, doktorlar ikinci ponksiyon'un gününü tespit için toplandılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atatürk "Beni bir an evvel Ankara'ya götürün yapılacak mühim işler var", demiş, ne yazık ki yapacakları, düşündükleri ne ise yapamamıştı ![]() Yapılan tüm tedavilere rağmen Atatürk günden güne kötüleşiyor, karın bölgesinde su toplanmaya devam ediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Son Saatler Tüm tedavilere rağmen günden güne eriyen Atatürk, 8 Kasım 1938 günü şiddetli bir rahatsızlık daha geçirdi ![]() ![]() Sürekli istifra etmeye çalışan Atatürk, bu sırada Hasan Rıza Beye (Soyak) bakarak "Saat kaç?" diye birkaç kez sormuş, Hasan Rıza Bey her soruşunda "Saat 7 efendimiz" diyerek cevap vermişti ![]() Bu sırada kendisine haber verilen Neşet Ömer Bey de gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - "Vealeykümüsselam" diyerek gözlerini kapattı ![]() ![]() 9-10 Kasım gecesini rahatsız geçiren Atatürk artık derin bir uykuda gibi yatıyor ve ölümü bekliyordu ![]() ![]() Saat dokuzu beş geçe gözlerini son kez açarak, etrafına baktı ve hemen kapattı ![]() Büyük Önder Atatürk ölmüştü ![]() Bazı Sonlar # Anlamlı son sözü, "Saat kaç" olmuştu ![]() # Prof ![]() ![]() ![]() # Koma içinde manası anlaşılamayan ve devamlı olarak tekrarladığı söz "aman dil ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() # Son aldığı gıda, 8 Kasım 1938 Salı günü, saat 18 ![]() ![]() # Son yemek istediği sebze, enginardı ![]() # Son verilen ilaç, ölüm halinden kırk dakika önce, saat 8 ![]() ![]() # Hekimler ölüm raporunu imzalarken, son olarak elini öpen ve gözlerini kapayan Prof ![]() ![]() ![]() Ölüm İlanı Atatürk'ün ebediyete intikal edişi Türk Halkına şöyle duyuruluyordu; Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin resmi tebliğidir: "Müdavi ve müşavir tabiplerin neşredilen SON raporu, Atatürk'ün dünyaya gözlerini kapadığını bildirmektedir ![]() Bu acı hadise ile Türk vatanı büyük yapıcısını, Türk milleti ulu şefini, insanlık büyük evladını kaybetti ![]() ![]() Kederlerimizin tesellisini ancak ve ancak O'nun büyük eserine bağlılıkta ve aziz vatanımızın hizmetinde ararız ![]() ![]() ![]() ![]() Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 33 ![]() ![]() ![]() Bugün ayrılığına ağladığımız büyük şefimiz Atatürk, her vakit Türk Milletine güvendi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kemal Atatürk, Türk'ün tarihinde ve gönlünde daima yaşayacaktır ![]() Cenaze Namazı Son vazifeler yerine getirilirken, dini şart ve örfler itina ve hassasiyetle yerine getirilmiştir ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanı Mehmed Rıfat Börekçi'nin fikri sorulmuştur ![]() ![]() Atatürk'ün cenaze namazını, Diyanet İşleri Başkanlığı yapan, Ord ![]() ![]() ![]() Etnoğrafya Defni Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, 10 Kasım 1938'de sabah saat 09 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|