Prof. Dr. Sinsi
|
Topkapı Sarayı
Topkapı Sarayı Tarihi Eserler
İstanbul'da Sarayburnu sırtları üzerinde bulunan saraydır Topkapı, Osmanlı padişahlarının Dolmabahçe Sarayı yapılıncaya kadar oturdukları saraydır Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılmağa başlamış, giderek yeni bölümler eklenmiştir 1924'ten beri müze olarak kullanılan sarayda Fatih'ten Abdülmecit'e kadar bütün hükümdarlar oturmuştur
Sarayın çevresi surlarla çevrilidir Kıyı kesimindeki surlar Bizans çağından kalmadır 1478'de yaptırılan iç kesimdeki surun ise uzunluğu 1,400 metredir Kara yönünden sarayı koruyan bu surun üzerinde 25'i dört köşeli, 2'si sekiz köşeli, l'i dokuz köşeli olmak üzere 28 kule vardır Surun ana kapısı Ayasofya arkasındaki Babı Hümayun'dur (Sultan Kapısı) Bundan başka beşi küçük, ikisi büyük yedi kapı daha vardır
Saray Alanı
Topkapı Sarayı 700,000 metrekarelik bir alanı kaplar İçinde kasırlar, köşkler, devlet daireleri, saray halkı için konutlar, koğuşlar, camiler, kütüphaneler ve büyük mutfaklar vardır Eskiden deniz kıyısında bulunan yazlık saray binaları (Balıkhane Kasrı, İncili Köşk, Bamyacılar Kasrı, Gülhane Kasrı, Hasanpaşa Köşkü v b ) 1863'teki yangında ortadan kalktı ve sonra bu alandan tren yolu geçirildi

Sarayın ilk avlusunun içindeki köşklerden yalnız ikisi bozulmadan bugüne kadar gelmiştir Bunlardan biri 1472'de yaptırılan Sırçasaray (Çinili Köşk), öteki ise Mahmut II tarafından 1810'da sur üzerinde yaptırılan Alay Köşkü'dür; geçit alaylarının seyri için yaptırılmıştı
Birinci ve İkinci Avlular
Sarayın Alay Meydanı denilen birinci avlusundan geçildikten sonra çift kuleli orta kapı gelir Babüsselâm adı verilen bu kapının temeli Fatih döneminden kalmadır Kanunî devrinde kuleler değiştirilmiştir Bu kapıdan sonra ikinci avlu ile asıl saray başlar İkinci avlunun sağ tarafında Marmara'ya bakan sınırı boyunca Mimar Sinan'ın eseri olan mutfaklar, aşçılar koğuşu, camii, hamamı, vekilharç dairesi ve yağhane yer alır
Sol tarafta Kubbealtı denilen iki kubbeli bir daire vardır Burası, sadrazamın başkanlığında vezirlerin toplandığı ve devletin uzun süre yönetildiği yerdir Kubbealtı, Kanunî zamanında yapılmıştır Gene bu avlunun solunda bulunan bir yol Has Ahır'a (Baltacılar Koğuşu) gider İkinci avlunun sonunda bulunan büyük kapıya Akağalar Kapısı denir Buradan Enderun denen üçüncü avluya geçilir Selim III zamanında bugünkü biçimini alan bu kapının iki yanında Ağa Dairesi ve Akağalar Koğuşu vardır
Üçüncü Avlu ve Arz Odası
Üçüncü avlunun içinde ilk yapı Arz Odası'dır Padişahların sadrazamı Divanı Hümayun üyelerini ve yabancı elçileri kabul ettiği bu bina Fatih devrinde yapılmış, sonraları yapılan değişikliklerle iç süslemeleri ve kapıları yenilenmiştir Çevresi revaklı, saçakları geniş, duvarları çiniyle kaplıdır Bunun arkasındaki Enderun Kütüphanesi sarayın en büyük kütüphanesidir ve 1718'de Ahmet III tarafından yaptırılmıştır

Üçüncü avluda bunlardan başka sağda Enderun Mektebi ve meşkhane'si, Seferli Koğuşu, şimdi Hazine Dairesi olan köşk, Kutsal Emanetler'in saklandığı dört kubbeli Hırkai Saadet Dairesi ve Ağalar Camii vardır Bu cami onarılarak öteki odalarda duran kitapların toplandığı merkezî bir kütüphane durumuna getirilmiştir Ağalar Camii'nin arkasında ve Ağalar Koğuşu'nun bitişiğinde bulunan küçük kârgir yapı, padişahların yemeğinin özel olarak hazırlandığı Kuşane'dir
Dördüncü Avlu
Sarayburnu'nun yüksekçe bir terasının son ucu olan dördüncü avlu geniş bir bahçedir Bu bahçeyi daha aşağıdaki başka bir bahçeden ayıran set duvarının kenarındaki siyah kuleye Başlala Kulesi veya Hekimbaşı Kulesi denir Saray için gerekli ilaçlar burada hazırlanır ve saklanırdı

Biraz ileride set duvarı üzerinde bulunan Sofa Köşkü veya Mustafapaşa Köşkü, XVIII yy başlarında yapılmış, Avrupa etkisinin görüldüğü nakışlarla süslü, mimarîsi eski Türk geleneğine uygun bir yapıdır Dördüncü avlunun sol yanında merdivenle çıkılan büyük bir taşlık ve bir havuz vardır Merdivenin yanıbaşında bulunan ve Sarık Odası da denilen Revan Köşkü, 1635'te Murat IV tarafından yaptırılmıştır
Sağ tarafta Boğaz'a ve Haliç'e bakan kısmında 1639'da Bağdat'ın Murat IV tarafından alınışının anısına yaptırılan Bağdat Kasrı bulunur Bu kasrın içini ve dışını süsleyen çiniler, kubbe ve tonoz nakışları, sedef kakmalı kapı kanatları katıksız Türk sanat eserleridir Dördüncü avlunun Marmara'ya bakan yüzünde, Anadolu yakasına ve denize bakan bir noktada Çadır Köşkü ve Abdülmecit'in yaptırdığı Mecidiye Kasrı vardır Yeni Köşk de denilen bu kasrın önünden aşağıda bir kapıya, oradan da Gülhane Parkı denilen Sarayburnu Bahçesi'ne çıkılır
Harem Dairesi
Haremi Hümayun denilen Harem Dairesi, Topkapı Sarayı'nın en ilginç köşelerinden biridir Burada padişahların kendileri, anneleri, eşleri, cariyeleri, çocukları ve hizmetçileri otururdu Saray alanının eğimli bir kısmında kurulan ve dört yüzyıl boyunca yapılan ekler ve değişikliklerle bugünkü durumunu alan Harem Dairesi 250 kadar oda ile bunlar arasında yer alan avlulardan ve hamamlardan oluşur Harem Dairesi'nin, sarayın diğer kısımlarıyla bağlantısını sağlayan birkaç kapı vardır
Esas giriş Kubbealtı yanına açılan ve Araba Kapısı da denilen kapıdır Bundan başka ikinci ve üçüncü avluya açılan Kuşane Kapısı ve park içine açılan Şal Kapısı vardır Araba Kapısı'nın yanında padişahların hizmetine bakanların oturduğu Zülüflü Ağalar Koğuşu bulunur
Müze
Cumhuriyetin ilânından sonra Topkapı Sarayı'nın, eski saray kadrosuyla birlikte, başındaki hazine kethüdasının yönetiminde müze haline getirilmesi kararlaştırıldı Kısa bir süre sonra uzman bir müzecinin yönetimine verilen Topkapı Sarayı ve içindeki eşya elden geçirilip sayımı ve dökümü yapıldı
Kubbealtı, Arz Odası, Mecidiye Köşkü, Hekimbaşı Odası, Mustafapaşa Köşkü, Bağdat Kasrı ve Harem Dairesi'nin bazı bölümleri onarıldıktan sonra 1927'de halkın ziyaretine açıldı İç Hazine'de silâh koleksiyonu, Seferli Koğuşu'nda Çin porselenleri Selim II Hamamı'nda gümüş ve kristal takımlar, Enderun Hazinesi'nde mücevherler Eski Hazine Koğuşu'nda da işlemeler ve padişah portreleri sergilendi
Bağdat Köşkü
Murat IV tarafından Bağdat'ın fethi anısına yaptırıldı (1639) Sarayın dördüncü avlusundadır Bütün İstanbul Boğazı'nı ve Eyüp'e kadar Haliç'i görür Mimarı bilinmeyen köşkün mermer sütunlar üstüne oturtulan ve çevresini saran geniş saçağı önemli bir özelliğidir Dış duvarların alt kısmı mermerle ve renkli taşlarla, üst kısmı çinilerle kaplıdır, içeride, yaşmağı ve çerçevesi yaldızlı bakır ocak dikkati çeker
Pencere ve dolap kanatları fildişi, sedef ve bağa ile işlenmiştir, iç duvarlar ve kemerler kubbeye Kadar çinilerle süslüdür Köşkün 32 penceresinden üsttekiler renkli camlıdır Pencere arasındaki boşluklarda mavi üzerine beyaz ile Kur'an'dan ayetler yazılıdır Yaldızlı kubbe hafif kabartmalarla süslüdür, kubbeden aşağıya, zemini kırmızı, üzerinde altın yaldızlı kafes bulunan bir rop kandil sallanır Çevre sedirleri bütün bu göz kamaştırıcı süslemeyi tamamlayacak niteliktedir
Çinili Köşk
Sırçasaray da denir Topkapı Sarayı içindeki köşklerden, Fatih'in yaptırdığı (1472) ve Hazine Dairesi ile bir bütün meydana getiren yapı Çeşitli onarımlarla şekli bozulmuş olan bina son onarımıyla eski biçimine kondu Köşkün ön cephesinde on dört sütunlu bir galeri vardır
Giriş cephesindeki mozaik çiniler Selçuklu dönemi çinilerinin özelliklerini gösterir Çini süslemeler yan cephelerde şeritler halinde uzanır, arkada sırlı tuğlalarla çok güzel bir kompozisyon oluşturur Bu çinilerde daha çok firuze, lâcivert, beyaz ve kahverengi kullanılmıştır Beş köşeli odanın kubbesi rumi motiflerle süslüdür Köşk 1875'te müze haline getirilmiş, sonradan bu müzede Fatih'e ait veya onunla ilgili eşya derlenmiştir
Revan Köşkü
Sarık Odası da denir Murat IV tarafından Revan Seferi anısına yaptırıldı (1635) Onun için de bu adla anıldı Genel görünüm bakımından Bağdat Köşkü'nün küçük bir modelidir Kubbesi altın yaldızla işlidir, kubbe kenarında, tavan nakışları deri üzerine yapılmıştır
Kubbenin dört penceresi, yapının ışık alma özelliğini oluşturur: odanın çıkıntılarından ikisi kitaplık olarak yapılmıştır Bu yapıda, dergâh çilehanelerini andıran basık tavanlı birde oda vardır Tavanı işlemeli olan bu odanın ne için kullanıldığı tam olarak bilinmez
(Solda) Harem Dairesi'nden Akağalar Bölüğüne giden bu yola «Haremağaları Taşlığı» denir Harem Dairesi'nde 250 oda, çeşitli hamam, sofa ve avlular vardır: cariyeler dairesi ve hastahanesi, veliaht ve valide sultan daireleri şehzadeler dairesi, gözdeler dairesi ve nihayet hünkâr dairesi de buradadır
(Ortada) Bir tavan süslemesi
(Sağda) Bağdat Köşkü'nün kapısı Murat IV devrinde Bağdat Seferi anısına yaptırılan (1639) köşk, Dördüncü Avlu'dadır
Hazine Dairesi, Üçüncü Avlu'nun sağında yer alır; Fatih döneminden kalma bir köşktür Osmanlı İmparatorluğundan günümüze kalan bütün hazine eşyası burada sergilenir
Babüsselâm (Orta Kapı)
Kubbealtı İkinci Avlu'da yer alan bu bina, sadrazamın başkanlığında vezirlerin toplandığı yerdir
Saraydan görüntüler
Tavan süslemeleri görülen Harem Dairesi'nin yapımı 400 yıl sürmüştür
|