07-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ürdün'deki Yahudilerin Tarihi
Ürdün'deki Yahudiler - Ürdün'deki Yahudiler Hakkında - Ürdün'deki Yahudi Tarihi
Ürdün'deki Yahudilerin tarihi, bugünkü Ürdün coğrafyasının büyük bir bölümü bir zamanlar İsrail Diyarı'ndaki Yahudilerin tarihi ile çakıştığı için antik döneme kadar uzanır
İsrail kabileleri
Tora'ya göre İsrailoğullarının antik kabilelerinden Reuben, Gad ve Menaşe kabileleri bugün Ürdün'de bulunan topraklarda yaşamıştır Bu üç kabilenin hepsi seyrek bir şekilde Şeria Nehri vadisinin hemen doğusunda yer almaktaydı
Yahudilerle ilişkili olan Edomlular Ürdün'ün güneyinde, Akabe Körfezi ile Ölü Deniz arasında kalan bölgede yaşamaktaydı Yahudiler Haşmonayim adıyla bağımsızlığını kazanınca Edom ilhak edilip Yahudiye'ye katıldı Yehuda Makkabi Edom topraklarını M Ö 163 civarında fethetti Edomlular Yohanan Hurkanus tarafından M Ö 125'te tekrar bastırıldı ve Halaha kurallarına uyma zorunluluğu getirildi Bu zamandan itibaren Yahudi ulusuyla birlikte anılmaya başlandılar
Bir Haşmonayim yetkilisi olan I Antipa Edom kökenliydi Roma fethinden sonra Judea'ya krallık yapan Herod handenlığının atasıydı Hirodes'in altında kardeşi Yosef ben Antipa ve kayın biraderi Kostobarus hükümdarlık yaptı
Kudüs'ün 70'de Titus tarafından kuşatılmasıyla Yohanan, Şimon, Pinhas ve Yaakov önderliğinde 20,000 Edomlu asker Kudüs Tapınağı'nda mahsur kalan dindarları kurtarmak için savaşmaya Kudüs'e geldi
Yahudi-Roma savaşlarının ardından Edom halkı tarihte bahsedilmemeye başlandı fakat Aziz Jerome zamanına kadar coğrafi bölge "Edomya" ismi kullanılmaya devam edildi

- 1759'da çizilen, kabilelerin ilk yerleşim haritası - Birleşik Monarşi döneminde farklılıklar oluştu

Roma çağı
Bölgedeki Roma hakimiyeti, General Pompey'in Judea'yı Roma hamiliğine eklediğini bildirmesiyle M Ö 63'te başladı Yıllar boyunca Roma'nın Yehuda krallığındaki gücü arttı Muhaliflerin içinde Yahya da bulunmaktaydı; rivayete göre Maharus kalesinde Yahya'nın kellesi Hirodes'e sunuldu 66'daki Birinci Yahudi-Roma savaşı'nda Maharus kalesi Yahudilerce ele geçirildi ve 72'ye kadar süren kuşatmanın bitmesine kadar ellerinde tutmayı başarabildiler
Yahudilerin son bağımsızlık çabaları da sonuç vermeyince Romalılar Yahudiye'yi Samarya ve Celile ile birlikte Suriye Filistini adı altında tek bir eyalet yaptı Roma fethinin ardından Şeria Nehri ve etrafındaki topraklardaki Yahudiler burayı yöneten kralların ve fermanlarının buyrukları altından yaşadılar
Yüzyıllar boyunca, bugünkü Ürdün'ün bulunduğu topraklardaki Yahudilerin sayısı azaldı ve en sonunda hiç kalmadı

- 1
yy'da Şeria Nehri'nin her iki yakasında bulunan Yahudiye
Osmanlı hakimiyeti
Osmanlı hakimiyeti (1516-1917) altında, Türkler bölgeleri başkentleriyle adlandırdığı için, "Filistin" ismi resmi kayıtlarda kullanılmamaya başlandı 1516'da Osmanlı'nın hakimetine girmesiyle Filistin 1660'a kadar, Sayda vilayetinin yanında, Şam-Suriye'ye bağlı bir vilayet oldu Bu durum, 7 Mart 1799 - Temmuz 1799 arasında Yaffa, Hayfa ve Kasarya'nın Fransızlar tarafından işgal edilmesiyle kısa süreliğine kesintiye uğradı Napolyon'un 1799'da Akka'yı kuşatmasının ardından Filistin'de bir Yahudi devleti kurulucağına dair bildirgenin hazırlığını yaptı 10 Mayıs 1832'de Kavalalı Mehmet Ali Paşa Osmanlılara karşı ayaklanıp vilayeti ilhak etti fakat Kasım 1840'da Osmanlılar toprakları geri almayı başardı
Britanya İmparatorluğu
Britanya'nın 1917'de yayınladığı Balfour Deklerasyonuyla Filistin'de bir Yahudi devleti fikri desteklendi ve bu zamanda Şeria Nehri'nin iki yakası da Milletler Cemiyeti tarafından Birleşik Krallık Filistin Mandası hakimiyetine bırakılmıştı Versailles Barış Antlaşması'ndan önce, Dünya Siyonist Örgütü (WZO), Şeria Nehrinin doğusunu ve Ölü Deniz'i de içine alan, Hicaz Demiryolu'nu sınır olarak gösteren ve geri kalan toprakların bağımsız bir Arap devleti olarak gösteren bir harita hazırlayıp teklifte bulundu Bu belgeye göre:
"Ürdün'ün doğusundaki düzlükler, antik çağlardan beri, ekonomik ve politik olarak Ürdün'ün batısındaki topraklarla ilişkilendirilir Roma zamanında yüksek nüfusu destekleyen topraklardaki nüfus şimdi seyrektir Takdire şayan büyük ölçekli bir kolonizasyona ev sahipliği yapabilirdi Filistin ve Arabistan'ın ekonomik ihtiyaçlarını karşılamakta adil olmak için Hicaz Demiryolu, uzunluğu boyunca her iki hükümetçe serbestçe kullanılması öngörülür "
1921'de Churchill'in Beyaz Sayfasıyla Birleşik Krallık Mandası, toprakları Filistin ve Transürdün olarak ikiye bölündü İki bölge arasındaki sınırı Şeria Nehri, Ölü Deniz ve Araba Vadisi oluşturmaktaydı
Yahudiler ve Ürdün vatandaşlığı
1954 Ürdün yasasınca, 15 Mayıs 1948'den önce Filistin milliyetine bağlı kişiler 20 Aralık 1949 ile 16 Şubat 1954 tarihleri arasında Ürdün Haşimoğulları Krallığı'nın vatandaşları sayıldı, buna Yahudiler istisnaydı
Ürdün ve İsrail
Ürdün, 1947'deki Birleşmiş Milletler Paylaşım Planı'nın ardından yeni kurulan İsrail devletine saldıran Arap ülkelerden biriydi Batı Şeria'nın kontrolünü eline geçirip Yahudileri kovdu Ürdün, Batı Şeria'yı, 1967'deki Altı Gün Savaşı'yla kaybetti fakat but topraklar üzerindeki haklardan 1988'e kadar vazgeçmedi 1973'teki Yom Kippur Savaşı'nda Ürdün, Suriye ve Mısır'a katılmadı 1994'de imzalanan İsrail-Ürdün Barış Antlaşması ile iki ülke arasındaki ilişkiler normalleşti
Ticaret ve turizm
Ürdün, İsrail işletmelerinin yatırım yapması için kapılarını açtı İsrailli ve dünyanın diğer ülkelerindeki Yahudiler Ürdün'e turistik gezilerde bulunmaktadır Suudi Arabistan'ın aksine, Ürdün, topraklarını Yahudilere yasaklamamıştır 1994'te imzalanan barış antlaşmasından sonra 60,000 ila 80,000 İsrailli turist Ürdün'ü ziyaret etmiştir İki ülkedeki yakınlaşma beklentileri Amman'da kaşer lokantanın açılmasına olanak sağladı Arap müşterilerin lokantaya uğramaması, kaşer sertifikası alınamaması ve turistlerin ilgisizliği nedeniyle bu lokanta kapanmak zorunda kaldı
İkinci İntifada'nın ardından (2000'den bugüne), Ürdün nüfusunda anti-İsrail görüşler arttığından Ürdün'ü ziyaret eden İsrailli turist sayısında önemli ölçüde düşüş oldu Ağustos 2008'de, Ürdün sınır yetkilileri, tefilin taşıyan İsrailli turistleri geri gönderdi Yetkililer, getirilen parçaların (tefilin) "güvenlik riski" taşıdığını ve ülkeye sokulamayacağını belirtti Buna tepki olarak turistler Ürdün'e girmemeyi tercih etti
|
|
|