Prof. Dr. Sinsi
|
12 Eylül Darbesi
12 Eylül Darbesi Hakkında - Türkiye Cumhuriyeti Yarihindeki Askerî Müdahaleler - Darbe Teşebbüsleri - Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Tarihi - 12 Eylül Darbesi Tarihi
Genelkurmay başkanı Kenan Evren'in TRT'de darbe açıklaması
12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, Türkiye'de, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 12 Eylül 1980 günü emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askeri müdahale 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesi Bu müdahale ile Süleyman Demirel'in Başbakan'ı olduğu hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi, 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası tamamen rafa kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askeri dönem başladı Bu dönem yaklaşık dokuz yıl sürdü 12 Eylül 1980 ardından partiler lağvedildi, parti liderleri önce askeri üslerde gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı
2010 anayasa referandumunda, değişikliklerin kabul edilmesiyle 13 Eylül 2010 tarihinde İnsan Hakları Derneği (İHD), 78’liler Girişimi, İstanbul Tabip Odası'nın da dahil olduğu çeşitli sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve derneklerden oluşan yaklaşık 40 kuruluş Sultanahmet Adliyesi’nde suç duyurusunda bulundu
Darbenin gerekçeleri
6 Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk
Siyasi iktidarsızlık 12 Eylül 1980 askeri darbesinin gerekçeleri arasında ülkede yaygınlaşan siyasi cinayetler, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin birçok tur ardından Cumhurbaşkanı'nı seçememesi ve 6 Eylül günü Konya'da Necmettin Erbakan önderliğinde yapılan ve darbe liderlerinin şerîat amaçlı bir kalkışma girişimi olarak nitelediği Kudüs Mitingi gösterildi
Ekonomik sebepler 12 Eylül öncesi dönemin son Başbakanı Süleyman Demirel'in "70 sente muhtacız" sözü ile özetlenen dış ticaret açığındaki artış ve döviz darboğazı; işsizlik, kıtlık ve işyeri anlaşmazlıkları ile beraber ekonomik sebepleri oluşturur
Aynı zamanda 1980'lere doğru tüm dünyada neoliberal bir ekonomik dönüşüm yaşanmaktaydı Neoliberal reformları uygulayabilmek için toplumsal muhalefetin olmaması ve baskı ortamı gerekliydi Amerika Birleşik Devletleri neoliberal politikaları hızlandırabilmek için dünyanın çeşitli ülkelerinde sağ hükümetleri işbaşına geçirmek için askeri darbeleri desteklemekteydi O dönemde Türkiye'de yükselen bir toplumsal muhalefet özellikle işçi ve öğrenci hareketleriyle kendini göstermekteydi Fabrikalarda grevler artmıştı
Dış siyaset etkenleri NATO güney kanadının en önemli üyelerinden olan Türkiye'nin siyasi ve ekonomik iktidarsızlığı özellikle ABD tarafından gözleniyordu 1979 yılında meydana gelen İran İslam Devrimi, ardından aynı yıl içinde Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesi üzerine Türkiye'nin ABD politikaları için istikrarlı hale gelmesi önem kazandı
Darbe öncesi olan olaylar
Darbe Öncesi Suikastleri
11 Temmuz 1978'de Bedrettin Cömert Ankara'da,1 Şubat 1979'da Abdi İpekçi İstanbul Teşvikiye'de, 10 Eylül'de Türkiye İşçi Partisi Adana eski il başkanı Ceyhun Can yazıhanesinde, Çukurova Üniversitesi Rektör Vekili Fikret Ünsal evinin önünde, 19 Eylül'de Malatya Ülkü Ocakları eski başkanı Mürsel Karataş İstanbul Sultanahmet'te, 28 Eylül'de Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul , 19 Kasım'da eski Adalet Partisi İstanbul milletvekili İlhan Egemen Darendelioğlu İstanbul Beyazıt'ta, 20 Kasım'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Ümit Doğançay İstanbul Etiler Profesörler Sitesi'nde, 3 Aralık 1979'da, Fedai Dergisi sahibi yazar Kemal Fedai Coşkuner İzmir Agora semtinde, 7 Aralık'ta İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Cavit Orhan Tütengil İstanbul Levent'te, 11 Nisan 1980'de TRT İstanbul Radyosu prodüktörlerinden Ümit Kaftancıoğlu, 27 Mayıs 1980'de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak Ankara'da, 24 Haziran 1980'de Milliyetçi Hareket Partisi Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok evinde ve kızıyla birlikte, 15 Temmuz 1980'de Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu Şişli'deki işyerinde, 19 Temmuz 1980'de Eski Başbakan Nihat Erim İstanbul'da Dragos Deniz Kulübü'nden çıkarken, 22 Temmuz 1980'de DİSK ve Maden-İş Sandikası genel Başkanı Kemal Türkler İstanbul Merter semtinde silahlı saldırı sonucu öldürülmüştür
Motel hükûmeti (5 Ocak 1978 - 12 Kasım 1979)
Ana maddeler: Güneş Moteli pazarlığı ve 42 Cumhuriyet Hükümeti
22 Aralık 1977'de Bülent Ecevit, İstanbul Florya semtinde bulunan Güneş Moteli'nde daha sonra 11'ler olarak anılacak Adalet Partisinden ayrılan bağımsız milletvekillerden Enver Akova, Ali Rıza Septioğlu, Mustafa Kılıç, Şerafettin Elçi, Mete Tan, Tuncay Mataracı, Güneş Öngüt, Orhan Alp, Ahmet Karaaslan, Hilmi İşgüzar, Oğuz Atalay ile görüşmüş ve yeni kurulacak hükûmetteki bakanlık koltuğu karşılığıyla Demirel hükûmeti aleyhindeki gensorunu desteklemesi konusunda anlaşmıştı 31 Aralık'ta İkinci Milliyetçi Cephesi hükûmeti düşürülmüş ve 5 Ocak 1978'de 229 güven oyunu sağlayan Ecevit Üçüncü Ecevit hükûmetini kurmuştur Bakanlık koltuğunu istemeyen Oğuz Atalay dışındaki 10 kişiye bakanlık verilmiştir Adalet Partisi bu duruma "Bir oya bir bakanlık" diyerek eleştirmiş ve bu hükûmet "Motel hükûmeti" olarak anılmıştır Demirel bu hükûmetin gayrimeşru olduğunu iddia ederek Ecevit'e başbakanı demeden "hükûmetin başı" olarak hitap etmiştir
Kerhen MC hükûmeti (12 Kasım 1979 - 12 Eylül 1980)
Hükümeti kurma yetkisi
24 CHP kurultayında Ali Topuz ve Deniz Baykal grupları, "parti meclisinin" tekrar kurulmasını savunuyorlardı (24 Mayıs 1979)
14 Ekim 1979'da yapılan seçimlerde AP ikinci parti olarak çıkmış olmasına rağmen Bülent Ecevit'in istifa etmesiyle Süleyman Demirel'e hükümeti kurma yetkisi verildi
"Yüz Gün Planı"
Ana madde: 43 Cumhuriyet Hükümeti
Üçüncü Ecevit hükûmetinin istifasından sonra Milliyetçi Hareket Partisi, Milli Selamet Partisi'nin hükûmete alınmasına karşı çıktığı için Üçüncü Milliyetçi Cephesi gerçekleştirilememiş ve 12 Kasım 1979'da Süleyman Demirel'in başbakanlığında azınlık hükûmeti kurulmuştur Milliyetçi Hareket Partisi ve Milli Selamet Partisi bu hükûmeti dışarıdan desteklemiştir Demirel "Yüz Gün Planı"nı açıklayarak anarşi ve enflasyon olmak üzere iki temel sorununu 100 günde çözeceğini iddia etmiştir Bu plan tartışmalara yol açmış ancak tartışma yüz günün hükûmetin güvenoyu aldığı 25 Kasım 1979'dan itibaren mi yoksa Demirel'in Plan'ı açıkladığı 8 Aralık 1979'dan itibaren mi sayılacağı konusuna odaklanmıştır
TSK'nın Uyarı Mektubu
Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülend Ulusu
27 Aralık 1979'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülend Ulusu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya ile Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'un imzasını taşıyan, ülkedeki iç karışıklıkla ilgili bir uyarı mektubu Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e gönderildi 1 Ocak 1980'de Çankaya köşkünde Kenan Evren ve kuvvet komutanlarıyla bir görüşme yapıldı "Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin bugünkü hayati sorunları karşısında siyasi partilerimizin bir an önce, milli menfaatlerimizi ön plana alarak, anayasamızın ilkeleri doğrultusunda ve Atatürkçü bir görüşle bir araya gelerek anarşi, terör ve bölücülük gibi devleti çökertmeye yönelik her türlü hareketlere karşı bütün önlemleri müştereken almalarını ve diğer anayasal kuruluşların da bu yönde yardımcı olmalarını ısrarla istemektedir "
24 Ocak Kararları
24 Ocak Kararlarının mimarı "Sandalyesiz Bakan" Turgut Özal
Ana madde: 24 Ocak Kararları
Ekonomik olarak yaşanan istikrarsızlık, üretimin azalması ve karaborsacalığın oluşması gibi nedenlerin ortadan kaldırılması için kamu harcamalarının sınırlandırılması,ücretlerin düşürülmesi,serbest döviz kuru gibi ekonomik önlemler alınması kararlaştırılmıştır Bunun için Süleyman Demirel Turgut Özal'ı başbakanlık müsteşarlığına atadı ve IMF ile bu kapsamda bir anlaşma imzalandı
"Kadayıfın Altı"
Şubat 1980'de Milli Selamet Partisi başkanı Necmettin Erbakan Demirel hükûmetini kerhen (istemeyerek) desteklediğini açıkça dile getirmiştir Bundan 43 Cumhuriyet Hükümeti "Kerhen MC (Milliyetçi Cephe)" olarak anılmaya başlamıştır "Kadayıfın altı kızarmadan bu hükûmeti uzaklaştıracak olursanız, bu zihniyet milleti aldatmanın gene fırsatını bulacaktır Onun için kadayıfın altının kızarmasını bekleyeceğiz " (Necmettin Erbakan, 13 Mart 1980 tarihli basın toplantısı)
"18 Mayıs'a MSP il başkanları toplantısına kadar bekleyeceğiz Kadayıfın altının kızarıp kızarmadığına bakacağız " (Necmettin Erbakan, 23 Nisan 1980 tarihli basın toplantısı)
Cumhurbaşkanı Seçimi Bunalımı
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün görev süresi dolduğu sırada meclisteki en büyük 2 partinin liderleri Ecevit ile Demirel daha Cumhurbaşkanlığı için aday bile belirlememişlerdi Son anda adaylar bulundu Seçimler sırasında hiçbir aday cumhurbaşkanı olmak için yeter oyu alamıyordu Meclis onlarca defa tekrar oylama yaptı fakat bir türlü yeni cumhurbaşkanı seçilemedi
Bayrak Harekâtı
17 Haziran'da Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, kuvvet komutanları ve Genelkurmay II Başkanı Necdet Öztorun'u çağırmış ve kod adı "Bayrak Harekâtı" olan bir darbenin 11 Temmuz 1980'de gerçekleştirilmesi bildirmiştir: "Bütün Ordu Komutanlarına; Bayrak Planı'nın uygulanmaya giriş günü 11 Temmuz, saati ise: 04 00'dır "
Ancak 2 Temmuz'da Süleyman Demirel hükûmeti güvenoyu aldığı için ertelenmiştir[8] Daha sonra 28 - 31 Ağustos'ta "5 Eylül 1980'den itibaren her an hazır olunması" bildirilen "Bayrak Harekâtı" emirleri özel kuryelerle komutanlara teslim edilmiştir
Fatsa nokta operasyonu
14 Ekim 1979'de yapılan ara seçimler sonrası Devrimci Yol'un bağımsız adayı Fikri Sönmez CHP adayının (Zeki Muslu) 1150, AP adayının (Ali Rıza Özmaden) 850 oy aldığı seçimde 3096 oyla Fatsa Belediye başkanı seçildi Belediye halk komiteleri şeklinde örgütlenmişti Bu örgütlenme ilk olarak yedi mahallesi olan Fatsa'nın çeşitli özelliklerine göre on bir birime ayrılması ve her bir birime üç ila yedi halk komitesi temsilcisi seçilmesi şeklinde belirlendi
Fikri Sönmez'in belediye başkanı olduğu dönemde sokakların çamurdan arındırılması için "Çamura Son Kampanyası" gibi kampanyalar ve Fatsa Halk Kültür Şenliği yapıldı 8 Temmuz 1980'de askeri birlikler Fatsa ilçesine gönderilmiş ve 9 Temmuz 1980 tarihinde Kenan Evren ordu komutanlarıyla beraber inceleme yapmak için Fatsa'ya gitmiştir Bakanlar Kurulu tarafından, «Küçük terör odaklarında» baskınlar yapılmasına ilişkin kararla 11 Temmuz sabah erken saatlerinde asker ve polis "nokta operasyonu" düzenlenmiş ve Fatsa Bağımsız Belediye Başkanı Fikri Sönmez ile beraber 300 kişi gözaltına alındı bunlardan 250 kişi 15 Temmuz'da serbest bırakıldı[ 12 Temmuz'da sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve kaymakam görevden alındı DİSK genel başkanı ise Demirel'i Çorum'u unutturmak için Fatsa olayını yaratmakla suçladı [12]Sönmez 18 Temmuz'da tutuklandı Haklarında açılan davanın iddianamesinde şu sözler yer almaktadı:
Belediyenin Devrimci Yol örgütünün egemenliğine geçmesiyle; Başkan Fikri Sönmez, siyasetin unsurlarından ve stratejik aşamalarından biri olan direniş komitelerini gündeme getirmiş; ve halk komiteleri adıyla 11 mahallede 5'er kişilik direniş komitelerini kurdurmuştur Çamura Son Kampanyası, Fatsa Halk Kültür Şenliği gibi faaliyetlerin Devrimci Yol Merkez Komitesinin kararı gereğince yapılmıştır
Kenan Evren 25 Ekim 1982'de Trabzon gezisi sırasında yaptığı bir konuşmada bu olayla ilgili şu sözleri sarfetti:
Ve yine biliyorduk ki, Fatsa kurtarılmış bir kasaba idi Oralarda Devletin kanunları işlemiyordu Buralarda vatandaşlar sorunlarını, Devletin ilgili makamlarına değil, mahalle komitelerine bildirmekte ve şikayetleri kendilerinin taktıkları isimle buralardaki (Halk Mahkemelerinde) neticelendirilmekte ve hatta bu halk mahkemelerinde ölüm cezaları dahi verilmekte ve bu cezalar sokak ortasında herkesin gözü önünde kurşunlanarak icra edilmekteydi Böyle sokak ortasında, bu mahkeme kararlarının yerine getirildiği zamanları da biliyoruz
Zafer Bayramı ve Kudüs Mitingi
Ana madde: Kudüs Mitingi
Necmettin Erbakan "Karadeniz şehirlerinden birisinde vefat eden bir din adamının cenaze töreni"ni bahane olarak göstererek 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın Anıtkabir'deki kısmı ile Genelkurmay Başkanlığı'nda yapılan kutlama törenlerine katılmamıştır
23 Temmuz 1980'de İsrail'in Kudüs'ü başkent ilan etmesi sonucu Milli Selamet Partisi 6 Eylül Cumartesi günü Konya'da "Kudüs'ü kurtarma yürüyüş ve mitingi" düzenlemiştir Bu mitinge 100 bin kişinin üzerinde katılım olmuş,bazı kişiler şalvar, cübbe ve sarıkla, eski harflerin bulunduğu pankartlarla gelmiş ve "Şeriat gelecek, vahşet bitecek", "Dinsiz devlet, yıkılacak elbet" gibi sloganlar atmışlardır Miting sırasında okunan İstiklâl Marşı topluluk tarafından yuhalanmıştır
Betül Tiftik mitingi partilerinin yapmadığını belirtir: "Konya Mitingini MSP olarak biz yapmadık Bütün partilerin sahip çıkması için bir tertip heyeti düzenlendi ve önemine binaen, bütün partileri ve liderleri davet etti "
Ancak dönemin MSP'li Konya Belediye Başkanı Mehmet Keçeciler, mitingin MSP tarafından düzenlendiğini, hatta kendisinin mitingten önce Necmettin Erbakan ve Oğuzhan Asiltürk'le, Ankara'da MSP Genel Merkezi'nde bu mitingi iptal ettirmek için görüştüğünü, iptal ettiremeyince MSP'den istifa ettiğini, fakat bununda kabul edilmediğini yıllar sonra belirtir
Darbe
Milli Güvenlik KonseyiGenelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi, radyodan okunan ilk bildiriye göre:
İç Hizmet Kanununun verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur
Milli Güvenlik Konseyi üyeleri
12 Eylül 1980'de görevi Görev tarihi 1
Kenan Evren
Genel Kurmay Başkanı
7 Mart 1978 - 1 Temmuz 1983
Nurettin Ersin
Kara Kuvvetleri Komutanı
9 Mart 1978 - 1 Temmuz 1983
Nejat Tümer
Deniz Kuvvetleri Komutanı
10 Ağustos 1980 - 6 Aralık 1983
Tahsin Şahinkaya
Hava Kuvvetleri Komutanı
21 Ağustos 1978 - 6 Aralık 1983
Sedat Celasun
Jandarma Genel Komutanı
25 Ağustos 1978 - 6 Aralık 1983
12 Eylül tarihli 2 numaralı bildiriyle ülke genelinde 13 sıkıyönetim bölgesine 13 general sıkıyönetim komutanı olatak atanmıştır 7 numaralı bildiriyle siyasi partilerin faaliyetleri yasaklanmış olduğunu ve Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dışındaki derneklerin faaliyetlerinin de durdurulmuş olduğunu duyurulmuştur Emniyet Genel Müdürlüğü başta olmak üzere polis teşkilatı Jandarma Genel Komutanlığının emrine verilmiştir Darbe günü Emniyet ve MİT üst düzey yöneticileri Genelkurmay Başkanlığına davet edilmiş ve TRT ile PTT Genel Müdürleriyle beraber tecrit edilmişlerdir
20 Eylül'de Kenan Evren eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülend Ulusu'yu başbakan olarak görevlendirmiş[20] ve 21 Eylül'de Ulusu'nun sunduğu bakanlar kurulu listesi Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmıştır
12 Eylül 1980 darbesinin Newsweek haber dergisinin 22 Eylül 1980 tarihli sayısının kapağında yansıması
Hamzakoy ve Uzunada
Bülent ve Rahşan Ecevit, Nazmiye ve Süleyman Demirel (Hamzakoy, Gelibolu)
Dosya:Tebligdemirel jpg Süleyman Demirel'e gönderilen tebliğ
Darbenin gece 3:00'da ilanından sonra aynı gün sabah saat 5:30'da Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'a Genelkurmay başkanı Kenan Evren tarafından birer tebliğ gönderildi Tüm tebliğlerde : "TSK yönetime el koymuştur Hükümetiniz feshedilmiş, parlamento üyeliğiniz düşmüştür Talimatı getiren subayın ikazlarına uyunuz" ifadesiyle birlikte gidecekleri adresler belirtilmektedir Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel için Hamzaköy Gelibolu adresi belirtilirken, Necmettin Erbakan'a ise Uzunada İzmir adres olarak verilir
Ecevit ve Demirel eşleriyle birlikte aynı uçakla Hamzakoy'a götürülür Yaklaşık bir ay boyunca, 11 Ekim 1980'e kadar burada kaldılar Necmettin Erbakan aynı gün uçakla Uzunada'ya götürülür Alparslan Türkeş evinde bulunamadığı için Milli Güvenlik Konseyi, 13 Eylül'de bir bildiri ile teslim olmaması halinde suçlu duruma düşeceğini belirtir Bunun üzerine 14 Eylül'de Ankara Merkez Komutanlığına teslim olur ve Uzunada'ya gönderilir
12 Eylül dönemi
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve Kuvvet Komutanları tarafından oluşturulan askeri yönetim Milli Güvenlik Konseyi adı altında 1983 genel seçimine kadar Türkiye'ye ilişkin tüm kritik kararları aldı
"Asmayalım da besleyelim mi?"
Darbeden sonra ilk idam edilenler 9 Ekim 1980 tarihinde ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu ve sol görüşlü Necdet Adalı olmuştur Daha sonra 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkûm edilen Erdal Eren'in idam kararı Yargıtay tarafından iki kere iptal edilmiş olmasına karşın, Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla, 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde infaz edildi Erdal Eren'in idamına ilişkin [24] Kenan Evren 3 Ekim 1984'de yaptığı Muş gezisi sırasındaki konuşmada şunları söylemiştir: "Şimdi ben, bunu yakaladıktan sonra mahkemeye vereceğim ve ondan sonra da idam etmeyeceğim, ömür boyu ona bakacağım Bu vatan için kanını akıtan bu Mehmetçiklere silah çeken o haini ben senelerce besleyeceğim Buna siz razı olur musunuz?"
1402'likler [değiştir]
Ana madde: 1402'likler
6 Kasım 1981'de çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile YÖK kuruldu Bundan sonra 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 2301 ve 2766 sayılı kanunla değişik maddelerince özellikle solcu olduğu düşünülen 71 Üniversite personeli YÖK tarafından görevlerinden uzaklaştırıldı İlk uzaklaştırmalar Şubat 1983'de başladı
Genelkurmayın açılamalarına göre toplam 4891 kamu personeli görevden alınmış ve 38 profesör, 25 doçent, 10 yardımcı doçent'in 1402'lik olmuştur Ancak 1402'lik olmasını istemediğinden bizzat istifa yolunu seçenleri dahil edildiğinde 20 000' civarında olduğu öne sürülmektedir
Dağ Türkleri
12 Eylül sonrasında Kürtlerin "Dağ Türkleri" olduğu ilan edilmiştir Genelkurmay Başkanlığı'nın bastırdığı "Beyaz Kitap"'ta şu açıklama yer almıştır: "Dağların yüksek kısımlarında, tepelerde yaz kış erimeyen karlar vardı Güneş açınca üzerleri buzlaşan camsı parlak bir tabaka ile örtülürdü karın yüzü Üstü sert altı yumşak olurdu Bu karın üstünde yürününce, ayağın bastığı yer içeriye çöker, 'kırt-kürt' diye ses çıkarırdı Doğulu Türkmenlere, Kürt denmesinin nedeni buydu Bölücülerin Kürt dedikleri, yüksek yaylalarda, karlık bölgelerde yaşayan Türklerin karda yürürken ayaklarından çıkardıkları sesin adıydı aslında "
1982 Anayasası
Ana madde: 1982 Anayasası
7 Kasım 1982 yılında yapılan Halkoylamasıyla %91 37 evet oyuna karşılık, %8 63 hayır oyuyla kabul edildi Oy kullanırken iki renk hakimdi: Mavi renk hayır, beyaz renk evet demekti Kenan Evren yaptığı konuşmalarla halkı mavi oy vermemesi konusunda telkin ediyor[28]ve çeşitli gazetelere mavi renkle ilgili sansür uygulanıyordu
Darbe ardından geçen 3 yıl içerisinde önemli kanunların tamamına yakını değiştirildi ve askeri yönetimin belirlediği Danışma Meclisi tarafından hazırlanan Anayasa, 1982 yılında yapılan ve aleyhte konuşmanın ve propaganda yapmanın yasak olduğu "güdümlü" referandumda, yüzde 92'lik "Evet" oyu ile büyük farkla kabul edildi Halk oylamasında 'Hayır' oyu kullananları sandık başında baskı altında tutmak için rengi dışardan görünen oy pusulaları kullandırıldığı iddia edildi ama bu, Anayasa'nın çok büyük çoğunlukla kabul edilmesini açıklayan tek neden değildi Anayasa'nın kabulünün bir başka önemli etkeni olarak, ihtilal öncesi iç savaş ortamı nedeni ile vatandaşların kendi hayatlarından endişe etmesi de ifade edilir
Aynı halk oylamasında, Kenan Evren otomatik olarak Cumhurbaşkanı seçildi Kabul edilen Anayasa'da, askeri yönetim üyelerinin ömür boyu yargılanmasını engelleyen geçici 15 madde, daha sonraki seçimlerle iktidara gelen hiçbir hükümet tarafından kaldırılmadı ve 12 Eylül liderlerinin dokunulmazlığı sürdü
Spora etkileri
Futbola etkileri
12 Eylül Darbesinin hemen ardından Kenan Evren Ankaragücü kaptanı Adil Eriç'e Türkiye Kupasını veriyor
Kenan Evren, 1 Lig'de başkentin mutlaka bir takımla temsil edilmesi gerektiğini düşündüğünden o sırada 2 Lig'de mücadele eden Ankaragücü'nün bir üst lige çıkabilmesi için özel kanun çıkartır Buna göre Türkiye Kupası'nı kazanan bir ekip hangi ligde olduğuna bakılmaksızın 1 Lig'e çıkartılacaktır 1980-81 sezonunda Türkiye Kupası'nı kazanan Ankaragücü bu şekilde 1 Lig'e çıkmış olur
Zincirbozan
Siyasi partilerin yeniden kurulmasına izin verilmiştir Ancak Milli Güvenlik Konseyi'nin yayınladığı 31 Mayıs 1983 tarih ve 79 sayılı kararıyla Adalet Partisi'nden Süleyman Demirel, Ali Naili Erdem, Ekrem Ceyhun, Saadettin Bilgiç, Nahit Menteşe, Yiğit Köker, İhsan Sabri Çağlayangil, Cumhuriyet Halk Partisi'nden Sırrı Atalay, Metin Tüzün, Celal Doğan, Deniz Baykal, Ferhat Aslantaş, Süleyman Genç, Yüksel Çakmur, Büyük Türkiye Partisi'nden Hüsamettin Cindoruk ve Mehmet Gölhan olmak üzere 16 eski siyasetçi 121 gün süreyle Çanakkale Lapseki ilçesindeki Zincirbozan askeri üssünde zorunlu ikamette tabi tutulmuştur
Millî Güvenlik Konseyi'nin yeni kurulan partilerin kurucularını veto etmesi ve bazı partilerin ülke genelindeki gerekli teşkilatlanmayı seçim dönemine yetiştirememeleri nedeniyle 6 Kasım 1983 genel seçimlerine katılmasına izin verilmeyen Büyük Türkiye Partisi'nin devamı nitelinde olan Doğru Yol Partisi, Sosyal Demokrasi Partisi ve Refah Partisi'ne "Yasaklılar", Milli Güvenlik Konseyi tarafından genel seçimlere katılmalarını uygun bulunan Emekli Orgeneral Turgut Sunalp'in liderliğindeki Milliyetçi Demokrasi Partisi, eski Başbakanlık Müsteşarı Necdet Calp'ın liderliğindeki Halkçı Parti ve 24 Ocak Kararları'nı hazırlayan Turgut Özal'ın liderliğindeki Anavatan Partisi'ne "İcazetliler" veya "6 Kasım partileri" denilmiştir
1983 genel seçimleri
Ana madde: 1983 Türkiye genel seçimleri 6 Kasım 1983 genel seçimine, kapatılan eski siyasi partilerin hiçbiri katılamadı Yapılan genel seçimleri Anavatan Partisi kazandı, Halkçı Parti ikinci ve Milliyetçi Demokrasi Partisi de sürpriz bir şekilde üçüncü oldu Seçimlerden sonra milletvekillerinin parti değiştirmeleri sonucunda Doğru Yol Partisi ve Sosyal Demokrasi Partisi de meclise girdi Daha sonra alınan başarısız seçim sonuçları nedeniyle Milliyetçi Demokrasi Partisi kendisini feshetti, Halkçı Parti ise Sosyal Demokrasi Partisi ile birleşerek Sosyaldemokrat Halkçı Parti'yi kurdu
ABD'nin rolü
Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin darbeden haberdar olduğu ve darbe gecesi Başkan Jimmy Carter'a "bizim çocuklar işi bitirdi" [ kaynak belirtilmeli]anlamında bir mesajın, bir toplantının ortasında iletildiğinin anlaşılması, 12 Eylül'de ABD'nin rolü konusunu da tartışmalara açtı İlk kez Mehmet Ali Birand'ın 12 Eylül 04 00 (1984) adlı kitabında ortaya atılan, 12 Eylül Darbesi sırasında dönemin ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Türkiye Masası Sorumlusu Paul Henze'in askeri müdahaleyi haber alırken haberi ulaştıran diplomatın your boys have done it -- senin çocuklar işi bitirdi - anlamındaki konuşması, 12 Eylül Darbesi içinde ABD'nin rolü konusunda tartışmalara neden olmuştur [kaynak belirtilmeli] Paul Henze 2003 yılında Zaman Gazetesi'ne verdiği demeçte sözlerinin Mehmet Ali Birand'ın uydurması olduğunu belirtmiş, ancak kısa bir süre sonra Birand 2007'de Henze ile yaptığı görüşmenin sesli ve görüntülü kayıtlarını yayınlayarak Henze'i yalanlamıştır
Sıkıyönetim uygulamasının kaldırılması
Sıkıyönetim uygulamasının tarihlere göre kaldırıldığı iller:
19 Mart 1984 Bilecik, Bitlis, Burdur, Çanakkale, Çankırı, Gümüşhane, Isparta, Kastamonu, Kırklareli, Kırşehir, Kütahya, İzmir, Sinop 19 Temmuz 1984 Afyon, Amasya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Çorum, Muğla, Nevşehir, Niğde, Rize, Sakarya, Tekirdağ, Yozgat 19 Kasım 1984 Denizli, Giresun, Kayseri, Konya, Manisa, Uşak 18 Mart 1985 Antalya, Bursa, Eskişehir, Hakkari, İçel, Kocaeli, Malatya, Kahramanmaraş, Samsun, Sivas, Tokat, Zonguldak 19 Temmuz 1985 Ankara, Artvin, Edirne, Erzincan, İzmir, Ordu 19 Eylül 1985 Trabzon 19 Kasım 1985 Adana, Adıyaman, Ağrı, Erzurum, Gaziantep, Hatay, İstanbul, Kars 19 Mart 1986 Bingöl, Elazığ, Tunceli, Şanlıurfa 19 Mart 1987 Van 19
Temmuz 1987 Diyarbakır, Mardin,
Siirt Darbenin sonuçları
- 650
000 kişi göz altına alındı
- 1 milyon 683 bin kişi fişlendi

- Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı

- 7 bin kişi için idam cezası istendi

- 517 kişiye idam cezası verildi

- Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı)

- İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi

- 71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163
maddelerinden yargılandı
- 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı

- 388 bin kişiye pasaport verilmedi

- 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı

- 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı

- 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti

- 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü

- 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi

- 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı

- 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu

- 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi

- 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi

- Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi

- 31 gazeteci cezaevine girdi

- 300 gazeteci saldırıya uğradı

- 3 gazeteci silahla öldürüldü

- Gazeteler 300 gün yayın yapamadı

- 13 büyük gazete için 303 dava açıldı

- 39 ton gazete ve dergi imha edildi

- Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi

- 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü

- 14 kişi açlık grevinde öldü

- 16 kişi -kaçarken- vuruldu

- 95 kişi -çatışmada- öldü

- 73 kişiye -doğal ölüm raporu- verildi

- 43 kişinin -intihar ettiği- bildirildi

Darbenin yargılanması
Darbe sonrası hazırlanan 1982 anayasasında yer alan geçici 15 madde ile 12 Eylül'ü gerçekleştiren Millî Güvenlik Konseyi ile bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümet ve Kurucu Meclis üyeleri hakkında dava açılması engellenmiştir
2000 yılında Adana savcısı Sacit Kayasu Kenan Evren hakkında iddianame hazırladı Fakat, Kayasu'nun iddianamesi kabul edilmedi Kayasu ilk olarak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından kınama cezası aldı Daha sonra Yargıtay tarafından "görevi kötüye kullanmak" ve "askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif" suçundan mahkum edilen Kayasu'yu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu meslekten ihraç etti Avukatlık yapma hakkı dahi elinden alınan Kayasu, ihraç kararı üzerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açtı 2008'de sona eren davada "ifade özgürlüğünü kısıtladığı" için Türkiye 41 bin avro tazminata mahkum edildi
Mayıs 2010'da meclisten geçen ve cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulan 26 maddelik anayasa değişikliği paketindeki maddelerden biri de "geçici 15 madde"nin kaldırılmasıyla ilgiliydi Bu maddenin kaldırılmasıyla 12 Eylül Darbesi ile ilgili suçların zaman aşımına uğrayıp uğramayacağı konusunda farklı görüşler ortaya atıldı
12 Eylül 2010'daki referandumda % 58 evet oyu çıktı ve 13 Eylül 2010 sabahından itibaren 12 Eylül'ün sorumluları hakkında suç duyuruları yapılmaya başlandı
12 Eylül 2010 tarihinde sonuçlanan referandum sonrasında değiştirilen yasalar çerçevesinde 12 Eylül 1980 yılında gerçekleştirilmiş olan ihtilalden mağdur olanların ilgililere dava açma hakkı doğdu Bunun sonucunda referandum tarihinin ilk gününden itibaren savcılığa binlerce suç duyurusunda bulunuldu Bütün bu suç duyuruları toplanıp Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 7 Nisan 2011 yılında ilk soruşturma açıldı Darbenin üzerinden geçen 31 yıl sonunda açılabilen ilk soruşturmadır
"Milli Güvenlik Konseyi (MGK) adı altında 12 Eylül 1980'de ülke yönetimine el koyan ve 24 Kasım 1983 yılına kadar bu statüsünü sürdüren askeri cunta yönetiminin hayatta kalan üyeleri, Kenan Evren, Nejat Tümer ve Tahsin Şahinkaya'nın işlediği (A) Nürnberg Şartı ile kabul edilmiş ve tüm devletlerin kendi kanunlarında yer almasa dahi suçun oluşumu halinde takip etmek zorunda oldukları uluslararası hukukun buyruk kuralı niteliğine sahip insanlığa karşı suçlar (B) 765 Sayılı Ceza Kanunu'nun 146, 147, 153, 174, 179, 180, 181 maddeleri kapsamında, insanlığa karşı suçlar ve resen takdir edilecek suçlar nedeniyle haklarında başsavcılık tarafından ceza dava açılması ve haklarında gerekli önlemlerin alınması istemidir "
Kültürel etkiler
Filmler
"Coup/Darbe - A Documentary History of the Turkish Military Interventions" belgeselinin DVD kapağı
- 1986 - Sen Türkülerini Söyle (Şerif Gören)
- 1986 - Dikenli Yol (Zeki Alasya)
- 1986 - Prenses (Sinan Çetin)
- 1986 - Ses (Zeki Ökten)
- 1987 - Av Zamanı (Erden Kıral)
- 1987 - Kara Sevdalı Bulut (Muammer Özer)
- 1988 - Sis (Zülfü Livaneli)
- 1988 - Kimlik (Melih Gülgen)
- 1989 - Bütün Kapılar Kapalıydı (Memduh Ün)
- 1989 - Uçurtmayı Vurmasınlar (Tunç Başaran)
- 1990 - Bekle Dedim Gölgeye (Atıf Yılmaz)
- 1991 - Uzlaşma (Oğuzhan Tercan)
- 1994 - Babam Askerde (Handan İpekçi)
- 1995 - 80
Adım (Tomris Giritlioğlu)
- 1998 - Gülün Bittiği Yer (İsmail Güneş)
- 1999 - Eylül Fırtınası (Atıf Yılmaz)
- 2000 - Coup/Darbe - A Documentary History of the Turkish Military Interventions (Belgesel, Elif Savaş Felsen)
- 2004 - Vizontele Tuuba (Yılmaz Erdoğan)
- 2005 - Babam ve Oğlum (Çağan Irmak)
- 2006 - Beynelmilel (Sırrı Süreyya Önder)
- 2006 - Eve Dönüş (Ömer Uğur)
- 2007 - Zincirbozan (Atıl İnaç)
- 2008 - O
  Çocukları (Murat Saraçoğlu)
Diziler - 2004 - Çemberimde Gül Oya
- 2007 - Hatırla Sevgili
- 2009-2010- Bu Kalp Seni Unutur mu?
Şarkılar - Ozan Arif, Yaşıyor Kenan Paşa
- Ozan Arif, Seksenciler
- Ozan Arif, Muhasebe
- Ozan Arif, C-5/İşkence
- Ozan Arif, Bir İt Vardı
- Hasan Mutlucan, Yine de Şahlanıyor
- Erkin Koray, Öyle bir Geçer Zaman Ki (1982)
- Sezen Aksu, Son Bakış (1989)
- Cem Karaca, Raptiye Rap Rap (1992)
- Fikret Kızılok Demirbaş (1995)
- Suavi Eylül (1996)
- Mor ve Ötesi, Darbe (2006)
- Teoman ve Yavuz Bingöl, İki Çocuk (2006)
- Saian, Suç
- Sexen, Censored Inc
(2009)
- Ahmet Kaya, Şafak Türküsü
ALINTI
|