07-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Bürokrasisinde Memur Kavramının Ortaya Çıkışı
osmanlıda memurluk - osmanlı da memurluk sistemi - osmanlıda bürokrasi
Osmanlı Devleti, kuruluşundan tarih sahnesinden çekilişine kadar çok geniş topraklarda bir çok milleti bünyesinde barındırmış ve idare etmiştir Büyük Selçuklu Devletinin mirasçısı olan Osmanlı Devleti İleri bir devlet örgütü ve personel yönetimi oluşturmuştur Devlet işleri ilmiye,mülkiye, kalemiye , seyfiye olarak dört sınıf personel tarafından görülmüştür İdari yapı bu sınıflar arasında dengelenmiştir Devlet işlerinin bilgili,tecrübeli memurlarla yerine getirilebileceği öngörülmüş onun için memur yetiştirilmesi,seçimi ve tayinine önem verilmiştir 15 yy’a kadar birkaç bürodan oluşan Osmanlı bürokrasisi devletin büyümesiyle Fatih zamanındaki merkezileşme çabalarıyla işler daha da artmıştır Kanuni döneminde üç ana daireye bağlı 50-60 alt bürodan oluşan büyük bir organizasyon haline gelmiştir
Yasama ve yürütme işlerini Divan-ı Hümayun yerine getiriyordu Maliye işlerini defterdarlık , tımar sistemi ise Defterhane-i Amire tarafından yürütülüyordu 16 yy’ın ikinci yarısından itibaren profesyonel bürokrasinin gelişmesiyle meslekte uzmanlaşmaya gerek duyulmuştur 18 yy’ın sonuyla birlikte Osmanlı kalemiyesi tarihinin en önemli evresine girmiştir Dış ilişkilerde Reis-ül Küttap ile adamlarının oynadığı rol yönetici sınıfın diğer dallarına oranla kalemiyenin önemini gittikçe attırmıştır Kalemiye yeni çağın gerektirdiği reformları karşılayacak durumda değildi 16 yy’dan beri görülen artışa rağmen katip sayısı idari işleri görmek için çok azdı Memuriyete almada esas alınan çerçeve genişletilmeliydi
Okur yazar oranı çok düşük olduğu için eğitim sistemi hızlı bir biçimde iyileştirilmeliydi Tahsisata dayalı hizmet bedeli sistemlerinde reform yapılmalıydı Buda mali idareyi elden geçirmekle olacaktı
Osmanlı Devleti gelişme döneminde mahalli yönetimleri güçlendirmiş, merkezi yönetim ise denetim ve adalet açısından etkin hale getirilmiştir Memurların büyük çoğunluğu hizmet karşılığı tahsis edilen topraklardan gelirleri vardı Bu bakımdan devletin gideri azalmıştır Devletin büyümesinde ve imparatorluk haline gelmesinde bir takım olumlu sebepler olduğu gibi gerileme ve yıkılmasında bazı temel sebepler etken olmuştur Fatih’in merkezileşme çabalarıyla devamlı memur ve asker sayısı artmıştır Sonraki dönemde bu durum iktisadi dengeyi bozmuştur Kamu harcamalarının gittikçe atmasına neden olmuştur 16 yy sonlarında devletin idari iktisadi ve personel yönetiminde bozulmalar olmuştur Üst yönetimlere temel ilkelere aykırı olarak atamaların yapılmasıyla memurlar arasında rüşvet ve kayırma artmış hizmet verimi azalmıştır İdari yapıdaki sarsıntılar 17 yy’da mali yapıda da görülmüştür Hazineden maaş alanların ve üretim yapmadan vakıf gelirleriyle geçinenlerin sayısı artmıştır Devlet memurlara ayarı ve alım gücü düşük “kalp para” bastırmıştır Memurlarda rüşvet yoluna başvurmuşlardır Personel rejimi böylece işlemez hale gelmiştir Motivasyon , devlete sadakat ve hizmet duyguları azalmıştır Padişahlar bazı ıslahatlar yapmışlar ancak devleti kötüye gidişten kurtaramamışlardır
Osmanlı devletinin kalemiyeye ilişkin bir personel politikası yoktu Sınava dayalı titiz bir göreve alma sistemine dayandığı kabul edilen dini kurumlarda bile kayırmacılık ve akrabaları tutma görülüyordu 17 ve 18 yy’larda vali olarak atanmak isteyen bir kişinin geniş bir hane halkına sahip olması gerekiyordu Kalemiyeye girecek olan kişiler kalemiyede görev yapan birinin çocuğu olmalıydı yada kalemiyenin ünlü isimleriyle ilişki halinde olmak gerekiyordu Buda kayırmacılığın çok açık bir örneğiydi
Bir çok eğitim kurumu vardı ancak verimli bir biçimde örgütlenmemişlerdi Memuriyete girmek için aileler küçük yaşta çocuklarını eğitiyorlardı Buda zengin ailelere mahsustur Katip olabilmek için yedi sekiz yıl çıraklık eğitimi gerekiyordu Hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim mutlaktı
Memurların maaşlarına rüşvetin önlenmesi ve sağlıklı hizmet verilebilmesi açısından önem verilmekteydi Diğer mesleklere oranla daha prestijli bir meslekti Klasik dönemde Osmanlı Devletinde gelenekçilik ilkesiyle insanların temel ihtiyaçlarının karşılandığı sosyal iktisadi düzen kurulmuştur Tanzimat döneminde idari, iktisadi ,hukuki bütün geleneksel sistemlerden batılı anlamda modern sistemlere geçilmiş, Avrupa’dan reformlar kopya edilmiş ancak alt yapısı müsait olmayan toplumda bunlar özümsenememiştir Gelirler merkezde toplanıp harcamalar merkezden yapılmıştır Çok sayıda memurun istihtam edildiği hantal bir bürokrasi oluşmuştur Merkeziyetçi sistem çağın gereklerine uygun iktisadi rasyonelin oluşmasını engellemiştir
|
|
|