ANTALYA/GAZİPAŞA SÜPER BİR YER TAM ANLAMI İLE SESSİZ DOĞAL VE TARİHİ
Tarihte Klikya'nın önemli bir liman kenti olarak ün yapan Gazipaşa'nın, o çağlardaki isimleri; Selinos, Selintios, Selinous, Trajanpolis ve Streanpolis

Gazipaşa, Haziran '97'de Avrupa Bölge Birliği tarafından pilot bölge ilan edildi
Sizlerle, Akdeniz güneşinin iyice ısıttığı sahil kentlerinden birine, Gazipaşa'ya uzanıyoruz

Kumsalı, kayaları, mağaraları, antik kentleri ile ünlü olduğu kadar Türkiye'nin en güzel, en kokulu, aroması yüksek Kaledran muzlarının yetiştiği bölge burası

Bakir doğası, sadece bahar ve yazı yaşayan iklimiyle yıl boyu huzurlu tatiller vaadediyor

Temizden de öte denizi, kıyıları renkli taşlı kum plajları ile ideal tatil yöresi olan Gazipaşa, tarihte Klikya'nın önemli bir liman kenti olarak ün yapmış

Eski çağlarda Selinos, Selintios, Selinous, Trajanpolis ve Streanpolis adlarını alan kent, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Selinti adıyla anılmış

Cumhuriyet döneminde Delibaş isyanı sırasında halk, Delibaşı ilçeye sokmamış ve bu başarı karşısında 10 Mart 1920'de kahramanlık ifadesi olarak Gazipaşa ünvanı verilmiş

İlçe TBMM onayı alarak günümüzde de aynı isimle anılıyor

Gazipaşa'da antiksayısı da bir hayli fazla

İlçenin 18 km

doğusunda da Antiocheia adcragum bulunuyor

İlçenin 15 km

kuzeydoğusunda Adanda-Lamos yer alıyor

Gazipaşa-Anamur yolunun 12

km'sinde Nephelis Hacımusa Çayı'nın güneybatısında Selinus antik kenti bulunuyor

Alanya-Gazipaşa karayolunun 35

kilometresinde de İotape kent kalıntıları görülebilir

Gerek antik kentleri, gerekse doğal güzellikleri içinde çeşitli aktivitelere kucak açan Bölgede Koru Denizi doğal havuzları, Ilıca Kaplıcası, Kızılin Kayaları, Hacımusa Çayı üzerinde yapılan kano geçişleri, tekne gezileri denize batan güneşiyle fotoğrafseverlerin daha birçok kompozisyon bulabilyorlar

Avrupa Çevre Birliği tarafından doğal güzelliği korumak için haziran 97'de pilot bölge ilan edilen Gazipaşa'da belediyece çeşitli çalışmalara başlanmış
Mağaralara Yolculuk;
Gazipaşa Sahilinde ve dağ yamacında çeşitli mağaralar bulunuyor

Bunlardan, Yalan Dünya Mağarası 1994 yılında Gazipaşa Belediyesi tarafından ışıklandırılıp ziyarete açılmış

Mağarada 400 metre boyunca girişten itibaren basamaklarla inilen galeriler, inanılmaz güzellikler sergiliyor

Sarkıt ve dikitlerin oluşumları, odacıklar, oyuklar ve tünellerle devam eden mağara yolculuğu sırasında, yüksek tavanlardan iki bölüm geçilen tünellere varıncaya kadar inilip çıkılan ahşap basamaklar bulunuyor

Dibinde su yatağı olan seri nem oranı yüksek, yarasaların uçuştuğu, ruhunuzun sakinleştiği dev galeride geziniz son buluyor

Çöküntü nedeniyle ilerleme imkanı olmayan bu bölümde tünel 4 km

daha devam ediyor

Bir başka mağara ise ulaşımı sadece denizden sağlanabilen Aşk Mağarası

Işıklandırılmış mağaraya denizden tekne ile gidenler rehberlerin anlattığı mağara efsanesini yerinde öğreniyorlar

Antik çağda mallarını denizden taşıyan tüccarları soyup talan eden korsanlar yağmaladıkları ganimetleri bu mağarada saklamışlar

Bu gün de, mağara derinliklerinde tatlı suyun etkisi nedeniyle Aşk Suyu olarak isimlendirilmiş
Kızılkaya
Yöre halkı arasında ısınma kayası olarak da bilinen mağaralı bölümün en büyük özelliği güneşi doğuşundan batışına kadar seyrediyor ve tüm ışınları bünyesinde toplayıp çevresine ayna gibi yansıtıyor olması

Bu şekilde dev kayanın önünde durup kışın bile üşümüyor ve hatta denize girebiliyorsunuz

Kırmızı renginden dolayı Kızılkaya adlı görkemli kaya, rüzgara kapadığı bölümde tuz oranı yüksek tertemiz bir deniz ve iri kumlu, taşlı, kumsal uzanıyor

Çevrede yolu şoför eğitim alanı olarak kullanan sürücü adaylarından başka kimseler yok

Koy'un Selinus'a yakın bölümünde ise Gazipaşa marinasının yapımı sürüyor

Renk renk balıkçı teknelerinin yağlı boya tablo misali mendirek içinin dışında olta balıkçılığının yapıldığı Hacı Musa Çayı, yamacında Selinus Antik Kenti ve surları uzanıyor

Kızılkaya'nın barındırdığı mağara yazın sert güneşinde bunalanlar için gerek araçlara gerekse güneşlenenlere bir çeşit sığınma imkanı tanıyor

Nohut Yeri, Güney Kalesi;;
Nohut yeri, Kral Koyu, Delik Deniz, Güney Kalesi ve antik kent kalıntıları gibi tarihi olduğu kadar doğal güzellikleri ile de çarpıcı güzellikleriyle Gazipaşa'dan Anamur'a doğru ilerlerken 18 km uzakta yer alıyor

Ana yoldan sağa ayrılan asfalt yoldan devam ediyor hafif bir yükseklik çıktıktan hemen sonra geniş alana yayılmış olan antik kent kalıntılarını görmeye başlıyorsunuz

Günümüzde kazı çalışmaları için ölçümlerin yapıldığı antik kentin hemen kıyısında ise tüm görkemiyle Güney Kale yer alıyor

Kalenin sağında Kral Koyu uzanırken, kalenin solunda oldukça ilginç bir coğrafi yapıya sahip Delik Deniz bulunuyor

Adeta "Hah işte burada denize girilir" dedirten koyun özelliği denize bir kapıdan açılıyor olması

Teknelerin giriş yapabileceği büyüklükte bir mağara girişi olan koy geniş bir havuz görünümünde

Etrafını çevreleyen muz bahçelerinin arasında ki patikadan ancak yürüyerek inilebilen sahili, çakıllı kumsal ve yukardan borularla gelen bir tatlı su çeşmesi haricinde başka hiçbir şey bulunmuyor

Aslına bakarsanız başka bir şey de aranmıyor

Doğa ile baş başa olmak isteyenler için oldukça farklı mekâna, denizden günü birlik tekne turlarına katılanlar ile yörenin yerli köy halkından bazı aile gelip yüzüyor veya bakirliğin tadını çıkarıyor

İniş çıkış biraz zahmetli, fakat buna değiyor

Yamacında bulunan Nohut Yeri badem ve muz yetiştiriyor

Çocuklar, yoldan geçen olursa badem uzatıyorlar, eğer bunlardan aldıysanız badem kabuklarını taşla kırıp kırıp yiyerek yüzmeye devam ediyorsunuz

Yörenin yamaçta olması nedeniyle muz bahçeleri ile yol üzerine kurulmuş olan yük teleferikleri mazotlu su motorları ile çalışıyor

Köylüler kestikleri muzları, bahçede kullandıkları gübreleri bu teleferikle taşıyorlar

Yörede Frenk İnciri olarak anılan üzeri dikenli olup tropik bir meyve olarak sevilen meyve ağaçlarına da rastlanıyor

Meyveler soğutup iştahla yenirken, kabızlığı giderici, afrodizyak etkisinin olduğundan söz ediliyor
Koru Denizi;;;;;;
Selinus Antik Kenti Hacı Musa Çayını yedeğine alıp uzandığı burun gibi sahile ulaşırken sterejik konuma sahip Selinus Kalesi Gazipaşa'nın hem doğusunu hem batısını görebilecek en yüksek tepede yer alıyor

Kaleye çıkmak isteyenler, Şekerhane köşkü, hamam, su kemerleri, antik kapı, Selinus mezar anıtı gibi çeşitli kalıntıları görerek Musa Çayı paralelinde ilerleyerek, dalgakıranlı büyük limanın yamacına geliyorlar

Burada kaleye çıkan merdivenleri tırmananlar, Kızılin Mağarasına doğru Gazipaşa'nın plajı, sahili, yat limanı, kıyı yerleşim alanının bütününü tepeden görebiliyorlar

Kalenin diğer tarafında ise İlginç bir kaya yapısı gözlenen Koru Denizi bulunuyor
Dünyada eşi benzeri olmayan doğal havuzlardan oluşan Koru Denizi kayaları denizi kendi kendine temizliyor

Kıyı taşlarının bir özelliği de deniz içindeyken işlenebilir özellikte olup, dışarı çıkarıldığında sertleşmesi olarak görülüyor

Bu nedenle yıllarca bu taşlar kesilerek su değirmen taşı olarak kullanılmış

Aynı ince gözenekli taşlar arasında lezzet kazanan mısır, buğday öğütülmüş

Taşların serin tutma ve dekoratif güzellik verme özelliğini de keşfedenler, inşa ettikleri evlerin duvarlarında yine Koru Denizi taşlarını kullanmışlar

Yıllarca gerek değirmentaşı, gerekse evler için taş kesen Lüle Abdurahman isimli kişinin ismine izafen Koru Denizine halk arasında Lüle Denizi de deniyor

Günümüzde bölge sit alanı olarak korunuyor, gün batımı izleniyor, fotoğraf çekiliyor, denize giriliyor
Yaylalar;
Gazipaşa'nın denizi ve sahilinden ayrılıp yaylara çıkmak isteyenler doğanca yolu üzerinde yöresel özellik taşıyan Hasdere otantik Türk Evlerinden çeşitli örnekler görebiliyorlar

Özellikle ahşap balkon ve çıkmaları, pencere kafesleri ile bacaları dikkat çeken tarihi evlerin birçoğunun yapımında inşaat malzemesi olarak harcına yumurta akı ilave edilmiş

Doğanca yolu üzerinde üç yatır bulunan Hasdere Türbesi ziyaret edilirken İnceağrı Köyü horasan tarzı yapımıyla en eski eve sahip olma özelliğini koruyor

Siyah üzümler, muz bahçeleri, keçiboynuzu ağaçları arasında uzanan asfalt yayla yolunda Doğanca Kalesi, Doğanca Kral Mezarları, Tiyatrosu ile yer alan antik kent, az görülmüş anıt mezarları ile dikkat çekiyor

Koyu gri büyük kaya kütlesi üzerine ustalıkla oyularak yapılmış olan mezarlar, cephesinde görünen kabartma portre insan figürleri, sütunlu, çatılı abidevi görüntüleri ile farklılaşıyor

Bozkaya Dağı, Yarıcak Pınarı, Yeşilyurt Mihrap Yaylası ile 1980 metreye ulaşıyor

Yaylalar Örcün Yaylası, Topsekisi Yaylası ile devam eden sin sinesi boyunca, sıcaktan kaçan yayla sakinlerinin yanı sıra, deve dikeni, çalbağ, sütlük otlarıyla beslenen hanım çobanlı koyun, keçi sürüleri sık sık görülüyor

Topsekisi Yaylası üç geçitli (Üçayaklı) Saç Ayağı Düdeni ile geçilirken, bitişiğinde Gök Kuzuluk Yaylası yer alıyor

Bir biri ardına sıralanmış tepe tepe sıralanmış Toros Dağlarının heybeti, günün mor, gri renklerinden, akşamın, turuncu, kırmızı, bordo, lacivert renklerine bürünürken kayalardan bile fışkıran çam, sedir ağaçları bu renklerden nasibini alarak akşamın kızıllığına boyanıyorlar

Yalçın kayalıkların zirvelerine yuva yapan, dairesel uçuşları dikkatle izlenen, geniş kanatlı koyu renkli kuşlar ise ne kadar yabanıl bir ortama yakın bulunduğunuzu hissettiriyorlar
Gazipaşa Ilıca Kaplıcası;
Aynı isimle anılan Ilıca Köyünde bulunan kaplıca Siyah su olarak da biliniyor

Etrafında hiçbir tesisin hatta hizmetin bulunmadığı kaplıca bölgesine sadece Gazipaşa değil Konya başta olmak üzere Türkiye'nin her yerinden gelen ziyaretçiler oluyor

Araçlarını kaplıcaya en yakın platforma bırakıp geride kalan 150 metrelik bölüme inerek burada kamp çadır kurup kamp yapanlar Siyah sudan şifa arıyorlar

Romatizma, kadın hastalıkları, mide, ülser, siyatik, lumbago tedavilerinde kullanılan kaplıca suyu için taş havuzlara giriliyor

Çamurlar sürülüyor, su içiliyor

Kaplıca suyunun yanı başında içme suyu çıkıyor

Bu sudan da beraberlerinde getirdikleri bidonlara dolduran ziyaretçiler, şifalı suyun boşa aktığı ilginç görünümlü kaplıca taşları üzerinden geçerek kamp yerlerine ulaşıyorlar

Kaplıca havuzu baylar ve bayanlar arasında dönüşümlü kullanılıyor

Belirli süre erkekler havuzda şifalı su içinde duruyor

Daha sonra aynı havuza bu defa hanımlar girip kaplıca suyunun etkisini bekliyorlar

Kaplıcanın müdavimleri, koltuk değneği ile gelip, değnekleri atarak yürüyenlerin çok olduğuna gözleri ile şahit olduklarını anlatıyorlar

Gaz pedalına bile basamayan, sızı içinde yaşayan bir başkası ise bu kaplıca suyu tedavisi sayesinde günde 15 km yol yürüyebildiğini belirtiyor
Fotoğraf severler için kaplıca da bulunan ve gri, siyah renk tonlarından oluşan şu yolu fotoğraf kompozisyonları bakımından ilginç olabilir