Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
tüberküloz, verem

Verem -Tüberküloz

Eski 07-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Verem -Tüberküloz




Dünya Sağlık Örgütünün araştırmalarına göre dünyada her yıl 8 milyon kişi vereme yakalanmakta, 3 milyon kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir Dünya nüfusunun üçte biri yani 19 milyar kişi verem mikrobuyla enfekte durumdadır Bunlardan en az 50 milyonunun klasik ilaçlara dirençli verem basilleri ile enfekte olduğu tahmin edilmektedir

Hastaların %75i sosyo-ekonomik bakımdan geri kalmış 13 ülkede ortaya çıkmaktadır Ancak 1985lerden sonra ileri endüstri ülkelerinde de artış olması, bu ülkeleri de konuya yeniden önem vermeye ve ciddi tedbirler almaya zorlamıştır

Ülkemizde durum incelendiğinde ise şu durum görülmektedir 1950lerde verem görülme sıklığı ve ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer almaktaydı 1945 yılında verem ölüm oranı yüzbinde 262 ve 1965 yılında hastalığa yakalanma oranı yüzbinde 172 idi 1953 yılından itibaren başlatılan aşı kampanyaları, açılan verem savaş dispanserleri ve sanatoryumlarda uygulanan tedavi hizmetleri, geniş halk kitlelerinin röntgenle tarama çalışmaları, Sağlık Bakanlığı, UNİCEF ve verem savaş derneklerinin destek ve faaliyetleri ile verem nedeniyle ölümler ve vereme yakalanma oranları hızla düşüş göstermiştir Bu düşüş halen devam etmekte olup bu gün verem ölüm oranı yüzbinde 28 ve vereme yakalanma oranı ise yüzbinde 29 civarındadır Ancak bu rakam Batı Avrupa ülkelerinden yüksek olup, amacımız bu ülkelerde olduğu gibi yüzbinde 10 oranının altına düşmektir Ülkemizde enfeksiyon havuzunun genişliği halen 12-15 milyon kişi civarındadır Hastalığın en sık görüldüğü bölge Marmara Bölgesi olup, bunu Güneydoğu Anadolu Bölgesi takip etmektedir Hastalığın en az görüldüğü bölgeler ise Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesidir

Günümüzde tüm dünyanın verem ile ilgili en önemli problemlerinden biri 1 kuşak etkin ilaçlara direnç kazanmış hasta sayılarının artma göstermesidir Özellikle tedavi programlarının iyi takip edilemediği ülkelerde bu oranlar inanılmaz boyutlara ulaşmaktadır Ülkemizde klasik ilaçlara direnç kazanmış veremli hasta sayısı 2000 civarında olup bu konu özel bir dikkatle takip edilmektedir

Ülkemizde veremle mücadeleyi yürütecek ciddi bir teşkilat mevcuttur Bu kuruluşlar aşılama ve tedavi hizmetlerini ücretsiz olarak halkımıza ulaştırmaktadır

1950lerde yapılan programların 1 amacı aşılama ve kitle taramaları idi, günümüzde ise en önemli amacımız, bulunan hastaların hatasız tedavilerinin temini olmalıdır Yeni hastaların bulunmasına yönelik özellikle kitle taramaları gibi çalışmalar ise ancak 2 sırada yer almaktadır Bu nedenle ülke çapında uygulanacak bir Tüberküloz Kontrol Programının düzenlenmesinde birinci önceliğin tedavi programı olduğu göz önüne alınmalıdır

2000li yıllara hitap edecek şekilde yeniden düzenlenen bir Ulusal Tüberküloz Kontrol Programımızın yeni aktiviteleri şunlardır:

Direkt gözlem altında tedavi stratejisinin uygulanması

Çok ilaca dirençli vakaların tedavisi projesi

BCG aşılama oranlarının %85in üzerine çıkarılması

Eğitim programlarına ağırlık verilmesi ve sürekli hale getirilmesi

Laboratuar ağının güçlendirilmesi

Göğüs hastalıkları hastanelerinin modernizasyonu

Tüm sağlık kuruluşlarında standardize edilmiş tanı ve tedavi ilkelerinin uygulanması

Tedaviye alınan tüm hastaların kayıt ve takip altına alınması

Gönüllü kuruluşlar ile işbirliği

Uluslararası kuruluşlar ile işbirliği

Verem hastalığı ile mücadele görüldüğü gibi meşakkatli, sabır isteyen, pahalı ve uzun yıllar içeren bir uygulamayı gerekmektedir Bir basil müspet tüberkülozlu hastanın yılda, 10-15 kişiyi enfekte ederek hastalığın kolayca yayılabilmesi yanında tedavinin en az 6 ay veya 9 ay devem ettirilmesi ve hasta ile birlikte ailesinin de takip edilmesi zorunluluğu, Tüberküloz Kontrol Programının ne kadar güç olduğunu göstermektedir Dünya Sağlık Örgütünün yaptığın araştırmalar göstermektedir ki; Türkiye gibi bir ülkede Etkili bir Tüberküloz Kontrol Programı ile Tüberküloz görülme sıklığının yarıya indirilmesi için 8 yıl geçmesi gerekmektedir

Halkımızdan bu konudaki en önemli beklentilerimiz ise şunlardır:

Çocuklarımızın aşılarının yapılması konusunda anne ve babaların duyarlı davranmaları BCG aşısının ilki 2 Ayını doldurunca , ikincisi ilkokul 1 Sınıfta yapılmaktadır Aşının hiçbir yan etkisi olmayıp koruyuculuğu yüksektir (%80)

Tüberküloz teşhis ve tedavisi Bakanlığımız tarafından ücretsiz olarak yapılmaktadır Tüberküloz şüphesi olan tüm hastalarımızın en yakın sağlık kuruluşuna ( özellikle verem savaş dispanserine) başvurarak gerekli tetkikleri yaptırmaları gerekmektedir

Tedaviye alınan hastaların tedavilerini aksatmadan devam etmeleri ve aile bireylerini kontrole getirmeleri gerekmektedir

Bu tedavinin kesintisiz devamı halinde şifa oranı %100 civarındadır

Türkiye zaten geçmişte de, çok başarılı bir Verem Savaşı örneği sergilemiştir Bugün de Bakanlığımıza 271 Verem Savaş Dispanseri, 22 Göğüs Hastalıkları Hastanesi, 11 Verem Pavyonu, diğer kuruluşlara bağlı 7 Göğüs Hastalıkları Hastanesinden oluşmuş geniş bir teşkilat ile, bu mücadele için pek çok ülkeden hatta bazı çok gelişmiş ülkelerden bile daha şanslı durumdadırTÜBERKÜLOZ (VEREM)

Ocak ayının ilk haftası Verem Savaş Haftası olarak kutlanmaktadır Verem hastalığının etkeni olan Koch Basili İlk defa 1882 yılında Robert KOCH tarafından gösterilmiştir Bu basil en çok akciğere daha sonra böbrek,kemik,mide-barsak sistemi,deri,merkezi sinir sistemi ve lenf sistemini tercih eder

BULAŞMA

Uzun yıllar,verem mikrobunun hemen her yolla ve kolayca bulaşabildiği sanılmıştır Bugün bile,bulaşmanın,hastaların balgamlarından toza toprağa karışan basillerin inhalasyonu (solunması) ya da hastalarla aynı kap-kacağı kullanmakla olduğu inancı hayli yaygındır

Tüberküloz basilinin akciğerlere yerleşip çoğalabilmesi için akciğerin en uç noktalarına kadar ulaşması gerekmektedir Bu uç noktalara ulaşmayan,ağız ve burnun iç yüzeylerinde ve bronşlarda tutulan basiller çoğalamamakta ve dışarı atılmaktadır Bu uç noktalara geçiş yolları son derece dar olduğundan buralardan toz toprak gibi büyük partiküllerin geçmesi de mümkün olmamaktadır Toz ve toprakla bulaşmayı imkansızlaştıran bir faktör de basillerin gün ışığından çok çabuk etkilenmeleridir Bulaşma pratik olarak yalnızca,damlacık çekirdeği tabir edilen ve hastaların öksürük ve aksırıklarıyla meydana gelebilen, aerosol şeklindeki parçacıkların üzerindeki basillerle olmaktadır Hafiflikleri nedeniyle uzun süre havada asılı kalabilen bu parçacıkların üzerindeki basiller güneş ışığı giren bir ortamda 1-2 saat içersinde ölürler,güneş ışığı girmeyen loş yerlerde ise (sinema,bar,cezaevi koğuşları vs ) uzun süre canlı kalabilirler

Damlacık çekirdekleri yalnız öksürük ve aksırıkla meydana gelebilmektedir Bu nedenle öksürük bulaşma açısından en çok dikkat edilmesi gereken bulgudur

Öksürük akciğer tüberküloz olgularının % 75 inde bulunmaktadır Öksürmeyen hastaların pratik olarak bulaştırıcı olmadıkları kabul edilmektedir

Meme tüberkülozlu ineklerin kaynatılmadan içilen sütlerinden de bulaşma olabilmektedir Bu tür bulaşma ender olup veremle savaşta hiçbir önceliği olmayan sindirim sistemi tüberkülozuna yol açmaktadır

BELİRTİLER

1- Halsizlik,yorgunluk,iştahsızlık,zayıflama ve gece terlemesi

2- Ateş

3- Öksürük,balgam ve kan tükürme

4- Göğüs kafesinin yan tarafının ağrısı

TEŞHiS

1- Hasta öyküsü ve fizik muayene

2- Radyoloji

3- Tüberkülin Testi

4- Balgam tetkiki

5- Kesin tanı kültür çalışmasıyla konur

TEDAVi

İlaçla iyileşme oranı çok yüksektir Önemli olan ilaçları belirtilen doz ve sürede kullanmaktır Hastanın kendisi ve çevresindekilerin kontrolleri önemlidir

KORUNMA

1- BCG Aşısı ile korunma

2- İlaçla korunma

BCG Aşısıyla Korunma: Mikrobun zayıflatılmış bir türünden yapılan aşıdır Ülkemizde uygulanan verem aşı şeması ;

İlk aşı : Bebek 2 ayını doldurunca

Rapel : İlkokul 1 Sınıfta

İlaçla Korunma : Veremle savaşın temel amacı insanların verem mikrobuyla karşılanmalarını önlemektir Bunun en etkili yolu erken teşhis ve düzenli tedavidir Erken teşhiste ne kadar başarılı olunsa da çoğu zaman, hastaların yakın temaslılarının enfekte olmaları önlenememektedir Mikrop kapmalarını önleyemediğimiz insanları ilaçla koruyarak hastalanma ihtimalini en aza indirmek ve bu suretle yeni enfeksiyon kaynaklarının ortaya çıkışını önlemek de verem savaşın önemli ilkelerinden biridir

VEREMLE SAVAŞ KAVRAMI ve İLKELERİ

Veremle savaşta amaç,insanların tüberküloz basili ile enfekte olmalarını önlemektir Çünkü basille enfekte olan kişi hemen hastalanmasa bile yaşadığı sürece hastalanma riski altındadır Bu nedenle hastalık kaynaklarını olabildiğince erken teşhis etmek ve bunları yeterli süre ve düzenli olarak tedavi etmek verem savaşın temel ilkesidir

Olası bir enfeksiyona karşı,insanları BCG aşısıyla bağışıklamak ve enfekte kişileri de olabildiğince erken teşhis ederek ilaçla korumak ve bu suretle hastalanma riskini asgariye düşürmek de verem savaşın diğer iki önemli ilkesidir

ÇOCUKLARINIZI MUTLAKA BCG AŞISIYLA AŞILATINIZ Bu konuda bilgi için verem savaş dispanserlerine,sağlık ocaklarına başvurabilirsiniz

Kaynak: Sağlık Rehberi

Alıntı Yaparak Cevapla

Verem -Tüberküloz

Eski 07-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Verem -Tüberküloz




Dünya Sağlık Örgütünün araştırmalarına göre dünyada her yıl 8 milyon kişi vereme yakalanmakta, 3 milyon kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir Dünya nüfusunun üçte biri yani 19 milyar kişi verem mikrobuyla enfekte durumdadır Bunlardan en az 50 milyonunun klasik ilaçlara dirençli verem basilleri ile enfekte olduğu tahmin edilmektedir

Hastaların %75i sosyo-ekonomik bakımdan geri kalmış 13 ülkede ortaya çıkmaktadır Ancak 1985lerden sonra ileri endüstri ülkelerinde de artış olması, bu ülkeleri de konuya yeniden önem vermeye ve ciddi tedbirler almaya zorlamıştır

Ülkemizde durum incelendiğinde ise şu durum görülmektedir 1950lerde verem görülme sıklığı ve ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer almaktaydı 1945 yılında verem ölüm oranı yüzbinde 262 ve 1965 yılında hastalığa yakalanma oranı yüzbinde 172 idi 1953 yılından itibaren başlatılan aşı kampanyaları, açılan verem savaş dispanserleri ve sanatoryumlarda uygulanan tedavi hizmetleri, geniş halk kitlelerinin röntgenle tarama çalışmaları, Sağlık Bakanlığı, UNİCEF ve verem savaş derneklerinin destek ve faaliyetleri ile verem nedeniyle ölümler ve vereme yakalanma oranları hızla düşüş göstermiştir Bu düşüş halen devam etmekte olup bu gün verem ölüm oranı yüzbinde 28 ve vereme yakalanma oranı ise yüzbinde 29 civarındadır Ancak bu rakam Batı Avrupa ülkelerinden yüksek olup, amacımız bu ülkelerde olduğu gibi yüzbinde 10 oranının altına düşmektir Ülkemizde enfeksiyon havuzunun genişliği halen 12-15 milyon kişi civarındadır Hastalığın en sık görüldüğü bölge Marmara Bölgesi olup, bunu Güneydoğu Anadolu Bölgesi takip etmektedir Hastalığın en az görüldüğü bölgeler ise Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesidir

Günümüzde tüm dünyanın verem ile ilgili en önemli problemlerinden biri 1 kuşak etkin ilaçlara direnç kazanmış hasta sayılarının artma göstermesidir Özellikle tedavi programlarının iyi takip edilemediği ülkelerde bu oranlar inanılmaz boyutlara ulaşmaktadır Ülkemizde klasik ilaçlara direnç kazanmış veremli hasta sayısı 2000 civarında olup bu konu özel bir dikkatle takip edilmektedir

Ülkemizde veremle mücadeleyi yürütecek ciddi bir teşkilat mevcuttur Bu kuruluşlar aşılama ve tedavi hizmetlerini ücretsiz olarak halkımıza ulaştırmaktadır

1950lerde yapılan programların 1 amacı aşılama ve kitle taramaları idi, günümüzde ise en önemli amacımız, bulunan hastaların hatasız tedavilerinin temini olmalıdır Yeni hastaların bulunmasına yönelik özellikle kitle taramaları gibi çalışmalar ise ancak 2 sırada yer almaktadır Bu nedenle ülke çapında uygulanacak bir Tüberküloz Kontrol Programının düzenlenmesinde birinci önceliğin tedavi programı olduğu göz önüne alınmalıdır

2000li yıllara hitap edecek şekilde yeniden düzenlenen bir Ulusal Tüberküloz Kontrol Programımızın yeni aktiviteleri şunlardır:

Direkt gözlem altında tedavi stratejisinin uygulanması

Çok ilaca dirençli vakaların tedavisi projesi

BCG aşılama oranlarının %85in üzerine çıkarılması

Eğitim programlarına ağırlık verilmesi ve sürekli hale getirilmesi

Laboratuar ağının güçlendirilmesi

Göğüs hastalıkları hastanelerinin modernizasyonu

Tüm sağlık kuruluşlarında standardize edilmiş tanı ve tedavi ilkelerinin uygulanması

Tedaviye alınan tüm hastaların kayıt ve takip altına alınması

Gönüllü kuruluşlar ile işbirliği

Uluslararası kuruluşlar ile işbirliği

Verem hastalığı ile mücadele görüldüğü gibi meşakkatli, sabır isteyen, pahalı ve uzun yıllar içeren bir uygulamayı gerekmektedir Bir basil müspet tüberkülozlu hastanın yılda, 10-15 kişiyi enfekte ederek hastalığın kolayca yayılabilmesi yanında tedavinin en az 6 ay veya 9 ay devem ettirilmesi ve hasta ile birlikte ailesinin de takip edilmesi zorunluluğu, Tüberküloz Kontrol Programının ne kadar güç olduğunu göstermektedir Dünya Sağlık Örgütünün yaptığın araştırmalar göstermektedir ki; Türkiye gibi bir ülkede Etkili bir Tüberküloz Kontrol Programı ile Tüberküloz görülme sıklığının yarıya indirilmesi için 8 yıl geçmesi gerekmektedir

Halkımızdan bu konudaki en önemli beklentilerimiz ise şunlardır:

Çocuklarımızın aşılarının yapılması konusunda anne ve babaların duyarlı davranmaları BCG aşısının ilki 2 Ayını doldurunca , ikincisi ilkokul 1 Sınıfta yapılmaktadır Aşının hiçbir yan etkisi olmayıp koruyuculuğu yüksektir (%80)

Tüberküloz teşhis ve tedavisi Bakanlığımız tarafından ücretsiz olarak yapılmaktadır Tüberküloz şüphesi olan tüm hastalarımızın en yakın sağlık kuruluşuna ( özellikle verem savaş dispanserine) başvurarak gerekli tetkikleri yaptırmaları gerekmektedir

Tedaviye alınan hastaların tedavilerini aksatmadan devam etmeleri ve aile bireylerini kontrole getirmeleri gerekmektedir

Bu tedavinin kesintisiz devamı halinde şifa oranı %100 civarındadır

Türkiye zaten geçmişte de, çok başarılı bir Verem Savaşı örneği sergilemiştir Bugün de Bakanlığımıza 271 Verem Savaş Dispanseri, 22 Göğüs Hastalıkları Hastanesi, 11 Verem Pavyonu, diğer kuruluşlara bağlı 7 Göğüs Hastalıkları Hastanesinden oluşmuş geniş bir teşkilat ile, bu mücadele için pek çok ülkeden hatta bazı çok gelişmiş ülkelerden bile daha şanslı durumdadırTÜBERKÜLOZ (VEREM)

Ocak ayının ilk haftası Verem Savaş Haftası olarak kutlanmaktadır Verem hastalığının etkeni olan Koch Basili İlk defa 1882 yılında Robert KOCH tarafından gösterilmiştir Bu basil en çok akciğere daha sonra böbrek,kemik,mide-barsak sistemi,deri,merkezi sinir sistemi ve lenf sistemini tercih eder

BULAŞMA

Uzun yıllar,verem mikrobunun hemen her yolla ve kolayca bulaşabildiği sanılmıştır Bugün bile,bulaşmanın,hastaların balgamlarından toza toprağa karışan basillerin inhalasyonu (solunması) ya da hastalarla aynı kap-kacağı kullanmakla olduğu inancı hayli yaygındır

Tüberküloz basilinin akciğerlere yerleşip çoğalabilmesi için akciğerin en uç noktalarına kadar ulaşması gerekmektedir Bu uç noktalara ulaşmayan,ağız ve burnun iç yüzeylerinde ve bronşlarda tutulan basiller çoğalamamakta ve dışarı atılmaktadır Bu uç noktalara geçiş yolları son derece dar olduğundan buralardan toz toprak gibi büyük partiküllerin geçmesi de mümkün olmamaktadır Toz ve toprakla bulaşmayı imkansızlaştıran bir faktör de basillerin gün ışığından çok çabuk etkilenmeleridir Bulaşma pratik olarak yalnızca,damlacık çekirdeği tabir edilen ve hastaların öksürük ve aksırıklarıyla meydana gelebilen, aerosol şeklindeki parçacıkların üzerindeki basillerle olmaktadır Hafiflikleri nedeniyle uzun süre havada asılı kalabilen bu parçacıkların üzerindeki basiller güneş ışığı giren bir ortamda 1-2 saat içersinde ölürler,güneş ışığı girmeyen loş yerlerde ise (sinema,bar,cezaevi koğuşları vs ) uzun süre canlı kalabilirler

Damlacık çekirdekleri yalnız öksürük ve aksırıkla meydana gelebilmektedir Bu nedenle öksürük bulaşma açısından en çok dikkat edilmesi gereken bulgudur

Öksürük akciğer tüberküloz olgularının % 75 inde bulunmaktadır Öksürmeyen hastaların pratik olarak bulaştırıcı olmadıkları kabul edilmektedir

Meme tüberkülozlu ineklerin kaynatılmadan içilen sütlerinden de bulaşma olabilmektedir Bu tür bulaşma ender olup veremle savaşta hiçbir önceliği olmayan sindirim sistemi tüberkülozuna yol açmaktadır

BELİRTİLER

1- Halsizlik,yorgunluk,iştahsızlık,zayıflama ve gece terlemesi

2- Ateş

3- Öksürük,balgam ve kan tükürme

4- Göğüs kafesinin yan tarafının ağrısı

TEŞHiS

1- Hasta öyküsü ve fizik muayene

2- Radyoloji

3- Tüberkülin Testi

4- Balgam tetkiki

5- Kesin tanı kültür çalışmasıyla konur

TEDAVi

İlaçla iyileşme oranı çok yüksektir Önemli olan ilaçları belirtilen doz ve sürede kullanmaktır Hastanın kendisi ve çevresindekilerin kontrolleri önemlidir

KORUNMA

1- BCG Aşısı ile korunma

2- İlaçla korunma

BCG Aşısıyla Korunma: Mikrobun zayıflatılmış bir türünden yapılan aşıdır Ülkemizde uygulanan verem aşı şeması ;

İlk aşı : Bebek 2 ayını doldurunca

Rapel : İlkokul 1 Sınıfta

İlaçla Korunma : Veremle savaşın temel amacı insanların verem mikrobuyla karşılanmalarını önlemektir Bunun en etkili yolu erken teşhis ve düzenli tedavidir Erken teşhiste ne kadar başarılı olunsa da çoğu zaman, hastaların yakın temaslılarının enfekte olmaları önlenememektedir Mikrop kapmalarını önleyemediğimiz insanları ilaçla koruyarak hastalanma ihtimalini en aza indirmek ve bu suretle yeni enfeksiyon kaynaklarının ortaya çıkışını önlemek de verem savaşın önemli ilkelerinden biridir

VEREMLE SAVAŞ KAVRAMI ve İLKELERİ

Veremle savaşta amaç,insanların tüberküloz basili ile enfekte olmalarını önlemektir Çünkü basille enfekte olan kişi hemen hastalanmasa bile yaşadığı sürece hastalanma riski altındadır Bu nedenle hastalık kaynaklarını olabildiğince erken teşhis etmek ve bunları yeterli süre ve düzenli olarak tedavi etmek verem savaşın temel ilkesidir

Olası bir enfeksiyona karşı,insanları BCG aşısıyla bağışıklamak ve enfekte kişileri de olabildiğince erken teşhis ederek ilaçla korumak ve bu suretle hastalanma riskini asgariye düşürmek de verem savaşın diğer iki önemli ilkesidir

ÇOCUKLARINIZI MUTLAKA BCG AŞISIYLA AŞILATINIZ Bu konuda bilgi için verem savaş dispanserlerine,sağlık ocaklarına başvurabilirsiniz

Kaynak: Sağlık Rehberi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.