07-22-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kaygı(Sorge)-Martin Heidegger

(1889-1976)
Ekzistensin içeriği kaygıdır o halde “Kaygı” olarak insan nedir?
Dasein tanımı itibarıyla dünya içrek bir varlıktır O boş bir mekanda,yalıtık halde bulunmaz Tam tersine kendisini daima dünya içinde bulan (in-der-welt sein) Varolandır O halde ,Kaygı olarak insan işte budur(in-der-welt-sein)
Heidegger ,Dasein kavramına ilişkin getirdiği yukarıdaki açılımla epistomoloji (bilgi felsefesi) alanına ait çok hassas bir meselede muhalif tutum sergilemiş olmaktadır
Bunu açmakta fayda var…Epistemoloji (bilgi felsefesi) tartışmalarının klasik kabullerinden birisi “özne ile nesnenin ayrılığı” üzerinedir Ben (Ich) ve bana görünen dışarısı (dünya) olarak bakıldığında fizikçiyi , mikrobiyologu ve idealist felsefeciyi meşgul eden bilgi edinme sorunu kendiliğinden çözümlenmiş gibi görünür Kant , transandantal felsefesinde dış dünyanın “bilen özneye” ancak fenomenler şeklinde açık olduğunu ve fenomenlerin ardındaki “gerçek dünya”ya ancak “Ding an Sich” yani “kendinde şey” olarak düşünsel zeminde (intelligibilite) bir gönderme yapılabileceğini söylemişti
Buna mukabil özne nesne ayrımını hala tartışma konusu yapanlar da vardır Mesela bunlardan birisi Jacobi,birisi Dilthey ve diğeri filozofumuz Heideggerdir Jacobi, gerçekliği insanın karşısına alan özne nesne ayrımını reddeder Hollandalı filozof Hemsterhuis’ten aldığı ifadeyi kullanarak ; “her şeyi kapsayan yaşama duygusu” kategorisi ile özne nesne ayrılığını aşmaya girişir “Yaşama duygusu”; bir romans,heyecan,gerçeklikle kökeninde ve doğrudan bir bütünleşme, bir uyumu yansıtır Jacobi’nin heyecansal olarak katılmış olmayı ifade eden “heyecansal katılmışlık-Gestimmtheit” sözü,Heidegger tarafından sıkça kullanılır Bu dünya insanın her zaman “heyecansal katılma” içinde tanıdığı bir dünyadır
Dilthey’de “yaşam bağı-lebenszug” kategorisi ile yapay gördüğü özne-nesne ayrımına yüklenir İnsan bir şey hakkında soru sorarken bile(bunu nasıl görüyorum?) yaşam bağı içersinde onu kavramış durumdadır Heidegger Jacobi ve Dilthey’den farklı bir şey söylemez Dasein, dünyada olarak,insanın çevreye(Umwelt) sımsıkı bağlı bir Ne’lik olduğunu gösterir Bu noktada filozofların klasik bilim anlayışından uzak düştükleri de görülmektedir
Kaygının yapısal yönü
Kaygının üç yapısal yönü vardır:
1 Dünyayı önünde bulma(sich vorweg)
Ekzistens,dünyayı önünde bulandır Yaşam kendisini yapabilme olarak,imkan olarak açar Kierkegaard’ın imkanlar hakkındaki imkan olarak bahsettiğidir bu
2 Henüz içinde bulunma(schon sein in)
İnsanın dünyaya atılmış olmasıdır(geworfen) İnsan dünyanın içinde ve dünyayla birlikte bulunmaklığı yaşar Bu bağ bilgi öznesi-bilgi nesnesi arasında olduğu varsayılan türden bir bağ değildir aksine dünya içinde ve dünyayla birlikte yaşanan bir heyecandır Dilthey’in yaşam bağı kategorisine uyar Heidegger temel heyecanların çoğunu varlığı unutmaktan sorumlu tutar İronik biçimde bu heyecanlardan birisini sorumluluktan azade tutar ki bu da “korku”dur Korku ve kaygı duygusunu, Kiekegaard’ın “düşmüş halde birlikte yaşayanların dünyası” dediği ve kısaca “Man alanı”(herkesin herkes gibi düşünüp eylediği alan) olarak adlandırdığı dünyadan Varlık’a doğru tek çıkış yolu ve çaresi olarak olumlar Kierkegaard insanın nereden geldiğini bilemediği bir dünyada hissettiği tanrı korkusu(dread) bahsediyordu Heidegger’de duyulan korku ise hiçlik ile yüz yüze gelindiğinde duyulan korkudur Hiçliğin Varlık anlamına geldiğini de unutmamak gerekir O halde Man alanında yaşayan düşmüş insan korku sayesinde varlıkla yüzleşir,Man alanından çıkar ve ekzistans olur
”Korku Hiçi açığa çıkarır”
3 Çevresinde olma(sein bei)
Bu kaygı düşmüşlükle ilgilidir İnsan daima şeylerin çevresinde bulunur (bei den dingen) “el altında olan onu meşgul eder” Bir bardak nedir?O kendisini oluşturan cam yapıyla tanımlanabilir mi?Bardağın “içmek üzere” yapıldığı aşikardır Bardak el altında olan bir şeydir İhtiyaç duyduğumuz diğer el altında olan şeyler gibi bir şeydir Dünya bize çıplak nesneler ile görünmez Onlar her zaman ihtiyacımız olan ve olmayan biçimlerde görünür Bu insanın pratik bir dünyada yaşaması demektir
Güvenli bir çevrede yaşamak,yaşamı kolaylaştıran araç ve gereçlerle çevrili olmak Kierkegaard böylesi bir dünyada yaşayan insanı “Man (herkes) insanı” olarak adlandırır Bu insan herkes ne düşünürse ne yaparsa onu düşünür ve yapar
*
|
|
|