07-22-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bilimsel Devrimlerin Yapısı-Kuhn

1922–1996 yılları arasında yaşamış olan Amerikalı felsefeci ve bilim insanı olan Thomas Kuhn akademik anlamda aslen bilim felsefecisi ve tarihçisi olarak bilinmektedir
Fizik eğitimi almasının yanı sıra edebiyat ve felsefe dersleri de alan Kuhn doktora çalışmaları sırasında verdiği bilim tarihi kurslarının ardından akademik hayatına bilim tarihçici ve felsefecisi olarak devam etmiştir
Bilim felsefesi ve yöntemine ilişkin kaleme aldığı “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” adlı eseri bu alanda bilim dünyasında oldukça geniş yankı yaratmış ve konuya ilişkin analizi bakımından farklı bir yer edinmiştir
Kuhn bilimsel süreci –ya da ardışık ayrık süreçleri- bir dönüşüm halinde kabul etmiştir Buna göre bilimsel süreçler “Bilim öncesi dönem” ile başlamaktadır Bu evre gelişim göstererek “Normal bilim” yani o anda kabul gören normlara-kurallara bağlı olarak işleyen bir bilim halini almaktadır Kuhn’un tabiri ile normal bilim, geçmişte kazanılmış bir ya da daha fazla bilimsel başarı üzerine sağlam olarak oturtulmuş araştırma anlamında kullanılmaktadır
Bilimin normlara bağlanmış bu hali öyle bir koruyuculuk içerisindedir ki, bu bilimin uygulayıcılarının bu temel kabul ettikleri normlara bağlı olduklarını düşündüğümüzde ortaya görünmeyen bir akademik kurul çıkmaktadır Sınırları ve kuralları-doğruları belli olan bir düşünce sisteminin görünmeyen muhafızlığı demek de yanlış olmayacaktır Normal bilim ile doğrudan ilişkili olarak Kuhn, paradigma kavramı üzerinde durmuştur
Bilimsel devrimlerin yapısı adlı eser içerisinde Kuhn’a ait yirmiden fazla paradigma tanımı yapılsa da basit bir dil ile paradigma, uzun deneyimlerini ve kanıtlarını içerisinde barındıran, kabul görüp hakim bir hal alacak düşüncenin-modelin zaman içerisinde var olan ilk örneğidir
Kuhn, adı geçen eserinde pek çok noktada o güne kadarki genel görüşten kopuşlar sergilemiştir Karl Popper’den layacak olursak Popper, bilimin her zaman sürekli devrim halinde olduğunu ve bilim tarihinin sürekli tahmin etme ve bu tahminleri çürütme eylemiyle dolu olduğunu düşünmektedir Kuhn ise bilim tarihinin koruyucu tutumların hâkim olduğu uzun dönemler ile belirlendiğini öne sürmüştür Bu koruyucu tutumdan kasıt alanı ve değerler dizisi belli düşünce sistemleri, yani paradigmadır Kuhn’a göre yer yer bu dönemlere müdahale gerekmekte ve bu anlarda paradigmadan bir diğer paradigmaya bir sıçrayış-atlayış gerçekleşmektedir
Paradigmalar arasında herhangi bir bağ ya da köprü bulunmaması nedeniyle bu geçiş için bir sıçrama demek daha uygun olacaktır Sıçramanın olduğu yani bir paradigmadan diğerine geçildiği bir ortamda herhangi bir nedenle eski görüşe bağlı kalanlar zamanla bu bilim alanındaki camiadan silinirler ve çalışmaları kimse tarafından ciddiye alınmamaya, bu “yeni normlara” uygun olmamaya başlar Yeni paradigma beraberinde söz konusu bilim alanının daha yeni bir tanımını beraberinde getirdiği için çalışmalarını bu yeni tanıma uydurmayı beceremeyenler veya bunu istemeyenler gidişattan ayrı kalmak durumundadırlar Bu söz konusu yeni paradigma içerisinde yapılan tüm çalışmalardan ve ilerlemelerden ayrı kalmak, hiçbir suretle inşa edilen bilgi birikimine bir taş daha ekleme hakkına sahip olamayacaklardır 
İnsanoğlunun bilimi çekici bulması ve uğraşması için yararlı olma arzusu, yenilikleri keşfetmenin heyecanı ve doğaya ilişkin yeni bir düzenlilik bulma umudu gibi birçok farklı neden olabilir Normal bilim yaparken, araştırmacı bir kez araştırmaya giriştikten sonra bu kişiyi dürten amaç bambaşka bir nitelik kazanır Artık kişinin tek düşüncesi, eğer ki becerisini yeterince iyi kullanabilirse o ana kadar kimsenin çözmediği ya da onun kadar iyi çözemediği zorlu bir bulmacayı çözebilme inancı ve iddiasıdır Şüphesiz ki bu bulmaca da paradigma sınırları çerçevesinde sınırları belli olan, paradigmaya özgü araç ve beklenen sonuçları içeren bir bulmacadır
Bilim insanının dünyayı anlamaya ilişkin çıktığı yolda dünyaya kazandıracağı düzenin kapsamını ve kesinliğini arttırma gayesini devamlı taşıması gerekmektedir Bunu yapabilmek için de yola çıktığı amaca ilişkin mümkün olduğunca alt birimlere inebilen ampirik çalışmalar-uygulamalar yapması gerekmektedir
Gelişmiş ya da olgunlaşmış diye tabir edeceğimiz bir bilim dalı içerisinde araştırma yapan bir kişiye yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu bilime ilişkin daha önceden paradigmanın sınırları ve kapsamı içinde bazı nitelikler verilmektedir Bu kişi hali hazırda orada duran kuralları ve bilgileri kullanarak kendinden de oldukça emin bir biçimde önünde duran bulmacayı çözmeye koyulur
Bulmacanın sonucu bir yenilik olarak kabul edilebilir, ancak bir sürpriz değildir Zira paradigmadan bir kopuş değil paradigmayı güçlendiren doğrulayan bir unsur olarak kabul edilir
*
|
|
|