|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
hâkim, ile, ilgili, kamil, muhammed’in, risalesi, seyyid, tabiat, tibâu’ttâmm |
![]() |
Seyyid Hakîm Muhammed’İn Kâmil Tabiat (Et- Tibâu’T-Tâmm) İle İlgili Bir Risalesi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Seyyid Hakîm Muhammed’İn Kâmil Tabiat (Et- Tibâu’T-Tâmm) İle İlgili Bir RisalesiA- Risâlenin Tanıtımı ve Konusu Tespit edebildiğimiz kadarı ile Seyyid Hakîm Muhammed’in bu risâlesinin tek nüshası bulunmaktadır ![]() kesin bir fikre sahip değiliz ![]() Efendi)’nde 26920 numarada kayıtlı olan bir mecmuanın 22-25 ![]() bir hat ile yazma halinde bulunmaktadır ![]() Risâle, yukarıda bahsettiğimiz mecmuanın 22 ![]() ayrılan bir paragraftan itibaren başlamakta ve tam olan diğer sayfalarında ortalama 17-18 satır bulunmaktadır ![]() ![]() Bazı satırlarda, kelimelerin üzeri karalanıp düzeltmeler yapılmış (mahv-ü ispat), bazı satırlarda da ok çıkarmak suretiyle kenar boşluklara, ya eksik kalan bir cümleyi tamamlayan yarım cümleler (tetimme) veya kısa açıklamalar (haşiye) yapılmıştır ![]() son kısmında müellif, Şihabeddin Sühreverdî’nin el yazması olduğunu iddia ettiği bir risâleden, kısa bir da yapmıştır ![]() yapıldığı hakkında bir açıklama bulunmamaktadır ![]() Risâlede, hem yazının okunaksız olması hem de yabancı sözcüklere yer verilmesi 1 Mecritî’nin Gâyetü’l-Hakîm’indeki bu bölüm, XVII ![]() ![]() tarafından, müstakil bir eser olarak istinsah edilmiştir ![]() edildiklerine dair her hangi bir bilgi bulunmamaktadır ![]() 2145 numarada kayıtlı bulunmaktadır ![]() Mahfî görülmekte ise de, nüshalar üzerinde yaptığımız incelemede, böyle bir isme rastlayamadık ![]() 252 Seyyid Hakîm Muhammed’in ![]() ![]() ![]() yüzünden okumakta zorluk çektiğimiz bazı kelimeler bulunmaktadır ![]() kısmı hiç okunamadığı için, metinde yerleri boş bırakılmış; bir kısmı ise metnin siyak ve sibakından tahmin edilmeye çalışılmış olup, gerekli açıklamalar dip notlarda belirtilmiştir ![]() Okumada güçlük çekilen kelimeler ve metindeki ifade bozuklukları yüzünden, bazı cümleler tam olarak anlaşılır bir vaziyette bulunmadığı için, tercümede ara sıra anlam bozuklukları göze çarpabilir ![]() bu risâleyi tercüme etmeye çalıştık ![]() Risâle, adından da anlaşılacağı gibi Kâmil Tabiat (et-Tıbau’t-Tâmm)’ı konu edinmektedir ![]() kullanılan bir terim olmakla birlikte, felsefî bir terim olarak da karşımıza çıkmaktadır ![]() incelemeye çalıştığımız bu risâle de, felsefe ile ilgili olduğu için, sadece felsefede kullanılan Kâmil Tabiat hakkında kısaca bilgi vermeye çalışacağız ![]() Kâmil Tabiat, özellikle İşrakî İslâm filozofları tarafından kullanılan, felsefî bir terimdir ![]() varlıklar olarak adlandırılan varlıklardan, akıl sahibi varlıkları (insanlar) idare eden, onları koruyup gözeten ve bilgilendiren bir varlıktır ![]() eşi, semavî rehberi, manevî babası ve türünün mükemmel örneği (prototip) de denilmektedir2 ![]() karşılaştırılmakta veya bunlardan birisi olabileceği yönünde değişik görüşler bulunmaktadır3 ![]() Bazı iddialara göre, Hermes tarafından ortaya atılan ve ondan da, Yunanlılar’a geçen Kâmil Tabiat fikrini, Aristoteles de, talebesi Büyük İskender’e öğretmiş4 ve bu sayede, İskender cihan imparatoru olmuştur ![]() Henry Corbin’e göre ise Kâmil Tabiat fikri, Sokrates’e izafe edilmektedir5 ![]() Kâmil Tabiat’tan bahseden bütün eserlerde olduğu gibi, Seyyid Hakîm Muhammed’in bu risâlesinde de, Aristoteles’e ait olduğu iddia edilen “Estimahis” isimli bir eserden bahsedilmekte ve bu eserde, Aristoteles’in Kâmil Tabiat’ı nasıl tanımladığı belirtilmektedir ![]() kaynaklarda bulunmamaktadır ![]() bahsetmekte, fakat müellifinin Aristoteles değil Hermes olduğunu zikretmekte,6 ancak, eserin muhtevası hakkında herhangi bir bilgi vermemektedir ![]() Araştırmamızın konusu, Seyyid Hakîm Muhammed’in Kâmil Tabiat hakkındaki risâlesi olduğu için, burada, risâledeki kavramlar hakkında fazla bilgi vermeyi gereksiz Kâmil Tabiat Risâlesi’nin Tercümesi Rahman ve rahim olan Allah’ın adı ile, Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun ![]() onun evlat ve ashabının üzerine olusun ![]() Bu, Kâmil Tabiat (et-Tıbai’t- Tâm)’ı incelemeye yönelik bir risâledir ![]() Ben; kerim, tek, hiçbir şeye muhtaç olmayan, her hayır ve mededin sahibi (Allah)’nin lütfuna muhtaç olan Seyyid Hakîm Muhammed’im ![]() had ve adedin oluşturmadığı hüküm sahibi olan (Allah)’ı, her türlü noksan sıfatlardan tekrar tekrar tenzih ederim ![]() Bilmiş ol(unuz) ki, gençlik dönemimde, Kâmil Tabiat’ı12, alim, salih, takva ve hikmet sahibi bir kişiden öğrendim ![]() ![]() Bu kişi (bana bu ilmi) telkin etti ![]() ilginç şeyler öğrendim ![]() bu bilgileri ona arz ettim ![]() ![]() Daha sonra geniş bilgi ve dirayet sahibi olan Allah dostlarından bir veli ile bir araya geldim ![]() 9 ?? ![]() ?? ?? ???? " " 10 ???? ![]() ?? ?? " " ?? 11 ??????? ![]() ????????? ?? 12 Bu ifadeden Kâmil Tabiat’ın bir ilim olarak görüldüğünü anlamaktayız ![]() 257 F ![]() ![]() Sırru’l-Mektûm)13 isimli eserinde, Kâmil Tabiat ile ilgili nakillerde bulunmuş ve kendisine kitaplardan aktarılan şeyler hakkında bir hüküm vermişti ![]() bilmiyordu” ![]() İmam Mecritî14 de, “Gâye”15 isimli eserinin riyaziyyat ile ilgili bölümünde, bu konudan bahsetmek suretiyle, bu (Kâmil Tabiat)’na açıklık getirdi ![]() şey gizlenip, açıklığa kavuşturulmadı ![]() odaklanmakta (merkûz)’dır ![]() sadece bu işin ehli olanların anlayabileceği bir takım belli işaretler (rumuz) koymak gerekir ![]() Bu ilme yabancı olanlar, taş(lar) ile ilgili Tedbir Risâleleri (Resâilu’t-Tedâbîr)16 gibi eserler, Marifet’in Güneşi (Şemsu’l-Maarif)17’nde bulunan ruhanîyet ile ilgili bölümler ve (hakikatını ancak) ehli olanların bildiği ve göründüğü gibi olmayan diğer bilimler hakkında hiç bir şey bilmezler ![]() Mütercim18 İbn Haldun, Mukaddime’sinde onun (Kâmil Tabiat), eşyanın hakikatının kendisi ile bilindiği bir zat olduğunu zikretmiş ve (aşağıda altı kelime olarak belirtilen) isimleri terkip ederek yazmıştır19 ![]() açıklayamamıştır ![]() Temâgis, Ba’deân, Yesevvâd, Vagdâs, Nugnâ, ve Gâdîs20 (kelimeleri)’nin ilahî 13 Razi’nin sihir ve astroloji ile ilgili bu eserin tam ismi, el-Ahkamu’l-Alaiyye fî’l-A’lami’s-Semavîyye es- Sırru’l-Mektûm’dur ![]() 14 Tam adı Ebu’l-Kâsım Mesleme b ![]() hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır ![]() ![]() Ölümünün de 398/1007 yılı olduğu kabul edilmektedir ![]() çok tılsım ve gizli bilimlerde kendisini gösterdiği kanaati yaygındır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() VII, Eskişehir, 1997, 440-441 ![]() 15 Filozofun Gayesi anlamına gelen Gâyetü’l-Hakîm kitabı, E ![]() ![]() olarak Mecritî’ye atfedilmiştir ![]() ![]() ![]() gerçekte, kime ait olduğunu belirtmemişlerdir ![]() duymuyoruz ![]() 16 Diğer kültürlerde olduğu gibi İslâm kültürü içinde de önemli bir yeri olan “Simya” ile ilgili yazılmış olup, Filozof Taşı, Felsefe Taşı gibi isimlerle de bilinen çok sayıda eser bulunmaktadır ![]() Resâilu’t-Tedâbir ismi verilmektedir ![]() ![]() ve Kimya, çev ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 17 Endülüslü Ahmed el-Bûnî tarafından yazılmış olan “Şemsu’l-Maarifi’l-Kübra” ismindeki bu eser, tam bir büyü, sihir ve tılsım kitabı niteliğinde olup, binlerce büyü tarifi içermektedir ![]() çok sayıda, anlamı bilinmeyen kelimeler ihtiva etmesidir ![]() oluşan bir sembol mü olduğu hakkında kesin bir karar vermek gerçekten de zordur ![]() Kübrâ üç cilt halinde h ![]() ![]() 18 Seyyid Hakim Muhammed’in, İbn Haldun’a niçin mütercim dediğini bilemiyoruz ![]() özellikle Mukaddime adlı eseri tercüme olmayıp, orijinal bir eserdir ![]() Muhammed, metinde belirtilen ve hangi dile ait olduğu tam olarak bilinemeyen kelimeler hakkında bu sıfatı kullanmıştır ![]() 19 Bkz: İbn Haldun, Mukaddime, I, çev ![]() ![]() 20 Bu altı ismin mahiyeti ve hangi dile ait olduğu hakkında kesin bir şey söylemek maalesef mümkün değildir ![]() Çünkü müellifimiz, bu kelimeleri, Süryanice yardımcı melek isimleri olarak belirtir iken, başka hiçbir 258 Seyyid Hakîm Muhammed’in ![]() ![]() ![]() isimler mi yoksa ulvî veya suflî meleklerin isimleri mi olduğu ve ne anlama geldiği ile, ilim elde etmek isteyenler (talib)’in bunu nasıl elde edeceği bilinmemektedir ![]() şekilde) İdris (a ![]() ![]() peygamberlerden mi yoksa kimliğini açıklamadığı bir kişiden mi aldığı ve bu ilmin İdris (a ![]() ![]() ![]() bulmasının ve bazı sahabelerin, zamanlarında Halûme hakkında ![]() ![]() ![]() varisleri olarak nitelendirilmesinin sebebi (de bilinmemektedir)” Allah’tan başarı dileyerek ben de şunu söylemekteyim ![]() Filozoflar (hükema) arasında yaygın olan görüşe göre Tıba-i Tâmm-ı Halûme, İdris (a ![]() ![]() ![]() riyaziyat yolu ile bu ilmi öğrenmeğe çalışmış ve İskender’e de öğretmiştir ![]() (Yukarıda altı kelime olarak zikrettiğimiz) bu isimler Süryanice olup, hıfzından hiçbir şeyin kaybolmadığı “ey gaybı bilen (yâ Alleme’l-Guyûb)” kelimelerinde olduğu gibi dört harfli (rubaî) isimlere benzer ![]() ![]() hiçbir şey kaybolmaz” ifadesi eklenmiştir ![]() melekler bulunması sebebiyle, Müşteri (gezegenine) ait kılınmıştır ![]() yerine getirerek bununla meşgul olursa, meşgul olmaktan uzak kalanlara kapalı olan ilim, himmeti kadar kendisinde açığa çıkar ![]() İşte Temâgis, Ba’deân, Yesevvâd, Vagdâs, Nugnâ, ve Gâdis kelimeleri, insanlığa özel olan düşünen nefsin ruhaniyetine nisbet edilen, Süryanice isimlerden oluşan kelimelerdir ![]() olup, özünde bir farklılık yoktur ![]() Amr, Bekir ve Halid’in cesetlerini idare eder ![]() gibi, kral da bizzat şehrin kendisi değilse ve hatta kral şehrin ne içinde ne de dışında değil ise; Kâmil Tabiat da, Zeyd, Amr, Bekir ve Halid’e ait cesetlerin ne içindedir ne de dışında ![]() Nuru’l- Beydâ’22 nın kendisine ulaşmasına mani olan engellerin ortadan kalkmaması sebebiyledir ![]() yaratmış ve onu insan fertlerinin genel yöneticisi kılmıştır ![]() ![]() Adem)’in (salat ve selam Hz ![]() ![]() şahsında tezahür etmiştir ![]() ruhtur ki, Allah’ın hikmeti ile unsurların birleşmesinden ortaya çıkmış olan hayvanî ruhtan başkadır ![]() ![]() ve bu konuda hassas ol ![]() eserde bunların mahiyeti hakkında bir açıklama bulunmamaktadır ![]() Tabiat’a ait isimler olarak belirtmiş, İbn Haldun ise bu isimlerin ne olduğu hakkında hiçbir açıklama yapmamıştır ![]() ![]() Kütüphane, no: 3146, 10b-12b; İbn Haldun, Mukaddime, C ![]() ![]() ![]() 21 Metinde bulunan bir kelime okunamamıştır ![]() 22 Nuru’l-Beydâ, Allah’tan ilk sudûr eden İlk Akıl veya Melekût Alemi anlamında kullanılan tasavvufî bir terimdir ![]() ![]() ![]() ![]() 259 F ![]() ![]() Bu yönetici ruh, yüce Allah’ın halifesi konumundaki ruhanî bir insandır ![]() herkesin tabiatına uygun düşen ruhanî tecellilerin mazharı olan, şerefli, yüce, olgun ve olgunluk veren Mebde-i Feyyaz23’dan, olgunluğu tam olarak elde etme yeteneği vardır ![]() ruh, herkesin tabiatına uygun biçimde, kabiliyeti ve sanatı kadar (cesedi) idare eder ve engelleri ortadan kaldırır ![]() melekleri gibi büyük bir melektir ![]() Kur’an’da “ ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() olan Allah’ın, mutlaka hizmetçileri ve vezirleri olması gerekir ![]() Alemi’ne ait olup, cisim ve cismanî olmadığı gibi bedene de bağlı olmayan (müfarık) ve aynı zamanda Allah’ın yaratığı olan bir emir (varlık)’tır ![]() mülkünde dilediğini yapar ![]() İnsanlardan her birinin tabiatı olması (muntabi’) sebebiyle bu varlığın ismi, öncekilere göre “Kâmil Tabiat” veya “İnsanlığa ait Küllî Nefs”tir ![]() kelimelerin25, Kâmil Tabiat ile hikemî ve emrî açıdan bir bağlantı ve alakası vardır ![]() melikler gibi, Kâmil Tabiat da bu isimlere boyun eğer ![]() (a ![]() ![]() ayet ve isimlere) ait kılınması da bunun gibidir ![]() bilir ![]() Bu iş ile uğraşan, riyazet şartına, iç ve dış temizliğine devam eden herkese gaybın sırları açılır ![]() ![]() (havâs) uykuda atıl kaldığı için, (insan ruhu) bu sırları almağa müsait olur ![]() Mebde-i Feyyaz’dan elde edilen sırlar kendisine verilir ve böylece insani ruh bedeni uygun şekilde yönetir ![]() eğitmeye başlayan hakîm bir öğretmen gibi, kişiyi idare edip, onu üstadı gibi hikmet sahibi bir ârif oluncaya kadar eğitir ve ona tedricî olarak bilgi verir ![]() kişi kıt anlayış sahibi ise, onu (daha çok) anlayış sahibi yapar, ağır ve gevşek ise, ona kendiliğinden keskinlik ve gayret, düşünen nefsi için de mevcut olan diğer olgunluklar meydana getirir ![]() (meşhud), bu şekilde yaygınlaşmış (meşhur) ve tecrübe edilmiştir ![]() bazıları şöyle demişlerdir: “Halume-i Tıbâ’, sufilerce kalbin çocuğu (veled-i 23 İslâm Filozofları, Allah’a, "eşyaya vücûd veren" anlamında "el-Mebdeü'l-Feyyâz" ismini vermişlerdir ![]() Yine İslâm filozoflarından bazısının iddiasına göre; el-Mebdeü'l-Feyyâz, İlk Akıl (el-Aklu’l-Evvel), bazısına göre ise onuncu akıl (el-Aklü'l-Âşir) olan Fa’al Akıl (el-Aklü'l-Fa'âl) dır ![]() 24 En-Naziat, 5 ![]() 25 Daha önce bahsedilen Temâgis, Ba’deân, Yesevvâd, Vagdâs, Nugnâ, ve Gâdîs kelimeleri kastedilmektedir ![]() 26 Kehyân olarak okuduğumuz bu kelimenin de hangi dile ait olduğu ve anlamı hakkında bir bilgimiz bulunmamaktadır ![]() 27 Metinde, bu kelime harekeli olarak, bu şekilde yazılmıştır ![]() veya göz hastalığı anlamına gelen Uhaydır kelimesinin, konumuz açısından ne anlama geldiği hususunda bir şey söyleyemiyoruz ![]() ![]() cümlesinde, bunların esrarlı kelimeler olduğunu belirtiyor ![]() 260 Seyyid Hakîm Muhammed’in ![]() ![]() ![]() kalb)28 diye isimlendirilmiştir ![]() ![]() kalbin çocuğu, Nakşibendî mutasavvıflara göre Mumennak’ı29 çokça zikretmek suretiyle elde edilir ![]() şey değildir ![]() arılık hasıl eder ![]() irtibat kurar ![]() tabiatının gerektirdiği hükme göre onu yönetir ![]() hikmet sahibi olur ![]() korkunun başıdır ![]() Her ne kadar bununla ilgili rivayet ve sözler olsa da, bu şerefli isimlerin manasını bilmiyoruz ![]() kesin bir şekilde ulaşmamıştır ![]() dışında, İmam Sühreverdî eş- Şehid (k ![]() ![]() şerefli bir azîmet buldum ![]() aktarıyorum ![]() İşte bu risâle şudur: “Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adı ile, Ey Efendi Reis32, kutsal melek ve ruhanî nefs! Sen benim ruhanî babam ve hakka 28 Kâmil Tabiat ile ilgili Kebirizade’nin ( Milli Kütüphane, no: 2145, 19b ![]() olarak belirtilen “veled-i kalb” terimine, maalesef tasavvuf terimlerini ihtiva eden kaynaklarda ve tasavvuf ile ilgili eserlerde rastlanmamıştır ![]() 29 Özel bir isim olduğunu tahmin ettiğimiz bu kelimenin anlamı ve neye delalet ettiğini bilemiyoruz ![]() 30 Nefy-ü İsbat, Nakşibendi ıstılahına dair bir terimi olup, aynı zamanda bir zikir biçimidir ![]() Allah haricinde ne varsa hepsini kalpten silip, sonra da sadece Allah’ı kalbe nakşetmek olarak tanımlanmaktadır ![]() ![]() 549-50 ![]() 31 Aynı zamanda bir fıkıh terimi de olan azîmet (çoğ ![]() manevî ve ruhî gücü ile maksada yönelmek, ciddiyet ve sabır ile çalışmak ve önem vermek diye de tarif edilir ![]() mühim görevlere de azîmet, azâim ve avâzim denilir ![]() bazı terimler, kaynaklarda şöyle tanımlanmıştır ![]() tesir ile olursa sihir, feleklerin yardımı ile olursa yıldız daveti, semavî kuvvetler ile arzî kuvvetleri birleştirmek sureti ile olursa tılsım, bunların dışında başka bir sebeple olursa rekî (çoğ ![]() adlandırılır ![]() denilir ![]() ![]() Nedim, el-Fihrist, 376-77; Katip Çelebi, Keşfu’z-Zunûn, II, 1402-1982, 1137; Taşköprülüzade, Mevzuatu’l-Ulum, trc ![]() 32 Reis kelimesi baş, başkan ve yönetici gibi anlamlara gelmesine rağmen, biz bu kelimeyi aslında olduğu gibi reis olarak bırakmayı gerekli gördük ![]() Keldanî ve Sabiîlerce, özel bir anlamı bulunduğunu belirtmektedir ![]() benzeyen bir insandır ![]() bilgileri haber verir, ondan istenilen şeyleri kabul eder ![]() Utarid’in tabiatı aynıdır ![]() ![]() 390-391 ![]() görmekteyiz ![]() 261 F ![]() ![]() sığınan manevî atamsın ![]() Allah azze ve celleye yalvaran şahsımı idare etmektesin ![]() yükseğini giyinen ve mükemmellik derecesinin zirvesinde bulunansın ![]() sana veren ve bu ulu feyzi sana bağışlayan (Allah)’ın hakkı için senden, benim için tecellî eden mazharların en güzelini istiyorum ![]() nurunun elde edilmesi için, ilahların ilahı katında benim için aracı –ki bu aracı varlıklar dinde fiilî melekler olarak adlandırılmaktadır- ol ![]() hakkı için, kalbimdeki karanlık engelleri kaldır ![]() Mecritî’nin Gaye’sindeki “âzimet”ten anlaşıldığı gibi, –ki O (Mecritî) “Ey ruhani (varlık) bana cevap ver” şeklinde zikretmektedir- matbu olan bu şerefli azîmetten de şu anlaşılmaktadır: Bu şerefli isimler, en kudretli melik (Olan Allah’ın) izni ile, her şahsın yönetilmesi hususunda, onlarla uyum ve intibak halinde bulunan küllî, insanî, ruhanî ve müvekkil bir meleğe ait isimlerdir ![]() yerleştiren (Allah)’in şanı ne yücedir ![]() ![]() Allah’a hamdolsun ki, benden önce hiç kimse bu ilim ile ilgili (fazla) bir şey söylemedi ![]() ![]() zaman ilgilensem, Allah’u Teala’nın izni ile zihnimde, daha önce alışık olmadığım azim, hiddet ve keskinlik hasıl oldu ![]() ![]() Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun, kendisinden sonra peygamber gelmeyecek olan (Muhammed)’e salat ve selam olsun ![]() birlikte onların altı tane olduğunu söylemektedir35 ![]() olan isimleri, altı isim olarak saydı ![]() toplam otuz harf etmektedir ![]() birlikteliğin ifadesi olduğu da anlaşılır ![]() Şehid (Sühreverdî)’in de tabir ettiği gibi “manevî baba” olarak ifade edilir ![]() Allah’a ham dolsun, risâle burada bitti ![]() tamamlandı ![]() D- Açıklamalar Metniyle birlikte tercümesini de verdiğimiz Seyyid Hakîm Muhammed’e ait olan bu risâle, belli bir metot üzere yazılmıştır ![]() kaynaklandığı, kimlerden ders aldığı ve bu ilimde nasıl ilerlediği gibi konular hakkında bilgi vererek risâleye başlamaktadır ![]() 33 Metnin burasında bir kelime okunamamıştır ![]() 34 Bu , tahminimizce Sühreverdî’nin el-Varidat ve’t-Tasdikat olarak adlandırılan eserinden alınmıştır ![]() Çünkü bu eser, Sühreverdî’nin dua ve zikirlerini ihtiva eden bir eser olarak tanımlanmaktadır ![]() Sühreverdî’nin Kâmil Tabiat’a dua ettiğine dair iddialar bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() 35 Metinde de görüldüğü gibi, bu cümleden kastedilen şeyin ne olduğu tam olarak anlaşılamamaktadır ![]() biz bu cümleyi, Süryanice olan altı yabancı isim ve bunun yanında da dört harfli bazı yabancı isimler olarak anlamaktayız ![]() ![]() denilen isimler, metinde de belirtildiği gibi “allâm (???)” gibi isimler olmalıdır ![]() 262 Seyyid Hakîm Muhammed’in ![]() ![]() ![]() incelediğini ve bunların Kâmil Tabiat’ı nasıl tanımladıklarını, bu ilmi öğrenmek için gerekli olan şartlar ile başkalarının öğrenmemesi için rumuz kullanıldığını belirtmektedir ![]() Ancak kendisinin de hâlâ bazı şeyleri anlayamadığından bahsetmektedir ![]() Tabiat ile ilgili bütün eserlerde bahsedilen altı tane yabancı ismin –ki bunlar Temâgis, Ba’deân, Yesevvâd, Vagdâs, Nugnâ, ve Gâdîs’dir- ne anlama geldiğini yazarımız da bilmemektedir ![]() Risâlede dikkatimizi çeken bir başka önemli husus ise, Kâmil Tabiat’ın dinî bir kaynağa dayandırılma çabasıdır ![]() da Hz ![]() ![]() İslâm düşünürlerinin, özellikle de İşrakî filozofların, bu yönde özel gayretlerinin olduğunu görmekteyiz ![]() Hermes’e kadar dayandırmaktadır ![]() bağlantı kurma çabası olarak değerlendirebiliriz ![]() bulunduğunu söyleyebiliriz ![]() ![]() Kendisinden sonra yaşamış olan Ahmed Hamdi Efendi (Şirvanî) de benzer görüşleri savurmakta ve Pythagoras’ı, Hz ![]() felsefenin ilahi kaynaklı olduğunu36 savunmaktadır ![]() Seyyid Hakîm Muhammed’e göre Kâmil Tabiat denilen şey, aslında insana ilk defa üfürülmüş olan ve insanlığın prototipi olarak algılanması gereken Küllî bir ruhtur ![]() Bu ruh, bir tane olmakla birlikte bütün insanları idare etmekte, onları korumakta, onlara ilim ve marifet vermektedir ![]() olan irtibatı gibidir ![]() tarafından yönetilmekte ise, bütün insanlar da bir Kâmil Tabiat tarafından yönetilmektedir ![]() ![]() Kâmil Tabiat’ın bir başka özelliği ise, manevî bir baba olarak algılanmasıdır ![]() Yani bu ruh, müdebbir37 melekler gibi insanları çekip çevirmede ve onları manevî olarak eğitmektedir ![]() benzetilebilir ![]() öğretmeni olması gerekirse, işte Kâmil Tabiat da bu öğretmen gibidir ![]() bir Kâmil Tabiat’ı değil, tüm insanlığın bir tek Kâmil Tabiat’ı vardır ![]() Hakîm Muhammed’e göre Kâmil Tabiat ile irtibata geçme imkanı bulunmaktadır ![]() Bunun için bir takım şartlar gerekmektedir ![]() sonra da Kâmil Tabiat’ın hoşuna giden sözler söylenmelidir ![]() 36 Ahmed Hamdi Şirvanî, Makaletü’l- Urefâ fî Mesâili’l-Hükemâ, İstanbul, 1285, 4 vd ![]() 37 Müdebbir kelimesi, felsefede biraz farklı bir anlamda kullanılmaktadır ![]() ve müdebbir olmak üzere iki tür varlıktan bahsetmektedirler ![]() gelmesinde etken olan varlıklardır ![]() ![]() durumundadırlar ![]() basamaktaki varlığın da müessiri durumundadırlar ![]() ![]() Müdebbir varlıklar vardır ki, bunlar da, müessir varlıklar tarafından vücuda getirilmiş varlıkları idare eden, yöneten ve koruyan varlıklardır ![]() ![]() girmektedir ![]() 263 F ![]() ![]() bu altı yabancı isim, Kâmil Tabiat ile irtibata geçebilmek için bir vasıta görevi görmektedir ![]() bulunmaktadır ![]() hazır bir hale gelmektedir ![]() sıfatlarla tavsif edip, sonra onun dostlarının ismini de zikrederek dilekte bulunuyor isek, veya belli bir makamda bulunan birisini, bir isteğimizi yerine getirmesi için, taltif ediyor isek, Kâmil Tabiat için de aynı şeyi yapmalıyız ![]() vasıflanmaktan hoşlanmaktadır ![]() benzerlik göstermektedir ![]() eşyada tasarrufta bulunmak için ruhî bir güç oluşturulacağına inanılmaktadır38 ![]() Bu şekilde, bir varlıktan istekte bulunma ve onu bu isteği yerine getirmeye mecbur etme, diyebileceğimiz bu tür davranışlara, daha önce de söylediğimiz gibi farklı isimler verilmektedir ![]() azîmet denilmektedir ![]() inanmakta ve yazmış oldukları bazı eserler, kendileri tarafından olmasa bile başkaları tarafından “azîmet” olarak adlandırılmaktadır ![]() Hakîm Muhammed, Sühreverdî’ye ait olduğunu iddia ettiği bir esere “azîmet” ismini vermektedir ![]() Kâmil Tabiat’tan, bu şekilde istekte bulunanlara, uykuda veya uyku ile uyanıklık arası bir halde, bilgi ve marifet verilmeye başlar ![]() dinlenmekte ve bedene ait organlar işlememektedir ![]() ile uğraşmamakta ve Kâmil Tabiat’tan gelecek olan her türlü bilgiyi almaya müsait bir hale gelmektedir ![]() |
![]() |
![]() |
|