![]() |
Cennete Uçarak Giden Sahâbî: Cafer-İ Tayyar |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Cennete Uçarak Giden Sahâbî: Cafer-İ TayyarPeygamber efendimiz, 36 yaşlarında bulundukları sırada Hicaz topraklarında şiddetli bir kuraklık ve açlık hüküm sürüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yükünü biraz hafifletelim Peygamber efendimiz, küçük yaşından beri yanında büyüdüğü ve iyiliğini gördüğü amcasına bu sıkıntılı zamanında bir yardım yapmak, onun geçim yükünü hafifletmek istiyordu ![]() - Ey Amcam, biliyorsun ki, kadeşin Ebû Tâlib'in çok çocuğu vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Abbâs, "olur" deyince, kalktılar, Ebû Tâlib'in yanına vardılar ![]() - Halkın, içinde bulunduğu kıtlık ve darlık kalkıncaya kadar, senin çocuklarından bir kısmını yanımıza alıp yükünü hafifletmek istiyoruz ![]() Ebû Tâlib de onlara dedi ki: - Oğullarımdan Ukayl ve Tâlib'i bana bırakıp, istediğinizi alabilirsiniz ![]() Böylece Peygamber efendimiz Hazret-i Ali'yi, Hazret-i Abbâs da Hazret-i Ca'fer'i yanına aldı ![]() Birgün Ebû Tâlib, oğlu Ca'fer ile şehrin dışında yürürken Peygamber efendimizi gördü ![]() ![]() - Git, sen de kardeşinin yanına dur, namaza başla, dedi ![]() Ca'fer gidip, Hazret-i Ali'nin yanında namaza durdu ![]() - Hak teâlâ, sana iki kanat versin ![]() ![]() Allahü teâlâ bu duâyı kabûl etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kureyş müşriklerinin Eshâb-ı kirâma karşı revâ gördükleri zulüm ve işkenceden sonra, Peygamber efendimiz, bir kısım Eshâbın Habeşistan'a hicret etmelerine müsaade etti ![]() ![]() ![]() Teslim edilmesini isteyiniz Mekkeli müşrikler bu durumdan haberdar olunca toplandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Hükümdar ile konuşmadan evvel onun patriklerine ve kumandanlarının her birine, hediyesini verdikten sonra Necâşî'nin hediyesini takdim ediniz ![]() ![]() ![]() Mekkeli müşriklerin elçileri Habeşistan'a geldiler ve devlet erkânının hediyelerini verdikten sonra Mekkeli muhâcirlerin kendilerine teslim edilmesi hususunda yardım etmelerini istediler ![]() Memleketinize sığınmışlardır Patrikler bunu kabûl ettiler ![]() ![]() - Ey Melik! İçimizden birtakım kimseler sizin memleketinize sığınmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() Bizi, bunların mensup oldukları milletin eşrâfı, sizin memleketinize iltica eden adamların babaları ve kendi öz akrabaları gönderdi ![]() ![]() ![]() ![]() Gerek Amr bin Âs ve gerekse Abdullah bin Rebia'nın en çok arzû ettikleri şey, Necâşî'nin bu sözleri dinliyerek, arzûlarına uygun hareket etmesiydi ![]() - Bunlar çok doğru söylediler ![]() ![]() ![]() Melik Necâşî bu sözlere çok kızdı ve dedi ki: - Vallahi hayır! Ben bu adamları teslim etmem ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kime inanırlar Daha önceleri Necâşî semâvi kitapları incelemişti ![]() ![]() Necâşî, Mekkeli elçilere sordu: - İnandıkları kimse kimdir? - Muhammed'dir ![]() Necâşî bu ismi işitince, O'nun Peygamber olduğunu anladı ve belli etmedi ![]() - Onun dîni ve mezhebi nedir ve neye da'vet eder? - Onun mezhebi yoktur ![]() - Mezhebi ve dînini bilmediğim bir topluluk ki, gelip bana sığınmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Necâşî, Mekkeli müşriklerle yüzleştirmek için Müslümanları saraya da'vet etti ![]() ![]() - Bizim bu husûstaki bildiklerimiz, Peygamberimizin bize buyurduğundan ibârettir, deriz ![]() ![]() Hepsi kabûl ettiler ![]() ![]() Büyük bir divan kuruldu Necâşî de âlimlerini topladı ![]() ![]() ![]() ![]() - Neden secde etmediniz? - Biz Allahü teâlâdan başkasına secde etmeyiz ![]() ![]() Necâşî dedi ki: - Ey huzuruma getirilmiş olan topluluk! Bana söyleyiniz ![]() ![]() Hazret-i Ca'fer şöyle cevap verdi: - Ey Hükümdar! Ben, önce, üç söz söyliyeceğim ![]() ![]() Mekkeliler adına Amr bin Âs dedi ki: - Ben konuşayım ![]() Necâşî bunun üzerine: - Ey Ca'fer, önce sen konuş! dedi ![]() Hazret-i Ca'fer konuşmaya başladı: - Benim, üç sözüm var ![]() ![]() Necâşî sordu: - Ey Amr! Onlar köle midirler? - Hayır! Onlar köle değil, hürdürler! Hazret-i Ca'fer tekrar konuştu: - Acaba biz haksız yere bir kimsenin kanını mı döktük de, kanı dökülenlere iâde mi edileceğiz? Birinin kanını mı döktüler Necâşî, Amr'a sordu: - Bunlar, haksız yere birinin kanını mı döktüler? - Hayır, bir damla bile kan dökmediler ![]() Bu sefer Hazret-i Ca'fer, Necâşî'ye hitaben dedi ki: - Başkasının mallarından haksız yere aldığımız, üzerimizde ödemekle mükellef olduğumuz mallar mı vardır? Necâşî de Amr'a sordu: - Ey Amr! Eğer, şuncağızların ödeyecekleri pek çok altın bile olsa, borçları varsa, onu, ben ödeyeceğim! Söyleyin! - Hayır, bir kuruş bile yok! - O hâlde siz bunlardan ne istiyorsunuz? - Onlar ile biz bir dinde idik ![]() ![]() ![]() Necâşî, Hazret-i Ca'fer'e dedi ki: - Siz bulunduğunuz dîni bırakıp ne diye başkasına uydunuz? Kavminizin dîninden ayrıldığınıza, ne benim dînimde ne de bunların dîninde olmadığınıza göre, sizin edindiğiniz bu din hakkında bilgi veriniz? Hazret-i Ca'fer şöyle cevap verdi: - Ey hükümdar! Biz câhil bir millet idik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ bize, kendimizden doğruluğunu, eminliğini, iffet ve temizliğini, soyunun düzgünlüğünü bildiğimiz bir Peygamber gönderinceye kadar, biz bu vaziyette idik ![]() ![]() İftirâdan alıkoydu Doğru sözlü olmayı, emânete hıyânet etmemeyi, akrabalık haklarını gözetmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, günâhlardan ve kan dökmekten sakınmayı bize emretti ![]() ![]() Allahü teâlâya eş, ortak koşmaksızın ibâdet etmeyi, namaz kılmayı, zekât vermeyi, oruç tutmayı bize emretti ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yüzden kavmimiz, bize düşman olup, bize zulmettiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Biz de yurdumuzu yuvamızı bırakarak senin ülkene sığındık ![]() ![]() ![]() ![]() Necâşî, Hazret-i Ca'fer'e dedi ki: - Sen, Allahın bildiklerinden biraz biliyor musun? - Evet, biliyorum ![]() - Ondan bana biraz oku! Tatlı ve güzel kelâm Hazret-i Ca'fer de Meryem sûresinin ilk âyetlerini okumaya başladı ![]() ![]() ![]() ![]() - Ey Ca'fer! Bu tatlı ve güzel kelâmdan biraz daha oku! Hazret-i Ca'fer, Kehf sûresinden okudu ![]() - Vallahi, bu aynı kandilden fışkıran bir nûrdur ![]() ![]() Necâşî daha sonra Kureyş elçilerine döndü: - Gidiniz! Vallahi ben ne onları size teslim eder, ne de onlara bir kötülük düşünürüm ![]() Bunun üzerine Abdullah bin Ebî Rebia ile Amr bin Âs, Necâşî'nin huzurundan çıktılar ![]() Amr bin Âs, Necâşî'nin huzurundan eli boş çıkınca, arkadaşı Abdullah'a dedi ki: - Onların bir kabahatini Necâşî'nin yanında ortaya koyup, köklerini kazıtayım da gör ![]() ![]() Ertesi günü, Necâşî'nin yanına varıp: - Ey Hükümdar! Onlar Meryem oğlu Îsâ hakkında ağır sözler söylüyorlar ![]() ![]() Ne cevap vereceğiz? Bunun üzerine Necâşî, muhâcir Müslümanlara adam gönderdi ![]() ![]() - Îsâ aleyhisselâm hakkında sorarlarsa ne cevap vereceğiz? Hazret-i Ca'fer dedi ki: - Hazret-i Îsâ hakkında Allahü teâlânın buyurduğunu, Peygamber efendimizin bize getirdiğini söyleriz ![]() Necâşî'nin huzuruna çıkınca, Necâşî sordu: - Siz Meryem oğlu Îsâ hakkında ne biliyorsunuz? Hazret-i Ca'fer şöyle cevap verdi: - Biz Hazret-i Îsâ hakkında, Peygamber efendimizin bize Allahü teâlâdan getirip tebliğ eylediğini söyleriz ![]() ![]() ![]() Necâşî, elini yere uzatıp, yerden bir saman çöpü aldı ve dedi ki: - Yemîn ederim ki Meryem oğlu Îsâ da sizin söylediğinizden fazla bir şey değildir ![]() ![]() Siz ne derseniz deyin Necâşî bunu söylediği zaman etrafındaki hükûmet erkânı ve kumandanları, aralarında fısıldaşmaya ve homurdanmaya başladılar ![]() - Yemîn ederim ki, siz ne derseniz deyin, ben bunlar hakkında iyi şeyler düşünüyorum, dedi ![]() Sonra Müslüman muhacirlere dönerek devam etti: - Sizi ve yanından geldiğiniz zâtı tebrik ederim! Ben şuna inandım ki; O Allahın Resûlüdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Necâşî, bundan sonra, Kureyş elçilerinin getirdikleri hediyeler için: - Benim bunlara ihtiyacım yoktur! Başkalarının gaspettiği bu mülkümü, Allah bana geri verirken, halkı bana boyun eğdirirken, benden rüşvet almadı, diyerek hediyelerini kendilerine geri verdi ![]() Necâşî İslâmiyeti seçmiş ve Eshâb-ı kirâmı ziyâdesiyle sevindirmişti ![]() Bir gün, Necâşî eski elbiselerini giyip sarayından çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Ben etrafa haberciler gönderdim ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Cafer sevincini açıklayıp şükrettikten sonra sordu: - Ey Melik! Böyle eski elbiseler giymenize sebep nedir? Hangisine sevineyim Necâşi şöyle cevap verdi: - İncilde gördüm ki, Hak teâlâ, kullarına bir ni'meti başkasına haber veren kimsenin tevâzu yapması gerekir, buyuruyor ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ca'fer ve beraberindeki Müslümanlar, birkaç sene kaldıktan sonra Habeşistan'dan Medîne'ye geldiler ![]() ![]() ![]() - Ben Hayber'in fethine mi, yoksa Ca'fer'in gelişine mi sevineceğim bilemiyorum ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ca'fer Habeşistan'dan döndükten iki yıl sonra Mûte seferi kararlaştırıldı ![]() ![]() Zeyd bin Hârise'yi, cihâda çıkacak olan şu insanların başına kumandan tâyin ettim ![]() ![]() Çok kalabalık idiler Peygamber efendimiz tarafından uğurlanıp yola çıkan mücâhidler yollarına devam ettiler ![]() ![]() ![]() İki taraf arasında çok şiddetli bir savaş başladı ![]() ![]() ![]() Bundan sonra Hazret-i Ca'fer hemen sancağı kaptı ![]() ![]() - Bunun hakkından kim gelecek? Sancağı yere düşürmedi Hazret-i Ca'fer, düşman askerlerinin arasına iyice dalmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet mızrak ve kılınç darbeleriyle şehîd oldu ![]() ![]() ![]() Rumlarla yapılan bu savaşta kumandanların şehîd olduklarını, Cebrâil aleyhisselâm, Peygamber efendimize bildirmiş ![]() ![]() ![]() - Yâ Resûlullah! Sizi üzüntülü görmek bizi daha çok üzüyor ![]() Bunun üzerine üzüntülerinin, şehîdlerin Cennette, karşılıklı tahtlar üzerinde oturduklarının kendisine gösterilmesine kadar devam edeceğini beyân ettiler ![]() Cafer-i Tayyar'ın hanımı Hazret-i Esmâ binti Umeys anlatıyor: "O gün ekmek yapacağım hamuru yoğurduktan sonra, çocuklarımı yıkadım, temizledim, güzel kokular sürdüm ![]() ![]() - Ey Esmâ! Ca'fer'in çocukları nerede? Onları bana getir! Çocukları getirdim ![]() ![]() - Ey Allahın Resûlü! Niçin ağlıyorsunuz? Yoksa Ca'fer ve arkadaşlarından size bir haber mi geldi? Peygamber efendimiz buyurdu ki: - Evet, onlar bugün şehîd oldular ![]() Bunu duyunca ağlamaya başladım ![]() ![]() Bundan sonra Peygamber efendimiz, kerîmesi Hazret-i Fâtıma'nın yanına vardı ![]() ![]() Peygamberimiz Hazret-i Ca'fer'in âilesi için yemek yapılmasını emretti ![]() ![]() Fakirlerin babası Peygamber efendimizin üzüntüsü devam ederken, Cebrâil aleyhisselâmın gelerek, Hazret-i Ca'fer'in kesilen iki eli yerine Allahü teâlâ tarafından yâkuttan iki kanat ihsân olunduğunu, o kanatlarla Cennette uçmakta olduğunu haber vermesi üzerine Peygamber efendimiz, Hazret-i Ca'fer'in ailesine; - Ey iki kanatlı mesûd kimsenin çocukları, diyerek bu durumu müjdelemişti ![]() Bunun için, Hazret-i Ca'fer, Tayyâr=Uçan ismiyle tanınmıştır ![]() alıntı |
![]() |
![]() |
|