Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Kişisel Gelişim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
esma, ruh, sağlığının, zikri, şifası

Ruh Sağlığının Şifâsı: Esmâ Zikri

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ruh Sağlığının Şifâsı: Esmâ Zikri



10 Şubat 2007 tarihli Hürriyet Cumartesi ekinde Ayten Serin imzalı, ‘zikir’le ilgili ilginç bir haber yayınlandı

“Zikir; reiki ve yoga gibi şifa verici teknik” başlığıyla yayınlanan haberde, medyada sağlıklı hayat, kilo kontrolü gibi konularda isim yapmış aile hekimi Ender Saraç’ın “Ruhsal Gelişim ve Kader” isimli kitabı yorumlanıyordu

Ruh sağlığı açısından bir şifa vesilesi olarak gördüğü zikri, ‘ileri bir teknoloji’ olarak niteleyen Dr Saraç şöyle diyordu:

“Zikir de meditasyon mantraları, reiki sembolleri gibi bir teknolojidir Belli sesleri tekrar edip jeneratör gibi enerji üretirsiniz Kur’ân’da geçen Allah’ın 99 isminden her biri, bir enerji köküdür () Artık hekimlerin bunlara sahip çıkması gerekir

Saraç’ın bu sözleri, inanılsın veya inanılmasın, aslında herşeyin hakikatinin Allah’ın bir ismine dayandığını ve bu isimlerde psikolojik ya da fizyolojik pekçok derdin/hastalığın şifasının gizli olduğu gerçeğini teyid ediyor



ESMA-İ HÜSNA ŞİFA KAYNAĞI



Esma-i Hüsnâ, gerçekten de şifâ kaynağı Bediüzzaman Hazretleri de, meselâ Büyük Cevşen’de yer alan ve içerisinde ‘İsm-i Âzam’ denilen Allah’ın altı büyük isminin bulunduğu Tahmiye duâsı için “maddî ve manevî hastalıkların bir nevî şifası” diyordu

Aslında, Dr Saraç’ın, şifa veren ‘enerji kökleri’ olarak nitelediği Allah’ın isimleri, sadece hastalıkların şifasında değil, hayatın her karesinde sözkonusu idi Çünkü Bediüzzaman “Herbir şeyin hakikati bir isme veyahut çok esmâya istinad eder” diyordu Yine “İnsan ve insanın hayatı, esmâ-i İlâhiyenin tecelliyâtına bir tarladır” sözü de ona aitti Yani hayatın türlü halleri, Allah’ın güzel isimlerinin yansımalarından başka bir şey değil İnsan kederde, sevinçte, hastalıkta, sağlıkta, kısacası hayatının her ânında ve her karesinde—bilinçli ya da bilinçsiz—Allah’ın isimlerini yansıtıyor, adeta hayatını Allah’ın isimlerinin tecellîsine bir ekim-biçim sahası haline getiriyordu



HER İNSANDA ALLAH’IN BİR İSMİ BASKIN



Bununla beraber her insan, hayatında Allah’ın farklı bir ismini daha baskın şekilde gösterebiliyordu Bediüzzaman’ın da “İnsan bütün esmâya mazhardır; fakat tenevvü-ü esmâ (isimlerin çeşitliliği), insanların dahi bir derece tenevvüüne (çeşitliliğine) sebep olmuştur” diyerek ifade ettiği bu gerçeği, Dr Saraç şöyle dillendiriyor:

“Her insanda Allah’ın 99 isminin belirli açılımları bulunuyor Ancak bunların bazıları baskın, bazıları dengede, bazıları uyur durumda Örneğin sürekli her konuda geri kalıyorsanız, El Müzill isminin etkisi kuvvetli demek El Mukaddim ise tersine, öne geçirici bir etki yapıyor, insan onun etkisini kullanmayı bilirse atak yapabiliyor

Peki insan, kendisinde Allah’ın hangi isminin daha baskın olarak tecellî ettiğini, ya da hangi isimleri daha çok üzerinde göstermesi gerektiğini nasıl anlayacaktı? Çünkü Saraç’a göre, insan hangi alanda sıkıntı yaşıyorsa, Allah’ın o alanla ilgili ismini daha ziyade zikretmeliydi

Saraç’a göre, kişinin bunu tespit etmesinin yollarından biri, kendi içine dönerek, sakin bir şekilde hayatın hangi alanında sıkıntılarının olduğunu tespit etmekten geçiyor


KIRK GÜN RUH TEKÂMÜLÜ

Dr Saraç ayrıca, bahsettiği zikir tekniğinden daha fazla verim almak için, zikirden bir gün önce ‘detoks (arınma)’ denilen sebze türü gıdalarla beslenmeyi esas alan bir diyet programına başlamak gerektiğini söylüyor “40 gün boyunca mümkün olduğunca az kırmızı et, sarmısak, soğan, kırmızı pul biber yenmesi gerek” diyen Dr Saraç, “40 gün hiç yalan söylemeyin, kullanmadığınız eşyaları ihtiyacı olanlara verin, içinde bulunduğunuz ortamı daha pozitif yapmaya çalışın, sık sık doğaya açılmaya, mükemmelliğini fark etmeye çalışın, çocukların başını okşayın, duâ edin” derken de, aslında hep fıtrat dini İslâmın prensiplerine işaret ediyordu Nitekim Bediüzzaman da, insanın mizaç ve huylarının beslendiği şeyden etkilendiğini söyleyerek, “Kırk günde hergün et yiyen kasâvet-i kalbiyeye dûçâr olur” darbımeselini buna delil gösteriyordu (9 Lem’a, s 89)

Öte yandan insanın manevî/ruhsal boyutta derinleşmesi, maddiyâtta sığlaşmasıyla mümkündü Yani insan maddeden uzaklaşmalıydı ki, mânâda yoğunlaşabilsindi Bediüzzaman bu gerçeğe “Maddiyatta tevaggul eden, mâneviyâtta gabileşir ve sathî olur” sözüyle de işaret etmişti

İşte Saraç’ın, 40 gün çalışılması gerekir dediği zikir tekniği için tavsiye ettikleri, aslında her zaman için insanın ruh tekâmülünü sağlayacak İslâmî prensipler


ESMÂ HAZİNESİ: CEVŞEN

Şifâ kaynağı olarak Allah’ın isimleri zikredilince, Cevşen’den bahsetmemek mümkün değil elbet

Cevşen de, Cebrail’in (as) Peygamberimize (asm) indirdiği ve içerisinde Allah’ın binbir isminin bulunduğu tesirli bir duâdır Zeyne’l-Âbidin (ra) tarafından rivayet edilen bu zengin duâyı Bediüzzaman da okumuş, hatta birçok sıkıntıdan bu duâ sayesinde kurtulduğunu ifade etmiş, başkalarına da okumasını tavsiye etmiştir



ZİKİR VE DUÂ İBADETTİR; NETİCESİ AHİRETE BAKAR



Ancak burada küçük bir hatırlatma yapalım Her ne kadar Dr Saraç, ortaya koyduğu zikir tekniğinden, Müslüman olmayanlarca da yapılabilen bir teknik olarak söz etse de, en azından Müslüman olanların, mensup oldukları dinlerinin bu konuda koyduğu ölçüyü bilmesi gerekir Bediüzzaman bu hususu en güzel şekilde izah etmiştir Şöyle ki:

Herşeyden önce, duâ bir ibadettir Allah’ın isimleriyle yapılan zikir de bir ibadettir Yapılan bu zikir ve duâlar neticesinde dünyada elde edilmek istenen bir takım şeyler ise, yapılan duânın/zikrin vakti olarak algılanmalıdır Yani elde edilmek istenen neticeler, o zikrin amacı/hedefi haline gelmemelidir Hedef, bir ibadet şuuruyla Allah’ın rızası olmalıdır Allah, arzu edilen şeyi dilerse verir, dilerse vermez Verirse şükredilir, vermezse ilgili duânın/zikrin vaktinin bitmediği düşünülerek, ibadete devam edilmelidir (Bu hususun detaylı izahı için bkz: Bediüzzaman, Sözler, 23 Söz, 5 Nokta)



NAMAZ TESBİHATI GÜNLÜK İHTİYACI KARŞILIYOR



Allah’a duâ edilmektedir İnsan ruhunun, günün her vaktinde maddî-manevî pek çok ihtiyacının olduğu dikkate alınırsa, bu esmâ hazinesi tesbihatın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır Ki, Bediüzzaman’ın, sırf talebelerinden birinin bu namaz tesbihatında gösterdiği tembellikten dolayı, ‘tesbihatın önemini’ anlatan bir mektup yazması da konunun ehemmiyetini ortaya koymaktadır



MUTLU HAYAT, RUHUN İHTİYACINI TATMİNLE MÜMKÜN

Kaynak: Yeni Asya
Alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.