07-17-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Afet Psikolojisi...
İnsan ruhsal dünyasında derin izlerin açılmasına neden olan afetler yaşamını yitirenlerin hayatına mal olurken, geride kalanları da dayanılmaz acılar içinde bırakarak geçmişte kalır Geçmişte kalan afettir Afetin bıraktığı psikolojik etkiler insanların ruhsal yaşamlarında derin izler bırakırlar
Bilindiği üzere doğal afetlerin oluşumunda insan faktöründen çok doğa olayları etkindir Ancak bu doğa olaylarına önlem almayarak afetler sonrasında travmalar yaşanmasına neden olan insan aklı ya da insan aklının ihmalidir
Doğal afetler birer travmatik yaşantılardır Bu olayları yaşayanları, yaşayanların yakınlarını veya bu olayları gören/duyanları da etkilemektedir Hayatımızın son bulmasına neden olabilecek bu yaşantılardan sonra, olayı sık sık hatırlama ve yeniden yaşıyor gibi olma, uyku düzensizlikleri, kabuslar, gerginlik, sinirlilik, dikkatini toplayamama, unutkanlıklar, olayı hatırlatan şeylerden kaçınma, en ufak bir sesten irkilme, mutsuzluk, içe kapanma, ilişkilerde bozulma, iş yaşamında / okulda zorluklar görülebilir Tüm bu tepkiler, anormal bir duruma (yani travmatik olaya) verilen normal tepkilerdir ve pek çok insan bunları yaşayabilir Bazı durumlarda bireyin gündelik hayatını zorlaştıran ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen Travma Sonrası Stres Bozukluğu da gözlenebilir Bu olumsuz tepkilerin yanı sıra, bazı kişiler travmatik olaylardan sonra olumlu değişimler de rapor etmektedirler ve bu olumlu değişimler Travma Sonrası Büyüme olarak adlandırılmaktadır
Afeti yaşayan birey disosyasyon, depresyon, posttravmatik stres bozukluğu, anksiyete, panik atak ve korkular geliştirir Afetzede için bu durum bir şok durumudur Anlamada ve anlamlandırmada büyük bir zorluk yaşar Bu durumu kabullenmede zorluk yaşar Ve inkar eder Büyük bir şaşkınlık içindedir Depresyonu yaşar ve sonunda bu acı gerçeği kabul eder Bu kabullenme süreci kişiden kişiye ve durumdan duruma değişmekle birlikte kimileri için birkaç gün kimileri için birkaç yıl olabilir
Her bir travmatik yaşantı ruhsal dünyada acı veren bir etkiye sahip olur Ve bu etkiler bilinçdışı zihinde saklanır Bilinçdışı zihin ortam ve koşulların oluştuğu her an bu duyguyu aynı tazelikte bize tekrar yaşatır 17 ağustos 1999 depreminin üzerinden tam 9 yıl geçti ama bazıları için hala taze, canlı ve acı vericidir Acı veren afet değildir Afetin ruhsal dünya da yarattığı acıdır İşte bu acı’ yı kimileri sıkıntı, kimileri endişe kimileri de huzursuzluk olarak yaşamlarında hissederler Bu acı travmadır
Travmalar sadece afetlerden sonra ortaya çıkmazlar Travmatik yaşantılar günlük yaşam içinde beliren Günlük rutin işleyişi bozan, aniden, beklenmedik bir şekilde gelişen, dehşet, kaygı ve panik yaratan, kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olaylar, travmatik yaşantılar olarak tanımlanabilir Yaşanmış olan bir trafik kazası, doğal afet - deprem ya da sel – taciz, tecavüz, bir yakınının ani ölümü… ya da daha zorlayıcı bir yaşantı olarak görülebir
Doğal Afetler ve İnsan Ruhu
Doğal afetler tarihin her döneminde yaşanmıştır ve bilimsel öngörülere göre yaşanmaya da devam edecektir İnsanoğlu tarihin her döneminde doğayı anlamaya ve onunla uyumlu yaşamaya çalışmıştır Ancak insanoğlu doğaya uyum sürecinde doğaya zarar vermiştir
Ne yazık ki yaşam, ruhsal zedelenmeye yol açacak etmenler bakımından oldukça zengin Üstelik bu etmenler zaman ilerledikçe azalması gerekirken, çoğaldığı bir çağda yaşıyoruz Ruhsal zedelenmeye yol açan etmenler değerlendirildiğinde gerek toplumun genelini etkilemesi nedeniyle gerekse insan ruhuna verdiği ızdırap nedeniyle doğal afetler insan ruhu üzerinde son derece olumsuz etkilere sahiptir İnsanoğlu yaşanan doğa olaylarını kontrol edemese de onunla yaşamayı öğrenmelidir Her doğa olayı ya da her afet ruhsal dünyada az ya da çok travmatize edici etki bırakmaktadır
Yaşanan afetler insan ruhu üzerinde derinlemesine etki bırakırlar İnsan ruhunda, Deyim yerindeyse ‘’dikey yarılma’’ meydana getirirler
Afeti yaşayan birey Şok yaşar, Bütünüyle yaşamında devam eden alışkanlıkları yerle bir olmuştur Her insan gün içinde yaptığı belirli rutinler vardır İşe gitmek, evde tv izlemek, eğlenmek… afet bütün bunları yok eder Bu durumu yaşayan birey şok yaşarken donakalır Ne olduğunu anlamlandırmaya çalışır Bu anlamlandırma süreci bazen birkaç dakikayı bazen de günleri bulabilir
Şok durumunu atlatan birey bu durumu yaşadığına İnanamaz, kabullenemez Bütün bunlar öyle ağırdır ki kabul edilmesi ruhsal dünya da zorluk yaratır Yakınlarını kaybetmiş olması bu yeni yaşama onlarsız devam edecek olması yeni bir uyum sürecidir ki afetzede için bu durumu kabullenmek çok zordur
Kabul etmek afetzede için o kadar zordur ki böyle bir gerçeği İnkar ederek ruhsal dünyasını rahatlatmaya çalışır Ancak bu çabaları onun bu durumu hafifleterek algılama çabasıdır ve tümüyle bilinçdışıdır
Tüm bunları yaşayan birey bütün bunlardan sorumlu birini arar ve Öfkelenir Dünyaya, yaşama, tanrıya devlete yani ototriteye karşı bir öfke besler Bir suçlu bularak ruhsal dünyasını rahatlatmak ister
Bu acıların son durağı depresyon’dur Depresyon bir ruh sağlığı bozukluğudur Böyle bir durumda afetzede için ruh sağlığını koruyucu bir etki bile görebilir Kendini bu olanlardan dolayı sorumlu tutar Kendini değersiz ve önemsiz hisseder Yalnızlığı ve acıyı yaşar
Depresyon kimilerinde birkaç hafta bazen birkaç yıl bile sürebilir Ardından bu acı gerçeğin Kabul evresi gelir ki… Afetzede için derin bir acıdır Ama mutlak gerçek artık kabullenilmeye başlanır Acı ama bu gerçek ruhsal dünya için istenmese de kabul edilir Bu durum ruhsal bir olgunluk seviyesidir Her bireyin bu ruhsal olgunluk evresine erişme süresi farklılıklar gösterebilir Kişiliği bu durumu yavaş yavaş ama kabul eder Kişiliği onarım sürecinden geçer Kimileri için bu durum ruhsal yönden güçlenerek çıkar ünlü filozof Nietzsche’ nin dediği gibi ‘’ öldürmeyen krizler güçlendirir ’’
|
|
|