Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gelenek, görenekleri, özbekistan

Özbekistan Gelenek Ve Görenekleri

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Özbekistan Gelenek Ve Görenekleri



Özbekistan Gelenek ve Görenekleri

Özbek kıyafetleri

Özbekistan’da giysiler milli kıyafetlerle paralel olarak gelişme göstermişlerdir Özbekler, milli kıyafetlerini, ev malzemelerini, renk ve nakışla süslemişler, giysilerinde genellikle özgün renklere önem vermişlerdir
Özbekistan’da dekoratif nakış halk sanatları içinde önemli yer alır Eskiden nakışçılık sanatı kendi nakış güzelliğiyle, renkler çeşitliliğle ve özgünlüğüyle meşhur olmuştur

Eskiden gelinin çeyizi içine muhakkak üzerine nakış süslenmiş olan kıyafetler girerdi

Kıyafetlerin çoğu aileyi büyüden, nazar değmesinden, koruma fonksiyonunu taşırdı Damadın evine gelini nakişlarla süslenmiş olan şal altında götürürlerdi Çift için ayrılmış olan odanın duvarlarını ve yatağı şallarla süslüyorlardı Bu şalların adı, ”şüzani’’ olup, asıl anlamı “iğneyle dikilmiş olan” demektir
Günümüzde’de bu atalardan kalan adet saklanmıştır Milli kıyafetler şimdi de orjinalliğini sağlamak amacıyla elle yapılıyor

Taşkent’teki milli kıyafetler çıkaran “Aktepa” fabrikası nakışlı kıyafetler ve Özbek millli başörtüleri, şapkalar ve ev malzemeleri üretiyor

Ayrıca, bir çok kıyafetler makine yardımıyla da süsleniyor Bunları: gürkürpa (çiçekli battaniye), süzani, zardeval, kirpeç, palyak vs Milli kıyafetlerin orjinalliğini sağlamak için onlar seri şekilde çıkartılmıyor Nakışın stili ve türlerini halk nakış sanatının ustaları yapıyor Nakış genelde siyah kadife veya seten üzerine yapılır Siyah kadife üzerine yapılan nakış çok güzel olmaktadır Günümüzde Özbek kıyafetleri ise, modern çizgiler içerisinde kendini göstermeye başladı Ünlü modacılar, geleneklere uygun dizaynları uygularlarken, batıya has yenilikçi çizgileri de ihmal etmiyorlar Özbek giysileri artık çağdaş boyutlarda kendini gösteriyor

Bir tutku, bir gelenek DOPPİ

Özbekistan’da her şehrin doppisi farklı oluyor Eskiden sadece erkeklerin kullandığı doppı, artık kadınlar tarafından da kulllanılıyor Doppı sadece geleneksel bir başlık değildir Özbek halkı için bu şapkaların çeşitli anlamları da bulunmaktadır Örneğin, bir erkeğin şapkasının başından düşmesi çirkin ve ayıplanacak bir hareket olarak kabul edilir “Senin başında şapka var mı?” sorusunun anlamı “Sen de erkek misin?” demektir Klasik erkek doppiları kare şeklinde, siyah kumaştan yapılıyor Üzerine beyaz renk ile dört adet sivri biber motifi nakşediliyor Bu şapkaların Hokand, Margilan, eski Taşkent ve Semerkant olarak çeşitli türleri vardır Zemin ve süslemesi farklı şapkalarda önceleri kuş kanadı motifi kullanılırdı Çünkü doğu efsanelerine göre, insanın kafasına konan kuşun mutluluk getireceğine inanılırdı

Bu nedenle çocuk şapkalarının çoğu hâlâ kuş tüyleriyle süsleniyor Çocuk şapkaları ayrıca, değişik nakışları ve resimleriyle de ilgi çeker Simli kumaştan yapılan şapkaya, çocuğu kem gözden korumak için de bir nazarlık takılır Hokand şapkaları “Okpar” ya da “Beyaz kanat” olarak adlandırılır Kadın doppıleri ise bir çiçek bahçesinin gözalıcı renkleriyle süslenir

Şehrisebz ve Kitap bölgelerinde gerek kare, gerekse koni şeklinde yapılan doppiler, parlak nakışlı, çaprazlama dikişleriyle diğerlerinden ayrılırlar Bu doppılere “Irak î-doppi” adı veriliyor Bunların yanı sıra halı doppılar da büyük ilgi görmektedir

Geçmiş yıllarda kızlar, çeyizleri için kendileri doppı dikerlerdi Gelinler bazen bütün maharetlerini göstererek, şahaserler yaratırlardı Kadifeden dikilen bu zarif doppılerde en çok mavi, mor, bordo renkler tercih edilirdi Doppı, ayrıca boncuklar ve kıymetli taşlarla da süslenirdi Altın dikişli Buhara şapkalarının ise özel bir yeri ve önemi vardır Buhara’da altın dikme sanatı çok eskiden beri yaygın olduğu için, damat ve gelinin düğün eşyaları arasında mutlaka altın dikişli şapka bulunur
Geçen asrın sonlarında erkek şapkası “Kellepuş - Zerduz î” tek renk kumaştan ve koni şeklinde dikilirdi Ama giderek doppı işleme teknikleri geliştirildi Bütün fonun nakışlanması (Zeminsüsü), önceden desenin çizilerek üstüne resim dikilmesi (Gülduzi) gibi teknikler kullanıldı Bu teknikler içinde “Gülduzi”, hafif ve zarif olduğu için daha çok tercih edilmektedir

Buhara şapkalarında daha çok tabiat ve meyve-sebze figürleri işleniyor En beğenilen süsleme ise “Çor gül” denilen bir tür çiçek desenidir Halk arasındaki inanışa göre, kadınların sevdiği erkek için diktiği şapka, onu belalardan, felaketlerden korurdu Bu nedenle kadınlar, erkekler savaşa ya da uzak yola giderken diktikleri şapkayı onlara hediye ederlerdi Şapkanın renkleri ve süslemesi de, diken kadının duygularını anlatırdı İkinci dünya savaşı yıllarında (1941-1945) dikilen şapkaların çoğu mütevazi, ciddi, sade renklerden oluşurdu
Fakat savaştan sonra doppilerde canlı kompozisyonlar, parlak renkler kullanılmıştır

El yapımı doppılar bugün de büyük ilgi görüyor Özbekistan’ın bazı bölgelerinde bulunan ve şapka üretimi yapan küçük şirketlerde çalışan kadınlar, diktikleri şapkalarla hem geleneği yaşatmakta, hem de yeni unsurlarla zenginleştirmektedirler

Türkiye Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü’nce 1-13 Ekim 1992 tarihleri arasında Özbekistan ‘ın başkenti Taşkent, Semerkant, Narpay, Karşı, Nevai, Hatırcı, Aktaş, Pestergam, Bulungur şehirlerinde ve bunlara bağlı ilçe ve köylerde araştırmalar yapılmıştır
Araştırma sırasında elsanatları ve kıyafetlerle ilgili çalışmalarda “atlas’’ ve “zar atlas’’ dokumacılığının büyük önem taşıdığını tespit edilmiştir Özel günlerde ve gösterilerde giyilen elbiseler bu kumaşlardan dikilmektedir 8 pedalli, kamçılı aaagahlarda dokunan atlas kumaşlar ipektendir “zar”adı verilen sim tellerin çözgüye belirli aralıklarla yerleştirilip dokunanlarına ise “zar atlas’’denilmektedir

Genç kız kıyafetleri

Ülkede bedene giyilen elbiseye “köylek’’ deniyor “v” yakalı , iki parçadan oluşan elbisenin üst kısmı vücuda oturacak şekilde , alt kısmı boldur Etek uçlarına bir sıra fırfır dikilerek süslenir Yaka , ince plilerle hazırlanır Kollar bileğe doğru bollaşarak el üzerine kadar iner, uçları yine ince plilerle süslenir Elbisenin boyu da ayak bileği hizasındadır

Nimçe

Köylekin üzerine giyilen kısa yeleğin adıdır Düz ipekli kumaşlardan veya kırmızı kadifeden dikilir Yakası “v”kesimli, vücuda oturacak şekilde hazırlanan nimçenin boyu bele kadardır Eskiden üzeri zincir işi (suzeni) ile işlenirken günümüzde farklı kumaşlarla stilize formlar aplike edilerek ya da boyanarak süslenir Nimçelerin uzun dikilenleri de vardır Alta “ lazım’’ adı verilen pantolon dikilirKöylekin kumaşından hazırlanır Normal genişliktedir paçalara doğru daralır Uçlarına aynı kumaştan ince bant geçirilir Lazımın boyu ayak bileği hizasındadır

Ayağa etik (çizme) veya topuklu ayakkabı “tufli’’ giyilirSaçlar birden fazla örülür Başa zincir işi (suzeni) veya goblen işlemeli doppi giyilir Sim iplerle dokunmuş kumaşlardan dikileni genellikle gelinler tarafından kullanılır Ve “tes kalpak’’ adını alır Bu başlıklar yaklaşık 5 cm yüksekliğinde ve kare formludur

Kadın kıyafetleri

Evli ve yaşlı kadınların elbiseleri de atlas kumaşlardan dikilir “Hatun libası”olarak adlandırılan elbisenin önü göğse kadar açık, robalı ve ceket yakalıdır Kollar normal genişlikte, bileğe kadar açık, robalı ve ceket yakalıdır Kollar normal genişlikte, bileğe kadar uzundur Bol olan elbisenin boyu diz altına iner
Alta yine lazım giyilir, modeli aynıdır Evli kadınlar saçlarını bir veya iki örük yaparlar İşlemeli saç bağı “cemelek”ile süslerler “Sırga”adı verilen küpeler, “nazgerdan”gerdanlık ve “zibi gerdan” kolye kullanılır

Özel günlerde ve gösterilerde ise “tillekaş2adı verilen taç başa takılır tillekaş üzerine ince ipek örtü “rumal” örtüdür Altından yapılan bu aksesuarlar günümüzde yapılmamaktadır

Gelin elbisesinin modeli de aynıdır Elbisenin içine beyaz ipekliden dikilen “parancı” gelin gömleği giyilir Modeli genç kız elbisesi gibidir Gelinin ellerinin görünmemesi için bilekten lastikle büzdürülüp, parmaklarının ucuna kadar uzun olan bir kumaş parçası takılır, buna “yençe’’ denir Gelin elinde “destrumalçe”adını alan işlemeli mendil vardır Bu mendili burun üzerinde tutarak yüzünü erkeklerden saklar

Gelinlerin saçları da çok sayıda örülür Siyah ipek ipler ve boncuklarla hazırlanan “tahta pupek” adı verilen saç süsü enseden aşağı saçlara tutturulur Bu süsü gelin 40 gün taşır Başlarına tes kalpak giydikten sonra üzerine “ak peril rumal’’ örterler Eskiden üzerleri özellikle kenarları yine zincir işi (suzeni) ve sap işi ile stilize çiçek ve yaprak formları ile işlenirken, günümüzde bu örtüler

Özbekistan’da gelin çeyizi üç gün odasında sergilenir Odanın bir köşeşine yere serilen yatağının üzerine işlemeli “çayşap” denilen örtü örtülür Yastığının üzerine konulan iki nan (ekmek) ve bal çift için gelecekte istenilen bereketli günlerinin simgesidir Yine yatağın ortasına konulan bıçak da kötü gözlerden korunmaları içindir 40 gün asılan çayşap daha sonra odanın duvarına asılarak süsleyici olarak kullanılır Örtünün üzerindeki tumar (muska) lar da nazardan korunmak için takılır

Genç erkek kıyafetler

Ülkede yiğit giyimi olarak tespit edilen “tik köylek’’ ve “tik işton”, beyaz üzerine ince çizgili pamuklu veya ipekli kumaşlardan dikilir Yakası yuvarlak kesimli ya da omuzdan düğmeli olan tik köylekin boyu kalça altına kadar iner Bol olan gömleğin beline “çarsı” / şayı belbağ denilen desenli, kare şeklinde bir örtü bağlanır Tik işton , normal genişliktedir Paçalara doğru daralır Ayağa etik (çizme) giyilir Bu pantolonun paçaları diz altına kadar uzun olan çizmenin içinde kalır Başa siyah üzeri elde veya makinede işli doppi giyilir Uzun kollu yiğit haladı (uzun ceket) işlemelidir Pek fazla kullanılmaz Genellikle “çapan” adı verilen içi pamuk, çift yüzlü kapitone yapılmış paltolar kullanılır Gündelik giyilenleri renkli pamuklu kumaşlardandır Damatların çapanları ise atlas kumaşlardan aynı modeldir Önü açık olan çapanların beline çarsı bağlanarak kapatılır

Gelenek- görenek ve İnançlar

Dünyadaki her halkın kendine ait gelenek ve görenekleri olduğu gibi Özbeklerin de kendine ait olan adetleri vardır, Bu adetlerin çoğu eskiden beri yapılagelmektedir

Özbek Türkleri kendi örf ve adetlerini çok iyi bir şekilde korumuşlardır Hâlâ da sıkı sıkıya sarılmaktadırlar Son derece sakin fakat alışkanlıklarından taviz vermeden hareket etmekteler
Özbek Türkleri halk inançları Türkiye Türkleri halk inançlarına doğal olarak çok benzemektedir

Derlenen malzeme hayatın önemli safhalarına göre tasnif edilecek olursa:

Selamlamak Hal Hatır Sorma

Özbeklerde edep insanlara çocuk yaşta kazandırılır Özbeklerde selam, “Selamün Aleyküm” diyerek genç tarafından yaşlıya, sağ el göğüsle kalbin üzerine konularak verilir Selam vermek ve almak sevap sayılır“Selamlaşma hayata muhabbeti arttırır” “Selam ruhu tetikler”denilir Selamlaşan kimseler matemli yerlerde tanıdıkları ile el vererek selamlaşırlar, hasta ziyaretinde de tokalaşmadan selamlaşılır

Özbeklerde selamlaşmak adabın bir hükmüdür İnsan tanımadığı bir kimseyi de selamlamalıdır “Selam Allahın borcudur” İnancı vardır “Selamlanın sevap alır” Özbekler selamlaşırken, genellikle “Assalamu alaykum”, “Salamaleykum” ve de “Salam, yahşimisiz ?” Selamlaşmadan sonra hal hatır soruyorsunuz Mesela, “İşleringiz, sağlıklarıngız yahşimi?”(İşleriniz, sağlıklarınız iyi mi ?), (Çocuklarınız nasıl ?)

Özbekler hal hatır sormayı çok severler Hal hatır sormak, tanıdık kişi ile samimi veya tanıdık olmayan kişi ile de ilgilenmek için yapılır

Sokakta konuşma

Eğer şehirde herhangi bir oteli, iş yerini ararsanız o zaman : “Keçirasiz, Özbekiston mehmonhonasiga kanday borış mumkün?” “Affedersiniz, Özbekistan oteline nasıl gidebilirim?/”, “Oloy bozorı kayerda?” “ Alay pazarı nerededir?” diye sormanız gerek, sormadan önce selamlaşırsınız “assalomu aleykum”, “salon” daha iyi olur Gerekli bilgileri aldıktan sonra: “Rahmat” veya “xxxxxkür etaman” “Teşekkür ederim” diyebilirsiniz

Herhangi bir şirkete, iş yerine giderken karşılaştığınız insanlarla ilk önce selamlaşırsınız Türkiye’deki adetlere göre herhangi bir odaya girmeden önce kapalıysa mutlaka kapıyı vurmak gerekir Özbekistan’da bu adet her zaman (yerine göre) şart değil Mesela Bakanların yardımcılarının üniversite veya enstitü rektörlerinin, fakülte dekanlarının odalarına kapıyı vurup içeri girilir Ya kapıyı vurup içeri girilir Ya da kapıyı açıp: “Kirsam böladimi? ” (Gire bilir miyim?) diye izin istenir İzin aldıktan sonra ne istediğinizi söylemelisiniz

Sofra kültürü

Bazı yemek tariflerinin yüzyıllar öncesinden kaldığı geleneksel Özbekistan mutfağı, girek artan çeşidiyle dünya mutfaklarında özgün bir yer ediniyor
Özbekistan mutfağı’nın en ünlü, en lezzetli bölümünü hiç kuşkusuz pilav oluşturuyor MÖ 4 yüzyılda, Büyük İskender zamanından bu yana yapılan, her bir aşçının kendi bulduğu bir özelliği ekleyerek zenginleştirdiği ve bu nedenle bir “sanat” diye nitelendiren pilavın pişirimi, bölgeden bölgeye değişiklik gösterse de, hepsinin ayrı bir lezzeti, ayrı bir özelliği bulunuyor Pilav yapımında ana malzemeler değişmiyor Yani, pirinç, et, yağ, havuç, soğan ve çeşitli baharatlar bütün bölgelerde kullanılıyor Bölgesel özelliğine göre ise içine ayva, kuru üzüm ve çeşitli sebzeler ilave edilebiliyor

Özbekistan’da her erkek bu pilavı pişirmeyi biliyor Eve misafir geldiğinde, pilav mutlaka evin erkeği tarafından yapılıyor Bu değişmez ve çok makbul bir gelenek Özbekistan’da pilav pişirmek için özel yerler de bulunuyor “Çayhane” denilen bu yerlere malzemelerle gidiliyor Pilav büyük kazanlarda pişirildikten sonra, orada yeniliyor Çayhaneler, özellikle kalabalık misafirlerin ağırlandığı yerler Bu gelenek Özbekle’in yaşamında çok önemli bir yer tutuyor Çayhane’ye gidiş bir şölen, bir piknik gibi yaşanıyor Pilavın pişirilmesi, yenmesi ve masabaşı sohbetleri sabahtan akşama kadar sürüyor

Özbekistan pilavının yanında genellikle “yeşil çay” içiliyor Bu çay fabrikalarda özel olarak işleniyor Tansiyon düşürücü ve dinlendirici etkisi olan çayın rengi, adı üzerinde ; yeşil

Özbekistan’da sofra adabına da çok önem veriliyor Örneğin ailenin en büyüğü sofraya oturmadan yemeğe başlanmıyor Yemek bittiğinde, yine ailenin büyüğü tarafından dua ediliyor

Özbekistan’da sofrada sohbet etmek çok yaygın bir gelenek Hele eve konuklar gelmeşse sofra toplanmadan saatlerce sohbet edilebiliyor Bu, konuklara duyulan saygının, misafirperverliğin bir göstergesi

Eve gelen konuklara mutlaka yemek çıkarılıyor, zengin bir sofra hazırlanıyor Bu hiç değişmeyen bir gelenek Düğünlerde ve özel günlerde gelen yakın akrabalar uğurlanırken, o gün onlara ne ikram edilmişse, aynısından küçük bir paket yapılıp yanlarına veriliyor Özbekistan mutfağındaki bir diğer özellik ise, meyve ve tatlı servisinin yemeklerden sonra yapılmaması

Meyve ve tatlı yemeğin en başında servis yapılıyor ve bütün sofra boyunca orada kalıyor

Özbekistan’da komşuluk ilişkileri ve insanlar arası dayanışma o kadar gelişmiş ki, evde ne yemek pişmişse mutlaka en yakın komşuya birkap veriliyor
Bu durum, dini bayramlarda daha da artıyor
Oldukça fazla yemek yapılıp bütün komşulara dağıtılıyor Bu yemeklerin en başında ise, tabii ki pilav geliyor

Ekmeğin ayrı bir yeri var

Özbek’lerin çok değer verdiği ve sofralarının baş köşesinde yer alan bir başka önemli yiyecekleri de ekmek, hemen her evde bulunan tandırlarda yapılıyor Ekmek yapımında çeşitli kalıplar kullanılıyor Genellikle yuvarlak olarak yapılan ekmeklerin üzerine mutlaka susam konuyor, süsleniyor Çünkü Ekmek, Özbekler için çok kutsal bir yiyecek İnsanlara küçük yaşlardan itibaren ekmeğe saygı duymaları öğretiliyor Yere düşen kırıntıların mutlaka toplanması gerektiği aşılanıyor Bu nedenle ekmek, her Özbek ailesinde odanın en baş köşesinde tutuluyor

Misafirlikte

Özbek misafirperverliği eskiden beri meşhurdur Özbeklerin misafir hakkında söylenmiş güzel birçok atasözü vardır Mesela “misafir babandan da büyüktür”, “ Misafir kısmeti ile gelir

Misafir, önceden haber vererek ve hediye alarak ziyarete gider Ev sahibi misafiri içeri buyur ettikten sonra selamlaşır Misafirle kapı eşiğinde selamlaşmak Özbekler’de iyi tabir edilmez Oturulduktan sonra muhakkak en yaşlı kimse veya misafir tarafından fatiha okunur Sofrada ekmeği ev sahibi paylaştırır Misafir ilk olarak ve muhakkak “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek yemeğe başlar
Misafirin eve girdiği zaman ve yemek yedikten sonra mutlaka elini yıkaması gerekiyor Eve sahibi misafirin eline su dökerek onun elini yıkamasına yardımcı olur Elin yıkanması misafire gösterilen saygının ifadesidir Sofrada misafir için yemek olarak en son Özbek pilavı sunulur Özbekler için pilav yapmak bir sanattır Yemekten sonra çoğunlukla yeşil çay içilir İbni Sina’nın “Her çeşit yemeği gönlün çektiği zaman yemek faydalıdır” Sözü üzerine istenilen vakitte her çeşit yemek sofrada mevcuttur

Misafir “gelmek misafirden izin ev sahibinden”atasözünde de ifade edildiği gibi ancak ev sahibinin iznini alarak gidebilir

Aile ve Çoçuk

Özbek ailesinde, çocuklara küçüklüklerinden itibaren özellikle her işe “Bismillahirrahmanirrahim” diye başlamayı, kendinden büyüklere itaat etmelerini ve selam vermelerini öğretirler

Özbek halkı, çok çocuklu ailenin güçlü aile olacağına inanır Çok kardeşin daha büyük dayanışma sağlayacağına inanılır Halk arasındaki bir deyişe göre “Köpek ol, kuş ol ama çok ol”, “Yalnız atın tozu çıkmaz, tozu çıksa sesi çıkmaz” veya “birleşen uzar, birleşmeyen kısalır” denir

Kız çocuğu dünyaya gelirse anne-babası sandık için çeyiz hazırlamaya başlar Erkek dünyaya gelirse, ev yapmak için ya ağaç diker yada ev hazırlar
Özbek halk inançlarında hayırlı evlat en büyük devlettir İyi niyetin de özel bir önemi vardır “İyi niyet yarım devlet” denilir İyi niyet ve iyi terennümün işleri kolaşlaştıracağına inanılır Dünyaya çocuğu gelen aileye çok çocuklu olması, ocağının kutlu olması, tuttuğu toprağın altın olması, Allahın kendisinden razı olması dilenir Askere gidene bir ekmek (nan) ikram edilir, ve ona “ak yol” dilenir
Bazı isimlerin çocuklar tarafından kaldırılmayacağına onlara ağır geleceğine inanılır Resul, Ekber, Nebi, Gani, Muhammed gibi adlar konularak, Allahın merhametinin dünyaya gelmiş olanlara yardımcı olacağı inancından hareketle ömürlerinin uzun olacağına inanılır Bu uygulama Allah babalarını yarlıkasın (esirgesin) diye yapılır

Özbek inancına göre babasının erkek evlat üzerinde 3 borcu vardır Bunlar: sünnet (hatna) ettirmek, meslek sahibi yapmak, evlendirip ev kurmasını sağlamaktır Özbek çocuk 7 yaşına kadar sünnet olmalıdır Sünnet (Hatna), genellikle bu düğün çocuğun 1, 3, 5 ve 7 yaş gibi tek yaşlarda sünnet olmalıdır Bazen de çocuk sünnetli doğar, böyle çocuklara “sünnet”adı verilir Sünnet toylarında(düğünlerde): güreş, ulak ve darbaz oyunları yapılır
Özbek Türkleri’nde sünnet düğünü en geniş anlamlı ve en zengin toydur Bu toy için çok erkenden hazırlığa başlanır Fakir dahi olsa mutlaka sünnet toyunu yapar Ailede erkek çocuk öncelikli yere sahiptir “kız çocuk gidici, erkek çocuk kalıcı “ denir Kız çocuk evladı ere verilince, geri gelmesin temennisiyle “kızım sizin evde taş gibi kalsın” denir Oğul aileye bir kız getirir, birlikte ataya, anneye bakarlar Evlatlarla ilgili bazı tekerlemeler:

“Oğul evin bülbülü
Kız evinin gülü”
“Oğlum olsa karanlıkta ışık
“Oğlum yahşı (iyi) olsa, yanan çırağ (meşale) dır”
“Oğlu olmanın ise, izi vardı

Sünnet (Hatne) Türkistan’da İslamiyetten evvel de vardı Özbek Türkleri’nin Hatme Toyu’unda büyük şölen yapılır, ziyafetler verilirdi
Çocuğun babası yemekleri, annesi de üstü başını üstlenirdi
Özbekistan’da Türk sünnet düğünleri muhtelif bölümlerden oluşmuştur

Bunlar: Toy hazırlığı, toy daveti, tandır kurma - nan yapma, havuç doğrama, pilav hazırlama, Kur’an hatmi, çıpkan (sünnet-sünnetçe)
Davetliler “toyun mübarek olsun” diyerek gelmeye başlayınca, sünnetçi, sünnetten evvel bıçağını üç defa biler gibi yapar Bu esnada çocuğun babası sünnet evinin eşiğinin dışında bekler ve anne de odanın dışındadır Davetlilerin getirdiği hediyeler sünnet evine kalır, toplanan paralar sünnetçiye verilir
Sünnet toylarında konu-komşu sünnet evine özel bir tertip içerisinde yardımcı olurlar Toplu halde sünnetli çocuğa alkış (dua) ederler Getirilen hediyelere Toyana denir Bunlar: Kap - kacak, giyim ve ev eşyası, at ve para olabilir
Bir Özbek atasözüne göre, “oğlunu evlendiren ailenin reisine 7 yıl değme, herşeyini vermiştir Kızını everen ataya 40 yıl değme, onda hiçbirşey kalmamıştır”denir

Özbekistan’da sünetçinin aldığı para, dostların hediye olarak getirdiği para değildir Çocuğun tam kesime anında para ve konfeti saçısı yapılırBu esnada davetlilerden para birikir Buna çıprange denir Çıprangeyi sünnetçi alır
Özbekistan’da çocuğu sünnet olunca annesi elini hamur teknesine batırır, sünneti kolay olsun, yavrusu acı çekmesin diye çocuğun ağabeyisi ise meyveli ağaca tırmanır, çocuğun bereketli olması dilenmiş olunur Sünnetten sonra çocuğun üzerine doppi (erkek takkesi) konur, böylece çocuğun erkek-yiğit-mert olacağına inanılır

Özbekler, çocuklarının sünnet olmakla, Müslüman olduklarına, erkekler arasına girdiğine inanırlar ve onu tebrik eder, ona para ve hediye verirler Sünnetin yarası geç iyileşir ise, yarası kendi idrarı ile tedavi edilir Ona beyaz, geniş bir külot giydirirler Bu tür merasimlerin çocuğun kamil insan olmasında etkili olduğuna inanılır

Ant, yemin etmek Özbek halk inanclarında önemli bir yer tutar Ömürlük (daimi) arkadaşlıklar ant içilerek belgelenir Yetişkinlerin ant içmeleri çok ciddi bir olaydır Ant içenler halka yemek ikram ederler Bir şölen yapılır Bütün hayat boyu sürecek bu arkadaşlıkta, hıyanet hiç affedilmez Ant merasiminde taraflar birbirlerine hediyeler verirler Ant içme için “söylenmiş söz atılmış bir ok gibidir” denir Ant içmeye Allah adıyla başlanır Kuran-ı Kerim öpülür Anne, eş ve çocukların ismi zikredilir

Özbeklerde ekmek üzerine de ant içilir Ahde vefa itibariyle “ekmek kör etsin”, “nan körü olayım” denir Böyle antlar: Hoca Ahmet Yesevi, Hz Bahaeddin Nakşibendi, Pehlivan Mahmud, Emir Temür’ün makbereleri önünde yapılır Ant bozmak, Özbek halkı arasında çok kötü kabul edilir Allah ve Kur’an üzerine yapılan antlar hiç bozulmaz Andını bozana “seni ant vursun” denilir Çok ant içmek için yerli yersiz yemin etmek de doğru bulunmaz

Özbeklerde “at oyunu” çocukluktan erkeklik mevsimine geçişin simgesidir At oyunu yarışmalarında çivandazlık ve ustalık amacıyla yapılır Takım halinde, kesilen oğlağın kapılması için yapılır Bu oyunda cemaat ve birlikte hareket edebilmeye yeteneği geliştirilir Yaşlı biniciler, usta atlarını gençlere verirler At sahibi ve yarışçı ayrı ayrı ödül alırlar

Özbek Türkleri’nde kötü rüya görülürse ve görenin ruhiyatı bozulur ise ziyaret yerlerine gidilir Yakınlar ziyaret edilir Canlı (kurban) kesilir “Sokak aşı” yapılır, muhtaçlara verilir Allah’dan şifa ve hayır dilenir ki, bu da bir tür sadakadır Özbekler sadakayı Müslümanın Allah yolunda birşeyi (hayır sadaka adına) adaması olarak bilirler Sadaka biçare gönüllerden çıkarılıp gaza, bela defi için verilen maddi yardımdır Hayır, para, mal, yiyecek, giyecek gibi şeylerdir Özbek inançlarında sadaka çıkarmak (vermek) eski dönemlerden kalmıştır
Ulu kabul edilen sofraya ilkin ekmek konur Özbek sofralarına tandır ekmeği çift konur Yemeğe besmele ile başlanır

“Bismillahirrahmanirrahim
Kop bersin, mol bersin
Keng fel,ketmez devlet bersin
Dostga zar, düşmanga har
Namerdge muhtaç kılmasın
Ot balası, su belası, nahak
Tohmetten özü esresin
Ekkenni- tikkenni, yiyenni içennin
Sevabını dergahında kabul etsin
Amin, Allahu Ekber

Ekmek herhangi bir yere ters konulmaz
Özbeklerde misafirin önemli bir yeri vardır Yeni tanışılan bir kimse çok kere eve bilhassa yemeğe davet edilir Özbeklerde konuğu kabulde sadece ev sahibinin değil, komşularının da sorumluluğu vardırYemekte ikram israr çok olur Onlar da ağırlamaya katılırlar Ev sahibi, konuğun tüm aile fertlerini, çocuklarını, hizmetçilerini, atlarını ve seyislerini ağırlarlar Konak ev sahibinin tüm neşe ve heyecanını paylaşır

Ziyaretgah yerinin pek güzel olması şartı yoktur Özbek inancına göre “Dünyadaki en ulu ziyaretgah insanların kalbi” dir “insan kalbi sevabıyla dolu dipsiz bir denizdir İnsan kalbi gibi bir hazine, refine bütün alemde yoktur
Özbek Türklerinde evlilik düğününün dışında bir çok düğün vardır Beşik düğünü, hatra (sünnet) düğünü, nikah düğünü, Peygamber (63 yaşında olanlara) düğünü, avlu (yeni ev) düğünü yapılır Özbeklerde düğün âdeta küçük bir bayramdır Düğünlerde, müzik çalınır, güreş tutulur, köpkarı (at oyunu) yapılır
Beşik düğünü eski zamanlardan beri her ailede vardır, bu sebepten bu düğün halkımızın güzel unutulmaz adetlerinden biridir

Bu merasim ailede birinci çocuk doğduğu zaman yapılır Beşik düğününün Özbekistan’a bir kaç çeşidi vardır Mesela, Taşkent’te, bebek 7 ay 9 günlük olduğunda beşiğe yerleştirir ( yatırış) merasimi yapılır Bebeğin kırkı çıktıktan sonra, beşik düğünü yapılır

Beşik düğününde (buna beşiğe salma toyu da denir) Bu toya, başından iki nikah geçmiş kadın katılamaz Beşiğe, üzerlik ve muska asılır

Özbek Türklerinde nikah düğünü (toyu) evlenme münasebetiyle yapılır Özbek Türklerinde nikah toyu en eski toylardan birisidir Evlenme isteğindeki genç bu isteğini açık kelimelerle belirtir ise ayıp olur Kızların evlenme yaşı 17-18 iken 25 yaşını geçirmiş kıza karıkız denilir Özbeklerde kız kaçırma “çalma” yöntemi ile de evlilikler yapılır Daha ziyade kalın vermekten kaçınanlar, kız kaçırma yöntemi ile evlenirler

Özbek Türkleri’nde genç evlendirilirken: “Yeni aile kutlu olsun”,“Gençler bahtları ve ikballeri” açık olsun”şeklinde dua edilir
Özbekistan’da ilk ev inşaatında, canlı kesilir ve kan çıkarılır bu kan evin üzeri kapatılmadan duvarın üzerine akıtılır Ayrıca evin görkemli yerlerine, diken, üzerlik gibi şeyler asılır

Yeni avlu (yer) ya göç edilmeden evvel, avlu (ev) nun eşiği üzerine canlı kesilip, kan çıkarılır Koyun, keçi, tavuk, horoz kanı akıtılır

Yeni avluya (eve) göç edilmeden (girilmeden) evvel üç şey yapılır Bunlar, evin eşiğinden tuz alınarak eve girilmesi, bununla çiftlerin tuz gibi nasipli olması dilenmiş olunur Eşikten ekmek ve un alınarak geçilmesi bununla çiftlerin rızıklı olmaları dilenmiş olunur Eşiklere ayna konularak eve girilmesi, bununla çiftlerin geleceklerinin aydın ve ayna gibi parlak olması temenni edilmiş olunur
Özbek halkı inançlarına göre, Özbek Türkleri’nde sadaka inancı, Özbekler Müslüman olmadan evvel de vardı “ Sadaka belayı savar” inancı çok yaygındır
Özbekistan’da Müslümanların hatırasına (ruhuna) fatiha okunurken, Huda dergahında kabul etsin, yerleri cennet olsun, Huda rahmet etsin denir
Özbeklerde perşembe ve pazar geceleri hayır işlemenin özel önemi vardır Özbeklerde hastalığın birinci gecesinde, hasta ziyaretine gidilmez

Doğum evveli

Özbek Türklerinin eskiden beri devam ede gelen destanlar, efsaneler, masallar, örf ve adetlerine girerek hayata dair düşüncelerini anlamak mümkündür İstenilen çocuğun miktarı veya cinsiyetine dair folklorik malzemede önemli mesajlar vardıır Bunları alkış(dua)larda bulmak mümkünür Mesela: “On çocuğun olsun”, “Çok çocuk göresin”, “Allah sana beş, yedi, dokuz oğul, üç de kız versin”

Doğum esnası


Özbeklerde çocuk dünyaya geldiği zaman çocuğu ve annesini inler-cinlerden ve yaman gözlerden korumak amacıyla ateşten geçirilerek (Çille-devri ) kırk devri yapılır Anne ve çocuğun da 40 gün (Çille’de) kırkı da olurdu Bu dönemde yabancı kişilerin anne ve çocuğunun yanına girmesi yasakk Çilleli evde çeşitli irimler-sirimler (dini pratikler) yapılırdı Çocuğu yaşamayan kadınlar da bu dönemde doğum yapılan eve sokulmazdı

Evlilik Evveli

Özbek Türklerinde görücülük, savcılık, vasıtacılık vardır ve özel saygı görürler Buhara, Semerkant, Surhanderya, Kaşkaderya ve Harezm’de erkekler savcı olurken, Namangan, Taşkent Cızzah, Sirderya’da ise Kadınlar savcı olurlar
Savcı kadın, kız evine gider ve ikram esnasında: “sizde bir yetişkin çiçek var, bizde bir yetişkin bülbül var, bunları birleştirsek” veya “sizde bir iyi var, bizde de bir kötü var, bunları birbirlerine koşsak” der Bazen da “sizin bağınızda bir gül açmış, akraba olmaya geldik” denilir

Oğlan evi kız evine gelirken meyve türünden tatlıların bulunduğu bahçelerine kırmızı bir bez veya örtü bağlanmış bir sopa takarlar Bunun anlamı oğlumuza kızınız için geldik demektir

Özbekistan Türklerinde kız evine, istenilmek üzere birinci gelişte oğlan evine “takdir bilir” denir İkinci gelişinde oğlan evi hediyeler getirir, kız evi hediyeleri kabul ediyor ise, cevaplarının müspet olduğu anlamına gelir Bu esnada oğlan kıza çiçek, tatlı türünden hediye verir, kız bunları alır ise, rızası var anlamına gelir “Söz kesimi”nden sonra toyun şartlarının görüşülmesine geçilir ki, buna “fatiha kılma”denir

Evlilik Esnası

Özbekistan Türklerinde toydan 3 gün önce, oğlan evi, kız evine pirinç, koyun, ekmek ve çeşitli tatlılar, giyim eşyaları ve kızın yakınlarına hediyeler alır Özbeklerde, 1 gün kızın evinde “kız ziyafeti” verilir Buna kızın akrabaları gelir Ertesi gün dînî nikah kıyılır ve resmî nikah yapılır Son günü akşam yiğit (oğlan), kızın evine arkadaşları ile gelir, kız evi ziyafet verir Kız, oğlana çeşitli giyimler hediye eder Yiğit o gece evine döner Sonra kız arkadaşları ve yakınları ile oğlan evine giderler Bu ziyarete erkekler katılmazlar

Özbekistan’da “cehiz dizme” ve “ayak bastı” uygulamaları vardır
Özbek Türklerinde, gelin eşikten girerken başına bacadan sembolik toplar atılır, ateşin etrafında üç defa dolaştırılır Böylece in-cin’den saflanmış olacağına, çiftlerin arasındaki muhabbet ve sıcaklığın devam edeceğine inanılır Gelin, yeni evinin eşiğinden girmeden evvel yüzü açtırılır ve “bu ev benim evim, evim onurum” diye üç defa tekrarlatılır

Özbeklerde oğlan evi kız evinin eşiğinden içeri girerken, kız evi basacakları yere bir sergi serer Oğlan evi bu sergiye para atar, bu paralar uğur niyetine kapışılır Daha sonra dünür desturhane Sofrasının yapılmasına geçilir
Kuda desturhane sofrasına kız ve erkek tarafı otururlarken Fatiha okunur, bu esnada “İlahi amin, koşgeni bilen koşe karışsın, özünden özü artıp balalı-torunlu olsun, bahtı açılsın, ömürleri uzun olsun” denir Bu esnada ev egesi (sahibi) “Hoş geldiniz, adımlarınıza sağlık” der ve dua ederler Sonra şerbet ikram edilir Herkes şerbetten birer yudum içer En yaşlıdan bebeğe varıncaya kadar bu şerbetten birer yudum içerler Daha sonra çay ikram edilir Artan oğlan evine götürülür, orada ikram edilir

Şerbetten sonra kız evinde 9 ayrı tabakta 9 ayrı yemek ikram edilir Her bir yemeğin inanç muhtevalı temsili anlamları vardır Sütlaç, evlilerin gönlü ak olsun, yufka eşler birbirlerine hayat boyu sarılsınlar ve bunun gibi
Daha sonra “damat tepsisi” getirilir Bu tepside, kuyruk yağı ve pişirilmiş et, sığırın veya koyunun pişirilmiş kellesi getirilir Damat ve arkadaşları bu ikramdan birer parça yerler Damadın arkadaşları tepsiye para atarlar Sonra kızın yakınları damada, damatlıklarını giydirirler Bekar erkeklerin de yuva kurması için dua edilir Kızın ailesi, damat odadan çıkarken üzerine para saçarlar
Damat gittikten sonra “rumal yazdı” merasimi başlar Damadın babasının ve annesinin bulundukları odalara bir bekar kız, yazma, böşörtüsü serer ve ona para atılır Bu paralar o kıza verilir

Özbekistan’da toydan evvel gelin, oğlanın ailesine görünmez bayramlarda oğlan evinden gelin alayına hediyeler gelir

Semerkant’da ucuna çivi takılmış oklava ile damada dürtülüp, sabrı denenir
Nikah toyunda, sağdıç bir tas su getirip davetli erkeklere tek tek içirilir Bu esnade imam, “sizler de, toy, nikah görün, çoluk-çocuk görün”der Herkese davetli bekarlara pişmiş birer yumurta verilir

mam nikahta üç defa “evliliğe razı mısın” diye sorar Gelin her defasında hafif bir sesle “evet” der İmam, damada da “gelin 6 ay evde yalnız kalmasın, onu dövmeyin, ona sövmeyin, ona daima ikramda bulunun, geceleri eve geç kalma” der Sonra tekrar geline döner ve “Kocan izin vermezse babanın evine gitme” der

Toy geldi” nikah günü veya nikahtan 1-2 gün sonra oğlan evinden kız evine gelen ve erkekler tarafından getirilen, içerisinde; ekmek, çeşitli yiyecekler giyecekler, kızın yakınlarına hediyeler içeren bir paketler toplamıdır Bu hediyelere “toy”, gelme işine de “toy geldi” denilir Daha sonra “Kuda kutiş” yapılır

Kuda kutiş’te oğlan evi toy günü bazen erkekler bazen de, kadın ve erkekler kız evine giderler Kız evi onları kapıda karşılar ve selamlar onlara ziyafet verir Bu esnada oğlan evi kız evine ayna tutar, oğlan evi, kız evinin eşiğinden girmeden evvel ateşin etrafında dolaşırlar Kız evinin hanımları oğlan evinin hanımlarının yüzlerine un sürer ve şeker ikram ederler Böylece ayna ile geleceğin aydınlık, un ile bereket, şeker ile tatlılık temenni edildiğine inanılır Ateş etrafında dolaşmak in-cinlerin eve girmesinin önlenildiği inancı vardır Bazı yörelerde de davetliler üzerlik tütsüsüne tutulur Özbek Türkleri “Güvey ulak” merasimi de yaparlar Güvey, güvey ulakı vermeden gelinle gerdeğe giremez Güvey gelinin konu komşusu ve delikanlılara bir koyun, havuç, soğan, pirinç, ekmek, tatlı, şerbet ve içki verir Bununla komşular ve gençler kendilerine ziyafet çekerler İnanca göre, bir kızın ata-anasından sonra onun atası, konu komşusu, mahellesi ve köylüsü gelir

Kız aytarma merasimi güvey ulak merasimden sonra başlar Bu adet çok yaygındır Buna (kız bekitti) (Kız saklandı) (kız ap kaçtı) da denir Bu uygulamada, kız başka bir eve götürülüp orda saklanır Kız, arkadaşlarına komşu evinde yemek verir

Özbek Türklerinde “gelin evi bezemesi” önemli bir olaydır Evin bir köşesinden diğerine ipler gerilir Bu iplere ve duvarlara gelinin ve güveyin eşyaları asılır Buna gelinin ve güveyin arkadaşları yardımcı olur Eskiden ak otağ süslenirdi
Geline; kolye, küpe, bilek yüzük (bilezik) ve diğer takılar geline takılır Tillekaş (kofik) süslenir Kızların saçı kırk örük yapılır ve bunlara çeşitli ziynetler takılır Gelin ve güvey ipek giydirilir ve süslenirler Küpe ay gibidir Her süsün temsil ettiği bir mana vardır Geleceği aydınlık olacağı inancı ise gelin ak giyer Güveyin yüreğinde sevgisi taze olsun diye kırmızı kollu bir cepken giyer
Özbekistan’da “gelin hammamı” evde de yapılabilir Gelini çok çocuk doğurmuş ve çok gelin göçürmüş bir kadının yıkamasının hayrına inanılır
Gelin ve akrabalardan yaşlı kadınlar güvey için 40 kadar kuşak dikerler Bunların üzerine dikilen motiftlerin ayrı ayrı manaları vardır Temenni mesajları verirler Güveyin başına “ak sarık” sarılır Sarıktaki motiflerin de özel anlamlarının yararına inanılır

Özbekistan’da gerdek gecesi, yakılmış mumlar gelin ve güveyin başı etrafında dolaştırılır, odanın kapısından girerken gelin ve güveye ayna tutulur, bal yalatılır, saçları elle düzeltilir Okşanır Her ikisinin de eline ipek verilir Odaya çiftler rızıklı olsun diye bir tas içerisnde buğday konulur Ak fatiha verilir (Hayır duası edilir)
Gelinin ve güveyin yiğit ve güzel olduğunu gösteren taraflar arasında mani alışması olur

Gelin yeni evinde oturmaz, birisi kaynatanın dikkatini çeker, kaynata:
Ay kızım, ay gibi güzel kızım, sana güney gibi oğlumu verdim Sana at, koyun sığır vereyim, otur der Gelin başı ile kaynanayı selamlar, ancak oturmaz Aynı ses bu defa kayınvalidenin dikkatını oturmayan geline yöneltir Kaynata da geline oturması için ev eşik kap, kacak ocak verdiğinden bahisle oturmasını ister, gelin başıyla kayınbabasını selamlar ancak yine de oturmaz Bu merasim kayınbiraderler ve evin diğer fertleri itibariyle devam eder Sonra kaynana “malım yetmez ise, canım verdim, “ der ve gelin bunun üzerine oturur
Özbeklerde kampir (yaşlı kadın) öldü, diye bir uygulama yapılır Güveyin evine, yere bir bez serilir Kampir onun üzerine uzanır Buna kampir öldü denir, kız tarafı kampire hediyeler verir, o da yattığı yerden kalkar, gelinin yolu açılmış olur Bu esnada geline dışarda ve salonda saçı yapılır

Özbekistan’da yeni gelin bir süre yemek yemez Kaynana ve kaynata geline hediye aldıktan sonra yemek yemeğe başlar
Özbek Türklerinde “eşik hediyesi” diye bilinen bir hediye türü vardır Gelin kaynanasının odasına girmez, kaynana odasının eşiğine hediye asar, bunu alan gelin odaya girer
Gelinin eline un sürülür, bıçak verilir, böylece ayağının bereketle olup olmadığı sınanır

Özbekistan’da bekâret çok önemlidir Gerdek sabahı, gelin çarşafı yenge tarafından kızın ve oğlanın annelerine gösterilir Yengeye, çarşafı gören kaynana bahşiş verir Güneyde dışarıda bekleyen arkadaşlarına çarşafın parçasını gösterir

Gelinin bez açması esnasında geline çeşitli hediyeler verir
Kız annesi gerdekten sonra 40 gün yeni evlilere yiyecek getirir
Gelin genç kızlara kendi yaptığı mendillerinden verir ise onların da kısmetlerinin açılacağına inanılır Buna “mendil verme”denilir

Modern Nikah Düğünü

Günümüzde modern Özbek nikah düğünleri üç merasimden ibarettir
1-Nan sindiriş (ekmek parçalamak-nişanlı ediş) O gün iki tarafın dünürleri şartları ve düğün vaktini kararlarştırırlar
2-Gelin ve damadın hem modern yolla, hem de dini yolla nikahlanması
3- Düğün günü

Evlilik Sonrası

Gerdekten evvel çiftlerin yatağına iki yaşlı yatar gibi yapar böylece yeni çiftlerin bunlar gibi uzun ömürlü olmaları teminni edilmiş olunur
Gerdekten evvel gelinin yatağında erkek çocuk yuvarlanırsa yeni evlilerin ilk çocuklarının erkek olacağına inanılır Kız veya oğlan olması isteniyor ise, bir kız ve bir oğlan çocuk konur yatağa

Özbekistan’ın bazı yörelerinde gerdek gecesi damat ve gelinle birlikte iki tarafın yengeleri de yatağa girerler “Bugün olmaz, büyükler üzgündür” deyip çiftlerin ilişkilerine mani olurlar Güvey yengelere para vererek onları yataktan kovar
Ertesi gün gelin selamı “yüz akı” yapılır, buna gelin görme denir O gün 20-30 kişi düğün evinde birikir, gelen davetlilere ziyafet verilir Erkek ve kadınlar ayrı ayrı otururlar Gelinin ayağının altına koyun veya mal derisi serilir Türkü söylenilerek ailenin fertleri geline tanıtılır, o da başıyla selam verir Her tanıtılan kişi gelince bir hediye verilir ve ismi davetlilere duyurulur

Özbekistan’da gelinin bineceği araba bezenir Gelini taşıyan arabanın önü gençler tarafından kesilir Buna arkan (urgan) bağlamak denir Gelini arabadan güvey indirmek isteyince aileden küçük bir çocuk mani olur, güvey çocuğa bir hediye alır, buna “şab veriş” denir

Özbekistan’da gelin baba evinin eşiğinden dışarı çıkarken, başının üzerine pamuk ve ekmek konur Ekmek ve pamuk aklığı ve bereketi temsil eder Bu ekmek ve pamuk yere düşürülmemeli düşürüldüğü takdirde gelinin kısmetinin kesileceğine inanılır

Buhara ve Taşkent’de gelinin arkasından taş atılması halinde gelinin yeni ocağında taş gibi ağır olacağı, geriye, babasının evine dönmeyeceği inancı vardır Gelin oğlan evine bahtı açık olsun diye ak atla getirilir
Özbekistan’da gelin babasının evinin eşiğinden çıkmadan, babasının sağ omuzuna başını koyar, ağlar, sonra babasının her iki dizini üçer defa öper Gelin eşikten çıkmadan babası kızın başına mürüvvetli olması için buğday döker Kız atına binerken, baba üzengiyi tutar, kız babasının omuzuna basarak ata biner Bununla, “kızın sana gelecek görünür görünmez kazalar bana gelsin” demektedir

Özbekistan’da kızın akrabaları kız evinden bir bakır maşraba dolusu şu çalar ve oğlan evine gelirken dökülmemesine özen gösterilir Aksi halde gelin kızın bahtının yere saçılacağına inanılır Bu suyu gelin ve güvey başlarını yıkarken kullanırlar

Özbek Türklerinde gelin atların arabasına muhakkak çan takılır Böylece sesi duyan in cinden korunmuş olunur Nazardan korunmak için; kırmızı, beyaz, mavi püsküller asılır Arabaya şamdan veya mum konur Geceleyin bu ateşin (ışığın) güveyin evine gidinceye kadar sönmemesi gerekir Böylece gelinin ışığının da sönmeyeceğine inanılır Nihayet gelin güveyin evinin eşiğinden içeri girerken bir posta bastırılır

Özbekistan’da gelinin evine; çocuksuz kadın, çocuğu ölen kadın ve sarhoş giremez Evine geç gelmeyi huy edinmiş erkek de sokulmaz Gelin tuvalete yalnız gitmez, iki kişi birlikte gider, ev in cinden korunmak için tuvalette 40 gün çıra yakılır
Özbek Türklerinde gelin odasının perdeleri ilk defa toplanınca da ikram içerikli bir merasim yapılır

Ölüm Evveli

Özbekistan’da “öldü”denilmez, “emanetini teslim etti”, “emanetini tapşırdı” “gücü yumulmuş”, “Dar’ül fenadan dar’ül bekaya gitti” “canı çıktı” denir, çocuk ölünce de “ falancanın çocuğu uçtu” denilir
Özbek Türklerinde ölenin giysilerinin bir kısmı fakire verilir, bir kısmı ise duvara asılır Yaşlı ölülerin giysilerinden parçalar alınıp saklanır Böylece bu parçaları alanların da çok yaşayacağına inanılır
Ölen din adamı ise, kitapları alınıp saklanırsa sevap işlenildiğine inanılır

Ölüm Esnası

Özbekistan’da cenaze kefenlendikten sonra açılmaz
Özbekistan’da cenazenin taşınmakta olduğunu gören Müslüman halk, tabutun altına girer ve cemaatla birlikte 7 adım gider

Ölüm Sonrası

Özbek Türklerinde çocukların ıslah edilmelerini, haylazlıkları bırakmalarını sağlamak için onları mezarlığa götürmenin hayrına inanılır
Özbek halk inançlarına göre öldüğü sanılanlar ölüler esasen diridir Her cuma günü ruhları ailelerinin yanına gelir Evlerinde o süre zarfında ne hayır işlendiğini görmek isterler Hayır işlenmemiş ise mutsuz olurlar Sonra pervane gibi uçup giderler

Özbekler, mezarlarının yanından geçerken onları selamlarlar Mezarlıkta yürümenin ve konuşmanın adabı vardır Süvari kabristana 7 adım kala atından iner, kabristan geçinceye kadar yaya yürüyerek, okur dua kılar (eder)
Özbek Türklerinde mezarlık elle gösterilmesi halinde gösteren parmağını ısırır ve ayağı ile ezer

Kabristana her gül ağacı dikilmez Belirli güllerin ekilmesinde muhtelif inançlar vardır Kırkağaini gibi güller dikilir
Özbekistan’da her ağaç da kabristana dikilmez Karaağaç, akağaç, çınar, meşe, selvi gibi ağaç türleri dikilir

Özbek Türklerinde kabristan çift ile çevrilir, çepere alınır Oraya taharetsiz insan giremez, ayrıca hayvan sokulmaz
Özbek Türklerinde ölünün sene-i devriyesinde “yıl aşı” verilir
Özbekistan’da yaslı evin bayanları ilk yıl yas rengi olarak mavi ve ikinci yıl ise beyaz giyerler

Özbekistan’da yaslı evde bir yıl toy olmaz TV gibi müzik ve eğlence araçları kullanılmaz Bir yıl boyunca aynalar ters çevrili olurlar Aksi halde ölünün ruhunun geleceğine inanılır

Özbek Türklerinde bir inanca göre ervah (ölenin ruhu) kendisi için yapılan ölü aşına gelir ve bu aştan yermiş

Özbekistan’da bazı yörelerde ölen kimse yaşlı ise onun için verilen yemeği cemaat yer ve fakat ölen genç ise onun için verilen yemek yenmez
Özbek Türklerinde, genellikle Türkistan’ın genel özelliklerini aksettiren; resim, rusum inançlar şüphesiz bu kadar değildir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.