07-14-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hacı Rıfkı
Vakit gece yarısı  Ortada ses sada yok  Uzaktan bir iki köpek havlaması duyuluyor o kadar Rıfkı amcanın yüreği kıpır kıpır  Akşam üzeri hac itlemini birlikte yaptırdığı müstakbel hacı arkadaşlarıyla vedalaşmış, evine gidiyor
- Hacı rıfkı Birkaç gün sonra Allah nasip ederse mukaddes topraklara doğru yola çıkacaklar  
Bu duyguyu ailesi ve çocuklarıyla paylaşmak için aceleci  
Tenha sokakta ilerlerken, loş ışığı henüz sönmemiş bir evin önüne geldiğinde pis bir koku burnunun direğini kırıyor Öyle pis koku ki, midesi bulanıyor
"Üüffff!" diyor gayri ihtiyari, "Bu ne pis bir koku Allahım Leş kokusu bu be  "
Koku sebebiyle sağına soluna bakınırken loş ışıklı penceireden bir ses duyuyor ağlamaklı:
-Anne pitmedi mi daha?
Durup içeriye kulak kabartıyor Duyduğu ses yüreğini dağlıyor:
-Az daha sabret yavrum Az kaldı Bir başka çocuk sesi Diğer kardeşi olmalı
-Anne çok acıktım
-Tamam oğlum pişiyor işte
Pis koku insanın midesini bulandırıyor Öğürmemek için çaba gerek Peki yavrularını teselli etmek isteyen annenin sesindeki mahzunluğa ne demeli  Rıfkı amca duramıyor:
"Ben altmış yaşıma gelmiş bir ihtiyarım Merak ettim yahu Bir gidip soracağım " diyor kendi kendine
O zamanlar terör nerde, öyle anarşist nerde? Kimin aklına gelir art niyet 
Üstelik bir az arattırsan herkes birbirini tanır Hele Rıfkı amca ki, Erzurum'da bilmeyen çıkmaz
Biraz da bu cesaretle burnunun direği kırılsa da çalıyor kapıyı Bir iki tıklatıyor tabii Sonunda kapı çekingen bir şekilde gıcırtıyla açılıyor Tamam itte, o let kokusu içerden geliyor Ama artık merak, kokuyu bastırmıştır Kapı aralındı işte Gencecik bir gelin Otuz otuzbeş yaşlarında Yüzüne yaşmak denilen cilbabını çekmiş kapı aralığından soruyor:
-Kim o?
-Benim kızım, ismim Rıfkı
-Ne istersiniz?
-Yoldan geçiyordum Sesler duydum Halinizi merak ettim yavrum Müsaade ederseniz bu meraktan kurtulmak istiyorum
O esnada zaten çocuklar da annelerinin eteğinden tutarak kapı aralığından bu meçhul adama bakıyorlar, niçin geldiğini anlamak istercesine 
Rıfkı amca üstleri başlan loş ışıkta bile perperişan olan bu çocukların halini görünce koyveriyor kendini Dünyası allak bullak oluyor
Ne haccın sevinci kalıyor yüreğinde, ne az önceki manevi heyecan O yürek şimdi bir sorumlulukla sarsılıyor Bir mü'min olarak, bu gece vakti iki küçük çocukla bu tenha sokakta loş ışığın altında hayat mücadelesi veren bu sahipsiz genç kadının halinden sorumlu hissediyor kendini
-Kimin kimsen yok mu kızım?
-Yok amca Kocam öleli iyice naçar kaldım
-Evine misafir olabilir miyim?
-Buyur gel ama  
Cümlenin sonundaki "ama"nın ne anlama geldiğini çok iyi biliyor Rıfkı amca "Ne oturtacak misafir odam var, ne ikram edecek bir kahvem" denilmek isteniyor Ne fark ederdi ki, Rıfrı amca ne misafir köşesine kurulmak ne de kahve içmek istiyor Onun tek derdi bu kimsesiz ailenin halini öğrenmek
Öğreniyor tabi Yüreği kıyım kıyım kıyılarak öğreniyor Kapıdan içeri girer girmez dayanamayıp soruyor:
-Kızım bu pis koku ne Allasen
Susuyor genç kadın Dudaklan titriyor Gözlerinden aşağı inen yaşları fazla saklayamıyor Başını kaldırıp şöyle bir bakıyor, gece yarısı belki de Allah tarafından gönderilen nur yüzlü ihtiyara
-Söyle yavrum çekinme söyle
-Ölmüt köpek eti amca  
Ardından hıçkırıklarını koyveriyor anne Başını Rıfkı amcanın omuzuna koyup babasına sarılır gibi çaresizliğini anlatıyor:
-Çocuklarım aç amca Kimsem yok Ne yapaydım? Kime gideydim  Rıfkı amca tat mı sanki? Kim dayanır o hale? Koskoca adam, çocukluğundan beri ilk kez hıçkırarak ağlıyor, hem de çocuklar gibi:
-Allahım affet  Allahım affet! 
Çocuklar melül melül annesiyle birlikte ağlayan ak saçlı adamın yüzünden aşağı süzülen yaşlara bakadursunlar, Rıfkı amca ani bir kararla anneyi omuzundan tutuyor:
-Tamam kızım, artık ben yanındayım Sen benim kızımsın, bunlar da torunlarım
Hemen indir o leşi ocaktan Bekleyin ben yarım saate kalmaz gelirim
Kimsede konuşacak hal yok Rıfkı amca kapıdan çıkar çıkmaz, ardından atlı kovalarcasına koşuyor Hem koşuyor hem söyleniyor:
-Hacca gitmiyorum bu sene  Hacca gitmiyorum  Allahım affet  
Hacca gitmiyorum  
Kendi evine vardığında evdekilerin yüreği ağzına geliyor Eyvah, babalarına ne oldu? Öyle ya Rıfkı amcanın göğsü körük gibi inip kalkıyor
-Baba, bu ne hal
-Hemen dediğimi yapın!
-Tamam da baba?
Ardından talimatlar yağdırıyor herkese: -Hanım, kullanmadığın ne kadar tabak çanak varsa hepsini çıkart Yastık yorgan, halı kilim ne varsa çıkartın
Bu telaş üzerine Rıfkı amcanın diğer çocukları da başına üşüşüyor Ama baba bu
Kimse bir isteğim ikileyemez Öyle bir saygı var o zaman Rıfkı amca, hem ağlıyor hem oğluna kızına torunlarına emirler yağdırıyor tatlı tatlı:
-Sen badana boya için kireç vs tedarik et; sen keser çekiç çivi falan ayarla
Sizler yastık yorgan çarşaf çıkartın Sen un yağ şeker gibi erzak hazırla 
Haydi hemen yola çıkacağız!
"Eyvaah" diyor aile, "Rıfkı amca hac sevdasıyla aklını oynattı "
Çünkü gece gündüz hac için hazırlık yapan bu adam birden ne oldu da bu hale geldi?
"Tamam bu iş burda bitti" diyor aile Ama bakalım ne olacak?
Yarım saat sonra baba önde, yastık yorgan, mala çekiç, tencere tabak, ailesi ardında Rıfkı amca yine aynı heyecanla kapıyı tıklatıyor
"Geldik yavrum, geldik!" diyor
Rıfkı amcanın ailesi gördüğü manzara karşısında şaşkın Herkes nerdeyse küçük dilini yutacak Ama az sonra işin sırrı anlaşılıyor Bu kez görev taksimatı hemen aracıkta yapılıyor Mağdur anne ve çocukları hemen Rıfkı amcanın evine misafir olarak ***ürülüyor Çocukların yemekleri hazırlanacak Güzelce yıkanıp temizlenecek ve karınları doyurulacak
Orda kalanlar da kadıncağızın evini oturacak hale getirecekler
Sabaha kadar evin altı üstüne getiriliyor Biri kapıyı pencereyi tamir ediyor Biri boyayı badanayı başlatıyor Yastıklar yorganlar yerlettiriliyor Kilimler seriliyor Ev sabaha bayram evi gibi hazırlanıyor Üstelik o gürültüyü ne bir komşu duyuyor, ne kimse rahatsız oluyor, hayret! 
Sabah ezanlanyla birlikte herşey tamam  Rıfkı amca ertesi gün huzura kavuşmuş, belli  Sakinleşmiş halde, çocukları tekrar evinde ziyaret ediyor
Erzak getirilmiş çuval çuval  Ayrıca hacca gitmek için ayırdığı parayı da genç anneye teslim ediyor
-Amca Allah senden razı olsun Allah gönlüne göre versin
Birkaç gün sonra  Hacı adayları yola revan oluyorlar  Rıfkı amca arkadaşlarını yolcu ederken bir garip halde O mübarek topraklara gidemediği için yüreği buruk Gerçi çaresiz bir annenin imdadına yetiştiği için de huzurlu
Bu garip duygularla yol arkadaşlarını uğurlayıp, mahzun bir şekilde arkalarından el sallarken, Rıfkı amcanın çocukları, babalarının bu haline doğrusu çok üzülüyorlar
İkibuçuk ay boyunca hacdan dönen arkadaşlarının yolunu gözlüyor Rıfkı amca Hiç olmazsa onlardan dinleyecek o mübarek yerleri  
Ama Rıfkı amcanın ailesi bir kere daha şaşıracak Çünkü hacdan dönen arkadaşlarının soluk aldığı ilk yer Rıfkı amcanın evi Herkes Rıfkı amcaya gelip, hürmetle elini öpmek için eğiliyor Rıfkı amca bile şaşkın:
-Hayırdır, hacdan dönen sizsiniz Ben size gelecekken?
-Sen oradaydın Bizden sonra nasıl gittin? Bizden önce nasıl döndün Hacı Rıfkı?
-Yanılmış olmayasınız
-Nasıl yanılırız Hacı Rıfkı, Bize bu yeşil akikleri hediye vermedin mi?
Rıfkı amcanın buğulu gözleri uzak ufuklara dalıp giderken, hacı arkadaşları hala, ellerindeki yeşil akikleri Rıfkı amcaya gösterip onu inandırmaya çalışıyorlardı
|
|
|