Prof. Dr. Sinsi
|
İ.Dünya Savası Çanakkale Cephesi Savaşı Çıkartmaları Cepheleri Ve Muharebeleri
Çıkartmalar
Kalıcı olarak asker çıkartılan kumsallar, Seddülbahir bölgesindeki beş kumsalla Kabatepe kuzeyine çıkarılan Anzak Kolordusu çıkartma bölgesidir
General Sir Ian Hamilton, asıl çıkartmalar dışında iki farklı biçimde yanıltıcı operasyonlar planlamıştı Göstermelik çıkartmalar yapıldığı gibi, çıkartma yapılacak izlenimi uyandırmak üzere sadece deniz topçusunun hazırlık ateşi açılan hedefler de belirlenmişti
25 Nisan sabahı Saros Körfezi açıklarına gelen Birleşik Donanma’ya bağlı savaş gemileri (Caanopus hafif zırhlısı, Dartmouth ve Doris Kruvazörleri ile iki destroyer Bolayır sırtlarını top ateşine tutmuşlardır Gün boyu süren bu ateşin ardından havanın kararmasına çok az bir süre kalan içleri asker dolu sekiz büyük filika sahile doğru hareket ettiler Sahile ulaşmadan hava kararmıştı ve karanlıktan yararlanarak gemilere döndüler Donanma ateşi ve geceye doğru yapılan bu manevra, Osmanlı tarafına bu bölgede gece boyunca çıkartma yapılacağı izlenimi vermiş, bu bölgedeki kuvvetlerini kaydırmaları en azından 24 saat engellenmişti Esasen planlanan harekât bu kadardı Fakat gece yarısından sonra gönüllü bir İngiliz Yüzbaşı, sahile iki km kadar yaklaşan bir filikadan sahile kadar yüzmüş, üç ayrı noktada aydınlatma fişeği ateşleyerek geri dönmüştür
Seddülbahir Cephesi

Osmanlı 5 Ordusu'nun konumu (Nisan 1915)

Seddülbahir çıkartmaları

İttifaklara ait ağır top (önceleri Alman zırhlı kruvazörü Roon 'un topuydu )
Ana madde: Seddülbahir Cephesi Seddülbahir Cephesi'ndeki İngiliz ve Fransız birliklerinin ilk hedefi Kirte Köyü ve hemen kuzeyindeki Alçıtepe olmuştur
Birinci Kirte Muharebesi
Bu hedeflerin ele geçirilmesi için ilk müttefik taarruzu olan Birinci Kirte Muharebesi, 28 Nisan 1915 sabahı başlamıştır Taarruzun sol kanadında iki İngiliz tugayı, sağ kanadında ise beş Fransız taburu taarruza katılmıştır Osmanlı savunması İngiliz taarruzları karşısında tutunurken Fransız kesiminde yarılma noktasına gelmiştir Cephe komutanı Albay Halil Sami Bey, hatların geri çekilmesi emri vermişken, iki bölüklük bir kuvvet, donanma topçusunun ateşinde bir gedik bularak hatları takviye etmiştir Bunun üzerine geri çekilme emri derhal geri alınmıştır Öğleden sonra Yarbay Sabri Bey, iki taburluk bir kuvvetle karşı taarruza geçerek müttefik cephesini kırmıştır Gün sonunda, müttefikler taarruz çıkış hatlarına geri çekilmişlerdir Osmanlı kayıpları 2 380, müttefik kayıpları ise 3 000'dir
İkinci Kirte Muharebesi
Müttefik kuvvetlerin ikinci taarruzu, 6 Mayıs 1915 sabahı başlayan İkinci Kirte Muharebesi'dir 8 Mayıs'a kadar süren çatışmalarda Müttefik kuvvetlerin "bağlantı noktası", en soldan taarruz edecek olan bir İngiliz tugayıdır Bu tugay, ilk günkü taarruzunda yoğun bir ateşle karşılaşmış ve ilerleyememiştir Taarruz hattı, en sol kenardan başlayan bu engelle, en sağa kadar durmak zorunda kalmıştır Sol uç, ilerleyemeyince diğer birlikler de planlanan ileri harekâta girişememişlerdir Osmanlı ateşinin en yoğun olduğu rapor edilen tepe, donanma ve sahildeki top bataryaları tarafından hallaç pamuğu gibi atıldığı halde, Osmanlı tarafının ateş gücünde bir değişiklik olmamıştır Balonlarla yapılan hava keşfi de Osmanlı mevzilerinin yerini saptayamamıştır İkinci gün merkez kesimden, üçüncü gün tekrar sol kanattan yapılan taarruzlar da aynı ateşle kaşılaşarak durmuştur Üç günlük muharebelerin sonunda müttefik kuvvetler, en fazla 500 metre ilerleme sağlayabilmişlerdi Müttefik kaybı 6 500, Osmanlı kaybı ise 2 000'dir
Üçüncü Kirte Muharebesi
Müttefik kuvvetlerin üçüncü taarruzu, 4 Haziran 1915 tarihli Üçüncü Kirte Muharebesi’dir Donanma topçusunun üç yönden, kara topçusunun ise cepheden geliştirdiği hazırlık ateşi ardından başlayan savaşta, Osmanlı cephesinin sol kanadından taarruz eden Fransız birlikleri yer yer Osmanlı siperlerine girmişlerdir Yarbay Selahattin Adil komutasındaki Osmanlı 12 Tümeni’nin karşı taarruzluyla bu siperlerden çekilmişlerdir Sağ kanatta ise İngiliz birlikleri Osmanlı siperlerine girmiştir İkinci Topçu Bataryası komutanı Teğmen Arif Tanyeri’nin, 150 askeriyle ileri çıkıp cepheyi tutmasıyla Osmanlı hatlarının kırılması önlenmiştir Osmanlı cephesi, Kirte Köyü’ne bir kilometre mesafede sabitlenmiştir İzleyen 5 Haziran günü Osmanlı 9 Tümeni’nin saldırısı başarılı olmamış, akşam saatlerinde Arıburnu Cephesi’nden kaydırılan Yarbay Hasan Askeri komutasındaki Osmanlı 2 Tümeni'nin taarruzu ise birkaç yüz metre ilerlemiştir 6 Haziran günü ise küçük çaplı çatışmalarla geçmiştir Üçüncü Kirte Muharebesi’nde müttefik kayıpları 7 500, Osmanlı kayıpları ise 4 500 yaralı, 4 500 ölüdür
Her üç taarruzun başarısız olması üzerine cephe komutanları, İngiliz komutan H Weston ve Fransız komutan Gouraund, tüm cephe hattında değil de, daha sınırlı bir hattan taarruzu gerekli görmüşlerdir Böylece gerek piyade, gerekse de topçu unsurları daha dar bir cephede kuvvet merkezi (siklet merkezi) oluşturulacaktı Planın ilk operasyonu, cephenin en sağ (doğu) bölgesi olan Kerevizdere’de uygulamaya konulmuştur 18 Haziran’da başlayan topçu ateşi üç gün boyunca sürdürülmüştür 21 Haziran günü Fransız birliklerinin taarruzuyla başlayan Birinci Kerevizdere Muharebesi’nde Fransız birlikleri, hedefleri olan tepeyi ele geçirmeyi başarmıştır Muharebelerde Fransız kayıpları 2 500, Osmanlı kayıpları ise 6 000 kişidir
Zığındere Muharebesi
Bir sonraki Zığındere Harekâtı, bu kez cephenin sol kanadından taarruzu öngörmektedir Zığındere ile sahil arasındaki Zığın sırtı boyunca üç tugayla ve Zığındere’nin karşı yamaçlarından iki tugayla taarruz etmektir Zığın sırtı Albay Refet Bey’in komutasındaki Osmanlı 11 Tümeni’in savunma bölgesidir Zığındere ile Kanlıdere arasındaki bölge ise Albay Halil Bey’in Osmanlı 7 Tümen’i tarafından savunulmaktadır Her iki tümen de tek tugaylıdır Deniz ve kara topçusunun 26 Haziran’da başlayan bombardımanı üç gün sürmüştür 28 Haziran’da iki saatlik hazırlık ateşi ardından başlayan taarruz, sağ kesimde Osmanlı siperlerinin tümünde başarılı olmuştur Bombardıman sonrasında Osmanlı ön hat siperlerinde sağ kalanların tümü yaralı subay ve erattır 800 metre mesafedeki Kirte Köyü’ne yapılan ileri hareket, topçu ateşiyle durdurulmuş, hemen ardından Osmanlı karşı taarruzları başlamıştır siperler 30 Haziran 1915 günü sabahına kadar birçok kez el değiştirmiş, sonunda İngilizlerde kalmıştır Zığın sırtının kuzeyinden 1 Temmuz 1915 günü iki kez yenilenen Osmanlı taarruzu, yoğun topçu ateşi altında etkisiz kalmıştır 5 Temmuz 1915 tarihinde Albay Hasan Basri Bey’in Osmanlı 5 Tümen’inin Zığın sırtına ve Albay Nicolai’nin komutasındaki Osmanlı 3 Tümen’inin Zığındere’nin doğu yamaçlarına giriştikleri taarruz ise sonuç alamamıştı
Her iki kanattan yapılan taarruzların ardından bu kez cephenin merkez bölümünde taarruza geçilmiştir Üç saat süren ve 60 000 bin top mermisinin kullanıldığı hazırlık ateşi ardından 12 Temmuz 1915 sabahı başlayan İkinci Kerevizdere Muharebesi iki gün sürmüştür Hazırlık ateşi ardından başlayan İngiliz taarruzu, hiçbir savunmacının sağ kalmadığı ilk hat siperlerini almış, ikinci hat siperlerinde ise ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir Öğleden sonra yedekteki İngiliz tugayının giriştiği saldırı, üçüncü hat siperlerine girmişse de Osmanlı karşı taarruzlarıyla yeniden eski konumuna çekilmiştir İkinci girişilen İngiliz taarruzu, Osmanlı topçusunun ateşiyle geri çekilmiştir Savaş sonunda cephenin en sol yanındaki birkaç siper parçası işgal edilebilmiş, sağ kesimde ise Fransız birlikleri Osmanlı siperlerinde tutunmayı başarmışlardır İki günlük muharebelerin sonucunda müttefik kayıpları 5 800, Osmanlı kayıpları ise 9 700’dür
Bu muharebeler sonunda Seddülbahir Cephesi’nde Osmanlı kuvvetlerini atarak ilerlemenin olanaksız olduğu ortaya çıkmıştı Müttefik kuvvetler komutanı General Hamilton, takviye kuvvetlerle Suvla Koyu’nda bir çıkartma yapmayı planlamıştır Bu çıkartma harekâtının, Anzak Kolordusu komutanı General W Birdwood’un önerdiği Sarı Bayır Harekâtı ile aynı tarihte uygulanmasına karar verilmiştir Ayrıca Osmanlı savunmasının dikkatini yarımadanın güney ucuna çekmek için Seddülbahir Cephesi’nde yanıltıcı bir taarruz planlanmıştı Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinen bu taarruz, 6 Ağustos sabahı İngiliz birliklerinin taarruzuyla başlamıştır İngilizler, ilk hat siperlerine girmiş, ancak karşı taarruzla geri atılmışlardır Taarruzun ikinci günü girişilen İngiliz taarruzları, Kirte Köyü’nün güney batısındaki bir bağ alanının bir bölümünde tutunabilmiştir
Sınırlı hedeflere yönelik, üstelik de bir yanıltma operasyonu olan İngiliz taarruzunun bu denli kayba rağmen başarısız olması üzerine General Sır Ian Hamilton, Seddülbahir Cephesi'nde hiçbir askeri harekâta girişilmemesi emrini vermiştir
Arıburnu Cephesi
Ana madde: Arıburnu Cephesi 
"The Trumpet Calls (Trampet Çağırıyor)": Avustralya'da 1914-1918 arasında kullanılan askeri alma posteri (Norman Lindsay)

ANZAK çıkartması

Australya 1 Tugay 4 Taburunun çıkartması (Saat 8 00, 24 Nisan 1915)

25 Nisan 1915 tarihli çıkartmasının akabinde ANZAK koyu (19 Haziran 1915, The War Illustrated)

Esat Paşa (Arıburnu Cephesinde topçulara emir verirken)
Arıburnu Cephesi’nde 25 Nisan 1915 sabahı çıkartma yapan Anzak Kolordusu örtü kuvvetleri, sahildeki Osmanlı gözetleme postalarını atarak bir köprübaşı oluşturmuşlardır Sahile çıkan örtü kuvveti üç koldan sırtlara ilerlemiştir Sırtlardaki Osmanlı direnişi, ileri harekâtı yeryer engelliyor, genel olarak geciktiriyordu ama sahili tehdit edecek bir harekât gösteremiyordu Buna karşın sırtlarda yer yer süren çatışmalarda Anzak kayıplar artmakta, sahile yağan takviye talepleri karşısında çıkan tüm birlikler derhal ateş hattına gönderilmektedir, sahilde ihtiyat tutulamamaktadır
Anzak mevzilerine taarruza girişmiştir Bu taarruzla Anzak birlikleri sırtın batı yamaçlarına çekilmişlerdir
Ordu ihtiyatındaki 19 Tümen komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal çıkartma başladığı sıralarda 57 Alay ve bir topçu bataryasıyla Conk Bayırı’na hareket etmişti Karargahta, 3 Kolordu Komutanı Esat Paşa’ya (Albay Mehmet Esat Bülkat Bey’e) kararını anlatmıştır Esat Paşa, bu kararı onaylamış, Albay Halil Sami Bey’in 27 Alay’ını da yarbayın komutası altına vermiştir Esasen 19 Tümen, ordu ihtiyatıdır, ancak Mareşal Sanders’le halen temas kurulamamış olması nedeniyle Esat Paşa harekâtın yapılması için çekimser kalmış,bunun üzerine Yarbay Mustafa Kemal Bey kendi inisiyatifini kullanarak tümenini ileri harekâta dahil olmak üzere Kılıçbayır yönüne intikal ettirmiştir Taarruzun 5 Ordu Komutanı Mareşal Sanders'in Yarbay Mustafa Kemal Bey'in öngörülerinden,kendiliğinden hareket etmesinden ve 19 Tümen'in bu harekâta katılmasından haberi olmamıştır
Bu arada Kılıçbayır yönüne sevk edilen Avustralya birlikleri, bölgeye ulaşır ulaşmaz muharebeye sürülmektedir Çünkü Osmanlıların sırtlardan aşağı akıp cephe hattını kırmaları an meselesi olarak görünmektedir 19 Tümen’e bağlı dört alayın bölgeye intikali ardından Osmanlı Arıburnu Kuvvetleri Yarbay Mustafa Kemal Bey emriyle saat 15:30 dolaylarında yeniden bu kez toplu olarak taarruza geçmişlerdir General Hamilton anılarında şöyle anlatır “Gebe dağlar Osmanlı doğurmakta devam ediyor Bizim mevzilerimizin en yüksek ve en merkezi yerine birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlar ”
Bu taarruzun sonucunda Kılıçbayır’ın iki yanından gelişen Osmanlı taarruzları karşısında Kılıçbayır ve hemen güneybatısındaki Cesaret tepe kesin olarak Osmanlıların eline geçmiştir Düztepe’nin alınması, Osmanlı birliklerine Kılıçbayır üstünden Anzak sahiline geniş bir taarruz hattı açmıştı ama, Osmanlıların zaten ellerindeki az bir kuvvetle yaptıkları bu taarruzu sürdürecek kuvvetleri yoktur Anzak cephesindeki bu gedik, savaş boyunca kalmıştır
Harekâtın ilk gününde karaya çıkartılan asker sayısı 15 000’dir Yaklaşık 2 000’i ölü olmak üzere kayıplar 3 500’dür 
Gece yarısına doğru Anzak Kolordusu Komutanı Birdwood, emrindeki her iki tümen komutanın da tahliyeden yana olduklarını, kendisinin de bu görüşü paylaştığını General Hamilton’a bildirmiştir Anzak ordusu gün boyu süren çatışmalardan dolayı bitkindir, moral düşüktür, birlikler halen dağınıktır Gün boyu süren Osmanlı taarruzları, Anzak cephesinin kuzey batı kesimindeki sırtta (Kılıçbayır) bir gedik oluşturmuştu Bu gedik, Ancak çıkartma bölgesi için ağır bir tehdit oluşturmaktaydı Gece boyu takviye alan Osmanlı kuvvetlerinin etkin bir topçu desteğiyle sabah girişecekleri bir karşı taarruza kesin gözüyle bakılmaktadır Ordunun bu haliyle bu saldırıyı göğüsleyemeyeceğinden, sahilde imha edileceğinden korkulmaktadır Amiral Thursby ise tahliyenin çok fazla kayba neden olacağını, pozisyonu korumanın daha iyi olacağı görüşündedir General Hamilton, sahilde kalınarak direnilmesine karar vermiştir
Takviye olarak bölgeye gönderilen İngiliz 9 Kolordusu’nun Suvla Koyu’na çıkartma yaptığı 5-6 Ağustos gecesi, bir Anzak tümeni gece yürüyüşüne geçmiştir Hedefleri, Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayırı hattıdır Sarı Bayır Harekâtı olarak bilinen harekâtta Anzak birlikleri sırtlara kadar yaklaşabilmiş ama sırtları alamamıştır Muharebelerin yoğunluğu Conk Bayırı bölgesinde olmuş, Conk Bayırı Muharebesi 9 Ağustos 1915 tarihine kadar sürmüştür Kurmay Albay Mustafa Kemal’in 10 Ağustos sabahı başlattığı taarruz ile Anzak kuvvetleri sırtlardan çekilmek zorunda kalmışlardır
Suvla Koyu’nda İngiliz 9 Kolordusu’nun ikinci genel taarruzuyla aynı gün 21 Ağustos’da Anzak birliklerinin sonuçsuz Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı’nın son muharebesi olmuştur
Taarruzun sonunda 3 Kolordu Komutanı Esat Paşa'da Yarbay Mustafa Kemal Yarbay Mustafa Kemal Bey'in komuta yeteneğini takdir ederek 19 Tümen'in bu hareketini 5 Ordu Komutanı Mareşal Sanders'e bildirmiştir Mareşal Liman Von Sanders genel durumu inceleyerek 19 Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey'in sıradan bir kurmay olmadığına müşahade etmiştir Yarbay Mustafa Kemal Bey'in bu öngörüsü ve taarruzun başarıya ulaşmasındaki payı Osmanlı Ordusunda başarılı bir kurmay olarak anılmasını sağlayacak,Mustafa Kemal Bey'in askeri dehasının ortaya çıktığı bir savaş olacaktır
Anafartalar Cephesi
Ana madde: Anafartalar Cephesi 
Mareşal Horatio Kitchener ve general William Birdwood, ANZAK'a ait bir hendekte, 15 Kasım 1915

İttifaklara ait bir hendek

Kanlısırt Muharebesi ("Lone Pint", 6 Ağustos 1915)

Çanakkale'de kullanılan bağlantı hendeklerinden biri

Deniz Muharebeleri'nden kullanılmış Osmanlı siperleri
Birinci Anafartalar Muharebesi
Her iki cephedeki kanlı çatışmalar ardından 1915 yılının Temmuz ayı sonlarında cepheler kilitlenmiş, çatışmalar mevzi harbine dönüşmüştü Gelibolu Yarımadasında bir sonuç elde edebilmek için İngiliz General Sir Ian Hamilton, daha kuzeyde üçüncü bir cephe açmak gereği duymuştur Burada amaç, sert direnme gösteren her iki cephedeki Osmanlı kuvvetlerinin geri hattına çıkarak kuşatmaktır Hamilton, üçüncü cepheyi küçük ve büyük Kemikli burunları arasındaki Suvla kumsalına, takviye olarak gelen İngiliz 9 Kolordusu’nu çıkartarak açmıştır 6 Ağustos 1915 tarihinde Suvla Koyu'na yapılan çıkartmayla Çanakkale Savaşı bu bölgeye kaymış, Arıburnu'ndaki Anzak Kolordusu ile Suvla çıkartma kuvvetleri, dolayısıyla bu iki cephe birleşmiştir Gelibolu Yarımadası'nın Müttefik kuvvetlerce tahliyesine kadar asıl çatışmalar bu bölgede olmuş, Seddülbahir Cephesi, kayda değer bir çatışmaya sahne olmamıştır
5-6 Ağustos gecesi başlayan çıkartma gün boyu sürmüştür Suvla Ovası’na hakim ilk kademe sırtlardaki üç Osmanlı taburu, çıkartma birliklerinin ileri harekâtını durdurmayı başarmıştır
İngiliz 9 Kolordusu’nun genel bir taarruz için düzen alması, 8 Ağustos tarihini bulmuştur Ertesi gün, 9 Ağustos 1915 günü şafakta iki İngiliz tümeni taarruz için ilerlemeye başladığı sırada Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey’in de taarruzu başlamıştı Osmanlı taarruzu, önlerindeki İngiliz kollarını atarak ilerlemiş, öğleden hemen sonra İngiliz 9 Kolordusu komutanı General Stopford, ihtiyatta tuttuğu tümeni ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir
Daha çok bilgi için: Birinci Anafartalar Savaşı
Birinci Anafartalar Savaşı’nın hemen ertesi günü, 10 Ağustos 1915 sabahı Mustafa Kemal, Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında yeni bir taarruz yapmıştır Albay Ali Rıza Bey komutasındaki 8 tümen ve 9 Tümen komutanı Yarbay Cemil Bey komutasındaki 9 Tümen’in taarruzlarıyla müttefik cephesi 500-1 000 metre geri atılmıştır
Bu bölgedeki Osmanlı taarruzunun başladığı saatlerde daha kuzeyde, İngiliz 53 Tümen’i Yusufçuk Tepe ve daha kuzeydeki Küçük Anafartalar Tepesi yönünde taarruza geçmişti Yoğun topçu ateşleri ardından dört kez yenilenen taarruzlar gün boyu sürmüş olup iki Osmanlı taburunun savunması, mevzileri korumayı başarmıştır
Tekketepe Muharebesi
Son muharebeler sonunda Arıburnu Cephesi'nde Anzak kuvvetleri eski hatlarına çekilmiş, Anafartalar Cephesi'nde ise Suvla Ovası'nın sahil bandından kalmışlardı Özellikle bu bölgede, hakim sırtlardaki Osmanlı mevzilerinin ateşi altında kalmakta idiler Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sır Ian Hamilton, bu sırtların en azından kuzey kesimini oluşturan Tekketepe yükseltilerinin bir an önce ele geçirilmesinin gerekliliğini bilmektedir Bu amaçla sahile yeni çıkartılmış olan 54 Tümen ile bu sırtlara taarruz kararı vermiştir Bu tümenin bir taburunca 12 Ağustos 1915 tarihinde girişilen, Tekketepe Muharebesi olarak bilinen taarruz, Osmanlı savunması önünde ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir
Bu taarruzun başarısızlığı üzerine General Hamilton, taarruzu daha kuzeye kaydırarak 12 Tümen'i sağ yandan çevirmeyi amaçlayan bir taarruz planlamıştır Bu taarruz Kireçtepe ve Kireçtepe sırtlarının işgal edilmesini amaçlamaktadır Böylece 12 Tümen kanat kırarak Tekketepe'den çekilmek zorunda kalacak, savaşarak alınamayan bu yükselti, İngiliz kuvvetlerinin eline düşecektir
Kireçtepe sırtları, Suvla Koyu'na çıkartma yapıldığı 6 Ağustos 1915 tarihinden itibaren Yüzbaşı Kadri Bey komutasındaki Gelibolu Jandarma Taburu tarafından tutulmaktadır Üç tugaydan oluşan İngiliz birlikleri 15 Ağustos 1915 günü taarruza geçmiştir Ağır kayıplara Yüzbaşı Kadri Bey'in ağır şekilde yaralanması da eklenince tabur geri çekilmiş, Kanlıtepe - Havantepe hattında yeniden mevzi almıştır Akşam saatleri bölgeye ulaşan bir taburluk takviye ile karşı Osmanlı kuvvetleri karşı taarruza geçmiştir Çatışmalar gece boyu sürmüş, 16 Ağustos sabahı bölgeye gelen Mustafa Kemal, taarruzu kendisi yönetmiştir Kısa süre sonra İngiliz birlikleri eski hatlarına geri çekilmişlerdir
Aynı gün, başarısız bulunan İngiliz 9 Kolordusu komutanı General Stopford ve iki tabur komutanı, General Hamilton tarafından görevden alınmıştır
Hemen ardından Seddülbahir Cephesi’ndeki İngiliz 29 Tümeni Anafartalar Cephesi’ne aktarıldı Mısır’da bulunan 5 000 kişilik bir tümen de aynı cepheye getirildi Bu şekilde içerden ve dışardan takviye edilen Anafartalar Cephesi’ndeki kuvvetlerle genel bir taarruz planlandı Müttefik taarruzu, Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal’in sorumluluk bölgesinde, 12 ve 7 Tümenlerin mevzilerine yönelmiştir
İkinci Anafartalar Muharebesi
Daha çok bilgi için: İkinci Anafartalar Savaşı
Bu kuvvetler 21 Ağustos 1915 sabahı İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerine genel bir taarruza geçtiler Aynı anda Anzak Kolordusu’na bağlı bir tugay da Bomba Tepe’ye taarruz etmiştir İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepeleri’ne yönelik taarruz aynı gün, kesin bir başarısızlıkla son bulmuştur Bomba Tepe’deki çatışmalar ise 29 Ağustos tarihine kadar sürmüş tepe, Osmanlı savunmasının elinde kalmıştır
Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı'nın, tahliyeye kadar ufak çaplı çatışmalar yaşanmış olsa da, son muharebesidir
Tahliye

"W Beach" (Seddülbahir)
İkinci Anafartalar Savaşı’ndan sonraki aylar Gelibolu’da siper savaşları şeklinde sürmüştür İki tarafın da taarruz gücü kalmamıştı Müttefikler açısından bu dönem bir kararsızlık dönemidir Onca kayıptan sonra Gelibolu’yu tahliye etmek kolay verilecek bir karar değildir Taarruz için de General Ian Hamilton’un değerlendirmelerine göre en az ellibin askerlik bir takviye gerekmektedir Ancak 14 Ekim 1915 günü Bulgaristan, İttifak Devletleri safında savaşa girerek Sırbistan’a saldırmıştır Bu gelişme müttefiklerin Çanakkale seferinin varoluş nedenlerinden birinin ortadan kalkması anlamına gelmektedir Çünkü bu sefere kalkışılmasının nedenlerinden biri de Balkan ülkelerinin İtilaf Devletleri safında savaşa girmesini teşvik etmekti Üstelik Bulgaristan’ın Osmanlı İmparatorluğu ile Müttefik olması, Alman İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti arasında kara bağlantısını, dolayısıyla savaş malzemesi nakliyatını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır Nitekim 29 Ekim 1915’de İstanbul’la Almanya arasındaki demiryolu hattı İttifak Devletleri’nin kontrolüne geçmiştir Bu demiryolu bağlantısının ilk en acı belirtisi de Avusturya’dan gönderilen ve cephede 15 Kasım 1915 tarihinde ateşe başlayan 240 mm lik top bataryasıdır
Bu tarihten üç gün sonra General Ian Hamilton görevden alınarak yerine General Charles Monro atanmıştır Monro cephede yaptığı incelemelerin ardından 3 Kasım 1915’de İngiliz Yüksek Savunma Konseyi’ne cephe hakkındaki görüşünü, “Gelibolu tahliye edilmelidir” şeklinde bildirmiştir Bu kolay alınacak bir karar değildir 6 Kasım 1915 günü İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener Gelibolu’ya gelmiştir 15 Kasım’da Lord Kitchener’in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir Ertesi gün 16 Kasım’da Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro’ya bağlanmıştır General Birdwood, General Monro’ya bağlı olmak üzere Çanakkale Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı
Kesin karar 7 Aralık 1915 tarihinde verilmiştir Arıburnu ve Anafartalar Cepheleri’ndeki Müttefik kuvvetler, Selanik Cephesi’ne kaydırılmış, Seddülbahir Cephesi’ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalmışlardır
Osmanlı işlemleri 10 Aralık 1915 tarihinde başladı Gizlilik sağlanması amacıyla tahliye sadece geceleri yapılmıştır Bir grup asker gündüzleri sahile çıkarılıyor, cepheye doğru yürüyüşe geçiyorlardı, bu askerler geceleyin tahliye ediliyor ertesi gün yine sahile çıkarılıyordu Sahile indirilen boş cephane sandıkları katırlarla siperlere taşınıyordu Son birlikler, postallarının üstüne çorap giyerek siperlerinden ayrılıp sahile yürüdüler, iskeleye battaniyeler serilmişti 19 Aralık 1915 akşamı son asker de cepheden ayrılmıştır 20 Aralık 1915 sabahı götürülemeyen malzeme sahilde ateşe verilmiş, Osmanlı siperleri altına kadar uzanan tünellerde toplam bir ton kadar dinamit ateşlenmişti
Anafartalar ve Arıburnu Cephelerinin tahliyesinin hemen ardından Lord Kitchener’in, Seddülbahir Cephesi’ndeki birliklerin yerinde kalması yönündeki kararı, “ne amaçla kalması” açısından sorgulanmaya başlanacaktır Sonuçta, 27 Aralık 1915 tarihinde bu bölgenin de boşaltılmasına karar verilir Kuşkusuz bu hatalı bir gecikmeydi 20 Aralık’tan itibaren Osmanlı tarafı, hiç olmazsa Seddülbahir Cephesi’ndeki Müttefik askeri varlığını elden kaçırmamak için mevcut kuvvetleri güney hattına kaydırmaya başlamıştır özellikle 240 mm lik ve daha sonra gelen 150 mm lik top bataryaları Seddülbahir Cephesi’nde konuşlanıp ateşe başlamışlardı Yine de büyük bir ustalıkla sürdürülen tahliye işlemleri 9 Ocak 1916 sabahı, saat 03:20’de tamamlanmıştır Otuzaltıbin asker, dörtbin nakliye hayvanı –gemilere alınamayan yüzlerce at, kuzeyde olduğu gibi, öldürülmüştü- 127 top ve ikibin ton ikmal malzemesinden taşınabilenler, gemilere yüklenmişti Taşınamayan malzeme ise yine kuzeyde olduğu gibi sahilde büyük yığınlar halinde ateşe verilmişti
Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihinin ertesinde, 6 Kasım 1918’de İngilizler Gelibolu’yu işgal ederek Merkez Tahkimatı’na el koymuşlardır
Mareşal Liman Von Sanders, 25 Nisan akşamından itibaren diğer bölgelerdeki Osmanlı birliklerini Arıburnu ve Seddülbahir Cephelerine kaydırmaya başlamıştı 28 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir Cephesi’nde de tüm Müttefik askeri karaya çıkartılmıştı ve ileri hareketleri Osmanlı birlikleri tarafından durdurulmuştu General Sır Ian Hamilton’un elindeki tüm kuvvet budur ve ihtiyatı da yoktur Osmanlılar ise diğer bölgelerden kaydırdıkları kuvvetlerce takviye edilmektedirler Her geçen gün, Hamilton’un harekâtı başarıyla sonuçlandırma olanağını sınırlamaktadır Gerek İngiliz gerek Fransız üst rütbeli subayları, Batı cephesinden kuvvet aktarılmasına karşı çıkmaktadırlar Gelibolu harekât alanına, ikinci öncelik verilmektedir Ancak Lord Kitchener Gelibolu’daki birlikleri takviye etmeye karar vermiştir Mısır’daki 42 Tümen 28 Nisan da gemilere bindirilmeye başlandı Fransızlar da 30 Nisan da General Bailloud komutasındaki 156 Tümen’i, Doğu Sefer Kolordusu’nun 2 Tümen’i olarak Gelibolu’ya gönderme kararı almıştır Oysa Alman Amiral von Tirpitz daha gerçekçi değerlendirmelerde bulunmakta, “Çanakkale Boğazı düşecek olursa savaş aleyhimize sonuçlanmış olacaktır” demektedir
|