Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ağlıyor, zelha

Zelha Ağlıyor

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Zelha Ağlıyor



Küçük oğlunu sırtına bindirmiş, değneği koltuğuna sıktırmış, bir yandan yün eğirir, bir yandan öküz güder Bir de sessiz sessiz ağlar




Kocasından altı aydır haber alamadı Kimisi der «Allamanyada evlenmiş, orada kalacakmış Kimisi de Durali'den hayır yok, Zelha gelin başının çaresine bak »




«Nasıl bakayım başımın çaresine? Ne yapayım, nereye gideyim? Söz üstüne söz verdi dürzü, çabuk gelirim dedi Para kazanırım, ilerde işimizi düzeltiriz dedi Ben de inandım, ne edeyim? Gitti de gelmeyiverdi Köyde rezil oldum, herkesin ağzına düştüm Ah kara yazım benim»




Gene başladı, ağlamaya Gözlerinden siyil siyil yaşlar akıyordu Yünün ucunu göremez oldu Elinin tersiyle gözlerini sildi, öküzlere bakti,




- Doo haa! diyerek koştu Öküzler yeşil ekinlere uzanmışlardı




- Gıız! diye bir ses geldi köyden Zelhaa! Öküzlerine iyi bak gelirim sonra yanına!




«Hıh, yaşamıyasıca! Nasıl görüverdin hemen? Taş gibi söyler şuna bak Koca deyyus»




Selim ağanın sesiydi Dam başına dikilmiş Tarlalara aşağı bakıyordu Hark tüü! diye yere tükürüp ayağı ile ezdi




- Dürzü kızı, diye söylendi Ne işi var oralarda bilmemki? Yoraz arar besbelli Kocasıdı iyice hınzır!




Zelha bunları duymadı Öküzleri çayıra aşağı sürdü




«Ah sahapsızlık, ah ersizlik Önüne gelen çatar Önüne gelen laf vurur Bir geliverseydi dünya gözüyle Bir kurtulsaydım şu yalnızlıktan»




Durdu, fengireyi hızla döndürüp sarkıttı aşağı Bir tutam yünü eğirdi Arada öküzlere bakıyordu




- Höös dah! Diye bağırdı




Oğlu sırtında kımıldanıp duruyordu




- Uyandın mı Ali? diye sordu




Ali cevap vermedi Gözlerini açıp kapadı Sonra yüzünü öbür tarafa döndü




- Ule Ali, bak nereye geldik yavrum? Uyan gayri hadi:




Ali kafasını kaldırdı,




- Bobam geldi mi ana? diye sordu




Her gün uyanınca böyle sorardı Zelha gelin de cevap bulamayıverirdi Gene ne diyeceğini bilemedi




- Yok yavrum, diye içini çekti




- Niye gelmedi ana?




- Gelecek yavrum Az daha bekliyelim, gelecek




Kasaba yoluna baktı Kayalık tepenin üstünde, uzaktan insan burnu gibi kıvrılıp kaybolan bir ağartı vardı Kimbilir kaç kez bakmıştı oraya Baka baka ezberlemiş Durali bir gün oradan çıkıverecek gibi gelirdi Öyle canlıydı ümidi Gerçekle yalan arası, ama gerçeğe daha yakın bir duygu, içinde büyür büyür, sonra birden kayboluverirdi




- Gelecek Alim, dedi Aha o yol var ya, boban oradan çıkıp gelecek Az daha bekliyelim




Oğlan gözlerini iri iri açmıştı




- Ana, dedi Bobam gelirken bana ne getirecek?




- Leblebi getirecek, şeker getirecek Her şey getirecek




- Ah bi gelse ana




- İnşallah yavrum,




Zelha kadın güdük öküzün karşısına boz eşeği koşmuş, arpalıktaki kısık tarlada çift sürüyordu Yorulmuştu iyice




- Doo çüşş dedi öküzle eşeği durdurdu Gözünü toprağa dikti Bir zaman soluklandı Çaput yığını urbalarının altında sarkık göğüsleri, zayıf omuzları kalkıp kalkıp iniyordu




- Uhh Allah! dedi Kuru yüzü buruştu İçinde bir yer eriyor,boşalıyor gibiydi Köşeye doğru baktı? Kerğiş yığını evler boz bir yıkıntı gibi görünüyordu Soluk bir dünya idi




- Ne bu çilem, diye söylendi




Kocası dört yıldır askerdi Son mektubu Yemenden gelmişti Altı aydır hiç bir haber yoktu Ne künyesi geliyordu, ne adı duyuluyordu Köy imamının dediğine göre Yemende dehşetli savaşlar yapılmıştı Gök Hüseyin vurulsaydı şimdiye kadar şubeden kâğıdı gelirdi Gök Hüseyin sağdı, bir gün çıkıp gelecekti




- Haniydi, diye söylendi Zelha kadın Bir geliverseydi




Dünya gözüyle bir görseydim Oh Allahım, kurban olayım yeter gayri Köy yerinde çok zor ersizlik, sahapsızlık İliğim kemiğim kurudu Yolla gayri Gök Hüseyini




Gözlerinden siyil siyil yaşlar akmağa başladı Dünya bulandı, dağlar düzler birbirine karıştı Kimi yerler uzadı, kimi yerler kısaldı Zelha kadın toprağa oturuverdi Çalışacak gücü kalmamıştı




Ahlat ağacının gölgesinde oynayan Selim oğlan baktı,




- Anaa! diye koşarak geldi Ne oldu ana? Gene hastalandın mı?




Zelha kadın başını dizlerine dayamıştı, doğruldu




- Yok oğul, dedi Bir şeyim yok




— Çifti ben süreyim mi?




- Süremezsin, daha küçüksün




- Büyüsem sürerim, değil mi ana?




- Elbet




Anasının alaca başörtüsüne baktı,




- Bobam gelecek değil mi ana? Dedi




- Gelecek oğlum




- Ne zaman gelecek?




- Bakalım Yakında gelir inşallah




- Gelince çifti o sürer değil mi ana?




- Elbet




- Sen de evde oturursun, bize yimek pişirirsin




- He




- Ana bobam gelirken bana ne getirecek?




- Leblebi getirecek, şeker getirecek Her bir şey getirecek




- İyi Bi gelse bobam, ah bi gelse




- İnşallah yavrum




Zelha kadın gözlerini kuruladı İlerde, kayalık tepede kasaba yolunun dirsek yapıp gözden kaybolduğu ağartıya baktı Kimbilir kaç kez bakmıştı oraya, iyice ezberlemişti Bakmasa bile görürdü Gök Hüseyin bir gün oradan çıkıverecek gibi gelirdi ona Öyle bir duygu vardı içinde Gerçeğe yakın bir düş gibi, güçlü bir duygu




- Gelecek oğlum, dedi Aha o yol var ya, bobam oradan çıkıp gelecek Az daha bekliyelim




Selim gözlerini iri iri açtı, yola baktı,




- Ben gidip karşılarım değil mi ana?




- Elbet Hadi şimdi git de oyna Emme uzaklaşma, ben çağırınca hemen gel




- Olur ana, gelirim




Zelha kadın arkasından baktı "Yavrum diye söylendi Bobasız büyüyen yavrum Kara yazılım




Zorlukla doğrulup hayvanlara deh dedi Kara saban toprağı cansız cansız yırtmağa başladı




Eğri Ahmet çiftten dönüyordu Eşeğe binmiş, öküzleri önüne katmıştı Yan yan baktı, yamuk yüzü ışıdı,




- Zelhaa! diye seslendi Geleyim de yardım edeyim mi? Çiftini ben süreyim mi?




Zelha kadın kızdı,




- Yok, dedi Git işine!




- Kız valla iyi sürerim bak Gök Hüseyinden iyi sürerim hem de Zelha kadın cevap vermedi Boğazına bir yumruk tıkanır gibi oldu Yüzüne kan doldu Döndü oğluna baktı,




- Selim! Gel buraya! diye bağırdı




Çocuk koşarak geldi




Eğri Ahmet eşeğin üstünde he he he diye güldü Sonra bacaklarını sallıyarak uzaklaştı




- Dürzüü! diye bağırdı arkasından Sen de adam oldun da bana taklaşırsın he mi? Eğri köpek!




Sesi kayalarda yankılandı




Selim korkmuştu,




- Ne oldu ana, ana ne oldu?




- Yok birşey oğlum, git oyna hadi




«iyi sürermiş Eşşek oğlu eşşek! Komam ben onu sende Uyuz köpek! Hı»




- Dah!




Sinirden kaskatı kesilmişti




«Deyyusun zoruna bak! Maccalı karın mı sandın beni, kapıların iri? Ulen sen de adam oldun he mi? Alçak! Utanmaz rezil»




Yutkunup boğazındaki kabartıyı dağıtmaya çalıştı Ağlamamak için kendini tutuyordu Sonunda boşandı




"Ne bu başıma gelenler, ne bu benim çektiklerim? Yeter gayri allahım, sen bilirsin Uuf, uf!»




Olduğu yere oturdu Gözlerini kasaba yolundaki ağartıya dikti




Zelha kadın ağlıyordu




Ali,




- İndir beni ana, dedi indir yürüyecem




Yürüyemezsin oğlum, buralar dikenli Ayaklarına diken batar




- Yok ana ben büyüdüm, batmaz




- Büyümedin oğlum, daha küçüksün




- Büyüyünce öküzlerimizi ben güderim değil mi ana?




- Elbet Bir büyüsen ah




- Bobam gelinceye kadar büyür müyüm ana?




Zelha gelin cevap veremedi Yutkundu




- Bilmem,dedi O zamana kadar gelir boban yavrum İnşallah gelir




Öküzleri çayıra saldı Söğüt ağacının gölgesine oturdular Zelha gelin yün eğiriyordu




- Uzaklara gitme Ali, dedi Suya düşüverirsin, buralarda oyna




- Düşmem ana, korkma




Aşağılardan çocuk sesleri geliyordu Ali bir iki gezindi Yalnız başına ne oynasın? Anasının dalgınlığından yararlandı, usulca yürüdü, çocukların yanına gitti




Uzun Hamit hendeğin kıyısına yüzükoyun uzanmış Zelha gelini gözetliyordu Yere yapışmıştı iyice Soluyup duruyordu “Ulen Zelha gelin, gel buraya Kocan yok, özlemişsindir işte Gel hadi, kimse görmez, gel




- Zelha gelin




Başını kaldırıp baktı, bu da ne? Bir fısıltı duymuştu Korkuyla doğruldu İki yana baktı


- Zelha gelin Canımın içi, buraya gel Hele gel




Hendeğin, gerisinde Uzun Hamidin kızarmış yüzünü görüverdi Önce ne edeceğini şaşırdı Korkudan titredi




Sonra birden kendine geldi




- Vıyh! diye fırladı Ne ediyorsun sen orada Uzun Hamit? Bana mı diyorsun onları? Ulen kara dinli! Sen beni ne sandın? Ha?




Hırsından gözü döndü Atacak taş kesek aradı




- Dur kız,dur Zelha gelin, kızma Bak hele, ne diyeceğim




Dinlemedi Eline ne geçtiyse fırlattı




- Alçak senii! Dürzüü! Rezili! Al sana, aal!




- Vay anam, dur be Kötü bir şey demedim, dur! Of




Başını gözünü sakınarak kaçtı




- Vay it vay Şunun zoruna bak Orospo dölü




Hırsından ne edeceğini bilemiyordu Yüzünün şekli değişmişti Gözleri pırpırlanıyor,ilerisini göremiyordu Gitti Ali'yi buldu geldi




- Otur ulen, yanımda, dedi Bir yere ayrılma!




«Dürzü oğlu dürzü Rezil, alçak Gösteririm ben sana! Hıı»




Yün eğirmeye başladı, eğiremedi Başı dönüyor, gözleri doluksuyordu Uzun uzun soluklandı Küçük Ali anasının yüzüne bakıyor, ne olduğunu anlıyamıyordu




- Ana, dedi Bobam gelmiyecek mi?




Zelha gelin cevap veremedi Durdu, düşündü bir zaman Gözleri kasaba yolundaki ağartıya gitti Sonra birden boşandı




- Ne bu başıma gelenler Ne kara yazım varmış benim? Yeter gari allahım Yolla Duraliyi Yolla da bitsin bu çile Uuf, uf!




Zelha gelin ağlıyordu

Talip Apaydın

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.