Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşk, başka, türden

Bu Da Başka Türden Bir Aşk

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bu Da Başka Türden Bir Aşk



Uyandığında henüz sabah oluyorduOkul telaşındaki servis arabalarının sesi uzaklardan gelen ezan sesine karışıyorduBir süre yataktan çıkamadıAyağının ulaşabildiği tüm yorgan altlarındaki soğuk ona acı veriyorduBaş ucundaki komidinde duran karısının resmine baktı uzun uzunYanında duran siyah-beyaz algılanamayan ultrason çıktısı iliştirilmiştiİstekle ve dikkatli bakıldığında bu bir bebek yüzüydüO bebek doğamamış ve doğamamışken annesinide yanında ölüme götürmüştüAdam, hastane koridorlarındaki yalnızlığını düşündüŞimdi bu sabah,bu yataktaki kadar yalnız ve soğuktu gerçeklerKarısı doğum sırasında, çocuğuyla birlikte öleli tam bir sene oluyordu ve o bir sene boyunca da adam her gün yaşamaya çalışıyorduYataktan çıkmadan gün boyu yapacağı işleri düşündüPara kazanacaktı ama kimin için?Yemek yapacaktı ama kime?O an kafasında muhteşem bir ölümün onu çağırdığını hissettiYaşamaktan keyif alamıyorsa,yaşadığı küme içerisinde kısıtlı kaynakları tüketmenin anlamının olmadığını düşündüEvet bu gün ölecekti

Bir anda sevinçle sıyrıldı yataktanDuş aldı Tıraş oldu Hafta sonu olduğu için rahat kıyafetler giydi üzerineÇay demlenirken yatağını düzeltti,yatak örtüsünü serip,içine özenle pijamalarını katladıDolap kapaklarını kapayıp,ne zamandır sürmediği karısının hediyesi losyonu yüzüne boca ettiKapıyı açtığında kapıcıyla karşılaştılar selamlaşıp ,gazetesi ve sıcak ekmeğini aldı torbadanÇay demlenmişti Tulum peyniri ve tereyağı ile enfes bir kahvaltı ettiGazetedeki kısır siyasi çekişmeler,zam haberleri,kriz tellalları hatta Arjantine benzeme telaşı bile ona komik geliyorduGazetenin en ilginç haberi bir derby maçı için alınan önlemlerdiOldum olası anlayamıyordu şu futboldan ve maç heyecanındanAlt kültür eğlencesi geliyordu onaÇay bardağını ve çatal-bıçağı makineye dizdiİçinde üç beş parça bulaşık olduğu halde çalıştırdı makineyiKahvaltılıkları buzdolabına dizdiHer şey düzenli ve yaşayışın ritmine uygun olmalıydıBugün geride bırakılacaklar için bir yok oluş değil,bir kayboluş olmalıydıYitirilmenin ailesine ve dostlarına vereceği acıdan kurtulmanın tek yolu ölmüş değil , gitmiş , uzaklaşmış , kaçmış gibi yapmaktıİnternetten ileri tarihli aidat ödemelerini yaptı Kapıcının hesabına her ay eşit miktarda gelmek üzere 12 ayrı havale düzenlediÜzerine beyaz montunu aldı,yağmur yağıyordu şemsiye yerine siyah beresini taktıKapısını kilitlediSon bir kez kapıya baktıBir daha göremeyecekti Oysa hiç anahtar kullanmayacağı ve zile basıp kapıyı kucağında bebeği olan karısının açacağı günleri hayal ederek giriyordu bu kapıdanAsansörden indiKapıya durumu anlattıUzun bir seyahate çıkıyorduPara gelmeye devam ettiği sürece kapıcı,çiçeklere ve muhabbet kuşuna bakacak, karısı da on beşte bir temizliğe gelecektiAnahtarı bıraktı ve yola çıktı Muhteşem bir ölüm olmalıydıİzsiz,telaşsız,ani ve muhteşemYolda düşünceli yürürken bir araba ayak ucunu sıyırarak geçtiİrkildi birdenÇok adi bir ölüm!Kanıt olmamalıSarı bir dolmuş geçti önündenTaksim-Bostancı yazıyordu üzerindeEvet,çözüm buydu; Boğaziçi KöprüsüDolmuş durağına doğru yürüdüNedense idam mahkumlarının son saatleri geldi aklınaŞiirler dolaşıyordu dilinin ucunda Öptüğüm kızlar geliyor aklıma Ne garip onun aklına öptüğü hiçbir kız gelmiyordu Sanki bu dünyada bir kız bile öpmemiştiTamamen silinmişti aklından biriktirdiği tüm güzel öpüşmelerDurakta önünde bekleyen kızı öpse ne olurduFikrine güldü sonradanİlk gençliğinde ilk kez öpme girişiminde bulunduğu kızla olan mücadelesini anımsadıO ilk teslim olmayış Saygı duydu içinden,sonradan sıradanlaşacak bir salgı transferinin verdiği o tadı hak edene vermeye çalışan o teslim olmayışa ve o kızaDolmuş tecrübesi pek yoktu ama ayaklarını sığdırabileceği bir cam kenarı seçti kendine,kapıya yakınOtomatik açılan kapının manuel çalışma tarzını keşfetmek istesede şöförün tersleyişi ile vazgeçtiBir milyon sekiz yüz bin liralık yolun yarısında ineceğini bile bile parayı uzattı şöföre Dolmuş hareket ettiSon kez görüyordu şehrin kendi içinde anlamsız telaşınıKöprüye iniş anında doğulu bir bilgenin hipotezi geldi aklına O;Hayatın anlamını çözmeye çalışanlar,o anlamı bulma peşinde hayatlarının nasıl geçtiğini anlamazlaro;Yada ona benzer bir şeyBu anlamı o da bulamamıştı ve o anlam içinde oda ölmeye gidiyorduZaman geçmek bilmiyordu Hava kararmak üzereydiDolmuş köprüye iniş viyadüğü üzerinde trafiğe takılmıştıDakikada yarım teker bile dönmüyordu arabaSarayburnu ışıklarını yakmış, Topkapı Sarayı belirmiştiAdam camı kenarından saraya baktıO çağlarda yaşayan insanları düşündüKuldularPadişah efendilerinin bin yaşaması için duacıydılarBugünkü kadar tüketmiyor,kolay harcayamıyorlardı Buna rağmen emindi ki bugüne kıyasla mutluydularÇünkü yaşadığı çağdaki mutluluk paraya endeksliydi ve aşk bile bozuk para gibi harcanabilirdiKi parası vardı ama hayat ölümler yaşamasa bile ona anlamsılaşmaya başlayacağını biliyorduSevmek ve bağlanmak bu zaman insanlarına göre değildi onun için Ama o sarayı yapan insanlar, yaptıkları bir sarayı en azından geleceğe bir miras bırakabilmişlerdiAdam ise geride yalnız,üç beş parça çiçek ve bir muhabbet kuşunu bırakıyorduİsyan edesi geldi

Aynı anda Takım muhabbeti yasak motor iskelesinde bir grup genç karşı yakadaki stada o meşhur derby maçını izlemek üzere motora biniyorlardıNeşe içinde slogan atıyorlar,ellerindeki bayrakları sallıyorlardıMotor iskeleden ayrıldığında,uzun sopalı bir koca bayrağı motorun en yüksek yerine diktilerŞiddetle esen rüzgar bayrağı alıp götürmesin diye ne kadar can yeleği varsa altına desteklemişler ve dalgalara karşı ülkeler fethetmeye giden Barbarosun Leventleri gibi motorun ucunda ve ayakta yağmura karşı geliyorlardıHava sertti ve dalgalar oynanacak maçtan daha çok heyecanlandırıyordu motordaki gençleriBoğazın ortalarına geldiklerinde sert akıntılar,zaten maç öncesi mazotunu almış olanları daha bir sarhoş ediyorduAma yinede sloganlarla inliyordu hem Avrupa,hem Anadolu yakası

Köprüde kaza varmış dedi şoförYan yan açıldı trafikKöprüye çıkmışlardı artıkMavi bir kum saati vardı adamın ta çocukluğundan kalmaÜniversite imtihan testleri çözerken ters çevirip başlardı sorularaMavi kumlar bitti diye düşündüKum saatinin üstü ne kadarda saydammış diye düşündüÇocukken çok ateşi olduğu geceler aklına geldiSert ve büyük bir kum canavarı gelirdi gözünün önüne, havaleler gelmeden önce ve saat normalinden ağır işlermiş gibi olurduİşte yine aynı şey oluyordu ama artık sonu yaşamak istiyorduBir bakıma en çok istediği düşü de gerçekleştiriyorduBir hastalık yada yatarak karşılamıyordu ölümüDinç ve isteyerek gidiyorduKöprünün bağlantı halatları kısalıp, dev çelik halat yol ile buluştuğu noktada çıkacaktı dışarıŞansı yaver gitti ve tam o noktada trafik akışı durduEvlilik yüzüğünü dolmuşun camı ile siyah contası arasına sıkıştırdı,cüzdanını koltuğun yırtık döşeme boşluğuna soktuArtık hayattan arınmıştıKapı kolunu çekti,sağ ayağını dışarı attıBariyerin üzerinden tenis topu gibi sıçrayarak korkuluklara tırmandıSaflığı düşündü Kendini boşluğa bıraktı

Lisede dersi kırıp kaçtıkları lunaparkta bindikleri gondolda aşağı düşmekten farkı yoktuBeraber bindikleri kız arkadaşlarına belli etmediği korku geldi aklınaBeş metre,bir saniye,on beş metre iki,yirmi beş,otuz beş,kırk beş,elli beş metreKaz tüyü dolu montu,içindeki yolunmuş kazların öcünü alırcasına hava ile doluyorduVe bir karalık Ölüm bu olmalıydıKaranlık ve soğukAma ölü
ıslanmazdıÖlmemiştiBoğazın derin suları Arşimeti doğrularcasına yukarı itiyordu onuZargana tutulan şamandıralı bir olta gibi deniz adamı dışarı attı Adam gözleri gökyüzüne paralel,başaramamışlığın hüznüyle Marmaraya doğru sürükleniyordu

Motorla karşıya geçen gurup büyük bir yaygara ile kaptana hücum ettiRüzgar bayraklarını savurmuş,can yelekleriyle birlikte denize düşmüştüKaptan usta bir manevrayla çevresinde dönüp yanaşma tarafındaki projektörü yaktıDenizde yüzen bayrağı gördüBirkaç metre ilerisinde suya dağılan can yeleklerine canı sıkıldıDünyanı parası gitmişti

Adam gözüne çevrilen projektörle ayıldıMotordakiler bayrakla birlikte denize adam düştüğünü sanmış olsa gerek adamı sudan çıkardılarAh be biraderim neden sıkı tutunmuyorsun , başımıza iş aldıracaktın az kalsın dedi kaptanAdam şoktaydıBetona çakılırcasına düştüğü denizden nasıl bu motora bindiğine akıl erdiremiyorlardıMotordaki gençler adamın ıslak giysilerini çıkardılarKaptanın eski bir kotu ve montunu maç dönüşüne kadar ödünç adama giydirdilerAdam kurulandıBirşeyler söylemeye çalıştı ama Kadıköye varılmıştıNasıl olduysa gurubun içinde stada doğru yürüyordu artıkAklı başına geliyordu yavaş,yavaşBiletinin olmadığını anlayan gençler turnikeden adamı kaynatarak geçirdilerMahşer kalabalığı vardı staddaEv sahibi takım, rakip takım taraftarı için küçük bir yer ayırmıştı ve kapasitesinin iki katı kadar adama bilet satmışlardıAdam kendine geldiMaç sabah gazetede okuduğu Takım muhabbeti Takım muhabbeti yasak ve Takım muhabbeti yasaklılar içinde sırtında yirmi kişi tek ayak üzerinde duruyorduYanındaki insanlara baktıGözleri alev,alevdiMaç başlarken yandaki Takım muhabbeti yasak tribününden açılmamış konfetiler atılmaya başladıTam yüzüne gelecek konfetiden sakındı ama konfeti yanında duran gencin alnında patladıKanıyordu alnı ama o hala Takım muhabbeti yasak marşları söylüyorduDirenmekti bu,inattı bu yaşama Takım muhabbeti yasak bir gol attıStadın küçük kısmı dışındaki o kalabalık ayaklara fırladıBir an etrafında bir sessizlik hissettiBirkaç saniye geçmeden sabah uyandıran zil gibi kükredi o küçük ama muhteşem kalabalıkYenilmiyordu bu çocuklar,yenilgiyi hazmetmiyorlardıDaha bir hırs ve çalışkanlıkla destekliyorlardı takımlarınıAdam hayretler Takım muhabbeti yasak ilk gölünü attıSekiz sıra öne gitmişti istemsizZafer alevi adamında içinde tutuşmaya başlamıştıOysa bugün ölmek için çıkmıştı evinden ama bu coşku, bu aşk onu etkilemiştiİkinci gole gebeydi tüm haykırışlarAdamda o güruhla birlikte bağırıyordu,inat ediyordu,isyan ediyordu hayata karşıDakikalar geçtikçe kedini koruma teline dayalı bulduBir pankart maçı görmesine engel oluyordu ama hissediyordu maçıVe o muhteşem gol geldiBir matkap gibi deldi adamın tam on parmağı pankartıPankartta şöyle yazıyordu;

SİYAH BEYAZ , ÖLÜM YAŞAM

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.