|  | Hakan Şu Efsanesi |  | 
|  06-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Hakan Şu Efsanesi Hakan Şu Efsanesi Zülkarneyn, Semerkant'ı geçip de Türk ülkesine yöneldiği sıralarda, Saka Türkleri'nin Şu adındaki büyük hakanına yaklaşıyordu  Balasagun yakınındaki Şu kalesini bu yaptırmıştı  Hergün Balasagun'daki sarayının önünde 360 nöbet davulu vurulurdu  Hakan Su'ya Zülkarneyn'in yaklaştığı haberi verilmiş ve: "Emriniz  nedir, savaş mı edelim, ne buyurursunuz?" denilmişti  Halbuki Hakan Hocant ırmağının kenarına karakol kurmak, Zülkarneyn'in geçeceğini haber vermek için kırk Tarhan'ı gözcü göndermişti  Bunlar kimseye görünmeden gitmişti  Su endişe etmiyordu  Onun gümüşten bir havuzu vardı  Sefere çıkıldığında birlikte taşınır, içine su doldurulurdu  Sonra kazlar, ördekler yüzdürülürdü  Kendisine: "Ne  buyurursunuz, savaşa girelim mi?" denildiği zaman cevap olarak: "Şu  kazlara, ördeklere bakınız, nasıl suya dalıyorlar  " dermiş  Bunun üzerine orada bulunanlar Şu'nun savaş için hazır olmadığı zannına düşmüşler  Zülkarneyn, Hocant suyunu geçince, oradaki gözcüler hemen Şu'ya haber ulaştırdılar  Hakan Şu, hemen davulları çaldırarak doğuya doğru yürüdü  Halk, gitmek için hazırlık görmeden hakanlarının böyle savuşup gitmesinden ümitsizliğe düştü  Bir ürküntü, bir karışıklık oldu  Binek bulabilenler hayvanların sırtına atlayarak hakanın arkasından koştular  Sabah olunca ordu, yeri düz bir ova halini aldı  O sıralarda Taraz, Ispicap, Balasagun ve bunun gibi yerler yapılmamıştı  Ora halkı göçebeydi  Hakan ordusuyla gittikten sonra, oradaki halk çoluk çocuklarıyla yirmi iki kişi kalmış, geceleyin hayvanlarını bulamamıştı  Bu yirmi iki kişi yaya olarak çekip gitmek, yahut orada kalmak üzere konuşurlarken iki kişi çıka geldi  Bunlar, ağırlıklarını sırtlarına yüklemişler, yanlarına çoluk çocuklarını almışlardı  Ordunun izine düşerek gidiyorlardı  Yorulmuşlar, terlemişlerdi  Bu yirmi iki kişi, yeni gelen iki kişi ile konuştular, ikiler dediler ki: "Zülkarneyn denilen adam bir yolcusun, bir yerde durmaz  Buradan  da geçer gider  Biz de kendi yerlerimizde kalırız  " Yirmi ikiler onlara:  "Kal aç" dediler  Zülkarneyn, gelip bunları saçlı, üzerlerinde Türk belgeleri bulunduğunu görünce, onlara: "Türk Manend" demiş (Türk'e benzer)  Hakan Şu, Çin'e kadar gitmiş  Zülkarneyn, arkasına düşmüş  Şu, Zülkarneyn'e bir bölük asker; Zülkarneyn de ona bir bölük asker göndererek "Altun Kan" denilen bir dağda çarpışmışlar  Ama Zülkarneyn, Hakan ile barışmış, Uğur şehirlerini yapmışlar  Bir süre orada oturduktan sonra Zülkarneyn, çekilip gitmiş; Hakan Şu da Balasagun'a kadar ilerlemiş  Kendi adını vererek Şu şehrini yaptırmış  Oraya bir tılsım koymuş  Bugün oraya kadar leylekler gelir, oradan ileri geçemezler  Tılsım, bugüne dek bozulmamıştır  Kaynak: Divan-i Lugat it Türk/ Tercüme cilt: III | 
|   | 
|  | 
|  |