|  | Omay (Umay) |  | 
|  06-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Omay (Umay)Omay (Umay) Omay (Umay), Eski Türkler'de anneleri ve çocukları koruyan, olumlu nitelikleri bulunan bir ruhtur  Yir-Sub'un (=Yer-Su; yerin ve suların ruhları) Türk topluluklarına yardım etmesi gibi Omay da yalnızca çocukları değil, bütün Türk boylarını koruyan, onlara kut veren bir varlıktır  Bundan ötürü Omay, Kırgız Türkleri'ne göre bol ürün almaya, mal-mülkün artmasına da yardım eder  Her şeye yaşam veren güneşin de Omay'la ilgisi vardır  Güneş'in sarı rengi yüzünden Türk boylarında Omay'a, Sarı Kız da denilmektedir  Omay'a Sarı Kız denilmesi, Balıkesir'de Kazdağ yöresinde yaşayan Türkmenler'in Sarı Kız Efsanesi'ne açıklık getirir  Bu efsanedeki Sarı Kız adı, sarışın olan bir kıza değil büyük olasılıkla Omay'ın korumasında olan bir kıza atıfta bulunmaktadır  Buna bağlı olarak da "Sarı Gelin" türküsündeki gelin sözcüğü, sarışınlığa değil sarı-ışık-güneşle ilişkilendirilen, çocuk ve kadınların koruyucusu Omay'a işaret eder  Omay, güneşin ısı vermesine bağlı olarak, ateş ve ocak kültleriyle de ilgilidir  Türk efsane, masal ve öykülerinde ay erkek, güneş de dişi olarak düşünülür  Bu düşünce Omay kültüyle ilgilidir  Çünkü -yukarıda da değinildiği gibi- bir dişi ruh olan Omay'ın, güneşle bağlantısı vardır  Bundan ötürü, Anadolu Selçuklu mimarisine ait kimi örneklerde erkek ve kadını temsil eden daire ya da ışınlı daire içinde ay (hilal) ve güneş kabartmaları bulunur  Kaşgarlı Mahmud'un eseri Divanü Lûgat-it Türk'te de kendisine değinilen Omay hakkındaki en eski yazılı belgeler Orkun Anıtları'dır  Tonyukuk Yazıtı'nin ikinci taşının batı yüzündeki 2  ve 3  satırlarda, düşmanın çokluğu karşısında geri dönmek isteyenlere Bilge Tonyukuk'un verdği yanıtta, Omay şu biçimde anılır: "Altun yışıg aşa keltimiz, İrtiş ögüzüg keçe keltimiz  Kelmişi alp tidi, tuymadı  Tengri, Omay, ıdık Yir Sub basa berti erinç  Neke tezer biz?" "Altın (=Altay) dağını aşarak geldik, İrtiş ırmağını geçerek geldik  Buraya dek gelenler geliş zor dedi, ama zorluk da duymadı  Sanırım Tanrı, Omay, kutsal Yer Su ruhları bize yardımcı oldular  Niye kaçıyoruz?" Tonyukuk'un bu konuşmasından sonra Kök Türkler düşmana saldırıya geçerler ve savaşı kazanırlar  Köl Tigin Yazıtı'nın doğu yüzünün 31  satırında ise, Omay'dan şöyle söz edilir: "Omay teg ögüm katun kutınga, inim Köl Tigin er at bultı  Altı yegirmi yaşınga, eçim kagan ilin törüsin ança kazgandı    " "Omay gibi annem hatunun kutu sayesinde, küçük erkek kardeşim Köl Tigin erkek adı elde etti  On altı yaşında, amcam kaganın ilini (=devletini) töresini şöyle kazandı    " Nazarlık Olarak Kullanılan, Keçeden Yapılmış Omay Tasviri Köl Tigin Yazıtı'ndan alınan bu satırlarda kaganın karısı (dolayısıyla Bilge ile Köl Tigin'in annesi), Omay'a benzetilmektedir  Kutunu Omay'dan alan Katun (=hatun, kraliçe) onun yardımıyla Köl Tigin'i doğurmuş, Köl Tigin de bu kut sayesinde erkeklik adını kazanmıştır  Bu anlatımlardan, Omay'ın kadın ve çocuklarla ilgili bir varlık olduğu açıkça anlaşılmaktadır  Omay, Orkun Anıtları'nda dişi bir ruh olarak anılırken, 1  Altın Köl Yazıtı'nda beg (=beğ) olarak geçer  Bunun nedeni Türkçe sözcüklerde dişil-eril ayrımının olmamasıdır  Öz Türkçe adlar erkeklere de, kadınlara da verilebilir  Anadolu'da dahil olmak üzere günümüz Türkleri'nin yaşadığı yerlerde görülen, pınar başlarındaki ağaçların dallarına Tanrı'dan çocuk dilemek üzere küçük bez salıncak ve beşiklerin asılması, İslamlık'tan önceki Omay kültünün izleridir  Bu gelenek, Omay inancının yer, su, ağaç, ölüm kültleriyele ilişkili olduğunu vurgular  Eski Türkler'den kalma yontu ve kaya resimlerinde Omay'a ait olduğu ileri sürülen tasvirler bulunur  Kök Türk çağından kalma kalma kimi yontular, Kazakistan'ın Taraz (Cambul) kentindeki bölge müzesinde bulunan kaya resmi, Kök Türkler'den kalmış olan Kudirge kaya resimlerinden büyük boyutta yapılmış olanı Omay olarak tanınmış ve saygı görmüştür  Günümüzde Orta Asya'da, nazarlık olarak kullanılan Omay tasvirli dokumalara da rastlanmaktadır  Orta Asya'da Çulışman ırmağı yakınlarında bulunan Kudirge kurganlarının Kök Türkler'le ilgili olan katlarında bulunan tasvir, kimi araştırmacılara göre Omay'ı betimlemektedir  Bu tasvirde, ortada kürklü bir kişi vardır  Bağdaş kurmuş, ellerini önünde kavuşturmuştur  Kulaklarından uzun küpeler sarkmakta, başında sivri ve üç dilimli bir başlık bulunmaktadır  Solunda, yine kendisi gibi kürklü ve küpeli bir kimse oturmaktadır  Bunların sağında üç atlı atlarından inmiş, kadının karşısında diz çökerek ona saygı göstermektedirler  Atlarından inmiş atlıların arkasında da büyük boyutta çizilmiş bıyıklı bir kişi vardır  Kimilerine göre küpeli ve kürklü olan kadın Omay'ı tasvir etmektedir  Ama bu küpeli kişinin erkek olması da muhtemeldir  Çünkü, Kök Türkler zamanında erkekler de küpe takmaktaydı  Bu tasvirin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte Kök Türk Devleti'nin kurulduğu sıralarda (6  yüzyıl) yapılmış olması muhtemeldir  Omay inancı günümüzde Altay ve Sibirya Türkleri arasında yaşamaktadır  Bu Türk topluluklarındaki inançlara göre Omay, her zaman çocukla birliktedir  Omay çocuktan uzun süre ayrılırsa, çocuk hastalanır  Omay'ın çocukla birlikte olmasının belirtisi, çocuğun uykuda gülmesidir  Ağladığında, Omay gitmiş demektir  Çocuk hastalandığında, Omay'ı getirmesi için kam çağrılır  Omay'ın çocukları ve anneleri korumasıyla ilgili olarak onun, lohusa kadınlara kötülük yapan Alkarısı / Albastı'nın (=Albıs) düşmanı olduğu fikrini savunan Türkologlar da vardır  Ana Türk topluluğundan milattan çok eski dönemlerde kopup ayrılmış olan Saha (Yakut) Türkleri'nde Omay benzeri bir ruh vardır ve Ayısıt ya da Ayzıt olarak adlandırılmaktadır  Yakutlar onu Kotun (=katun, hatun, kıraliçe) olarak anarlar  Ayzıt, bazı Yakut rivayetlerinde Gök Tanrı'nın karısı olarak geçer  Ayzıt, güzelliği simgeler  Eski Yunanlılar'ın Afrodit'ine benzer ama onun gibi fuhşu değil namusu temsil eder  Bir kadın doğum yaptığında Ayzıt tarla, çiçek ve yemiş perilerini yanına alarak kadının yanına gider  Bu periler üç gün, üç gece lohusanın yanında kalarak ona hizmet ederler  Ayzıt, cennetteki Süt Ak Göl'den getirdiği damlayı yeni doğmuş çocuğun ağzına damlatır ve bu damla çocuğa ruh verir  Çocuk süt damlası ile kut'landıktan sonra Ayzıt perilerini alıp gider  Ayzıt ancak namusunu koruyan kadınların lohusalığına gider; namussuz kadınlara asla gitmez  Abdulkadir İnan, Şamanizm adlı eserinde Ayzıt hakkında şu bilgileri verir (Abdülkadir İnan'ın anlatımından Yakutlar'ın inancında birden çok Ayzıt olduğu anlaşılır): "Ayısıt yaratıcı, bereket ve refah sağlayıcı dişi ruhların zümresine denir  Bunlardan kimileri kadınları ve çocukları, kimileri de dişi hayvanları ve hayvan yavrularını korurlar  Ayısıtlar, dağınık halde bulunan hayat unsurlarını birleştirir ve kut yaparlar  Bu kut denilen nesneyi ana karnındaki çocuğa üfleyip ona can verirler  Gebe kadınlar daima bu ruhların himayesinde bulunurlar  Kuğu kuşları Ayısıtlar'ın timsali sayıldığı için bu kuşlara dokunulmaz  Yakutlar'ın inanışlarına göre Ayısıtlar, gökten gümüş tüylü ak bir kısrak suretinde inerler  Yele ve kuyruklarını kanat gibi kullanırlar  İnsanları koruyan Ayısıtlar yaz günlerinde güneşin doğduğu yerde, hayvanları koruyan Ayısıtlar da kış günlerinde güneşin doğduğu yerde bulunurlar  Yakut kızları Ayısıt adına tangara yapıp yataklarının altında saklarlar  Kısır kadınlar çocuk vermesi için Ayısıt'a dua ederler  Gebe kadınlar, doğum zamanı yaklaştığında oda ve evlerinin çevresini temiz tutmağa çalışırlar  Komşu çocuklarına ve hayvan yavrularına karşı şefkat gösterirler, onları doyururlar  Çünkü, Ayzıt gelince herkes güler yüzlü ve şen olmalıdır  | 
|   | 
|  | 
|  |