Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ferah, hakkında, hayatı, kimdir, şebnem

Şebnem Ferah kimdir,Şebnem Ferah Hayatı,Şebnem Ferah Hakkında

Eski 06-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şebnem Ferah kimdir,Şebnem Ferah Hayatı,Şebnem Ferah Hakkında



Şebnem Ferah Röpörtajı :

PİYASA, İLK ALBÜMÜN “KADIN” I ÇIKARDIĞINDA NASILDI, BUGÜN NASIL?

Genel olarak müzik piyasası daha hareketliydi, sanırım daha çok albüm satılıyordu Şu anda çok durgun olduğu söyleniyor Ama bunun yapılan müzikle doğru orantılı olduğunu düşünüyorum Yani insanların almaya değer görmedikleri bir şey çıkmıyorsa, tabii ki almayacaklardır İyi albüm çıktığında satıyor Sadece, bundan beş sene önce olduğu gibi çıkan her albüm satmıyor Buda bence gayet yerinde bir gösterge, garip olan beş yıl önce çıkan her albümün 500 bin satmasıydı O öyle bir dönemdi, geçti Şimdi gerçekten kendine ait tarzı olan insanların albümleri tutmaya başladı


PEKİ BU ALBÜMLE BİRLİKTE HAYATINDA DEĞİŞEN BİRŞEYLER OLDUMU?

Hayatımda çok bir şeyi değiştirmedi çünkü bu hep yapmak istediğim bir şey di Bunu somut olarak yapmaya başladım, yani eskidende müzik yapıyordum, şimdi sadece bir tanede albümüm olmuş oldu Aslında çok ciddi bir değişiklik çünkü elinde tutabileceğin bir şey oluyor Hayatımı yaşamam açısından yada eskiden beri sahip olduğum birtakım fikirler açısından çok şey değişmedi Daha doğrusu bende elimden geldiği kadar çok şeyi değiştirmemeye çalışıyorum Çünkü beste yapmak için, söz yazmak için eskiden nasıl yaşıyorsam yine aynı şekilde yaşamak istiyorum


İLK ALBÜMÜN KAÇ SATMIŞTI?

400 bini geçti 40 bin civarında da CD


HANGİ PARÇANIN KLİBİYLE PATLADI ALBÜMÜN SATIŞI?

“Yağmurlar”la Aslında herhangi bir parçanın klibiyle satışlar biranda 3 katına filan çıkmadı İlk klip çıktığında hemen o hafta çok iyi bir satış grafiği başladı Ama “yağmurlar” çıktığında onun iki katı oldu O sıralarda zaten “bu aşk fazla sana” radyolarda en çok yayınlanan parça haline gelmişti Ve bu albüm hala satılıyor Zaman içinde çok satıldı ve sevildi, 3 yıl önce olmasına rağmen Bazıları bir gecede meşhur olup, ertesi gün sokağa çıkamıyor Ben hiç böyle bir şey yaşamadım Benim albümümün satışını en çok etkileyen konserler oldu


BEKLİYOR MUYDUN BU KADAR ÇOK SATMAYI?

Sayı üzerinde düşünmemiştim ama açıkçası diğerlerinden ayrılacak bir albüm olacağını biliyordum Kendimi bildim bileli hayatımın en büyük kısmını şarkıcılığa, şarkı sözü yazmaya ve beste yapmaya ayırdım Daha az emek harcanarak yapılan başka albümlerle karşılaştırdığın zaman arada bir fark olması çok normal Ayrıca çok samimi bir albüm yaptım İstanbul”a geldiğimden beri bir takım albüm teklifleri alıyordum Eğer acele edip onlardan birini kabul etseydim , istediğim müziği yapamama tehlikesi ile karsı karşıya kalabilirdim Dolayısıyla da gerçekten içimden geldiği gibi yapma şansım olana kadar beklemeyi tercih ettim


VOLVOX ZAMANI İNGİLİZCE ŞARKI SÖZLERİ DE YAZIYORDUN ALBÜM İÇİNMİ TÜRKÇE YAZMAYA BAŞLADIN YOKSA BUNDAN ÖNCE TÜRKÇE”YE YÖNELMİŞ MİYDİN?

Ondan önce başlamıştım Birçok insan bana “Güzel şeyler yapıyorsun ama yaptığın şeyi başkalarıyla paylaşma niyetin varsa Türkçe yapman çok daha akıllıca” diyordu O zaman bana küfür gibi geliyordu bu Geçmişi yabancı müzikle dolu olan bütün müzisyenler böyle bir dönem yaşarlar Sonra öyle bir döneme giriyorsun ki
Türkiye de yaşayan insanların ingilizce yapması komik geliyor Müziği ne için yaptığını kavraya bilmek hayatında her açıdan gelişmiş olmayı gerektiriyor Eğer iletişim bunun büyük bir parçasıysa , hiç olmazsa yarısıysa o zaman Türkçe yapmak çok daha mantıklı geliyor

İLK ALBÜM BU KADAR ÇOK SATMIŞKEN İKİNCİYİ YAYINLAMAK NASIL BİR BASKI YARATIYOR ÜSTÜNDE?

İkinci albüm insanlar tarafından ya kabul gördüğün ya da "bu o kadar iyi olmamış " dedirtirse kolayca unutabileceğin bir albüm statüsündedir O açıdan önemsiyorum Ama satış konusunda kaygım yok İşin bana kalan kısmını ne kadar doğru yaptığımla çok daha fazla ilgileniyorum Az satması, bu dönem o kadar insanla iletişim kurabilmişim anlamına gelecektir


ŞU AÇIDAN SORMUŞTUM AYNA KLİPLERİNDE SİGARA İÇMİYORMUŞ, ÇÜNKÜ NE KADAR İNSANI ETKİLEDİKLERİNİN FARKINDAYMIŞLAR SEN DE BU KADAR ÇOK İNSANA ULUŞTIĞINDA BU TARZ ŞEYLER HİSSETTİN Mİ?

Hissediyorum, çünkü bir sürür insan senin yazdığın sözleri dinleyip kendine göre istediği payları çıkartıyor Müzik böyle bir şey zaten Benimde müziği konumundaydı Daha önceden dinlerken kendi hissettiklerim daha ön planda olur Yani acaba bunu yaparken ne demek istemiştir di ye düşünme devresine geçmem bayaa zaman alıyor Dolayısıyla insanları etkileyebilecek , yönlendirebilecek , hele kötü yönlendirebilecek şeyleri yaparken hakkatten iki kere düşünüyorsun, hatta daha çok


İLK ALBÜMÜNDEN DAHA ÇOK MU DÜŞÜNDÜN?

Yoo, ilk albümde de çok düşünmüştüm İlk albümün en büyük amacı samimi bir müzisyen olduğumu insanlara göstermekti Kendimi çok daha fazla durdurmayı sevmiyordum Günlük hayatta da hoşuna gitmeyen bir şeyi birine söylemen gerekiyorsa onun kırılacağını bile bile artık söylemen gereken bir zaman gelir Onun için ben hakkatten içimden geliyorsa yanlış olanları hiç kimseyi kırmadan söylemeyi tercih ediyorum Kırmadan lafını albüme çevirecek olursak, birilerine kötü enerji yüklemeyi hakkaten istemem


PEKİ İLK ALBÜMÜN "KADIN" DA ALBÜMÜN STÜDYO VE ÇIKIŞ AŞAMASINDA YAPACAKLARINLA İLGİLİ SANA KARIŞAN OLDU MU?

Asla Bu kadar zaman albüm yapmak için beklememin sebebi tesadüf değildi Ben doğru hissettiğim her şeyi nerede daha rahat yapabilirsem o zaman ve o insanlarla albüm yaparım diye düşünüyorum Ne yaptığım müziğe, ne fotoğrafa, ne klibe ne de her hangi bir şeye karışıldı İlk albüm için stüdyoda acaip uzun kaldık Bunlar hep maddiyatla doğru orantılı şeyler Bir şekilde bana güvendiler


ALBÜMDEKİ 10 PARÇAYI KAÇ PARÇA ARASINDAN SEÇTİN?

Çok fazla parça arasından seçtiğimi söyleyemeyeceğim Aklıma gelen her türlü fikri ya kaydettim ya da yazdım;
Ondan sonra oturup onların üzerinde çalıştım Yani kafamdaki bir fikirle ilgili dört tane parça ya akıtmaya gayret ettim Çünkü artık kendimi çok daha iyi tanıyorum, ne yapmak istediğimi iyi biliyorum


PEPSİ KONSERLERİNİ NEDEN VE NASIL KABUL ETTİN? BU TÜR ORGANİZASYONLARDA ŞEHİR ŞEHİR DOLAŞILDIĞI İÇİN FAZLA MASRAF OLMAMASI AÇISINDAN KÖTÜ SES DÜZENİ KULLANILIR ÇOĞUNLUKLA RİSKLİ DEĞİL MİYDİ?

Bana öneriyi getiren kişi Mavi sakal dan Murat Tümer di, yani tanıdığım biri Maddi açıdan da beni rahatlatacak bir teklifti, aynı zamanda her açıdan profosyonel bir projeydi Çok büyük yerlerde, çok büyük ses düzeniyle, süper ışıklarla konserler yaptık Her yerde ve aynı sistemle sahneler kuruldu Sadece şehirler değişti Neticede de, bunun karşılığında benden istenen şey rol yapmam değil şarkı söylememdi Kendi işimi yapacağım için kabul ettim


SEN ÇOK BAĞIMSIZ, KİMSEYE TUTUNMADAN ORTAYA ÇIKTIN AMA SONRA, BELKİ SERTAB"LA YAKINLAŞMANDAN, SEZEN AKSU"NUN KLANINA DAHİL OLMAYA BAŞLADIN GİBİ BİR GÖRÜNTÜ OLUŞTU SEN BÖYLE BİR ŞEY HİSSETTİNMİ? YADA HİSSEDERSEN RAHATSIZ OLURMUSUN?

Sertab en sevdiğim arkadaşlarımdan biri Albümüm çıkmadan önce de yakındık onunla Sezen Aksu ise karma müzik"in ortaklarındandı, yani patronum konumundaydı Daha önceden tanışıyorduk, ama aynı şirket içinde yer almaya başladığın andan itibaren daha da yakınlaşıyorsun Zamanla sık sık fikir alış verişinde bulunduğum, arkadaşım gibi hissettiğim biri haline geldi
27 yaşındayım ve hayatıma kimlerle nasıl paylaşacağıma az çok aklım eriyor Hayatıma giren insanlardan hiçbir şekilde şikayetçi olamam Ama insanların tek bir resme bakıp yargıya varması çok canımı sıkıyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Şebnem Ferah kimdir,Şebnem Ferah Hayatı,Şebnem Ferah Hakkında

Eski 06-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şebnem Ferah kimdir,Şebnem Ferah Hayatı,Şebnem Ferah Hakkında



KIRMIZI RUGAN AYAKKABILAR

'Kırmızı rugan ayakkabılı kız', bir tatil kasabasında doğmuştu
Ailesi Yalova'ya Üsküp'ten gelmişti Tam bir sokak çocuğuydu, 'deli kız'… Dersleri de iyiydi ama, okul dönüşü önlüğü atıp top peşine koşanlardandı Öğretmen olan babası bağlama, mandolin, piyano çalar, arada annesiyle düet yapıp Rumeli türküleri söylerlerdi
Küçük Şebnem'i müzisyenliğe sevk eden, biraz da ailedeki müzik sevgisi oldu
İlkokulu bitirince Bursa kolejine yatılı kaydoldu 13 kızla bir arada kaldığı yatakhanesinde tek mutluluğu müzik dinlemekti Ablası evde Abba dinlerdi Okulda volkmeninin kulaklığında ise Bon Jovi gibi popüler rockçılar vardı Artık kararını vermişti:

ŞARKI SÖYLEMEK İSTİYORDU

Lise 1'de Yalova'daki bir akrabasına bisikletini verdi, gitarını aldı Şimdi deli gibi gitar çalıyor ve İngilizce şarkı sözleri yazıyordu
Yatılı okuldan izinli olduğu Çarşambaları akustik gitar dersleri alıyor ve hafta sonları Yalova'daki odasında klasik gitarı ve küçük keyboard'uyla Scorpions'un Still Loving You'su gibi balatları çalmaya çalışıyordu O yıllarda bir Londra gezisinde Soho'da bir müzik mağazasından Seth Riggs'in CD ve kitaplarını aldı Riggs, Madonna'dan, Pavarotti'ye kadar pek çok müzisyen yetiştirmişti Onun CD'lerinden gırtlağını nasıl kullanması gerektiğini öğrendi Hâlâ her konser öncesi Seth Riggs'in CD'leri ile etüd yapmadan sahneye çıkmıyor

VOLVOX DÖNEMİ

Lise 2'de Bursa'daki bir stüdyoda kiralık enstrümanlarla ilk grubunu kurdu:
Pegasus
1987'de Bursa'da düzenlenen bir rock festivalinde ilk kez sahneye çıkıp şarkı söyledi "Mükemmel bir histi"
Henüz 15 yaşındaydı
Bir süre sonra Pegasus dağıldı Şebnem, birlikte müzik yapacağı grupla arkadaş olmanın önemini keşfetmişti O yüzden yeni grup için en yakınlarını topladı Gitarcı Duygu, davulcu Gül, basçı Ebru bir de keyboard'cu bulup birleştiler Bu, Türkiye'nin kadınlardan kurulu ilk rock grubuydu
Aradıkları ismi biyoloji dersinde buldular:
Volvox (Latince 'ütün Sesler')

MUTSUZ SÖZLER

"Hafta sonları eve gittiğimde odama kapanıyor, yemek bile yemeden çalışıyordum Kafamda bir şeyler çalıyor, içimden sesler geliyordu Onları mırıldanarak teybe kaydediyordum Notist değildim henüz, teyptekileri arkadaşlarımın anlayabileceği şifrelere döküyordum Sonra gitarımla çalıp, üzerine İngilizce söz yazıyordum Karanlık, mutsuz sözlerdi çoğu… Ya içimden öyle geliyordu, ya da dinlediğim yabancı parçalardan kulağıma yapışmış klişelerdi Rock raconu öyleydi yani…"
"Yarınlar kadar yakın içimde fırtına
Bu dalgasız deniz durgun aldatır inanma
Yaslanıp gururumun kambur sırtına
Kendime rağmen durmam basar giderim"

ODTÜ ÖĞRENCİSİ

80'lerin sonunda ODTÜ Ekonomi'yi kazanıp ablasıyla birlikte "Çok mutlu zamanlarım geçti" dediği Ankara'ya yerleşti
Artık yatılı okulun ancak volkmenle müzik dinleyebildiği kısıtlı ortamından kurtulmuş, teybinin sesini dilediği kadar açıp, gönlünce gitar çalabileceği bir mekâna ve sosyal faaliyeti yüksek bir okula kavuşmuştu
Bu arada amatör gruplarda şarkıcılık yapan konservatuarlı Özlem Tekin'le tanışmış, onu da Volvox'a katmıştı
Ama grubun diğer üyeleri İstanbul'daki üniversitelere gitmişti Volvox 1,5 yıl hiçbir yerde çalamamış, dağılmaya yüz tutmuştu Şebnem için karar vakti gelmişti:
Ekonomist olmak istemiyordu, oysa 'şarkıcılıkta yol katetmeye müsait olduğunun farkında'ydı
"Hayır, sen hiç korkma/yarın senin yanında/yeniden koş yollarda/durma, durma!"
Kararını verdi İkinci sınıfın sonunda ODTÜ'yü bırakıp, Ankara'ya 'emekliliğinde dönmek üzere' veda etti ve İstanbul'a, müziğin kollarına koştu

KEMANCI DÖNEMİ

İstanbul barlarında rock furyası yeni başlamıştı 18 yaşlarında dört kız, Sıraselviler'de Kemancı'da, Ortaköy'de Sis Bar'da, arada Ankara'da şimdiki Manhattan'da, A-Bar'da haftanın beş günü sabaha kadar çalıyorlardı Yorgunluktan perişan, ama mutlulardı Müzik yapıp kiralarını ödeyebiliyorlar, bir yandan da sahne performansını, disiplinini, 'dinleyiciyi ısıtmayı' öğreniyorlardı
Ancak, iki yıl sonra bu tempodan yoruldular Volvox, sekiz yaşına gelmişti Sahnede aynı (cover) şarkıları söylemekten ne kendilerini yenileyebiliyor ne beste yapıp söz yazabiliyorlardı
1994'te dağıldılar Özlem Tekin ayrılıp bir albüm yaptı Şebnem de 'artık kendi şarkısını söylemek istiyor'du

SEZEN DEVREDE

Beklenen fırsat tam bu aşamada kapıyı çaldı
Hazırladıkları İngilizce sözlü bir demo, TRT'de Kokteyl programında yayınlandı O klipte gitar çalıp vokal yapan Şebnem, Sezen Aksu'nun dikkatini çekti Sezen "Bulun bu kızı bana" dedi Kız bulundu Sezen'in albümünde vokalistlik yaptı Lâkin o, rock yapmak istiyordu İyi de nasıl?
Şebnem'in de okuduğu 'Lanet' gibi fotokopiyle çoğaltılan fanzinler aracılığıyla yeraltında üreyen bir rock kültürü varsa da, Türkçe rock bugünkü kadar popüler değildi
O dönem iki gelişme rockçıların önünü açtı:
Biri Metallica'nın İstanbul'daki stadyum konserinde gördüğü muhteşem ilgiydi Metallica'yı bile şaşırtan bu ilgi büyük bir potansiyelin işaretini verdi
İkinci gelişme ise Batılı dev müzik firmalarının Türkiye pazarına girmesiydi
Şebnem, tam bu gelişmelerin ortasında, hem de donanımını tamamlamış, çevre edinmiş olarak, çantasında bestelerle hazırdı

İLK ALBÜM

Raks'ta Sezen Aksu ve Onno Tunç'a Deli Kızım Uyan'ı dinletti
Bir gün odasına kapanıp yatağına oturmuş ve bu şarkıyı üç dakika içinde hem bestelemiş hem de sözünü yazmıştı Gitarla en ilkel halinde çaldı:
"Deli kızım uyan/Söylenenler yalan/
Deli kızım uyan/bir tek sensin duyan"
Harikaydı Sezen, Şebnem'i karşısına oturtup söz yazarken teknik anlamda nelere dikkat etmesi gerektiğini anlattı, birkaç müdahale yaptı; işte tamamdı Hazır olan 4-5 şarkıya hiç dokunmadan albüme giriştiler
"Benim müzikal anlamda aldığım ilk kıymetli hediyedir Buna prestij albümü olarak bakıyorlardı Ben iyi şarkı söylediğimi biliyordumYaptığım şeye inanıyor, güveniyordum Ama satılır mı satılmaz mı, belli olmazdı Yoktu hiç örneği Benden biraz önce Özlem çıkmıştı ama benimki başka bir kulvardı Hiç daha önce böyle bir şey yapılmamıştı, dolayısıyla maddi bir risk alıyorlardı"
Boşuna yaşanmamış
Çocukken harçlıklarından, sonraları konserden kalan zamanlarından kısıp çalıştıkları stüdyo emirlerindeydi artık…
İskender, Hakan, Demir, büyük bir şevk ve enerjiyle işe koyuldular Beş ay gece gündüz çalıştılar "Teknik anlamda da çok başarılı bir albüm oldu İlk kez davul ve bas sesi duydu Türkiye…"
Sonuç, inanılmazdı:
Kadın, 400 bin sattı
24 yaşında, hem de taviz vermeden hedefine ulaşmıştı Şebnem Artık yolu açıktı Altı yıl sonra dördüncü albümüne Deli Kızım Uyan'ın ikinci bölümünü şu sözlerle yazacaktı:
"Çok parçalandım/ parçalandıkça çoğaldım diye inanmazsam/
Nasıl yaşarım, nasıl yaşarım?
Hiçbir şey boşuna yaşanmamıştır diye inanmazsam/
Nasıl yaşarım, nasıl yaşarım?"


OLGUNLUĞA DAİR

"Acılardan öğrendim müziğe verdim"
Ablandan 11 ay sonra depremde babanı kaybettin Uzun bir aradan sonra döndüğünde, sözlerin çok daha olgunlaşmış bir kadının sözleriydi
Deprem sonrası bomboş geldi her şey Hiçbir şey yapmak gelmedi içimden… Babam, hayatımın çok önemli bir karakteriydi Depremde onunla birlikte mahallem de gitti 'Ben hangi sokakta top oynuyordum' diye gidip bakmak istesem artık yok öyle bir şey Böyle şeyler yaşadığında tabii müziğine de yansıyor bu Bir süre sessiz durdum 'Ne oluyor' diye anlamaya çalıştım Ama müzik bunu atlatmama yardımcı oldu Sonra onu bir şekilde üretime çevirebildim Hatta, garip bir denge ama, müziğime, insanlığıma çok şey kattığını düşünüyorum Acı, insana kısa zamanda çok şey öğretiyor
"Sevgilim ve dostum; babam, oğlum…/ arkadaşım, aşkım; her şeyimdin sen" diyen sözlerle döndün O deli kız, hızla büyümüştü sanki…
Çok hızlı olgunlaşıyor insan… Ve yalınlaşıyor Ablamın hastalığı çok uzun sürdü Evde kahkaha attığım zaman kendimi kötü hissederdim Böyle bir gençlik dönemi yaşadığın zaman sorumluluk duygun o kadar ağır basıyor ki, içinden deli doluluk gelse de yapamıyorsun; bir tarafın hep nahoş bir şey düşünüyor Ben yeni yeni 'Ya Şebocum gül biraz' diyorum kendi kendime

Alıntı Yaparak Cevapla

Şebnem Ferah kimdir,Şebnem Ferah Hayatı,Şebnem Ferah Hakkında

Eski 06-23-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şebnem Ferah kimdir,Şebnem Ferah Hayatı,Şebnem Ferah Hakkında



12 Nisan 1972'de Yalova'da doğdu

Koç burcu

Şebnem Ferah ilkokulu Yalova'da okuduktan sonra Bursa Koleji'nde 7 sene yatılı ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde 2 sene ekonomi öğrenimi gördü

1996 yılında ilk albümü Kadın'ı çıkaran sanatçı 1999 yılının yazında ikinci albümü olan Artık Kısa Cümleler Kuruyorum'u çıkarttı

Aradaki üç sene içersinde aralarında Müzeyyen Senar, Sezen Aksu ve Haluk Levent gibi büyük sanatçıların albümlerine vokalleriyle katkıda bulundu

Dinleyici kitlesini Lise ve Üniversite gençliği oluşturmaktadır

En sevdiği yemekler : Yaprak dolması spagetti

Favori içeceği: Kola ve su

Favori restoranı: İskele balık restoranı

Favori tatil yeri: Bodrum



Şebnem 12 Nisan 1972'de Yalova'da doğdu Evin en küçük çocuğuydu ve ona hep ya tiyatrocu ya da şarkıcı olacak gözüyle bakılıyordu çünkü ailesine gösteriler yapıp onları güldürmeye bayılıyordu 5 yaşına geldiğinde en büyük hayali keman dersleri almaktı ama uygun bir öğretmen bulamadıklarından babası ona küçük bir keyboard aldı ve Şebnem de duyduğu her melodiyi çalmaya çalışarak kendi kendini eğitmeye başladı İlkokul dönemlerinde ise Yalova'da ne kadar müzikal etkinlik ve kurs varsa hemen hepsine katıldı Sabahları okuluna gidip; öğleden sonraları önlüğünü bile çıkarmadan sokaklarda oynayarak ilköğrenimini tamamladı ve kolej sınavlarına girip Bursa Koleji'nde yatılı öğrenci oldu
Artık daha disiplinli bir hayatla karşı karşıyaydı ve okulu sosyal faaliyetler açısından pek zengin değildi Bu yüzden derslerinin dışında zamanını paylaşacağı iyi bir arkadaşa ihtiyacı vardı ve işte o yıllarda müzik Şebnem'in hayatında hobi olmaktan çıkıp vazgeçilmez oldu
Önce okulunun müzik grubunda sonra da çeşitli gruplarda solistlik yapmaya başladı ''Gitar da çalabilsem keşke'' deyip gitar dersleri almaya başladı Çok hızlı öğreniyor ve öğrendiklerine yenilerini katmak için sevdiği şarkıların gitarlarını çalmaya çalışıyordu Derken kendi grubunu kurmaya karar verdi Bu grupta şarkı söyleyecek ve gitar çalacaktı Fikirlerini, yakın hissettiği ve müzikle ilgilenen bazı arkadaşlarıyla paylaştı İşte bir çok müzik dinleyicisinin hatırlayacağı Volvox böylece kurulmuş oldu O dönemlerde kendi yaşındaki kız arkadaşlarının çoğu; ruj,oje gibi şeylerle ilgilenmeye başlamıştı O ise gitar, gitar amfisi, kablo, distortion pedalı gibi şeylerle haşır neşirdi
Şebnem o zamana kadar derslerinden hep yüksek notlar alırdı fakat birden bire eskiden 7, 8, 9, 10 aldığı derslerden; 0, 1, 2, gibi notlar almaya başladı Okul idaresi; ailesini okula çağırıp çocuklarının müzik çalışmalarını derhal bırakması gerektiğini söylediler Neyse ki Şebnem'in anne ve babası çocuklarının toparlanacağına inandıklarını söyleyerek; müziği Şebnem'in hayatından çıkarmak yerine kararı kendisine bıraktılar
Şebnem, özel bir okulda okuduğunun bilincindeydi Üniversite sınavları da yaklaşıyordu ve ailesini üzmek ya da hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu ''Ben nasıl olsa bir şekilde müziğime devam ederim!'' deyip kendini üniversite sınavı sendromunun içine attı Matematiği seviyordu; işletme, ekonomi gibi bölümlerin kendine uygun olduğuna inanıp tercihini bu yönde kullandı
ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ-EKONOMİ BÖLÜMÜ'ne girdiğinde okulunu çok sevdi Ama Volvox'taki bütün arkadaşları İstanbul'daydı ve bu yüzden biraz buruktu Olsundu Sabahları okuluna gidiyor; akşamları eve geldiğinde de her gün sevdiği bir albümü dinleyip gitarlarını ve vokallerini etüt ediyordu Bu en az 4 saatini alıyordu ve geriye ders çalışacak zaman kalmıyordu Şebnem ODTÜ'deki ilk yılını gayet iyi bir ortalamayla bitirdi İkinci yıl başladığında ise okulunun müzik çalışmalarına engel olduğu düşüncesine kapıldı! Tüm zamanını müzikle geçirmek istiyordu Ama ne yapacaktı? Okulu mu bırakacaktı???
Bunları düşündüğü zaman keyfi kaçıyordu, bu yüzden okuldaki ikinci yıl daha zor geçiyordu Derken bir gece kararını verdi: İstanbul'a gidecek,arkadaşlarıyla bir araya gelip müzik yapacaktı Karar verebildiği için içi rahattı ama ufak bir problem vardı Şebnem'in annesi ve babası müzik çalışmalarına o güne dek hiç ses çıkarmamışlar hatta destek olmuşlardı Annesini ikna edebileceğini biliyordu ama anlayışlı olduğu kadar otoriter de olan babasına bu durumu nasıl anlatacaktı? ''Babacım ben ODTÜ'yü bırakıp İstanbul'a yerleşmek istiyorum Gitar çalıp şarkı söyleyeceğim Ne olacağı belli olmaz, hiçbir garantiden sözedemem'' mi diyecekti? Ne de olsa her anne, baba çocuğunun geleceğini garanti altına almak isterdi ve bunlar kulağa pek de sağlam gelmiyordu
Aynı hafta sonu Şebnem düşüncelerini ailesi ile paylaştı Tahmin ettiği gibi annesi konuya daha ılımlı yaklaştı Şimdi babasının ağzından çıkan kelimeleri bekliyordu Hoş Bir kez kararını vermişti
Şebnem'in babası o kadar değerli ve tatlı bir babaydı ki; ''insan ancak çok sevdiği şeyleri yaparsa mutlu ve başarılı olur'' deyip kızına belki hayatı boyunca alacağı en kıymetli dersi verdi
Şebnem hiç vakit kaybetmeden valizlerini toplayıp İstanbul'a geldi Volvox'la çeşitli rock barlarda çalmaya başladılar Kendine bir ev tuttu Hem müzik yapıyordu; hem de kendi ayakları üzerinde duruyordu; çoook mutluydu Bazen haftada 5 gece çalıyorlardı ama hiç sıkılmıyordu; ta ki kendi şarkılarını söylemek isteyene kadar
Çocuk denebilecek yaşlarda kurulan Volvox'un her bir elemanı hayatına yön vermek durumundaydı çünkü aradan uzun zaman geçmiş; tercihleri, öncelikleri değişmişti Bazıları müziğe devam etti; bazıları ise hayatlarında yeni sayfalar açtılar Böylece her elemanı için inanılmaz bir tecrübe ve adeta okul olan Volvox dönemi kapanmış oldu
İşte bundan sonra Şebnem evine kapanıp yazmakta olduğu şarkıları tamamladı ve ilk albümü KADIN'ı müzikseverlerin beğenisine sundu KADIN; müzikal açıdan bir çok ilki bünyesinde barındırıyordu Albüm kısa sürede geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı Sahne performansı açısından zaten tecrübeli sayılabilecek Şebnem, bu başarısını albüm konserleriyle daha da büyüttü
Sonraları; yeni şarkılar yapmaya başladı Bu şarkılar Şebnem'in çıkaracağı ARTIK KISA CÜMLELER KURUYORUM ve PERDELER albümlerinin içeriğini oluşturacak; Şebnem popüler olmak için çabalamak yerine ilk albümünde tanışıp ilişki kurduğu dinleyici kitlesiyle büyümeyi deneyecekti Bu tavrı zaman içinde Şebnem'in kendi kitlesini oluşturmasında etkili oldu Sadece sevdiği işi yapmak niyetindeydi Dinleyici kitlesinin beklentilerini karşılamaya çalışırken bir diğer taraftan da bunun kendi özgürlük alanını daraltmaması için uğraşıyordu, çünkü hep içinden geleni yapmak istiyordu ve bunun tüm olası sonuçlarıyla yüzleşmeye de hazırdı Şebnem'in ülkemizdeki müzik endüstrisinin genel gerekliliklerinden farklı hatta aykırı yapısı; aynı zamanda besteciliği ve şarkıcılığı, yine zaman içinde sayısız başarılara imza atan ünlü prodüktör ARİF MARDİN'in bile dikkatini çekecek; bu gibi şeyler de Şebnem'e hiçbir şeyle kıyaslanmayacak kadar büyük mutluluk verecekti Çünkü o manevi olarak tatmin olmadığı zaman gerisiyle hiç ilgilenmiyor, ancak içi rahatsa kendini başarılı hissediyordu
Çok yakından takip edenler bileceklerdir; hayat Şebnem'e son yıllarda ailevi açıdan arka arkaya ağır tecrübeler de yaşattı O da biraz yorgun olduğunu farkedip herşeye bir süre için ara verdi Durdu Olanı, biteni idrak edip sindirmeye çalıştı
Zaman geçti Yeniden gitarını aldı ve yeni şarkılar yazdı Stüdyoya girip bu şarkıları arkadaşlarıyla birlikte kaydetti Albümün adını KELİMELER YETSE koydu Artık daha sağlam, daha cesur hissediyordu Heyecanını, inancını kaybetmeden müzik yapmaya devam edebildiği için kendini şanslı hissediyordu Müziğin; müzisyenler ve dinleyiciler arasında bir çeşit AŞK ilişkisi olduğuna inanıp; aşkını taze tutmaya çalışan bir sevgili gibi hissediyordu
Tutku dolu, değer veren

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.