15 Ekim Dünya meme sağlığı günü ve Meme Kanseri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#1 | 
| 
			
 
dejavu2009
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			15 Ekim Dünya meme sağlığı günü ve Meme KanseriKadınlarda en sık görülen kanser türü olan “meme kanseri” nedeniyle dünyada her yıl 5 milyon kadının meme kanseri tedavisi gördüğü bildiriliyor   Günümüzde meme kanseri cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi ile tedavi ediliyor  Hastalığın erken teşhisi ise kadınların uzun ve sağlıklı bir yaşama sahip olmasını sağlıyor  Kadınların yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkileyen ve erken teşhis edilmediğinde önemli sağlık sorunlarına yol açan meme kanseri, milyonlarca kadının ortak derdi olarak biliniyor   Uzmanlar erken tanı ve tedavi sayesinde kadınların yaşam kalitesinin artacağını önemle vurguluyor  Amerika’da 2002 yılı istatistiklerine göre her yıl 220 bin yeni meme kanseri vakası tesbit edilirken, dünyada her yıl 5 milyon kadının meme kanserinden tedavi gördüğü ifade ediliyor  “Doğru zamanda teşhis edilip tedavi uygulanırsa, hastaların uzun ve sağlıklı bir yaşam sürme şansı artıyor  Kadınların ve erkeklerin meme kanserinin tanısı, tedavisi konusunda aydınlatılması gerekliliğine inanıyoruz ”HASTALIĞIN BELİRTİLERİ 
 Meme kanseri ortaya çıkmasında “ailesel geçiş” rol oynamaktadır   Kanserli bir annenin kızında meme kanseri açısından taramaya, annede görüldüğü yaştan 10 yıl erken başlamak gerekiyor  Ailesinde meme kanseri olanlarda hastalığın en genç meme kanserinden 10 yıl öne ortaya çıktığı en genç 40 yaşında görüldüyse 30 yaşında meme kanseri taramasına başlanması uygundur  Annede kanser varsa, hasta annenin kızında kanser, annenin çıkardığı yatan 7-11 yıl önce görülebilir  Annenin meme kanseri olmasının erkek çocukta kanser riskini arttırdığı, babanın prostat kanseri olmasının da erkekte meme kanseri riskini arttırdığı gibi her 100 kadın meme kanserine karşı, 1 tane erkek meme kanseri görülmektedir![]() MEME KANSERİNE KİMLER ADAYDIR? 
 Ailesinde meme kanseri olanların, ister HRT (Horman replasman tedavisi), ister doğum kontrol hapı, isterse çocuk doğurmak için alınan uyarıcı ilaçları mutlaka ciddi hekim kontrolünde almaları lazım ![]() ERKEKLERDE DE MEME KANSERİ GÖRÜLEBİLİR Mİ? Meme kanserinin sıklığının 40 yaşından sonra giderek arttığını, artış hızının menopozdan sonra yavaşladığını, her 8 kadından birinde meme kanseri görüldüğünü belirtiyor   Ailesel olanlar tüm kanserlerin yüzde 5-10’unu oluşturuyor ”Bu ailelerde meme kanserinin yanı sıra rahim, yumurtalık kanseri ve kolon kanseri öyküsü de olabilir  Kilolu olmak, özellikle menopoz sonrası şişmanlık ve alkol kullanımı da riski arttırıyor” Meme kanserinin erkeklerde de görüldüğünü ancak bu oranın tüm meme kanserlerinin sadece yüzde 1’i olduğuna, erkeklerde görülen meme kanserinin yine erkek kanserlerinin yüzde 0,2’sini oluşturduğuna ve ortalama görülme yaşının kadınlardan 10 yıl daha geç olduğuna işaret ediyor  “Erken tanı hastalarda etkili tedaviyi sağlıyor  Mamografi, kendi kendine muayene, hekim muayenesi hastalığın tanısında 3 önemli basamak olarak değerlendiriliyor ”Kadınların doktora başvurmasında memelerinde ağrı duymalarının da büyük önemi var  Meme kanserine bağlı kitlelerin 10’da 9’unun ağrısız olduğunu, ağrı olmayınca da hastaların “kitle fark etmelerine rağmen” doktora gitmediklerine oysaki hastaların sadece 10’da birinde ağrı sorununun ortaya çıktığı düşünülebilinir  Kaliteli mamografi çekimi de hastalığın tanısını kolaylaştırıyor  Memedeki kitlelerin yüzde 14-27’sinin mamografide görülemeyip yalnızca meme cerrahının muayenesinde saptanacağı unutulmamalıdır  Meme cerrahının meme muayenesi ve mamografi takibi birlikte yapılmalıdır  Meme ultrasonografisi tek başına bir erken tanı ve tarama yöntemi değil, ancak yoğun memelerde, genç hastalarda mamografiye yardımcı yöntem olarak ultrasonografi yapılması duyarlılığı arttırır  Ailesinde risk faktörü olanlarda mamografiye 40 yaşından önce başlanması gerekir  Bu arada tanıda kullanılan MR, kesinlikle rutin tarama yöntemi değildi  Mamografi ve meme ultrasonografisine yardımcı yöntem olarak değerlendirilmektedir![]() MEME KANSERİ TEŞHİSİ NASIL KONULUYOR? Hastaların doktora başvurmaları, kendisinden şüphe etmesiyle başlar   Hastaya hekime başvurduktan sonra ilk olarak klinik muayene ardından mamografi çekilir  Bu arada mamografinin 40-50 yaş arasında 1-2 yılda bir, 50 yaşından sonra her yıl yapılması önerilir  Hastaya yapılan klinik muayene ve çekilen mamografi sonucunda şüpheli lezyon saptanırsa hasta hastaneye sevk edilir ve tarama programından çıkarılır  Şüpheli lezyonun ne kadar şüpheli olduğuna bakıldıktan sonra hasta bir meme cerrahi uzmanına yönlendirilir![]() İnce iğne biyopsisi : Bir enjektörle memedeki tümörün içine girilip hücre grupları alınır   Daha sonra bu hücre grupları patoloji uzmanı tarafından incelenir![]() Trukat cur (kor) biyopsi: Bu yöntemle daha kalın bir miktar doku tümörün içinden alınarak incelenir ![]() Lokal anestezi altında biyopsi: Hastanın memesi lokal anestezi ile uyuşturulur   Memeden bir parça alınır ve incelenir  Bu incelemenin sonucu birkaç günde veriliyor  Eğer hasta kanserse hekim gerçek ameliyatın yapılacağını hastasına söyler![]() Ameliyat sırasında biyopsi: Bu yöntemde hastaya baştan beri ameliyat olacağı söyleniyor   Hastanın memesinden çıkan parça, ameliyat sırasında farklı bir odada patalog tarafından inceleniyor  Eğer kanserse ameliyata devam ediliyor  Hekimin ameliyat sırasında karar vermesi sayesinde hasta bir seansta ameliyat olup, ikinci bir defa ameliyat stresini ve zorluklarını yaşamaz   RADYOTERAPİDE BAŞKA ORGANLARA ZARAR VERİR Mİ? Ekip çalışmalarında meme cerrahı, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, plastik cerrahi uzmanı ve psikiyatr bulunuyor   Meme tümörünün büyük olduğu, koltuk altında kitle bulunan hastalarda tedavinin standart olmasına karşın, “erken meme kanseri”nde doğrular birden fazla olur  ”Memedeki tümörü 3 santimetreden küçük, aksillası negatif hastada memenin alınması yerine koruyucu cerrahi uygulanabilir  Erken meme kanserinde memenin korunması kozmetik açıdan hastanın beden bütünlüğünün korunmasını sağlayacak bir uygulamadır” Radyoterapinin memedeki tümöre verilen dozla mikroskobik hastalığı yüzde 90’ın üzerinde, kontrol şansı radyoterapi sırasında verilen dozun akciğer, kalp ve diğer yumuşak dokular üzerindeki etkilerini göz önüne almak büyük önem taşır  Modern teknoloji sayesinde radyoterapi sırasında riskli organların korunduğu, yaşlı hastalarda radyoterapinin yan etkisinin fazla olabileceği, hastanın tedavisi değerlendirilirken cerrahi ve radyoterepinin birlikte ele alınması, tümör yatağının işaretlenmesinin, doğru radyoterapi için önemli bir yaklaşım olduğunu söylenir  Memedeki tümör büyükse meme koruyucu cerrahi yapma şansı azalır, hasta memesinin bir kısmının alınmasını istiyor, tüm memesini kaybetmek istemiyorsa önceden kemoterapiyle kitleyi küçültüp meme koruyucu cerrahi yapma ihtimali arttırılır  Ameliyat öncesi verilen kemoterapinin hastaların sağ kalım süresini değiştirmediğini, ancak memeyi koruyarak müdahele olasılığını arttırır  MEME KANSERİNİN CERRAHİ TEDAVİSİNDE HANGİ YÖNTEMLER UYGULANIR? Günümüzde meme kanserinin tedavisinde uygulanan başlıca yöntemler arasında, “mastektomi” ve “meme koruyucu cerrahi” yer alıyor   Modifiye (değiştirilmiş) mastektomi olarak tanımlanan “meme koruyucu cerrahi” ameliyatında, meme, memeyi örten cilt, meme başı ve kaslara dokunulmuyor, kasların arkasındaki koltuk altı lenf bezleri ve yağlı doku tümüyle çıkarılıyor  Bu yöntem sayesinde hastaların hastalıksız lokal tekrarlama olmadan yaşam süresinin uzadığını, ameliyattan sonra gerekirse dokuya radyoterapi uygulanmasının hastalığın lokal yayılması önlenir  Meme koruyucu cerrahi olara isimlendirilen ameliyatta memedeki tümörün etrafındaki bir miktar hastalıksız doku çıkarılırken, meme yerinde bırakılıyor  İlave olarak ayrı bir kesi ile koltuk altı lenf bezleri çıkarılıyor  Bu hastaların memelerine sonradan mutlaka radyoterapi uygulanması gerekiyor  Uygulanmayan hastalarda meme kanseri tekrarlayabilir![]() MEME KORUYUCU CERRAHİ KİMLERE UYGULANIYOR? BU AMELİYATLAR İÇİN EN UYGUN ADAYLAR KİMLER? 
 
 Lenf bezlerinin memedeki tümörün sistemik yayılımındaki ilk adım olmasından ötürü büyük önemi var   Meme koruyucu cerrahi sonrasında yapılan radyoterapi uygulamasında, memenin tamamı ve gereğinde lenf bezlerinin ışınlandığını ve tümörün çıkarıldığı yatağa ek doz verildiğini böylece mikroskopik hastalıktan yüzde 90 oranında korunma sağlanır  “Memedeki tekrarlamaların yüzde 75/80’i tümörün çıkarıldığı tümör yatağında olmaktadır  Onun için buradaki dozun daha fazla olması gerekiyor  Doğru tümör yatağına ışınlama yapabilmek için meme cerrahının radyasyon onkoloğuna metal işaretler koyması gerekiyor Ultrason ile de tümör yatağının tesbiti yapılabilir ama metal kliple işaretlenmesi daha sağlıklıdır” Ek doz ışınlamasında değişik yöntemler kullanılıyor ”Ya dışardan ışınlama ya da tümör yatağına radyasyon kaynaklarını gönderebilecek tüpler yerleştirir  (Bunun adı brakiterapi, yakından tedavidir ) Bunun yanı sıra meme koruyucu cerrahide koltuk altı lenf bezlerinin ışınlanması söz konusu oluyor  Koltuk altı pozitif olan hastalara yani tümör hücresi saptananlara yapılıyor  Eğer 4 lenf bezin üstünde tümör tutulumu saptanırsa mutlaka lenf bezleri bölgesi ışınlanır  1 ve 3’üncü lenf bezinin ışınlanması konusunda tartışmalar vardır  Bunların da ışınlanması yönünde eğilim vardır  Mastektomi sonrası radyoterapide ise lenf bezi ışınlaması için yine aynı kurallar geçerlidir ” Memenin alındığı göğüs duvarındaki tekrarlamaları önlemek için bu bölgenin de ışınlandığını, akciğerin, kalbin ve geri plandaki omuriliğin, kola giden sinirlerin herhangi bir fonksiyon bozukluğu çıkarmaması için de tedbir alınması gerekir  Bazı lenf bezlerinin iç ve merkezi yerleşimli tümörlerde, göğüs içinde, göğüs kemiğinin iç bölümünde lenfatik yayılım yapabileceğini sentinel lenf bezi çalışmalarında, buraya olan dökülümün de saptandığı vurgulanmaktadır  Eğer bu bölgeye lenf akımı saptanmazsa, tamamen radyoterapi alanı dışında bırakılır  Günümüzde uygulanan radyoterapiler sırasında kalp büyük ölçüde korunuyor  KOLTUK ALTI LENF BEZİ NEDEN ÇIKARILIYOR? Ameliyat sırasında koltuk altı lenf bezinde yayılım tesbit edilmişse, koltuk altı lenf bezleri de çıkarılır   Koltuk altı lenf bezi çıkarılmış ve ışın tedavisi görmüş hastalarda “kol ödemi” oluşabilir, çünkü ameliyat sırasında kolun lenfini boşaltacak olan damarların büyük bölümü çıkarılıyor  Kol ödemi çok çeşitli derecelerde oluyor  Elin üzerinde küçük bir şişlikten kolun 3-5 katına çıkacak yerinden kaldırılmayacak kadar şiştiği durumlar da olabilir  Koltuk altı lenf bezlerinin en alt noktasında yer alan “Bekçi lenf nodülü biyopsisi” yöntemi kol ödemini önlemeye yönelik modern bir tedavi olarak görülmektedir  Ancak bu tekniğin uygulanabilmesi için iyi bir nükleer tıp merkezine, deneyimli meme cerrahına ve meme kanseri konusunda deneyimli patologlara gereksinim vardır  Çünkü bekçi lenf nodülünde hastalık saptanmayan kişilerin koltuk altı lenf bezleri çıkarılmıyor, böylece kol ödemi riski de ortadan kalkıyor  Bu nedenle gerçekten koltuk altı lenf bezlerinin tedavisinde “bekçi lenf nodülü biyopsisi” nin büyük kabul gördüğünü koltuk altı lenf bezi çıkarma işlemini bu işte deneyimli olan, meme cerrahisinde çok sayıda hasta ameliyat ederek deneyim kazanmış cerrahlar yapmalıdır  Bu arada sonuçlar çok deneyimli patologlar tarafından incelenmelidir ve üniversitemiz hastanesinde yoğun biçimde yapılmaktadır![]() HASTALARA KORUYUCU TEDAVİ UYGULANABİLİR Mİ? Erken evre meme kanserinde cerrahi ve radyoterapi ile lokal kontrolün sağlanmasından sonra hastalık nüksünü ve yayılma riskini azaltmak için ”koruyucu sistemik tedavi” yapılması büyük önem taşıyor  Bu amaçla uygulanan iki ana tedavi yöntemi kemoterapi ve hormonal tedavi olarak belirtiliyor  Bu tedaviler tek başlarına veya kombine olarak kullanılıyorlar  Bu tedavilere karar verirken şunlar göz önünde bulundurulur:
   Patoloji bilgilerinde östrojen ve progesteron reseptörleri negatifse kemoterapi verildiğini, hormon reseptörlerinden herhangi biri pozitif olan hastalarda tedavi seçiminin risk gruplarına göre tek başına hormonal tedavi ya da kemoterapi sonrası hormonal tedavi şeklinde yapılabilir  Kemoterapi ve hormonal tedavinin eş zamanlı kullanılmamasının son çalışmalarda belirlendiği, “Hem adetleri devam eden hem de menopozdaki hastalarda koruyucu hormonal tedavide tamoksifen kullanılması standart olan bir uygulamadır ve kullanma süresi 5 yıldır  Tamoksifen kullanılmasının riskli olduğu veya tamoksifene bağlı ciddi yan etkilerin görüldüğü menopozdaki hastalarda aromataz inhibitörleri kullanılabilir  Adet gören hastalarda yumurtalık fonksiyonlarının ilaçlarla, cerrahi veya radyoterapi ile baskılanması da koruyucu hormonal tedavi seçenekleri arasındadır  Bu uygulama tek başına veya tamoksifenle birlikte yapılabilmektedir  Hastaya hem kemoterapi tamamlandıktan sonra hormonal tedaviye başlanmalıdır ” Koltuk altı lenf bezlerinde hastalık olmayan, tömür boyutu 1 santimetreden küçük, hormon reseptörleri pozitif, düşük grade’li hastalığı olan hastalarda hastalığın nüksetme, yayılma olasılığı çok düşük olarak bildiriliyor  Bu hastalar koruyucu bir sistemik tedavi verilmeden izlenebilir  Erkek meme kanserlerindeki koruyucu sistemik tedavi yaklaşımları da kadın meme kanserlerindeki koruyucu sistemik tedavi yaklaşımları da kadın meme kanserlerindeki gibi yapılır  Erkek meme kanserlerinde hormon reseptör pozitiflik oranı daha yüksek olarak karşımıza çıkıyor  Hastaya kemoterapi verilecekse tedaviye ilk 3 haftada başlanması önemlidir  Tedavide değişik ilaç seçenekleri ve kür sayılarının bulunmaktadır  “Hastalara, patoloji raporlarındaki bilgiler doğrultusunda 4-8 kür kemoterapi uygulanır  Eğer koltukaltı lenflerinde hastalık varsa 6-8 kür, hastalık yoksa 4-6 kür uygulanır  Kemoterapi planlamasında ek sağlık sorunları önemlidir  Kalp hastalığı olanlarda kullanılan ilaçlar farklıdır, ek sorunu olmayanlarda kullanılan ilaçlar farklıdır ” Bu arada radyoterapinin 12 hafta içinde başlamasının lokal bölgesel kontrol üzerinde olumsuz etkisi bulunmadığını kemoterapi tamamlandıktan sonra radyoterapi başlanabilir  Hastadaki kesi sınırlarına bakıp tekrarlama riski yüksek olan hastalarda radyoterapi uygulamasının hastalara göre farklılık gösterdiğini radyoterapinin sistemik tedaviden önce yapılmasının özel durumlarda söz konusu olabilir  METASTATİK (BAŞKA ORGANA YAYILMA) TEDAVİ NASIL YAPILABİLİR? Hastaların ilk lokal ve sistemik tedavisi tamamlandıktan sonra belli aralıklarda kontrolleri yapılıyor   İlk 3 yıl 3-6 ayda bir, 3-5 yıl arası 6-12 ayda bir, 5 yıldan sonra da yılda bir kontroller gerçekleştirilir  Bu kontroller sırasında hastalık sonucunda ameliyat bölgesinde lokal yineleme var mı, başka bir organa yayılım var mı diye bakılır  Diğer memenin yıllık mamografik takipleri yapılır ve yılda bir jinekolojik muayene önerilir  Meme kanserinin en sık yayıldığı organlar, kemik, akciğer, karaciğer ve diğer dokular olarak bilinir  Son yıllarda özellikle sistemik kontrolün etkin olması nedeniyle beyne olan sıçramalarda giderek artış saptandığı bildiriliyor  Metastatik hastalıktaki tedavi yöntemleri, metastazın yerine göre cerrahi, radyoterapi ve sistemik tedavi ile yapılabilir  Sistemik tedavide hormonal tedavi ve kemoterapi uygulanabilir  “Eğer hastalık ilk tedavilerin tamamlanmasından sonraki ilk 1 yıl içinde tekrarlıyorsa, hayati organ tutulumları varsa, hormon reseptörleri negatifse, ciddi yakınmalar ortaya çıkmışsa öncelikle kemopterapi yapılır ” İlk 2 yıldan sonra nüksü olan, hormon reseptörleri müsbet olan, hayati organ tutulumu bulunmayan veya belirgin şikayeti olmayan hastalarda da hormonal tedavi kullanılabilir  “Metastatik tedavide amaç, yakınmaları azaltıp yaşam süresini uzatmaktır  Yüksek doz kemoterapi standart bir uygulama değildir ” Metastatik tedavide belirtileri ortadan kaldırıcı radyoterapi yapıldığını, bunun daha çok kemik ve beyin metastazında kullanıldığını, akciğer ve karaciğer metastazında radyoterapinin yeri olmadığını belirtilmektedir  Hastalarda sistemik metastazın yanırısa göğüs duvarı yinelemesi olabilir  “Bunların tedavisinde cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi kullanılabilir  Radyoterapi daha önceden bu bölge ışınlanmadıysa kullanılır, radyoterapi verilmiş hastalarda bu bölgenin tedavisinde cerrahi ve kemoterapi öne çıkmaktadır  Omurga tutulumlarında, kalça kemiklerinin tutulumunda kemiğin vücudu taşıma gücü azalıyor, kırılmalar, omurgada çökmeler oluşuyor  Omurilik çökünce sinirlere bası oluyor ve felç gelişebilir  Bu durumda zayıflayan kemiklerde radyoterapi kemiklerin sağlamlaşmasını sağlıyor, ağrıları yüzde 70 oranında azalabilir ”YAYILIM FAZLAYSA MEME ÇIKARILIR MI? Lokal yineleme de önceden meme koruyucu cerrahi yapıldıysa, küçük boyutta tümör çıktıysa, memenin büyüklüğü de müsaitse yeniden tümör çıkarma yapılabileceğini söylüyor   Ama tekrarlama yaygınsa, birçok odaktaysa, memenin tümünü ilgilendiriyorsa ”mastektomi” (memenin çıkarılması) ameliyatı uygulanabilir  Başka organlarda tutulum varsa, patolojik kırıklar oluşmuşsa hasta ortopedik yöntemlerle tedavi edilir ”Sadece karaciğer metastazı varsa belli bölgeyi ilgilendiriyorsa, hastanın genel koşulları uygunsa, başka hiçbir yerde tekrarlama yoksa bir bölümü çıkarılabilir  Organ nakli de yapılabilir  Akciğerde tek bir taneyse, başka hiçbir yerinde yoksa, belli bir bölgenin çıkarılması şeklinde yapılabilir  Burada amaç tümör yükünü azaltmaktır  Bunlar hastanın yaşam süresini uzatmaya yönelik değil, yaşam kalitesini arttırıcı ameliyatlardır  Lokal tekrarlamanın tedavisi çoğunlukla mümkündür  Mastektomi yapılmış hastaların, göğüs duvarındaki tekrarlamalar cerrah açısından tedavisi en zor olan gruptur  Radyoterapist açısından da zor olan gruptur  Kemoterapi ilaçların etkisi lokal kontrol üzerinde tartışmalıdır ”MEME KANSERİNDE YENİ TEDAVİLER NELERDİR? Metastatik meme kanserinin tedavisinde çeşitli monoklonal antikorların etkinliği araştırılıyor   Tümör dokusunda c-erbB-2 kuvvetli pozitif bulunan hastalarda trastuzumab (herceptin) denilen “monoklonal antikor” tek başına veya kemoterapi ile birlikte kullanılır ve etkili olur  ”Herceptin’in erken evre meme kanserinde koruyucu tedavideki yeri araştırılmaktadır  Bekasizumab’ın kemoterapi ile kombine olarak metastatik hastalardaki etkinliği araştırılmaktadır  ”Hastaların koruyucu cerrahi sonrasında sadece tümör yatağını ışınlayarak tedavi edilip edilmeyeceğinin araştırıldığını belirterek, “Tümörün 3 santimetreden küçük olması, başka odak bulunmaması ve bazı patolojik özellikleri taşıması zorunluluğu vardır  Bu çalışmaların erken sonuçlarında memedeki tekrarlamalarda, anlamlı bir fark bulunmamıştır  Sınırlı alan ışınlaması ümit vericidir ” Tümörün büyüklüğü, koltuk altı lenf bezlerinin sayısı ve büyüklüğü, uzak organ metastazının bulunup bulunmadığına göre tedavi yapılıyor  Hastalar tek tek değerlendirilip ortak bir karar verilmesi gerekir  Meme cerrahı, radyasyon onkolojisi ve medikal onkoloji uzmanının tedaviyi planlaması, bu planlamanın da kişiye özel yapılması büyük önem taşıyor  Çünkü her meme kanserli hasta aynı değildir ve geçerli tek bir standart tedavi modeli olmayabilir  Tamoksifen’in hastalık nüksünü ve yayılmasını önleyici etkisinin yanında diğer memede kanser oluşma riskini yarı yarıya azalttığını aromataz inhibitörlerinin de (anastrozol ve letrozol) benzer etkisinin olduğunun saptandığını ilaç önerisi yaparken yarar ve zararlarının çok iyi bilinmesi gerektiğini söyleyen “Tamoksifeni önerdiğimiz hastalara, ilacın rahimde östrojen benzeri etkisi sonucu rahimdeki kanser riskini hafifçe arttırabilir  Hem bu yan etki nedeniyle, hem de meme kanserli hastalarda rahim ve yumurtalık kanserleri görülme olasılığının meme kanseri olmayanlara göre daha fazla olması nedeniyle tüm hastalarımız en az yılda bir kez kadın doğum muayenesi yaptırmalıdırlar  Beklenmedik bir kanama olması halinde, yıllık kontrolü beklemeden muayene olmaları Aromataz inhibitörlerinde bu yan etki daha az olması umut vericidir![]() RAYDOTERAPİ SIRASINDA HASTA AĞRI HİSSEDER Mİ? Radyoterapi sırasında hastaların vücuduna çeşitli kaynaklardan elektro manyetik radyasyon gönderiliyor   Işın tedavisi alırken hastaların tıpkı güneş banyosundaki gibi ağrı hissetmiyorlar, vücutlarında herhangi bir değişiklik olmuyor  “Hastaların vücuduna tedavi alanları özel odalarda, özel cihazlarla çizim yoluyla işaretlenir  Tedavi cihazlarla çizim yoluyla işaretlenir  Tedavi cihazına yatan hasta belli pozisyonlarını korur  Ancak ışının etkisi aynen güneş banyosunda olduğu gibi geçen kısa sürede ortaya çıkar, hastanın derisi esmerleşir, kıl diplerinin daha koyu renk alır  Bazı bölgelerde tedavinin sonlarına doğru kızarmalar, su toplamaları olabilir  Hekimin vereceği ilaçlarla bu bulgular hafifler  Hekim hastasını bu arada görür ” Hastaların tedaviden çıktıktan sonra da şikayetlerinin olmayacağını ve günlük yaşamlarına aynı şekilde devam edebilecekleri söylenebilir  “Halsizlik, uyku hali olabilir, ancak bu şikayetler genel değildir  Kişi sosyal hayatını sürdürebilir  Saç değişikliği ya da vücuttaki diğer bölgelerde değişiklik olmaz  Kalp, akciğer dozları risklerin altında tutulur  Tüm bunların yanı sıra meme cerrahı, medikal onkolog ve radyasyon onkoloğu kendi branşlarının yan etkilerini bilip belli aralıklarla hastalarını görmelidir” Kemoterapi sırasında bulantı, kusma, iştahsızlık, halsizlik, saç dökülmesi gibi yan etkilerinin yanı sıra sistemik yan etkiler de ortaya çıkabilir ”Sistemik tedavi planlaması mutlaka medikal onkolog tarafından yapılmalıdır ”KANSER TEDAVİSİNDE HALK İLACINDAN UZAK DURUN LÜTFEN! Son yıllarda gerek Avrupa, gerek Amerika’da gerekse ülkemizde kanser hastalığının tedavisinde “halk ilaçları”olarak bilinen bazı bitkiler, bitki karışımları sıkça gündeme gelmeye başladı   Isırgan otu, tohumu, çayı, ginseng gibi bitkilerin kanser tedavisinde kullanılmasının hiçbir şekilde standart tedavinin yerini almayacağını “tüm bunlar meme cerrahinin, kemoterapinin ve radyoterapinin yerini alamaz  Hiçbir şekilde hastalığın gidişatı üzerinde olumlu bir etkilerinin olduğu gösterilememiştir ” Bu maddelerin alınmasının sadece ruhsal yönden destek sağladığının düşünüldüğünü ancak bunları kullanarak hastalara umut verilmesi ciddi bir hata olur  Zakkum, ısırgan otu sık sık kanser tedavisinde gündeme gelmektedir  Bunlar veya diğer maddelerin kullanılması, hiçbir zaman standart tedavilerin yerini asla almamalı, hastalar bu konuda cesaretlendirilmemelidir  Radyoterapi sonrasında ortaya çıkacak bazı reaksiyonların bireysel olup, bu etkiler bazı hastalarda ortaya çıkıp bazılarında hiç ortaya çıkmayabilir, “Hastaların hekimin vermediği hiçbir ilacı veya maddeyi kullanmaması gerekiyor  Aksi taktirde hiç umulmayan reaksiyonlar olabilir ” Kemoterapi sırasındada halk ilaçlarının kullanılmaması gerekir  Bu maddeler, bizim verdiğimiz ilaçların etkisini azaltıp, yan etkileri arttırılabilir  Hastaların özellikle tedavi uygulamaları sırasında bu tip ek maddeleri kesinlikle almamaları gerekir  Kanser hastalarına bitkisel karışımlar içeren tedaviler vermeyi düşünenlerin doktor olsalar da olmasalar da medyaya çıkmamaları gerekir  “Reklamın iyisi kötüsü olmaz  Tüm dünyada böyle bir eğilim yaygınlaşıyor  Amerika’da yapılan bir çalışmada, kanser tedavisinde bildiğimiz yöntemlere harcanan paradan fazlasının alternatif yöntemlere harcandığı bildiriliyor  Artık tıp kongrelerinde bu yöntemlerle ilgili oturum düzenleniyor  Araştırma kurumları, üniversiteler bunlara çok para harcıyor ” Dünya ilaç pazarının toplam büyüklüğünün 300 milyar dolar olduğunu, ilaç şirketlerinin 30-40 milyar doları her yıl araştırma ve geliştirme çalışmalarına harcadıklarını, paranın 10 milyar dolardan fazlası kanser ilacı geliştirmek için harcanıyor  Çok iyi bir kanser ilacının yıllık cirosu 1 milyar dolar  Isırgan otu tabletleri satılıyor bunlar ilaç molekülü olarak bile değerlendirilemez, çünkü molekül değil  Üzerinde ilaç değildir yazıyor  “Sağlıklı ve mutlu günler dileriz” DÜZENLEYEN: Esma SEVİM / UÜTF Meme Cerrahi T  C![]() ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI MEME BİRİMİ HASTA BİLGİLENDİRME KILAVUZU 2005 Bu klavuz hasta ve hasta yakınlarını bilgilendirmek için tıbbi etik kurallara uyularak hazırlanmıştır   Hastalıkla ilgili soru ve çıkarımlar için birimdeki doktorlara ulaşabileciğiniz iletişim adresleri aşağıda verilmiştir  TEL:0224-442 84 00 / 1078 - FAX:0224-4428508 - info@uludaggenelcerrahi  com 
				__________________ 
		
		
		
		
		
	
	
	CURIOSITY "MERAK" İLGİNÇ BİR DİZİ; http://www,dizimag,com/stephen-hawki...eady-dizi.html  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : 15 Ekim Dünya meme sağlığı günü ve Meme Kanseri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#2 | 
| 
			
 
dejavu2009
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : 15 Ekim Dünya meme sağlığı günü ve Meme KanseriMeme kanserine karşı düzenli mamografi şart Kadınlar için dünya genelinde en yaygın ve öldürücü kanser türü olan meme kanserinden en az zararla kurtulmanın yolu erken tanı ve düzenli kontrolden geçiyor   Risk grubunda olanlar için mamografi ile taramanın 40 yaşından önce başlanması öneriliyor![]() ![]() ![]() Kadınlar arasında yaygın görülen ve hızlı yayılım göstererek uzak dokulara kadar sıçraması nedeniyle kimi durumlarda tedavi şansını yok eden meme kanserinin nedenleri çok iyi bilinmemekle birlikte, son araştırmalar, erken yaşlarda oluşan tümörün daha hızlı yayıldığını teyit ediyor ve erken tanının önemini bir kez daha ortaya koyuyor ![]() Norveç’in Oslo kentinde bulunan Kanser Enstitüsünde Dr   Harald Weedon-Fekjaer başkanlığında yaşları 50-59 ile 60-69 arasında değişen iki grupta toplam 395 bin 188 kadın üzerinde yapılan araştırmaya göre, birinci gruba dahil olan kadınlarda tümörler, ikinci gruba oranla daha hızlı büyüyor![]() 10 ila 20 milimetre çapında bir tümörün iki katı büyüklüğüne ulaşması, birinci grupta 1  4 yıl sürerken, ikinci grupta bu süre 2 1 yıla kadar uzuyor![]() Uzmanlar, dünya genelinde geçen yıl 465 bin kadının yaşamını yitirmesine neden olan ve 1  3 milyon yeni tanının konulduğu meme kanserine yenik düşmemek için 40 yaşına gelen her kadının düzenli olarak mamografi yaptırmasının öneminin altını çiziyor![]() “Memede muayene ile saptanamayacak kadar küçük anormalliklerin tespit edilmesi amacıyla düşük dozda çekilen bir meme röntgen filmi” olarak tanımlanan mamografi, oluşum aşamasında tümörü yakalayarak tedavi şansını artırıyor ![]() Araştırmayı yorumlayan ve konu hakkında bilgi veren Genel Cerrahi ve Travmatoloji Uzmanı Opr   Dr  Ertuğrul Yıldırım, bu kapsamlı araştırmanın özellikle 40 yaş ve üstü kadınlar için uyarı niteliği taşıdığını söyledi![]() Meme kanseri taramasının 40 yaş üzerinde mutlaka mamografi ile yapılmasının Kasım 2006’daki 1   Ulusal Meme Kanseri Konsensus Toplantısı sonucunda yayımlanan ortak kitapta yer aldığını hatırlatan Yıldırım, aynı kanser türü söz konusu olduğunda, bir tümörü küçükken yakalamanın, büyükken tespit etmeye oranla yaşam şansını artırdığını kaydetti![]() “RİSK ALTINDA OLANLAR DAHA ERKEN BAŞLAMALI” Mamografi ile tarama için başlangıç yaşının 40 olarak gösterilmesine karşın, risk altında olan kişilerin yıllık kontrollere daha erken başlaması gerektiğini ifade eden Yıldırım, şu bilgileri verdi: “Ailede hastalığın geçmişi olanlar, evlenmemiş, doğum yapmamış ve çeşitli nedenlerden ötürü radyasyona maruz kalanlar, bu kanser türü için risk altındaki kadınlardır   Bu kişilere, 35 yaşını geçmeden mamografi kontrollerine başlamasını öneriyoruz![]() Bir de özel durum söz konusu   Eğer hastalığa daha önce yakalanan akraba, kişinin annesi ise o zaman kişi, annenin hastalığa yakalandığı yaştan 10 yıl öncesinden başlayarak kontrol edilmeli  Örneğin, kişinin annesi 35 yaşında meme kanserine yakalanmışsa, biz o kişiye 25 yaşından itibaren mamografi öneriyoruz ”http://www  kadiniz com/makale php?baslik=meme-kanserine-karsi-duzenli-mamografi-sart&id=2459
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
| 
		 |