![]() |
Dilin ve Nezaketin İstanbul’u |
![]() |
![]() |
#1 |
GöKKuŞaĞı
![]() |
![]() Dilin ve Nezaketin İstanbul’uOnları tarif etmek için hâlâ “İstanbul hanımefendisi-beyefendisi” sözcüğü kullanılıyorsa, bunun bir sebebi olmalı ![]() Hanımefendiler öncelikle şiir gibi konuşur, kelimelerden âdeta beste yaparlardı ![]() Dilini düzeltmeyenler, nezaket kurallarına uymayanlar, yaşadıkları şehri özümseyemeyenler, özetle görgüsüzler ve bilgisizler eski İstanbul’da tutunamazdı ![]() Düzgün konuşmaya o kadar önem verilirdi ![]() ![]() Şimdi televizyon ekranlarını “aksan” götürüyor: Çocuklarımız da ister istemez “televizyonca” konuşuyor ![]() Eskilerin “adab-ı muaşeret” dediği görgü kuralları, çoktan sizlere ömür! “Argo” geçer akçe oldu ![]() Ayrıca da kelime haznemiz daraldıkça daraldı, sunucular bile 300 kelime ile konuşuyor ![]() Geçenlerde otomobilimde radyo dinliyordum ![]() Buna mahkûmdu: Zira dağarcığında “güzel”i ifade için “güzel”den başka kelime yoktu ![]() ![]() ![]() ![]() Suç onun değil, onu “Türkçe fukarası” haline getiren sistemde… Eski okullarda “Lisan Dersleri”nin üzerinde hassasiyetle durulurdu ![]() ![]() Hele Beylerbeyi halkı nezaket ve dil konusunda tüm İstanbul’a örnekti ![]() ![]() Vasıtaya binerken, şimdiki gibi itişip kakışmaz, bir birlerine yol verirler, hatta bunu biraz da abartırlardı ![]() Bir gün Şirketi Hayriye Müdürü Hüseyin Haki Bey, Boğaziçi’nde işleyen bir vapur kaptanına sık sık gecikmesinin sebebini sordu ![]() Aldığı cevap şu mealdedir: “Muhterem Müdür Beyefendi ![]() ![]() ![]() “ ‘Estağfirullah efendim, ne demek, önden zatıaliniz buyurunuz!’ “ ‘Hakipayinize iltifat buyuruyorsunuz, ne haddime efendim, bendenize zatıâlinizden önce binmek yakışır mı?’ “İşte böyle böyle gecikiyoruz, muhterem beyefendi ![]() Nezakette kadınlar erkeklerden önce gelirdi… Kadında güzellikten önce nezaket, nezafet, letafet ve kabiliyet aranırdı… Bir de doğru-düzgün konuşma… Bu yüzden İstanbullu hanımlar son derece ölçülü ve yerli yerinde konuşmaya dikkat eder, şimdiki gibi bağırıp çığırmazlardı ![]() Öte yandan “İstanbul hanımefendisi” ya da “İstanbul beyefendisi”, imkânları nispetinde şık giyinirlerdi… Başa fes giyilse, ya da başlar “türban”la örtülse bile, saçlar özenle taralı olurdu ![]() Bilgili ve görgülüydüler ![]() ![]() Karşılarında kim olursa olsun asla küçümsemez, her yaştan ve her sınıftan insana saygılı davranırlardı ![]() “Dayı”lı, “amca”lı, “baba”lı değil, “efendim”li konuşurlardı ![]() Böbürlenmeyi sevmez, bu yüzden de asla “Ben” diye söze başlamazlar, “bendeniz” demeyi tercih ederlerdi: “Bendeniz”, “köleniz”, “cariyeniz”, “hâk-i payınız”… Son derece mütevazi, kültürlü ve bir o kadar da görgülü insanlardı ![]() ![]() ![]() Eşlerinden saygıyla söz ederler, “Bizim hamfendi”, ya da “cariyeniz hanımefendi” şeklinde ifadeler kullanırlardı ![]() Anne-babalarından “Bizim moruk”, “ihtiyar”, hatta “Anne-baba” diye söz etmezlerdi… “Hanımannem”, “Efendi babam”, “Bey babacığım”! ![]() ![]() Bağırarak konuşmaz, asla ıslık çalmaz, seslerinin tonunu muhataplarının duyacağı şekilde ayarlarlardı ![]() Çayı-kahveyi höpürdeterek içmek çok ayıp sayılırdı ![]() ![]() Keskin şive ile konuşanlarla kelimeleri doğru telaffuz edemeyenler de aynı muameleye maruz kalırdı ![]() Kısacası eski İstanbul insanı dili, terbiyesi ve nezaketi ile ünlüydü ![]() ![]() İstanbul’un meşhur külhanbeyleri ile tulumbacıları bile terbiye ve nezaketi elden bırakmazlardı ![]() Gerisi ister istemez yarına kaldı
![]() ![]() ![]()
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar ![]() Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar NFK ![]() GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|
![]() |
![]() |
|