|  | İlaç |  | 
|  09-13-2010 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   İlaçİLAÇ a  (ar  'ilâç)   1  insan, hayvan ve bitki hastalıklarını  iyileştirmeye yarayan ya da hastalıklardan korunmayı sağlayan madde ya  da bileşik  (Bk  ansikl  böl  ) —2  Bir derde iyi gelen, bir sorunu çözen  şey; çare, deva: Evlat acısının ilacı yoktur  —3  ilaç gibi gelmek, bir şey sözkonusuysa, beklenmedik bir zamanda  yetişmek   Enflasyonun ilacı nedir? || ilaç için, az da olsa: Evde ilaç için bir damla su kalmamış   —Esk  ilaç-pezir, tedavi edilebilen hastalık ya da çaresi olan şey için kullanılır  || ilaç-na-pezir, tedavi edilemeyen hastalık ya da çaresi bulunmayan şey için kullanılır  —Eczc  ilaç öncüsü, fizyolojik etkinlik göstermeden önce biyolojik bir  değişime uğraması gereken kimyasal bileşik ya da madde, (ilaç öncüsü,  içerdiği etkili maddeyi ancak, organizmaya girdikten ve değişime  uğradıktan sonra salıverir  ) || ilaca bağımlılık, düzenli aralarla bir ilacı almak gereksinimini duyan kişinin durumu, (ilaca bağımlılık bazen, ağrı kesici, uyku verici, sakinleştiriciler gibi ilaçlarla uzun süre tedavi gördükten sonra ortaya çıkar  Halüsinojenlerin ya da  uyuşturucuların kullanımından da ileri gelebilir  ) —El sant  ilaç odası -  AMONYAK" ODASI   —Homeopat  ilaçtan ağırlaşma, önceden var olan  patolojik bir durumun, bir ya da birkaç homeopatik ilaç alındıktan sonra  giderek ağırlaşması  (Bk  ansikl  böl  ) || Temel ya da genel etkili ilaç, POLİKREST'in eşanlamlısı  —Sey  oy  ilaç söyleşmesi (muhaveresi), gölge oyununda Karagöz'ün  Hacivat'a, birbirine uymayan birçok şeyi karıştırıp ilaç yapmasını salık  verdiği söyleşme —ANSİKL  Tıbbi teşhis koymak, organik işlevleri düzeltmek ya da değiştirmek amacıyla hastaya verilen maddeler de ilaç sayılır  • Sınıflandırma, ilaçlar, elde edildikleri kaynağa (bitkisel, hayvansal ya da kimyasal); amaçlarına (koruyucu, tedavi edici); bileşimlerine (basit ya da bileşik); etkilerine (uyarıcı ya da sakinleştirici); alkolattan başlayıp şaraba kadar değişen, elli kadar, farklı biçimine; ağız, kas, damar, deri ya da makat (iç ya da dış) yoluyla verilişine göre sınıflandırılabilir  • Denetim  Tedavi amacıyla kullanılan ve incelenen her madde,  insanlarda öngörülen kullanım alanına girmeden önce, bir dizi klinik,  farmakolojik, toksikolojik ve analitik deneylerden geçirilir  Zararsızlığı ve zehirsizliğinin sınırları kesinlikle belirlenir  Sağlık  ve sosyal yardım bakanlığı'nca satışa sürülme izni alınmadan önce deney  süresi yaklaşık beş yıldır, ilaçlar türk farmakopesinde belirtilen  tanımlamaya, saflık, içerdiği etkin madde ve korunma tepkilerinden  oluşan ölçülere kesinlikle uymalıdır  Eczanede ya da ilaç sanayisinde  bulundurulan her ilaç maddesi, tahlil raporunun numarasını taşımalıdır  Eczanede eczacının hazırladığı majistral ilaçlar deftere kayıt  numarasını, hazır ilaçlarsa üretildikleri laboratuvarların kayıt  numaralarını taşır  Her özgül ilacın üzerinde bir "son kullanma tarihi"  bulunmalıdır  Bu denetim, ilacı kaynağından, hastanın başucuna kadar  izleme olanağını sağlar  • Veterinerlik ilaçları, insanların kullandıkları ilaçlar gibi, bu ilaçlar için de satışa sürülmeden önce izin alınmak gerekir  Bu arada,  hayvansal kaynaklı besin maddelerinde (süt, et, yumurta) artık  bırakabileceklerinden, izin için oldukça özgül bilgiler aranır, insan  sağlığında kullanılan ilaçları yalnız eczacılar satabilir  Veterinerlik  İlaçları İçin böyle bir zorunluk yoktur; onları tarım koruma İlaçlarını  da satan kamusal ve özel ticari kuruluşlar satar   • Türkler'de ilaç  Orta Asya'da yaşayan Uygur Türkleri, merhem,  infusyon, dekok-siyon, toz, karışım, usare, macun, hamur, hap, pastil ve  suppozituvar biçiminde ilaç yapmayı biliyorlardı  Bu ilaçları yaparken  de elek, havan, kaynatma kabı, ağırlık ölçüleri, bakır kap, süzme kabı,  kıyma tahtası, değirmen, kaşık, kevgir, süzgeç, çanak, tava, keten torba  gibi araç gereç kullanıyorlardı  ilaç hazırlama teknikleri ise ateşe  gömerek pişirme, kaynatma, kaynatarak köpük elde etme, gölgede kurutma,  belirli bir miktara kadar uçurma, sıcak külde pişirme, hafif ateşte  ısıtma, yanmayı önlemek için sürekli karıştırma ve maddeyi yakarak kül  elde etmeydi, ilaçların alınacak miktarları için de kaşık, bıçak ucu,  mercimek kadar, büyük bir kap gibi terimler kullanıyorlardı  Uygurlar'ın  ilaç yapımında 60 kadar bitkisel, 70 kadar hayvansal ve 10 kadar da  anorganik drog kullandıkları tespit edilmiştir  Hayvansal drog-ların  bitkisel droglardan fazla olması Uygur Türkleri'nin hayvancılıkla olan  yakın İlişkisi ile açıklanabilir  Divanü lügat it -türk'te ilaç, em ve  ot sözcükleri ile ifade edilir  Anadolu Selçukluları döneminde kullanılan İlaçlar hakkında el-Biruni ve ibni Baytar'ın kitaplarında geniş bilgi yer alır  Anadolu'da inceleme  gezileri yapan ibni Baytar (1197-1248) Kitab el-cami el -müfredat  el-edviye vel-ağdiye adını taşıyan yapıtında Anadolu'daki birçok ilaç ve  bitkiyi anlatır  Bu nedenle yapıt Türkiye' nin bitkisel drogları İçin  çok önemli bir kaynak sayılır  Osmanlı imparatorluğu döneminde Bursa  Yıldırım darüşşifası'nda (1399) ilaçlar, şerbetiyan, saydatan ve  uş-şaban adı verilen görevlilerce yapıldı  Bunlardan şerbetiyan şurup ve  şerbetleri hazırlar, uşşaban (aşşab) tedavide kullanılan bitkileri  tanıyarak toplar ya da satın alıp hastanenin kilerine teslim ederdi  Saydalan da (eczacı) İlaçları yapardı, ilaç konusundaki ilktürkçe  yapıtlar XIV  yy  'da görülmeye başlar  Bunların ilki Aydınoğlu Umur Bey  (öl  1348) adına yapılan Müfredat-ı ibni Baytar tercümesi d«, ibni  Baytar'ın adı geçen yapıtının türkçesidlr  Sade bir dille geredeli hekim  ishak bin Murat tarafından 1389/90 tarihinde yazılan Edviye-i  müfrede'de ilaç yapımında kullanılan droglar ve özellikleri alfabetik  olarak verilir   XV  yy  'da amasyalı hekim Şe-refettin Sabuncuoğlu'nun  Zahire-i Har-zemşahi'den çevirdiği ve iki bölüm eklediği Tercüme-i  akrabadin-i Harzemşahi bu yüzyılda Anadolu'da kullanılan droglar  hakkında ayrıntılı bilgi verir  Mücerrebna-me adını taşıyan yapıtı ise  Sabuncuoğlu' nun kullandığı ilaçların etkilerini saptamak için yaptığı  deneylerin sonuçlarını vermesi bakımından ilginçtir  Sabuncuoğlu  kullandığı tiryakların yılan zehlrine karşı ne denli etkili olduğunu  belirlemek İçin kendi parmağını ve bir horozun budunu yılana ısırtmış ve  tiryak alındıktan sonra ortaya çıkan sonuçları Mücerrebname'de  yazmıştır  Onun Cerrahiyet ül-haniye adlı yapıtında da cerrahi  hastalıklarda ve cerrahi müdahalelerden önce kullanılan uyuşturucu  ilaçlar hakkında bilgi yer alır  Aynı dönemlerde yaşamış olan amasyalı  hekim Amir-devlet (1415-1496) tarafından 1482'de istanbul'da tamamlanan  tıbbi maddeler sözlüğünde Anadolu'da kullanılan drog-ların ermenice,  grekçe, arapça, farsça ve türkçe karşılıkları verilir  Emir Çelebi 1625  -26 yılında yazdığı Enmuzec üt-tıbb adlı yapıtında drogların etkisinin  İklim ve İnsanlara göre değişik olduğunu belirterek, Antalya sakamonyası  İle Basra sakamon-yasının aynı etkileri göstermediğini ve bu nedenle  istanbul'da Antalya sakamonya-sının, Basra sakamonyası miktarında  verilmemesi gerektiğini açıklar  Yapıtında geniş ölçüde hangi hastalıklarda hangi ilaçların kullanılacağını anlatır Osmanlılar döneminde bazı tedavi kitapları ilaç hazırlamakta büyük önem kazandı  Bunların başında Gunyat ül-muhassılîn fi tercemeti tuhfet üi-müminin  gelir  Bu kitaptaki ilaç terkipleri osmanlı hekimlerlnce çok kullanıldı  ilaç yapımında kullanılan maddeler aktar adı verilen bir esnaf grubu  tarafından sağlanırdı  Drog ticaretinin merkezi ise istanbul'daki Mısır  çarşısı idi  Bu dönemde ilaçlar müfred ilaçlar (tek maddeden oluşan  İlaçlar) ve mürekkep ilaçlar (karışımlar, bileşik ilaçlar) olmak üzere  İki grupta toplanıyordu, ilaçlar özellikle şerbet ve macun şeklinde  kullanılırdı  XVII  yy  ortalarından sonra etkili maddelerin kurs  (pastil) şeklinde kullanılması büyük önem kazandı  Bunlar İçinde  özellikle ten-zu kursları çok ünlüydü  Bu kurslar ince toz haline  getirilen drogların gülsuyu İle yoğrulup üzerinde yazı ya da şekiller  bulunan kalıplarda basılması ile elde edilirdi  ilaç yapımında ağırlık  ölçüsü olarak; dirhem, mıskal, dang, adet (tane), kabza (tutam) ve kef  (avuç dolusu) gibi birimler, hacim ölçüsü olarak da genellikle kadeh ve  kâse kullanılırdı  ilk eczaneler Selçuklular zamanında kurulan darüşşifalarda açıldı  Bunların ilki Kayseri'de yapılan Gevher Nesibe Sultan  darüşşlfası'ndakidir (1206)  Hastane eczanelerinde drogları sağlamak ve  ilaç hazırlamak işleri İle görevli uzman kişiler bulunurdu  Fatih  (1470), Edirne (1486) ve Sü-leymaniye (1555) darüşşifalarının  vakfiyelerinde drogları sağlayan, ilaç ve macunları yapan kişiler için  aşşab, şerbetçi ve edviyeküb gibi meslek isimleri kayıtlıdır  Bu kişiler  genellikle ilaç hazırlamaktaydılar  Ancak adları yaptıkları ilaç  şekline göre ya da işe göre değişirdi  Süleymaniye darüşşifası'nın  vakfiyesinde görevliler arasında eczacı'dan başka eczacı kalfası, ilaç  kalfası, ilaç kilarcısı ve ilaç vekilharcı unvanını taşıyan kişiler  vardı, ilk özel eczaneler XVIII  yy  ortalarında yabancı uyruklu  eczacılar tarafından açılmaya başladı  Bilinen en eski eczane  Bahçekapı'da açılan iki kapılı eczane'dir (1757)  XIX  yy  sonlarına  kadar eczacıların çoğunluğu İslam olmayan kişilerdi  1850'den önce  istanbul'da genellikle usta-çırak şeklinde yetişen eczacılar vardı   Bu tarihlerde Mektebi tıbbiye-l şahane eczacı sınıfı'nı bitiren eczacılar yalnızca orduda görev yaptılar, ilaçlar reçete sahibine şişeler içinde ve üstüne kâğıt bir külah geçirilerek verilirdi, ilaç ve drog ücretleri de çok yüksekti  Ayrıca çoğunlukla Mahmutpaşa semtinde toplanan hekim  dükkânı adı verilen yerlerde de halka ilaç satılırdı  Çıraklıktan  yetişen yahudi hekimler bu dükkânlarda hasta bakar, reçete yazar,  hazırladıkları macun ve hapları çok fazla fiyatlarla satarlardı  Bunların yanında yine usta -çırak yöntemiyle yetişenlerin işlettikleri  aktar dükkânları vardı  Bazı aktarlar bilgisizliklerine karşılık  hekimlik yapar ve hastalara kendi hazırladıkları hap, macun ve  merhemleri satarlardı   Bu dönemde eczanelerde; reçete  kabul ve ilaç yapım (labora-tuvar) bölümü olmak üzere iki yer bulunurdu  Droglar özel tahta kutularda ya da çekmeceli dolaplarda, merhemler ve  hulasalar ile özel porselen kaplarda korunurdu  Sıvı İlaçlar ve yağlar  da değişik şekilli cam şişelere konurdu  Eczanede hazırlanan ilaç,  şekline göre kutu ya da şişeye konur, ağzı ya da kapağı eczanenin özel  mührü İle mühürlenlrdi  1888 yılında ilk kez Ali Kadri ve Arif Kalfa  adlı türk eczacılar istanbul'da özel eczaneler açtılar   Daha sonra yürürlüğe giren Beledi ispençiyarlık sanatının icrasına dair nizamname (2 şubat 1861) ile eczacılık bağımsız bir sanat ve meslek olarak kabul edildi XIX  yy  'ın başlarında istanbul eczanelerinde Avrupa'dan getirtilen  therlaque (tiryak) ve esprit de mellsse'ten (oğulotu ruhu) başka  müstahzar ilaç yoktu  Tüm ilaçlar reçeteye göre ve her bir hasta için  özel olarak hazırlanırdı  1880'li yıllarda tıbbi müstahzar miktarı  önemli oranda arttı ve eczacılar müstahzar ilaç satma işiyle de uğraşmak  zorunda kaldılar  Müstahzar ilaçlar önceleri Fransa'dan getirtilirken  bunu alman, ingiliz ve amerikan müstahzarları izledi  Müstahzar  ilaçların kazandığı büyük önem istanbul'daki eczaneleri bu  müstahzarların benzerlerini yapmaya yöneltti  ilk yerli müstahzarlar  eczane labo-ratuvarlarında yapılan şurup, yara merhemi, kınakına  hulasası, nasır İlacı, kıl dökücü pomatlar, diş macunu ve diş tozu gibi  basit preparatlardı  Daha sonra Avrupa'dan gerekil malzemeler  getirtilerek; asprin, kinin, karbonat ve döver komprimeleri gibi tıbbi  müstahzarların yapımına geçildi  Müstahzar ilaç hazırlama işine ilk başlayanlar azınlık eczacıları oldu  1890 yılından başlayarak Hamdl,  Ethem Pertev ve Beşir Kemal beyler önce eczanelerinin  laboratuvarlarında, daha sonra da kurdukları imalathanelerde yerli  müstahzarlar ürettiler  1895'te müstahzar yapımına Pertev şurubu (sirop  Pertev) ile başlayan Ethem Pertev Bey Türkiye'de fabritesyon şeklinde  ilaç imal eden ilk kişi oldu  Pertev müstahzarat imalathanesi (1924)  adını verdiği kuruluşta geniş oranda tıbbi müstahzar yapımını başardı  Haseki hastanesi başeczacılarından Süreyya Bey'in tedavi alanına sunduğu  (1899) lksir-i Süreyya (Elixir toni-digestif ferrugineux) adlı  müstahzar döneminde büyük ün kazandı ve uzun süre Pertev laboratuvarı  tarafından yapılarak 1965 yılına kadar piyasada kaldı  Yabancı kökenli  müstahzar ilaçlara müstahzarat-ı tıbbiye-i ecnebiye, yerli müstahzarlara  ise müstahzarat-ı tıbbiye-i Osmaniye adı verilirdi  Üsküdar'da Eczacı Mustafa Nevzat (Pı-sak) tarafından kurulan (1923) Mustafa Nevzat laboratuvarı ampul tipi ilaç üreten İlk firma oldu  Mustafa Nevzat ampulleri adı altında piyasaya sürülen ilaçlar o dönemde  büyük bir boşluğu doldurdu, ilk yerli digitaline damla da bu firma  tarafından hazırlandı, ibrahim Ethem Ulagay İle Süleyman Ferit  Eczacıbaşı da Türkiye'de ilaç üretiminin ilk öncülerindendlr  Cum-huriyet'in ilk yıllarında (1929) Türkiye'de yaklaşık 30 müstahzar  imalathanesi bulunuyordu  Daha sonra çıkartılan Yabancı sermayeyi teşvik  kanunu'ndan (1954) yararlanan yabancı büyük ilaç firmaları Türkiye'de  tesisler kurarak kendi müstahzarlarını yapmaya başladılar (1955-1960)  Bugün Türkiye'de 100 dolayında ilaç üreten kuruluş faaliyet  göstermektedir  Çağdaş laboratuvarlarda en zor farmasötlk prepa-ratlar  türk personel tarafından çağdaş teknikle üretilmektedir  (- 1  Belli bir hastalığın önceden saptanmış belirtileri kısa bir süre  ve geçici olarak şiddetlenebilir  Şiddetlenme akut hastalıklarda, İlaç  alındıktan birkaç dakika ya da birkaç saat sonra, süreğen  hastalıklardaysa daha geç, birkaç gün sonra, hatta tedavinin sonunda  ortaya çıkabilir  Geleneksel olarak bunun iyileşme belirtisi olduğu  kabul edilir  Bu nedenle çok sulandırılmış, Hahnemann'cı ilaçlar yazmayı  yeğleyen tekçilerce bile makbul sayılır  Uygun bir yöntemin  uygulanmasıyla olguların çoğunluğunda bu şiddetlenme önlenebilir  Bununla birlikte, bazı "aşırı duyarlı" hastalar, alınan önlemler ne  olursa olsun, büyük tepki göstermeye devam ederler  S  Hahnemann'a göre  bu durum homeopatik ağırlaşmadır  2  Duyarlı bir kişide, ilaç alındıktan sonra, ilacın patojenezine  bağlı yeni, ek belirtiler ortaya çıkabilir (homeopatik ilaç, doğal  hastalığın yerini alan ve onunla rezonans halinde olan, yapay, geçici  bir hastalığa yol açar)  Hastalığın doğal belirtileriyle ilacın yol  açtığı belirtiler arasındaki benzerlik ne kadar sıkıysa yeni belirtiler o  kadar açık seçik olur; benzerlikler kısmi olduğu zaman ilaçtan  kaynaklanan belirtilerin yeniden ortaya çıkma olasılığı çok daha  fazladır  Özellikle çok az ya da çok yüksek oranda sulandırılmış ilaçlar çok sık aralıklarla içilirse ağırlaşma, istenmeyen rahatsızlıklara yol açabilir  Ağırlaşma aşırı duyarlı hastalarda daha belirgin olabilir  Buna  patogenetik* ağırlaşma denir  3  Ağır organik hastalıkları olan,  artıkları vücut dışına atamayan ya da yeterli tepki gösteremeyen  kişilere, az sulandırılmış bazı "yapısal" ya da "lezyonel" İlaçların  zamansız verilmesiyle ortaya çıkabilecek tehlikeli ağırlaşmalar ayrıca  ele alınmalıdır Bunlara deneyimsizliğe bağlı teknik hatalar yol açar  Homeopat olarak çalışan hekimin ustalığı, bu gibi ilaca bağlı ağırlaşmaları, en aza indirgeyecek, hastayı kısa sürede ve rahatlatarak iyileştirecek uygun yöntemleri kullanmasından beli olur Bu amaçla bazı temel kurallara uymak yararlıdır: —gerekli İlaçları sınırlı sayıda vermek: —tedavinin başında "akılcı" ölçülerde sulandırmalar kullanmak (ne çok az, ne çok fazla); —ilaç alımlarını çok sıklaştırmamak, bir iyileşme görülür görülmez araları açmayı bilmek; —etki göstermiş tedaviyi düşüncesizce uzatmamak; —tedaviler arasındaki dinlenme sürelerini ayarlamayı bilmek; —etkileri çok şiddetli ve güçlü fosfor, kükürt, klbritotu, mazı, beyaz arsenik, hepar sülfür gibi ilaçları sadece hastalığın nedeni saptanmış olduğu zaman kullanmak ve bunları her zaman "akaçlama" ilaçları denilen ilaçlarla birleştirmek  ilaçlama a  Bazı hastalık mikroplarını  taşıyabilen ya da insanlara, hayvanlara ve bitkilere zararlı olan  böceklerin (sinekler, sivrisinekler, kurtlar, larvalar, tahtakurusu,  vb  ) yok edilmesi amacıyla öldürücü madde sürme, püskürtme, serpme:  ilaçlama mevsimi  —Dy  ilaçlama aracı, demiryoluna kireç kaymağı ya da başka sıvılar (örneğin antiseptikler) dökmede kullanılan araç   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |