|  | Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye Etkisi |  | 
|  06-14-2010 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye EtkisiUyuşturucuların İnsan ve Çevreye Etkisi Dünya bir yere doğru gidiyor, fakat nereye gittiğinin kimse farkında değil  İnsanların gözlerine sanki perdeler çekilmiş ve üzerlerine ölü  toprağı serpilmiş, gören yok  Etrafı bir koku sarmış, fakat insanlık  bunun farkında da değil  Bugün çevre yanmakta, çevre çürümektc, çevre  zor soluk almaktadır  İnsanlığın gözü önünde olan bu hadiseler 2000'li  yıllarda "sosyal refah anlayışını" ön plana alan tercihe "dür"'diyerek  önceliği  çevre ve çevre politikalarına yer vermek zorunda kalacaktır  Buna sebep  olarakta bu politikaların başında köyden kente göç, nüfus patlaması, işsizlik,  kara, deniz, ve havada yaşayan canlıların ve su kaynaklarının aşırı  kirlenmesi, enerji teminin ortaya çıkardığı problemler, ekolojik  politikanın ön plana çıkmasına gerekçe oluşturmuştur  Çünkü; bütün  bunların muhatabı insan ve insan sağlığıdır  Çevrenin yok olması demek  insan neslinin yok olması demektir  Sanmıyoruz ki, dünyada hiçbir kimse kendi neslinin yok olacağını bile bile kendini ve çevreyi kirletsin  Çevre üzerine maddi olarak en çok katkıyı yapan ülkelerden biri olan Amerika'da bu yıl yapılan "çevre kirliliğinin insan sağlığına etkileri" konulu araştırmada kirlenen çevrenin etkisinin besinlerin üzerine etkili olduğu ve bunun da insana zarar vererek, kansorejen etkisi oluşturduğu tespit edilmiştir  Araştırma neticesinde çevre kirlenmesine sebep olan çoğu kimyasal 140 madde tespit edilmiştir  Bunlardan çevrenin dengesini bozarak insana  zararlı olan en tehlikeli 10'unu sıraladığımızda hepside kansorojen  madde ihtiva eden, 1) Asbest (Amyant) 2) Benzen (Benzot)3) Benzidin 4)  Petrol ve kömür 5 i  Arsenik ve bileşikleri, 6) Klorür bileşikleri, 7) Nikel bileşikleri, 8)  Güneş ışığı ve radyasyon, 9) Benz  (a) pren, 10) Tütün ve tütün  mamulleri gelmektedir  Netice itibariyle giderek artan dünya nüfusunun ve endüstrileşme sonucu doğaya atılan atıkların olumsuz etkileri çeşitli ülkelerin bilim adamlarının yaptığı araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır  Yukarıda sayılanlar, insanın beslenmesini olumsuz şekilde etkilediği gibi beden sağlığı ve ruh yapısı üzerinde de büyük etkiler oluşturmaktadır  Biz burada çevreye ve insan sağlığına etkide, ilk 10'a  giren tütün ve tütün mamullerinden oluşan zararlıların zararlarını  "uyuşturucuların insana ve çevreye etkisi" başlığı adı altında dile  getirmeye çalışacağız  Kaynak Dr  Ahmet MARANKI Tekel Genel Müdürlüğü Sigara Fabrikası Cibali/istanbul 
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  | Cevap : Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye Etkisi |  | 
|  06-14-2010 | #2 | 
| 
Şengül Şirin   |   Cevap : Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye EtkisiUyuşturucu; "tıbbi amaçlar" dışmdakullanıldığı takdirde; insanların sağlığı üzerinde maddî ve manevî olarak menfî etki yapan; toplum içinde iktisadi ve sosyal bir tehlike teşkil eden; alışkanlık yapan; sağlığa zararlı veya bulundurulması suç sayılan, kanunların satışını yasakladığı maddeler olarak açıklayabiliriz  Sağlığa zararlı ve çevreyi etkileyen  bu maddeleri 3 grupta incelemek doğru olur: 1-Doğal (bitkisel) maddeler: Esrar, afyon, kokain, tütün  2- Sentetik maddeler: Morfin, eroin, LSD P  S  3- İlaç ve alkol türevleri  Bu maddelerden çevreye ve insan sağlığına zararlı olanları; 1) Esrar: Doğal bir uyuşturucu olup kenevir bitkisinden elde edilir  Küçük dozlarda alındığında insana keyif verir  Fazla dozda alındığı  durumlarda ise, insanı ölüme kadar götürür  Amerika'daki adı  MARİHUANA'dır  Esrar genellikle sigara, pipo, nargile ve diğer tütün  mamullerine karıştırılarak içildiği gibi, sıvı olarakta kullanılır  2) Afyon: Haşhaş bitkisinin kapsüllerinden elde edilen doğal bir uyuşturucudur  Sigarayla kullanılabildiği gibi sıvıyla karıştırılmak  suretiyle enjeksiyonla deri altına zerkedilerek, yenilerek, suda  eritilerek de kullanılabilir  3) Morfin: Afyondan elde edilen, afyona göre on kat daha kuvvetli bir uyuşturucu olup, beyaza yakın bir toz halinde ve sıvı şeklinde kullanılır  4) Eroin: Baz morfine kimyevi işlem uygulanarak damıtılmayla elde edilir  Morfine göre çok kuvvetli olup, fildişi renginde ve sirke  kokusundadır  Enfiye gibi buruna çekilerek veya enjekte edilerek  kullanılır  5) Kokain: Koku bitkisinin yapraklarından elde edilen beyaz pudra halinde olup, burundan çekilerek veya enjekte edilerek kullanılır  6) LSD: Çavdar bitkisi üzerinde parazit olarak bulunan mantarlardan elde edilir  Kokusuz, tadsız, parlak ve mavi renkte olup suda erir; ağızdan  veya enjekteyle kullanılır  7) Uyuşturucu Nitelikli İlaçlar: Bunlar genellikle merkezi sinir sistemini etkileyen uyku hapı şeklinde ve ruhsal depresyonları önleme tedavisinde kullanılan kapsül ve tablet şeklinde imal edilen, aşırı doz halinde ölümcül bir etkiye sahip bileşiklerdir  Yukarda saydığımız bu gruba giren uyuşturucular yanında alkol ve tütün mamullerini daha geniş ele alacağımızdan burada sadece sayılanların insana ve çevreye etkisini anlatacağız   | 
|   | 
|  | 
|  | Cevap : Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye Etkisi |  | 
|  06-14-2010 | #3 | 
| 
Şengül Şirin   |   Cevap : Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye EtkisiALKOLÜN ÇEVREYE ETKİSİ Alkolün yol açtığı felaketlerin başında sosyal felaketler gelmektedir  Bunun sebebi ise, alkol alan şahısta kontrol kaybolduğundan kişi  uygunsuz davranışlarda bulunur; bunalıma girer ve ailede  çekişmelere,anlaşmazlıklara, tartışmalara yol açar  Bu durumda etkileşim  çocuklara olur  Çocuk aile dışına itilir  İstenilmeyen duruma düşer  Ailede dengesizlik başlar  Netice olarak ailede boşanmaya kadar giden  durumlar mtaya çıkar  Alkol, insanda ahlâk, iffet, sadakat duygularını uyuşturur ve aileye ağır darbe vurur  İlmî literatürlere göre ırza tecavüzlerin, çevreye  saldıran insanların sebebi, alkollü olmalarıdır  ABD'de yılda 250 bin  kadına zorla tecavüz edilmektedir  Refah ülkesi diye adlandırılan batı  ülkelerinde fahişeler ve fuhuşa sürüklenenler üstünde yapılan  araştırmalarda bu gibi kişilerin ebeveynlerinin de alkol bağımlısı  olduğu tespit edilmiştir  Alkol iş hayatında da olumsuz etkilere sahiptir  İnsan gücü kaybı, iş  verimi düşüklüğü sıralanabilir  ABD'de endüstriyel hayatta alkol  alanların iki kat daha fazla hata yaptıkları, Fransa sanayiinde ise  oluşan kazaların 1/5'inin alkollü iken meydana geldiği belirtilmiştir  Dolayısıyla ekonomik verimin düşüklüğü ve maliyeti arttırıcı olarak mütalaa edilen alkol kullanımı neticesinde  ekonomik çevrenin de zarar gördüğü ispatlanmıştır  Alkolik suçluların  işlediği cezalar sebebiyle hastanelerin meşgul edilmesi düşünüldüğünde  üretim olmadığı gibi tüketici bir toplum oluşarak ekonomiye zarar  verdiği belirlenmiştir  Dünya Sağlık Örgütü (WHO) World Health Organization 30 ülkeyi kapsayan araştırmasında 1991 yılı içinde cinayetlerin % 85'i, ırza tecavüzlerin % 50'si şiddet olaylarının % 50'si, trafik kazalarının % 50'si, eşlerini dövenlerin % 85'i, işe gitmeyenlerin % 60'ının bütün bu suçları alkolün etkisi ile işlediklerini ortaya koymuştur  Aynı araştırmada dünyada alkol almak için eşyalarını  satanların % 9 olduğu, alkol harcamalarının her yıl % 60 arttığı, alkol  bağımlılarının son 10 yılda % 4'ten % 10"a çıktığı ifade edilmiştir  Türkiye'mizdeki durumsa, yine WHO'nun tespiti ile pek içaçıcı gözükmeyip 1991 yılı içinde "bira dahil her türlü alkollü içki içmeyi miktarı ne olursa olsun alışkanlık haline getiren kimselerin tümü birden alkolik kabul edilir" (WHO Rapor 1991) izahından sonra Türkiye'deki bu rakamın 4 milyon kişi olduğu, dünya içki tüketiminde son yılda % 10,5 artışla 3  olduğumuzu, 13 milyon kişininde alkol dostu olduğu raporda  belirtilmiştir  Buradan çıkan sonuç; ülkemizdeki 15 kişiden birinin  alkolik, 4 kişiden birininde alkol kullanabilme alışkanlığına sahip  olduğu ve bu kişilerin heran çevreye zarar verebileceği gözardı  edilmemelidir  Türkiye'de yapılan araştırmada;1991 yılı içerisinde; trafik kazalarının % 61'i, ırza tecavüzlerin % 50'si, cinayetlerin %85'i, şiddet olaylarının % 50'si, eşlerinin dövenlerin% 70'i, akıl hastalarının % 51'i, boşanmaların % 80, genel suçların (adi) % 66'sının, alkol kullanmanın etkisi ile oluştuğu devletin resmî organlarınca açıklanmıştır  (Yeşilay-1992) Ülkemizdeki 5 milyonu aşan sakatlar ve özürlülerin oluşumundaki en büyük etkenin alkol kullanılması olduğuda açıklanmıştır  Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye'de alınması gereken tedbirlerin yanında karşımıza çıkan tablo dahada korkutucudur  Ülkemizde ağır  alkollü içkilerin imalatı son yıllarda % 50 artmış, bu oran bira tüketiminde % 400'e ulaşarak tehlike sınırını aşmış ve içkiye 1991 yılı içinde 5,5 trilyon para harcanmıştır (Rapor-1992)   | 
|   | 
|  | 
|  | Cevap : Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye Etkisi |  | 
|  06-14-2010 | #4 | 
| 
Şengül Şirin   |   Cevap : Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye EtkisiTEMEL İLKELER Gençlerin uyuşturuculara alışkanlığı gelişmiş toplumlarda ve özellikle batı'da 18-30 yaş grubu arasında rastlanır ve özellikle daha çok erkekler tarafından kullanılan bir alışkanlık olarak ortaya çıkmaktadır  Manevî duygulardan uzak insanların, normal yaşam koşulları kendilerine yetmeyerek aile geçimsizlikleri, ezilmişlik, kendini kabul ettirme, güvensizlik ve buna benzer gerekçeler ışığında kişinin kendini kabul ettirebilmesi için evin dışında bir çevre arayarak kötü ortama girmeleri ve nihayet uyuşturucu maddelere ilgi duymasıyla iyice yalnızlığa itilmesine sebep olmaktadır  1991 yılında Türkiye'de 980 uyuşturucu ile ilgili hadise meydana gelmiş, 6772 kg  esrar, 1580 kg  eroin, 148,5 kg  baz morfin, l kg  kokain, 68  kg  afyon, 27,5 kg  baz morfin elde edilerek 794 kişinin bu işlerden  suçlu görülerek tutuklamldığı belirtilmiştir (Sezgin 1992)  Maalesef Türkiye'mizde beyaz ölüm adı verilen bu uyuşturucuları kullananların ve ölüm olaylarının giderek arttığı tespit edilmiştir  Dünya piyasalarında uyuşturucudan elde edilen kâr diğer sektörlere göre en önde gelmekte olup; ülkemizde de gençlerden oluşan l milyon tüketici beyaz zehirle her an ölüme yaklaşmaktadır  Bu rakamın dışında olan  hapkoliklerin sayısı ise, dünyada olduğu gibi ülkemizde de artmaktadır  Bunun çözümü yani uyuşturucu ve beyaz zehiri önlemenin ilk şartı, hergün  karşımıza çıkarılan yazılı, sesli, görüntülü yayınlardaki kaynaklardan  alınan "uyuşturucu" kültürünün mutlaka önlenmesidir   | 
|   | 
|  | 
|  | Cevap : Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye Etkisi |  | 
|  06-14-2010 | #5 | 
| 
Şengül Şirin   |   Cevap : Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye EtkisiTÜTÜN VE SİGARANIN İNSANA VE ÇEVREYE ETKİSİ "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yasama hakkına sahiptir  Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini  önlemek, devletin ve vatandaşların ödevidir  " (Anayasa Madde: 56)  "Devlet gençlerimizi alkol, uyuşturucu, kumar ve benzeri kötü  alışkanlıklardan korumasını ve bu yolda gerekli tedbirleri almasına  amirdir  " (Anayasa Madde 158)  "Çevreyi kirleten maddelerin başında sigara gelmektedir  " (WHO Dünya  Sağlık Teşkilatı 1991)  Herhangi bir maddenin, merkezi sinir sistemi başta olmak üzere, insan organizmasında ortaya çıkardığı psikolojik ve fiziksel etkilerin sebebi olan "/7ağ(mW;r,hiçbiramaç olmaksızın o maddenin devamlı kullanılması olarak tarif edilebilir  Tütün içmeye başlayan kişi de, tütün içmeyi bir-gün bırakacağını düşünerek başlar ve istediği zamanda bırakabileceğine inanır  Bunun  böyle olduğu tiryakilerce de teyid edilmektedir  Fakat yapılan ilmî  araştırmalar ve istatistikler bu yolla sigara bağımlılığından  kurtulmanın mümkün olmayacağını ispatlamıştır  İnsan ve çevre sağlığına bu kadar zararh olan ve vazgeçilemeyen tütün nedir, nasıl zararh oluyor? Bundan kurtulmanın veya en azından zararlarını asgariye indirmenin çareleri nelerdir? Burada konunun içinde yetişmiş, tütün mamullerinin hiçbirini mesleki gerekler dışında kullanmamaya çalışan biri (uzman) olarak bunlarla ilgili bilgiler vereceğiz  Tütün 'sının değişik oranlarda ve katkı maddelerinde (yabancı soslu mamuller için ) katılarak harmanlanması ile mamul hale getirilen başta sigara olmak üzere puro-pipo-nargile gibi mamuller insanlara tütünün yanması sonucu oluşan dumanın organizmaya girmesi ile zararlı olmaktadır  Neticede hayatın akışını zorlaştırmakta, sebepsiz gibi  gözüken hastalıklara ve hatta ani ölümlere sebep olabilmektedir  Tütünün diğer bir kullanma alanı ise ülkemizde pek kullanılmayan enfiye ve çiğneme yolu ile olmaktadır  Sizlere, hergün durup dinlenmeden içtiğiniz si¬garanın sadece bir özelliğini "dumanını "inceleyerek sigara içme ile vücudumuza ne gibi maddeler şırınga edildiğini gözler önüne serelim  Çünkü çevreden etkilenme "pasif içici" yani  "'dumanaltı"Tıkla olmaktadır  Günümüz tıp ilmince tespit edilebilen "sigara dumanındaki" madde sayısı 4000'e yakındır  Nedir bu maddeler? Yukarıda da kısaca belirtilen  arazlara sebep olan ve tıp ilmince de çoğu kez gerekçesiz ölümlere sebep  veren ve kanserojen maddeler ihtiva eden; çevrede ve dolayısıyla  insanda etkili olan bu maddeleri başlıklar halinde verelim: - Hidrokarbon grubu maddeler; (1000'den fazla madde) Aksu (1981), Alkoller, Asitler, Esterler  Aldehit grubu elementler; Ketonlar  Fenol  grubu maddeler; Alkoloidler (Nikotin başta olmak üzere 20'ye yakın)  Diğer azotlu bileşikler (sayıları çok olmakla beraber bunlardan  nitrosaminler'in kanser yapıcı etkisi son yıllarda giderek önem  kazanmıştır  ), Anorganik bileşikler, Metalik elementler (Nikel, kurşun,  arenik vs  )  Bunun dışında teknolojininde getirdiği yenilikler ile beraber son tespitlerde tütün dumanında, bitki ve hayvan koruma ilaçlannında mevcudiyeti vakidir  İster içerek "kullanarak" ister  dolaylı 'dumanaltı olarak etkisi altında kaldığımız bu 4000 maddenin  insandaki olumsuz etkilerini kısaca misallerle açıklayarak fikir sahibi  olalım ve sigara içerken bunları düşünelim  Tütün kullanımı ve bugünkü deyimiyle sigara içme alışkanlığı dünyanın ve Türkiye'nin en önemli halk ve çevre sağlığını etkileyici faktörlerinden birini teşkil etmektedir  Dünyada tütün ve sigara ile ilgili istatistiklerde ciddi sonuçların ortaya çıktığı akciğer kanserinden ölümlerin yüzde 90'ı, solunum yolu hastalıkların yüzde 75'i, kalp hastalıklarının yüzde 25'inin sigara sebebiyle olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır  Burada sadece kanser ve  sigara ilişkisini ortaya koyarsak işin ciddiyeti gözler önüne  serilecektir (Kayaalp, 1983)  Ağır içici olarak tabir edilen günde 25 adet üzeri sigara içenlerde hiç içmeyenlere göre kanser riski 20 defa daha fazla olmaktadır  Hommond ve arkadaşlarının yaptığı istatistikte 200 bin sigara içen ve içmeyen erkeğin takip edilerek incelenmesi neticesi üç yıl içinde bunlardan ölen 12 bin 870 kişiden 448'inde akciğer kanseri teşhis edilmiş ve bunların da 433 'ünün sigara içtiği belirlenmiştir (Benoitz, 1982)  45 yaşını geçen 6 bin kişinin 10 yıl izlenmesi neticesi kanser teşhisi, bu kişilerde içmeyenlere göre iki kat fazla olduğu tesbit edilmiştir (Donoıx, 1958)  Kısaca istatistiklerin neticesi genç yaşta sigaraya başlayan ki bunu 20 yaş olarak alırsak günde bir paket sigara içen 100 kişiden 5'inin, 60 yaşlarında % 100 kansere yakalanmış olduğunu ortaya koymaktadır  Bugün bu rakamlar kadınlar arasındaki yapılan istatistiklerde daha vahim neticeler ortaya koymuştur   | 
|   | 
|  | 
|  | Cevap : Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye Etkisi |  | 
|  06-14-2010 | #6 | 
| 
Şengül Şirin   |   Cevap : Uyuşturucuların İnsan ve Çevreye EtkisiBu riskler çalışma ortamı ve çevre şartlarına gö¬re daha fazla artışlar kaydetmektedir  (Uranyum, asbest işlerinde çalışan işçiler, kirli hava  vesaire gibi şartlar)  İşin en acı yönü ise 1950'lerde Türkiye'de sigara tüketim alışkanlığının başladığı ve kansere yakalanma süresinin ortalama 30 yıl olması sebebiyle son yıllarda kanserden ölüm sebebinin SÖTi yıllara göre kat kat artmış olması yukarıda yazılanların teyit edil¬mesinden başka bir şey değildir (Larson, 1982)  Kanserin tedavisi için yıllık harcamanın 7,5 milyar doları aştığı ve bunun da bütün hastalıklara ayrı¬lan paranın yüzde 10'unun üstünde olduğu düşünülürse neticenin vahimliği bir kere daha ortaya çıkmaktadır  (The Lancet, 1991)  Söz gelimi anne, hamileliği sırasında günde 10, baba 20 sigara içiyorsa bebekleri büyük bir ihtimalle hiç sigara içmeyen bir anne, babanın bebeğinden 225 gr daha küçük doğmaktadır  (The lancet ,1986)  Annenin sigara içmesi bebeğin doğum ağırlığını azaltması yanında, babanında içtiği sigara ile doğacak çocuğun kilosunun düşük olmasına sebep olduğu tespit edilmiştir  Bebeğin doğum ağırlığını azaltması yanında çocukluk çağında çok sık görülen astım, solunum hasta¬lıklarmı arttırdığı ve akciğer fonksiyonlarını azalttığı, hayatın birinci ve ikinci yıllarındaki diğer solunum hastalıklarına da sebep teşkil ettiğini yapılan istatistiklerle doğrulanmıştır  Dünyanın en yetkili kurumlarınca "Her türlü uyuşturucular arasında en fazla ölüme ve hastalıkla ra sebep olan madde" olarak nitelenen sigara, her yıl ABD'de 440 bin, Batı Almanya'da 140 bin, İngiltere'de 120 bin, ülkemizde 160 bin kişinin ölümüne ve çok daha fazla insanın da hasta ve ömür boyu sakat kalmasına sebep olmaktadır  Bilindiği gibi sigara  kurbanları 2 kategoride ele alınmaktadır: 1) Tiryakiler (Aktif içiciler), 2) Duman altı olanlar (Pasif içiciler) Tiryakiler bizzat içerek kendilerini zehirlerken, kapalı yerlerde içmekle de oradaki içmeyenlere daha büyük boyutlu zararlar vermektedirler  Bu ikinci gruba   "Dumanaltı  olanlar" veya  "Pasif içiciler" ismi verilmektedir  İşte bu gerçekten  hareket eden Dünya Sağlık Teşkilâtı (WHO), "31 Mayıs Dünya Sigarasız  Günü nü özellikle, kendileri sigara içmedikleri halde, kapalı yerde ve  toplu taşıma araçlarında tiryakilerin dumanına maruz kalarak, sağlıkları  en az tiryakiler kadar tehlike altında olan "pasif içiciler" m  uyarılması çalışmalarına önem verilmesini kararlaştırmıştır  Çünkü pasif içiciler çevrenin kirletilmesi sebebiyle zarara uğramaktadırlar  Bu  sebepledir ki bizler bu bilgiler ışığında kapalı yerlerde içilen sigara  dumanından kendini ve etrafındakileri korumanın ne derece önemli bir  sağlık görevi olduğunu hatırlatmakla yetiniyoruz  Sigara dumanı kapalı  bir çevre içinde olduğu zaman o ortamdaki canlı, cansız herşeyi olumsuz  olarak etkilemektedir  Pasif sigarada lösemi tehlikesi riski ise sigara kullananlarla birlikte yaşayanlarda 6  8, göğüs kanseri riski 3  3, gırtlak kanseri riski 3  4 kez  artmaktadır  Pasif içicilerin içlerine çektikleri dumanın, toksik  kimyasal madde bakımından daha yoğun olduğunu son araştırmalar ortaya  koymuştur  Pasif içicinin aldığı dumandaki Benzo-apiren,aktif içicinin aldığından 3 kez daha fazla, Toluen, 6 Bu riskler çalışma ortamı ve çevre şartlarına gö¬re daha fazla artışlar kaydetmektedir  (Uranyum, asbest işlerinde  çalışan işçiler, kirli hava vesaire gibi şartlar)  İşin en acı yönü ise 1950'lerde Türkiye'de sigara tüketim alışkanlığının başladığı ve kansere yakalanma süresinin ortalama 30 yıl olması sebebiyle son yıllarda kanserden ölüm sebebinin 50'li yıllara göre kat kat artmış olması yukarıda yazılanların teyit edilmeşinden başka bir şey değildir (Larson, 1982)  Kanserin tedavisi için yıllık harcamanın 7,5 milyar doları aştığı ve bunun da bütün hastalıklara ayrılan paranın yüzde 10'unun üstünde olduğu düşünülürse neticenin vahimliği bir kere daha ortaya çıkmaktadır  (The  Lancet, 1991)  Söz gelimi anne, hamileliği sırasında günde 10, baba 20 sigara içiyorsa bebekleri büyük bir ihtimalle hiç sigara içmeyen bir anne, babanın bebeğinden 225 gr daha küçük doğmaktadır  (The lancet ,1986)  Annenin sigara içmesi bebeğin doğum ağırlığını azaltması yanında, babanında içtiği sigara ile doğacak çocuğun kilosunun düşük olmasına sebep olduğu tespit edilmiştir  Bebeğin doğum ağırlığını azaltması yanında çocukluk çağında çok sık görülen astım, solunum hastalıklannı arttırdığı ve akciğer fonksiyonlarını azalttığı, hayatın birinci ve ikinci yıllarındaki diğer solunum hastalıklarına da sebep teşkil ettiğini yapılan istatistiklerle doğrulanmıştır  Dünyanın en yetkili kurumlarınca "Her türlü uyuşturucular arasında en fazla ölüme ve hastalıkla ra sebep olan madde" olarak nitelenen sigara, her yıl ABD'de 440 bin, Batı Almanya'da 140 bin, İngiltere'de 120 bin, ülkemizde 160 bin kişinin ölümüne ve çok daha fazla insanın da hasta ve ömür boyu sakat kalmasına sebep olmaktadır  Bilindiği gibi sigara  kurbanları 2 kategoride ele alınmaktadır: 1) Tiryakiler (Aktif içiciler), 2) Duman altı olanlar (Pasif içiciler) Tiryakiler bizzat içerek kendilerini zehirlerken, kapalı yerlerde içmekle de oradaki içmeyenlere daha büyük boyutlu zararlar vermektedirler  Bu ikinci gruba "Dumanaltı  olanlar" veya "Pasif içiciler" ismi verilmektedir  İşte bu gerçekten  hareket eden Dünya Sağlık Teşkilâtı (WHO), "31 Mayıs Dünya Sigarasız  Günü'nü özellikle, kendileri sigara içmedikleri halde, kapalı yerde ve  toplu taşıma araçlarında tiryakilerin dumanına maruz kalarak, sağlıkları  en az tiryakiler kadar tehlike altında olan "pasif içiciler" m  uyarılması çalışmalarına önem verilmesini kararlaştırmıştır   Çünkü pasif içiciler çevrenin kirletilmesi sebebiyle zarara uğramaktadırlar  Bu  sebepledir ki bizler bu bilgiler ışığında kapalı yerlerde içilen sigara  dumanından kendini ve etrafmdakileri korumanın ne derece önemli bir  sağlık görevi olduğunu hatırlatmakla yetiniyoruz  Sigara dumanı kapalı  bir çevre içinde olduğu zaman o ortamdaki canlı, cansız herşeyi olumsuz  olarak etkilemektedir  Pasif sigarada lösemi tehlikesi riski ise sigara kullananlarla birlikte yaşayanlarda 6  8, göğüs kanseri riski 3  3, gırtlak kanseri riski 3  4 kez  artmaktadır  Pasif içicilerin içlerine çektikleri dumanın, toksik  kimyasal madde bakımından daha yoğun olduğunu son araştırmalar ortaya  koymuştur  Pasif içicinin aldığı dumandaki Benzoapüren, aktif içicinin aldığından 3 kez daha fazla, Toluen, 6 kez daha fazla, Dimetinitrosamin 50 kezden daha fazladır  Son ilmi çalışmalar, pasif içici durumundaki yetişkinlerin, çocukların ve 8 haftalıktan fazla embriyonların kanında, idrar ve tükürüklerinde, sigara dumanının yan ürünü olan kotinin  tiorinat ve benzeri  zararlıların bulunduğunu ortaya çıkarmıştır  İngiliz Tıp dergisi (The  Lancet) tarafından yapılan araştırmaya göre; bir ailede sigara içenler,  içmeyenlere de aynı tehlikeyi yansıtarak, ciddi boyutlu bir tehlike  oluşturmaktadır  Sigara dumanı, sigara içmeyenlerde de çeşitli kanserlere sebep olmakta ve bu arada bilhassa löseminin dumana maruz kalanlarda 7 kat daha fazla görüldüğü, ABD'li uzman kuruluşlarca açıklanmıştır  Kirli havada yaşayanların kanında % 2-3 karbon monoksit mevcuttur  Sigara içilen kapalı yerlerde bu oran% 15'e çıkar  Sigara içenler ile bunların dumanına maruz kalanlarda kırmızı küreciklerin oksijen taşıma kapasitesi 1/6 ila 1/3 oranında azalır  1989 yılında ABD'de 53 bin kişi başkalarının içtiği sigara dumanı sebebiyle akciğer kanserinden ölmüştür  Buda çevre kirlenmesine sigara  dumanının katkısı hakkında bize bir fikir vermektedir  Mesela; sigaradan  bir nefes çekip üfleyen kimse, dumanla birlikte çevreye 70 mgr  yanmış  madde, 26 mgr  karbon monoksit vermekte ve etrafındaki canlıları  zehirlemektedir  Kapalı çevrede kalmamızla sigara içenlerin yanında  yaşayanlar, içene oranla % 40'tan başlayarak, % 100, hatta daha fazla  zarar görmektedirler  Günde bir paket sigara içilen evde, çocuklar da 5 ila 10 adet sigara içmektedir  Sigara içmediği halde kanser olan 3 kişiden birisi pasif  içicidir (ABD Sağlık Bakanlığı Raporu)  İnsan beynine en çok zarar veren 3 olumsuz etkenden birincisi sigara dumanıdır  Solunum yollarını tıkayıcı hastalıklarda, hava kirliliği,  sigara dumanının yanında hiç kalır (Çavdar, 1991)  Anayasamızın 56  maddesi "Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede  yaşama hakkına sahip" olduğunu, "Çevre sağlığını koruma ve çevre  kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşların vazifesi" bulunduğunu  açıkça beyan ederek "Devletin bu görevleri yerine getirirken kamu ve  özel kesimlerde ki kurum lardan da yararlanacağını, bu konuda onları  denetle meye tabi tutacağını" da belirtmektedir  Ayrıca anayasamızın 58  maddesi, devletin; gençlerimizi alkol,  uyuşturucu kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan korumasını ve bu yolda  gerekli tedbirleri almasını amirdir  Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO)'nun sigarayı uyuşturucular arasında zikretmesi, yetkili uzman ve kuruluşların sigarayı "Önlenmesi mümkün olan ölümlerin baş sebebi" olarak kabul ve ifade etmesi, keza sigaranın uyuşturucu niteliği taşıması, kötü ve zararlı alışkanlıkların da başında bulunması hasebiyle yine devletin anayasal görevi ve önemli bir mücadele konusudur  Bu duruma göre sigara içenler kadar, dumanından zarar gören milyonlarca insanımızın korunması gereklidir  Bilhassa sigara içmedikleri halde içenlerden daha fazla zarar gören milyonlarca insanın mağduriyetini önlemek için, resmi ve özel kapalı çalışma yerlerinde, nakil araçlarında ve bekleme salonlarında sigara içmenin bir kanunla düzenlenmesinin gereğine inanıyoruz  Evet, A  B  D Sağlık Hizmetleri Servisince  "Her türlü uyuşturucular  arasında en fazla ölüme ve hastalıklara sebep olan madde" olarak  nitelenen dünyamızda her yıl milyonlarca insanın ölümüne ve çok daha  fazla insanın da hasta ve sakat kalmasına sebep olan ve toplumumuzda da bilhassa gençlerimiz arasında son yıllarda korkunç boyutlarda artış kaydeden sigara için bir tedbir alınmalıdır  Her sigaranın ömrü 15 dakika kısalttığını, bunun yılda 90 gün, 50 senede ise 13 yıllık bir önemli miktara ulaştığını, (160 yıllık bir ömrün yaklaşık dörtte biri) biliyor musunuz? (Özyazıcı, 1990)  Her yıl İsveç'te binlerce kişi sigaranın yol açtığı hastalıklar yüzünden ölmektedir  Ölüm nedeninin çoğunu kalp krizleri oluşturmaktadır  Sigara  dumanındaki zehirli maddeler damarlarda kireçlenmeye yol açmakta ve  sonunda artık kanın akamayacağı tıkanıklıklar meydana gelmekte ve bu da  enfarktüslere sebep olmaktadır  Amerika'da Woldwatch Enstitüsü tarafından yayınlanan bir raporda Amerika'da her yıl 5 bin kişinin başkalarının içtikleri sigara dumanı sebebiyle kansere yakalanarak hayatını yitirdikleri belirlendi (Prof  Dr  Fred Plum, 1991), (Yeşilay:639)  Sigaranın sebep olduğu ölüm miktarı genel bir ifade ile trafik kazalarında meydana gelen rakamın 7 katıdır (The Lancet, 1980)  1978 yılında A  B  D  'de 100 binden fazla yangının sigara sebebiyle  çıktığı tespit edilmiştir  Dünya Sağlık Teşkilatı'nca (WHO); en çok ölüme sebep olan ve en yaygın uyuşturucu olarak tanıtılan sigara, dünya genelinde l milyar 360 milyon insan tarafından kullanılmakta ve milyonlarca insanın ölümüne sebep olmaktadır  Ülkemizde aktif olarak 20 milyon, pasif olarak 20 milyon, ve toplam olarak 40 milyon insan, sigaranın ölümcül tesiriyle karşı karşıyadır  On yıldır çıkarılması için Yeşilay'ın ter döktüğü sigaranın kamuya ait kapalı yerlerde, yakın ve uzak bütün nakil araçlarında içimini yasaklayacak kanun'un çıkması halinde 20 milyonluk kitlenin bu zarardan büyük ölçüde korunmuş olacağına inanmaktayız  Kaynak Dr  Ahmet MARANKI Tekel Genel Müdürlüğü Sigara Fabrikası Cibali/istanbul | 
|   | 
|  | 
|  |