Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
katrei, matem

Katre-i Matem

Eski 06-29-2009   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Katre-i Matem




Türü: Roman
Yazar: İskender Pala
Yayın Evi: Kapı Yayınları
Dil: Türkçe
Baskı Tarihi: 2009


Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Pala'nın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol alıyor


İstanbul bu romanda, karmaşası, heyecanı, isyanları, kalabalığı ile lalelere bürünüyor Öyle ki lale sadece bir çiçek değil, bir yaşayış tarzı, estetik bir tavır, kültürel ve tarihsel bir birikim olarak İstanbul�u, hatta tüm Osmanlı�yı çevreliyor İstanbul, doğal tüm güzelliklerinin, mimari şaheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarışlarına, lale şiirlerine bezeniyor; lalelerin şehri, renklerin şehri, yaprakların şehri haline dönüşüyor



İskender Pala, Katre-i Matem'de usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbul'da kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahin�in macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor



Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil İsyanının yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Katre-i Matem

Eski 01-15-2010   #2
Yar'e

Cevap : Katre-i Matem



Kitaptan alıntı

Lale ile acı gerçekler mutlu düşlere, paslı demirler parlak
gümüşlere, yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden; lale ile
uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde Lale, bağıma taç
ve ben ona muhtaç
Kapa gözlerini ve dinle sakı, bir İstanbul lalesinin çığlıklarını
duyuyor musun?! İstanbul'a çıkmayan bir lale yolu, laleye
çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır, yitiktir Rüzgarlan toplayan
hüzünler aşklar yoksa İstanbul bahçelerinde ve bir kabir basında
ışıklar yas tutar gibi laleler ağlar seher vakitlerinde
Uyan sakı, lale devrindeyiz!


__________________
~ Seven, sevdiğinin sözünü, başkalarının sözüne tercih eder
~ Seven, sevdiğinin sohbetini, başkalarının sohbetine tercih eder
~ Seven, sevdiğini memnun etmeyi, başkalarını memnun etmeye tercih eder
İmam Gazâli (ra)
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Katre-i Matem

Eski 01-15-2010   #3
Yar'e
Varsayılan

Cevap : Katre-i Matem



“(…) Ve elbette lale doğuludur, Hıristiyanlık kadar, Musevilik kadar, İslamiyet kadar doğuludur yani… Lale utangaçtır, taze bir gelin kadar, iltifat görmüş bir nazenin kadar utangaç yani… Lale altı yaprağıyla hercayidir, batılar ve kuzeyler kadar, alt veya üstler kadar… Lale sabr u sebatın, ölümden sonra dirilmenin adıdır yani, ekim mevsiminde ekilip nisan mevsiminde açacak kadar…
Lalenin serancamı necip Türk milletinin tarihi sayılır yani; ikisinin de zaman atlasında yaptıkları yolculuklar sanki örtüşmektedir Türk milleti de tıpkı lale gibi taşralı olarak nitelendirilmiştir yani Çünkü o kırda, bozkırda yaşar Ancak bozkırın tahakkümü onun elindedir Yani bozkırda söz sahibi odur Dolayısıyla oranın sultanıdır
Şehre geldiğinde yani, taşralı olarak nitelendirildiği için kabul görmez ve oradan uzaklaştırılmak istenir Çünkü şehirde yaşayanlara göre yani, medeniyetten bihaber olan Türkler buraya yaraşık değillerdir Tıpkı kırların çiçeği laleleri bahçelerine almayan milletler gibi yani Bundan dolay Avrupalılar Türkleri hep geldiği yere, bozkıra geri göndermek isterler yani Bu isteğe kulak tıkayan ve şehirde bulunanlarla mücadele eden Türkler, önce şehre yerleştikten sonra yani, hem kurdukları üç kıtaya yayılan cihan devleti ile hem de oluşturdukları kültür ve medeniyet ile yani, bütün dünya milletlerinin dikkatini çekmiş, sonra da gıpta ile baktıkları bir hüviyete sahip olmuşlardır
Böylece hor görülen, yani tahkir ve tazir edilen, küçümsenen asil Türk milleti tıpkı lalenin ışığı gibi parlayarak bütün dünya devletlerinin sultanı haline gelmiş ve tek güç konumuna yükselmiştir yani Çiçekler içinde lale ne ise milletler içinde Türk odur yani
Ayrıca nasıl ki lale İslam’ın remzi olmuşsa yani, Türkler de İslam’ı temsil eden bir kimliğe bürünmüştür Türk denince İslam, İslam denince Türk’ün akla gelmesi işte bundandır yani Öte yandan lale, aşkın adıdır, hatta belki bağrındaki karalarla âşıkın adıdır Hani şu, bağrını firkat ateşlerinin yaktığı özge âşıkın yani… Kadife kadife lalenin taç yaprağı üzerindeki bir çiğ tanesine yıldırım düşüp de bağrını yakmış gibi… Yoksa yüzlerce lale isminde, bunca aşk ahengi ve şiirsellik bulanabilir miydi yani?(…)”

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Katre-i Matem

Eski 01-15-2010   #4
Yar'e
Varsayılan

Cevap : Katre-i Matem



-derkenar-

mektubunu gözyaşıyla yazan âşık


Sevgilinin yanına akılla varıp mest dönen, evvelden hazırladığı bütün sözleri onun yanına varınca unutup söyleyemeyen bir âşık tanıdım Mektuplar yazmak, hiç olmazsa meramını mektupla anlatmak istiyordu Sevgiliyi tenha bulamayan, onu tenha bulduğu zaman da kendini bulamayan bu âşık mektuplarını gözyaşıyla yazıyor, hokkasında kuruyan mürekkebi gözyaşıyla açıyor, inceltiyor, her seferinde sevgiliye taze gözyaşlarını gönderiyordu Nihayet bir seferinde parmağını kesti ve kendi kanıyla yazdı mektubunu Sevgili bunu okuyunca onun kendisini gerçekten sevdiğini anladı En güzel Çin mürekkeplerinden daha kırmızı bir mürekkeple yazılmıştı çünkü


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Katre-i Matem

Eski 01-15-2010   #5
Yar'e
Varsayılan

Cevap : Katre-i Matem



-Işığı görüyor musun?
-Şu kaybolmayan ışığı mı?
-Evet! Tıpkı kalbimdeki sen gibi
-O ışık gibi ben de kalbinden hiç kaybolmayacak mıyım?!
-?!
Gözlerinden yaşlar döküldü
O sırada deniz, dolunayın kendisini çektiğini bilememişti Nasıl bilebilirdi ki?"

Delikanlı, sonbahar serinliğini savuran sıcak bir tebessümle bütün gece yüzüne bakmış,
kah gözlerindeki letafet buğusuna hayran;
kah yanaklarındaki nezahet etkisiyle giryan, adını tekrarlayıp durmuştu:
-Nakşıgül; hazinem, definem Nakşıgül; servetim, varlığım Nakşıgül; hayalim, rüyamın tabiri Nakşıgül"

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Katre-i Matem

Eski 05-30-2010   #6
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Katre-i Matem



Katre-i Matem,
Elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Pala’nın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol alıyor

İstanbul bu romanda, karmaşası, heyecanı, isyanları, kalabalığı ile lalelere bürünüyor Öyle ki lale sadece bir çiçek değil, bir yaşayış tarzı, estetik bir tavır, kültürel ve tarihsel bir birikim olarak İstanbul’u, hatta tüm Osmanlı’yı çevreliyor İstanbul, doğal tüm güzelliklerinin, mimari şaheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarışlarına, lale şiirlerine bezeniyor; lalelerin şehri, renklerin şehri, yaprakların şehri haline dönüşüyor

İskender Pala, Katre-i Matem’de usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbul’da kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahin’in macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor

Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil İsyanının yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor

Kalemimi hokkaya bandırdığım şu anda –ki Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’yı canından; Sultan III Ahmet’i de tahtından eden cehennemden nişan Eylül İhtilali’nin üzerinden henüz iki hafta geçti- şahit olduğum olayları yazıp yazmamakta kararsız sayılırım Bilemiyorum Yazmak gerektiğini düşündüğüm şeyler bir bakıma devlete ait sırları ifşa etmek gibi bir ihanetin ağırlığını da vicdanıma yükleyecek Öte yandan Şark’ın kutsal çiçeği laleye dair yorumlarda bulunacak ve belki şükufeciyan esnafını gücendirmiş de olacağım Ama birisi çıkıp yiğit Şehzade Ahmet’i, aşağılık isyancıların yaptıklarını, cennete benzeyen İstanbul’u ve Sadabat’ın laleye kattığı zarafeti anlatmazsa bu dahi tarihe ve şehre haksızlık sayılır

Prof Dr İskender Pala,Utku Lomlu
KAPI YAYINLARI

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.