Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
araplar, büyüklere, etti, ihanet, masallar, osmanlıya

Büyüklere Masallar İ: Araplar Osmanlı'ya İhanet Etti

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyüklere Masallar İ: Araplar Osmanlı'ya İhanet Etti





Hürriyet gazetesinin tarih yazarı Murat Bardakçıoğlu'nun bugün yayımlanan "Din birleştirici unsursa Osmanlı İmparatorluğu neden battı?" başlıklı yazısı dikkat çekici Bardakçı Başbakan Erdoğan'ın "Türkiye'de din birleştiricidir" sözünü eleştirirken "Din meselesi bu kadar bağlayıcı ise biz Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinde devletin hákim ve en kalabalık unsuru olan Müslümanlar’dan neden kazık yemiştik ve Anadolu’da cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan ayaklanmaların bahanesi neden hep ‘din’ olmuştu?" diyor

Aslında Bardakçı yeni bir şey söylemiyor: Türklere 80 yıldır anlatılan bir masalı tekrar ediyor Bu masal "Araplar ve diğer 'Müslüman kardeşleriniz' I Dünya Savaşı'nda sizi sattı" diye başlar ve "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" diye de noktalanır Türk'ün özellikle de Müslüman dostu yoktur

Masal budur Peki gerçek nedir?

Gerçek şudur: Osmanlı'nın çöküş döneminde Türk olmayan Müslüman unsurlar arasında gerçekten isyanlar başgöstermişse de bu unsurların bir bütün olarak "ihanet ettikleri" kesinlikle söylenemez Hatta Araplar sözkonusu olduğunda Osmanlı'ya isyan edenlerin küçük bir azınlık olduğunu buna karşılık Arap kabilelerinin çoğunun Osmanlılık ve Müslümanlık bağıyla İstanbul'a sadakat gösterdiklerini söyleyebiliriz

Kürtler ise daha da belirgin bir sadakatle önce Osmanlı İmparatorluğu'nu ardından da Milli Mücadele'yi desteklemişler ve Müslümanlık bağının getirdiği "kardeşlik"ten asla taviz vermemişlerdir Ankara'nın kendisi bundan taviz verene kadar

Önümüzdeki Ocak veya Şubat ayında Doğan Kitap tarafından yayınlanacak olan "Kürtler Nereye? Türkiye'nin Kürt Sorununun Geçmişi Bugünü ve Geleceği" isimli kitabımda bu konuyu detaylı olarak inceliyorum Burada o kitabın ilgili bölümünden kısa bir pasaj aktarmakta yarar gördüm

Evet gerçek Murat Bardakçı'nın gösterdiği gibi değil Aşağıdaki gibi

"Araplar" Osmanlı'yı Arkadan Vurdu mu?

Her Türk genci "Araplar'ın I Dünya Savaşı'nda bize ihanet ettiğini" öğrenerek büyür Oysa bu ancak kısmen doğrudur I Dünya Savaşı'nda Mekke Şerifi Hüseyin'in İngilizler ile anlaşarak Osmanlı'ya isyan ettiği ve ordumuzu arkadan vurduğu doğrudur Ama hep atlanan nokta Şerif Hüseyin'in "Araplar"ın tümünü temsil etmediği aksine bir istisna olduğudur Ortadoğu uzmanı tecrübeli gazeteci Cengiz Çandar "Arapların ihaneti" söylemi ile tarihsel gerçek arasındaki önemli farka şöyle işaret ediyor:

"Mekke Emiri Şerif Hüseyin'in Hicaz'da bazı Arap bedevi kabilelerini ayaklandırarak 1916'da İngilizlerle işbirliği yaptığı doğrudur Ancak Birinci Dünya Savaşı hususunda genel bir bilgisi ve fikri olan herkes bunun 'askeri açıdan' tayin edici bir değer taşımadığını bilir İngilizlerin daha sonra yerine getirmediği 'bağımsızlık vaadi' ile işbirliğine çektikleri Şerif Hüseyin'in ve oğullarının komuta ettiği bedevi kabileleri Mekke-Maan hattında yani 'asıl cephenin gerisi'nde İngiliz kuvvetlerine yardımcı olmuştur

'Asıl cephe' önce Şüveyş Kanalı ve Kanal Harbi'nde Türk-Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilmesinden sonra Filistin'de kurulmuştur Filistin'de tek bir Arap ayaklanmamıştır Suriye'de Irak'ta Lübnan'da Türk kuvvetlerini 'arkadan vuran' herhangi bir olay olmamıştır Arapların ezici çoğunluğu İstanbul'a yani Türkiye'ye sadık kalmıştır Arabistan Yarımadası'nın Hicaz bölümünden Akabe'ye kadar olan 'cephe gerisi' dışında Arapların Türkleri arkadan vurduğuna dair tarihte herhangi bir kayıt yoktur"(1)

Aynı gerçek American-Israeli Cooperative Enterprise (Amerikan-Israil İşbirliği Girişimi) adlı düşünce kuruluşunun başkanı Ortadoğu analisti Mitchell G Bard tarafından da sözkonusu kuruluşun sitesinde şöyle vurgulanıyor:

"O dönemin romantik kurgusunun aksine Arapların çoğu I Dünya Savaşı'nda Türklere karşı müttefiklerin yanında savaşmadılar İngiliz Başbakanı David Lloyd George'un belirttiği gibi Arapların çoğu Türk yöneticileri için savaştı [Osmanlı İmparatorluğu'na isyan eden] Faysal'ın Arabistan'daki taraftarları bir istisnaydı"

Araplar'ın topluca ihanet etmesi bir yana bazıları Osmanlı ordularını fiilen desteklemiştir de Konu hakkındaki uzmanlardan biri olan Dr Zekeriya Kurşun'un ifadesiyle "I Dünya Savaşı'nda Türk ordusu ile beraber çeşitli cephelerde Türklerle omuz omuza çarpışan Arapların büyük yararlıklar gösterdikleri bir hakikattir" (2)

Arap Milliyetçiliğinin Öncüsü Hıristiyan Araplardı

Üstteki hakikati teslim etmekle birlikte Arap milliyetçiliğinin Osmanlı'da Türk milliyetçiliğinden daha önce geliştiğini belirtmek gerekir Arap milliyetçiliği 1860'larda Suriyeli Arap entellektüeller arasında doğmuştu Osmanlı İmparatorluğu'na ve yönetimindeki "Türklere" karşı ciddi bir antipati besleyen bu entellektüellerin dikkat çekici bir yönü ise çoğunun Hıristiyan oluşuydu Butros El-Bustani Faris Şadyak Nakkaş Corci Zeydan gibi Hıristiyan Arapların öncülüğünde başlayan bu harekete katılan Müslüman Araplar ise çoğunlukla Batılı fikirleri benimsemiş seküler aydınlardı Arap milliyetçiliğini geliştirirken "Arapların İslam öncesi tarihlerine" ilgi duymaları bundan kaynaklanıyordu

Buna karşılık muhafazakar Müslüman Arapların çoğu Osmanlı'ya sadakat duyguları içindeydiler Hatta sadece Sünni Araplar değil Irak ve Suriye'deki Şii Araplar arasında bile Osmanlı'ya ve Hilafet'e bağlılık duygusu vardı (3) Bu konuda büyük bir otorite olan Prof Kemal Karpat Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Arap milliyetçiliğinin Hıristiyan Araplarınki hariç aslında en son noktaya kadar "ayrılıkçı" olmadığına dikkat çekerek şöyle demektedir:

“Görülüyor ki Arapların 'milli' hareketi esasında ayrılıkçı bir hareket değildi Arapların birçoğu Osmanlı hükümdarlarını yabancı bir sömürgeci güç olarak değil sadece Arap kökeninden olmayan iktidarda bir hanedan olarak görüyorlardı ve Osmanlı Devleti ve hanedanı Müslüman kaldıkça ve Arapların hayat tarzına saygılı oldukça özlemlerini yerine getirmeye söz verdikçe ve onları Avrupa işgaline karşı korudukça itaat etmekten geri kalmıyorlardı Geçmişte şan ve şereflerini ilk hatırlayan veya hayal edenler ve tarihlerinin modern bir versiyonunu yaratmaya çalışanlar Müslüman değil Hıristiyan Araplardı(4)

Abdülhamid'in Bilgeliği

İngiliz tarihçi Peter Mansfield'e göre Osmanlı'daki Arap milliyetçiliğinin sınırlı kalmasının iki nedeni vardı: "Birincisi bu Avrupa kökenli milliyetçilik fikirlerinin bu yerlere (henüz) işlememiş olması; ikincisi de Sultan II Abdülhamid'in İmparatorluğun elinde kalanını bir arada tutmak için uyguladığı başarılı ve kurnazca yöntemlerdi"(5)

Tarihçi Zekeriya Kurşun da "Abdülhamid'in saltanatı boyunca Arap milliyetçiliğinin önceki hızını kaybettiğine" dikkat çeker ve "Abdülhamid Arap milliyetçiliğinin harekete geçmesini geciktirmiştir" yorumunu yapar(6)

Sultan Abdülhamid'in politikasının temeli 19 yüzyılda hâlâ devam eden dini bağlılık ve geleneksel siyasi sadakat faktörünü canlandırarak Osmanlı devletini ve ülke bütünlüğünü kurtarmaktı Kürtler arasında kurulan Hamidiye Alayları bu büyük siyasetin uygulamalarından biriydi Sultan alaylar yoluyla "Kürtlerin babası" olarak anıldığı gibi Arapların da hamisi oldu Abdülhamid uyruğundaki Arapların kalbini kazanmak için Arap ülkelerindeki dinsel kuruluşlara tarihi camilerin onarım ve süsleme işlerine önemli bir fon ayırmış çevresindeki danışmanları arasında Arap düşünürlerine her zaman iyi davranmış değer vermişti Bedevi Şeyhlerinin çocuklarını eğitmek için özel okullar açmış bu yolla onlara Osmanlılık bilinci aşılamıştı Bu politikanın siyasi meyvelerini de almıştı Örneğin Peter Mansfield'a göre:

"1904'te Osmanlı Padişahı Sina üzerinde hak iddia ettiğinde Mısırlı milliyetçi lider Mustafa Kamil İslamcılık ruhu içinde onun yanında ve Mısır'ın çıkarlarını savunan Lord Cromer'in karşısında yer almıştır" (7)

Kurtuluş Savaşı'nda da ne kitlesel bir "Arap ihaneti" ne de "Kürt ihaneti" yaşandı Aksine Kürtler Kurtuluş Savaşı'nı canla başla desteklediler Mustafa Kemal Paşa "Müslüman kardeşliği" temasına dayalı propagandasıyla onları kazandı

Murat Bardakçı'nın sözünü ettiği Şeyh Said isyanı ise ancak Kurtuluş Savaşı'nın bitmesi ve "Müslüman kardeşliği" temasının hızla yok olup yerine "herkes Türk'tür" anlayışının belirmeye başlamasından sonra patlak verdi

Kısacası yakın tarihimiz "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" anlayışını doğrulayacak şekilde gelişmedi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.