Prof. Dr. Sinsi
|
Cihan Davasından Ekmek Kavgasına...
Cihan davasından ekmek kavgasına 
Osmanoğulları, değişik insanların ve devletlerin kendilerini kullanmak istemelerinin faturasını çok ağır ödemişler Şimdi Suud Konsolosluğu’nda çalışan Harun Osmanoğlu da “kullanılmaya”karşı çok hassas Bir de “potansiyel” vaziyetlerinden ötürü çok eziyet çekmişler Son birkaç yıldır gelen nisbi rahatlamayı bozmak istemiyor ve suya—sabuna gelecek tek laf etmemeye özen gösteriyor
Suudi Arabistan’ın Istanbul Konsolosluğu’nda “çok iyi derecede Arapça bildiği için” 7—8 yıl önce çalışmaya başlamış da cebi para, gözü ekmek görmüş 70’lerin sonunda vatan hasretine dayanamayıp geldiği Türkiye’de, sıkıntılarına bir de dedelerinin yüzyıllarca mülkiyeti olmuş topraklarda Emniyet’in bitmek bilmez takipleri ve “isbat—ı vücud”lar eklenince soluğu Tur-gut Özal’ın makamında almış
Konsolosluğun girişinde onunla buluşuyoruz Dedelerinin mekanları dışında pek bir yer bilmediği için bir de Topkapı Uluslararası Otogarı’nı biliyor, kendisini ziyarete gelen soydaşlarını karşılayıp uğurlarken öğrenmiş  Şimdilerde yeni otogara alışmaya çalışıyor Osmanlı Hanedanı’nın bir mensubu, 2 Abdülhamid Han’ın torunu Harun Osmanoğlu, dedelerinin saraylarda yaşadığı Istanbul’un beton yığınlarından birinde, bir apartman dairesinde kalıyor Neslinin sahip olduğu hiçbir şeyde gözü yok Ne saltanat, ne sayılamayacak kadar çok hazineler, ne cariyeler  O şimdi sadece ekmek derdinde
“Kayıboyu’nun Türkiye’de yaşayan tek erkek evladı benim” diyen Harun Osmanoğlu’yla dedesi Abdülhamit Han’ı, yurtdışında geçirdikleri çileli yılları, ekmek parası bulmak için nelerini sattıklarını, babası Abdülkerim Efendi’nin bir Çinli’nin kurşunuyla direkten dönen Türkistan Sultanlığını, ailenin şimdiki durumunu konuştuk
BIR ASIL KI, ÖZ YURDUNDA GARIP
Harun Osmanoğlu, 2 Abdülhamit’in oğlu Selim Efendi’nin torunu Babası Abdülkerim Efendi 1935’te Amerika’da öldürülürken, kendisi Lübnan’da dünyaya geleli 1 ay olmuştu
“Aile apar topar yurtdışına gittiğinde herkes şaşkın, perişan En kötüsü parasızlık Sandık sandık altın götürdüler, hazine götürdüler dendi, hepsi yalan Dedem Selim Efendi aileyi geçindirmek için herşeyi, eşyayı sattı, madalyonlarını bile sattı Orhan Efendi şoförlük yaptı Suriye’de Esad’dan önce Şükrü Kuvvetli vardı, Türk Hanedanın bir kısmını topladı orada Suriye Evkaf Bakanlığı biraz maaş bağladı, bir nebze rahatladık ”
“VATANDAŞLIĞI ÖZAL VERDI”
Suudi Arabistan ve Şam’da kalmış Suriye silahlı kuvvetlerinde çalışmış Türkiye’ye ilk geldiği 1977’den, vatandaşlığın verildiği 1986’ya kadar 3 ayda bir ikamet iznini yenilemek mecburiyeti varmış
Türkiye’ye gelir gelmez hemen bütün sarayları, türbeleri, hanları, kısaca dedelerinden kalan heryeri “imkan nisbetinde” gezmiş Bu süre zarfında “yabancı gibi” yaşadığını anlatıyor Harun Osmanoğlu Ilgililer ona, uzun süre iyi davranmamışlar, hatta hakaret— eziyet sınırlarında gezen bir ilişki varmış Bıçak kemiğe dayanınca Harun Osmanoğlu kalkmış Korkut Özal’a gitmiş, o da almış abisine götürmüş: “Turgut Bey’le konuştum 1986 yılıydı Bana hemen vatandaşlık verildi Şimdi Allah’a şükür rahatım ”
Asaleti, bütün özelliklerinin üstünde hemen farkedilen, Arapça’yı Türkçe’den daha iyi bildiği tam sökemediği kırık dökük Türkçesinden belli olan Harun Osmanoğlu, sürekli Osmanlı ailesinden isim sayıyor
Bazılarını hatırına getirmek için bir süre düşünüyor Isimleri söyleyince duraklıyor, telaffuz ettiği her isim yüzünde değişik ifadeler bırakıp geçiyor anı tazelemeye vakit ayırıyor sanki  Abid Efendi varmış, Abdühlamit Han’ın kardeşi Süleyman Efendi’ymiş Bunlar ölmüş Dedesi Selim Efendi Irak’ın Süleymaniye şehrinde son Halife Abdülmecit Efendi dahil, aileden 20—30 kişiyle yatıyormuş
“Fransa’da Şevket Efendi vardı, 80’lik Hanedanın, geçen yıl ölen Orhan Efendi’den sonraki reisi Osman Ertuğrul Amarika’da yaşar şimdi Mısır’da hanım sultanlardan var, evet yaşıyor orada onlar Nasır, aileyi toplamaya çalıştı Neslişah Sultan, Mısır Prensi Emin Abdülmüni ile evlendi O da öldü Geçti, hepsi hepsi geride kaldı ”
Suud’lar da aileye sahip çıkmaya, alem—i Islam içindeki nüfuzundan bir şekilde faydalanmaya çalışanlardan Suud’un “müessis” kralı Abdülaziz, “ben onlara iyi bakarım” diye aileyi Arabistan’a çağırmış Abdülhamit’in kızı Aişe Sultan’ın çocukları Isviçre’de yaşarmış Ailecek birbirleriyle haberleşiyorlar fakat ancak Türkiye’ye geldiklerinde görüşebiliyorlar
Değişik insanların ve devletlerin kendilerini kullanmak istemelerinin faturasını çok ağır ödemişler Şimdi bütün Osmanlı Hanedanı mensupları gibi Türkiye’deki tek Osmanlı erkeği Harun Osmanoğlu da “kullanılmaya” karşı çok hassas Bir de “potansiyel” vaziyetlerinden ötürü çok eziyet çekmişler Son birkaç yıldır gelen nisbi rahatlamayı bozmak istemiyor ve suya—sabuna gelecek tek laf etmemeye özen gösteriyor Osmanoğlu
BIZDEN GÖRMEDIĞI ITIBARI  
Harun Osmanoğlu’nun üç çocuğu var Orhan otuz yaşında, Nurhan 22’sinde, Suriye Havayolları’nda çalışıyor 15 yaşındaki Abdülhamit Kayıhan Istanbul’da okuyor
“Kızıl Sultan” ismini dedeme, Filistin’den toprak vermedi diye Yahudiler uydurdu Müslümanların her yıl bir yerde toplanmaları fikrini ilk dedem Abdülhamit Han attı Şimdiki Islam Konferansı’nı aslında dedem düşündü Bütün Islam dünyasından hangi ülkeye gitsek, bizim hatırımız var Arap ülkelerinde, her yerde Bugünlerde bir Mısırlı yazarın yazdığı ve bana gönderdiği dedemle ilgili kitabı okuyorum ”
TÜRKISTAN MACERASI
Hanedan sürülünce Islam dünyasında onlara “sahip çıkıp” nüfuzlarını, isimlerini kullanmak isteyenler çıktığı gibi, samimi hislerle kucak açanlar da olmuş Babası Abdülkerim Efendi’ye Doğu Türkistan halkı “Gelin, başımızın üstünde yeriniz var, önderimiz ol, başımıza geç” demişler Abdülkerim Efendi’yi sultan ilan etmişler Doğu Türkistan’ın başına geçmeye ramak kala, Amerika’da bir Çinli tarafından öldürülmüş 1935’te babası doğum gününde öldürüldüğünde Harun bir aylıkmış Harun Osmanoğlu, “Babam öldürüldüğünde yanında Orhan (geçen yıl ölen hanedan reisi) varmış New York’ta bir otelde ikamet ediyorlarmış Babam, Orhan’ı sigara almaya göndermiş Orhan döndüğünde babamı elinde tabanca, kanlar içinde bulmuş O gün otelden bir Çinli kadın ayrılmış Tahkikatlar netice vermedi Büyük ihtimalle o kadın öldürdü Oraya gömüldü Gidemedim ” diyor Gelecekten çok geçmişi düşünen Osmanoğlu’nun gözü şimdilerde Lübnan’da Babası merhum Abdülkerim Efendi’nin bütün hayatı, Türkistan macerası Lübnan’da bir mecmuada yayınlanmış Gerçekleşmesini dilediği bizim için küçük, ama kendisi için çok büyük hayalini şu ifadelerle seslendiriyor:
“Orası (Lübnan) rahatlasın, gidip o mecmuayı bulup babamın resimlerini, yazıları alacağım ”
kaynak:AKSİYON DERGİSİ | www aksiyon com tr | HAFTALIK HABER DERGİSİ
|