Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ekonomi, sözlüğü

Ekonomi Sözlüğü

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ekonomi Sözlüğü



Ekonomi Sözlüğü

A

Açık Piyasa İşlemi: Merkez Bankasının para değerinde kararlılık sağlamak amacı ile giriştiği piyasa işlemleridir Piyasaya hazine bonosu ya da tahvil satarak para hacmini daraltabilir veya alım yaparak genişletebilir

Arbitraj: Kısa dönemli fonların yatırıldığı alandan alınıp başka bir alana kaydırılmasıdır

Atıl Para: Para piyasasının dışına çıkarak kullaınlmayan paradır

B

Bilanço: Bir şirketin dönemsel faaliyetleri sonucu, dönem sonunda hazırladıkları (31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül ve 31 Aralık) ve yayınladıkları tablolardır Şirketin portresini çizen bu tablolar muhasebe dilinde “t tablosu” olarak adlandırılır

Borsa: Sermaye Borsaları, menkul kıymetlerin ticaretinin yapıldığı kurumsal piyasalardır Bir piyasadır, çünkü menkul kıymetlerin ticaretinin yapıldığı yerlerdir Kurumsaldır, çünkü kendine özgü kuralları ve standartları vardır Borsalar, sadece hisse senetleri için değil, başka tür emtiaların (ticari malların) ve enstrümanların da ticaretinin yapıldığı yerlerdir Örneğin bono ve tahviller genellikle menkul kıymetler borsalarının içerisinde ticareti yapılageldiği halde, döviz ticareti için döviz borsaları veya mal ticareti için emtia borsaları vardır

Borsaya Kote Olmak: Borsanın izniyle halka arz edilecek hisse senetlerinin, borsaya kaydedilmesidir Kote ettirilmemiş senetlerin ticareti olanaklı değildir Kote olmuş senet, ilgili borsada tanındığını ve alım/satımının yapılmasına izin verildiği anlamına gelir Hisse senetlerinin ticaretinin yapıldığı bir piyasa olan her borsanın kendine özgü kuralları vardır

Büyüme: Ülke ekonomisinde işgücünün çoğalması, üretim araçları ve GSMHnin artması vb genel verilerin yükselmesidir Büyümede ekonominin fiziksel olarak gövdesel genişliğe uğramasıdır

C, Ç

Cari Kur: Gerçek kur Döviz piyasasında günlük olarak döviz alım, satım işlemleriyle oluşur

Cari Varlıklar: Satılabilir pay senedi ve tahviller, alacaklar, stoklar, kasa ve öteki döner varlıklardın oluşan bütün

Çapraz Kur: Bir ulusal paranın dışında iki yabancı paranın birbiri karşısındaki değiştirilme oranıdır

D

Deflasyon: Enflasyonun tersi Genel fiyat düzeyleri düşerken ulusal gelir, üretim ve istihdamın da düşmesidir

Destek seviyesi: Fiyatların düşerken yoğun alımlar ile karşılaştığı ve daha aşağıya düşmekte zorlandığı seviyedir

Dezenflasyon: Sert olmayan deflasyonist önlemlerle enflasyonun sınırlandırılmaya çalışılmasıdır

Devalüasyon: Sabit kur sestemlerinde ödemeler bilançosu açık veren ülkenin hükümetçe alınan bir kararla, ulusal paranın dış satın alma gücünün düşürülmesidir Bu yolla ithal malları pahalılaşırken yerli malların fiyatı da aşağı çekilmiş olur İhracatta artış sağlanmasına karşın aynı yabancı para karşılığında daha çok ürünün değiştirilmesi ulusal ekonomi için sömürülmesini anlamındadır

Dış Borçlanma: Ülkenin kaynaklarına ek bir kaynak sağlamak, döviz olarak yeni ödeme gücü elde etmek gibi amaçlarla ülke dışındaki yabancı hükümet ya da finans kuruluşlarından karşılıklı ya da karşılıksız geri ödemeli kaynak bulunmasıdır Türkiyede dış borç kavramı içinde kamu sektörünün yanısıra, özel kesimin dış borçları da birlikte anılır

Dış Denge: Bir ekonominin dışalım ve dışsatım sonucunda ödemeler bilançosunun açık verip vermemesidir Dış denge, milli gelir, döviz kuru ve döviz sınırları değişkenlerine bağlıdır

Direnç noktası: Borsada, belli bir süreç içinde sürekli bir fiyat artışının yoğun satışlar sonucu durdurulduğu fiyat seviyesini ifade eder
Döviz: Ulusal para dışındaki tüm yabancı paralar ve bu para cinsinden değer taşıyan menkul değerlere verilen isimdir

Döviz Borsası: Döviz arz edenlerle döviz talep edenlerin karşılaştıkları, ulusal paraların birbirlerine çevrildikleri standartlaştırılmış piyasalar

Döviz Kuru: Yabancı paraların ulusal para cinsinden fiyatıdır

Döviz Tevdiat Hesabı: Yurtiçi ve yurtdışında yerlesik kişilerin, ticari bankalarda açmış oldukları yabancı para cinsinden mevduata verilen isimdir

Dünya Bankası: Bretton-Woods Sisteminin ortaya çıkardığı Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankasıdır Azgelişmiş ülkelerin kalkınması amacıyla borç para vermek ve sermaye yatırımlarını kolaylaştırmak için kurulmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

Ekonomi Sözlüğü

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ekonomi Sözlüğü



E

Enflasyon: Günlük deyimde “genel fiyat seviyesindeki yükselme eğilimi” olarak bilinmesine karşın, ekonomide eğilimin nasıl hesaplanacağı tartışılmaktadır Devlet İstatistik Enstitüsünün her ay açıkladığı Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) artış oranı enflasyon rakamı olarak belirleniyor Enflasyon, talep, maliyet, ılımlı ve hiper olarak dörde ayrılabilir

Eşel Mobil: Ücretli ve maaşlıları, hayat pahalılığı karşısında korumak amacıyla fiyat artışlarıyla doğru orantılı olarak artmasının sağlanmasıdır

F

Factoring: Müşteri (şirket) alacaklarının factor denilen gerçek ya da tüzel bir kişi tarafından bedeli peşin ödenerek satın alınmasıdır Mal ve hizmet satışı yapan bir ticari işletmenin vadeli alacaklarının factor denilen bir mali kuruluş tarafından alacaklıya rücu hakkı olmaksızın satın alındığı finansal hizmettir

Faiz: Ödünç alınan belirli bir fonun kullanma bedelidir

Faiz Ödemeleri: Bu veriler Hazine, Kamu İktisadi Teşebbüsleri, döviz pozisyonu tutan bankalar ve yurtdışından kredi alan diğer kuruluşlara ait borçların faiz ödemelerini kapsar Bütçede eksi kalemdir

Fonlama: Özkaynaklarını kullanarak kaynak sağlama yöntemidir Senet ihraç edilmesidir Şirketler, borç alarak ya da özkaynaklarını kullanarak kaynak sağlarlar

Forfaiting: Latincede alacak hakkının kayıtsız ve şartsız olarak teslim edilmesi anlamındadır Vadeli mal ve hizmet ihracatından doğan ve belirli bir ödeme planına bağlı olarak tahsil edilecek olan alacakların daha önce bu hakkı elinde bulunduranlara rücu edilmeksizin (kayıtsız şartsız ve vazgeçilmez olarak), bir banka veya bu alanda uzmanlaşmış bir finans kuruluşu (forfaiter) tarafından satın alınarak iskonto edilmesidir Uygulamada forfaiting işlemi yatırım mallarını kapsamaktadır 1950li yıllarda ABD ve Avrupalı ülkelerin SSCB ile dış ticaretlerinde doğdu Uzak Doğu ve Latin Amerika ülkelerinde yaygınlaştı

G

Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH): Bir ulusal ekonomide belirli bir dönem içinde (genellikle bir takvim yılında), üretilen mal ve hizmet değerlerinin toplamıdır

H

Halka Arz: Şirketlerin kaynak ihtiyacını karşılamak amacıyla özkaynak yoluyla senet ihraç ederek (fonlama) kaynak sağlamasıdır Şirketler kaynak ihtiyaçlarlarını faiz karşılığı yabancı kaynaklardan (borç) ya da özkaynaktan (ortaklardan sermaye yoluyla veya faaliyetler sonucu kazanç yoluyla) sağlar Özkaynak için ödenmesi gereken ve ortaklar tarafından belli bir taban limitte beklenen temettü geliridir Özkaynak yoluyla fonlama yani senet ihraç ederek toplanacak fonların maliyeti, borçlanmadan daha ucuz ise, şirketler halka arza başvurma yolunu tercih edecektir

Hazine: Devletin tasarruflarını ve mali işlemlerini idare eden kurumdur

Hazine Açığı: Hazine, devletin harcama ve gelirlerinin gerçekleştiği soyut bir kasa olan kurumdur Belli bir dönemde Hazinenin kamusal giderlerinin finansmanı için yapılan ödemeler, toplanan kamu gelirlerini aşması durumunda Hazine açığı ortaya çıkar

Hazine Bonosu: Hazine tarafindan vadesi 1 yıldan kısa süreli olarak çıkarılan ve iskontolu olarak işlem gören borçlanma senetleridir

Hiper Enflasyon: Dörtnala enflasyon olarak adlandırılır Paranın değerinin yitirdiği en şiddetli enflasyon biçimidir İktisat tarihinde çoğunlukla savaş ya da sonrasında ortaya çıkmış ve yeni bir para biriminin kurulmasını zorunlu hale getirmiştir

Hisse senedi: Anonim ortaklıklar tarafından çıkarılan ve anonim ortaklığın sermayesine belirli bir katılma payını temsil eden kıymetli evraktır

Hissedar: Bir anonim şirketin hisse senedine sahip olan şahıstır

Alıntı Yaparak Cevapla

Ekonomi Sözlüğü

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ekonomi Sözlüğü



I, İ

IMF (Uluslararası Para Fonu): Uluslararası ticaretin gelişmesi, tam istihdam, gelişim hızının artırılması, sabit kur sisteminin gerçekleşmesi, kurlarda kararlılığın sağlanması, tek yönlü devalüasyonu önlemek ve ödemeler dengesi sorunlarını çözmek, kredi sağlamak gibi çok amaçlı kurulmuş bir örgüttür

İç Borçlar: Hükümetin ülke sınırları içinde kişi ve kurumlara ulusal para cinsinden borçlanmasıdır Bu borçlanmanın iktisadi niteliği, satın alma gücünün özel ve kamusal kesimler arasında el değiştirmesidir İç borçlanmada ülkenin kullanabileceği kaynaklara bir ek söz konusu değildir Devlet, en yaygın yöntemle halka ve kurumlara sattığı kağıda +bağlı bono, tahvil ve kağıda bağlı olmayan yöntemlerle borçlanabilir İç Borçlanma; kısa-uzun vadeli, teminatlı-teminatsız ve zorunlu-gönüllü olarak üç gruba ayrılabilir

İşlem hacmi: Her hisse senedi için gerçeklesen işlemlerdeki hisse senedi sayısı ile işlem fiyatının çarpılmasıyla elde edilen değerlerin toplamıdır Tüm hisse senetlerinin işlem hacimleri toplamı, piyasanın toplam hacmini oluşturur

İşlem miktarı: Bir seansda ya da belli bir dönemde alınıp satılan menkul kıymet adedidir

K

Kamu Gelirleri: Devletin kamu harcamalarını karşılamak amacıyla vergi, harç, resim, para cezaları, mülk-teşebbüs gelirleri, borçlanmalar, yardım-bağış, devalüasyondan doğan fark gibi gelirlerden oluşur

Kamu Giderleri: Geniş anlamda, devlet ve diğer kamu kuruluşlarının bütçe ödemeleri ile Kamu İktisadi Teşebbüsler (KİT), sosyal sigorta ödemeleri, vergi muaflık ve istisnaları ve özel kişilere yapılan teşvikleri de içerir Dar anlamda da kamu hizmetlerinin bedeli olarak, devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin (belediye, il özel idaresi gibi) yaptıkları ödemelerdir

Kambiyo: Para ya da para yerine geçen belgelerin değiştirilmelerine özgü olan işlemlerdir Para alım ve satımı ile ilgili işlemleri kapsar

Kapitalizasyon: Herhangi bir işletmenin birikmis yedek akçe ve karının sermaye artırımında kullanılmasına denir

Kar: Toplam hasılattan toplam maliyetin düsmesi ile elde edilen değerdir

Kâr Transferi: Türkiyede yatırım yapmış olan yabancıların söz konusu yatırımlardan elde ettikleri gelirlerin yurtdışındaki şirketlerine aktarmasıdır

Kara para: Yasal işlerden elde edilmemiş veya vergisi ödenmemiş paraya denir

Kayıt Dışı Ekonomi: Devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen/geçirilemeyen ve bu sebeple denetlenemeyen faaliyetler olarak tanımlanabilir Enformel ekonomi, illegal ekonomi, gayri resmi ekonomi, gizli ekonomi diye de adlandırılır Genel olarak kayıt dışı ekonominin, mal ve hizmet üretimine konu olmasına karşılık ekonominin geleneksel ölçüm yöntemleriyle bütünüyle tespit edilemeyen ve GSMH hesaplamalarına yansımayan alanları kapsadığı kabul edilmektedir

Konsolidasyon: Uluslararası borç işlemlerinde bankaların ya da direkt olarak borçlu olan ülkenin, vadesi gelen bir borcun daha uzun süreli bir vadeye uzatılması işlemidir

Konvertibilite: Ulusal paranın, dış ticaret gereksinimlerinin karşılanmasında, resmi bir rakamın ya da yasanın iznine gerek kalmaksızın bir başka bir ulusal paraya dönüştürülmesi ve uluslararası mübadele aracı olarak kulanılabilmesidir

Kredi: Belirli miktardaki satın alma gücünün, belirli bir süre için ve geri verilmek üzere bir bedel (genellikle faiz) karşılığı gerçek ya da tüzelkişilere verilmesidir Kredi çeşitleri: güvencesine göre teminatlı ve teminatsız; kullanıcısına göre; özel ve kamu, süresine göre; kısa ve uzun, veriliş yerine göre üretim ve tüketim; kullanım alanına göre ticari, tarım, sanayi, yapı ve orman gibi ayrılır

Kurucu Hisse Senedi: Kurucu hisse senetleri, şirket kurucularına ya da şirket açısından önem arz eden şahıslara genellikle bedelsiz olarak verilen, oy hakkından yoksun ve sadece temettü hakkı olan bir “adi senet”

Kurumsal Yatırımcı: Bireysel yatırımlardan farklı olarak yatırım fonları, yatırım ortaklıkları, sigorta şirketleri, sosyal güvenlik kuruluşları, özel emeklilik fonları, vakıflar, sendikalar ve benzeri kurumlarca yapılan yatırımlardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Ekonomi Sözlüğü

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ekonomi Sözlüğü



L

Laissez Faire Laissez Passer: “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” olarak çevrilen liberal görüşün şiarı

Leasing (Finansal Kiralama): firmaların ticari ve sınai faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için gereksinim duydukları duran varlıkları satın almak yerine belirli kira ödentisi karşılığında kullanım olanağı tanıyan ve banka kredilerine alternatif olarak doğan orta dönemli finansman yöntemidir Bu yöntem, 1930lu yıllarda Dünya Ekonomik Krizindeki finansman zorluğu ve 2 Dünya Savaşı sonrasında teknolojik gelişmelerin yenileşme ve modernleşme harcamalarına çözüm olarak geliştirildi Türkiyede de 1985ten başlayarak daha çok KOBİler tarafından kullanılmaktadır

Lot: Borsada 1000 adet hisse senedi bir araya gelerek de birer lotu oluşturur Böylece 1 lot senet miktarı, şirketin 1000000 liralık sermayesini temsil etmektedir ve İMKBde işlemlere konu birimi teşkil etmektedir Lotun altındaki küsuratlı miktardaki senet miktarları normal seans esnasında alım-satıma konu olabilmekle beraber fiyat kotasyonları verilememektedir

M

Mali İstikrar: Geniş anlamda mali sistemin ya da altyapısının, dar anlamda da mali piyasanın dengede olmasıdır Mali sistem, tasarrufların toplanarak yatırımcılara ya da tüketicilere aktarılmasını sağlayan *****izmalar (banka, kooperatif ya da para, tahvil gibi) bütünüdür

Mali Politika: Kamunun; vergi, masraf ve borç idaresiyle piyasadaki para miktarını kontrol etmesine yönelik politikaların bütünüdür Ekonomistlere göre, para politikasından daha etkilidir

Mali Tablolar: Türk Vergi Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanununca bazı şirketler için zorunlu olarak tutulan, şirketin dönemsel faaliyetleri sonucu hazırlamak ve yayınlamak (halka açık şirketler, aracı kurumlar vb) zorunda oldukları ve ilgili şirketin performansını gösteren, standartlaştırılmış muhasebe kayıtlarıdır Başlıcaları bilanço, gelir-gider tablosu, satılan malın maliyeti, kâr dağıtım, fon ve nakit akım tablolarıdır

Menkul kıymet: Ortaklık veya alacaklılık sağlayan belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan dönemsel gelir getiren, misli nitelikte seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları kurulca belirlenen kıymetli evraktır

Menkul kıymet ihracı: Sermaye piyasası araçlarının ihraçcılar tarafından çıkarılıp halka arz edilerek veya halka arz edilmeksızın satışıdır

Menkul kıymet iradı: Menkul ve gayri menkullerden elde edilen faiz, kira, rant gibi hasılatı ifade etmektedir

Merkez Bankası: Banknot ihraç eden, hükümetin para ve kredi politikasını yürütmede yardımcı olan, veznedarlık görevini üstlenmis, devletin iktisadi ve mali danışmanlığını yapan bir kurumdur

Mevduat: Belirli dönem için geri ödemek koşuluyla belirli bir bedel karşılığında mevduat sahibi kişilerce bankalara tevdi edilen paradır
Müşteri bazında saklama: 1995 yılından itibaren borsa yatırımcılarının borsa üyeleri nezdindeki saklama hesaplarının Takasbank nezdinde eşlenerek müsterinin kod ve şifresini kullanarak Takasbank nezdindeki bakiyesini takip edebilmesini sağlayan hizmettir

N

Net İç Varlıklar: Merkez Bankasının net iç varlıkları (NİV), para tabanından ay sonu cari kurlar ile hesaplanan Net Dış Varlıklar kalemi çıkartılarak hesaplanır Para tabanı, Merkez Bankası emisyonu artı bankacılık sektörünün Merkez Bankası nezdindeki TL mevduatları olarak tanımlanır Merkez Bankasının net dış varlıkları ise, Bankanın net uluslararası rezervlerinin, orta vadeli döviz kredilerinin (net) ve diğer net dış varlıkların toplamı olarak tanımlanır

Nominal Değer (Par Value): Menkul değerlerin üzerinde yazılı olan değerdir Bir hisse senedi başına sermayeden düşen payı belirtir İMKB, borsaya kote olmuş tüm senetlerin nominal değerlerini 1000 lira olarak kabul etmiştir Fakat, kote olmayan şirketlerin genelinde de nominal değer 1000 lira olarak kullanılmasına karşın 500 lira veya 5000 lira gibi nominal değerler de kullanılmaktadır

0

Ortodoks İstikrar Programı: Uluslararası Para Fonu IMFnin 1970li yıllardan bu yana enflasyonla mücadele eden ülkelere tavsiye ettiği programlara genel olarak verilen addır Ortodoks kelimesi burada klasikleşmiş, klişeleşmiş istikrar programları anlamında kullanılmaktadır Bu programda IMF ücretlerin dondurulmasını, program öncesi belirli bir oranda devalüasyon sonrası yavaşlatılmış kur politikasını tavsiye eder ve tüketimi kısarak enflasyonun kontrol altında tutulmasını önerir Bu klasik program bir çok uygulayıcı ülkede başarıya ulaşamamış, hatta enflasyonun daha da hızlanmasına neden olmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

Ekonomi Sözlüğü

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ekonomi Sözlüğü



P

Para: Mal ve hizmetlerin değişim aracı Ekonomide madeni, banknot para birimlerinin yanı sıra vadesiz mevduatlar ve kredi kartları da para unsurları içinde sayılır Değişim aracı, değer ölçütü ve saklama işlevi vardır Vadeli mevduat, devlet tahvili gibi değişim araçları da para benzeri olarak değerlendirilir

Para Arzı: Para stoku anlamında da kullanılır Belirli bir anda ekonomide dolanımda bulunan ve para olarak kullanılan araçların toplamıdır

Para Piyasası: Kısa vadeli fon (kredi) arz ve talebinin karşılaştığı, genellikle merkez bankaları tarafından yönlendirilen piyasalardır

Para Politikası: Bir ülke ekonomisindeki para arz hacmini değiştirmeye yönelik politikalar bütünüdür Uygulama yöntemleri arasında Merkez Bankasının senetleri nakite çevirdiği açık piyasa müdahalesi, banka işlemleri ve kredi tavanının değiştirilmesi sayılabilir Para politikaları deprasyonda yetersiz kalır

Portföy: Bir yatırımcının sahip olduğu menkul kıymetlerin tümüne verilen addır

R

Reel Sektör (Reel Kesim): Ulusal ekonomide tarım, sanayi ve hizmetler ana sektörlerinde üretici ve tüketici konumundaki bireylerin tümünü temsil eden kesimdir Bu kesimin gerçekleştirdiği tasarruflar finansal kesim tarafından toplanır ve tekrar reel kesime kullandırılır

Repo: Bir menkul kıymetin işlem başlangıç valöründe satılıp bitiş valöründe geri alınmasını ifade eder Repo yapan taraf parayı kullanan taraftır Açılımı “geri alım vaadiyle satış”tır

Revelüasyon: Bir ülke parasının diğer ülkelerinin paraları karşısında değer kazanması sürecidir

Rezerv para: Uluslararası mali kuruluşlar ile hükümetlerin ellerinde bulundurdukları altın ve dövize verilen addır

Risk: İstenmeyen sonuçlarla karşılaşma olasılığıdır

S

Sabit Döviz: Belirli bir ülkenin ulusal parasının, belli bir parite üzerinden konvertibl (Konvertibilte) bir dövize bağlanarak değerinin ayarlanmasıdır

Satın Alma Gücü Paritesi (SGP) : Ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılaşmasını ortadan kaldıran para birimi dönüştürme oranıdır Eldeki toplu bir para parite oranı ile farklı bir para birimine dönüştürüldüğünde, tüm ülkelerde aynı sepetteki mal ve hizmetler satın alınabilir SGP ülkeler arasındaki fiyat farklılıklarını yok ederek, ulusal para birimlerini birbirlerini dönüştüren orandır

Serbest dalgalanma (Free float): Serbest dalgalanan kur sisteminde ülke parasının değeri piyasa tarafından belirlenmektedir Döviz piyasasına yapılan müdahaleler, kurların istenilen düzeyde oluşmasını sağlamak yerine, bu piyasadaki gereksiz dalgalanmaları önlemek ve değişimleri daha ılımlı hale getirmek için yapılmaktadır Bu sistemde para politikası, daha etkin hale gelmekte ve ülkenin tutması gereken uluslararası rezerv miktarı azalmaktadır Serbest dalgalanan döviz kuru sisteminden kaynaklanan olumsuzluk ise, dış ekonomik ilişkilerde belirsizlikleri ve riskleri artırması nedeniyle kaynak dağılımını olumsuz etkilemesidir

Serbest Döviz: Konvertibl ulusal para Yurtiçinde başka ulusal paralara tahvili serbest olup, yurtdışına transferlerine çeşitli sınırlar konmuş olabilir

Sermaye Piyasası: Genellikle uzun vadeli fon ihtiyaçlarının karşılandığı ve Hazine tarafından kontrol edilen piyasadır

Spekülasyon: Bireyin gelecekle ilgili beklentileri doğrultusunda fiyat ya da döviz kurundaki değişmelerden bir gelir elde etmek amacıyla yapılan işlemdir

T

Tahvil: Anonim şirketlerin kaynak bulmak amacıyla Ticaret ya da Sermaye Piyasası kanunlarına göre, itibari kıymetleri eşit ve ibareleri aynı olmak üzere çıkardıkları borç senetidir

Takasbank: Borsada kote olan senetlerin işlemlerin düzgün olarak işlenmesi ve düzenli olarak tutulması amacıyla borsada saklanmasıdır İMKBde işlem gören senetlerin muhafazası ile görevli olan İMKB Takas ve Saklama Bankası AŞ, kote olan senetlerin büyük bir kısmını muhafaza ettiği için ayrıca fiziki bir dolaşıma engel olmakta ve şirketleri senet basma külfetinden kurtarmaktadır

Tasarruf: Gelirden tüketimin çıkartılması ile elde edilir

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu: Tasarruf mevduatı sahiplerini belirli bir tutara kadar ilgili bankanın ödeme yetersizliği riskine karşın sigorta etmektir

Tavan fiyat: Hisse senetlerinin bir seans içerisinde görebileceği en yüksek fiyattır

TEFE: Toptan Eşya Fiyat Endeksi Enflasyon rakamı olarak alınır

Tekel: Tek bir satıcı ve karşılığında çok miktarda alıcı olan piyasadır

Teknik analiz: Hisse senedi veya borsa endeksi fiyatının ya da işlem miktarında meydana gelen değişmelerin genellikle grafiklerle açıklanması ve geleceğe yönelik trend belirleme aracıdır

Temel analiz: Hisse senetlerinin gerçeğe en yakğn fiyatlarını bulmaya yönelik bir yöntemdir

Temerrüt: Taahhütlerinin gerektirdiği ödeme veya menkul kıymet teslimatlarını belirlenen süreler içinde gerçekleştirmeyen borsa üyesi, herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın temerrüde düşmüş sayılır

Temettü: (Kar payı) Ortakların dönem içinde elde ettikleri kardan mevcut ortakların pay alma hakkıdır

Temettü getirisi: Hisse senedinin yıllık getirisidir

Teminat mektupları: Alıcı ile satıcı arasındaki güvenin sağlanması için bir banka aracılığına ihtiyaç duyulur Bankalar borçluya kefil olarak bu güveni sağlar

Ters repo: Bir menkul kıymetin başlangıc tarihinde alınıp bitiş tarihinde geri satılması işlemidir Ters repo yapan parayı kullandıran taraftır

Tezgah Üstü Piyasa (Over The Counter-OTC): Değerli evrakların ticaretinin yapıldığı standardize edilmemiş piyasalardır

TÜFE: Tüketici Fiyat Endeksi

V

Vadeli işlem sözleşmesi: Sözleşmenin taraflarını belirlenen ileri bir tarihte üzerinde anlaşılan fiyattan standartlastırılmış miktardaki bir mali veya kıymeti alma veya satma yükümlülüğüne sokan sözleşmedir

Valör: Kredi ya da mevduat için bankaca faizin işletilmeye başlandığı tarihe denir

Y

Yatırım: Belli bir getiri sağlamak amacıyla, belirli vadelerde birikimlerin yatırım araçlarına bağlanmasıdırYatırımcı yaptığı yatırımın maliyetini üstlenir Bu onun riskidir Eğer yatırımcı kendi öz fonlarını kullanarak yatırım yapıyorsa, en azından bu fonların maliyetini karşılaması gerekir Yatırımcı, elindeki bu fonlarla tahvil alış satışı veya vadeli mevduat ile faiz geliri de sağlayabilir Faiz hadleri, gelir seviyesi, borçlanabilme imkanlarI ve risk yatırımı etkileyen unsurlardandır

Yatırım danışmanlığı: Müşterilere sermaye piyasası araçları ile bunları ihraç eden ortaklık ve kuruluşlar, yönlendirici nitelikte yazılı veya sözlü yorum ve yatırım tavsiyelerinde bulunulması faaliyetidir

Yatırım fonları: Halktan katılma belgeleri karşılığı toplanan paralarla belge sahipleri hesabına, oluşturulan portföyü işletmek amacıyla kurulan malvarlığıdır

Yatırım ortaklıkları: Sermaye piyasası araçları ile altın ve diğer kıymetli madenler portföyü işletmek üzere anonim ortaklık şeklinde ve kayıtlı sermaye esasına göre kurulan sermaye piyasası kurumlarıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Ekonomi Sözlüğü

Eski 11-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ekonomi Sözlüğü



Antrepo
Gümrük vergisine ya da yalnız gümrük kontrolüne tabi malların ülkeye giriş, transit veya aktarma için beklemesine ve bu bekleme anında belli işlemlerin yapılmasına izin verilen yerlerdir

Antrepoya giriş, bir vergi yükümlülüğünü kapsamamaktadır; ayrıca malların antrepoya girişteki şekil ve niteliğinin korunması zorunluluğu da söz konusudur Bu özellikleri nedeniyle antrepo bir gümrük dışı bölge ya da sınırlı bir serbest yer sayılmaktadır

Belirli bir gümrük rejiminin uygulama aracı ve yeri olan antrepolar, tüm giriş mallarına açık tutulur Ülkemizde de, girişi ve transit geçişi yasak olmayan yabancı ülkelerin malları antrepo rejiminden yararlanır

Ajur
Dilimize Fransızca'dan geçen bu terim, günü gününe, hazır, gecikmesiz anlamına gelir Ajur, bir terim olarak, muhasebe açısından günlük işlerin yapıldığını ve bitirildiğini, kayıtların günü gününe defterlere geçirilmiş olduğunu ifade eder "Defterimiz ajur", "kayıtlarımız ajur" ifadelerinde olduğu gibi

Florin
Venedik Dükalığı tarafından çıkarılan altındır 993 ayar ve 1 dirhem 1/4 kırat ağırlığındadır Osmanlı İmparatorluğu'nda, 1468'de ilk altın para olan Yaldızlı Altın'ın tedavüle çıkmasına kadar en çok aranan yabancı altın para olmuştur Taklitleri çıktığı için hükümet üzerlerine "sağ" damgası vurmak zorunda kalmıştır Bazen "Düka Altını" adıyla da anılmıştır

OPEC
OPEC, Organization of Petroleum Exporting Countries, net petrol ihraç eden ve bilinen dünya petrol rezervlerinin üçte ikisini ellerinde bulunduran 12 ülkenin oluşturduğu konfederasyondur

9-14 Eylül 1960 tarihinde Bağdatta toplanan bir konferans sonucunda resmen kurulmuştur Kurucu üyeleri; Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Irak ve Venezuelladır Kuruluş'a, sonradan Katar (1961), Libya (1962), Endonezya (1962), Birleşik Arap Emirlikleri (1967), Cezayir (1969), Nijerya (1971) ve Gabon (1975) katılmışlardır

Kurucu üyelerin, yeni üyelerin kuruluşa kabul edilmesinde sahip oldukları veto hakkından başka ayrıcalıkları yoktur Net petrol ihracatçısı olan ve petrol konusundaki çıkarları OPEC üyeleriyle aynı doğrultuda olan ülkeler kuruluşa katılabilirler

OPEC, gerçekte mükemmel (tam) bir kartel değil, bağımsız petrol üreten ülkeler arasında işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan bir kuruluştur Petrol fiyatlarını ve üretim miktarlarını belirlemesi açısından kartel özelliği göstermektedir Ancak uygulamada Örgüt'ün aldığı kararlara uyulmasını fiilen sağlayacak bir mekanizma yoktur

Portföy
Kişi ve kuruluşlar sahip oldukları servetlerini çeşitli şekilde tutarlar:

*Nakit para,
*Altın ve döviz,
*Vadeli mevduat, tahvil, hisse senedi ve hazine bonosu gibi mali mevduatlar,
*Gayrimenkul ve yatırım malı olarak fiziki mevcutlar

Servetin tutulma şekli olan yukarıdaki dört mevcudun bütününe kişi veya kuruluşların portföyü denir Kişi veya kuruluşların portföy yapısı bunların risk alma eğilimlerine, likidite tercihlerine ve çeşitli mevcutların sağlayacağı getiri oranlarına bağlıdır Kişi ve kurumların likidite ihtiyaçlarının değişmesi veya mevcutların getiri oranının değişmesi, portföyün yeniden düzenlenmesi sonucunu verir

Örneğin reel faiz hadlerinin yükseltilmesi halinde, portföy sahibi portföyünde tuttuğu nakit parayı vadeli mevduata veya tahvile dönüştürme yoluna gidebilir

Ankes
Taahhütleri karşılamak üzere bulundurulan nakit rezervdir Türk bankacılık uygulamasında ankes oranı disponibilite oranından farklı anlamda kullanılmakta ve disponibilite oranından daha dar bir likidite nispetini ifade etmektedir

Disponibilite kapsamına kasa mevcutları yanında TC Merkez Bankası nezdinde tutulan serbest tevdiat, Devlet İç İstikraz Tahvilleri, kullanılmamış reeskont kredileri gibi bazı aktif değerler de dahil olurken ankes durumu daha ziyade sadece banka kasasındaki nakit imkânı kapsamına almaktadır

1411970 tarih ve 1211 sayılı TC Merkez Bankası Kanunu'nun 40 maddesi (6121984 tarih, 3098 sayılı Kanun ile değiştirilen şekli) ile bankaların taahhütlerine karşı bulunduracakları umumi disponibilitenin nitelik ve oranının gerektiğinde TC Merkez Bankası tarafından tespit edilmesi kararlaştırılmıştır

Faaliyetteki bankalar tespit edilen oranlara uymak zorundadırlar Buna uyulmaması durumunda, TC Merkez Bankası, disponibilite oranını eksik tesis eden bankalara eksik tesis olunan disponibl değerler üzerinden, bu hususta belirleyeceği esas ve şartlara göre cezai faiz tahakkuk ettirir "ltın ankesi" merkez bankalarının emisyona karşılık olarak bulundurdukları kıymetli maden rezervidir

Stagflasyon
Stagflasyon kavramı, bir ekonominin, aynı anda hem işsizlik hem de enflasyon içinde bulunması durumunu ifade eder Yüksek bir enflasyon oranının, kullanılmayan üretim kapasitelerinin, işsizliğin ve yetersiz bir büyüme hızının birlikte yaşandığı bir ekonomik olayı ifade etmek için kullanılan stagflasyon, ciddi bir ikilemi ortaya koymaktadır

Daraltıcı para ve maliye politikaları, bir ekonomide talep enflasyonu için çözüm olurken, yüksek işsizlik oranlarının azaltılması için genişletici politikalar izlenmesi gerekmektedir Stagflasyon durumunda, makro düzeyde başlıca sorun, istihdam konusunda ortaya çıkmaktadır

Özellikle enflasyon oranlarının yüksek olduğu dönemlerde ortaya çıkan işsizliğe rağmen, ücret baskıları tercih edilmektedir Yine artan işsizlik, çalışanların hayat standardını korumaya yöneliktir

Özellikleri

Devletin, maliye ve para politikası aracılığıyla enflasyonu kontrol altına almak istemesi nedeniyle, ekonomik faaliyetler belli ölçüde daralır

Enflasyon oranının yüksek olduğu dönemlerde, artan işsizliğe rağmen ücret baskıları ve artan işsizlik, çalışanların hayat standartlarını muhafaza etmeye yeğlenir Bu durum ise sendikaların pazarlık güçlerini artırır

Bu dönemde kârlar azalır Bu durum ise özellikle rekabetçi serbest piyasa ekonomisinin, uzun dönemde temelini sarsan ciddi bir olgu haline gelmektedir

Daha yüksek ücretler için konan baskılar, toplumda artan işsizlikle birlikte firmaları, işçi grevleri nedeniyle zarar ve kârların azalması tercihiyle karşı karşıya bırakmaktadır

Mücadele Tedbirleri

Stagflasyon olgusu, bir ekonomide, karar birimlerini enflasyonla mücadele ederken işsizliği kötüleştirmeme ya da işsizlikle mücadele ederke,n enflasyonu kötüleştirmeme arasında ciddi önlemler almalarını gerektiren bir ikilemle karşı karşıya getirmektedir

Bir yandan işsizliği gidermek için genişletici maliye politikası tedbirleri uygulanması, diğer yandan fiyat artışlarını engellemek için daraltıcı bir politikanın uygulanması gerekir ki karar vericiler (siyasal iktidarlar) için bu gerçekten zor bir seçenektir ve bir tercih sorunudur

Hangi politika seçilirse seçilsin, bir amacın gerçekleştirilmesi sırasında diğer amaçtan uzaklaşılacaktır Bu nedenle devlet politikasınca izlenilecek yol, bu iki amacın optimal bir bileşimini gerçekleştirmeye çalışmaktır

1970'li yılların başından beri stagflasyon olgusuna çözüm arayan gerek Keynesyen iktisatçılar, gerekse Monetaristler, ekonominin mikro yapısını daha iyi anlamamız gerektiğini ileri sürmüşlerdir Bu nedenle, yeni bir takım ekonomik gelişmeler gündeme gelmiş ve Keynes Devrimi'nden bu yana ilk kez mikro temelli ekonomi politikalarının, birçok iktisatçının dikkatini çekmeye başladığı görülmüştür

Bundan böyle hem Keynesyenler hem de Monetaristler, stagflasyon olayının çözümü için ekonominin mikro yapısını daha iyi anlamamız gerektiğini ortaya koymuşlardır İşte günümüz ekonomik olaylarının çözümü için hem makro hem de mikro ekonomi araçlarını kullanma zorunluluğu, böyle bir anlayışın sonucu olarak ortaya çıkmıştır

Stagflasyonla mücadelede, geleneksel maliye politikası araçlarının kullanılması, olayın ortaya çıkış kaynak ve türlerinin ve de bunların ekonomideki etkinlik derecelerinin belirlenmesi kaçınılmazdır Bu belirleme yapıldıktan sonra, mevcut araçlarla istikrarsızlığın kaynağına inilebilecektir Bu araçlar bilindiği gibi vergi, harcama, borçlanma ve bütçe politikası araçlarıdır

Ayrıca stagflasyon olayı, işsizlik sorununu da kapsamında bulundurduğu için, stagflasyonla mücadele programları içinde ücret ve fiyat kontrolleri, sektörel ve bölgesel farklılıkların giderilmesi benzeri önlemler alınabilir

Gelirler Politikası

Bir ekonomideki fiyat ve ücret artışlarına karşı uygulanması düşünülebilecek politikalardan biri, ücret ve fiyatların oluşum sürecine doğrudan doğruya müdahale etmektir

Gelirler politikası, geniş kapsamlı bir kavramdır ve kamu harcamalarıyla vergileri değiştirmeksizin, toplam talebi azaltmaksızın ekonomideki enflasyonist baskıları önlemek amacıyla alınan birçok önlemi tanımlamak için kullanılmaktadır Gerçekten gelirler politikası, artan fiyat ve ücretleri azaltmak için firma ve sendikaları ikna etmeye çalışmaktan, kabul edilebilir çeşitli fiyat ve ücret artışları için çeşitli göstergeler geliştirmeye ve sonuçta fiyat ve ücretlerin genel olarak dondurulmasına kadar çeşitli önlemleri kapsamaktadır

Gelirler politikası içinde, yasal olarak fiyat tavanları belirlemek ve bunlara uymayanları cezalandırmak şeklinde uygulanan fiyat ve ücretlerin dondurulması önlemi, diğerlerine kıyasla en kısıtlayıcı olanıdır ve enflasyonu kesin olarak aşağıya çekebilmektedir O zaman niçin bu yolla enflasyondan kurtulunamamaktadır? Bunun nedeni, eğer ekonomide kaynakların optimum dağılımı isteniyorsa, ücret ve fiyatların değişmesi gerektiği düşüncesidir

Bir enflasyonla mücadele politikasının amacı, ortalama fiyat artış oranını, fiyatların kaynak dağılımındaki rolüne müdahale etmeden azaltmaya çalışmak olmalıdır Kısa bir dönem için fiyat ve ücretlerin dondurulması nedeniyle bozulan kaynak dağılımı çok küçük olabilir ve fazla maliyetli de değildir Ancak ücret ve fiyatların uzun süre sabit tutulması durumunda, emek ve mal piyasalarında anormallikler (bozukluklar) ortaya çıkacaktır

Vergi Temelli Gelir Politikası

Vergi temelli gelir politikaları, daha düşük parasal ücret artışlarını öneren ve kabullenen firmalarla, işçileri mükafatlandıran; aşırı ücret artışlarını öneren ve kabullenen firmalarla, işçileri cezalandıran bir vergi sisteminin kullanımıdır

Bu sistemde ücretleri belli bir sınırda tutan firmalara ve işçileri vergi azaltılması yoluyla mükafatlandırılmakta, aksine aşırı ücret artışları öneren ve alan firmalarla işçiler, yüksek vergiler yoluyla cezalandırılmaktadır Böylece vergi temelli gelir politikaları, düşük parasal ücret ve fiyat artışlarını daha cazip, aşırı parasal ücret ve fiyat artışların daha az cazip kılarak nispi fiyatları değiştirmeyi planlamaktadır

İndeksleme

Gelir vergisinin, özel ücret sözleşmelerinin, işsizlik tazminatlarının ve sosyal güvenlik yardımlarının cari enflasyon oranına göre indekslenmesinin, enflasyon oranında beklenmeyen bir azalmanın maliyeti olarak gösterilen işsizlik oranını düşüreceği ileri sürülmektedir Çünkü enflasyon oranında beklenilmeyen bir azalmanın, ekonomide işsizliği artırmasının bir nedeni, ücret sözleşmelerinin parasal olarak sabit olmasıdır

Üç yıllık bir ücret sözleşmesi, beklenen bir enflasyon oranını kapsamaktadır Bu durumda, eğer cari enflasyon oranı beklenen enflasyon oranının altında ise, ücret maliyetleri, mal ve hizmet fiyatlarından daha hızlı artacak ve daha az emek gücü istihdam edecektir Ancak, parasal ücretler, enflasyon oranına indekslenirse, parasal ücretlerdeki artış oranı, enflasyon oranındaki azalmaya otomatik olarak karşılık verecektir

Üretim Teşvikleri Politikası

Bazı ekonomistler, özellikle arz yönlü ekonomistler, üretken faaliyetler üzerinden alınan yüksek oranlı vergilerin, toplam arzı ciddi bir biçimde etkilediğine inanmaktadırlar Onlara göre, uygulanacak bir vergi azaltılması programı, ekonomide çalışmayı, tasarrufu, yatırımı, üretkenliği ve toplam arzı teşvik edecek ve böylece stagflasyon olayının çözümüne yardımcı olabilecektir

Kamu harcamalarının toplam arz üzerindeki etkisi ise, teşvikler üzerinde ters yönlü bir etkiye sahip olduğu için daha farklı olacaktır Çünkü, artan kamu harcamaları, borçlanma ile finanse edildiği takdirde, ödünç verilebilir fonlar piyasasından fon çekildiği için, faiz oranları yükselmekte ve özel yatırım harcamaları azalabilmektedir Bu durumda, zamanla, ekonominin sermaye birikim oranının azalacağı ve bu nedenle ekonomik büyümenin gecikebileceği açıktır

Borçlanmaya seçenek olarak, kamu harcamalarının, üreticilerin gelirleri üzerinden alınan vergilerle finanse edildiği durumda ise, teşvikler ortadan kalkacak, vergilenebilir üretken faaliyetlerin fırsat maliyeti artarsa, karar vericiler daha çok birinciyi tercih edeceklerdir Burada önemli olan soru, bu ikâme etkisinin ne kadar önemli olduğudur

Konsolidasyon
Sözlük anlamı takviye, tahkim, berkitme, sağlamlaştırmadır Genellikle kısa vadeli bir devlet borcunun yerini uzun vadeli bir borcun alması anlamını taşır Devletin vadesi gelmiş olan kısa vadeli (dalgalı) borçları ödeme imkânına sahip olmaması halinde, tahkim yoluna başvurulur

Konsolidasyon işlemi "ihtiyari" ve "cebri" olmak üzere iki türlüdür İhtiyari tahkimde bireyler, kısa vadeli borcun yerine piyasaya sürlen yeni borç tahvillerini alıp almamakta serbesttirler Devlet, uzun vadeli borç tahvillerini piyasaya sürer ve bankalardan sağladığı gelirle kısa vadeli borçları öderü Ya da devlet kısa vadeli borç tahvillerini para olarak kabul eder ve ellerinde bu tahvilden bulunduranlar, bunları daha yüksek faizli yeni tahvillerle değiştirebilirler

Cebri tahkimde bireylere tercih hakkı tanınmaz; devlet, tek taraflı olarak, kısa vadeli borç tahvili yerine uzun vadeli borç tahvilini geçirir Böyle bir durumda yeni tahvilleri ilginç veya üstün kılacak şartlar aslında fazla önemli değildir Ancak, politik düşüncelerle, devlet yine de bazı avantajlar sağlamak yoluna gider

Devalüasyon
Dış dengeyi sağlamak için başvurulacak yollardan biri de ulusal paranın dış değerinin düşürülmesidir Devalüasyonun amacı, ithalatı pahalılandırıp, ihracatı ucuzlatmak ve böylece döviz girişini çıkışına göre hızlandırmaktır Dış ödemelerinde açık veren, yani ihracatı ithalatından az olan ülke, ulusal paranın dış değerini indirerek ihracatını artırıp ithalatını azaltabilir Sonuç olarak da dış denge sağlanır ve açık kapanır

Devalüasyonun dövizle ifade edilen değer olarak, ihracatı artırıp ithalatı daraltması için, bazı koşulların varlığı gereklidir Devalüasyon yapılan ülkede ihraç malları arzı elastik değilse (yani ihraç malları üretimi ve arzı, fiyatlar yükselse de kolaylıkla artırılamıyorsa), para ayarlamasının ihracat artırıcı etkisi doğmaz

Ülkenin ihraç mallarına olan dış talep elastikliği uygun değilse (yani yabancılar için söz konusu ülkenin ihraç malları fiyatlarının düşmesi fazla bir anlam ifade etmiyorsa), ihracat miktar olarak genişlese de, ihracattan elde edilen dövizde bir artış beklenemez

Söz konusu ülkenin ithal malları talep elastikliği düşükse (yani ithal malları zorunlu ihtiyaç malları ise ya da halkın yabancı mallara karşı özel bir güveni, rağbeti ve tutkusu varsa), fiyatlar yükseldiği zaman ithalat miktar olarak daralsa da, ithalat için harcanan döviz azalmaz

Revalüasyon
Reevalüasyon ya da revalüasyon, paranın dış değerinin yükseltilmesidir

Dış denge

1960lı yıllardan sonra “dış fazlalık” artık ideal bir hedef olarak gözükmemektedir Çünkü dış fazlalık rezerv birikimine yol açarak ticari partönerlerin koruma tepkilerine yol açmakta, ticari ilişkileri bozmaktadır Ayrıca bu durum, alacaklı ülke parasının olduğundan daha az değerlendirilmesine yol açarak, anahtar paralara karşı ve ulusal para lehine spekülasyonlara neden olmakta, uluslararası para sisteminde kararsızlık doğurmaktadır

Dış fazlalık, borçlu ülkelerin ithalatını kısıtlamalarına neden olarak, büyümelerini durdurmaktadır Bu açıdan bakıldığında revalüasyon, dış fazlalıkların olumsuz sonuçlarını şu yollarla yok etmektedir:

Ulusal malların pahalılaşmasına neden olarak ihracatı azaltmaktadır
Yabancı malları ucuzlatarak ithalatı artırmaktadır
Spekülatif fonların yeniden ülke dışına yönelmesine neden olmaktadır
İç Denge

Kronik bir dış fazlalık durumu, para politikasının klasik araçlarının etkilerini yok edecek şekilde bir “ithal edilmiş enflasyon” faktörü oluşturabilir Teorik olarak ithal edilmiş enflasyon, dış mübadelelerin durumundan iç fiyatların artmasıdır Enflasyonu ithal etmenin üç yolu vardır:

Likidite etkisi: Likidite Teorisi'ne göre ithal edilmiş ennfasyon ile döviz girişleri arasında çok yakın ilişki vardır Döviz akımları sonucunda kullanılabilir para miktarının artması, iç fiyatları arttırmaktadır

Gelir etkisi: Dış fazlalık, sermaye ihracıyla veya aynı tutarda bir net iç tasarrufla telafi edilmediği takdirde enflasyonist etki yaratır

Dış fiyatların direkt etkisi: Dışa açık ekonomilerde ulusal firmaların dış piyasalarda daha yüksek fiyatlar elde etmesi, bunların kârlılıklarını artırarak daha yüksek ücretler ödemelerine neden olmaktadır Böylece ihracat fiyatları kanalıyla fiyat artışları içeriye aktarılmaktadır Aynı şekilde ithalat fiyatlarının artması kanalıyla da enflasyon, maliyet enflasyonu olarak aktarılmaktadır

Bütün bu durumlarda revalüasyon, ihracatın hacmini ve sermaye girişlerini, dolayısıyla likidite düzeyini ve iç talebi kısmak için kullanılabilecektir Revalüasyon oranının belirlenmesinde para otoritelerini en çok tedirgin eden konu, bu operasyonun içerde yaratacağı deflasyonist etkinin derecesi olmaktadır

Tarihteki önemli revalüasyonlar olarak 1946da İsveç Kronunun ve Kanada Dolarının, 1961 ve 1969da Alman Markının revalüasyonları sayılabilir

Stopaj
Bir tür vergi alma yöntemi Bu yöntemde vergi, borcu olan mükellefin kendisi tarafından değil, aracı konumdaki üçüncü bir kişi tarafından ödenir Vergi dairesinin işini büyük ölçüde azaltan bu yöntem vergi kaçakçılığına imkan vermemesi açısından önemlidir

Tröst
Firmaların tek yönetim altında gruplaşmasıyla tröstler meydana gelir Tröstler 19 yüzyılda ABD'de ortaya çıkmış ve gelişmiştir Tröstlerin piyasada egemenlik kurması ve piyasayı etkilemesi o derece ileri bir düzeye varmıştır ki, sonuçta antitröst yasalar ortaya çıkmıştır

Tröstler, ticari veya sınai işletmelerin piyasada daha güçlü olabilmeleri, daha çok kâr sağlamak amacıyla gerek mali ve gerekse yönetim bakımından daha büyük kuruluşlar haline gelmeleridir

Tröstler rakip kuruluşları piyasadan uzaklaştırmak için çeşitli yöntemler kullanabilirler Faaliyette bulunan rakip işletmeyi zayıf duruma sokmak ve sonuçta ortadan kaldırmak veya rakip işletmeyi kendine bağımlı bir duruma getirmek gibi Tröstlerin en çok faaliyet gösterdikleri alanlar şunlardır: Petrol, madenler, otomobil, uçak, gıda, ulaştırma, büyük mağazalar vb

Hukuksal yapı bakımından tröstler genellikle üç grupta toplanabilir:

Voting tröst: Bu çeşit tröstler hisse senedi sahiplerine ait hakların başkalarına devredilmesiyle ortaya çıkmaktadır Bir veya birkaç müteşebbis, hisse sahiplerinin ellerindeki senetleri almakta ve rey hakkını kendi hesaplarına kullanmaktadır Böylece hisse sahiplerinden aldığı vekâletle girişimciler, kendi sermayelerini riziko altına sokmadan piyasada faaliyette bulunabilmektedir

Füzyon veya kaynaşma: Voting tröstlerin yasa dışı ilan edilmesinden sonra, füzyonlar ortaya çıkmıştır Bu çeşit tröstte, tröste dahil işletmelerin dağıldığı ve bunların yerine tek bir şirketin ortaya çıktığı görülmektedir Dağılan şirketlerin hisse sahiplerine yeni şirketin hisseleri verilmektedir

Holding: Bu sistemde şirketler hukuksal kişiliklerine ve bağımsızlıklarına sahiptir Ancak bunların üzerindeki holdingin, şirketlerin hisse senetlerine sahip olması nedeniyle, bunları kontrol etmek ve yönetmek olanağı vardır

Çağımızda tasarruf sahiplerinin paralarını işletmek üzere menkul hizmetler konusunda ihtisaslaşmış şirketlere yatırım tröstleri denmektedir Yatırım tröstleri iki şekilde olabilir:

Investment trust company olarak adlandırılan şirketler piyasada kendi hisse senetlerini satar ve elde ettikleri gelirle başka şirketlere ait hisse senetleri ve tahviller satın alırlar Böylece tröstün hisse senetlerine sahip olanlar diğer şirketlere de ortak olurlar

Unit trust denen firmalar ise, piyasadan satın aldıkları hisse senetlerini ve tahvilleri verimliliklerine göre düzenleyerek, unit denen küçük hisseler şekline getirirler Bu hisseler tasarruf sahipleri tarafından satın alındığında, tasarruf sahipleri ancak bunların gelirlerinden yararlanabilir, fakat hissedar durumuna geçemezler

Yatırım tröstleri görüldüğü gibi küçük tasarruf sahiplerini spekülasyndan korumakta ve bu nedenle de ilgi görmektedir

Ankonsinyasyon
Malın, komisyon karşılığında, komisyoncuya ya da tüccara bırakılması anlamına gelir Mallar satılıncaya kadar vedia akti hükümleri uygulanır Malları emanet alan kimse bunları kendi adına ve malı bırakan kişi hesabına satar Bazen bir işletmenin acentesi de, işletme tarafından verilen malları ankonsinyasyon alır ve hatta bir miktar para da öder Mallar satılınca hesaplaşılır ve komisyonunu alır

İhracat sisteminde, konsinye satışlarda, yani kesin olarak satış yapılmadan komisyoncuya mal gönderilmesi hallerinde, minimum fiyatın satıcıya garanti edilmesi aranır Minumum fiyatla satış fiyatı farkından giderlerin düşürülmesinden sonra kalan tutar, komisyoncu ile satıcı arasında paylaşılır Bundan ötürü bu işlem, "ortak hesap ile satış" şeklinde nitelendirilir

Füzyon
Füzyon, 1890'da, Amerikalı devlet adamı John Sherman'ın tröstler aleyhine kanun çıkarması üzerine, tröstlerin hukuki yapısında yapılan değişiklik sonucu ortaya çıkmıştır Kaynaşma diye de adlandırılan bu yeni birleşme çeşidinde, dağılmış bulunan tröste dahil işletmeler, tek bir büyük şirket şeklinde ve tek yönetim altında birleştirilmiştir

Dağılan şirketin hissedarlarına da yeni kurulan şirketin hisseleri verilmiştir Rocekfeller gibi büyük işadamlarının sistemi, vergi yükü getirmesi, pahalı bürokratik işlemlere yol açması gibi nedenlerle eleştirmeleri üzerine yeni bir birleşme çeşidi olan holdingler ortaya çıkmıştır

Hedging
Vadeli piyasa işlemlerinde fiyat değişikliklerinden zarara uğramamak için alıcının veya satıcının hedging yapması mümkündür Bir bankanın müşterisine (1 dolar = 2,5 mark) hesabıyla bir ay vadeli dolar satışı yaptığını göz önüne getirelim Sattığı doların miktarı 1 milyondur Fiyat, satış anındaki kurdur; ancak dolarları bir ay sonra teslim edecektir Vade tarihine değin dolar kuru 2,7 marka yükselirse, banka 200 bin mark zarara uğrayacaktır

Bankalar, genellikle açık pozisyon riski altına girmezler Müşterisine bir ay vadeli dolar satan banka, simultane, yani aynı anda yaptığı ikinci bir vadeli operasyonla 1 milyon dolar satın alır Vade tarihinde dolar 2,7 marka yükselmiş olursa, birinci operasyondan uğrayacağı zararı ikincisinin kârı kapatır

Makro Ekonomi
Makro ekonomiyle, geniş boyutlu ekonomi vurgulanır Ekonominin bir bütün olarak işleyişiyle ilgilidir Makro ekonomi, toplam büyüklüklerin çözümlemesi ile ilgilenir ve ulusal gelir, toplam talep ve arz, fiyat değişim oranı, büyüme, işsizlik ve parayla beraber ekonominin tümü üzerinde incelemeler yapar, ekonomik yaşamın devri akışına ilişkin sorularla uğraşır

Ayrıca, toplam kaynakların kullanılış derecesini belirleyen öğeler, bu kullanım derecesinin zaman içinde değişme nedenleri, belirli bir dönemde ulusal gelirin hangi düzeyde belirleneceği, çalışmak isteyen herkesin iş bulup bulamayacağı, toplam tüketim ve toplam yatırım harcamalarının hangi öğelerin etkisi altında belirleneceği, fiyatlar genel düzeyinin ne olacağı, ödemeler dengesi güçlükleri, ekonomik büyüme oranı, ekonomik durgunluk, gelir ve zenginliğin dağılımı gibi sorun ve sorulara yanıt aramaktadır

Ulusal gelirle istihdam ilişkisi, bu global değerin uzun süreli reel akımını dile getiren ekonomik büyüme ve bu hareketi oluşturan makro değişkenlerin tam kullanımıyla gönenç kayıplarının önlenmesi, ekonomi biliminin makro bölümünde çözümlenmektedir

Makro ekonominin en önemli özelliği, bir araya getirilmiş-kümeleşmiş büyüklükleri konu almasıdır Makro ekonominin kendisine konu yaptığı miktarlar heterojendir ve çeşitli mal ve hizmetler para değerleri üzerinden toplanmak yoluyla global değerlere varılmaktadır Makro ekonomi, toplam harcama ve toplam yatırım dengesiyle, genel ekonomik dengeyi ele aldığı için bütünsel bir denge kuramı sayılmaktadır

Mikro Ekonomi
Mikro ekonomiyle dar boyutlu ekonomi vurgulanır Mikro ekonomi kuramı; klasik ekonomistlerin geliştirdikleri bir yöntem olup, hane halkı ve firmalar gibi ayrı ayrı ekonomik birimlerin davranışlarındaki ayrıntılar üzerinde durur ve neler üretileceği, üretimin nasıl yapılacağı, kimler için üretim yapılacağı, maliyetler, işgücü, etkinlik ve bölüşüm konuları ile belirli piyasalardaki fiyatların oluşumu üzerinde durmaktadır

Bir başka deyişle mikro ekonomi, bireylerin ve iyi tanımlanmış birey gruplarının ekonomik etkinliklerini inceler Mikro ekonominin kendisine konu yaptığı miktarlar homojendir Ayrıca mikro ekonomi, firma ve tüketici dengeleriyle, denge fiyatını incelediği için kısmi bir denge kuramıdır

Oligopol
Ekonomide aynı ya da benzer malların, az sayıda firma tarafından üretildiği piyasa durumu Tam rekabet ve monopol piyasa arasında bulunur Temel özelliği, firmaların kararlarının birbirine bağlılığının yüksek olmasıdır

Her firma, fiyatlarda oluşan değişikliğin diğer firmalar üzerinde yaratacağı etkiyi hesaplamak zorundadır Oligopol durumunda bir firmanın satabileceği miktar, yalnızca malın fiyatına değil, diğer firmaların fiyatlarına da bağlıdır Oligopol piyasalarda rekabet kendisini, reklam ve ürün farklılaştırması gibi fiyatdışı alanlarda gösterir

Oligopol piyasada büyük ölçüde söz konusu olan risk ve belirsizliğin en aza indirilmesi yanında, karların yükseltilmesi amacıyla firmalar arasında genellikle gizli ya da açık anlaşmalar yapılır Bu tip anlaşmaların en yaygın olanı fiyat rekabetini önlemek amacıyla yapılan anlaşmalardır

Arbitraj
Menkul Kıymetler, kıymetli madenler, para, kıymetli evrak gibi değerlerin, iki piyasa arasındaki fiyat farklarından yararlanmak amacıyla fiyatların düşük olduğu yerlerden alınması, fiyatların yüksek olduğu yerlerde satılmasıdır Ancak, arbitraj denildiği zaman genellikle kambiyo arbitrajı anlaşılmaktadır

Kambiyo arbitrajı, çeşitli piyasalarda kote edilen dövizlerin kurları arasındaki farktan yararlanmak amacıyla yapılan alım-satım işlemidir Arbitraj işlemi, genellikle kısa süreli bir işlem olup, bir dövizin bir piyasadan alınması ile başka bir piyasada satılması arasında geçen zaman dönemi oldukça kısadır

Arbitraj işlemi, döviz borçlarının en az maliyetle ödenmesi, alacaklarının ise en fazla para ile tahsili olanağını sağlar Arbitraj işlemi ile sağlanan kâr, çoğunlukla oldukça küçüktür Bankalar bu tür işlemlere çok rağbet ettiklerinden, çeşitli piyasaların kurları, arbitraj işlemleri sonucu birbirine yaklaşmakta, aradaki fark, çoğunlukla ulaşım giderlerini karşılayacak düzeylere düşmektedir Bu bakımdan arbitraj işleminden önemli ölçüde kâr sağlanabilmesi, işlemin büyük ölçeklerde yapılmasına bağlıdır, ancak bu da arbitraj işleminin riskini artırır

Dolaysız (Vasıtasız) Arbitraj

İki piyasa arasında karşılıklı olarak ve kendi paraları üzerinden doğrudan doğruya yapılan arbitraj işlemine "dolaysız arbitraj" denir Bunu bir örnekle açıklayalım 1 İngiliz Sterlininin (Pound) ABD Doları karşısındaki kuru New Yorkta, 1,8000 ABD Doları, Londrada ise 1,8001 ABD Dolarıdır Bu durumda İngiliz Sterlininin ABD Doları karşısındaki fiyatı Londrada, New Yorktakinden daha yüksektir Bunun sonucu olarak, New Yorkta dolar satarak sterlin almak ve Londrada sterlin satarak dolar almak kârlı bir iştir

New Yorkta sterlin satın alınması bu piyasada dolara karşı sterlinin fiyatını artıracaktır Londrada ise, aksi yönde gelişme olarak, sterlinin dolar karşısındaki fiyatı düşecektir Bu süre, her iki yerde, iki dövizin fiyatı (kuru) eşitlenene kadar sürecektir İki farklı yerde dövizlerin alım ve satım işlemi esas olarak "düşük al-yüksek sat" ilkesine dayanmaktadır

Dolaylı (Vasıtalı) Arbitraj

Dolaysız arbitrajda iki olan ülke ve para sayısı dolaylı arbitrajda en az üçe yükselir Aynı paranın, değişik yabancı piyasalardaki kurlarının birbirlerinden farklı olmasından yararlanılarak, başka bir piyasadan alınıp diğer bir piyasada satılmasıdır

Örneğin, Amsterdamda İsviçre Frangının şorin cinsinden fiyatı New Yorkta dolar olarak ifade edilmiş olan fiyatından yüksekse New Yorkta dolar ile İsviçre Frangı satın almak ve Amsterdamda İsviçre Frangı satarak şorin almak, daha sonra da şorini satarak dolar almak kârlı olacaktır

Mekan Arbitrajı

Burada, farklı piyasalarda aynı zamanda mevcut kur farkları arasındaki farklardan yararlanmak amacıyla arbitraj yapılması söz konusudur Yukarıda dolaysız ve dolaylı arbitraja ilişkin olarak verilen örnekler böyledir

Zaman Arbitrajı

Burada, farklı vadeler için olası marjlar arasındaki farklılıklardan yararlanmak amacıyla arbitraj yapılması söz konusudur

Faiz Arbitrajı

Farklı paraların kısa süreli yatırımlarının gelirleri arasındaki farklılıklardan yararlanmak amacıyla yapılan arbitraj işlemidir Bu tür arbitraj da Covered ve Uncovered (spekülatif) olmak üzere ikiye ayrılır Serbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu bir dünyada faiz oranları, teorik olarak bütün dünyada birbirine eşitlenir Ancak böylesi bir dünya varsayımsal olduğundan, bir paranın faiz oranı, başka bir paranın faiz oranından yüksek olabilir Böylece, parasını daha yüksek faiz oranına sahip paraya yatırmak isteyenler arbitraj işlemine başvuracaklardır

Kambiyo kontrol rejiminin uygulandığı ülkelerde arbitraj işlemleri kontrol rejiminin sıklığına koşut olarak ya yapılamaz ya da çok kısıtlı bir şekilde yapılır Ülkemizde bankalar, kendilerine döviz pozisyonu tutma yetkisinin tanınması ile birlikte arbitraj yapma olanağına sahip olmuşlardır Bankalarımız arbitraj işlemlerini ya kendileri için ya da müşterilerinin dış ticaret işlemleri için gereksinme duydukları döviz türünü sağlamak

Deflasyon
Açık ya da baskı altında tutulan enflasyon durumlarında, paranın satın alma gücünü stabilize etmek ya da yükseltmek için uygulanan ekonomik ve mali tedbirlere verilen addır

Kredi deflasyonunda reeskont oranının yükseltilmesi, mevduat zorunlu karşılıklarının yükseltilmesi, kredi kontenjanlarının düşürülmesi ve açık piyasa işlemlerinin yapıldığı ülkelerde merkez bankasının portföyünde bulunan kıymetli evrakın piyasaya sürülmesi yoluyla krediyi daraltıcı bir politika izlenmelidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.