|
|||||||
![]() |
|
|
Konu Araçları |
| çalışma, medeniyetler, olacak, tarihi, uzun |
Medeniyetler Tarihi (Uzun Bir Çalışma Olacak) |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Medeniyetler Tarihi (Uzun Bir Çalışma Olacak)Türk ve Dünya medeniyetlerinden örneklerin yer alacağı uzun ve geniş bir çalışma olacak İlk bölümde M Ö yer alan medeniyetler ikinci bölüme de M S yer alan medeniyetler yer alacak Umarım özellikle öğrencilere yararlı olur![]() Kolay gelsin, esen kalın ![]() Mezopotamya Güneydoğu Anadolu'dan başlayarak, Basra Körfezi'ne kadar uzanan, Dicle ve Fırat Nehirleri arasındaki bölgeye Mezopotamya denir ![]() Mezopotamya, verimli topraklara sahip olması, iklim şartlarının uygun olması gibi nedenlerden dolayı, sık sık istila ve göçlere sahne olmuş, insanlar arasındaki kültür etkileşimi fazla olduğundan medeniyet bu bölgede gelişmiştir ![]() Sümerler ![]() Birbirinden bağımsız, "site" denilen şehir devletleri halinde yaşadılar En önemli şehirleri, Ur, Uruk, Lagaş'tır Bu şehir devletleri, "ensi" veya "patesi" denilen rahip-krallar tarafından yönetiliyordu![]() Çok tanrılı inanca sahip Sümerlerin, tapınaklarına ziggurat denirdi Mezopotamya'da evler ve tapınaklar, taş az olduğundan kerpiç ve tuğladan yapılmıştır Hem bu özelliğinden, hem de sık sık istilalara uğradığından bu yapılar, günümüze kadar ulaşmamıştır Günümüz uygarlığının temeli olan yazıyı (çivi yazısı), ilk kez Sümerler bulmuştur (M Ö 3500) Tarihte ilk yazılı hukuk kuralları da Sümerler tarafından oluşturulmuştur Bu özellikleri ile Sümerlere, dünyadaki ilk hukuk devleti diyebiliriz Lagaş Kralı tarafından oluşturulan ilk yazılı kanunlar, "fidye ve bedel" sistemine dayanıyordu![]() Sümerlerin en önemli edebiyat eserleri; Gılgamış Destanı, Yaradılış Destanı ve Tufan Hikayesi'dir Sümerler aynı zamanda matematik ve geometrinin de temellerini atmışlardır Dört işlemi bulmuşlar, dairenin alanını hesaplamışlar, çarpma ve bölme cetvelleri hazırlamışlardır![]() Sümerler, astronomide de gelişmişlerdir Burçları bulmuşlar, bir ayı 30, bir yılı 360 gün olarak hesaplamışlardır İlk kez Aay yılı hesabına dayanan takvimi, Sümerler bulmuşlardır![]() Örf, adet, gelenek ve dil yapılarına, kullandıkları aletlere bakılarak, Sümerlerin, Mezopotamya'ya Orta Asya'dan geldikleri, Türk olabilecekleri tahmin edilmektedir Akkadlar tarafından yıkılmışlardır![]() Akadlar ![]() Arap Yarımadası'ndan Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir İlk sürekli ve düzenli orduları kurmuşlardır Bu sayede, kısa zamanda Mezopotamya'nın tamamına sahip olmuşlardır Tarihte bilinen ilk büyük imparatorluğu kurdular Kurucuları Sargon, başkentleri Agade'dir Tapınaklarına da Agade denilirdi En önemli mimari eserleri Zafer Anıtı'dır![]() Elamlılar Elam, Güneydoğu Mezopotamya'ya verilen addır Başkentleri Sus'tur Bilim ve teknikte ileri olmamalarına rağmen, güzel sanatlar ve süsleme alanında gelişmişlerdir![]() Babilliler ![]() İlk mutlak krallık anlayışı, Babil'de ortaya çıkmıştır Ünlü kralları Hammurabi, ilk anayasa olarak bilinen "Hammurabi Kanunları" nı oluşturdu Bu kanunlar, Sami geleneklerinden ve Urukagine Kanunları'ndan yararlanılarak hazırlanmıştır "Babil Kulesi" ve "Babil'in Asma Bahçeleri" en önemli eserleridir![]() Asurlular Yukarı Mezopotamya'da (Güneydoğu Anadolu) kurulmuşlar, Toroslar ve Kapadokya'ya kadar yayılmışlardır Anadolu'da ticaret kolonileri kurdular Çivi yazısını Anadolu'ya öğreterek, Anadolu'da tarih devirlerini başlattılar Tüm çivi yazılı eserleri, başkentleri Ninova'da toplayarak, ilk kütüphanecilik ve arşivcilik faaliyetini başlattılar![]() Bu Bölgede Medeniyet Kurmuş Milletlerin Kalıntıları ![]() |
|
Medeniyetler Tarihi (Uzun Bir Çalışma Olacak) |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Medeniyetler Tarihi (Uzun Bir Çalışma Olacak)Maya Takvimi ![]() Güney Amerika'da, dördüncü binyılın sonlarına doğru bir uygarlıkta daha güçlü bir gelişimin gerçekleştiğine dair kanıtlar vardır Bizim takvimimizle M Ö 12 Ağustos 3114'de Maya takvimi ortaya çıkmıştır Mayalar, bizim bugün kullandığımız Gregorian takviminden daha doğru olan bir tarihlendirme sistemini bulmuş sıradışı insanlardır![]() Dünya, güneş etrafındaki dönüşünü tam sayıda günde tamamlamaz Çoğu okul öğrencisinin bildiği gibi yılda 365 gün vardır Ama tam olarak değil Doğrusunu söylemek gerekirse, her dört yılda bir, bir gün eklememizi gerektirecek şekilde tam olarak 365 25 gündür Bu, onaltıncı yüzyılın sonlarına kadar batı Avrupa'da kullanılan orijinal Julian takviminin temelidir Ancak yeterince doğru değildir![]() Aslında bir yıl 365 25 günden onbir dakika ve birkaç saniye daha kısadır Bu yüzden de zaman içinde takvimle mevsimler arasında bir ayırım ortaya çıkmaktadır 1582 yılında takvimi aydönümüyle aynı konuma getirmek için Papa 13 Gregory, fazladan on günü bulunan bir takvim bastırdı Julian takvimini yeniden düzenleyerek bir yüzyıl kapayan ve 400'e bölünemeyen yıllar sıradan yıllar olacak ve artık yıllar sayılmayacaktı Bu Gregorian sistemine göre 1600 ve 2000 (400'e bölünebilen) yıllar artık yıllarken, 1700, 1800 ve 1900 böyle değildir Bugün bu sistemi kullanmaktayız![]() Maya sistemi karmaşıktır Tzolkin denen 260 günlük bir temele dayanır ve belirsiz bir 365 gündür Takvimlerini aydönümüne uydurmak için kullandıkları yöntemi anlatmak için yeterince yerimiz yok Diğer kültürlerde olduğu gibi sistemleri güneşin hareketini temel almaktadır ama Venüs gezegeninin dairesel devrini kullanarak hesaplamalar yapmaktadırlar Örneğin bir Baktun, 144,000 gündür Onüç Baktun, tam bir çağ dönümüdür Şu an içinde bulunduğumuz Baktım, 22 Aralık 2012'de tamamlanacak 5000 yıllık bir süreçte, Maya takvimi Gregorian takviminden daha doğrudur![]() ![]() M S 100 yıllarına kadar Maya bilinen bir uygarlık olmamasına karşın, takvimlerini M Ö 3114'de başlatmışlardır Mayalar, M S 600 ile 800 yılları arasında Altın Çağ'larını yaşamış, sonra da şehirlerini bırakarak ortaya çıktıkları gibi gizemli bir şekilde kaybolmuşlardır Tıpkı Mısırlılar gibi Mayalar da piramitler, dev heykeller inşa etmiş ve tam bir yazı sistemi geliştirmişlerdir![]() ![]() Ne var ki, Maya takviminin başlangıç tarihinin de bizimki gibi önemli bir olaya dayandığı bellidir M Ö 12 Ağustos 3114'de Mayalar için bu kadar özel ne olmuştu ki?![]() Bunu asla kesin olarak bilemeyeceğiz Aztekler'i ve diğer Kızılderililer'i Hıristiyanlık dinine çevirme hevesine kapılmış olan İspanyollar, bütün yazılı bilgileri yokettiler Yucatân Piskoposu Diego de Landa, şöyle demektedir: "Bu karakterlerle yazılmış çok sayıda kitap bulduk ama batıl inanç ve yalanlardan başka bir şey içermedikleri için hepsini yaktık "![]() Neyse ki anıtların üzerine büyük karakterlerle kazıdıkları bazı yazılar kaldı ve dilimize çevrildiğinde Maya takvimi, sayı sistemleri, mitleri ve tarihleri hakkında biraz bilgi edindik ![]() ![]() Mayalar, takvimleri icat etmeleriyle tanınmalarının yanında, eski bir Meso-Amerikan uygarlığı olan Olmekler'den yola çıktıklarına dair bazı kanıtlar vardır Bu insanlar hakkında fazla bilgi yoktur ama uygarlıklarının başlangıç tarihinin M Ö 1500 yılları olduğu sanılmaktadır; takvimin başladığı M Ö 3114'den hâlâ biraz yakında İleride yapılacak başka arkeolojik araştırmalar yeni cevaplar bulabilir Ancak Ölmekler hakkında asıl ilginç nokta, heykelleridir Biri beyaz, diğeri siyahi olan iki ırka ayrılmaktadırlar Bu durum, bu insanların kökeninin Amerikalı değil, Atlantik Okyanusu'nun diğer yanından gelen insanlar olduğunu göstermektedir![]() ![]() Kolomb'dan önce Avrasya ve Amerika kültürleri arasında bir bağ olduğu fikri yeni değildir Kıtalar arasındaki fikirler, dil ve mimari arasında benzerlikler vardır Thor Heyerdahl'ın 1970'lerde yayınladığı Ra II'de anlattıklarına göre antik Mısırlılar sazdan yapılmış tekneleriyle Atlantik'i aşmışlardır Bu teknelerin tarzı ve yapıları, Peru'daki Titicaca Gölü'nde bulunanlarla büyük bir benzerlik göstermektedir Diğer bazıları ise ünlü gezgin ve denizcilerin Atlantik'i ilk aşan insanlar olduğu fikrinde ısrar etmektedirler![]() ![]() |
|
Medeniyetler Tarihi (Uzun Bir Çalışma Olacak) |
|
|
#3 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Medeniyetler Tarihi (Uzun Bir Çalışma Olacak)İasos ![]() Kalıntılar, Milas'a 18 kilometre uzaklıkta yer alan Kıyıkışlacık Köyü'nde bulunmaktadır 1929 yılında Asın Kuren adıyla kurulan köyün adı 1960'lı yıllarda Kıyıkışlacık olarak değiştirilmiştir Yaklaşık 2000 kişinin yaşadığı köyün en büyük geçim kaynağı balıkçılık ve zeytinciliktir![]() ![]() ![]() Güllük Körfezi'nin kenarında yer alan köy, karşı sahildeki komşularının aksine sakin bir yerleşim yeri Mitolojiye göre, İasos, Mandalya Körfezi'nde Güllük'ün karşısında Kıyıkışlacık Köyü'nde bir yarımada üzerinde Yunanistan'dan gelen Argoslu Kolonistler tarafından kurulmuştur Sonraki dönemlerde Milet'ten gelen göçmenler gelip buraya yerleşmişlerdir Kentin tarihi, MÖ 3 binin sonuna kadar uzanmaktadır![]() Batı Anadolu kıyılarındaki en başarılı arkeolojik çalışmalardan biri olan Iasos araştırmaları Charles Texier ile başlamış, Profesör Doro Levi'nin ardından Profesör Clelia Laviosa tarafından sürdürülmüştür İtalyan kazı ekibinin başkanlığını günümüzde Profesör Fede Berti yapmaktadır![]() Dış Surlar İlk çağ kentinin biraz dışından başlayan ve yaklaşık 1,5 kilometre devam eden surlar, tamamlanamamış bir ön savunma düzenine aittir ![]() Bouleuterion Agoranın güneyinde dikdörtgen biçiminde bir yapıdır Yapımı, İasos'un Miletlilerin kontrolü olduğu dönem olan MS 1 yüzyıla dayanmaktadır Birisi binanın kuzey tarafında, diğeri de binanın ön duvarında bulunan iki girişle toplantı odasına ulaşılabilmektedir Bu bölümden dar bir geçit kullanılarak Agora stoasının doğusunda bulunan arşive ulaşılmaktadır Binanın Roma döneminden kalan son hali Milet Bouleuterionu'na benzemektedir Günümüzde bina duvarının kalıntıları, oturma bölümünün bazı parçaları ve kapalı koridor görülebilmektedir![]() Tiyatro ![]() ![]() Çevresi büyük boy taşlarla harçsız olarak yapılan tiyatro çok eğimli bir bölüm üzerine yapılmıştır Yirmi bir sıra olan merdivenler hepsi beyaz mermerden yapılmıştır ve epeyce sağlam olarak günümüze kadar ulaşmıştır![]() Balık Pazarı İlk kazı çalışmaları sırasında kentin biraz dışında yer alan bu yapının, eski dönemde balık ticareti için yapılan bir Pazar olduğu düşünülmüştü Ancak daha sonra ele geçirilen bulgularla buranın Roma döneminden kalma bir anıt mezar olduğu anlaşıldı Ancak belki daha romantik geldiğinden dolayı hala bu adla anılmaktadır Son dönemlere kadar kazı deposu olarak ta kullanılan yapı, burada kazı yapan İtalyan heyetinin desteği ile bir açık hava müzesine dönüştürüldü Bir bekçi bulunamadığından dolayı çoğu zaman kapalı olan yapı köyün girişinde, kalıntılardan uzak olmasına rağmen önemli ilgi alanlarından birisi![]() YUNUSLU ÇOCUK Tarihçi George Bean'in ''Karia'' adlı kitabında yazdığı; ''Büyük İskender'in ilgisini çeken bir başka İasoslu da, yunus tarafından sevilmek gibi bir şansa sahip olan erkek çocuktu'' satırları, İasos halkının denizle ve balıkçılıkla nasıl bütünleştiğini daha iyi anlatıyor Hem yerli hem yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken ''Yunuslu Çocuk'' öyküsü, İasos'ta asırlardır dilden dile, kulaktan kulağa aktarılıyor![]() ![]() ![]() Olay, İasos'ta ki erkek çocukların gimnazyumda çalıştıktan sonra denizde yıkanmaları geleneğinin sürdüğü günlerde yaşanıyor Çocuklar denizde yıkanırlarken, kıyıya yaklaşan bir yunus çocuklardan birini sırtına alıyor Çocukla birlikte açıklara giden yunus, bir süre sonra çocuğu yeniden kıyıya bırakıyor Bunu duyan İskender, çocuğu Babil'e getirtiyor ve deniz tanrısı Poseidon'un rahibi yapıyor![]() ![]() ![]() Bununla ilgili anlatılan bir efsanede şöyledir: Bir yunus balığı, annesinin kucağında dolaşan Hermiyas'ı denize çağırır Çocukta bu çağrıya uyarak denize atlar Denize açılan bütün balıkçılar annesine Hermiyas'ı gördüklerini söylerler, ancak kadın hala deniz kıyısında çocuğunu beklemektedir![]() ![]() ![]() |
|
Medeniyetler Tarihi (Uzun Bir Çalışma Olacak) |
|
|
#4 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Medeniyetler Tarihi (Uzun Bir Çalışma Olacak)Hititler ![]() Hititler'in Anadolu'ya göç tarihleri kesin olarak bilinmemektedir MÖ 2000 yıllarında Hint-Avrupa kavimlerinin doğuda Kafkasya üzerinden Anadolu'ya girdikleri en kabul gören tezlerdendir Tezlerden bir diğeri Çanakkale Boğazı'ndan, bir başkası ise, Karadeniz'den geldikleri varsayımıdır Yeni gelenler yerli Anadolu Hatti Beylikleri'ni egemenlikleri altına almışlar, kısmen politik ve askeri, bir dereceye kadar da ekonomik gücü ellerinde tutmuşlardır MÖ II bin başlarında, Yukarı Mezopotamya'daki Assur şehrinin zengin tüccarlarının Anadolu ile yoğun bir ticari ilişkiye girmiş olduklarını görüyoruz Orta Anadolu'nun geniş toprakları üzerinde kurulan küçük krallık veya beylikler, "Karum" adı verilen pazar yerleri ile son derece canlı birer ticaret merkezleriydiler![]() Koloni Çağı'nı izleyen Eski Hitit (M Ö 18 yy ) ve Büyük Hitit Krallığı dönemleri sonunda, takriben 1200 yıllarında batıdan gelen ve Deniz Kavimleri diye adlandırılan toplulukların istilası ile Hitit İmparatorluğu son bulmuş ve Hititler yaşamlarına şehir beylikleri halinde devam etmişlerdir Başkentleri: Hattuşa Anadolu'da ilk kez organize devlet kuran Hititleri'in başkenti olan Boğazköy (Hattuşa), dağlık-engebeli bir arazi kurulmuş olup Çorum,a uzaklığı 82 km'dir Boğazköy'ün gerçek tarihi M Ö 1900'den az sonra başlar Geç Hitit ve Asur belgelerinden öğrendiğimize göre Boğazköy; Hattuştu ve Pijusti adlı krallarla son bulan bir hanedanlığın merkezi idi M Ö 19 ve 18 yy 'da Hitit öncesideki dönemde Boğazköy'de, Hattiler ve Asurlu tüccarlar da konaklamaktaydılar![]() Şehirde Asurlu tüccarların ticaret yaptıkları "karum" denilen bir pazar yeri bulunmaktaydı Boğazköy, M Ö 1200 yıllarına kadar Hititler'in başkenti olma özelliğini korumuştur İlk Hitit kralı olarak Hattuşa'lı anlamına gelen Hattuşili'yi görüyoruz Kentin asıl merkezini büyük kale teşkil eder Büyük kalenin kuzeybatı yamacında Hitit İmparatorluk dönemine ait özel evler ile Büyük Mabed'in yer aldığı "aşağı şehir" bulunmaktadır![]() Şehrin güney kısmını teşkil eden "yukarı şehir"; M Ö 13 yy kralları tarafından yapılmış sandık şeklindeki surlarla çevrilmiştir Bu surda Kral Kapısı, Potern, Sfenskli Kapı, Aslanlı Kapı yer almaktadır Yukarı şehir içinde Yenice kale ve Sarıkale tahkim edilmiş olarak yapılmıştır Hitit Krallığı; M Ö 1200'deki Deniz Kavmi Göçleri sonunda Trak asıllı kavimlerin baskıları sonucu yıkılmış olup, dolayısıyla Boğazköy de başkent olma özelliğini kaybetmiştir M Ö 750 yılında Friklerin yerleşimine sahne olmuştur![]() Hellenistik çağda ise Boğazköy; büyükçe bir yerleşim alanı olmaktan öte gidememiştir Bizans çağında da iskan edildikten sonra Boğazköy'e 18 yy 'da bugünkü sakinleri yerleşmiştir Antik Hattuşa harabeleri ile Yazılıkaya Açık Hava Mabedi birer açık hava müzesi olarak önem taşımakta olup, ayrıca; Milli Park projesi kapsamına alınmış ve Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilmiştir COĞRAFYA Küçük Asya'ya İ Ö 2 binyılın başlarında gelen Hititler egemenliklerini İ Ö 13 yüzyıl sonlarına kadar sürdürdü Bu uygarlığa ait kalıntılar Anadolu'nun büyük bir kesimine yayılmış olmakla birlikte, günümüzde özellikle dikkat çekenler Boğazkale, Yazılıkaya, Alacahöyük ve Ortaköy gibi Hitit merkezleri![]() Konya'nın Halkapınar ilçesine bağlı Aydınkent köyü yakınında İvriz Kaya Kabartması, Kayseri'nin Develi ilçesine bağlı Gümüşören köyündeki Fraktin Anıtı gibi Hatti kalıntılarının yanı sıra Gaziantep'in İslahiye ilçesindeki Zincirli Höyük, Karkamış, Adana'nın Kadirli ilçesindeki Karatepe gibi geç Hitit beyliklerine ait kalıntılar da görülmeye değer Hitit kazılarındaki buluntuların büyük bir kısmının sergilendiği Ankara Anadolu medeniyetleri Müzesi, Hititlerin izini sürenlerin ilk durağı KÖKENLERİ İndo-German kökenli Hititlerin tarih sahnesine çıkıp İsa'nın doğumundan 20 yüzyıl önce KüçükAsya topraklarında yaptığı işlerde, İsa'nın doğumunda 20 yüzyıl sonrasının insanları bizler için de ibret alınacak çok şey bulunur Çünkü Hititolog Albrecht Götze'nin dediği gibi "Avrupalı ulusların kültür dünyasında görünmeleri Hititlerle başlar; bu da onların ilginçliğini daha da arttırmaktadır" Hititler kuzeydoğudan mı gelmişlerdi, yoksa kuzeybatıdan mı?Bunu henüz kesinlikle öğrenemediğimiz gibi, geldikleri zaman asıl adlarının da ne olduğunu bilmiyoruz Kuşkusuz birkaç bin kişiden fazla değildiler, fakat buranın yerli halkı Proto-Hatti'lerden daha gelişmiş ve daha becerikli oldukları hemen anlaşılıyor Meydana çıktıkları andan itibaren siyasal yönetim ile askeri güç arasında çok ender dengesizlikleri var Başka bir deyişle, öylesine güç kazanıyorlar ki, yayılmalarına karşı çıkmayı kimse göze alamıyor Ayrıca siyasal açıdan büyük yetenek sahibi oldukları besbelli Öyle ki, çiğneyip geçtikleri ulusları köle yapmıyorlar, aksine onları bir sadakat ilişkisi içinde eritmeyi başarıyorlar ANADOLU'NUN DİLİ Hattuşa'da bulunan belgeler, Anadolu'da aynı dönemde (İ Ö 2 bin yılda) Hint-Avrupa dillerinin en eskisi Hititçeden başka, yine aynı dil grubuna ait Luvi ve Pala dillerinin, ayrıca Hurrice, Hattice ve Akadca'nın yazı dili olarak kullanıldığını gösterir Hepsi de çiviyazısıyla yazılan bu dillerde her işaret bir heceyi simgeler Hititlerin kullandığı bir başka yazı da Luvi dilinde yazılan ve hiyeroglif denen resim yazısıydı![]() Mısır hiyerogliflerinden tamamen farklı olan bu biçimde heceler hatta kelimeler tek bir işaretle temsil edilebiliyordu Hiyeroglif daha çok mühürlerde ve kaya anıtları gibi büyük yazıtlarda tercih edilirdi ve büyük olasılıkla daha büyük kesim için anlaşılabilir nitelikteydi Hititlerde okuryazarlığın yalnızca küçük bir gruba ait beceri olduğu kabul edilir Çiviyazısını kralların bile okuyamadıkları, aldıkları mektupların sonunda yer alan ve yazıcıya hitap ettiği anlaşılan "sesli oku" ibaresinden anlaşılır BİN TANRILAR TOPRAĞI Antikçağın pek çok toplumunda olduğu gibi Hiitlerin de çok tanrılı inanç sistemleri vardı Yendikleri komşularının tanrılarını kızdırıp, gazaba uğramaktansa, armağan ve dualarlaonlara saygılarını dile getirip panteonlarına, yani kendi tanrıları arasına almayı gelenek haline getirmişlerdi Bu da zamanla yabancı inançların Hitit dininde etkinlik kazanmasına sebep oldu Hitit inancında, özellikle komşu Mitanni ülkesi halkı Hurrilerin etkisi önemli boyutlardaydı Hatta bir dönem kendi tanrılarını bile Hurrice adlarla andılar![]() Her şehrin bir baştanrısı, her kralın bir koruyucu tanrısı vardı Ülkenin en büyük iki tanrısı Göklerin Fırtına Tanrısı Teşup ile Güneş Tanrıçası Hepat'dı Bunlar bölgelere göre değişik isim alıyorlardıysa da, aynı tanrı-tanrıça esasına dayanan bir inanç tüm ülkede geçerliydi Devletin en üst düzey yöneticisi, askeri önder ve yüksek yargıç olan Hitit kralları, aynı zamanda Fırtına Tanrısı'nın yeryüzündeki temsilcisi sayılır, öldüklerinde de tanrı katına yükselir KADEŞ SAVAŞI Mısır'ın üstünlüğünü yeniden kurmakta olağanüstü atılımlara girişen II Ramses ve eskiçağın bu en güçlü hükümdarının karşısına dikilmesi gereken de Muvattalis'ti Yalnızca piyadelerin savaştığı dönemler, İ Ö 2000 binyılın ortalarında kalmıştı, çünkü artık savaş arabaları kullanılıyordu![]() Mısırlıların hafif ve sürücü dışında yalnızca bir savaşçının binebileceği arabalarına karşı, Hititlerin daha ağır ve sürücü dışında iki savaşçı taşıyabilen arabaları vardı Bu arabalar, Mısırkılarınkinden daha ağır olmakla beraber, üzerindeki savaşçı sayısı açısından orduya üstünlük sağlıyordu Mısır kaynaklarına göre Kadeş savaşına giden Hitit ordusunda 3 bin 500 araba, ve 17 bin yaya asker bulunuyordu KRONOLOJİ Kralların egemenlik sürelerini gösteren tarihler Dr Sidney Smith ve Prof Albrecht Götze'nin çalışmalarından alınmıştır Kesin yılların eksik olduğu yerlerde, ortalama insan ömrüne göre yapılmış boşlukları zaman bakımından ihya edilmesi çalışmaları Dr O R Gurney'e aittir Dr Gurney 1590 ve 1335 tarihlerini her bakımdan güvenilir sağlam yıllar saymaktadır Öteki tarihlerin hepsi, yaklaşık olarak doğru kabul edilmektedir Teşup: Boğa, Hititlerin en büyük tanrısı Teşup'un kutsal hayvanı ve simgesiydi Boğazköy'de bulunan, sunu kabı formundaki bir çift boğanın koşum kayışlarıyla betimlenmesi, Fırtına Tanrısı'nın arabasına koşulu olabileceklerini akla getiriyor
|
|
|
|