![]() |
Bitki Ve Bilim |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bitki Ve BilimBİTKİ VE BİLİM Bitkilerin Dünyası Temel maddelerin yeryüzündeki dengesini sağlayan en önemli faktör yeşil bitkilerdir ![]() Bitkilerin Dünyası Bitkilerin varlığı yeryüzündeki canlılığın devamı için vazgeçilmezdir ![]() ![]() ![]() ![]() Yeşil bitkilerin faaliyetleri sadece bunlarla sınırlı değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bitkilerin fotosentez yapabilmeleri için gerekli olan mekanizma, daha doğru bir anlatımla minyatür fabrika, bitkilerin yapraklarında bulunur ![]() ![]() ![]() Bütün bu mekanizmaların her birinin kendi içlerinde kompleks yapıları vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İleriki bölümlerde geniş bir şekilde ele alınacak olan bu yapılar detaya inilerek incelendiğinde, son derece kompleks bir tasarımın ortaya çıktığı görülecektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günümüzde bilimadamları böyle sistemler için "indirgenemez komplekslik" tanımını kullanmaktadırlar ![]() ![]() İndirgenemez komplekslik özelliği, bitkinin bütün sistemlerinde mevcuttur ![]() ![]() VE BİR BİTKİ DOĞUYOR Yeryüzündeki ekolojik dengenin ve canlılığın devamında son derece önemli bir role sahip olan bitkiler, bu önemle doğru orantılı olarak diğer canlılara kıyasla çok daha etkin üreme sistemlerine sahiptirler ![]() ![]() ![]() ANA BİTKİDEN AYRILMAYA BAŞLAYAN YENİ BİR HAYAT Bazı bitkiler cinsiyet ayrımı olmadan, tek bir cinsin belirli yollarla çoğalmasıyla soylarını devam ettirebilirler ![]() ![]() ![]() ![]() Bazı özel enzimlerin yardımıyla gerçekleşen bu üreme biçimi (tomurcuklanma veya parçalanma) pek çok bitkide görülebilir ![]() ![]() ![]() Bazı tür bitkilerde ise yapraklarından bir bölümünün toprağa düşmesi, yeni bir bitkinin yetişmesi için yeterli olmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu örnekleri de göz önüne alarak; bir bitkinin parça atarak ya da tomurcuklanarak büyümesi için temelde ne gereklidir? Düşünelim! Bitkilerin genetik yapısına bakıldığında bu sorunun cevabı kolaylıkla verilecektir ![]() Bitkilerin de, diğer canlılarda olduğu gibi, tüm yapısal özellikleri hücrelerindeki DNA'larda şifrelenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sistemle üreyen bitkilerin her parçasında aynı genetik bilginin olması son derece önemlidir, hatta bu zorunludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() EŞEYLİ ÜREYEN BİTKİLER Bitkinin çiçeğinde bulunan erkek ve dişi üreme organları vasıtasıyla gerçekleşen üreme şekli, eşeyli üreme olarak adlandırılır ![]() ![]() ![]() ![]() Çiçeklerin açmaya başladıkları dönemde ortaya çıkan polenler, bitkilerin erkek üreme hücreleridirler ![]() ![]() Her bitkinin polenlerini göndermek için ise kendine özgü bir yöntemi ya da kullandığı bir mekanizması vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Peki, özellikle bahar aylarında havada bu kadar çok çeşitte polen dolaşırken, nasıl olup da döllenmede hiç karışıklık çıkmaz? Polenler uzun yolculuklara ve değişen şartlara nasıl dayanıklılık gösterirler? POLENLERDEN TOHUMA DOĞRU ![]() ![]() ![]() Polenler ilk olarak çiçeklerin erkek üreme organlarında üretilirler ve oradan da çiçeğin dış bölümüne doğru ilerlerler ![]() ![]() ![]() Öncelikle polenin yapısına biraz göz atalım ![]() ![]() ![]() Polen bir tür kutuya benzetilebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görüldüğü gibi, bitkilerin devamlılığı için varlıkları zorunlu olan polenlerin korunmaları için çok detaylı tedbirler alınmıştır; polenler adeta özel olarak ambalajlanmışlardır ![]() ![]() ![]() Polenlerin, dölleyecekleri çiçeklere ulaşabilmeleri için genellikle iki farklı yol vardır: Döllenme işleminin ilk aşaması olan taşınma işlemi, polenlerin bir arının, bir kelebeğin ya da herhangi bir böceğin vücuduna yapışıp kendilerini taşıttırmaları veya rüzgarın akışına uygun olarak yol almaları şeklinde gerçekleşir ![]() ![]() RÜZGARA YELKEN AÇAN POLENLER Yeryüzündeki pek çok bitki, türünün devamını polenlerini rüzgar vasıtasıyla dağıtarak sağlar ![]() ![]() ![]() Bitkilerdeki aerodinamik yapı nedir? Nasıl bir etkisi vardır? Bu soruların cevaplarını verebilmek için öncelikle "aerodinamik yapı" tanımının açıklanması gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() AERODİNAMİK KOZALAKLAR Rüzgarla polenleşmeyi incelemelerine sebep olan sorulardan belki de en önemlisi, "nasıl olup da havada bu kadar çok çeşitte polen dolaşırken, bir bitki çeşidinin polenleri başka bir bitki türü tarafından tutulmamakta ve sadece kendi türünden diğer bitkilere ulaştırılmaktadır" sorusu olmuştur ![]() ![]() Oldukça uzun olan yaşam süreleri ve yüksek boylarıyla tanınan kozalaklı ağaçlarda, kozalaklar erkek ve dişi yapıları oluştururlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dişi kozalaklar, erkek kozalaklara göre daha büyüktürler ve tek olarak büyürler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan başka polenlerin kolaylıkla kozalağın içine girmesini sağlayan özel yardımcı yapılar da vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kozalaklardaki bu özel döllenme sisteminin nasıl işlediğinin bulunabilmesi için bir model kozalak hazırlanarak deney yapılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu hareketler sayesinde havada uçuşan polenler çoğunlukla hedeflerine ulaşmaktadırlar ![]() ![]() Çam ağaçlarının, polenlerin yakalanmasını hızlandıran daha başka özellikleri de vardır ![]() ![]() ![]() Bundan başka çam kozalağının etrafındaki yapraklar, hava akımının hızını azaltarak kozalak üzerine daha fazla polen düşmesine yardım ederler ![]() ![]() Tüm polenlerde olduğu gibi çam polenlerinin de türlere göre farklı biçimleri, büyüklükleri ve yoğunlukları vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bitkiler tarafından havaya rastgele atılan polenlerin kendi türdeşlerine ulaşabilmesi için alınan önlemler sadece bunlarla sınırlı değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bununla birlikte rüzgarla taşınan polenlerin önünde daha pek çok engel vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğal Sondajcılar Bitkilerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için fotosentez yapmaya, bu işlem için de topraktan alacakları suya ve minerallere ihtiyaçları vardır ![]() DOĞAL SONDAJCILAR: KÖKLER Bitkilerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için fotosentez yapmaya, bu işlem için de topraktan alacakları suya ve minerallere ihtiyaçları vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu işlemleri yaparken kökler hiçbir teçhizata gerek duymazlar ![]() ![]() ![]() ![]() BU SİSTEM NASIL İŞLER? Erişkin bir akçaağaç sıcak bir yaz gününün öğleden sonrasında her saat için, tek başına yaklaşık olarak 265 litre su kaybeder ![]() ![]() ![]() ![]() Toprağın derinliklerine dağılmış olan kökler, bitkinin ihtiyacı olan su ve mineralleri, gövde ve dallar vasıtasıyla yapraklara kadar ulaştırırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bitkinin bir şekilde yerine getirdiği bu işlem aslında son derece karmaşık bir işlemdir ![]() ![]() ![]() BİTKİ KÖKLERİNDEKİ BASINÇ SİSTEMİ Bitkiler, köklerindeki hücrelerin iç basınçları dış basınçlarından az olduğunda dışarıdan su alırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer suyun topraktaki yoğunluğu normalde olduğundan biraz daha yüksek olsaydı, dış basınç çok yüksek olacağından bitki sürekli su alacak ve bir süre sonra bitki bundan zarar görecekti ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bitki Ve Bilim |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bitki Ve Bilim![]() KÖKLERİN TOPRAKTAN İYONLARI ALMALARI Bitki kökünde yer alan hücreler, hücre içindeki reaksiyonlarda kullanmak için topraktaki belli iyonları seçerler ![]() ![]() ![]() Normal şartlar altında yüksek yoğunluktaki bir bölgeden, yoğunluğu daha az olan bölgeye doğru madde akışı gerçekleşir ![]() ![]() ![]() İyonların hücre zarından geçişinde iki faktör etkili olmaktadır ![]() ![]() ![]() Resimdeki minerallerin önümüze konulduğunu ve bunların içinden vücudumuz için gerekli olanlarını seçmemizin istendiğini düşünelim ![]() ![]() ![]() Bu iki faktörü sorular sorarak inceleyelim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KÖKLERİN SEÇİCİLİĞİ Doğada çeşitli şekillerde bulunduğunu bildiğimiz elementler, mineraller hakkındaki kimya bilgilerimizi tekrar gözden geçirelim ![]() Bu soruları çoğaltmak mümkündür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vücudumuzda toplam olarak yaklaşık üç kilo mineral vardır ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan vücudunda bulunan minerallerin aynısı toprakta da bulunur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bitkiler ihtiyaçları olan tüm mineral besinlerini topraktan alırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Basınç sisteminin tersine işleyen bir şekilde gerçekleşen bu pompalama işlemi oldukça zorlu bir iştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KARBON AZOT ÇEVRİMİ Bir bitkinin sağlıklı olarak yaşayabilmesi için nitrojen, potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, sülfür gibi ana elementlere ihtiyacı vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer elementler de sağlıklı gelişim için gereklidir ![]() ![]() ![]() Bu on üç gerekli minerale ek olarak bitkiler karbon, hidrojen ve oksijen gibi üç temel yapı taşına da ihtiyaç duyarlar ve bunları atmosferdeki karbondioksit, oksijen ve sudan alırlar ![]() ![]() Bu elementlerin yeteri kadar alınamaması ya da fazla alınması durumunda bitkide çeşitli eksiklikler ortaya çıkacaktır ![]() Örneğin nitrojen, topraktan fazla alınması durumunda yüksek ısıda kolay kırılmaya ve güçsüz büyümeye sebep olabilir, az alınması durumundaysa bitkilerde sararma, kırmızılıkların ve morlukların oluşması, az tomurcuklanma ve geç büyüme gibi sonuçlar doğurabilir ![]() ![]() ![]() ![]() Yapraklar ve Fotosentez Bitkiler besinlerini üretirken sadece topraktan faydalanmazlar ![]() ![]() Bitkiler besinlerini üretirken sadece topraktan faydalanmazlar ![]() ![]() ![]() ![]() YAPRAKLARIN GENEL YAPISI Hem genel yapı olarak, hem de mikrobiyolojik açıdan incelendiğinde yaprakların her yönüyle en fazla enerji üretimini sağlamak üzere planlanmış, çok detaylı ve kompleks sistemlere sahip oldukları görülecektir ![]() ![]() ![]() Öncelikle yaprakların dış yapılarını inceleyelim ![]() Yaprakların dış yüzeyleri geniştir ![]() ![]() Yaprağın yassı biçimiyse tüm hücrelerin dış ortama yakın olmasını sağlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yapraklardaki özel olarak "tasarlanmış" olan sistemler sadece bunlarla sınırlı değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yapraklar bitkilerin hem nükleer enerji üreten santralleri, hem besin üreten fabrikaları, hem de önemli reaksiyonları gerçekleştirdikleri laboratuvarlarıdır ![]() ![]() Yaprağın iç yapısının enine kesiti alınarak bakılacak olursa dört tabakalı bir yapı olduğu görülecektir ![]() ![]() Bu yapılardan ilki kloroplast içermeyen epidermis tabakasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tam aksine kuru ve sert iklimlerde ise küçük yapraklar bulunur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat su kaybının kontrol edilmesi için bu da tek başına yeterli değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yaprakların tek görevi fotosentez için ışığı hapsetmeye çalışmak değildir ![]() ![]() ![]() KUSURSUZ BİR TASARIM: GÖZENEKLER Yaprakların üzerindeki bu mikroskobik delikler ısı ve su transferi sağlamak ve fotosentez için gerekli olan CO2'i atmosferden temin etmekle görevlidirler ![]() ![]() ![]() ![]() Gözeneklerin ilgi çekici yönlerinden biri, yaprakların çoğunlukla alt kısımlarında yer almalarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yaprakların üst deri dokusu üzerinde çifter çifter yerleşmiş bulunan gözeneklerin biçimleri fasulyeye benzer ![]() ![]() ![]() ![]() Dış ortamın tüm etkileri göz önüne alınarak düzenlenmiş olan gözeneklerin yapısında çok ince detaylar vardır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bitki Ve Bilim |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bitki Ve Bilim![]() Bunu bir örnekle şöyle açıklayabiliriz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() FOTOSENTEZ Dünya, canlı yaşamına en uygun olacak şekilde, özel olarak tasarlanmış bir gezegendir ![]() ![]() Yaşamı oluşturan öğelerin devamlılığının sağlanabilmesi için de hem fiziksel şartların hem de bazı biyokimyasal dengelerin korunması gereklidir ![]() ![]() İşte bitkilerin bu organik maddeleri üretmek için gerçekleştirdikleri işlemlere, daha önce de belirttiğimiz gibi fotosentez denir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçekte bütün bu işlemleri yapan, bitkinin tamamı değildir, yaprakları da değildir, hatta bitki hücresinin tamamı da değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SIR DOLU BİR FABRİKA: KLOROPLAST Kloroplastta fotosentezi gerçekleştirmek üzere hazırlanmış thylakoidler, iç zar ve dış zar, stromalar, enzimler, ribozom, RNA ve DNA gibi oluşumlar vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlardan başka kloroplastlarda "stroma" adı verilen ve içinde DNA, RNA ve fotosentez için gerekli olan enzimleri barındıran bir de sıvı bulunur ![]() ![]() Fotosentezdeki başka bir önemli nokta da bütün bu işlemlerin çok kısa, hatta gözlemlenemeyecek kadar kısa bir süre içinde gerçekleşmesidir ![]() ![]() ![]() Bilim adamları kloroplastların içinde gerçekleşen fotosentez olayını uzun bir kimyasal reaksiyon zinciri olarak tanımlarlarken, işte bu hız nedeniyle fotosentez zincirinin bazı halkalarında neler olduğunu anlayamamakta ve olanları hayranlıkla izlemektedirler ![]() ![]() ![]() AYDINLIK EVRE Bitkilerin fotosentez işleminde kullanacakları tek enerji kaynağı olan güneş ışığı değişik renklerin birleşimidir ve bu renklerin enerji yükü birbirinden farklıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fotosentez işlemi bitkilerin yeşil görünmesine neden olan bu pigmentlerin güneş ışığını soğurmasından kaynaklanan hareketlenme ile başlar ![]() ![]() ![]() "Klorofiller, "klorofil-a" ve "klorofil-b" olarak ikiye ayrılırlar ![]() ![]() ![]() Yeşil bitkilerin tamamına yakını bir fotosistem ile tek aşamalı fotosentez gerçekleştirirken, bitkilerin %3'ünde fotosentezin iki aşamalı olmasını sağlayacak iki farklı fotosistem bölgesi bulunur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu aşamada bir dizi elektron değiş tokuşu gerçekleşir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ortaya çıkan protonlar thylakoid'in iç kısmına taşınarak hidrojen taşıyıcı molekül olan NADP (nikotinamid adenin dinükliotid fosfat) ile birleşirler ![]() ![]() ![]() ![]() Bir reaksiyonlar zinciri olarak özetlemeye çalıştığımız bu olaylar fotosentez işleminin sadece ilk yarısıdır ![]() ![]() ![]() KARANLIK EVRE Fotosentezin ikinci aşaması olan Karanlık Evre ya da Calvin Çevrimi olarak adlandırılan bu işlemler, kloroplastın "stroma" diye adlandırılan bölgelerinde gerçekleşir ![]() ![]() Burada kısaca özetlenen bu reaksiyon zincirini kaba hatlarıyla anlayabilmek bilim adamlarının yüzyıllarını almıştır ![]() ![]() ![]() Fotosentez reaksiyonları sırasında farklı özelliklere ve görevlere sahip enzimler ile diğer yapılar tam bir iş birliği içinde çalışırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca fotosentez işlemi ile, hayvanların ve insanların enerji tüketimleri arasında da önemli bir bağlantı vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Canlılar fotosentez sonucu oluşan besinleri yaşamsal faaliyetlerini sürdürmek için kullanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() FOTOSENTEZ İÇİN GEREKLİ OLAN HER ŞEY GİBİ GÜNEŞ IŞIĞI DA ÖZEL OLARAK AYARLANMIŞTIR Bu kimyasal fabrikada her şey olup biterken, işlemler sırasında kullanılacak enerjinin özellikleri de ayrıca tespit edilmiştir ![]() ![]() ![]() Bu hassas dengenin tam anlaşılabilmesi için güneş ışığının fotosentez işlemindeki fonksiyonlarını ve önemini şöyle bir soruyla inceleyelim: Güneş'in ışığı fotosentez için özel olarak mı ayarlanmıştır? Yoksa bitkiler, gelen ışık ne olursa olsun, bu ışığı değerlendirip ona göre fotosentez yapabilecek bir esnekliğe mi sahiptirler? Bitkiler hücrelerindeki klorofil maddelerinin ışık enerjisine karşı duyarlı olmaları sayesinde fotosentez yapabilirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Amerikalı astronom George Greenstein, The Symbiotic Universe adlı kitabında bu kusursuz uyum hakkında şunları yazmaktadır: Fotosentezi gerçekleştiren molekül, klorofildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu konuda örnek olarak televizyonu verebiliriz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() FOTOSENTEZİN SONUÇLARI Milimetrenin binde biri büyüklükte yani ancak elektron mikroskobuyla görülebilecek kadar küçük olan kloroplastlar sayesinde gerçekleştirilen fotosentezin sonuçları, yeryüzünde yaşayan tüm canlılar için çok önemlidir ![]() Canlılar havadaki karbondioksitin ve havanın ısısının sürekli olarak artmasına neden olurlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu artış dengelenmediği takdirde ekolojik dengelerde bozulma meydana gelebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeryüzünün ısısı da sürekli değişmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeryüzündeki canlı yaşamı için son derece hayati olan bu dengelerin devamlılığını sağlayan, bitkilerin yaptığı fotosentez işlemidir ![]() ![]() Atmosferdeki oksijen miktarının korunması için de başka bir doğal kaynak yoktur ![]() ![]() BİTKİLERDEKİ BESİNLER FOTOSENTEZ SONUCUNDA OLUŞUR Bu mükemmel sentezin hayati önem taşıyan bir diğer ürünü de canlıların besin kaynaklarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buraya kadar bahsedilen olayların yaprakta değil de herhangi bir yerde gerçekleştiğini varsayarak düşünsek acaba aklınızda nasıl bir yer şekillenirdi? Havadan alınan karbondioksit ve su ile besin üretmeye yarayan aletlerin bulunduğu, üstelik de o sırada dışarıya verilmek üzere oksijen üretebilecek teknik özelliklere sahip makinaların var olduğu, bu arada ısı dengesini de ayarlayacak sistemlerin yer aldığı çok fonksiyonlu bir fabrika mı aklınıza gelirdi? Avuç içi kadar bir büyüklüğe sahip bir yerin aklınıza gelmeyeceği kesindir ![]() ![]() ![]() Buraya kadar anlatılanlarda da görüldüğü gibi bitkilerin bütün fonksiyonları, asıl olarak canlılara fayda vermesi için nimet olarak yaratılmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Karpuzları düşünelim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir de bu meyvelerdeki yapıyı detaylı olarak inceleyelim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tohumların Dizaynı Gerek rüzgarlarla, gerekse diğer taşıyıcılarla çiçeklerin dişi organlarına ulaşan erkek polenler için artık yolculuklarının sonu gelmiştir ![]() ![]() Gerek rüzgarlarla, gerekse diğer taşıyıcılarla çiçeklerin dişi organlarına ulaşan erkek polenler için artık yolculuklarının sonu gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Çiçeklerin tam ortasında, meyve yapraklarından (karpellerden) oluşmuş tek ya da birkaç tane dişi organ bulunur ![]() ![]() Erkek organlardan gelen çiçek tozları, yüzeyi yapışkan bir sıvıyla kaplı olan tepeciğe konarlar, sonra boyuncuk kanalıyla dipteki yumurtalığa ulaşırlar ![]() ![]() ![]() Çiçek tozları, tepeciğin üstüne konduktan sonra büyümeye başlar ve her çiçek tozu taneciği yani her erkek üreme hücresi, kök kadar ince bir borucuk geliştirerek, dişi organın boyuncuğundan yumurtalığa doğru uzatır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Döllenmeden sonra dayanıklı bir tabaka yumurtayı sarar ve embriyo bir tür dinlenme evresine girer, çevresinde depolanan besin maddeleriyle tohumu oluşturur ![]() Erkek ve dişi eşey hücrelerinin birleşmesiyle oluşan her tohumda, bir bitki embriyosu ve bir de besin deposu vardır ![]() ![]() Bu tohumları çevreleyen embriyo ve besin deposu gerçekte bizim meyve olarak adlandırdığımız besinlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada önemli bir detay daha vardır: Her bitki yalnız kendi türünden bir bitkiyi dölleyebilir ![]() ![]() Tohum embriyosunun ne gibi bir ortamda gelişeceği, gelişme evrelerinde nelere ihtiyacının olacağı, topraktan çıktığı zaman nelerle karşılaşacağı ve nasıl bir korunmaya gereksinim duyacağı gibi, ihtiyacı olacak her detay önceden düşünülmüş ve tohum bu ihtiyaçlara göre tasarlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Bitkilerin yaşamındaki yapılar sadece bu kadarla sınırlı değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SIRA DAĞITIMDA: TOHUMLARIN DAĞITILMASI Bitkilerin tohumlarını dağıtırken kullandıkları, her biri son derece etkili olan yöntemler, her bitkinin sahip olduğu tohum yapısına göre değişir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() TOHUMLARINI PATLATARAK DAĞITAN BİTKİLER AKDENİZ SALATALIĞI Bitkilerin üremesinde son derece büyük bir önemi olan dağıtım işleminde kullanılan mekanizmalar incelendiğinde, çok hassas dengeler üzerine kurulu oldukları görülür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buradaki mekanizma çok hassastır; kapsüle sıvının dolması salatalığın tam olgunlaşmaya başladığı dönemde, patlama da olgunlaşmanın bittiği dönemde olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ÇALI BİTKİSİ VE HURA AĞACI Çalı bitkisinin üremesi ise yine kendi kendine açılma yöntemiyle ama Akdeniz salatalığının tam tersi bir şekilde gerçekleşir ![]() ![]() ![]() ![]() Tohumunu patlatarak yayan bitkilerin en başarılılarından birisi de Brezilya'ya özgü bir bitki olan Hura adındaki ağaçtır ![]() ![]() ![]() HELİKOPTER TOHUMLAR Avrupa Akçaağaçları ve çınarlarının tohumları çok ilginç bir tasarıma sahiplerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güney Amerikada yetişen Bertholletia ağaçlarının kapsül içindeki tohumları, orman zeminine düştükten sonra bir süre bulundukları yerde kalırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Ama bütün bu olumsuz özellikler Bertholletia için hiç sorun teşkil etmez ![]() ![]() Güney Amerika'da yaşayan bir tür kemirici hayvan olan Agouti bu kalın, kokusuz kabuğun altında kendisi için bir yiyecek olduğunu bilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HER TÜRLÜ KOŞULA DAYANIKLI TOHUMLAR Canlılardaki üreme hücreleri genelde kendi doğal ortamlarından ayrıldıktan kısa bir süre sonra ölürler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lupin bitkisinin tohumları sıcaklığın yeterli olmadığını gördüklerinde, çatlamadan toprağın altında yıllarca bekleyebilirler ![]() Arktik tundralardaki "Lupin Bitkisi" bu beklemeye çok güzel bir örnektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine aynı şekilde mimosa glomeratanın tohumları, kurutulmuş bitki koleksiyonlarının saklandığı bir kapta 220 yıl saklanmış ve bu tohum suyla ıslatılır ıslatılmaz filizlenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Tundra bölgelerinde hava sıcaklıkları düşük olduğu için bozulma daha yavaş olur ![]() ![]() ![]() Tohum hepimizin bildiği gibi içinde belli miktarda besin bulunan ve dış kabuğu tahtayı andıran bir cisimdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SUDA 80 GÜN KALABİLEN TOHUMLAR Soğuk hava şartlarına dayanıklı olan tohumların yanı sıra bazı tohumlar da oldukça uzun süre suyun içinde kalmaya dayanıklı bir yapıya sahiptirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hindistan cevizi palmiyesinin tohumları suda yaptıkları uzun yolculuktan sonra karaya ulaştıklarını anladıkları anda çimlenmeye başlarlar ![]() ![]() Deniz fasulyesi de tohumlarını su aracılığıyla yayan bitkilerdendir ![]() ![]() Bu iki örnekte de görüldüğü gibi, su yoluyla üreyen bitkilerdeki en önemli özellik, tohumların tam karaya ulaştıkları zaman açılmalarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeryüzündeki tüm bitkiler kendileri için en uygun yapılara sahiptirler ![]() 1 ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Görüldüğü gibi bu tohumlar sert kabuklarıyla, besin depolarıyla, büyüklükleriyle, kısacası tüm özellikleriyle gerekli durumlarda uzun süre dayanıklı olacak şekilde tasarlanmışlardır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bitki Ve Bilim |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bitki Ve BilimÜCRETLİ BİR TAŞIYICI - KARINCA Bazı tohumların yapısı genelde bilinenden farklı özelliklere sahiptir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Karıncaların bu kadar çabalamalarının nedeni tohumu yiyecek olmaları diye düşünülebilir, ama bu yanlış bir çıkarım olacaktır ![]() ![]() ![]() TOHUMUN BİTKİYE DÖNÜŞMESİ İLK AŞAMA: FİLİZLENME Tohumu hiç görmemiş olsaydık ve ne işe yaradığını da bilmeseydik içinden birbirine hiç benzemeyen sayısız bitkinin çıkabileceğini, bu bitkilerin de metrelerce yüksekliğe ulaşacaklarını tahmin edebilir miydik? Tabi ki tahmin edemezdik ![]() Pek çoğu küçük kuru tahta parçalarına benzeyen tohumlar, aslında içlerinde bitkilere ait binlerce bilgiyi barındıran genetik şifre taşıyıcılarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Döllenmenin ardından oluşan tohumun bir bitkiye dönüşmesindeki ilk aşama filizlenmedir ![]() ![]() ![]() ![]() Filizlenme işleminin birkaç aşaması vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tohumun büyümek için besine ihtiyacı vardır ![]() ![]() Bu sorunun cevabı tohumun yapısında gizlidir ![]() ![]() ![]() ![]() Buraya kadar anlatılanlar, aslında herkesin çok iyi bildiği, hatta sık sık gözlemlediği konulardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Toprağın normalde çürütücü, parçalayıcı özelliği olmasına rağmen, küçücük tohum ve milimetrenin yarısı inceliğindeki kökler hiçbir zarar görmezler ![]() ![]() Toprağın altındaki tohumun yüzeye çıkış yolu çeşitli yöntemlerle kapatılarak, gün ışığına ulaşmasını engellemek için deneyler yapılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bitkilerde büyümeyi yönlendiren uyarılar iki türlüdür; ışık ve yer çekimi ![]() ![]() Filizlenen bitkinin köklerinde yer çekimi sinyallerini algılayan hücreler bulunur ![]() ![]() ![]() ![]() Buraya kadar verilmiş olan bilgiler tekrar gözden geçirildiğinde çok olağanüstü bir durumla karşı karşıya olunduğu hemen görülecektir ![]() ![]() ![]() ENGEL TANIMAYAN FİLİZLER Topraktan çıkan filiz her zaman uygun bir ortama ulaşamayabilir; örneğin kendini bir kayanın veya büyük bir bitkinin gölgesi altında bulabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bitkiler ışığı algılayıcı sistemlerin yanı sıra hücre bölünmesinin gerçekleştiği özel büyüme bölgelerine de sahiptirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu mekanizmalarla kontrol edilen büyüme, bitkiden bitkiye farklılıklar gösterir ![]() ![]() ![]() ![]() Çimlenme küçücük bir cisimden metrelerce uzunluktaki ve tonlarca ağırlıktaki bir bitkinin oluşmasının ilk aşamasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bitki GövdesiEn küçük otsu bir bitkiden dünyadaki en yüksek ağaçlara kadar her bitki topraktan kökleri vasıtası ile aldığı mineralleri ve suyu en uçtaki yaprakları da dahil olmak üzere her yere dağıtmak zorundadır ![]() BİTKİ GÖVDESİ En küçük otsu bir bitkiden dünyadaki en yüksek ağaçlara kadar her bitki topraktan kökleri vasıtası ile aldığı mineralleri ve suyu en uçtaki yaprakları da dahil olmak üzere her yere dağıtmak zorundadır ![]() ![]() Fotosentez işlemi de dahil olmak üzere bitkiler tüm faaliyetlerinde suya sürekli ihtiyaç duyarlar ![]() - Hücrelerinin canlılığını ve gerginliğini, - Fotosentez işlemini, - Topraktaki erimiş besinlerin alınmasını, - Bitki içinde bu besinlerin değişik yerlere taşınmasını, - Ve sıcak iklimlerde, yapraklarının üzerinde serinletici etki yaparak sıcaktan zarar görmemeleri gibi son derece hayati işlemlerini sadece suyu kullanarak yerine getirirler ![]() Bu soruların cevapları verilirken unutulmaması gereken en önemli nokta hiç kuşkusuz ki, suyu metrelerce yukarıya çıkarmanın oldukça zor bir iş olduğudur ![]() ![]() ![]() Bitkilerdeki, bu hidrofor sisteminin varlığı yaklaşık 200 yıl önce keşfedilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Yandaki resimde bir ağaçtaki su taşıma sisteminin genel olarak hangi bölümlerden oluştuğu görülmekterir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bitkiler gerekli olan maddeleri topraktan alabilecekleri bir dağıtım şebekesi ile donatılmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() a) Ksilem hücreleri b) Pholoem hücreleri Üstteki resimde bir yaprak sapının enine kesiti görülmektedir ![]() ![]() ![]() SUYUN TAŞINMASI Taşıma işleminin yapılacağı bitkinin büyüklüğü ne olursa olsun, taşıma sistemini oluşturan borular yaklaşık olarak 0 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu taşıma sisteminin faaliyete geçmesi yaprakların su kaybetmesi ile başlar ![]() ![]() Eğer dışarıdaki havanın nemliliği %100'den az olursa su, yaprakta meydana gelecek buharlaşma nedeni ile bu gözeneklerden dışarı verilir ![]() ![]() ![]() SU TOPRAKTAN METRELERCE YÜKSEKLERE NASIL TAŞINIYOR? Topraktan yapraklara sıvıların nasıl iletildiği sorusu üzerine üretilen teorilerin en fazla kabul görenlerinden biri "kohezyon teorisi"dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yandaki resimde bir ağaçta suyun ve besinin borular vasıtasıyla nasıl taşındığının şematik anlatımı görülmekterir ![]() ![]() ![]() Buraya kadar saydığımız tüm özellikler bitkilerde taşımanın güvenli bir şekilde gerçekleşmesi için gerekli olan alt yapının ilk basamaklarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ksilem (odun) borularının hücre çeperleri oldukça kalındır çünkü su, emilme yoluyla ve belli bir basınç altında, ağacın içinde bulunan bu boru-yolda ilerleyecektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ksilem borularına suyun topraktan gelişi ise kökler vasıtasıyla gerçekleşir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() BESİN TAŞINMASI Besinlerin taşındığı soymuk boruları (Phloem) sistemi de iki farklı tür hücreden oluşur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() TAŞIMA SİSTEMİNİ GÖSTEREN AĞAÇ KESİTİ Ağaçlardaki taşıma sistemlerinin en önemli özelliklerinden biri, bu zor işlemde taşınan maddelere uygun yapıda hücrelerden oluşan taşıma kanalının görev almasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Soymuk (phloem) borularını oluşturan temel (eleyici) hücreler üzerindeki araştırmalar bunlarda çekirdek bulunmadığını ortaya koymuştur ![]() ![]() Görüldüğü gibi bitkilerin taşıma sistemlerindeki borular, yapı, şekil ve oluşum olarak birbirlerinden tamamen farklıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ağaçlarda ve büyük bitkilerde odun boruları (ksilem sistemi) ve aynı zamanda da soymuk boruları (phloem) sistemi her sene yeni baştan oluşmaktadır ![]() ![]() Aynı bitkinin gövdesi içinde yer alan iki sistemdeki bu fark çok önemlidir, çünkü besin taşınmasında (phloem sisteminde) minerallerin bitki içinde iletilebilmeleri için direkt olarak hücreler görev yaparlar, bu yüzden hücrelerin canlı olmaları gerekir ![]() ![]() Bitkilerin su taşımalarında olduğu gibi, besinleri taşımalarında da sadece teoriler geçerlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() BESİNLERİN DAĞITILMASI Köklerin topraktan aldığı mineralleri dağıtması işlemi de gövdeye düşmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan vücudundan bir örnek vermek gerekirse magnezyumun insan vücudundaki görevi kasların güçlenmesini, protein sentezini, hücrelerin büyümesini ve yenilenmesini sağlamaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Bitkilerin İlginç ÖzellikleriZamanı ölçebilme yeteneği genelde insanın dışında diğer canlılarda bulunmasının beklenmediği bir özelliktir ![]() BİTKİLERİN İLGİNÇ ÖZELLİKLERİ Zamanı ölçebilme yeteneği genelde insanın dışında diğer canlılarda bulunmasının beklenmediği bir özelliktir ![]() BİTKİLERDEKİ BİYOLOJİK SAAT Bitkilerin zamana bağlı hareketlerinin ilk defa anlaşılması 1920'lere dayanmaktadır ![]() ![]() ![]() Bu bilimadamlarından yaklaşık iki yüzyıl önce de Fransız Astronom Jacques d'Ortour de Marian da bitkilerin böyle düzenli bir uyku ritmine sahip olduklarını gözlemlemişti ![]() ![]() Bitkiler belirli faaliyetleri için belirli zamanları seçerler ![]() ![]() ![]() ![]() Yapılan ritmik hareketler ne kadar sürerse sürsün değişmeyen bir nokta vardır ![]() ![]() ![]() Örneğin birçok bitkide çiçeklenme yılın belli bir zamanında olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bitkiler çiçeklenmenin dışında daha birçok faaliyetlerinde mükemmel zamanlamalar kullanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilim adamları bitkiler dışındaki canlılardaki biyolojik saatin, genel olarak hipofiz bezinin etkisiyle oluştuğunu düşünmektedirler ![]() ![]() BİTKİLERDEKİ SAVUNMA STRATEJİLERİ Bitkiler de kendilerini düşmanlarından bir şekilde korumak zorundadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Saldırıya uğradıklarında bulundukları ortamdan uzaklaşmalarını sağlayacak ayakları veya savaşacak herhangi bir organı olmayan bitkiler düşmanlarına karşı sadece salgılarla karşılık vermezler, bunun yanı sıra pek çok savunma mekanizması ile birlikte yaratılmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() Mısır ve fasulye bitkileri ise düşmanlarından korunmak için parazit yaşayan eşek arılarını adeta paralı asker gibi kullanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Örneğin kelebekler çalı çiçekli bitkilere yanaşmazlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Akçaağaçların, özellikle şeker akçaağacının genç sürgünlerini ve yapraklarını zararlı canlılardan koruma düzeni çoğu zaman insanların ürettikleri böcek öldürücülerden çok daha etkilidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Orta ve Güney Amerika'da yetişen bir asma bitkisi siyah ve yeşil tırtıllar ve kırmızı kelebekler için çok ideal ve çekici bir yiyecek türüdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böceklerin tercihinin bu yönde olması bitki için oldukça büyük bir avantajdır çünkü asma bitkisi saldırıdan korunmak için böceklerin bu seçiciliğinden faydalanır ![]() Asma bitkisinin bazı cinsleri, yapraklarının üst kısımlarında, yeşil yumrucuklar oluştururlar ![]() ![]() ![]() Yapraklarını böylesine inanılmaz bir yöntemle koruma altına almış olan asma bitkisi, herkesin bildiği gibi topraktan çıkan ve kuru bir dal ile yapraklardan oluşan bir bitkidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İLGİNÇ BİTKİLERDEN BİRKAÇ ÖRNEK Arum zambağı döllenmeye hazır hale gelince keskin kokulu bir amonyak gazı (NH3) yaymaya başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Glutanamik asit denen bu maddenin kimyasal yollarla parçalanması sonucunda çiçeğin yaydığı ısı ve koku oluşur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlgi çekici bir güzellikte olan Passiflore çiçeği, yaprakları üzerinde yer alan küçük iğneler sayesinde düşmanı olan tırtıllara karşı koyabilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Resimde görülen bu canlı kayalar gerçekte toprağın altında gizlenmiş olan bir bitkinin etli yapraklarıdır ![]() ![]() ![]() Küstüm otunun çok ilginç bir savunma sistemi vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|