Prof. Dr. Sinsi
|
Eski Hastalık Özeti Reşat Nuri Güntekin
ROMANIN KONUSU:
Eski Hastalık, toplum içinde bulunmak istememe ve eğer toplum içinde bulunuyorsa sessiz kalma hastalığı bulunan Züleyhanın, İçel vilâyetinin Gölyüzü adlı bir çiftliğinde eski derebeyi torunlarından kocası Yusuf ile birlikte Taşucu vapuru ile bu çiftliğe yapılan uzun deniz seyahati, bu seyahatte ve çiftlikte geçen Yusuf ile Züleyhanın hayatını konu edinmiştir
ROMANIN ÖZETİ:
Züleyhanın çocukluğu İstanbulda geçmişti Annesi ölmüştü Babası Ali Osman Bey askerdi
Züleyha babasını tanımaya vakit bulamamıştı Birkaç senede bir İstanbula uğrar, yirmi otuz gün ailesinin yanında kaldıktan sonra, tekrar kıtasına dönerdi Yusuf ise Ali Osman Beyin askeriydi Onunla birçok kere muharebelere katılmıştır Yusuf daha sonra belediye reisliğine kadar yükselmiştir Yusuf annesi Enise Hanım ile birlikte Gölyüzü çiftliğinde yaşamaktadır
Züleyha, Yusufu babası sayesinde tanımıştı Bir gün Ali Osman Bey kızına mektubunda: “İstanbuldan hareketini bana telgrafla bildir Seni, Yenice istasyonunda beklemeye gelirim Oradan beraberce Silifkeye gideriz ” Ancak Ali Osman Bey yoğun işlerinden dolayı istasyona Yusufu kızını Silifkeye götürmesi için göndermişti Bu sayede Yusuf ile Züleyha Yenice istasyonunda tanışmışlardı
Züleyha, Gölyüzü çiftliğine gittikten bir süre sonra babası Ali Osman Bey de geldi Bu çiftlikte Yusuf annesi Enise Hanım ile birlikte yaşıyordu Çiftlikte geçen günler boyunca Züleyha ile Yusuf birbirlerini sevmişlerdi Enise Hanım da Züleyhayı oğluna gelin olarak beğenmişti Oğlunun Züleyha ile evlenmesini istiyordu Nitekim, Ali Osman Bey de razı olunca Züleyha ile Yusuf müthiş bir düğünle evlenmişlerdi Çift, evlendikten sonra aralarında hep soğukluk olmuştu Zaten hasta olan Ali Osman Bey bir müddet sonra ölmüştü Züleyha iyice çöktü Yusuf karısındaki melânkolinin gittikçe arttığını gördükçe üzülüyordu Ayrıca Züleyha, Yusufun sık sık belediye işlerinden konuşmasından rahatsız oluyordu Yusufun bu belediye politikası davaları aralarını şiddetle açmıştı Züleyha kocasına karşı tenkitlerde çok sert davranıyordu Günün birinde Züleyha, Yusufa ayrılmalarını teklif etti Yusuf da bunu kabul edince mahkeme bir yıl sonra resmî olmak üzere ayrılmalarına karar vermişti Ama onlar hâlâ karı kocaydılar
Züleyha İstanbula dayısının yanına gitti Burada tanınmış tüccarlardan birinin oğlu ile tanışmıştı Bu genç ile Alemdağına giderken trafik kazası geçirdi Züleyha yaralı halde hastahanede yatarken gazeteler olayı resimlerle beraber isimleri de yazarak ortaya koymuştu Yaralı kadına bütün arkadaşları ziyarete geliyordu O bu durumdan sıkılıyordu Ziyarete gelenlerin hemen gitmesi için ağır hasta numaraları yapıyordu
Yusuf bu kaza olayını öğrenir öğrenmez hastahaneye gitti Ne de olsa eski karısıydı Fakat resmî olarak evliydiler Mahkemenin verdiği bir yıllık süre dolmamıştı Yusuf karısının tedavisi için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmaması için doktorlara emirler veriyordu Züleyhayı Gölyüzüne götürmek istiyordu Uzun bir deniz seyahatinin karısının sıhhati için iyi olacağını düşünüyordu Taşucu, Akdeniz kıyılarında işleyen küçük bir yük vapuru idi Yusuf bu vapurla Züleyhayı Silifkeye on beş günlük bir deniz yolculuğu ile götürmeyi plânlamıştı Züleyha kocasının bu isteğine razı olmuştu Ancak Züleyhanın hastahaneden çıkmaması gerekiyordu Yusuf buna karşı çıkarak, karısını kucakladığı gibi Taşucuna götürdü Geminin, bir bacağı takma olan ihtiyar bir kaptanı vardı Ayrıca güvertede beyaz bıyıklı, fakir kıyafetli bir ihtiyar daha bulunuyordu Bu ihtiyar, geminin hususi doktoru Emin Bey idi Züleyha bu halde bir insanın çalışmasına hayret etti Vapur, Sirkeci açıklarında bir şamandıraya bağlı idi Artık Gölyüzüne uzun bir deniz seyahati başlamıştı
Yusufun bu seyahati yapmasının asıl amacı zaten soğuk bir insan olan Züleyhanın yeni kasabalar, yeni insanlar görmesini sağlamaktı Nitekim istedikleri yerde duruyorlar, durdukları yerleri geziyorlardı Taşucu gemisi ile Tekirdağdan başlamak üzere, Marmaranın büyük küçük hemen hemen bütün iskelelerine uğradılar Marmara bittikten sonra Çanakkale Boğazına girilmişti Çanakkalede muharebe yerlerini bir gün boyunca gezdiler Yusuf, Züleyhaya Ali Osman Bey ile muharebede yaralandıkları yeri gösterdi Züleyha bunlardan etkilenmişti
Doktor Emin Bey fazla yaşlı olduğu için yolculuk ona yaramıyordu Yolculuk sırasında hastalandı ve bu hastalığın sonucunda vefat etti Züleyha onu sonradan çok sevmişti Hatta ölünce ağladı Taşucu gemisinin tayfasını Midilli, Sakız, Girit gibi adalardan gelen düşkünler oluşturuyordu Bu düşkünler geminin eğlencelerini de düzenliyorlardı Gemi artık Silifkeye ulaşmıştı
Bu seyahat sonucunda, Yusuf Züleyhayı hiç bu kadar konuşurken görmemişti Belki de bu deniz seyahati amacına ulaşmıştı Resmî olarak ayrılmaları için iki ay kalmasına rağmen Züleyha ile Yusufun arası hiç bu kadar yakın olmamıştı Yusuf ayrılmalarına rağmen Züleyhanın hemen iyileşmesi için niçin bu deniz seyahatini yapmıştı ve resmî olarak ayrılma süreleri gelene kadar Züleyhanın Gölyüzünde kalmasını istemişi Yusuf buna cevap olarak, Züleyhaya babasının askerlikte kendisine yaptığı iyilikleri ve fedakârlıkları söyledi
Züleyha, çok sevdiği Gölyüzünde son günlerini yaşıyordu Züleyhanın ayrılma vakti gelmişti Yusuf ile birlikte Mersin istasyonuna gittiler Züleyha asla unutamayacağı deniz seyahati için Yusufa teşekkür etti İstasyonda konuşurlarken ekspres gelmişti Züleyha büyük bir üzüntüyle Yusuf ile vedalaşarak Mersinden ayrıldı
ROMANIN ANA FİKRİ:
Hayata küsmüş ve hasta olan insanları kazanmaya çalışalım Her insan gibi onların da iletişime ihtiyaçları vardır
ROMANDAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Züleyha: Konuşmayı sevmeyen ve kalabalık bir yerde bulunmak istemeyen, iyi eğitim görmüş, kültürlü bir insandır Yusufun üç yıl süre boyunca karısı olmuştur
Yusuf: Her bulunduğu yerin hakim ve sahibi kesilmek isteğinde bir erkekti Sadece uşak, hizmetçiler değil, şahsiyet sahibi, belli başlı birtakım insanlar da ona itaat ederlerdi Züleyhanın kocasıdır
Ali Osman Bey: Züleyhanın babasıdır Birçok muharebede komutanlık yapmıştır Ailesini işinden dolayı çok az görürdü Fedakâr bir askerdir
Enise Hanım: Yusufun annesidir Çiftlikte sade bir hayat yaşayan, geleneklere bağlı bir kadındır
ROMAN HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Romanda birçok kişi, olay ve yer tasvir edilmiştir Gemiyle yapılan yolculuk sırasında Yusuf ile Züleyhanın ziyaret ettikleri yerler de anlatıldığı için bir gezi yazısı özelliği de taşımaktadır Olaylarda ayrıntılara da önem verilmiştir
ROMANIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1889-1956)
Çağdaş Türk edebiyatının oluşumunun öncülerinden olan Reşat Nuri Güntekin, roman, öykü ve oyunlarında toplumun farklı kesimlerinin sorunlarını dile getirmiş; yapıtlarıyla geniş kitlelere ulaşabilmiş biridir Yarattığı etkileyici duyarlık evreniyle; toplumun moral değerlerinin gelişmesinde, yetişmekte olan yeni kuşakların duygu ve düşünce dünyalarının zenginleşmesinde yönlendirici olmuştur
Reşat Nuri, 25 Kasım 1889′da İstanbulda doğdu Babası askerî doktor Nuri Beydir İlköğrenimini Çanakkale İptidai Mektebinde yaptı Çanakkale İdadisinde bir buçuk yıl okuduktan sonra, bir süre İzmir Frereler Okuluna devam etti Buradan tasdikname ile ayrıldı, sınavla girdiği İstanbul Darülfünun (Üniversitesi) Edebiyat Fakültesinde yüksek öğrenimini tamamladı (1912) Bursa Sultanîsinde Fransızca öğretmenliği yaptı (1913) İstanbul Vefa ve Erenköy liselerindeki müdürlüğü sonrası (1916-1919); Kabataş, Galatasaray, İstanbul Erkek liseleriyle; Çamlıca ve Erenköy Kız liselerinde Türkçe, edebiyat, felsefe, eğitbilim, Fransızca dersleri okuttu (1919-1931) Millî Eğitim müfettişi oldu (1931-39) Bir dönem Çanakkale milletvekili seçildi (1939-43) Millî Eğitim başmüfettişliği (1947); Paris Kültür Ateşeliği ve öğrenci müfettişliği görevlerinde bulundu (1950) Ateşeliği sırasında, UNESCOda Türkiye temsilciliği yaptı Emekli olduktan sonra (1954), İstanbul Şehir Tiyatrolarında edebi kurul üyeliğine getirildi Kanser tedavisi için Londraya gitti 7 Aralık 1956′da burada öldü Karacaahmet Mezarlığına gömüldü
Başlıca Yapıtları:
- Yeşil Gece
- Çalıkuşu
- Damga
- Eski Hastalık
- Yaprak Dökümü
- Kavak Yelleri
- Yaban
- Kavak Yelleri
|