Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Bayanlara Özel

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kadınlar, kimlerdir, modayı, yaratan

Modayı Yaratan Kadınlar Kimlerdir

Eski 10-29-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Modayı Yaratan Kadınlar Kimlerdir



Modayı Yaratan Kadınlar Kimlerdir

Isabella Blow

İngiliz moda editörü Isabella Blow, bir modern zaman kaşifiydi Bu gösterişli kaşif, Alexander McQeen ve Philip Treacy gibi önemli isimleri keşfederek, onlara tüm desteğini verdi Alexander McQueenin mezuniyet defilesindeki parçaların hepsini satın alarak tasarımcının önünü açtı Moda, onun oyun parkıydı Moda haftalarında günde yedi kez kıyafet değiştirdiği bile olurdu “Bazıları yemek yapmayı sever, bazıları bahçeyle uğraşmayı Benim malzemem kıyafetler “ demişti Sevdiklerinin onu çağırdığı ismiyle Issy, 2007 yılında intihar ederek hayatına son verdi



Marlene Dietrich:Ernest Hemingwayin “Sesiyle bile kırabilir kalbinizi Ve sonra tek bir sözcükle iyileştirebilir yaralarınızı” dediği güçlü bir personaydı Marlene Dietrich Beyazperdenin gizemli ve görkemli ikonu, androjen bir kimliğe bürünmesine rağmen sinema tarihinin seksapeli en yüksek yıldızlarından oldu Kabarelerde sahne aldığında silindir şapka takarak maskülen görünmekten imtina etmedi Panrolon-ceket takımlar, imajının bir parçasıydı 1932 yılında The Sign of the Cross filminin prömiyerine, kavalyeleri Maurice Chevalier ve Gary Cooper gibi smokin takım giyerek katıldığında büyük bir skandala sebep oldu İmajı için giyindiğini her zaman vurguladı ve şöyle dedi: “kendim, toplum, moda veya erkeler için giyinmiyorum



Brigitte Bardot:Modanın, seksi tanrıça Brigette Bardota olan tutkusu hiçbir zaman tükenmiyor Bardot modaya yaklaşımıyla, 60ların dertsiz ve tasasız yaşam tarzını en iyi ifade eden yıldızlardan oldu St Tropezde geçirdiği sefahat günlerinde bikininin popülaritesini artırdı Babeti sokaklara taşıdı Seksi görünmekten asla çekinmedi Fransız yazar François Sagan onun için



Edith Head: Hollywoodun altın çağını yaşadığı 40lı ve 50li yıllarda film stüdyolarının yıldızları, aktrisler olduğu kadar; onları giydiren kostüm tasarımcısı Edith Headdi de O, 44 sene boyunca Paramount Picturesda Veronica Lakeden Grace Kellye kadar pek çok göz kamaştırıcı isim için film kostümleri tasarladı Kadınların, modaya dair izlenimlerini televizyon ve filmler vasıtasıyla edindiği yıllarda, Head onların yol göstericisi oldu 1967de Universal Stusiosta baş tasarımcı olarak görev yapmaya başladı 35 adaylığı ve sekiz ödülüyle Oscar Ödülleri tarihinin en çok şereflendirdiği kostüm tasarımcısı ve kadın unvanına sahip oldu Lassie haricinde şımarmamış bir yıldızla karşılaşmamış olduğunu beyan etmesi, sinema tarihinin unutulmayan vecizelerindendir



Kate Moss:Moda fabrikası her yıl yüzlerce model üretiyor ve nadiren de olsa bazı modeller yeni Kate Moss adı altında lanse ediliyor Halbuki modelliğin ötesinde bir mertebede yer alan Kate Mossun bir varisi olmadığı apaçık ortada Henüz 14 yaşındayken keşfedilen Moss, 90ların Twiggysi oldu Grunge estetiğiyle şekillenen bu dönemde heroin chic adlı aşırı zayıf imajın simgelerindendi Yıllar, Mossun lehine işledi ve ünlü model tesirinden hiçbir şey kaybetmedi 90lardan bu yana stiliyle sayısız trendin altına imzasını attı
Çabalamadan şık görünmenin kuralları hep ondan öğrenildi Müzik festivallerinde jean şort ve plastik yağmur botuyla, Londra sokaklarında skinny jean ve babetlerle, partilerde vintage elbiselerle cool görünmenin mümkün olduğunu moda ahalisine dikte eden o oldu Bugün Kate Moss ismi bir marka haline geldi Süpermodel, Topshop ve Longchamp gibi farklı markalar için koleksiyonlar hazırlayarak kendi tarzını yakalamaya çalışanlara a la Kate Moss parçalar yaratıyor



Elsa Schiaparelli:1930larda sanat arenası sürrealist akımla hareketlenirken Elsa Schiaparelli bu akımla kol kola girdi Sürrealizmin sanatta yaptığını, o moda dünyasına uyarladı: Kadınlara, beklenmedik ve şok edici tasarımlar sundu Çekmece şeklinde cepler, ıstakoz ve akrobat formlu düğmeler, ayakkabı görünümlü şapka… Bunlar, Schiaparellinin dahiyane tasarımlarından sadece bazılarıydı O, moda aracılığıyla sanatın yanağına bir öpücük konduran yegane tasarımcılardan oldu Ünlü sanatçılar Salvador Dali, Jean Cocteau ve Christian Berard ile birlikte çalıştı Renklerle arası daima iyi oldu Shocking pink adını verdiği cart pembeyi kullanmayı çok sevdi Otobiyografisi Shocking Lifeda, bir moda tasarımcısı olmasa hokkabaz, doktor, yazar, aşçı, zenginlerle düşüp kalkan bir fahişe veyahut bir rahibe olabileceğini yazdı İşte gerçek bir eksantrik!



Annie Leibovitz:Annie Leibovitz, çektiği yüzlerce moda ve portre fotoğrafıyla modanın görsel lisanını zenginleştiren bir fotoğrafçı 70li yıllarada Rolling Stones Dergisi için her denklaşöre basışı onu müthiş bir üne kavuşturdu Ölümünden saatler önce John Lennonı çırılçıplak bir şekilde Yoko Onoya sarılmışken fotoğraflayarak ismini kült statüsüne taşıdı Dergi için çalıştığı on yıl süresince tam 142 kapak fotoğrafı çekti 1983te Vanity Fair Dergisinin ekibine katıldı ve doygun renklerdeki realist fotoğraflarıyla bu dergiyi de ihya etmeye başladı 1991de, hamile Demi Mooreun çırılçıplak kapağa taşıması, Leibovitz ismini bir fenomene dönüştürdü



Anna Piaggi:Moda editörlüğünün duayenlerinden Anna Piagginin giyim kodunun kilit kelimesi, teatrallik 70ler boyunca Manolo Blahnik, Dolce&Gabbana ve Stephen Jonesun kariyerlerini besleyen Piaggi, aynı zamanda Karl Lagerfeldin de ilham perisi oldu Lagerfeld onun için, “Rol yapar gibi giyiniyor O müthiş bir oyuncu ve kendi oyununu yazan bir yazar” demişti Modanın artan homojenliğine Piagginin cevabı her zaman orjinallik oldu Tarihin farklı dönemlerine atıfta bulunan kıyafetleri ustalıkla bir araya getirmesi ve akla hayale gelmeyecek renkleri birlikte kullanması, Piagginin alamet-i farikaları Kaleme aldığı moda yazıları da en az kendisi kadar sıra dışı olmalarıyla dikkati çekiyor Piaggiyi, mutluluk halesine benzettiği envai çeşit şapkalarından birini takmamışken görmek neredeyse imkansızdır…



Patti Smith: Patti Smith, kaleme aldığı Çoluk Çocuk adlı kitabında, modayla ilişkisini şöyle tarif eder: “Giyinme meselesine yaklaşımım, Yeni akım Fransız filminde rol alan bir figüranınkine benziyordu Birkaç farklı görünümüm vardı Mesela Dehşet Yolcularındaki Yves Montand gibi kayık yaka çizgili bluz giyer ve boynuma kırmızı fular takardım Ayrıca yeşil tayt ve kırmızı bale pabuçlarıyla Left Bank Beat görünümüm vardı Ya da Audrey Hepburnün Şahane Maceradaki halini kendime uyarlardım; uzun siyah bir süveter, siyah tayt, beyaz çorap ve siyah Capeizo ayakkabılar Hangi senaryo olursa olsun, hazırlanmak için ihtiyacım olan süre, genellikle on dakikaydı” Müzisyenliğin ötesinde bir ozan olan Smith, modaya karşı da entelektüel bir yaklaşım geliştirdi Beş parasız gezdiği yıllarda da, ünlü olduğunda da moda, onun için önem teşkil etti Androjen stili ve rocknroll tavrı, halen modaya etki etmeye devam ediyor



Coco Chanel:Coco Chanel, modanın gelmiş geçmiş en devrimci şahsiyeti Onun devrimciliğinin emareleri, hem döneminin en aykırı tasarım fikirlerini üretmesinde, hem de bu fikirlerin yıllar boyu geçerliliğini korumasında gözlemlenebilir En büyük başarısı, kendi ihtiyaçlarından yola çıkarak kadınların gereksinimlerini keşfetmesi oldu 1900lerin başında kadınların kuş tüyleri, tüller ve kuru çiçeklerden yapılma abartılı şapkalar taktıklarını fark ettiğinde, onlara süs-püsten arınmış şapkalar yaratarak tasarımcılığa adım attı Şapka tasarlayarak başlayan serüveninde ona eşlik eden büyülü kelimeden asla vazgeçmedi: Sadelik 1916yaa kadar sadece iç çamaşırlarında kullanılan jarseyi dış giyime uyarladığında da, tüvit etek-ceket takımlar yarattığında da bu kelimeye sıkı sıkıya bağlı kaldı “moda, şekle ve makul bir şekilde ele alınmalı Bir elbise ne bir trajedi, ne de bir yağlıboya tablodur Kısa ömürlü ve albenili bir kreasyondur; ebedi bir sanat eseri değil” diyecek kadar realist bir kadındı o Günümüz modası, modernizasyonunu bu realist kadına borçlu



Audrey Hepburn: “Givenchyye olan bağımlılığım, Amerikalı kadınların psikiyatristlerine bağımlılığından farksız” demişti Audrey Hepburn İlk kez 1954 yapımı Sabrina filmi için Hubert de Givenchyle birlikte çalışan yıldız, tasarımcının ilham kelebeği olmasının yanı sıra dönemin moda ikonu haline de geldi Funny Face, Paris When It Sizzles ve Breakfast at Tiffanys filmleriyle moda gezegeni üzerindeki çekim gücünü daha da artırdı Kadınlar, filmlerdeki Hepburne olduğu kadar, günlük hayatta balıkçı yaka kazaklar, kapri pantolonlar ve babetlerle sade bir stil yaratan Hepburne de hayranlık besliyorlar



Miuccia Prada: Miuccia Prada, günümüz modasının gideceği yönü en iyi tayin eden moda tasarımcılarından Prada ve Miu Miu için hazırladığı koleksiyonlarla daime modanın trend belirleyicilerinden olmayı başarıyor 1985te sıradan bir naylon çantaya üçgen Prada logosunu ekleyerek it-bag fenomenini başlatanlar arasında yer aldığından bu yana, pek çok trendin fitilini ateşleyen o oldu “Modada bir şeyi gerçekleştirdiğin anda, yeni bir şeyi düşünmeye başlaman gerekiyor Beki de bu biraz çılgınca Artık her gün değişimi düşünüyorum” diyen Prada, değişim yaratma mütehassısı



Diana Vreeland: Diana Vreeland, 1936 yılında Harpers Bazaar Dergisinde kadınlara vermek istediği altın değerindeki moda öğütlerine tek bir sualle başladı: “Why dont you… Neden bileğinize siyah bir tülden fiyonk yapmıyorsunuz?” veya “Neden yatak odanızdan kütüphanenize özel bir merdiven yaptırıp her basamağını en sevdiğiniz şarkıyı oluşturan notaların bulunduğu işlemeli bir halıyla kaplamıyorsunuz?” diye sordu Vreeland, bu yenilikçi sorularla, zamane kadınlarına ilham vererek onların, kalıplarının dışına çıkmalarını sağladı 1963te Vogue dergisinin Yayın Yönetmeni olduğunda da sıra dışı fikirlerinden hiçbir şey kaybetmedi Ne yazık ki modanın kaygan zemininde ayakta durmak kolay değildi 1971te dergideki işine son verildi Yaratıcılığı durmak bilmeyen Vreeland, 69 yaşında New Yorktaki The Costume Institute of The Metropolitan Museum of Artın danışmanı oldu Gelmiş geçmiş en etkileyici moda editörü, aforizmalarını moda tarihine kazıdı: “Moda gelip geçici bir şey Şıklık, doğuştan gelir İyi giyinmekle alakası yoktur Şıklık, reddetmektir



Suzy Menkes:Suzy Menkes isminin, modayla haşır neşir olan kolektif hafızalardaki karşılığı, Samurai Suzydir Menkes, International Herald Tribuneda moda yazarlığı yapmaya başladığı 1988 yılından bu yana kullandığı enteresan saç modeliyle bu lakaba sahip oldu Kalemiyle modaya yön veren bu müthiş otorite, gazetecilikle Cambridge Üniversitesinde moda ve İngiliz edebiyatı üzerine eğitim alırken tanıştı Okul gazetesi Varsitynin ilk Kadın Yayın Yönetmeni oldu Internationnal Herald Tibuneden önce on yıl süresince The Timesın Moda Editörlüğünü üstlendi Menkes, her yıl erkek ve kadın koleksiyonlarının sergilendiği defilelerin yanı sıra; haute couture şovlarına da katılarak yüzlerce makale kaleme alıyor Parisin daima modanın merkezi olarak kalacağına inana Samuria Suzy, modaevlerinin kendisine gönderdiği hediyeleri, Aamerican Hospital of Parise bağışlıyor



Susan Sontag:Susan Sontag, Amerikanın dünyaya armağan ettiği en provokatif entelektüellerden biri oldu 1964te Nates on Camp adlı denemesiyle eşcinsel estetiği ele aldı ve bunun üzerinden yüksek ve alçak kültür arasında sanıldığı gibi bir uçurum olmadığını iddia etti Zevkin ve estetiğin, yüksek kültürün tekelinde bulunmadığını öne sürdü 1977de yayınlanan On Photography kitabıyla bu kez de fotoğrafın kalıcılığını ve gerçekliğini sorguladı Popüler kültür unsurlarını ele almaktan asla imtina etmedi “Çok kötü olan aslında iyidir” yazdığında zevk ve zevksizlikle ilgili doğru bilinenleri tümüyle altüst etti Sontagın öne sürdüğü tüm fikirler, halen modanın da içinde bulunduğu farklı disiplini etkilemeye devam ediyor son olarak Louis Vouittonun 2011 ilkbahar-yaz koleksiyonunun sunulduğu defilede oturma yerlerinde, Notes On Campten bir cümlenin bulunduğu kağıtlar yer aldı: “Bayağı zevkle sıkıntı arasındaki ilişkiye fazla değer biçmemeli



Mary Quant:60ların üniforması mini etek, Londrayı sallarken şehrin içinden geçtiği bu dönem Swinging London adı altında moda literatürüne geçti Dönemin optimizminin simgesi, Kings Roadda açtığı butiği Bazaarla modayı demokratikleştiren Mary Quant oldu Genel inanış Quantın mini eteğin mucidi olduğu yönünde olsa da o, Andre Courregesin icat ettiği bu parçayı popüler hale getirdi Göz alıcı grafik desenler, kısacık etekler, ve diz üstü çizmeler Quant sayesinde Londra sokaklarını renklendirdi Dönemin bir başka büyük icadı olan doğum kontrol hapıyla özgürleşen kadınlar, mini etekleriyle özgürlüklerini meşrulaştırdılar



Vivienne Westwood: İngiliz modasının büyükannesi, sıra dışı fikirleri ve anarşist ruhuyla 70lerden bu yana modaya radikallik pompalıyor Londrada punk akımının gelişmesinde başrol oynayan Westwoodun, önceleri öğretmenlik yaptığına inanmak güç 1965te Malcolm McLarenle tanışmalarının ardından ikili açtıkları butiklerle dönemin anarşist gençliğine hitap eden kıyafet ve aksesuarlar sattılar Westwood, 1981de Pirates adlı koleksiyonunu podyuma yolladığı andan itibaren modanın konformizmine karşı duracağını göstermiş oldu Başkaldırıyı seven tasarımcı, koleksiyonlarına daima kostüm tarihçesinden öğeler ekliyor ve bunları beklenmedik şekillerde yapıyor Geleneksel İngiliz kumaşları tartan ve Harris tüvidi, 19 yüzyıl giyim kodunun parçaları krinolin ve korse, Westwoodun kreasyonlarını egzantrikleştirme görevini üstlenen öğelerden sadece bazıları Moda arenasının Westwooda özgü kışkırtıcılığa her zaman ihtiyacı var



Jane Birkin: Hermesin en çok arzulanan çanta modeline isim anneliği yapmış olmak, Jane Birkinin moda üzerindeki tesirini kanıtlıyor aslında İngiliz aktris ve oyuncu, 60lar ve 70lerde bohem ve tomboy stiliyle modaya ilham periliği yaptı Bambi gibi incecik ve kırılgan görüntüsünü tamamlayan minicik elbiselerle de, jean pantolonlarla da aynı oranda özgün oldu Kadınlar, efor sarf etmeden şık görünmek konusunda halen ondan çok şey öğreniyorlar



Jeanne Lanvin: 20li ve 30lu yıllarda modanın modernleşme süreci hız kazanmışken Jeanne Lanvin, geleneksel ve romantik moda anlayışıyla var oldu Lanvin markasının gelenekçi yaklaşımı, logosunda da kendini gösterdi Jeanne Lanvinin kızına elbise giydirirken resmedildiği logo, halen markanın resmi logosu olarak kullanılıyor Jeanne Lanvinin en büyük ilham kaynaklarından olan kızı, tasarımcının anneler ve kızları için koleksiyonlar hazırlamasında etkili oldu Göğüs bölümü vücuda oturan, etekleri kloş şekilde tasarlanan Robes de style, Lanvinin modaya kazandırdığı en mühim icatlarındandı Markasına, parfümden iç çamaşırına, dekorasyon objesinden erkek kıyafetine kadar pek çok farklı parçayı dahil etmesi, yaratıcılığının yanında kıvrak zekalı bir iş kadını olduğunu da ispatladı



Phoebe Philo:Birkaç sezondur Celine markasının modada yarattığı gözle görülür etkiyi, 2001-2006 yılları arasında Chloe markası gerçekleştirilmişti Her iki olayın ortak noktası, bu markaların tasarımcılığını üstlenen Phoebe Philo adlı mucize Önce, babydoll elbisleer, bebe yakalı bluzlar, kloş eteklerle kadınlara girlie estetiği aşıladı Philo Ardından kariyerinin zirvesindeyken Chloeden ayrıldı Mazereti günümüzün kariyer kadınlarından beklenmeyecek ölçüde naifti Philo, çocuğuyla daha çok vakit geçirmek istemişti Neyse ki moda dünyasıyla ayrılığı çok uzun sürmedi Geri dönüşüyle birlikte bu kez Celine, modanın spot ışıklarını üzerine çekti Philonun girlie kadınları, yerlerini gerçek kadınlara bıraktılar



Jacqueline Kennedy:Yıl 1962… Amerikanın first ladysi Jacqueline Kennedynin yıllık kıyafet harcaması 150 bin dolar Kennedyi tüm zamanların en stil sahibi Beyaz Saray leydisi yapan, kıyafetleri için bu kadar çok para harcaması değildi tabii O, doğuştan zarafet ve şıklık bahşedilmiş bir kadındı Kennedynin gardırobunu emanet ettiği tasarımcıların başında Oleg Cassini geldi Jackie O Tarzını yaratan abartıdan uzak tasarımlar, modanın her döneminde etkisini gösterdi



Madeleine Vionnet:Madeleine Vionnet, Belle Epoque döneminin korse ve bir sürü gereksiz detayla kadın vücudunu cendereye sokan elbiselerini reddeden bir tasarımcı oldu Verev kesim tekniğinin duayeni kabul edilen Vionnetin moda anlayışı, var olan kurallara başkaldırıp kadın vücudunu özgürleştirmekten yanaydı Bunun için de elbiselerin kesimleriyle işinin ehli bir şekilde deneyler yapmaktan hiçbir zaman kaçınmadı Çizim yapmayan Vionnet, tahta bir oyuncak bebek kullanarak elbise modellerine karar verirdi Vücudun bir parçasıymış izlenimi veren akışkan elbiselerde, verev kesimler ve drapelerle mucizeler yaratmayı da bu sayede başardı”Bir ressamdan ziyade heykeltıraşım Renklerden çok formlara duyarlıyım” diyerek moda tarihindeki ayrıcalıklı yerini aldı



Donna Karan:Bir kadının gardırobu sadece yedi parçayla baştan yaratılabilir mi? Dona Karan, 1980lerde kadınlara bunun mümkün olduğunu ispatladı Tasarım yaparken tek bir kadından ziyade evrendeki tüm kadınları göz önünde bulundurduğunu söylemiş olan Karan, daima gerçek anlamda giyilebilir kıyafetler yaratmakla ilgilendi Mucizevi parça body ile kadınların hayatlarını değiştirdi Karan için yaşamı kolaylaştıran kreasyonlar üretmek halen önemini koruyor



Rei Kawakubo:Rei Kawakubo, 80lerde Comme des Garçons markasıyla modaya dair bilinen her şeyi ters yüz etmeye başladı Modaya yap bozla uğraşan bir çocuğun heyecanıyla yaklaşan tasarımcı; asimetrik kesimleri, kafa karıştırıcı kalıpları ve şaşırtıcı kuplarıyla müthiş bir devrim yaptı Onun avangart estetiği ve bitmek tükenmek bilmeyen yaratıcı fikirleri, halen modaya tazelik katmaya devam ediyor günümüzde popülerleşen pop-up mağazalar, ilk kez onun yarattığı gerilla mağazacılık konseptiyle ortaya çıktı Kawakubo 2004 yılında, kendisi gibi avangart tasarımcıları ağırladığı Londradaki The Daver Street Market adlı konsept mağazasıyla mağazacılığa da yepyeni bir boyut kazandırdı Modaya entelektüellik katan bu gözü pek kadını modanın sanat olmadığını savunuyor



Madame Gres: Efsanevi fotoğrafçı Cecil Beatona göre Madame Gres, hiçbir Yunanlının hayal edemeyeceği Grek elbiseleri yarattı ve müşterilerini yürüyen heykellere dönüştürdü Onun bir heykeltıraş olmak üzere eğitim aldığı göz önünde bulundurulduğunda, kadınları birer heykele dönüştürecek elbiseler tasarlamış olması sürpriz değil 1934te Alix adıyla açtığı modaeviyle birlikte tasarladığı drapeli ipek ve jarse elbiselerle modada çığır açtı İkinci Dünya Savaşının ardından markasına Madame Gres ismini verdi Atölyesi, sekiz odasında görev alan 180 çalışanıyla Parisin en büyüklerinden biri oldu Tam bir işkolik olan Gres, kuaföre gitmek için bile vakit ayıramadığı için saçını bir türbanla örtmeye başladı ve bu aksesuar onu tanımlayan bir parça haline geldi 1993 yılında beş parasız şekilde Fransanın güneyinde öldüğünde moda arenasına tasarım harikası drapeli elbiseleri miras bıraktı



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.