Özgüven Duygusu Kazanmak

Eski 10-15-2009   #1
peri
Icon7

Özgüven Duygusu Kazanmak



Özgüven Duygusu Kazanmak


Toplumların hayatında olduğu gibi bireylerin hayatında da derin krizler yaşanabilir Eğer bu krizler iyi yönetilebilirse, kötü sonuçlar doğurmadığı gibi, hatta nice iyiliklere ve güzelliklere vesile olabilir Nasıl ki toplumların hayatında ortaya çıkan büyük krizler, büyük kurtarıcıların ortaya çıkmasına neden oluyorsa, bireylerin geçirdiği düşünce ve inanç krizleri de aynı şekilde kalıcı eserler vermenin sebebi olabilir Nitekim ünlü İslam bilgini İmâm-ı Gazali’nin “Krizden Kurtuluş” isimli entelektüel hayatını kaleme aldığı eserinden, onun da bir düşünce krizi geçirdiğini öğreniyoruz Gazali, derin tefekküre dayalı krizden kurtuluşunun neticesinde şu sonuçlara varmıştır:

“Acılar, nihai iyiliğimiz içindir

“Kötülükler, bazen kılık değiştirmiş iyiliklerdir

Çok zengin deneyimleri içeren bir tefekkür hayatımız vardır İrfan tarihimizde, İmâm-ı Gazali’nin dile getirdiği ve insanda özgüven duygusunu oluşturan bu düşüncelerin örneklerini, daha pek çok gönül adamında bulabiliriz Bunlardan birisi de Anadolu’nun manevi mimarlarından Yunus Emre’dir O, insanın en zor zamanlarında, düşünce transferi yöntemiyle iç coşkuyu yeniden sağlamanın ve bu dengeyi korumanın şifrelerini “acıları bal eylemek” formülüyle verir

İnsan hayatında, aşk ehline göre acı ve ıstırap gibi görülen şeyler, gerçekte, insanı olgunlaştırmanın araçlarıdır Nitekim bir başka gönül mimarı olan Eşrefoğlu Rumi, “nefislerin arındırılması” adlı eserinde; “gökten bela kar gibi yağsa/ânın adına aşk denir” demek suretiyle, insanın kendisiyle barışık yaşamasının yollarını gösterir Tarihsel süreçte yüreklerinde bu tatlı bahar havasını hep yaşatanlar, sonuçta, rüzgârı arkasına hep alanlar olmuştur

Bilindiği gibi, XIII yüzyıl Türk-İslam dünyasının Moğollar tarafından yakılıp yıkıldığı, talan edildiği bir dönemdir Bu dönem; her türlü ümitsizliğin ve kötümserliğin, hatta geleceğe şüphe ve endişe ile bakmanın oldukça yaygın olduğu tarihsel bir kesittir Ama Müslüman toplumların geçirdiği bu kriz dönemi, Mevlânâ gibi bir büyük şahsiyetin birleştirici ve bütünleştirici mesajlarıyla ortaya çıkmasını beraberinde getirmiştir Eğer Moğol saldırısı baş göstermeseydi de Celaleddin Belh’te kalsaydı, acaba Mevlânâ olur muydu? Her halde, Türkçemizde “tebdil-i mekânda rahmet vardır” sözü bu tür köklü değişimlere işaret eder

Hz Mevlânâ’nın yaşadığı yıllarda Konya merkezli Anadolu coğrafyası barış yurdu, esenlik yurdu olmuştur İşte yüksek irfan, kendisini anlayanların olduğu böyle bir atmosfere akmıştır Büyük bilginleri ve gönül dünyamızın manevi mimarlarını taşıyan kervanlar hep böyle yerlere göç etmiştir

Tarihin garip cilvesidir ki, Endülüs’te tutunamayan, uzun süre Afrika çöllerinde dolaşan, hatta kıskanç kimseler tarafından Mısır’da zehirlenmekten son anda kurtulan, manevi bir işaretle Konya’ya yönelen Fusûsu’l-Hikem sahibi Muhyiddin-i Arabî’yi bu topraklara çeken de işte bu barış atmosferidir

Yunus Emre aynı dönemin gönül tellerini akort eden bir irfan deryası değil midir?

Bir manevi yönlendirme ile rotasını Mekke’den Anadolu’ya çeviren Evhadüddîn Kirmanî aynı entelektüel dünyanın bir insan-ı kâmili değil midir?

Buna Horasan’dan aldığı bir işaretle Anadolu’ya yürüyen Hacı Bektaş-ı Velî’yi de eklemek mümkündür Bu gönül insanlarının soluduğu bir dünyada, ancak birey ve toplumların hayatında esen fırtınalar dinebilir

İşte Mevlânâ’dan Gazali’ye, Yunus Emre’den Hacı Bektaş-ı Velî’ye isimlerini saydığımız ve sayamadığımız nice yol gösterici büyük mürşitler, bugün hâlâ insanlığa bıraktıkları söz ve eserleriyle yol göstermeye devam ediyorlarsa, bunun sebebini onların, inanç dünyalarındaki hoşgörü fikrinde ve maneviyatlarının çekim gücünde aramalıyız

İrfan dünyamızın ünlü yıldızı Mevlânâ, “biz ayırmaya değil, birleştirmeye geldik,” demektedir Sanırım Hz Mevlânâ ve onun gibi erenlerin düşüncelerini evrensel kılan da bu bakış açısıdır

Eğer yaşadığımız dünyada yüzyıllar ötesinden seslenen Mevlânâ, Yunus Emre gibi barış elçilerinin farklılıkları varlık âlemindeki renkli vitraylar gibi görme dili, modern insanın gönül dünyasında ısıtıcı bir rol oynuyorsa, bunun köklerini, onların beslendiği manevi kaynaklarda aramalıyız Çünkü onların mesajının özünde ayırma değil birleştirme; nefret değil insanı sevme; dışlamacılık değil hoşgörü; düşmanlık değil merhamet; farklılıkları bir çatışma unsuru değil birlikte yaşama zenginliği olarak görme ahlakı vardır

Bizler birliğimizin ve dirliğimizin şifrelerini çok zengin olan kültür hayatımızda bulabiliriz Yeter ki, önyargılı olmayalım ve birbirimize saygı eksenli tahammül göstermeyi özümseyelim Hayatı güzelleştirecek olan insanın kendisidir Bu sebeple hayata güzel bakan, güzel görür Küçük şeylerden bile mutluluklar çıkarır O hâlde üzerinde yaşadığımız zengin hazinenin kıymetini bilelim Hz Mevlânâ, Sadreddin-i Konevî, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Velî, Evhadüddîn Kirmanî, Muhyiddin-i Arabî gibi büyük âriflerin nefesi, Anadolu birliğinin kökleridir Birliğimizin, dirliğimizin ve geniş ufuklu bakışımızın yegâne çaresi, köklere dönüp, yeniden bu köklerimizi üretmekten geçmektedir İşte o zaman; hem fert hem de toplum bazında özgüvenimizi koruyarak daha ileri adımlar atabiliriz

__________________
Yüreğin varsa karşılıksız da seversinBeklentisiz
Korkun ne olabilir ki? Kaybetmek mi?
Hep yalnız değilmiydik zaten

Seviyorum demek önce onsuz olmayı kabullenmektir
Varlığı armağansa yokluğu ceza deği
Varlığının değerini bilmektir
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.