![]() |
Tasavvufun Tanımı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tasavvufun TanımıTasavvufun Tanımı Hakkında Tasavvufun Tanımı Tasavvuf, ebedî saadete nâil olmak için nefsi tezkiye, ahlaki tasfiye, zâhir ve batini tamir hallerinden bahseden bir ilimdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() * * * MA'RÛF EL-KERHî: "Tasavvuf, gerçekleri almak, mahlûkatin elinde olan seylere gönül baglamamaktir ![]() Gerçekleri almak, hak ve hakikat olmayan, yani dogru olmayan her seyi birakip, ancak ilahî hakikatleri edinmeye çalismaktir ![]() "Tasavvuf, esyanin hakikatine bakip, halkin bildigini terketmektir ![]() Esyanin hakikatine bakmak, mahiyetini tetkik etmek, sebeb-i hilkatini düsünmek, neye yaradigini arastirmak, nasil istifade edilecegini ögrenmek demektir ![]() ![]() SERIYY-Î SAKATî: "Tasavvuf üç manayi içine alan bir isimdir: 1) Marifetin nûru vera'in nûrunu söndürmez, 2) Kitab ve sünnetin zahirine muhalif olacak sekilde ilm-i bâtindan bir söz ile konusmaz, 3) Kerametleri kendisini, Allah'in mahrem olan sirlarini açiklamaya sevk etmez ![]() Tarikatte ilim Bu üç maddeyi açiklayalim: 1) Ilim ve takvâ: Meshur büyük mürsidlerin hemen hepsi, tarikat yolunda ilmi öne almislardir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Allah, cahili asla velî edinmez" buyurulmus ![]() ![]() ![]() "Kullari arasinda ancak alim ve arif olanlar Allah'i hasyetle ta'zim ederler"3 buyurmustur ![]() Tarikatte irfan Irfan da ilmin bir koludur ki, tarik erbabi arasinda derecesi ilmin fevkindedir ![]() ![]() Kiymetli profesörlerimizden merhum Necati Logal'in dedigi gibi, sarkin ikinci Mevlana'si olan, büyük mutasavvif alim, "Rûhu'l Beyan" tefsirinin sahibi, Bursali Ismail Hakki hazretleri "Kenz-i Mahfî" adiyla te'lif etmis oldugu eserinin basinda, meshur olan "Küntü kenzen mahfiyyen"4 vedzesi için ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Davud aleyhisselam söyle söyledi: "Ya Rabbi! Mahlûkati niçin yarattin?" "Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi murad ettim ![]() "Yani Hazret-i Davud aleyhisselam münacaatinda sirr-i halktan, yani icaddan sual edicek Cenab-i Kibriya'dan kelam-i mezkur varid oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kitab ve sünnetten ayrilmamak 2) Kitab ve sünnetten ayrilmamak: Bir mutasavvifin Kitab ve Sünnet disi söz ve hareketi, kendisi hakkinda süphe uyandiracagi gibi, mensup oldugu tariki de zan altinda birakir ![]() ![]() ![]() 3) Kendisine münkesif olan hakâyiki her zaman, herkese, her yerde açiklamaz; zamanini yerini ve adamini bilir ![]() EBÛ HAFS EL-HADÂD: "Tasavvuf tamamen edebden ibarettir" ![]() Tasavvuf edeb-i Muhammedi'dir ki, sîret-i nebeviyye ile tahallük etmektir ![]() ![]() "Edeb Ilahî nurdan bir taçtir ki, onu basina geçirdikten sonra istedigin yere gidebilirsin" ![]() Edebin gerek tarifi, gerek izahi babinda pek çok söz söylenmistir; ileride bunlara tesadüf edilecektir ![]() Bu çok sümûllü vasf-i umumînin en yüksek mertebesi su iki beyitte tecelli eder: "Bir kisim evliya tanirim ki, onlar duadan dahi teeddüp ederek ancak zikir ile mesguldürler ![]() ![]() Bu babda Hafiz Sirâzî'nin beyti çok ârifânedir: "Ihtiyaç içindeyiz ve birsey istemiyoruz ![]() ![]() Hind'in meshur sairi Feyzi Hindî de: "Madem ki bizim ihtiyaçlarimizi kendisi biliyor, o halde duaya ne hacet var? Allah Allah!" diyerek hayretini izhar ediyor ![]() ![]() Fakat bununla beraber, acaba neden: "Rabbiniz buyurdu: Bana dua edin ![]() ![]() ![]() Biz de, sair Ziya Pasa ile hemzeban olalim: Idrâk-i meâli bu küçük akla gerekmez, Zira bu terazû o kadar sikleti çekmez ![]() Ölünceye kadar kulluk et Bazilari bu ve emsali beyitleri izahda "duaya ve ibadete hacet yoktur" diye manalandirirlar ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlar: "O'nda, kitabin temeli olan kesin manali ayetler vardir, digerleri de çesitli manalidirlar (mütesabih ayetlerdir) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() EBÛ'L-HÜSEYIN EN-NURI: "Tasavvuf ne sekil, ne de ilimdir; o sadece güzel ahlaktan ibarettir ![]() ![]() ![]() ![]() "Biz dahi alirdik, otuza kirka" Tasavvuf, sekil, kilik, kiyafet ve merasim degildir ![]() ![]() Dervislik olaydi tâc ile hirka Biz dahi alirdik otuza kirka ![]() "Tasavvuf, hürriyet, kerem, merâsimi terk ve cömertliktir ![]() Tasavvuf, kerem ve cömertliktir, yoksa kuyûd ve merasim degildir ![]() ![]() "insanin seref ve haysiyeti, lütuf ve keremi, ihsan ve atâsiyla, sehâsiyla ölçülür; insanligi da Hakk'a sükretmesiyle, yani umumî manada ibadetiyle anlasilir ![]() ![]() "Tasavvuf, nefsin nasibini terk ile, Hak'tan nasibini istemektir" ![]() Emeller ve elemler Tasavvuf, kendi isteklerini birakip, Hakk'in takdirine razi olmaktir ![]() ![]() ![]() ![]() Her emel tahakkukuna kadar insana elem verir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Rabbiniz: Sükrederseniz and olsun ki, size karsiligini artiracagim; nankörlük ederseniz, bilin ki azabim pek çetindir, diye bildirmisti" ![]() Sükür nasil yapilir? Sükrün ne oldugunu iyi bilmek lazimdir ![]() ![]() ![]() Her nimetin sükrü kendi cinsiyle eda edilir ![]() ![]() ![]() Bunu, Hakk'in rizasi için yapmak en büyük sofuluktur ![]() ![]() ![]() SEHL BIN ABDILLAH ET-TÜSTERî: "Tasavvuf, az yemek, Cenab-i Hakk'in huzurunda rahata kavusmak ve insanlardan kalben uzaklasmaktir" ![]() Çünkü tokluk insani gaflete ve sehvete sevkettigi gibi, verdigi rehavetten dolayi hakkiyla ibadet-i bedeniyyeye de mani olur ![]() ![]() Yani helalinden çok kazanmak için fazla çalisacak, yeteri kadarini kendisine ayirdiktan sonra, kalanini muhtaca verecektir ![]() ![]() "Müstagni o kimsedir ki, ona göre bir basakla, bir harman arasinda fark yoktur" ![]() ![]() "Tasavvufun asli, Kitab ve sünnete yapismak; hevâ, heves ve bid'atleri terk etmektir" ![]() Tasavvuf, ahkâm-i dine ve sünnet-i Resûl'e sarilmaktan ibarettir ![]() AMR BIN OSMAN EL-MEKKî: "Tasavvuf, zamanin en uygun vaktinde, kulun her an Hak ile mesgul olmasidir" ![]() Uyku ve hacatin kazasi gibi zamanlar haricinde, kalbin her an Hak ile mesgul olmasini da tasavvufun tarifi içine almistir ki, bu da bir zikirdir ![]() SÜMMÜN EL-MUHIB: "Tasavvuf, hiçbir seye malik olmamak ve bir malin esiri bulunmamaktir" ![]() Hiçbir seye malik olmamak, mal ve mülkünü nefsine mal etmemek, o malda baskalarinin hakki bulundugunu, asil sahibinin Malikü'l-Mülk oldugunu, kendisinin onu yerli yerinde sarfedecek küçük bir haznedar oldugunu bilecek ve ona göre davranacak, sûret-i sarfi Kur'an'dan ögrenecektir ![]() ![]() ![]() "Eger sende dünya ile kil kadar iç rabitasi bulunursa, senin Hakk'in manevî nimetlerinden mahrum kalmakligin tabiîdir ![]() ![]() Kil kadar kalsa vücudundan eser, Alamazsin kil kadar andan haber ![]() Kelim Hemedanî bir beytinde bu mazmûnu ne güzel beyan eder: "Hak'tan baskasina olan rabitani kesmedikçe, bütün ibadetlerin bosunadir ![]() ![]() Yine Kelim baska bir beytinde söyle tasvir yapar: "Alakalar, bu dünyanin levazimindandir, yalniz nes'esi degil, hem de zînetidir, süsüdür ![]() ![]() Yani, demek istiyor ki, alakadan zahiren kurtulmak mümkün degildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() CÜNEYD-I BAGDADÎ: "Tasavvuf, Hakk'in seni senden gidermesi ve kendisiyle ihya etmesidir" ![]() "Tasavvuf, mâsivâ ile alakayi keserek, Cenab-i Hak ile beraber olmaktir" ![]() Masiva ile alakayi kesmek demek, Hak'tan gayri olan herseyi terketmek demektir ![]() Masiva sâibesinden dili tathîre çalis Pertev-i hikmet ü irfan ile tenvire alis ![]() Evet, masiva ilgisi kalbte bir lekedir; Hakk'in kalbe tecellisine manidir ![]() ![]() ![]() Mâsivâ nasil terk edilir? Acaba bu masiva nasil terk edilecektir? Bunun için ashab-i tarik birtakim yollar göstermistir ![]() ![]() ![]() "Tesbih elde, tevbe dudakta iken, gönül günaha girilecek bir is düsünecek olursa, bizzat günahin kendisi, yani onu bize telkin eden seytan, bu tevbemize gülecektir" ![]() Nâbi de bu manada söyle söyler: Leb zikirde ammâ ki gönül fikr-i cihanda Kaldi arada sübha-i mercan mütereddid ![]() "Bizim dudaklanmiz zikr-i Hak'la mesgul iken, fikrimiz dünya isleriyle alakali bulunursa, eldeki mercan tesbih de tereddütte kalir" ![]() Maddeye gönül vermemek Simdi sâlikin masivadan kendisini nasil siyirabilecegini dü-sünelim: Insan, hayati müddetince masiva ile beraber yasar ![]() ![]() ![]() Masivadan ilgiyi kesmek demek, maddeye gönül vermemek, ona baglanmamak demektir; yoksa madde ile mesgul olmamak demek degildir ![]() ![]() ![]() Bir mutasavvif sairin: Ehl-i tevhid olmak istersen sivâya meyli kes, Aç gözün merdâne bak, Allah bes bâki heves ![]() Dedigi gibi, Hak'tan maâdasina gönülde yer veren kimse, muhabbet ve ask ile sirk-i hafiye kadar gidebilir ![]() ![]() Mal ve nefisle mücadele "Tasavvuf, sulh ile degil, cenk ile hasil olur" ![]() Tasavvuf, mücadele ile elde edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ne vereceklerini sana sorarlar, de ki: Artani!"24 buyurulmustur ![]() Infak hakkindaki bütün ayet-i kerimeler bu esasa irca edilir ![]() Nefis ile mücahedeye gelince: Nefsin mesru olmayan bütün dileklerine karsi gelmektir ![]() ![]() "Tasavvuf, toplulukla birlikte zikir, dinleyenlerle birlikte vecd ve islenmek suretiyle de ameldir" ![]() Toplum içinde, halk arasindaki derecat-i mütefâviteyi, mahlûkatin tenevvü'-i bi-nihayesini, sibgatullahin renk renk tecellîlerini görüp zikretmek ve bunu görmeyenlere anlatarak onlann kendisiyle birlikte vecidlerini husûle getirmek ve a'mâl-i sâliha ile örnek olmak tasavvuf ehlinin baslica siâridir ![]() "Tasavvuf, kulun kendisiyle kaim oldugu bir vasiftir ![]() ![]() Hazret-i Cüneyd'e tasavvufun ne oldugunu sorduklari zaman: "O bir hâldir ki, daima kul ile beraberdir" buyurmus ![]() ![]() Allah ve Resûlünün ahlaki Peygamber Efendimiz: "Allah'in ahlakiyla ve Resûlüllah'in ahlakiyla ahlaklaniniz" buyurmustur ![]() Bu, Allah'in ve Resûlünün evsafiyla muttasif olmak demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlarin, kabul ve imani, sifat-i Hak'la tehallî etmektir; icrasi da merasimdir, halka aittir ![]() Erbab-i tasavvuftan biri bu hususu ne güzel hülasa etmistir: "Hayatin öyle geçsin ki, öldükten sonra bir yolun topragi olursan; senin üstünden geçenlerin yolun tozundan bile müteessir olduklarim isitmeyesin ![]() Pertev Pasa bu manayi su sekilde tafsil ve izah eder: Ne semmet bülbülün verdin, ne de hârden incin Ne gayrin yarine meyl et, ne sen agyârden incin Ne sen bir kimseden âh al, ne âh ü zârden incin Ne sen bir kimseden incin, ne senden kimse incinsin ![]() "Zahir ile amel et, sana yeter" Cüneyd'e gelerek tasavvufun ne oldugunu sordular ![]() ![]() Yine Hazret-i Cüneyd'e tasavvufun ne oldugu soruldugu zaman: "Amelini bozmak istemezsen emir ve nehyin hakikatini arastirmaya kalkma, zahir ile amel et, bu sana yeter" buyurmustur ki, herkes kendine göre mana vermeye kalkip te'villere sapmasin ve günaha girmesin diye bu tavsiyede bulunmustur ![]() Sîrazli Hafiz bir kabasofuya söyle demistir: "Ey kabasofu, yoluna git, bana hakikati anlatmaya kalkma, çünkü bu kainatin esrari senin ve benim gözüme kapalidir ve öyle kalacaktir" ![]() MÎMSÂD ED-DÎNEVERî: "Tasavvuf, serâire ittilâin verdigi safâ ve Hakk'in razi olacagi amelleri islemek halk ile ancak zarurî hususlarda temas etmektir" ![]() Bu tariften de anlasiliyor ki tedricen hakaik-i ilahiyye anlasildikça kalbte husûle gelen itminan insana en büyük huzuru verir ![]() ![]() Bilinmemek, faydasizdan sakinmak "Tasavvuf, mâsivallahdan müstagni olmak, bilinmemeyi ihtiyar etmek ve hayirli olmayan seylerden sakinmaktir" ![]() Tasavvuf, ihtiyaç içinde bulunulmasina ragmen müstagni görünmek, masivaya ragbet etmemek, bilinmemeyi tercih ve ihtiyar etmek, hayir ve faydasi olmayan seylerden sakinmaktir ki, ihtiyaci izhar eden kimse züll-i suale (dilenme alçakligina) kapi açiyor demektir ![]() ![]() ![]() Ikincisi, hüviyetini, sahsiyetini, kiymet ve meziyetini meydana koymamak, ahad-i nasdan biri gibi hareket etmek, adab-i sofîyyeden olan bir tevazu'dur ![]() ![]() ALÎ BIN EL-ISFAHANî: "Tasavvuf, Hakk'in gayrindan uzak ve masivallahdan halî olmaktir" ![]() EBÛ MUHAMMED EL-CÜVEYNî: "Tasavvuf ahvâli kontrol etmek ve güzel olan seyleri iltizam etmektir"31 Daima iyiyi ve hayri aramak, insanin içinde bulundugu ve maruz kaldigi ahvalin tetkikiyle zararlari def ve faydalari celp için çalismaktir ![]() EBÛ AMR ED-DIMISKî: "Tasavvuf alemi noksan gözle görmektir, yahut bütün noksanlardan münezzeh olani müsahede etmek için her noksandan gözü yummaktir" ![]() Kemal-i mutlaki Hak'da müsahede edebilen kimse her seyde bir noksan görür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmed Pasa "Yârsiz kalmis cihanda aybsiz yâr isteyen" der ki, her güzelin istenmeyen bir tarafi olur ![]() ![]() ![]() ![]() "Senin vücudun bir ayiptir ![]() ![]() "Küsûf günesin, husûf da ayin kusurudur" demislerdir ![]() ![]() ![]() Su manayi veren kit'a da güzel bir ders-i ibrettir: "Diline dikkat et, kimsenin kusurunu söyliyeyim deme; çünkü sen bastan asagi kusurlarla mahmulsün; halkin ise binbir dili vardir ![]() ![]() EBÛ'L-HASAN EL-MÜZEYYEN: "Tasavvuf, Hakk'a inkiyattir" ![]() Burada Hakk'a inkiyat, mertebe-i rizadir ki; riza, tarikatte müntehayi meratiptir; sabirla tev'emdir ![]() ![]() ![]() Vasil-i vuslat-saray-i mutlakim na'leyn-vâr Saff-i na'le terk kildim küfrü de imâni da ![]() Beytinden de anlasilacagi üzere, iki zit vasif, beseriyette hayir ve serri tefrîka medârdir ![]() ![]() ![]() Hakikat-i vûcudu idrak etmis oldugundan: "Onlar gaybe inanirlar"34 vasf-i sübhanîsine mazhar, silsile-i beseriyetten ayrilarak, mertebe-i melekiyete intikal ediyor ki, alem-i melekût için küfür mefhumu mutasavver olmadigindan, bir suhûd-i tam içinde âyat-i ilahiye ile sermest oluyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halka rehber olmak Imdi, süllem-i rizadan, ars-i hakikate yükselebilmek, daima Hakk'in yolunda bulunmakla, yani: "Onlar ayakta iken, otururken, yanlari üstüne yatarken, Allah'i anarlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kisinin hüviyet ve derecesi, ef'aliyle anlasilir ![]() ![]() ![]() ![]() Vasilîn me'mur olmadikça ipucu vermezler ![]() ![]() ![]() EBÛ YA'KÛB: "Tasavvuf, beseriyete ait evsafin kaybolmasidir" ![]() Tasavvuf yolu, insanin kemale ulasmasina mâtuf bulundugu için, beserî noksanlardan nefsini temizlemesi gerekir ![]() ![]() ![]() EBÛ ABDÎLLAH BIN HAFÎF: "Tasavvuf, kadere sabir, Hakk'in atâsina riza ve hakikatleri aramak için dere tepe dolasmaktir" ![]() Sabir ve riza yukarida geçti ![]() ![]() "Durgun su bulanik ve bozuktur ![]() ![]() ![]() ![]() Yolcu, iyi niyetle yaptigi seyahatte izzet ve seref kazanir ![]() ![]() EBÛ SAÎD BÎN EL-ARABÎ: "Tasavvuf, fuzuli seyleri tamamen terketmektir" ![]() Lüzumsuz seyleri terketmek demek, dinin, aklin, kanunun, örfün, an'anenin, adetin ve zaruretlerin gerektirdigi isler disinda abes ile mesgul olmamak demektir ![]() ![]() ![]() EBÛ'L-HASAN EL-BÜSENCÎ: "Tasavvuf, emeli ihmal ve amele devam etmektir" ![]() Emel ve amel mes'elesi: Emelin sonu yoktur ![]() ![]() Baglidir dâman-i hasre riste-i tûl-i emel Hay ü hûy-i ehl-i dünya bitmeden dünya biter ![]() Yavuz Sultan Selim'in bir misra'ini tazmin yollu yazdigi "Ümid" adli manzûmede, Namik Kemalzade Ali Ekrem Bey söyle söyler: Ümmid cihandan da büyük, zevk ise mahdûd Her saati ömrü emel-efzâ elem-efzûd Mâzi mütevâli ezelî sâye-i memdûd Müstakbel ebedle dolu bir makber-i mesdûd Hal ise saadet gibi rahat gibi mefkûd Feryad ez in nev vücûd-i adem-âlûd ![]() Sonu gelmeyen emeller Evet, insanin ümitleri ve amelleri cihandan da büyük, yani sonsuzdur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Iste insana düsen, bu sonu gelmeyen emelleri ihmal edip, ubûdiyyetinin icaplarini yerine getirmek ve intizam içinde çalismaktir ![]() ![]() EBÛ AMR BIN EN-NECÎD: "Tasavvuf, emir ve nehiy hayatinda sabretmektir, yani Cenab-i Hakk'in emirlerine râm olmak, nehyettigi seylerden de kaçinmaktir" ![]() Emir ve nehiyleri gönülden hüsn-i telakki etmek, bunlarin icrasinda veya sakinmasinda güçlük varsa, onlara tam bir inkiyad ile sabretmek, tasavvuf ve sülûk icabidir ![]() SEYH EBÛ ÎSHAK IBRAHIM EL-KARZÛNÎ: "Tasavvuf, iddialari terk ve manalari gizlemektir ![]() Tasavvuf erbabi, bir iddia sahibi olmayacaktir ![]() ![]() ![]() "Her bilenin üstünde daha iyi bilen vardir"42 ayet-i kerimesi onun düstür-i resâdeti, "Insanlara, akillarinin aldigi derecede hitap ediniz" vecizesi sözlerinin rehberi olacaktir ![]() DIPNOTLAR 1_ Kuseyrî ![]() 2_ Kuseyri, s ![]() ![]() ![]() ![]() 3_ Fâtir sûresi, ayet: 28 ![]() 4_ "Gizli bir hazine idim" ![]() 5_ Kenzül Mahfî, s ![]() ![]() 6_ Tezkire, c ![]() ![]() ![]() 7_ Mü'min sûresi, âyet: 60 ![]() 8_ Hicr sûresi ayet: 99 ![]() 9_ Âl-i Imran süresi, ayet: 7 ![]() 10_ Tezkire ![]() 11_ Meshur hadis ![]() 12_ Yûnus Emre ![]() 13_ Tezkire ![]() 14_ Ibrahim sûresi, ayet; 7 ![]() 15_ Türk Ahlakçilari, c ![]() ![]() ![]() 16_ Insan sûresi, ayet: 8 ![]() 17_ Bakara sûresi, ayet: 22 ![]() 18- Tezkire, c ![]() ![]() ![]() 19_ Sülemî ![]() ![]() ![]() 20_ Kuseyrî, s ![]() ![]() 21_ Insirah sûresi, ayet: 6 ![]() 22_ Kuseyrî, s ![]() ![]() 23_ Ayni eser, s ![]() ![]() 24_ Bakara sûresi, ayet: 219 ![]() 25_ Kuseyrî; s ![]() ![]() 26_ Tezkire ![]() 27_ Ayni eser ![]() 28_ Ayni eser ![]() 29_ Tabakat ![]() 30_ Nefehat Terc ![]() ![]() ![]() 31_ Kuseyri s,127 ![]() 32_ Nefehat Terc ![]() ![]() ![]() 33_ Kuseyri, s ![]() ![]() 34_ Bakara sûresi, âyet: 3 ![]() 35_ Âl-i Imran süresi, âyet: 191 ![]() 36_ Nefehat Terc ![]() ![]() ![]() 37_ Tezkire ![]() 38_ Nefehat Terc ![]() ![]() ![]() 39_ Tezkire ![]() 40_ Ayni yer ![]() 41_ Nefahât Terc ![]() 42_ Yûsuf sûresi, âyet: 76 ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|