Ahlak Yazısı - Sevgiye Dair |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ahlak Yazısı - Sevgiye DairAhlak Yazısı - Sevgiye Dair Hakkında Ahlak Yazısı - Sevgiye Dair Ahlak Yazısı - Sevgiye Dair Sevgiye Dair Sevgi konuşulmaz, yaşanır ![]() Sevgiyi konuşmak, sözün bittiği yerden konuşmaktır İnsan ancak sevgiye dair konuşabilir![]() Ey sevgili okur! Bu yazıyı “sevgiye dair” bir yazı olarak oku! Sevgi ışık gibidir, sevgisizlik karanlık ![]() Karanlığın kaynağı olmaz Karanlık ışığın yokluğu halidir![]() Fakat ışığın bir kaynağı olmak zorundadır Kaynaksız ışık olmayacağı gibi, kaynaksız sevgi de olmaz Sevginin kaynağı Allah’tır Sevgi ırmağı Allah’tan çağlar Zira o el-Vedud olandır Vedûd ismi, fe’ûl veznindendir Bu veznin özelliği, hem fail hem mef’ul, hem etken hem edilgen olmasıdır Bu yüzden Vedud ismi, hem “En çok seven”, hem de “En çok sevilen” anl----- gelir Bir başka ifadeyle, hem “sonsuzca seven”, hem de “sevilmeyi isteyen” anlamını verir Vedud ismini diğer birçok isimden ayıran fark da budur Allah Rezzak ismiyle “rızık verir”, Hallak ismiyle “yaratır”, Ğaffar ismiyle “bağışlar”, Rahman ismiyle “rahmet eder” Bu ve bunun gibi isimler hep tek taraflıdır Fakat Vedud’a gelince iş değişir, çift taraflı bir ilişki başlar: Hem sever, hem de sevgi ister İşte bu, sevgi farkıdır![]() Allah isminin mücerret hali “e-l-h”dir(elif-lam-ha) Bu harflerin yer değiştirmesinden ancak 7 kompozisyon oluşturulabilir Bunların tümü tek bir manaya delalet eder: Sevgi Onun el-Esmau’l-Husna’sı, ondan neşet eden sevginin esma prizmasındaki yansımalarıdır Besmele ile Müslüman diline pelesenk olan Rahman ve Rahîm, O’nun özünde ve işinde sevgiyle dolu olduğunu gösterir![]() Allah’a nisbet edilen sevgi “hubb” ve “vudd” kelimeleriyle ifade edilir Kur’an ve sünnet edebiyatında ‘aşk kelimesi ilahi sevgi için hiç kullanılmaz Zira “sarmaşık”, “sarmaşık gibi sevdiğine sarılan ve onu esir alan” anl----- gelen ‘aşk, beşeri sevgiyi ifade eder Hubb ise “tohum, çekirdek, öz” manasına gelir “Hububat” buradan gelir Sevgiye “muhabbet” denmesinin hikmeti bellidir: Sevgi, mahlûkat ağacının tohumudur Mahlûkat ağacının en soylu meyvesi olan insan da, sevgi tohumunun kendi tohumunu içinde taşıyan meyvesidir![]() Meyve, köküne olan sadakatini sevgiyle isbat eder İnsanın Allah sevgisi de böyledir Bu yüzden vahiy sevgide en büyük payın Allah’a ayrılmasını şart koşar: “İman edenler her şeyden daha çok Allah’ı severler” Ve Hz Peygamber’e şöyle söylemesi emredilir: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız beni izleyin ki, Allah da sizi sevsin ” Allah kul arasındaki bu karşılıklı sevgi, daha başka ayetlerde de vurgulanır: “O (hakiki müminler) Allah’ı severler, Allah da onları sever” Vudd, sevginin çok özel bir türünü ifade eder Bu tür bir sevgi, bahşedilen bir sevgidir Veren kaynaktan bir öz taşıdığı için de ölümsüzdür Okuyun şu ayeti: “İman eden ve salih amel işleyenler için Rahmân (ölümsüz) bir sevgi (vudd) bahşedecek” Bu yüzden olsa gerek ki, vahiy ilk yıllarda muhataplarını Cennetle müjdeleyip Cehennemle korkuturken, onların olgunlaştığı ileriki yıllarda “Allah sever-Allah sevmez” diye müjdeler ve uyarır Bu, Allah-kul ilişkisinde sevginin nasıl yüksek bir mertebeyi ihraz ettiğini gösterir![]() Her şeyin sahtesi olduğu gibi, sevginin de sahtesi olur Sahih sevgi düzeltir, kalp sevgi bozar Kaynağında Allah’ın bulunmadığı bir sevgi sahte sevgidir, bunu pazarlayan da sevgi kalpazanıdır Kaynağını kutsaldan almayan sevgi, sevgi değil tutkudur Sevgi özü gürleştirdiği için insanı özgürleştirir, tutku ise tutuklar ve köleleştirir Tutkunun adını sevgi koyanlar, iki kişilik yalnızlığı sevgi sanmakla sevgiye de haksızlık yapmaktadırlar![]() Modern çağın üç sahte tanrısı vardır: Güç, para, seks Bunlar tek dünyacı bir hayat tarzının teslisini oluşturur Küresel değersizleştirme operasyonunun bir parçası olarak seks tanrısı, şimdilerde “sevgi” adıyla pazarlanmaktadır Hayat adını verdiğimiz bu kutsal emanet, fahiş ve fahişelerin elinde hiç bu kadar oyuncak olmamıştı Libido, bilinci hiç bu kadar esir almamıştı İnsanlık tarihinde şehvet simsarları, bu kadar müşteriyi bir arada hiç görmemişlerdi![]() Seksin “sevgi” adı altında pompalanması, küresel değersizleştirme operasyonunun doğal bir uzantısıdır Bu operasyonun amacı hayatı anlamsızlaştırmak ve amaçsızlaştırmak, yani Allahsızlaştırmaktır Kendisine karşı savaş ilan edilmesi gereken gerçek terör budur Çünkü bu ahlak terörüdür Bu terör, insan soyunu topyekûn tehdit etmektedir “Sevgililer Günü” adı altında bazılarının zina pazarlamacılığına soyunmaları, ahlak terörünün bir parçasıdır Zinaya “hayır” diyemeyen sevgiye “evet” diyemez Zira zina, sevgiyi zehirler Zehirli sevgi, çiftleştikten sonra dişisini sokarak zehirleyen haşarata benzetir eşref-i mahlûkat olan insanı Onu erzel-i mahlûkat yapar, vahyin tabiriyle “Hayvanlar gibi, hatta ondan daha da aşağılık” yapar Mahremiyetin kalmadığı yerde iffet, iffetin kalmadığı yerde hürmet, hürmetin kalmadığı yerde hilkat bozulur Hilkatin bozulduğu yerde fıtrat bozulur Fıtrat bozulursa artık orada insanı kimse tutamaz Şehvete kimse bir sınır koyamaz “Keyif benim değil mi, istediğimi yaparım” diyen birine kimse hudut çizemez İş sonunda 17 aylık bebeğe gelir dayanır 17 yaşındakiyle zinaya hayır demeyenin, tecavüze uğrayan 17 aylık bebek için yaktığı ağıtlar, “timsah gözyaşları” hükmündedir![]() Herkes aklına koysun: Bir sınır yoksa hiç sınır yoktur ![]() Sami Hocaoğlu |
|
Ahlak Yazısı - Sevgiye Dair |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ahlak Yazısı - Sevgiye DairAhlak Nedir? İnsanların toplum içindeki davranışlarını ve birbirleriyle ilişkilerini düzenlemek amacıyla başvurulan kurallar dizgesi, başka insanların davranışlarını olumlu ya da olumsuz biçimde yargılamakta kullanılan ölçütler bütünüdür Tarih boyunca her insan topluluğunda ahlak dizgesi var olmuştur Bu dizge toplumdan topluma ve aynı toplum içinde çağdan çağa değişiklik gösterir Nesnel ya da toplumsal ahlak, insanın toplumun öteki bireylerine karşı ödevini içerir Bu kurallar yazılı olmadığı için biçimsel bakımdan hukuktan farklı olmakla birlikte, gene de ahlak ile hukukun örtüştüğü, hatta özdeşleştiği durumları vardır Toplumsal yaşama egemen olan hukuk kurallarıyla nesnel ahlak arasında sıkı bir bağ vardır Toplumun genel ahlak görüşlerine ve toplumsal vicdana uygun düşmeyen hukuk düzenlemeleri, kendilerinden beklenen toplumsal işlevi yerine getiremeyeceğinden uzun ömürlü olmaz Ahlak duygusu ise "ahlaki davranışların kaynağı olan duygu" olarak tanımlanabilir![]() |
|
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
| Görünüm Modları | |
|
|