|  | Hece Nedir?-Hecenin Yapısı |  | 
|  08-25-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Hece Nedir?-Hecenin YapısıHece Nedir?-Hecenin Yapısı Hece  ses organlarının aynı doğrultudaki hareketiyle ve bir çırpıda çıkarılan ses veya sesler topluluğudur   Türkçede hecenin temelini oluşturan sesler ünlülerdir  Heceler de keli*melerin ses yapısını oluştururlar  Ünlüler tek başlarına hece özelliği gösterdikleri hâlde ünsüzler yanlarına ünlü almadan bir ses bütünlüğü  bir hece oluşturamazlar  Dolayısıyla Türkçe bir kelimede kaç tane ünlü varsa  o kadar da hece var demektir  Çünkü  Türkçe bir hecede  birden fazla ünlünün bulunması mümkün değildir  Türkçecilik  kelimesindeki ünlü sayısıyla (ü  e  i  i) hece sayısının (Türk-çe-ci-lik ) birbirine eşit olması gibi   Ünsüzler  kendilerini takip eden ünlülerle birleşerek hece oluştururlar  Bu sebeple bir kelime hecelerine ayrılırken -yan yana iki ünsüz gelmemişse- ünlü+ünsüz şeklinde değil  ünsüz+ünlü şeklinde hecelenir: ev - in - iz - de değil  e - vi - niz - de; güz - el - ler - in değil  gü - zel - le - rin vb  Benzer bir durum peş peşe gelen kelimeler arasında da vardır: Ünsüzle biten bir kelimeden sonra ünlüyle başlayan bir kelime gelirse okurken birinci kelimenin son ünsüzü ikinci kelimenin ilk hecesine bağlanır  Buna da ulama denir: Dün akşam üç ekmek aldım  / Dü - nak- şa - mü -çek - me - kal - dım gibi   Kelime içinde iki ünsüzün yan yana gelmesi durumunda ünsüzlerden bi*rincisi önceki heceye  ikincisi sonraki heceye ait olacak şekilde heceleme yapılır: bil - gin  öğ - ret - men - lik   Yazıda  kelimenin hecelerine doğru yerden ayrılıp ayrılmadığı çok basit bir uygulamayla kontrol edilebilir: Kelime  hecelerine ayrıldığı şekliyle çok kolay ve akıcı bir şekilde söylenebiliyorsa heceleme doğru yapılmıştır  Tutukluk veya zorlanma oluyorsa kelime  yanlış yerden bölünmüş demektir   Satır sonuna sığmayan kelimeler  hecelerine ayrılırken satır sonunda veya satır başında tek hece olacak şekilde ayrılmaz  Özel adlar  satır sonunda hecelerine ayrılmaz  Mizanpajı* bozmamak anlayışıyla kelimeleri gelişigüzel yerlerden bölmek doğru değildir   Türkçede hece çeşitleri Türkçe bir hecede en fazla dört ses bulunabilir  Türkçede  heceyi oluşturan seslerin sayısına ve bu seslerin hecedeki yerine göre altı çeşit hece vardır: (Aşağıdaki kısaltmalarda Ü ünlü  sesli yerine; S ünsüz  sessiz yerine kullanılmıştır  ) 1  Bir ünlüden oluşan heceler ( Ü): e - rik  a-rı  u - yan   2  Bir ünlü  bir ünsüzden oluşan heceler (Ü+S): el - ma  or - du  ül - ke   3  Bir ünlü  iki ünsüzden oluşan heceler (Ü+S+S): ilk  üst  art   4  Bir ünsüz  bir ünlüden oluşan heceler (S+Ü): el - ma  ar - ka - daş  gör- gü 5  Bir ünsüz  bir ünlü  bir ünsüzden oluşan heceler (S+Ü+S): bil-dik  yal – nız - lık 6  Bir ünsüz  bir ünlü  iki ünsüzden oluşan heceler (S+Ü+S+S): Türk  kurt  sarp  se-vinç-ten   Bunlardan ilk üçü kelimenin sadece ilk hecesi olabilir  Diğerleri kelimenin başında  ortasında veya sonunda bulunabilir   Yukarıda sıralanan hece çeşitlerine uymayan kelimeler Türkçe değildir   VURGU* Konuşma amacıyla çıkarılan ses dizisinde hecelerden birinin diğerlerine göre daha baskılı  daha kuvvetli olarak söylenmesine vurgu denir  Konuşmanın tekdüzelikten kurtarılması dilin doğasındaki vurgu ile sağlanmaktadır  Vurgu  dilin bünyesinden ve konuşanın ruh hâlinden kaynaklanır  Bu sebeple vurgu  iki çeşittir: 1  İSTEĞE BAĞLI VURGU Konuşanın isteğine ve kullanışına göre değişen  dilin doğal vurgusu dışında yapılan vurgudur  Konuşmanın etkisini artırmak  konuşmaya ahenk vermek  dinleyenleri etkilemek amacıyla yapılır  Pekiştirme vurgusu ve ahenk vurgusu olmak üzere ikiye ayrılır: a) Pekiştirme vurgusu Duygu ve düşüncenin şiddetini  derecesini göstermeye yarayan vurgudur: Çok güzel! Enfes! Berbat! Çek git! Zevksiz adam! Kim alacaksa alsın! b) Ahenk vurgusu Genellikle bir dinleyici grubuna karşı yapılan konuşmalarda ve şiir okumada sözün etkisini  ahengini artırmak  dinleyenler üzerinde olumlu bir etki uyandırmak amacıyla isteğe bağlı olarak yapılan vurgudur: Korkma  sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak! Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak   2  DOĞAL VURGU Dilin yapısı ve kelimenin anlamıyla doğrudan ilgili olan  konuşana ve kullanışa göre değişmeyen  herkes tarafından uyulması gereken vurgudur  Doğal vurguya uyulmadığı zaman dilin yapısı bozulur  Bazen de söylenmek istenenle ortaya çıkan anlam birbirinden farklı olur   Batı dillerinden bazılarındaki gibi  Arapçadaki gibi çok kuvvetli bir vurgu Türkçede yoktur  Türkçede vurgulu hecelerle vurgusuz heceler arasında fazla şiddet farkı olmadığı için vurgulu heceyi ayırt etmek zordur  Kelimede hangi hecenin vurgulu olduğunu doğru tespit etmek için her defasında farklı bir hece diğerlerinden abartılı bir biçimde söylenir  Bu söyleyişlerden hangisi kulağa anormal gelmezse vurgu o hece üzerinde demektir  Meselâ  u-nut-ma keli*mesinde ma hecesi dışındaki heceler vurgulu okunduğu zaman anormallik sezilmektedir  Demek ki bu kelimede vurgu son hecededir   Dil birliklerine göre; kelime vurgusu  grup vurgusu ve cümle vurgusu olmak üzere üç çeşit doğal vurgu vardır: a) Kelime vurgusu Kelimedeki hangi hecenin diğerlerinden daha şiddetli vurgu taşıdığını gösterir  Türkçede kelimelerin genellikle son hecesi vurguludur  Yapım ekleriyle kelime genişletildikçe vurgu son heceye kayar: anne  durak  konut  sözlük; düşüncesizlik  çekingen   Türkçenin bu genel vurgu sistemine uymayan  vurgusu son hecede olmayan kelimeler de vardır  Bunlardan başlıcaları aşağıda sıralanmıştır: ·Yer adlarında ve coğrafî adlarda vurgu genellikle ilk hecede olur  Yer adlarından yabancı olanların Türkçe söylenişinde ise vurgu  sondaki heceden öndeki hecelere doğru geçer: Ankara  Kayseri  Erzurum  Türkiye  Asya  Avrupa; Almanya  İngiltere  Münih   -istan ile biten adlarda (ve yer adlarında) vurgu sondadır: Gülistan;Türkistan  Hindistan  Yunanistan  Kazakistan   ·Zarfların çoğu: ahmakça  ansızın  artık  ayrıca  belki  demin  gayet  hâlâ  hatta  iyice  kurnazca  öğleyin  önce  sonra  şimdi  şöyle  yalnız  yarın  yine  zorla   ·Ünlem ve ünlem olarak kullanılan adlarla hitaplarda vurgu ilk heceye geçer: acaba  aferin  arkadaş!  Aslan!  baba!  beyefendi!  elbette  evet  garson!  Güler!  haydi  hayır  işte  Mehmet!  peki  yahu   ·Dil adları: Almanca  Arapça  Farsça  Rusça  Türkçe   ·Küçültme eki almış bazı sıfatlar: alçacık  azıcık  daracık  incecik  kısacık  küçücük  ufacık  yumuşacık   ·(Geniş zaman çekimi dışında) -ma  -me olumsuzluk eki almış fiiller: aldatmadılar  gitmemek  istemeyecek  kalkmıyor  konuşmamak  oturmayacaklar  uyumayın   ·Yukarıdaki maddelere girmeyen bazı kelimeler: anne  banka  çekirge  görümce  karınca  masa  posta  radyo  teyze  yenge   ·Birleşik kelimelerden bazıları: bugün  biraz  birçok  onbaşı  başçavuş  cumartesi  ayakkabı  kahverengi   Bu kelimelere vurgulu ek geldiği zaman da (vurgu  kelime tabanının son hecesinde olmadıkça) vurgunun yeri değişmez: annelik  Almancadan  Ankara’da  Bolu’dan  karıncaya  masayı  önceki  radyoda  Türkçenin  yarınki   Çekim eki almış kelimelerde vurgu çoğunlukla çekim eki üzerindedir  Vurgusuz bazı çekim ekleri ise vurguyu kendilerinden önceki heceye atarlar  Vurguyu önceki heceye atan vurgusuz çekim ekleri aşağıda sıralanmıştır: ·-n vasıta hâli eki: baharın  güzün  kışın  yazın   ·-la / -le eki: atla  babamla  bıçakla  çocukla  kalemle   ·-ca / -ce ve bunun genişlemiş şekli –casına / -cesine eki: açıkça  bence  güzelce  onca  yüzlerce; alçakçasına  aptalcasına  delicesine   ·Soru eki: bildi mi?  öğrenecekler mi? sevecek misiniz?; Ankara mı?  güzel mi?  kitap mı? ·-dir eki: akıllıdır  bilmiştir  gelecektir  geniştir  kısadır   ·Kişi ekleri (Birinci ve üçüncü kişi emir ekleri dışında): geleceğim  görmeliyim  güzelsin  kalkın  kalmışsınız  oturunuz  yazarım  yazasın  yorgunum   · -yor şimdiki zaman eki: alıyor  gülüyor  okuyor   ·Birleşik çekimlerde kullanılan hikâye (-di)  rivayet (-miş) ve şart    (-sa) ekleri: başlardı  çalışırsak  gidermiş  giderse okurdum   -ken  -madan / -meden gibi bazı zarf-fiil ekleri de vurgusuzdur: almadan  başlarken  durmadan  giderken  uyumuşken  yazacakken   -ınca ve -dıkça zarf-fiil eklerinde vurgu son hecede değildir: gittikçe  görünce  satınca  okudukça   Dilin yapısıyla doğrudan doğruya ilgili olan vurgu  yanlış hecede yapılırsa anlam karışıklığı ortaya çıkar  Yalnız kelimesinin yanlız şeklinde söylenmesi nasıl bir dil yanlışıysa  meselâ okuyan kelimesinin ilk hecesinin vurgulu söylenmesi de aynı derecede önemli  bir dil yanlışıdır  Başka millete mensup insanlardan Türkçeyi yeni öğrenenlerin Türkçedeki vurguları kendi dillerindeki gibi vurgulamalarında ve vurgunun yer değiştirmesiyle anlamlarını veya türlerini değiştiren kelimelerde bu durum açıkça görünür: bebek: küçük çocuk Bebek: İstanbul'da bir semt kurtuluş: kurtulma  istiklâl      Kurtuluş: Ankara'da bir semt kartal: bir kuş Kartal: İstanbul'da bir semt bayat: taze olmayan Bayat: Oğuzların bir boyu garson : isimGarson!: Hitap  ünlem yalnız: sıfat veya zarf yalnız: bağlama edatı okuma: kıraat okuma: okumamaktan emir bıçakla: bıça klamaktan emir bıçakla: bıçak ile Türkçede asıl vurgu yanında ikinci derecede bir kelime vurgusu daha vardır: Kelimenin asıl vurgusu sonda ise  ikinci derecedeki vurgu ilk hecede; asıl vurgu ilk hecede ise  ikinci derecedeki vurgu son hecede bulunur: annemin  babamın  deminki  evdeki  Kurtuluş   Türkçede vurgu bakımından en zayıf hece  orta hecedir   b) Grup vurgusu Kelime gruplarında hangi hecenin daha şiddetle vurgulanacağını gösterir  Bir kelime grubunu oluşturan kelimelerden her birinin ayrı ayrı vurgusu olduğu gibi  kelime grubunun da  kelime vurgusunun üstünde  kendine özgü bir vurgusu vardır  Grup vurgusu  grubu oluşturan kelimelerdeki vurgulardan daha şiddetlidir   Türkçede grup vurgusu  yardımcı unsur olan (grubun başında yer alan) kelimenin vurgusunun bulunduğu hecededir: beyaz kitap  otuz kalem  evdeki hesap  evin kapısı  masa örtüsü  yuvarlak masa  dilim dilim  gitgide  koşa koşa  çarçabuk  su hava ateş ve toprak  Ali ile Veli  Kızılırmak  Çanakkale  zikretmek  alay etmek  yapıvermek  Osman Bey  Mustafa Kemal Paşa  Fahriye abla  Oğuz Kağan  ey oğul  on iki  güneşe karşı  bunun için  yazı yazmak  okula gitmek  işten dönüş  yuvaya koşan  kitap okuyarak   TONLAMA Konuşma sırasında ses perdeleri arasında sürekli değişme olur  Bu perde değişikliği konuşma sırasında seslerin farklı farklı tonlarda çıkmasını sağlar  Duyguların veya düşüncelerin gereğine göre bir uyum içinde  seslerin yükseltilip alçaltılmasına tonlama denir  Tonlama  konuşmada tekdüzeliği önler  söyleyişe ahenk katar   Konuşma sırasında duygularla ilgili olarak özel bir tonlama yapılmadığı zaman dilin doğal tonlaması ortaya çıkar  Buna göre bildirme cümlelerinde sesin tonu cümlenin sonuna doğru azalır; dilek cümlelerinde ise yükselir  Olumsuz cümlelerde  olumsuzluk edatı üzerinde sesin tonu yükselir  Birleşik cümlelerde ise  yan cümlenin yüklemi yüksek tonlu söylenir  Ara cümlelerde tonlama yapılmaz   Şu bayırlarda –ki vaktiyle bağlardı- sesi dünyayı tutan bereket çağlardı   Atlar şahlanmalıdır  yaslar saklanmalıdır   Tonlamanın dile kazandırdığı anlam incelikleri sadece işitmeyle kavra*nabilir  Tonlama yazıda gösterilmez  Meselâ  anlaştık mı?  kelimesi alçak  yüksek veya alaylı tonla söylenmesine göre memnuniyetten tehdide kadar çeşitli anlamlar kazanır   Topluluk karşısındaki konuşmalarda ve şiir okumada tonlamanın ayrı bir yeri vardır  Güzel bir şiir  vurgu ve tonlamaya dikkat edilmeden okunursa anlamından çok şeyler kaybedebilir   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |