|  | Edebiyatın İşlevi Hakkında Bilgi |  | 
|  08-25-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Edebiyatın İşlevi Hakkında BilgiEdebiyatın İşlevi Hakkında Bilgi Christopher Caudwell’in Yanılsama ve Gerçeklik adlı kitabının şiirin geleceğiyle ilgili bölümü gerçekten çok ilginç  Caudwell yirmidokuz yaşında  İspanya’da Jarama savaşında öldü (1937)  Ama yapıtı bugün de taptaze duruyor  Edebiyat eleştirisi alanında kendisinden en çok söz edilen İngiliz yazarlardan biri  Hellenist Georges Thomson şöyle diyor onun için: "Estetiğin temel sorunlarına Marksist bir çözüm getirmeğe çalışan ilk adam"Ne var ki yapıtını bütünüyle ele alan derinleştirilmiş bir inceleme de pek yapılmamış Caudwell için  Yalnız on yıl kadar önce David Margolies’nin  onun estetiği üstüne bir kitap yayımladığını bir yerde okumuştum  Aynı anda New York ve Londra’da basılmış bu kitabı göremedim  Ama ondan söz eden yazıyı kesip saklamışım  Jean Duparc yazmış  İsterseniz özetleyelim  Caudwell  edebiyatın insan hayatındaki işlevini açıklama çabası içindedir  Sanat dünyayı değiştirme işlevinin peşinde olmalıdır  Bunu da insanların bilincini değiştirerek yapmalıdır  Toplumun özlemlerine uyarlanarak  Sanat hem bilinçli bir yanılsama  hem de coşkusal bir toparlanmadır  O yanılsama  isteklerimizi gerçeğin ortasına fırlatır ve kendisi de gerçeğin kendisi haline gelir  Ama sanat etkinliği  bireye dıştan ve belli toplumsal isterlere göre hazırlanmış ideolojik bir modeli zorla benimsetme yoluna gitmemelidir  Sanat "güdüleri"  onların iç zorunluluğunu da hesaba katacaktır  Kendisi de bir toplumsal ürün olan o iç zorunluluk konusunda kişiyi daha da bilinçlendirecektir  Yapıt da  o iki tür zorunluluğun (güdüler ve toplumsal ilişkiler) çatışması sonucu ortaya çıkacaktır  Kapitalizmin ileri aşamalarında seçkinlerin sanatının gerçeklikten yüz çevirdiği görülmektedir  Edebiyattaki kitle türlerini  duygusal filmleri ve polis romanlaıını düşünelim  Halkın afyonundan başka bir şey değildir bunlar  Oysa gerçek sanat  içinden özgürlüğün fışkırdığı trajik çatışmaları çözmeye çalışmalıdır  Şiir onu okuduğumuz zaman ortaya çıkan şeydir  Teori  yani bir ideolojik sunu olmadan önce pratik bir etkinlik hali vardır şiirde  Şair kişi elbet  A  Richards’ın şiilerini de  Marksist bir yazan da (diyelim Buharin) okumuştur  Coşkusal ve düşünsel etkiler üst üste gelecektir onda  Şairin oluşumunda bir dizi ters öğe  ard arda bağlanan öğeler onu bilim ve sanat arasında koşturacak  yarattığı dil hem "mantıksal" hem "coşkusal" yönler kazanacaktır  Şiirdeki "ben"in hem toplumsal hem "öznel" planda oluşu da bundan ileri gelmektedir  Böylece o "ben  hem kendi kendisidir  hem de toplumdaki bütün üyelerin ortak özelliklerini taşımaktadır  Bir pratik olarak şiir sanatı  hayattaki ortak duyguları ve teoriyi meydana getiren düşünsel biçimleri değiştirir  Şair  sanatçı  sanatsal biçimler içinde kendini açıklıyor değildir  Ya? Kendini keşfediyordur onlarda  Kendi deneyinin birleşimini toplumunkine uygulayarak  kendi "ben"ini toplumsal ilişkilerin modeli içinde görerek  sadece toplumsal açıdan bir değer taşıyan bir ürün yaratmakla kalmaz şair  Kendi kendinin modelini de yaratır  ortaya çıkarır  Caudwell’in çağdaş edebiyat konusundaki düşünceleri adamakıllı olumsuz  Ona göre burjuva toplumunda sanat dönüşsüz olarak bir kültür dekadansının içine yuvarlanmıştır  Sosyalist bir toplumda edebiyat kendi kendinin bilincine daha çok varacaktır  Burjuva toplumda  sözcükler ticari ortam içinde aşınmış  bireyler kopuk kopuk kalmışlardır; dil yoksullaşmıştır  Yeni bir toplumda ise sözcükler eski güçlerini bulacak  dil her türlü ilişki ve durumun karşılığını yaratacaktır  Sanatın işlevi konusunda hemen her zaman sanat dünyası ile bilim dünyasını karşı karşıya getirmesinden  sanatı hep böyle çift kutuplu görmesinden ötürü Caudwell sık sık eleştirilmiştir  Margolies de  dinin  ahlakın  hukuki üstyapılarının ve başka ideoloji kesimlerinin ele alınmamış olmasını Caudwell’in yapıtında bir eksiklik olarak görüyor   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |