|  | Güney Cephesi |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Güney CephesiMondros Ateşkes'inden sonra İngilizler ve Fransızlar, haklı bir gerekçeleri olmamalarına rağmen, antlaşma hükümlerine aykırı olarak çeşitli yerleri işgale başladılar   Birinci Dünya Savaşı içinde imzaladıkları gizli antlaşmalar doğrultusunda Güney Anadolu'da da İngiliz ve Fransız işgalleri başladı  3 Kasım 1918'de Birinci Dünya Savaşı, 1914 yılında Avrupa'da başlamış, ancak dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle "dünya savaşı" olarak adlandırılmıştır  1914'te başlayan savaş 1918 yılında sona ermiştir  30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekildi  Musul ve 9 Kasım'da da Musul (Arapça: ﻞﺻﻮﻤ) Irak'ın üçüncü büyük şehri  Irak'ın kuzeyinde Dicle Nehri kıyısında bulunan Musul'da Türkmenler, Araplar, Kürtler ve diğer Hıristiyan halk yaşamaktadır  İskenderun'u işgal eden İngilizler, bu haksızlıklarını daha da genişlettiler  6 Aralık'ta Kilis'i işgal ettiler  İngiliz birliklerindeki Hintli Müslüman askerlerin, üzgün Türk halkını sevgiyle selamlamaları İngiliz subayları ve Ermenileri kızdırdı  Burada resmi binaları işgal eden İngilizler, lise binasına da yerleşince eğitim durdu  Bütün haberleşmeye el koyan İngilizler Kilis'in dışla ilişkisini kestiler  Halkın elindeki yiyecek maddelerini kendilerinin belirledikleri fiyattan zorla aldılar  *****ları toplamaya başladılar   İngilizler, önemli bir ticaret merkezi olan Kilis İ  Ö  1460 yıllarında Halep krallığına bağlıydı  Hitit imparatorluk döneminin başlamasıyla Hitit etkisine girdi  M  Ö 356 da Makedonya'dan yola çıkan büyük İskender kuzey batıdan güney doğuya doğru bütün Anadolu topraklarını işgal ederek İskenderun körfezine dayanarak İskenderun'u kurup Kilis üzerinden mısıra doğru yoluna devam etmiştir  Antep'i de 17 Aralık 1918' de işgal ettiler  Bu işgali Ateşkes'in 7  maddesi gereğince yaptıklarını ileri süren İngilizlerin Antep'i işgali buradaki Ermenilerin şımarmalarına ve taşkınlıklarına yol açtı  Şehrin resmi binalarını ele geçiren İngilizler, aydınları ve ileri gelenleri uydurma bahanelerle  Gaziantep Mısır'a sürdüler  Ermeni tehciri suçlamalarıyla bir çok Türk'e işkence yapıldı  ***** toplamaya başladılar  Buna karşılık Mısır (''Arapça'': Mısr/Masr, مصر) adıyla bilinen Mısır Arap Cumhuriyeti (''Arapça'': Gumhûriyet Masr'al Arabiye, جمهورية مصر العربية) Kuzey Afrika'nın en kalabalık ülkesidir  Nüfusun büyük bir bölümü Nil Nehri boyunca yerleşmiştir  Mısır, Kuzeydoğu Afrika'da yer alan, Kuzeyden Akdeniz ve doğudan Kızıldeniz'le kuşatılmış ve Sina Yarımadası ile Asya kıtasına Ermenilere ***** dağıtıyorlardı  Bu durum karşısında Antepliler miting yaptılar ve "Cemiyet-i İslamiye" adında bir dernek kurdular   İngilizler 22 Şubat 1919'da Maraş'ı ve 24 Mart 1919'da Urfa'yı yine aynı uydurma bahanelerle işgal ettiler  Her girdikleri yerde Ermenilerle yakın ilişki kurup Anadolu'nun bugün halen yaşayan en eski kavimlerinden biri olan Ermenilerin kökeni kimi kaynaklara göre Urartulara kadar uzanır  Tarihçilerin üzerinde uzlaştığı temel görüşlerden biri ise, Ermenilerin, M  Ö  700'lerde Fırat'ın doğusuna yerleşen Hint-Avrupa kökenli Phrygialıların bir kolunun, bölgenin eski halklarının kalıntıları (Urartular, Hurriler) ve Kafkas kökenli halklarla karışmasından meydana geldiğidir  Türklere karşı onur kırıcı, zalimce işlemler yaptılar  Türk halkının ileri gelenleri asılsız suçlamalarla tutuklanarak sürgün ediliyor ve böylece, başsız kalan halkın direnmeyeceği zan ediliyordu   Özellikle Ermenilerin taşkınlıklarının ve Türklere yaptıkları kötülüklerin tepkilerine karşı önlemlerini ve baskılarını çoğalttılar   Diğer yandan Diyarbakır bölgesinde de sürekli olarak zararlı propagandalar yapıyorlardı  Bu yörede Kürtçülük hareketini destekleyip İngiliz-Fransız güdümünde Kürdistan kurmak istiyorlardı  Bu sebeple bazı aşiretleri elde etmişlerdi  İngiliz Binbaşısı Nowel bu yöredeki Kürtçülük hareketlerini destekliyor, örgütlüyor, para yardımı yapıyor ve bağımsızlık vaatleriyle aldatıyordu   Fransızlar ise 21 Ocak 1919'da, Mersin Osmaniye ve Adana'yı işgale başladılar  Onların gelişiyle birlikte Ermeniler taşkınlıklara başladılar  Fransızlar burada Ermeni nüfusunun çoğalması için Ermenilerin gelmesini teşvik ettiler  Adana yöresinde jandarma birliklerini düzenlemek bahanesiyle jandarma birliklerini Ermenilerden kurdular  Ermenilerin her çeşit kötülüğüne göz yumarken Türklerin ileri gelenlerini görev başından uzaklaştırdılar  Önemli komutanlarını halkı kışkırtıyor iddiaları ile Suriye'deki esir kamplarına gönderdiler  Bu haksızlıklar karşısında halk çeşitli yerlerde *****a sarılarak Ermenilere ve Fransızlara karşı canını, namusunu ve malını korumaya başladı  Bu olaylar üzerine bir Amerikan soruşturma kurulu Adana'ya gelerek çeşitli ırk ve dinlere mensup ileri gelenlere Adana'nın idaresi hakkında fikirlerini sordu  Amerika, bölgenin kendi mandasında kalmasını istediyse de Kongre buna yanaşmadı  Burada nüfusun çoğunluğunu Türkler oluşturuyordu  Ermeniler ise ancak % 20 kadardılar   İngiltere ve Fransa Orta Doğu konusunda 15 Eylül 1919 tarihinde aralarında yeni bir antlaşma yaptılar ve Orta Doğu'yu "Manda" sistemi ile paylaştılar  Buna göre  Irak ve  Filistin İngiliz Mandasına,  Suriye ve  Lübnan Fransız mandasına bırakıldı  Dolayısıyla Antep, Maraş, Urfa Fransa'ya kalıyordu  Bu antlaşmaların sonunda İngilizler, 29 Ekim 1919 da Kilis'i, 30 Ekim'de Maraş'ı ve Urfa'yı ve 5 Kasım 1919'da da Antep'i Fransızlara devrettiler Fransızlar bu şehirlere geldikleri günden itibaren Türklere karşı baskı ve şiddete başvurdular  Ermenilerden kurdukları birlikleri de beraberlerinde getirerek, onların her çeşit kötülüğü yapmalarına göz yumdular  Yöreyi işgal eden Fransız komutan Türk halka bir bildiri yayınladı  Bu bildirinin hükümleri Fransızların nasıl bir tutum içinde olduklarını yorum yapmaya gerek bırakmayacak bir biçimde ortaya koyuyordu: 1- Ne için taşıdığını tahkikata bile lüzum görmeksizin üzerlerinde revolver bulunan bir adamın kurşuna dizilmesi 2- Kargaşalık çıktığında ölen veya yaralanan Fransız askerine karşılık, yerli halktan iki adamın kurşuna dizilmesi ve bunların kur'a ile seçilmesi 3- Bir evden ***** atılırsa yakılması 4- Osmanlı Hükümeti memurlarının böyle bir durum ortaya çıkmasında idare haklarının ve hakimiyetlerinin iskatı ve sokaklarının mitralyöz, bomba ve gazlı mermilerle ateş altına alınması   Antep'te Türk bayrakları indirtilerek yerlerine Fransız bayrakları çekildi  Türk kadınlarının çarşaflarının yırtılması, yüzlerinin zorla açılması gibi çirkin olaylar yaratan işgal kuvvetleri, direnen Türkleri de öldürüyorlardı  Ermenilerin taşkınlıklarının olayları büyüteceğini gören Fransızlar, Ermeni taburunun yerine Cezayir taburunu getirdilerse de artık durum değişmedi  Türk Ulusu'nun sabrı taştı   KUVA-YI MİLLİYE'NİN KURULUŞU M  Kemal Paşa'nın Anadolu'ya geçmesinden sonra, 8 Ağustos 1919'da yayınlanan bir bildiri ile, memleketi haksız yere işgal eden İtilaf Devletleri'ne karşı, Türk bağımsızlığını korumak için, ulusal kuvvetlerin kurulması ulusun kendi iradesiyle egemenliğine sahip çıkması duyuruldu  Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür ilkesi ile yeni Türk vatanının sınırları belirtilmeye çalışılıyordu  Sivas Kongresi tüm ülkeyi bir inanç ve otorite altında toplarken, Güney Cephesi de Ali Fuat Paşa'nın komutasına verildi  Daha sonra 29 Haziran 1920'de cephe, İran sınırından Fırat Nehri'ne kadar Elcezire Cephesi ve Fırat'tan Antalya'ya kadar Adana Cephesi Komutanlıkları olarak ikiye bölündü   Fransızların bu bölgeyi işgal etmesi üzerine her yerde halkın girişimiyle ulusal birlikler kurulmaya ve düşmana karşı *****lı mücadeleye başlandı  Sivas Kongresi'nden sonra da bu kuvvetlerin başına M  Kemal Paşa tarafından komutanlar atandı  Topçu Kemal Bey "Doğan" takma adıyla, piyade yüzbaşısı Osman Bey "Tufan" takma adıyla, yüzbaşı Ratip Bey "Sinan Paşa" takma adıyla Adana Cephesi'nde büyük hizmetler yaptılar  Güney Kuva-yı Milliyesi, gerçek anlamda bir halk hareketiydi  Eşkıya, çeteler ve zorbalar Kuva-yı Milliye'ye katılmadılar  Kuva-yı Milliye yalnız vatanseverlik ve Türklük duygusuna dayanıyordu   Fransızlara karşı Suriye'de kurulan Arap Ulusal Hareketi, Türkiye'nin güney cephesinin yükünü hafifletti  Fransızlar hem Suriye'de hem de Güney Doğu Anadolu'da savaşmak zorunda kaldılar  M  Kemal Türk-Arap işbirliğini sağlamak, Fansızlara karşı birlikte savaşılmasını teşvik ettiyse de Faysal buna yanaşmadı  Fakat yine de Türkiye ile anlaşmak isteyenler vardı  Özellikle, daha önce Türk ordusunda yetişmiş olan Arap subaylar Türkiye ile işbirliğinden yanaydılar  Bu ilişki Fransızları çok endişelendiriyordu   Güney Cephesi'nde Kuva-yı Milliye'nin kurulmasından sonra Fransızlara karşı şu savaşlar yapıldı   1- Maraş Savunması : 20 Ocak-10 Şubat 1920 2- Urfa Savunması : 9 Şubat-11 Nisan 1920 3- Antep Savunması : 1 Nisan 1920-8 Şubat 1921 4- Adana Savunması : 21 Ocak 1920-20 Ekim 1921 MARAŞ SAVUNMASI İşgal ettikleri Güney Anadolu şehirlerinde Ermenilerle birlikte Türk halkına karşı zulüm yapan ve onur kırıcı davranışlarda bulunan Fransızlar, Türk Ulusu'nun er geç ayaklanacağını bildikleri için daha Ocak 1920 başından itibaren Maraş'a yeni birlikler getirmeye başladılar  Bu kuvvetler Türk saldırılarıyla yıpratılmaya başlandı  Fakat Fransızların yolları üzerinde Türk köylerinde ırza tecavüze kadar varan saldırıları Türk halkını topluca direnişe itti  20 Ocak 1920 tarihinde Maraş'ın ileri gelenlerini tutuklamaya ve hükümet binasını işgale başlayan Fransız birliklerine halk ateş açtı ve onları geri püskürttü  Fransız birlikleri şehri yoğun top ateşine tuttular  Fransız ve Ermeniler tarafından bir kale gibi korunan ve cephanelik haline getirilmiş olan kilise, 200 Türk mücahidinin saldırısı ile ele geçti   Maraş'ta *****lı halk direnişinin başlaması üzerine M  Kemal Paşa 24 Ocak tarihinde bir bildiri yayınlayarak, Suriye'de bulunan Arap direniş kuvvetleri ile Türk direniş gücünün birlikte hareket ederek Fransızları iki ateş arasına alıp ezebileceğini belirtti  Kuva-yı Milliye komutanlarından, Fransızlara, Türk topraklarını terk etmeleri için bir nota vermelerini istedi  Bu bölgede, Adana dahil 10  000 Fransız askeri bulunuyordu  Fransızların yeni kuvvetler getirmesi olasılığına karşı da gerilla savaşı yapılmasını ve Kolordu'ya da Fransızlara karşı savunması için gereken emir verildi  Yeni kuvvetler getiren Fransızlar karşısında Türk direnişi, bütün şiddetiyle yılmadan sürdü  Maraş halkı ellerinde yeterli *****, cephane, yiyecek ve ilaç olmadığı için, soğuk kış şartlarında en modern *****larla donatılmış Fransız birlikleri karşısında son güçlerini kullanıyorlardı  Fakat Fransızların da durumu iyi değildi  Güneyde Araplar da Fransızlara saldırmaya başlamışlardı  Bir aşiret de Fransızlara doğru ilerliyordu  Türk ulusal kuvvetleri de 8-9 Şubat'ta Urfa'ya girdi  Fransızlar, İngilizler aracılığı ile M  Kemal Paşa'ya başvurarak isteklerini öğrenmek istediler  M  Kemal Paşa, Heyet-i Temsiliye adına verdiği yanıtta, her şeyden önce Fransızların Kilikya, Maraş, Antep ve Urfa'yı boşaltmaları gerektiğini bildirdi  Diğer yandan da 11 Şubat'ta, Adana, Pozantı ve Maraş'taki ulusal kuvvetlere taarruz emrini verdi  Bütün yöredeki Türk halkının Fransızlara karşı ayaklanmasını ve Fransızların Türk topraklarını terke zorlamasını istedi  Fransızlar da bu sırada Maraş'ı terke karar Yerdiler  10-11 Şubat 1920'de Maraş'tan ayrılan Fransız birlikleri İslahiye'ye doğru kaçtılar  Yolda Türk saldırılarına uğrayan Fransızlar 200 kayıp daha verdiler  Maraş savaşında Fransız kayıpları küçümsenmeyecek kadar çok oldu  Bu yenilgi Fransızların moralini çok bozdu   URFA SAVUNMASI Ocak 1919'da Urfa'yı işgal eden İngilizler Ekim ayında şehri Fransızlara terk ettiler  Bütün yörede olduğu gibi, Fransızlar işgal ettikleri Urfa'da da Ermenilere dayanarak Türk halkına karşı onur kırıcı davranışlara başladılar  Ermenilerin intikam duygularıyla yaptıkları bütün taşkınlıklara göz yumdular  800 yıl önce Haçlı Seferleri sırasında bu şehirde bir süre kaldıkları için tarihi hakları olduğunu ileri sürmeye başladılar  Resmi binaları işgal ve ileri gelenleri keyfi bir şekilde tutukladılar  Bu durum Urfa halkının ulusal duygularını kamçıladı  29 Aralık 1919'da buraya atanan Yüzbaşı Ali Saip (Ursavaş), M  Kemal'in emriyle Fransızları buradan çıkarmak için çalışmaya başladı  Diğer yandan Urfa'nın güneyindeki aşiretler Maraş'a yardım için demiryolu üzerinde sabotaja ve Urfa'da bulunan Fransız ve Ermenilere saldırmak için hazırlıklara başlamışlardı  Namık Bey takma adıyla çalışan Ali Saip Bey, 3  000 kişilik bir kuvvet toplamayı başardı  Bu ulusal kuvvetler 7 Şubat 1920'da Urfa'daki Fransız Komutanlığı'na bir ültimatom vererek, şehrin 24 saat içinde boşaltılmasını istediler  Fransız komutan verdiği yanıtta, aşiretlerin düşmanı olmadığını, Suriye'de bulunan General Gourad'a yazıldığını ve onun emrinin gelmesine kadar beklenmesini rica etti  Fakat Türk kuvvetlerinin beklemeye tahammülü yoktu  Urfa'ya giren Türk kuvvetleri, 8-9 Şubat  gecesi buradaki Ermenilerle desteklenmiş 560 kişilik Fransız birliğini Gureba Hastanesi'nde kuşattı  Bir süre taraflar ateş açmadılar  9 Şubat'ta *****lı çatışma başladı  Fransızlar şehri terk etmeyi ret ettiler  İngilizler bütün tarihi gerçeklere gözlerini kapatıp, 19 Şubat'ta Osmanlı Hükümeti'ne baskı yaparak, yaptıkları seferleri İstanbul'un Türklerde kalmasına karar verildiği bir sırada, Güney'de Ermenilere karşı katliama girişildiğini ileri sürüp, bu olaylardan (Urfa, Maraş halkının vatan savunması) vazgeçilmesini, Yunanlılara karşı yapılan saldırıların da durdurulmasını istediler  Harbiye Nezareti aynı gün Kolordulara çatışma yapılmamasını bildirdi  İngilizler batı kamuoyunda Güney Doğu'da Türk halkının direnişini, Müslümanların Ermenileri katlettikleri şeklinde duyuruyorlardı  Oysa Fransız ve Ermeniler Maraş'ta, Türk halkını kadın ve çocuk demeden katlediyorlardı  İstanbul Hükümeti İngilizlerin oyunlarını anlamadığı için, İstanbul'un Osmanlılara bırakılmasını büyük bir kazanç zannederek M  Kemal Paşa'nın örgütlenme hareketinden vaz geçmesini ve Kuva-yı Milliye hareketinin durdurulmasını istedi  M  Kemal 11 Şubat'ta verdiği yanıtta Türk Ulusu'nun hakları verilinceye kadar *****ların bırakılmayacağını Kuva-yı Milliye'yi durdurabilmek için Fransızların Adana'yı terk etmeleri gerektiğini bildirdi  Fakat bu sırada Urfa direnişi de zayıflamaya başladı  Bazı Urfalılar M  Kemal Paşa'ya başvurarak(l9 Mart 1920) Kolordunun hemen yardıma gelmesini, halkın direniş gücünün tükendiğini bildirdiler  M  Kemal Paşa, 13  Kolordu'ya gereken emrin verildiğini, Fransızların da çok zor durumda olduğunu belirterek, direnmenin sürdürülmesini istedi  Kolordu Urfa'ya gereken yardımı yapmadığı halde, Fransızların direnme gücü kalmadığı için, 10 Nisan 1920'de ***** ve cephaneleriyle Urfa'yı terk ettiler  Bu savaşta 250 ölü ve 163 yaralı vermişler, yani kuvvetlerinin yarısını yitirmişlerdi  Fransızlar Maraş yenilgisinden sonra Urfa'da da yenildikleri için moralleri iyice bozuldu  Bu durum Arap direnişçilerine de moral veriyordu  Fransızlar Urfa'ya yeniden saldırmayı düşündüler  Fakat 13  Kolordu'nun savunma önlemlerini almasından sonra vaz geçtiler   ANTEP SAVUNMASI VE ADANA SAVAŞI Fransızlar, Antep'i İngilizlerden devraldıktan sonra, Ermenilerin taşkınlıklarına seyirci kaldılar ve köylerde ırza tecavüz olaylarına kadar varan, can, mal ve namus güvenliğini ortadan kaldıran davranışlarda bulundular  Bu durum üzerine,köylüler ve ulusal kuvvetler Çatalmazı Boğazı'nda Fransızlara saldırarak bir çoğunu öldürdüler  Fransızlar bölgeyi elde tutmak için yeni kuvvetler getirmeye başladılar  Antep'te Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin bir şubesi açıldı  Üsteğmen Salih "Şahin" takma adıyla Kuva-yı Milliye Komutanlığı'na getirildi  Ulusal Kuvvetler Antep'e ilerleyen 1  000 kişilik bir Fransız birliğini yendiler  Antep'te sıkışan Fransızlar ise yardım istediler  Bunun üzerine üç piyade alayı, 200 süvari, bir top bataryası, dört tank, ağır ve hafif makineli tüfeklerle donatılmış bir Fransız kuvveti Antep'e, doğru yola çıktı  Şahin, emrindeki zayıf kuvvetlerle, bunlara saldırdı, sonuna kadar savaşarak, Fransızların süngüleri altında şehit oldu  Ulusal kuvvetler saldırılarını durdurmadılar  Fransızlara her yerde saldırdılar  Ancak bu kuvvetler bir komuta altında değildiler  Bu sebeple Kılıç Ali Bey, Mustafa Kemal'in emriyle Antep'e gelerek Kuva-yı Milliye Komutanlığı'nı üstüne aldı  Antep halkı 1 Nisan 1920 tarihinde Fransız ve Ermenilere karşı ayaklandı  Fransızlar çok üstün kuvvetlerle Antep'e saldırdılar, yoğun top ateşine tuttular  Kılıç Ali Bey Fransızların isteklerini ret ederek savaşı sürdürdü  19 Nisan'da ulusal kuvvetler Mağarabaşı Savaşı'nda büyük başarı elde ettiler  Fransızlar Antep saldırısına son vermedikleri için çarpışmalar sürdü   Adana yöresinde de aynı sıralarda olaylar başladı  1918 sonunda Adana işgal edilmiş ve hemen arkasından Ermeni akını başlamıştı  Fransızlarla birlikte gelen Ermeniler şehirde yağma, öldürme, tecavüz olaylarıyla dehşet yarattılar  Türk bayrakları yırtılarak Fransız ve Ermeni bayrakları çekildi  Polis Müdürlüğü'ne bir Ermeni getirildi, Bundan sonra Ermenilerin baskıları daha da arttı  Temmuz 1919'da Adanalıların büyük kısmı Toroslara doğru göçe başladı  Kuva-yı Milliye bundan sonra Fransızlara durmadan saldırarak, rahat vermedi  Toroslar'dan devamlı gelen saldırılar karşısında Gülek Boğazı'nı elde tutmak isteyen Fransızlar Pozantı'ya Binbaşı Menil komutasında bir tabur gönderdiler  Fakat Kuva-yı Milliye kendisini sıkıştırdığı için Menil Pozantı'da kapalı kaldı  Mnil'e yardıma gelen Fransızlar top, makineli tüfek kullanarak, yoldaki köyleri yakarak ve esirleri öldürerek ilerlemeye başladılar  Kuva-yı Milliye'nin direnişi üzerine Tarsus'a doğru çekilen 3  000 kişilik Fransız kuvveti Binbaşı Menil'e yardım edemedi  Takviye alan Fransızlar 19 Mayıs 1920'de 5  000 kişilik bir kuvvetle yeniden saldırıya geçtiler  Fakat bir avuç milis kuvvet karşısında başarılı olamadılar  Menil'e yardım gönderemeyeceğini bildiren Fransız komutanı, Menil'in yarma hareketi ile kurtulmasını önerdi  Türk kuvvetlerinin çemberini yaran Menil, yolunu kaybedince, Panzinçukuru Köyü'nden zor ve para kullanarak Hatice adında bir kadınla Kumcu Veli'yi kılavuz olarak aldı  Fakat Hatice kurtulmayı başardı ve köylülere durumu bildirdi  Sünedir Boğazı'nda pusuya düşürülen Fransızlar 28 Mayıs'ta bir avuç köylüye (bu kuvvetleri büyük bir askeri güç sanmışlardı) teslim oldular  Teslim oldukları köylülerden insanca muamele gördüler, yaptıkları Zulme rağmen kendilerine yiyecek verildi   GEÇİCİ ATEŞKES (***** Bırakışması) Antep savunması ve Adana Savaşları sürerken , Fransızlar Maraş ve Urfa'da yenilmişlerdi  Türk direnişinin bu kadar sert olması karşısında Fransızlar, M  Kemal Paşa'ya başvurarak ateşkes istediler  30 Mayıs'tan itibaren taraflar arasında ateşkese karar verildi  Pozantı ve Kozan'ı boşaltıp, Antep içindeki kuvvetlerini de şehir dışına çıkardılar  M  Kemal Paşa Fransızların yöreyi boşaltmasını istedi, fakat Paris'ten bu konuda yetki almadıklarını belirttikleri için bu gerçekleşmedi  M  Kemal Paşa Fransızların ateşkes isteğini kabul etmekle, Ankara'da kurulan T  B  M  M  'nin varlığını Fransızlara kabul ettiriyordu  Fransızlar artık Osmanlı Devleti yerine, muhatap olarak T  B  M  M  'ne başvuruyorlardı  Fakat Fransızlar ateşkes konusundaki sözlerine sadık kalmadılar  Ermenilerin saldırganlıklarına seyirci kaldılar  M  Kemal Paşa Fransız komutanına olayları duyurarak dikkatini çekti  M  Kemal Paşa, Güney Cephesi'ndeki Kolordulara gönderdiği yazıda, Fransızların esirlerini kurtarmak ve yeni bir saldırı amacıyla hazırlıklarına zaman kazanmak için ateşkes yapmış olduklarının anlaşıldığını ve esirlerin bırakılmamasını bildirdi  Fransızların Zonguldak ve Ereğli'yi işgal etmeleri üzerine M  Kemal Paşa 18-19 Haziran 1920'de ateşkesi bozdu  Bu sırada Ermeniler Kilikya'da bağımsızlık ilan edip, M  Kemal'e bir nota gönderip, yörenin boşaltılmasını istediler  M  Kemal Paşa ise bu arada cepheyi yeniden düzenlemişti  Ermenilerin Türklere karşı katliamı karşısında İran Konsolosu olayı protesto etti  Fakat Fransızlar Ermeni Lejyonunu Adana'ya girmesine, izin verdiler  Adana'ya giren Ermeniler Türk evlerini yakmaya başladılar  Türk çeteleri de bundan sonra saldırılarını çoğalttılar  Tarsus'ta bulunan Fransızlar yenilerek çekildiler   POZANTI KONGRESİ (5 Ağustos 1920) Kuva-yı Milliye'nin önemli bir yeri olan Pozantı'da bir kongre yapılmasına karar verilmesi üzerine M  Kemal Paşa, Fevzi Paşa ve arkadaşlarıyla Pozantı'ya gelerek 5 Ağustos'ta kongreye katıldı  B  M  M  adına cepheleri gezdiğini belirten M  Kemal Paşa, "Mücahit orduların öncüsü, bütün İslam aleminin göz bebeği ve bütün Anadolu için bir vatanseverlik örneği olan Adana Vilayeti halkı ile görüşmekten büyük bir memnunluk duyduğunu  " söyleyerek Kuva-yı Milliye'ye büyük güven ve moral verdi  Adana yöresindeki savaşlar Ankara Anlaşması'na kadar sürdü   ANTEP SAVAŞI GELİŞİYOR 10 Ağustos 1920'de Sevr'in kabulü Fransızların Antep'ten vazgeçmediklerini gösteriyordu  Bu sırada Antep ulusal kuvvetlerinin başına Şefik Özdemir Bey geçti, ulusal kuvvetlerin direnişi daha da arttı  11 Ağustos'ta Fransızlar büyük yardım alarak Antep'e yeniden saldırmaya başladılar  Antep'e bir ültimatom vererek iki saat içinde teslim olmasını, *****ların terkini, 1  500  000 altın tazminat vermelerini istediler  Türk topraklarını işgal ve tahrip, katliam yapan Fransızların bu isteği eşkıyanın fidye istemesinden farksızdı  Antep bu isteği sert bir şekilde ret etti  Fransızlar bu sefer, daha yumuşak bir öneride bulundular  Teslim olunduğu takdirde şehrin yine Türk görevlilerce yönetileceğini bildirip "Vatansever kisvesine bürünen entrikacılara  " uyulmamasını istediler  Mutasarrıf Fransızları oyalayıp zaman kazanmak istediyse de, Fransız komutan akşama kadar teslim olunmasında ısrar etti  Ermeniler de şehri tehdit ediyorlardı  Teslim olma istekleri ret edilince Fransızlar şehri yine top ateşine tuttular   Diğer yandan Türk kuvvetleri Haçin'de Ermenileri kuşattı ve uzun çatışmalardan sonra 15-16 Ekim'de Haçin Türklerin eline geçti  Fransızlar bu olaydan sonra Antep'e yeni kuvvetler gönderdiler  General Goubeau, Antep'in Fransız mandasına bırakıldığını belirterek teslim olmasını istedi  İsteği ret edilince de 5 Aralık'tan itibaren şehir yeniden top ateşine tutuldu  Fransızlar, Alman ordularına karşı Verdön Şehri'nin savunmasının örneğini Antep'te görüyorlardı  Antep Şehri kadın, çocuk, yaşlısıyla ve çok az bir ulusal kuvvetle, bıçak, taş, sopa, balta, av tüfeği gibi basit *****larla, 15  000 kişilik, modern *****larla donatılmış Fransız ordusuna karşı kahramanca savaştı  Açlık ve cephanesizlik yüzünden Antep, on aylık bir direnmeden sonra 9 Şubat 1921'de teslim oldu  Antep'in bu kahramanlık örneği olan direnişi karşısında T  B  M  M  "Gazilik" unvanını verdi ve şehrin adı "Gazi Antep" oldu   Güney Doğu Anadolu'daki Türk direnişi Fransızları çok şaşırttı  Türklerin bu kadar sert direneceğini beklemiyorlardı  Çanakkale'de Türklerle savaşırken bir kolunu kaybetmiş olan General Gourad, "Şövalye ruhlu hasımlar  " dediği Türklerin bu direnişi karşısında zor durumda kaldı  Çatışmalarda ve soğuktan ölen Ermeni tedhişçileri katledilmiş gibi gösteren Fransız basını, bu sert Türk direnişinin sorumluğunu, bu yöreyi daha önce işgal etmiş bulunan ve halkın elindeki *****ları toplamamakla suçladıkları İngilizlere yüklüyordu  Fakat basın Ermenilerin kullanılmasının hata olduğunu ve olayların çıkmasında Ermenilerin sorumluluğunu artık anlamaya da başladı  Diğer yandan Fransız askerlerinin öldürülmesi, yeni bir savaş başladı endişeleriyle kamuoyunun tepkisine de yol açtı  Hükümete eleştiriler yönelmeye başladı  Yunanistan'da 1920 sonunda Venizelos'un iktidardan düşmesi üzerine Fransız kamuoyu, Kilikya yöresinde Türk-Fransız savaşının, İngiliz-Yunan yükünü hafifletmek için bir tuzak olduğu kanısına vardı  Eğer Kilikya'da barış sağlanırsa, M  Kemal'in batıya daha kolay saldırıp, Fransızların sevmediği Yunan liderlerine akla karayı seçtireceği düşüncesi, Fransız kamuoyunda güç kazandı  Bu cephedeki savaşlar ve Türk` direnişi Fransa'yı şiddetle sarstığı ve Suriye mandasını da tehlikeye soktuğu için, Türkiye ile barış isteklerini arttırdı  Fakat Türk-Fransız görüşmeleri 11  İnönü ve Eskişehir-Kütahya Savaşları dolayısıyla ertelendi   Ergün AYBARS, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi 1, Ege Ün  Basımevi, İzmir, 1986, ss  251-260 | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |