08-18-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Suyun Canlılar Üzerindeki Yaşamsal Önemi
Suyun Canlılar Üzerindeki Yaşamsal Önemi Hakkında Bilgi
Suyun Canlılar Üzerindeki Yaşamsal Önemi
Su, bilinen tüm yaşam biçimleri için gerekli ve vazgeçilmez olan tatsız ve kokusuz bir maddedir Su, canlıların yaşaması için hayati bir öneme sahiptir Canlılık için gereken tüm fiziksel olaylar hep suyun özellikleri ile gerçekleşebilmektedir, bu nedenle biyologlar suya “yaşam sıvısı” adını vermişlerdir Su, küçük miktarlarda çıplak gözle bakıldığında renksizdir Dünya üzerinde farklı şekillerde bol miktarda bulunur Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Dünya’da 1,4 milyar km³ su olduğunu söylemektedir
Hayatta kalma mücadelesinde su kadar önemli başka bir şey yoktur Vücudumuzun % 70 sudur Bir insan düzenli ve minimum miktarda su almaz ise, o insanın hızlı ve verimli olmasını bekleyemezsiniz Bir insanın iklime, doğadaki aktivitesine ve ortam ısısına bağlı olarak minimum hergün 2 5 lt su içmesi gerekmektedir İçtiğimiz su dışkı, idrar, vücuttan ve akciğerlerden çıkan nem sonucu kaybedilmektedir Bu miktar her gün tekrar tamamlanmak zorundadır Yemek yemeden bitkin vaziyette 30 gün dayanabilirsiniz ama su içmeden (bu süre ortama bağlı olarak) 7- 10 gün dayanabilirsiniz Bu süre sonunda ölüm kaçınılmazdır Aşağıda sıralanan önerileri su temin edinceye kadar (vücudumuzda mevcut suyu korumak için) uygulamalısınız
1- Su kaybını önlemek ve güneşten yanmamak için vücut derimizi örtmemiz gerekmektedir
2- Günün en sıcak saatlerinde aşırı çalışmadan kaçının Yürümeniz zorunlu ise bunu acele etmeden yapın
3- Suyunuz yoksa yemek yemeyin Konuşarak ağzınızın ve boğazınızın kurumasına neden olacağınızdan bundan sakının
4- Mevcut suyunuzu akşam serinliğinde veya gece küçük yudumlarla için
5- Çevrenizde deniz suyu veya içilmez su varsa elbiselerinizi ıslatın Bu işlem sizi serin tutar ve terlemenizi engeller
6- Alkol ve sigara içmeyiniz
Hidrojen bağı yaklaşık 3 mikron dalga boyundaki kızılötesi ışınları etkin şekilde absorbe eder Öte yandan su molekülleri tarafından uzun dalga boylu (10-30 mikron) termal ışınlar da güçlü bir şekilde soğurulmaktadır Bu durum atmosferde bulunan su buharı ya da bitkilerde bulunan su tarafından ışınım ısı enerjisinin absorbisyonunda büyük bir önem taşır
Kızılötesi ışın, elektromanyetik spektrum üzerinde kırmızı renkli ışık halini alır, absorbe edildiği için kırmızı rengin küçük bir kısmı görünür Bu nedenle, göl ve deniz gibi büyük su kütleleri içindeki saf su, mavi olarak görünür Bu mavi renk, temiz bir okyanus veya gölde bulutlu bir hava altında da kolaylıkla görünebilir, bu da mavi rengin, gökyüzünün yansıması olmadığını gösterir Pratikte suyun rengi, içindeki katkı, kirlilik vb etkenlere bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir Kireçtaşı, suyu turkuaz rengine çevirirken, demir ve benzeri maddeler kırmızı/kahverengi renge döndürmektedir, bakır ise mavi alev rengi oluşturur Suyun içindeki yosunlar, suyu yeşil renkli olarak gösterir
Su, eriyebilen birçok madde için çok iyi bir (solvent) Bu tip maddeler (hidrofilik maddeler olarak da bilinir) iyice karıştırılmak sureti ile su içinde erirler (örneğin; tuz) Su ile karışmayan maddeler ise (örneğin; yağ) hidrofobik maddeler olarak bilinirler Bir maddenin su içindeki erime kabiliyeti, maddenin su molekülleri arasına çekilme kuvvetinin durumuna bağlıdır Eğer maddenin su içinde erime (çözülme) kabiliyeti yoksa, moleküller su molekülleri arasından dışarı itilir ve çözülme olmaz Su iyi bilinen bir çözücü olmasından dolayı özel bir maddedir Aslında birçok madde su içinde, diğer sıvılar içinde çözündüğünden daha iyi çözünür Bu suyun polar bir molekül olmasından kaynaklanır Yüklü gruplar içeren hemen tüm maddeler bu nedenle su içinde çözünme eğilimindedir Bu da hücre içi met@bolik reaksiyonların devam edebilmesinin en önemli sebeplerinden birisidir
Pek çok maddenin organizmaya alınabilmesi suda çözünebilmesine bağlıdır Örneğin, solunum için gerekli olan O2’nin vücuda alınabilmesi için suda çözünmesi gerekir Bu nedenle tüm solunum yüzeyleri nemlidir
Su kohezyon kuvvetine sahip bir maddedir, yani kendi molekülleri arasında çekim kuvveti sayesinde dağılmadan kalabilir Moleküllerin dipol olması nedeniyle su, birçok maddeye yapışabilir, suyun ıslatma özelliği burdan gelmektedir
Su aynı zamanda adhezyon (farklı iki maddenin molekülleri arasındaki çekim kuvveti) kuvveti yüksek bir maddedir Hidrojen bağları nedeniyle su molekülleri birbirlerini de çekerler yani su molekülleri arasında kohezyon gücüde çok yüksektir Suyun kohezyon ve adhezyon yetenekleri, suyun belirli kılcal yapılar içinde kopmadan yükselmesine ve taşınmasına yardımcı olur Bu da bitkilerin karada yaşamlarını sürdürmeleri açısından önem arz eder Örneğin; civanın dağılmamasıdır
1 gram buzu eritmek için 0 0C’de 80 kalori gerekir Ergime ısısının yüksek olması suyun donmasını geciktirir, böylece biyolojik sistemler düşük sıcaklıklara dayanıklı olabilen özelliklerini kazanırlar
Suyun hacmi, bilinen tüm sıvıların aksine, belirli bir sıcaklığa (+4 0C’ye) düşene kadar azalır, daha sonra tekrar artmaya başlar Donduğunda ise hacmi sıvı hale göre daha fazladır Bu nedenle suyun katı hali, sıvı halinden daha hafiftir Bu yüzden buz, suyun dibine batmayıp su üstünde yüzer Suyun bu özelliği yaşamın kış aylarında ya da her zaman soğuk olan bölgelerde sudaki yaşamın devam etmesine olanak tanır Deniz, nehir ve göllerin üst kısmı donar, buz üst kısımda kaldığı için su içindeki canlılar yaşamlarını sürdürmeye devam edebilirler
|
|
|